LaNéDLy qHz
Bayan Üye
Gün, nasıl başlarsa öyle gidermiş. Ruhumuzda uyuyan nice güzellikler gizli. Hepsi de uyandırılmayı bekliyor. Bunun için güneşin doğması, saatların çalması yetmiyor. Bu güzellikleri uyandırmaya, bazen hiçbirşey yetmiyor. Şükür ki, yarınlara dair emellerimiz yine de bitmiyor, tükenmiyor. Onlar da olmasa ne yapardık, nasıl yaşardık? Allah’tan ki, bu ümit bazen bir söz, bazen de bir dua olup, içimize akıyor, ruhumuzu uyandırıyor.
Allah Teâlâ, Nisa suresinin 136’ncı ayeti kerimesinde meâlen şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberlerine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaplara iman (da sebat) edin!”
İnsanın elbisesi eskidiği gibi, imanı da eskiyebilir. Elbise gibi, imanı da yenilemek gerekir. Öte yandan, ayetin yorumunda şöyle bir incelik de düşünülebilir:
“Ey iman edenler! İmanınızı kontrol ediniz. ‘Allah’a inandım’ diyor, ama O’na itaat etmiyorsanız, ‘Kitaba inandım’ diyor, ama kitaba göre yaşamıyorsanız, gelin imanınızı kontrol edin. Belki tam inanmadınız, inandığınızı sandınız. Zira Allah’a iman, O’na itaati gerektirir, Peygambere iman, onu rehber kabul etmeyi icap ettirir. Kitaba iman, Kur’an’a göre bir hayatı netice vermelidir.”
Kışın geleceğine inanan insanlar, yazın sıcak günlerinde, odun ve kömür telaşına başlarlar. Çünkü sıcak günlerden sonra, soğuk günlerin geleceğine tereddütsüz inanmaktadırlar. Benzeri bir şekilde, ahretin geleceğine inanan biri, elbette ve elbette oraya hazırlık yapar. Orada işine yarayacak şeylerle ömrünü değerlendirir. Demek ki, gerçek anlamda iman etmek ayrı bir olay, kendini “iman etti zannetmek” daha ayrı bir olaydır.
Allah’ım! Sana karşı günah işleyenlere bile ne kadar bağışlayıcı ve lâtifsin. Seni arayana ne kadar yakınsın; Sana el açıp yalvarana ne kadar müşfiksin. Umide Sende olanlara ne kadar iyisin, merhametlisin. Kin, senden yardım istemiş de reddedilmiştir. Kim, sana sığınmış da ihanete uğramıştır. Kim, sana yaklaşmış da sen ondan uzak durmuşsundur. Kim, sana kaçmış, sığınmış da sen onu kapından kovmuşsundur.
Rabbim her şey senindir. Yaratan sensin ve hüküm senindir. İsimlerinde gizlenenler ile ve nurunu örten perdeler ile bu huzursuz ruhu, bu ıstıraplı yüreği bağışla.
Allahım, bütün alçaklıklardan korunmak için sana sığınırız; senden başka bütün korkulardan; Senden başka bütün yoksulluklardan…
Allahım, yüzümüzü senden başka kimseye çevirmeyiz, secde ettirmeyiz. Öyleyse ellerimizin de Senden başka bir şeye uzanmasını engelle ne olur!..
Senden başka ilâh yoktur. Doğrusu ben de nefsine zulmeden zalimlerdenim. Ama şükürler olsun Allahım’a, alemlerin Rabbine…
“Allahım, beni bana bırakma,
Adını dilimden uzak tutma…”
Allah Teâlâ, Nisa suresinin 136’ncı ayeti kerimesinde meâlen şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberlerine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaplara iman (da sebat) edin!”
İnsanın elbisesi eskidiği gibi, imanı da eskiyebilir. Elbise gibi, imanı da yenilemek gerekir. Öte yandan, ayetin yorumunda şöyle bir incelik de düşünülebilir:
“Ey iman edenler! İmanınızı kontrol ediniz. ‘Allah’a inandım’ diyor, ama O’na itaat etmiyorsanız, ‘Kitaba inandım’ diyor, ama kitaba göre yaşamıyorsanız, gelin imanınızı kontrol edin. Belki tam inanmadınız, inandığınızı sandınız. Zira Allah’a iman, O’na itaati gerektirir, Peygambere iman, onu rehber kabul etmeyi icap ettirir. Kitaba iman, Kur’an’a göre bir hayatı netice vermelidir.”
Kışın geleceğine inanan insanlar, yazın sıcak günlerinde, odun ve kömür telaşına başlarlar. Çünkü sıcak günlerden sonra, soğuk günlerin geleceğine tereddütsüz inanmaktadırlar. Benzeri bir şekilde, ahretin geleceğine inanan biri, elbette ve elbette oraya hazırlık yapar. Orada işine yarayacak şeylerle ömrünü değerlendirir. Demek ki, gerçek anlamda iman etmek ayrı bir olay, kendini “iman etti zannetmek” daha ayrı bir olaydır.
Allah’ım! Sana karşı günah işleyenlere bile ne kadar bağışlayıcı ve lâtifsin. Seni arayana ne kadar yakınsın; Sana el açıp yalvarana ne kadar müşfiksin. Umide Sende olanlara ne kadar iyisin, merhametlisin. Kin, senden yardım istemiş de reddedilmiştir. Kim, sana sığınmış da ihanete uğramıştır. Kim, sana yaklaşmış da sen ondan uzak durmuşsundur. Kim, sana kaçmış, sığınmış da sen onu kapından kovmuşsundur.
Rabbim her şey senindir. Yaratan sensin ve hüküm senindir. İsimlerinde gizlenenler ile ve nurunu örten perdeler ile bu huzursuz ruhu, bu ıstıraplı yüreği bağışla.
Allahım, bütün alçaklıklardan korunmak için sana sığınırız; senden başka bütün korkulardan; Senden başka bütün yoksulluklardan…
Allahım, yüzümüzü senden başka kimseye çevirmeyiz, secde ettirmeyiz. Öyleyse ellerimizin de Senden başka bir şeye uzanmasını engelle ne olur!..
Senden başka ilâh yoktur. Doğrusu ben de nefsine zulmeden zalimlerdenim. Ama şükürler olsun Allahım’a, alemlerin Rabbine…
“Allahım, beni bana bırakma,
Adını dilimden uzak tutma…”
Son düzenleme: