ßLaCK.AnqeL
Bayan Üye
I'm sure: Eminim.
-I'm sure of it: Ondan eminim.
-More or less: Aşağı yukarı.
-So much the better!: Daha iyi ya! İsabet!
-You seem to be out of sorts: Keyifsiz görünüyorsunuz.
-Take it easy: 1-Kolay gelsin. 2-Aldırma! Boş ver!
-It is not a question of that: Mesele o değil.
-Mind your own business: Siz kendi işinize bakın.
-It's none of your business: Sizin üstünüze vazife değil, sizi alakadar etmez.
-What is the matter?: Ne var? Ne oldu?
-What is the matter with you?: Neyiniz var?
-more than one: Birden fazla
-I'll miss you very much: Sizi çok özleyeceğim.
-I missed the 9.30 bus: 9.30 otobüsünü kaçırdım.
-so so: Şöyle böyle.
-off and on: Bazan, arasıra
-It is on the tip of my tongue: Dilimin ucunda
-He feels quite down in his mouth: O çok üzgün, çok kederli.
-Come along. : Haydi, çabuk!
-That's all for now: Şimdilik bu kadar.
-break: Mola, teneffüs.
-to be over: to finish; bitmek, sona ermek.
-The break is over: Teneffüs, mola sona erdi.
-tea break: Çay molası.
-coffee break: Kahve molası.
-Let's have a tea break: Haydi bir çay molası verelim.
-This has nothing to do with me: Bunun benimle bir alakası yok.
-So much the worse for him!: Yazıklar olsun ona!
It doesn't make any difference: Hiç fark etmez.
-It doesn't matter: Zararı yok, fark etmez.
-It's of no consequences: Önemi yok.
-Get on with it!: Başla! Devam et!
-It's for the best: Böylesi en hayırlıdır.
-That's the worst of it!: Bu olabileceğin en kötüsüdür.
-So it seems: Öyle görünüyor.
-It can't be helped: Elden birşey gelmez.
-It was to be expected: Beklenirdi.
-You will be 'for it: Azar işiteceksin!
In this case: Bu durumda
-So called: Güya,
-As far as I know: Bildiğime göre,bildiğim kadarıyla
-As for me: Bence, bana göre
-Any time: Ne zaman olursa, ne zaman isterseniz
-Time after time: Zaman zaman
-Now and then: Ara sıra
-Occasionally: Fırsat buldukça
-Frequently: İkide bir,sık sık
-Very seldom: Çok nadir[
this is bullshit! - bu sacmalik
let me say something --> birsey diyecem
tell the truth --> dogruyu soyle!
you hear that --> duydun mu?
how nice can that be --> ne kadar iyi olabilir ki !?
keep your promise! --> sozunu tut!
forgive me --> affet
you should defend me - beni savunmalisin
dont take sides - tarafff tutma!
hows your studies - derslerin nasil
can you be open with me - benimle acik ol
i wana be open with you - seninle acik konusmak istiyorum
dont need to say much - fazla soze ne gerek!
im bored of this conversation - bu konudan sıkıldım
im bored of this place - bu mekandan sıkıldım
-I'm sure of it: Ondan eminim.
-More or less: Aşağı yukarı.
-So much the better!: Daha iyi ya! İsabet!
-You seem to be out of sorts: Keyifsiz görünüyorsunuz.
-Take it easy: 1-Kolay gelsin. 2-Aldırma! Boş ver!
-It is not a question of that: Mesele o değil.
-Mind your own business: Siz kendi işinize bakın.
-It's none of your business: Sizin üstünüze vazife değil, sizi alakadar etmez.
-What is the matter?: Ne var? Ne oldu?
-What is the matter with you?: Neyiniz var?
-more than one: Birden fazla
-I'll miss you very much: Sizi çok özleyeceğim.
-I missed the 9.30 bus: 9.30 otobüsünü kaçırdım.
-so so: Şöyle böyle.
-off and on: Bazan, arasıra
-It is on the tip of my tongue: Dilimin ucunda
-He feels quite down in his mouth: O çok üzgün, çok kederli.
-Come along. : Haydi, çabuk!
-That's all for now: Şimdilik bu kadar.
-break: Mola, teneffüs.
-to be over: to finish; bitmek, sona ermek.
-The break is over: Teneffüs, mola sona erdi.
-tea break: Çay molası.
-coffee break: Kahve molası.
-Let's have a tea break: Haydi bir çay molası verelim.
-This has nothing to do with me: Bunun benimle bir alakası yok.
-So much the worse for him!: Yazıklar olsun ona!
It doesn't make any difference: Hiç fark etmez.
-It doesn't matter: Zararı yok, fark etmez.
-It's of no consequences: Önemi yok.
-Get on with it!: Başla! Devam et!
-It's for the best: Böylesi en hayırlıdır.
-That's the worst of it!: Bu olabileceğin en kötüsüdür.
-So it seems: Öyle görünüyor.
-It can't be helped: Elden birşey gelmez.
-It was to be expected: Beklenirdi.
-You will be 'for it: Azar işiteceksin!
In this case: Bu durumda
-So called: Güya,
-As far as I know: Bildiğime göre,bildiğim kadarıyla
-As for me: Bence, bana göre
-Any time: Ne zaman olursa, ne zaman isterseniz
-Time after time: Zaman zaman
-Now and then: Ara sıra
-Occasionally: Fırsat buldukça
-Frequently: İkide bir,sık sık
-Very seldom: Çok nadir[
this is bullshit! - bu sacmalik
let me say something --> birsey diyecem
tell the truth --> dogruyu soyle!
you hear that --> duydun mu?
how nice can that be --> ne kadar iyi olabilir ki !?
keep your promise! --> sozunu tut!
forgive me --> affet
you should defend me - beni savunmalisin
dont take sides - tarafff tutma!
hows your studies - derslerin nasil
can you be open with me - benimle acik ol
i wana be open with you - seninle acik konusmak istiyorum
dont need to say much - fazla soze ne gerek!
im bored of this conversation - bu konudan sıkıldım
im bored of this place - bu mekandan sıkıldım