İnsan için iki yol

İnsan için iki yol
Hemen söylemeliyiz ki, dünyada düşünen insan için iki ana yol olduğunu, her vesile ile, çeşitli şekillerle izah ederiz: Birincisi, yaratıcı tarafından en büyük nimetlerden biri olarak verilen akla hitab eden Vahiy yolu; yani din. Diğeri ise aklı putlaştıran, fakat aklın bazı bazı aldandığını görerek şaşıran şüphecilerin yolu; yani felsefe..
İlk insandan beri aklı muhatap ede ede, elden ele teslim edilerek Resul-ü Ekmelde kemal bulunan peygamberler yolunun esasları nasıl bir vahdetle şereflenmişse, karanlık çağlardan beri bir türlü yekpare bir izaha kavuşamayan şüpheci felsefenin yolu da, düşünüyorum sanan insan sayısı kadar anlayış ve anlatılışlarla öylesine şirkle lekelenmiştir. (Din ve Felsefe anlayışımız) konulu bir konferansımızda nacizane arzettiği gibi (*) tarih boyunca birbirini yalanlaya gelen hiçbir felsefe,tarih boyunca birbirini tamamlaya gelen Vahyi tefekkürün yerini tutamamıştır. Tutamazdı ve tutamayacaktır da. Zira din yaratıcıya dayanır, felsefe ise yaratılmışa; felsefe insan sayısı kadar çok, din ise vazıı hakikisine dayandığı için, onun gibi bir benzeri yoktur..
Bugün de bu gerçek zannedildiği kadar unutulmamıştır. Bakınız, Dr. Frank Buchman, Kruşçef’in Amerikayı ziyareti sırasında neşrettiği beyannamesinde nasıl ifade ediyor: “Dünya yeryüzündeki gerçek mücadele mevzuu, ırk ile ırk, sınıfla sınıf arasında değil, Allah’a iman ve fazilete saygı ile fırsat düşkünü hileci maddecilik arasındadır…”(**)
O halde faziletli yolda olan muvahhitler kendi yolunda, şüpheci felsefeciler kendi yolunda olmak gerek. Her iki yoldan da mahrum mahlüklarla düşünen insanlar arasında böylesine meseleler olamaz.. Evet, her iki yoldan da medet uman, müminin tefekkürü ile şüphecinin düşüncesini aynı görecek kadar birbirine katan, muhakeme teşekkül etmemiş kimselerle hangi problem çözülebilir ki?..
Cenab-ı Hakk’ın kullanılsın diye verdiği aklı kullanmayarak içgüdülerine tabi olanlarla, aklını güzel kullananlar arasındaki münasebet; insanla diğer yaratılmışların arasındaki münasebetler gibidir. Onun için muhataplarımız onlar olamaz. Felsefecilerle aramızdaki görüş ayrılıkları ise yalnız ahlak üzerinde değildir…




(*) Bak: İnsanoğlu Kendini Arıyor, 3. Baskı, 2. Bölüm
(**)Vatan gazetesi,25,5,1960


Mehmet Said Çekmegil (Ahlak Anlayışımız, s.35, 2. baskı)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst