Orta çağ boyunca Avrupada Tıp Bilimi, Galenos ve öncekilerin çalışmalarına bağlı kaldı ancak; 12.yy da Yunan ve Arap Latinceye çevrildikçe, Batı Avrupaya yeni fikirler ulaştı.Tıp Bilimciler eski kuramları sorgulamaya başladı.
Çetin Bir Kişilik
Aureolus Phippus Theophrastus Bombast von Hohenheim ya da bilinen öteki adıyla Paracelsus, İsviçrede Zürihch yakınlarında doğdu. Ferrara Üniversitesine okudu ve daha sonra cerrahlık yaptı. Paracelsus, en yakın arkadaşlarına bile sert davranan kırıcı bir insandı. Muayene ettiği zengin insanlardan çok fazla ücret alıp, buna karşılık yoksulları parasız tedavi ederdi. Romalı hekim Celsusla öteki geleneksel doktorlarla uyuşamadığı çok fazla nokta olduğu için Paracelsus (para, Yunancada karşı anlamına gelir) adını aldı.
Gezgin Bir Doktor
Paracelsus 1527′de Basel Üniversitesinde hoca oldu. Burada bir muayenehanesi de vardı.Ancak diğer tıp oteriteleriyle arasında anlaşmazlıklar vardı. Galenos ve İbni Sinanın kitaplarını herkesin önünde yakınca Basel Üniversitesinden ayrılmak zorunda kaldı.Yaşamının geri kalan kısmında Avrupayı dolaştı ancak bir yerde asla 2 yıldan fazla kalmadı. Avusturyada öldü.
Paracelsus, hastalıkların dört sıvı arasındaki dengesizlikten kaynaklandığını söyleyen eski Yunan düşüncesine inanmıyordu. O, vücuda giren bir zehirin hastalıklara neden olduğunu düşünüyordu.Zaman zaman hastaları, sahip oldukları hastalığın belirtilerine benzer belirtiler yaratan ilaçlar kullanarak tedavi ediyordu. Bu, vücuttaki doğal koruyucuları güçlendirerek bedeni iyileştirme yöntemi olan homeopatinin ilk biçimiydi.
Büyük Anatomici
Andreas Vesalius, Kutsal Roma İmparatoru V. Charlesın eczacısının oğlu olarak Brükselde doğdu.Önce Louvainde, sonra Paris Üniversitesinde okudu, ancak savaş onu Louvaine dönmek zorunda bıraktı. Veselius o sıralarda insan vücudunun yapısını inceleyen anatomi ile yakından ilgileniyordu.Tam anlamıyla yapabilmesi için insan ölülerini kesip parçalara ayırması gerekiyordu.Yasalar bunu yasakladığı için ihtiyaç duyduğu cesetler için mezar soyuyor, darağaçlarından ölüleri çalıyordu.1537′de İtalyadaki Padova Tıp okuluna devam etmeye başladı.Bilgisi son derece geniş olduğu için 2 günlük sınavın ardından kendisine doktorluk derecesi hemen arkasından da anatomi hocalığı verildi.
Vesalius ,Padovada bulunduğu sıralarda,insan vücudu ve çok sayıda hayvan ölüsü inceledi.Bu işi bizzat kendisi yaptı ve öğrencilerine yol göstermesi için bir çok vücut şeması hazırladı.
Bu çizimler Galenosun kuramlarına dayanıyordu.Vesalius,yavaş yavaş Galenosun söyledikleri ile kendi araştırmalarının sonuçları arasında farklar olduğunu gördü. Galenosun anlattıklarının insanınkinden çok bir maymun bedeni için geçerli olduğu kanısına vardı. 1543′te, o zamana kadar yazılmış olan en büyük bilim bilim kitaplarından biri olan İnsan Vücudunun Yapısı adlı kitabını yayımladı. Kitap, anatomi biliminin akademik bir uğraşı olarak kabul edilmesini sağladı.17.yyye kadar Vesaliusun kuramları hemen hemen bütün Avrupada kabul gördü.
Kraliyet Hekimi
William Harvey 1578′de İngilterede dünyaya geldi. Cambridge Üniversitesinde sanat ve tıp okuduktan sonra tıp eğitimini Fabricius adındaki ünlü anatomi profesörünün yanında sürdürmek üzere Padovaya gitti.1618′de önce I. Jamesin , ardından I. Charlesın özel hekimleğine getirildi.
Harvey, 1628′de De Motu Cordis (Kalbin ve Kanın Hareketi Üzerine) adlı bir kitap, yaptığı bir çok gözlemin ürünüydü ve kanın vücuttaki dolaşımıyla ilgili kuramlarını sergiliyordu.O zamanlar doktorların çoğu, Galenos gibi kanın kalbin bir yanından öteki yanına küçük deliklerden geçtiğine inanıyordu Harver kendi deneylerinden yola çıkarak dolaşım kavramını ortaya attı.Kanın kalpten atardamarlar yoluyla dışarı akıp, toplardamarlar yoluyla tekrar kalbe döndüğünü gösterdi. Fabricius toplardamarlardaki kapakçıkları saptamıştı, ancak ne işe yaradıklarını anlayamamıştı. Harvey, büyük toplardamarlardaki kapakçıkların kanı geriye, kalbe doğru yönelttiğini, kalpteki kapakçıkların ise kanın vücutta tek bir doğrultuda (sağ taraftan akciğerlere, sol taraftan da vücudun kalan bölümüne) akarak dolaşımını sağladığını fark etti ve kalbin kanın dolaşması için bir pompa görevi gördüğünü tespit etti.
Harveyin buluşu gözleme dayanan akıl yürütmenin parlak bir örneğiydi. Harvey, ince damarların toplar damarlar ile atardamarları birbirine bağlaması gerektiğini tahmin ediyor fakat kanıtlayamıyordu.1661′de Marcello Malpighi (1628-1694) adında bir İtalyan, mikroskop altında kurbağa akciğerlerini incelerken (kılcaldamar dediğimiz) ince bağlantılı damarları buldu ve böylece bilmece çözüldü.
Çetin Bir Kişilik
Aureolus Phippus Theophrastus Bombast von Hohenheim ya da bilinen öteki adıyla Paracelsus, İsviçrede Zürihch yakınlarında doğdu. Ferrara Üniversitesine okudu ve daha sonra cerrahlık yaptı. Paracelsus, en yakın arkadaşlarına bile sert davranan kırıcı bir insandı. Muayene ettiği zengin insanlardan çok fazla ücret alıp, buna karşılık yoksulları parasız tedavi ederdi. Romalı hekim Celsusla öteki geleneksel doktorlarla uyuşamadığı çok fazla nokta olduğu için Paracelsus (para, Yunancada karşı anlamına gelir) adını aldı.
Gezgin Bir Doktor
Paracelsus 1527′de Basel Üniversitesinde hoca oldu. Burada bir muayenehanesi de vardı.Ancak diğer tıp oteriteleriyle arasında anlaşmazlıklar vardı. Galenos ve İbni Sinanın kitaplarını herkesin önünde yakınca Basel Üniversitesinden ayrılmak zorunda kaldı.Yaşamının geri kalan kısmında Avrupayı dolaştı ancak bir yerde asla 2 yıldan fazla kalmadı. Avusturyada öldü.
Paracelsus, hastalıkların dört sıvı arasındaki dengesizlikten kaynaklandığını söyleyen eski Yunan düşüncesine inanmıyordu. O, vücuda giren bir zehirin hastalıklara neden olduğunu düşünüyordu.Zaman zaman hastaları, sahip oldukları hastalığın belirtilerine benzer belirtiler yaratan ilaçlar kullanarak tedavi ediyordu. Bu, vücuttaki doğal koruyucuları güçlendirerek bedeni iyileştirme yöntemi olan homeopatinin ilk biçimiydi.
Büyük Anatomici
Andreas Vesalius, Kutsal Roma İmparatoru V. Charlesın eczacısının oğlu olarak Brükselde doğdu.Önce Louvainde, sonra Paris Üniversitesinde okudu, ancak savaş onu Louvaine dönmek zorunda bıraktı. Veselius o sıralarda insan vücudunun yapısını inceleyen anatomi ile yakından ilgileniyordu.Tam anlamıyla yapabilmesi için insan ölülerini kesip parçalara ayırması gerekiyordu.Yasalar bunu yasakladığı için ihtiyaç duyduğu cesetler için mezar soyuyor, darağaçlarından ölüleri çalıyordu.1537′de İtalyadaki Padova Tıp okuluna devam etmeye başladı.Bilgisi son derece geniş olduğu için 2 günlük sınavın ardından kendisine doktorluk derecesi hemen arkasından da anatomi hocalığı verildi.
Vesalius ,Padovada bulunduğu sıralarda,insan vücudu ve çok sayıda hayvan ölüsü inceledi.Bu işi bizzat kendisi yaptı ve öğrencilerine yol göstermesi için bir çok vücut şeması hazırladı.
Bu çizimler Galenosun kuramlarına dayanıyordu.Vesalius,yavaş yavaş Galenosun söyledikleri ile kendi araştırmalarının sonuçları arasında farklar olduğunu gördü. Galenosun anlattıklarının insanınkinden çok bir maymun bedeni için geçerli olduğu kanısına vardı. 1543′te, o zamana kadar yazılmış olan en büyük bilim bilim kitaplarından biri olan İnsan Vücudunun Yapısı adlı kitabını yayımladı. Kitap, anatomi biliminin akademik bir uğraşı olarak kabul edilmesini sağladı.17.yyye kadar Vesaliusun kuramları hemen hemen bütün Avrupada kabul gördü.
Kraliyet Hekimi
William Harvey 1578′de İngilterede dünyaya geldi. Cambridge Üniversitesinde sanat ve tıp okuduktan sonra tıp eğitimini Fabricius adındaki ünlü anatomi profesörünün yanında sürdürmek üzere Padovaya gitti.1618′de önce I. Jamesin , ardından I. Charlesın özel hekimleğine getirildi.
Harvey, 1628′de De Motu Cordis (Kalbin ve Kanın Hareketi Üzerine) adlı bir kitap, yaptığı bir çok gözlemin ürünüydü ve kanın vücuttaki dolaşımıyla ilgili kuramlarını sergiliyordu.O zamanlar doktorların çoğu, Galenos gibi kanın kalbin bir yanından öteki yanına küçük deliklerden geçtiğine inanıyordu Harver kendi deneylerinden yola çıkarak dolaşım kavramını ortaya attı.Kanın kalpten atardamarlar yoluyla dışarı akıp, toplardamarlar yoluyla tekrar kalbe döndüğünü gösterdi. Fabricius toplardamarlardaki kapakçıkları saptamıştı, ancak ne işe yaradıklarını anlayamamıştı. Harvey, büyük toplardamarlardaki kapakçıkların kanı geriye, kalbe doğru yönelttiğini, kalpteki kapakçıkların ise kanın vücutta tek bir doğrultuda (sağ taraftan akciğerlere, sol taraftan da vücudun kalan bölümüne) akarak dolaşımını sağladığını fark etti ve kalbin kanın dolaşması için bir pompa görevi gördüğünü tespit etti.
Harveyin buluşu gözleme dayanan akıl yürütmenin parlak bir örneğiydi. Harvey, ince damarların toplar damarlar ile atardamarları birbirine bağlaması gerektiğini tahmin ediyor fakat kanıtlayamıyordu.1661′de Marcello Malpighi (1628-1694) adında bir İtalyan, mikroskop altında kurbağa akciğerlerini incelerken (kılcaldamar dediğimiz) ince bağlantılı damarları buldu ve böylece bilmece çözüldü.