meridyen2
Kayıtlı Üye
İnananların Allaha Bağlılığı İmtihanlar Karşısındaki Tavırlarından Anlaşılır
Müminlerin imtihanlar karşısındaki tutumları nasıldır?
İmtihanların ardındaki hikmetleri görebilmenin yolu nedir?
İman etmeyenler imtihan ortamlarında neden maddi ve manevi zarar görürler?
Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz. (Enbiya Suresi, 35) ayetinde belirtildiği gibi, dünya, Allahın, kullarını kimi zaman çeşitli zorluklarla, kimi zaman da nimetlerle denediği bir imtihan yeridir. Bu imtihanları güzellikle geçenler; karşılaştığı her olayda Allaha bağlı kalan, Allah rızkını arttırdığında da kıstığında da güzel ahlak gösteren, hastalandığında da şifa bulduğunda da Ona yönelen, her şartta Ona şükreden ve tevekkül edenlerdir.
Müminler Her Olayı, Her Detayı Yaratanın Allah Olduğunu ve Her Olayın Bir Kader Üzere Yaratıldığını Bilirler
İnsanın gözlerini dünyaya açtığı andan itibaren karşılaştığı iyi ya da kötü gibi görünen her olayı Allah yaratmaktadır. Yaşam bir bütün olarak yeryüzünün tek hakimi olan Allahın kontrolü altındadır. Allah kusursuz, mükemmel, hikmetli ve en güzel şekilde yaratandır. Bu, Allahın yaratmış olduğu kaderdir. Allahın yarattığı kaderdeki olaylar arasından bir kısmını ayırıp bir kenara almak ve bunlara iyi diğerlerine ise kötü gibi bir yakıştırma yapmak mümkün değildir. Öyleyse insana düşen bu mükemmelliği görüp takdir etmek ve Allahın aklının olabilecek en kusursuz sonuçları yaratacağını bilerek her olayı hayra yormaktır. Zira Allaha iman eden ve imanı ile her olayı hayır gözüyle değerlendirip, hayra yorumlayan bir insan dünyada da ahirette de hep hayır ve güzellikle karşılaşacaktır.
Kader Müslüman için baştan sona kusursuz hazırlanmış, hikmet ve hayırlarla dolu bir cennet hazırlığıdır. Müminin bu dünyada karşılaştığı her zorluk cennette sonsuza kadar alacağı zevklerin, neşenin, huzurun kaynağıdır. Zorlukla birlikte bir kolaylık vardır (İnşirah Suresi, 5) ayeti de aslında bir yönü ile bu gerçeğe işaret etmektedir. Müminin gösterdiği bir parça sabır ve cesaret, çok güzel nimetlerle sonsuza kadar mükafatlandırılmış halde kaderde yazılıdır.
Müminler Hayır Gibi Görünen Olaylarda Şer, Şer Gibi Görünen Olaylarda Hayır Olabileceğini Bilirler
Allahın yarattığı olayların hangisinde hayır hangisinde şer olabileceğini asıl olarak bilecek olan yalnızca Allahtır. Çünkü Allah sonsuz, insan ise sınırlı bir akla sahiptir. İnsan ancak olayların dıştan görünen kısmı ile muhatap olabilmekte ve ancak kendi anlayışı ile bu olayları değerlendirebilmektedir. Sınırlı bilgi ve anlayışı ile kimi zaman hayır ve güzellik olan bir olayı olumsuz, kötülük ile dolu olan bir olayı ise olumlu ve hayırlı olarak nitelendirebilmektedir. Bu durumda doğruları görebilmek için iman eden bir insanın yapması gereken, Allahın sonsuz akıl ve bilgisine teslim olarak, her olaya hayır gözüyle bakmaktır. Nitekim Allah bir ayetinde insanlara şöyle buyurmaktadır:
... Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. (Bakara Suresi, 216)
Allahın bu ayetinde bildirdiği gibi insanın kendisi için çok hayırlı ve güzel olacağını sandığı bir olay aslında dünyada ve ahirette hüsrana uğramasına neden olacak olabilir. Ya da zarara uğrayacağını düşünerek kaçtığı bir olay kişiye güzellik, bereket, bolluk ve huzur getirecek olabilir. Tüm bunların gerçek bilgisi sadece ve sadece Allah Katında gizlidir. Gerek şer gerekse hayır gibi görünen tüm olaylar, Allahın dilemesiyle gerçekleşir. Allah kimin için neyi dilerse o olur. Kuranda, Allah sana bir zarar dokunduracak olsa, Ondan başka bunu senden kaldıracak yoktur. Ve eğer sana bir hayır isterse. Onun bol fazlını geri çevirecek de yoktur. Kullarından dilediğine bundan isabet ettirir. O, bağışlayandır, esirgeyendir. (Yunus Suresi, 107) ayetiyle de bu önemli gerçek hatırlatılmıştır.
İman Etmeyenler Allahın İmtihan Sanatındaki Detayları Kavrayamazlar
Kuran ahlakından uzak yaşayan bir insanın olayları algılayış şekli, Kuran ahlakına göre yaşayan bir insanınkinden çok farklıdır. Hayatını Yüce Allahın rızasından, Kuran ahlakından ve ahiret inancından uzak yaşayan, dünya hayatını esas alan insanlar, imtihan olduklarının şuuruyla yaşamazlar. Böyle toplumlarda, kadere teslimiyetsizliğin ve dünyadaki imtihanın farkında olmamanın getirdiği gaflet, tedirginlik, korku ve mutsuzluklar hakimdir. Bu yaşam şeklinde olaylar daima olumsuz yönleriyle algılanır. Herşey aksilik ve kötülük olarak değerlendirilir. İnsanlar, ellerindekilerle yetinmez ve sahip olduklarından dolayı mutlu olamazlar.
Kurana göre düşünen ve Kuran ahlakıyla hareket eden bir insan içinse, karşısına çıkan her olayda hayır, hikmet ve güzellikler vardır. Böyle bir kişi, bir olay olduğunda o an için o olayın hikmetlerini göremese bile, Allaha ve kadere olan imanından dolayı yaşadıklarının mutlaka hayırla yaratıldığını bilir. Allahın kendisi için yarattıklarının bir deneme olduğunun farkındadır. Bu nedenle de ancak kendisine Kuran ahlakını rehber edinen ve hayatını Allahın istediği doğrultuda yaşayan Müslümanlar, Allahın dünya hayatındaki imtihan ortamını, müthiş bir detay sanatıyla yarattığını fark ederler.
Müminlerin İmtihanlar Karşısında Üstün Ahlak Sergilemeleri Yüce Allaha Olan İmanlarından Kaynaklanmaktadır
O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. (Mülk Suresi, 2) ayetinde haber verildiği gibi insanlar bu dünya hayatında durmaksızın denenmekte, böylelikle samimi kalple iman edenlerle iman etmeyenler belli olup birbirlerinden ayırt edilmektedirler. Allah bir başka ayette bu gerçeği şöyle bildirmektedir:
Yoksa siz, Allah, içinizden cehd edenleri (çaba harcayanları) belirtip-ayırt etmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? (Al-i İmran Suresi, 142)
Hiç şüphe yok ki bir kişinin imtihanlar karşısındaki tavrı onun Allaha olan bağlılığını, Allah sevgisinde samimi olup olmadığını açıkça ortaya çıkarmaktadır. Eğer kişi Allahı gerçekten seviyorsa ve Onun yarattıklarına karşı gönülden boyun eğiyorsa, Ondan gelen herşeyi en güzel şekilde karşılayacaktır. En zorlu imtihanlar karşısında dahi güzel ahlakını koruyan, tevekkül ve sebat gösteren kişi hiç şüphesiz Allahı çok seviyordur ve Ona karşı içli ve derin bir saygıyla bağlıdır. Allah, inkarcılar tarafından saldırıya uğradıklarında tevekküllü davranan ve zorlu bir anda da mümin ahlakı göstererek Kendisine olan sevgi ve bağlılıklarını ispatlayan Müslümanların güzel tavrını bir ayetinde şöyle bildirmektedir:
Onlar, kendilerine insanlar: Size karşı insanlar topladılar, artık onlardan korkun dedikleri halde imanları artanlar ve: Allah bize yeter, O ne güzel vekildir diyenlerdir. (Al-i İmran Suresi, 173)
(makale harun yahya)
Müminlerin imtihanlar karşısındaki tutumları nasıldır?
İmtihanların ardındaki hikmetleri görebilmenin yolu nedir?
İman etmeyenler imtihan ortamlarında neden maddi ve manevi zarar görürler?
Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz. (Enbiya Suresi, 35) ayetinde belirtildiği gibi, dünya, Allahın, kullarını kimi zaman çeşitli zorluklarla, kimi zaman da nimetlerle denediği bir imtihan yeridir. Bu imtihanları güzellikle geçenler; karşılaştığı her olayda Allaha bağlı kalan, Allah rızkını arttırdığında da kıstığında da güzel ahlak gösteren, hastalandığında da şifa bulduğunda da Ona yönelen, her şartta Ona şükreden ve tevekkül edenlerdir.
Müminler Her Olayı, Her Detayı Yaratanın Allah Olduğunu ve Her Olayın Bir Kader Üzere Yaratıldığını Bilirler
İnsanın gözlerini dünyaya açtığı andan itibaren karşılaştığı iyi ya da kötü gibi görünen her olayı Allah yaratmaktadır. Yaşam bir bütün olarak yeryüzünün tek hakimi olan Allahın kontrolü altındadır. Allah kusursuz, mükemmel, hikmetli ve en güzel şekilde yaratandır. Bu, Allahın yaratmış olduğu kaderdir. Allahın yarattığı kaderdeki olaylar arasından bir kısmını ayırıp bir kenara almak ve bunlara iyi diğerlerine ise kötü gibi bir yakıştırma yapmak mümkün değildir. Öyleyse insana düşen bu mükemmelliği görüp takdir etmek ve Allahın aklının olabilecek en kusursuz sonuçları yaratacağını bilerek her olayı hayra yormaktır. Zira Allaha iman eden ve imanı ile her olayı hayır gözüyle değerlendirip, hayra yorumlayan bir insan dünyada da ahirette de hep hayır ve güzellikle karşılaşacaktır.
Kader Müslüman için baştan sona kusursuz hazırlanmış, hikmet ve hayırlarla dolu bir cennet hazırlığıdır. Müminin bu dünyada karşılaştığı her zorluk cennette sonsuza kadar alacağı zevklerin, neşenin, huzurun kaynağıdır. Zorlukla birlikte bir kolaylık vardır (İnşirah Suresi, 5) ayeti de aslında bir yönü ile bu gerçeğe işaret etmektedir. Müminin gösterdiği bir parça sabır ve cesaret, çok güzel nimetlerle sonsuza kadar mükafatlandırılmış halde kaderde yazılıdır.
Müminler Hayır Gibi Görünen Olaylarda Şer, Şer Gibi Görünen Olaylarda Hayır Olabileceğini Bilirler
Allahın yarattığı olayların hangisinde hayır hangisinde şer olabileceğini asıl olarak bilecek olan yalnızca Allahtır. Çünkü Allah sonsuz, insan ise sınırlı bir akla sahiptir. İnsan ancak olayların dıştan görünen kısmı ile muhatap olabilmekte ve ancak kendi anlayışı ile bu olayları değerlendirebilmektedir. Sınırlı bilgi ve anlayışı ile kimi zaman hayır ve güzellik olan bir olayı olumsuz, kötülük ile dolu olan bir olayı ise olumlu ve hayırlı olarak nitelendirebilmektedir. Bu durumda doğruları görebilmek için iman eden bir insanın yapması gereken, Allahın sonsuz akıl ve bilgisine teslim olarak, her olaya hayır gözüyle bakmaktır. Nitekim Allah bir ayetinde insanlara şöyle buyurmaktadır:
... Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. (Bakara Suresi, 216)
Allahın bu ayetinde bildirdiği gibi insanın kendisi için çok hayırlı ve güzel olacağını sandığı bir olay aslında dünyada ve ahirette hüsrana uğramasına neden olacak olabilir. Ya da zarara uğrayacağını düşünerek kaçtığı bir olay kişiye güzellik, bereket, bolluk ve huzur getirecek olabilir. Tüm bunların gerçek bilgisi sadece ve sadece Allah Katında gizlidir. Gerek şer gerekse hayır gibi görünen tüm olaylar, Allahın dilemesiyle gerçekleşir. Allah kimin için neyi dilerse o olur. Kuranda, Allah sana bir zarar dokunduracak olsa, Ondan başka bunu senden kaldıracak yoktur. Ve eğer sana bir hayır isterse. Onun bol fazlını geri çevirecek de yoktur. Kullarından dilediğine bundan isabet ettirir. O, bağışlayandır, esirgeyendir. (Yunus Suresi, 107) ayetiyle de bu önemli gerçek hatırlatılmıştır.
İman Etmeyenler Allahın İmtihan Sanatındaki Detayları Kavrayamazlar
Kuran ahlakından uzak yaşayan bir insanın olayları algılayış şekli, Kuran ahlakına göre yaşayan bir insanınkinden çok farklıdır. Hayatını Yüce Allahın rızasından, Kuran ahlakından ve ahiret inancından uzak yaşayan, dünya hayatını esas alan insanlar, imtihan olduklarının şuuruyla yaşamazlar. Böyle toplumlarda, kadere teslimiyetsizliğin ve dünyadaki imtihanın farkında olmamanın getirdiği gaflet, tedirginlik, korku ve mutsuzluklar hakimdir. Bu yaşam şeklinde olaylar daima olumsuz yönleriyle algılanır. Herşey aksilik ve kötülük olarak değerlendirilir. İnsanlar, ellerindekilerle yetinmez ve sahip olduklarından dolayı mutlu olamazlar.
Kurana göre düşünen ve Kuran ahlakıyla hareket eden bir insan içinse, karşısına çıkan her olayda hayır, hikmet ve güzellikler vardır. Böyle bir kişi, bir olay olduğunda o an için o olayın hikmetlerini göremese bile, Allaha ve kadere olan imanından dolayı yaşadıklarının mutlaka hayırla yaratıldığını bilir. Allahın kendisi için yarattıklarının bir deneme olduğunun farkındadır. Bu nedenle de ancak kendisine Kuran ahlakını rehber edinen ve hayatını Allahın istediği doğrultuda yaşayan Müslümanlar, Allahın dünya hayatındaki imtihan ortamını, müthiş bir detay sanatıyla yarattığını fark ederler.
Müminlerin İmtihanlar Karşısında Üstün Ahlak Sergilemeleri Yüce Allaha Olan İmanlarından Kaynaklanmaktadır
O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. (Mülk Suresi, 2) ayetinde haber verildiği gibi insanlar bu dünya hayatında durmaksızın denenmekte, böylelikle samimi kalple iman edenlerle iman etmeyenler belli olup birbirlerinden ayırt edilmektedirler. Allah bir başka ayette bu gerçeği şöyle bildirmektedir:
Yoksa siz, Allah, içinizden cehd edenleri (çaba harcayanları) belirtip-ayırt etmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? (Al-i İmran Suresi, 142)
Hiç şüphe yok ki bir kişinin imtihanlar karşısındaki tavrı onun Allaha olan bağlılığını, Allah sevgisinde samimi olup olmadığını açıkça ortaya çıkarmaktadır. Eğer kişi Allahı gerçekten seviyorsa ve Onun yarattıklarına karşı gönülden boyun eğiyorsa, Ondan gelen herşeyi en güzel şekilde karşılayacaktır. En zorlu imtihanlar karşısında dahi güzel ahlakını koruyan, tevekkül ve sebat gösteren kişi hiç şüphesiz Allahı çok seviyordur ve Ona karşı içli ve derin bir saygıyla bağlıdır. Allah, inkarcılar tarafından saldırıya uğradıklarında tevekküllü davranan ve zorlu bir anda da mümin ahlakı göstererek Kendisine olan sevgi ve bağlılıklarını ispatlayan Müslümanların güzel tavrını bir ayetinde şöyle bildirmektedir:
Onlar, kendilerine insanlar: Size karşı insanlar topladılar, artık onlardan korkun dedikleri halde imanları artanlar ve: Allah bize yeter, O ne güzel vekildir diyenlerdir. (Al-i İmran Suresi, 173)
(makale harun yahya)