iktisat tarihi (tüm üniteler)

Salvo

Kayıtlı Üye
İKTİSAT TARİHİ BİLİMİNİN DOĞUŞU : İktisat tarihi ile ilgili önerilen iki tarih vardır.Bunlardan ilki Adam Smith’in “Milletlerin Serveti” adlı kitabının yayım tarihi olan 1776 yılıdır.Diğer tarih ise 1892 yılıdır.Bu tarihte Abd Harvard Üniversitesinde William Ashley için özel bir iktisat kürsüsü kurulmuştur.İktisat tarihinin doğuşu tarihçi okula çok şey borçludur.Bu okul klasik iktisat okuluna bir tepki olarak ortaya çıkmıştır.Klasik okul iktisadi davranış kurallarının fizik kanunları gibi evrensel olduğunu iddia ederken tarihçi okul toplumun gelişme düzeyine göre farklılık göstereceğine değinmiştir.Klasikler tümdengelim;tarihçi okul ise tümevarım metodunu esas almıştır.

TARİHÇİLERİN İKTİSAT BİLİMİNE BAKIŞI : John Clapham’a iktisat tarihi geçmişin sosyal kurumlarının ekonomik yönlerini araştıran bir bilimdir.Unwin’e göre iktisat tarihi yazılı tarih boyunca insanoğlun içinde bulunduğu iktisadi şartları araştıran bir bilimdir.Gras’a göre iktisat tarihi iktisadi olayları kronolojik olarak sıralayan ve bu olaylar arasındaki ilişkileri ortaya çıkaran bir bilimdir.

İKTİSATÇILARIN İKTİSAT BİLİMİNE BAKIŞI : Hicks’e göre iktisat tarihi geçmiş çağların uygulamalı iktisadıdır.Heckser’e göre iktisat tarihinin amacı kıt ve yetersiz kaynakların insanların amaçları uğrunda çağlar boyunca nasıl kullandığının ve bu andaki değişmelerin insan hayatını ve toplumları ne şekilde etkilediğinin araştırılmasıdır.

İKTİSAT TARİHİNİN KONUSU VE GÖREVİ : İktisat tarihinin temel görevi ekonomilerin performanslarında ve yapılarında zaman içinde meydana gelen önemli değişikleri açıklamaktır.Toplumun siyasi ve ekonomik kurumları,teknolojisi,demografik durumu ve ideolojisi bu özellikleri başlıcalarıdır.Ekonomide uzun dönemdeki değişmelerin kaynağı,iktisatçılar tarafından kısa dönem tahlillerde çoğunlukla sabit olarak kabul edilen nüfus,teknoloji,mülkiyet hakları ve ekonomik kaynaklar üzerinde devlet kontrolünün derecesi gibi parametrelerde meydana gelen değişikliklerdir.İnsanlığın ekonomik tarihi,toplumların ekonomik performansını temelden değiştiren ve uzun dönemli ekonomik büyümeyi mümkün kılan iki köklü değişim çerçevesinde yazılabilir.Bu iki değişimden birincisi tarım inkılabı,ikincisi ise sanayi inkılabıdır.

TARIM İNKILABI : İnsanlar yaklaşık 10000 yıl önce yerleşik tarıma geçmişlerdir.Çeşitli bitkiler yetiştirmeyi ve hayvanları evcilleştirmeyi öğrendiler.Bu gelişme neolitik inkılap da denen temel ekonomik değişimi hızlandırdı.Avcılık ve toplayıcılıktan yerleşik tarıma geçiş insanın sosyal ve ekonomik gelişme hızını artırdı.Tarım birbirinden bağımsız olarak farklı zamanlarda farklı bölgeler olan Ortadoğu,Orta Amerika ve Kuzey Çin’de ortaya çıktı.Neolitik çağın çiftçileri sürekli ekim nedeniyle verimliliği yiten toprakları terk ederek yeni,bakir topraklarda tarım yapıyorlardı.Modern zamanlarda bilinen bütün önemli yiyecek bitkileri neolitik çiftçiler tarafından keşfedilmiştir.Ayrıca çanak çömlek imali,dokuma,ekmek yapma ve keskin bir araç elde etmek için taşların cilalanması gibi teknikler de neolitik zamanlarda keşfedilmiştir.

TARIM İNKILABINI AÇIKLAYAN TEORİLER : Childe tarafından geliştirilen çevre değişikleri teorisi , Braidwood tarafından geliştirilen çekirdek alan teorisi , Binford tarafından geliştirilen nüfus artışı teorisi.

TARIM İNKILABININ SONUÇLARI : Nüfus arttı.Zaman içinde avcılık ve toplayıcılıktan çiftçiliğe doğru sürekli bir geçiş oldu.İlk kez siyasi bir organizasyon tipi olarak devlet doğdu.Teknolojik gelişme alanında büyük adımlar atıldı.Demir çağı bronz çağının yerini aldı.Ticaret gelişti ve genişledi.Bölgelerarası ticaretin önemi arttı.Şehirler ilk kez gelişti.Çeşitli ekonomik organizasyon tipleri doğdu.Komünal mülkiyet tipi doğdu.


ÜNİTE - 2

İLK MEDENİYETLERDEN KLASİK DÖNEME İLK ÇAĞ EKONOMİLERİ : Yalnızca yıllık su baskınlarının tarlaları verimli hale getirdiği bazı nehir vadilerinde sürekli tarım yapılabiliyordu.Tarımın ilk geliştiği bölgelerden yalnızca iki vadi böyle bir imkanı sağlıyordu.Bu vadiler: Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki bölge ve Mısır’ın Nil Vadisi’ydi.

MEZOPOTAMYA : M.Ö. 6000 ile 3000 yılları arasında ortaya çıkan bir dizi sosyal değişim ve teknik ilerleme küçük neolitik yerleşim yerlerinin şehirlere dönüşmesini sağladı.Bu dönemde ortaya çıkan en önemli teknik ilerlemeler; yazının icadı,bakırın eritilmesi ve dökülmesi,hayvan gücünün saban ve tekerlekli araçlara koşulması,yelkenli gemilerin ve çömlekçi tekerleğinin bulunmasıydı.Daha 3000’lere gelmeden köleler,kiracı çiftçiler,esnaf,tüccar,din adamları ve yöneticiler ayrı sosyal gruplar olarak ortaya çıktılar.İlk Sümer kayıtları Mezopotamya bölgesinde verimli topraklarda bazı bağımsız şehir devletlerinin doğduğunu göstermektedir.İstilalara rağmen Sümer hayat tarzı oldukça istikrarlı olarak varlığını sürdürebildi.Uzak mesafeli ticaret Mezopotamya’da önemli ve hayati bir rol oynuyordu.Ticari koloniler oluşturulmuştu.Hukuk kuralları oldukça gelişmişti.Gümüş para şeklinde olmasa bile bir değişim aracı ve değer ölçüsü olarak kullanılıyordu.

MISIR : Mısır’ın gelişmesi Mezopotamya’nın gelişmesi ile paralellikler göstermekle birlikte önemli bir fark vardı.O da aşılmaz çöllerle Mısır’ın istilalara karşı korunmuş olmasıydı.Mezopotamya’da topraklar özel mülkiyet altındayken; Mısır’da firavun tüm Mısır topraklarının sahibiydi.Ticaret firavunun adamlarının tekelindeydi.Mısır’da üretim büyük ölçüde merkezi bürokrasi tarafından planlanıyordu.

MEDENİYETİN YAYILMASI : 4.binyıl boyunca Ortadoğu’da çiftçiler ürün rotasyonu,nadasa bırakma ve hayvan pisliği,kül ve deniz kabukları ile toprağı gübreleme gibi verimliliği artırmayı sağlayan tedbirleri öğrendiler.Sürekli köyler teşekkül ettikten sonra ticaret yollarının kesiştiği noktalarda ya da idari ve dini merkezlerde yeni şehirler kuruldu.

YUNAN EKONOMİSİ : Yunanistan’ın toprağı dağlıktı.Bu yüzden deniz ana ulaşım yoluydu.İlk yunan tüccarları esas olarak Doğu medeniyetlerinin gelişmiş merkezleri ile Akdeniz çevresinin geri kalmış ülkeleri arasında aracı rol oynadılar.Lidyalılardan öğrenilen para ticarette büyük bir kolaylık sağladı.Yunan şehirlerinde Pazar ekonomisinin ve ihtisaslaşmanın gelişmesini teşvik etti.Toprakların büyük bir bölümünü bağcılığa ve zeytinciliğe ayırdılar.Sonraki yüzyıllarda zeytincilik ve bağcılık tipi tarım,Akdeniz dünyasının büyük bir bölümüne yayıldı.M.Ö. 800-500 yılları arasında ihtisaslaşma ve işbölümü arttı.Hem iç hem de uluslar arası ticaret gelişti ve bunu da para ekonomisinin yaygınlaşması izledi.Buğday,kereste,esir ve bazı lüks mallar ithalatı gümüş,zeytinyağı,çanak çömlek ve diğer ihracat mallarıyla karşılanıyordu.Atina parası ayarı ve ağırlığıyla uluslar arası bir ödeme aracı oldu.Atina’nın ekonomik refahının en önemli nedeni üretim faktörleri üzerinde etkin bir mülkiyet hakları sistemi kurmayı ve buna uygun bir hukuki çerçeve meydana getirmeyi başarmasıydı.Helenistik çağda ekonominin en göze çarpan özelliği üretim ve bölüşüm üzerinde Doğu’ya özgü devlet kontrolü uygulamasının benimsenmesiydi.İskender’in fetihleri ile gerçekleşen coğrafi yayılma Helen dünyasının Hindistan ile doğrudan ticaret ilişkileri kurmasını sağladı.Çin ile ticaret de önem kazandı.bazı şehirler sınai ihtisaslaşmaya bile yöneldi.Helen çağı eski dünyada başarılmış,bölgesel ekonomik bağımlılık ve ihtisaslaşmanın en yüksek düzeyine ulaştı.

İLKÇAĞ EKONOMİLERİNDE DEĞİŞME VE GERİLEME : Tarımın ortaya çıkışından sonra nüfus önemli ölçüde artmaya başlamıştı.Nüfus artışı ve bunu izleyen azalan verim hadisesi geçmiş ekonomilerin çöküşünün ilk hazırlayıcısı olmuştur.

ROMA İMPARATORLUĞUNUN EKONOMİSİ : Roma şehir devleti başlangıcında aristokratik bir karakter arz ediyordu.Roma toplumu başında bir kral ve yönetimi elinde bulunduran askeri patrici zümresi ile küçük toprak sahipleri,kiracı çiftçiler,esnaf ve tüccarın meydana getirdiği pleb sınıfından meydana gelmekteydi.Zenginleşen plebler devletin idaresinde particilerin arasına katılarak etkinlik kazanabildi.Böylece siyasi yapı aristokrasiden oligarşiye dönmüş oldu.

GENİŞLEME DÖNEMİNDE ROMA NÜFUSU : Ölüm oranı yüksek,hayat süresi kısaydı.nüfusun büyük bir bölümü kırsal bölgelerde yaşıyor ve toprakta çalışıyordu.

GENİŞLEME DÖNEMİNDE ROMA TARIMI : İmparatorluk nüfusunun büyük bir bölümü tarımla uğraşıyordu.Tahıllar yaygın üretimi yapılan ürünlerdi.İmparatorlukta deniz yoluyla yürütülen uzak mesafeli ticaret mahalli ihtisaslaşmaya imkan veriyordu.Yeni fethedilen bölgelerden Roma’ya bol ve ucuz olarak hububat akması üzerine İtalya’da karlı olmaktan çıkan tahıl üretiminin önemi azalırken,geniş alanlar hayvancılığa ayrılmış,verimli topraklarda ise bağcılık ve zeytincilik önem kazanmıştı.Kölelik yeniliği önleyici bir faktördü.İtalya’nın kırsal nüfusu büyük ölçüde kendi sahibi ya da kiracısı oldukları toprakları izleyen bağımsız köylülerden oluşuyordu.İmparatorlukta temel vergi ekili arazi üzerindeydi.Köylüler altın olarak sabit kalan vergiyi gümüş parayla değerlendirildiğinde daha fazla olarak ödemek zorundaydılar.

LATİFUNDİA : İşgücünün büyük kısmı kölelerce sağlanan ve kar amacıyla üretim yapan büyük çiftliklerdir.

GENİŞLEME DÖNEMİNDE ROMA ŞEHİRLERİ : Roma uygarlığı bir şehir uygarlığıydı.Şehirlerin önemli bir fonksiyonu mahalli yönetim merkezleri olmasıydı.Bazı şehirler ise askeri bir fonksiyona sahipti.Şehir nüfusunun önemli bir bölümünü tarım işçileri oluşturuyordu.Şehir halkının gerek duyduğu tahıllar,zeytinyağı ve şarap vergi gelirleriyle karşılanıyordu.

GENİŞLEME DÖNEMİNDE ROMA TİCARETİ : Ticaret imparatorluğa hayatiyet kazandıran ve zenginliğinin temelinde yatan unsurdu.Akdeniz, ticareti ve mal hareketlerini teşvik ediyordu.Ticaret,büyük ölçüde zengin kesimin lüks ihtiyaçları ile ordunun taleplerini karşılamaya yönelikti.İmparatorluk geniş bir yol ağına sahipti.Akdeniz ticaretinin en önemli kalemi tahıldı.Kara ticareti daha değerli mallarla sınırlıydı.Diğer önemli bir ticaret konusu kölelerdi.Askeri ve stratejik önemi olan malların imparatorluk dışına gönderilmesi yasaktı.Çanak çömlek ve bronz eşyalar en çok ticareti yapılan mallardı.Bu ticaret karşılığında imparatorluğa barbar dünyadan hayvan,orman ürünleri ve en önemlisi de köle geliyordu.Roma’nın altın parası Aureus; gümüş parası ise Denarius’du.

GEÇİMLİK EKONOMİ : Üretimin esas olarak öz tüketim için yapıldığı,yaşam standardının temel ihtiyaçların ötesini karşılamadığı,marjinal prodüktivitenin çok düşük olduğu bir ekonomidir.

GENİŞLEME DÖNEMİNDE ROMA’DA İMALAT FAALİYETLERİ : İmparatorlukta önemli sanayi dallarından biri taş ocağı işletmeciliğiydi.Diğer önemli bir sanayi kolu da madencilikti.Madenler,önemli ölçüde uzak mesafeli ticarete konu oluyordu.Diğer gelişmiş bir sanayi kolu çanak çömlek sanayisiydi.Önemli sanayi kollarından bir diğeri olan dokuma daha çok bir ev endüstrisi durumundaydı.Doğu eyaletleri zengin bir sınai geleneğe sahip mamul mal üreticisi bölgelerdi.Buna karşılık imparatorluğun Avrupa’daki batı eyaletleri daha çok hammadde yetiştiricisi bölgeler durumundaydı.Büyük şehirlerde aynı meslekten esnaf grupları loncalarda toplanmıştı.Collegia adı verilen bu dernekler ekonomik olmaktan çok sosyal amaçlı kuruluşlardı.

ROMA İMPARATORLUĞUNUN GERİLEMESİ VE ÇÖKMESİ : Barbarların artan askeri yetenekleri Roma’nın mukayeseli üstünlüğünün azalmasına yol açıyordu.Askeri üstünlükteki bu nisbi düşüşle birlikte imparatorluğun masrafları da artmaktaydı.Harcamalar böylece artar ve vergi ihtiyacı yükselirken verginin kaynağı süratle aşınıyordu.İmparatorlukta bir işgücü kıtlığı da doğmuştu.İmparatorluk karşılaştığı bu problemlerin üstesinden gelebilmek için sonuçta ekonomiyi daha zor şartlara iten çeşitli tedbirlere başvurdu.İlk olarak artan gelir ihtiyacını karşılayabilmek için vergiler ağırlaştırıldı.İkinci olarak da paranın ayarıyla oynayarak değerini sürekli düşürdü.Sonuçta imparatorluk tamamen altın para sistemine geçti.Para değişim aracı olma fonksiyonunu önemli ölçüde kaybetti.


ÜNİTE - 3

AVRUPA’NIN COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ : Avrupa toprakları coğrafi farklılıklar gösteriyordu.Nehirlerin önemli bir kısmı gemiciliğe elverişli olduğundan ağır ve hacimli malların taşınabilmesi için önemli bir imkan sağlıyordu.Kuzey Batı Avrupa’nın kıyıları girintili çıkıntılı olup pek çok sayıda liman bulunmakta ve bu coğrafya denizciliği teşvik etmekteydi.Kuzey Avrupa maden kaynakları bakımından zengindi.Demir ve kömür iki önemli madendi.Kuzeybatı Avrupa’nın iklimi Akdeniz’den daha nemlidir.Yağışlar yıl içinde düzenli olarak dağılmıştır.Kışlar daha soğuk,yazlar ise daha sıcak olur.

ORTAÇAĞ AVRUPA TOPLUMU : Ortaçağ’da Avrupa toplumu üç etkiye tabiydi.İlk etki Roma İmparatorluğu’nun mirasının etkisiydi.Bu etki kıtanın güney ve güneydoğu bölgelerinde daha belirgindi.İkinci etki Cermen istilacılarının etkileriydi.Bu etki kuzeyde daha belirgindi.Üçüncü etki evrensek kilise kurumlarından kaynaklanıyordu.Kilisenin etkisi din,politika ve ekonomide hissedilmekteydi.Roma İmparatorluğu döneminde medeni Avrupa Roma’nın egemenliği altında olan Akdeniz Avrupa’sı ile sınırlıydı.Toprakta komünal mülkiyet vardı.Hayvanlar özel mülkiyet altındaydı.Romalılarla hayvan ve köle karşılığında yürütülen lüks mallar ticareti Cermen aşiretlerinin süratli bir sosyal farklılaşma sürecine girmesine yol açtı.Kilise eğitimin tek merkeziydi.Pek çok manastır Ortaçağ’da aynı zamanda önemli tarım üretim merkezleriydi.

ORTAÇAĞ’IN EKONOMİK DÖNEMLERİ : 476 ile 1000 yılları arasındaki dönemde (Karanlık Çağ ya da Erken Ortaçağ) Avrupa siyasi ve ekonomik düşüş içindeydi.Bu dönemde Avrupa’da giderek feodal bir siyasi yapı ve malikaneler ekonomisi gelişti.1000 yıllarından başlayarak 14. yüzyılın başlarına kadar olan İleri Ortaçağ döneminde yaygın ve hızlı bir ekonomik kalkınma görüldü.Feodalizmin zirveye ulaştığı bu dönemde nüfus,zirai ve sınai üretim ve ticaret büyüdü;şehirler canlandı;kültürel bir patlama oldu.14. ve 15. yüzyıllardaki Geç Ortaçağ’da ekonomik bir kriz yaşandı.Büyük ölçekli malikane tarımının sanayinin ve uluslar arası ticaretin düştüğü bu dönemde nüfus da azaldı.Asiller arasındaki savaşlar ve yaygın köylü isyanları bu krizin siyasi göstergeleriydi.

ERKEN ORTAÇAĞ’DA İSTİLALAR VE FEODAL ÖRGÜTLENME : Roma İmparatorluğu’nun yıkılışıyla Avrupa yaklaşık yarım bin yıl sürecek bir siyasi kargaşa dönemine girdi.Önce Cermen aşiretlerinin uzun ve tahripkar istilaları yaşandı.Daha sonra Müslümanlar fetihleriyle Avrupa’yı sarstılar.Dönemin sonlarına doğru ise Macarlar ve Vikingler Avrupa’yı istila eden yeni güçler oldular.İlk iki istila dalgasının Avrupa üzerinde olumlu bir etkisi oldu.Avrupa içinde iktisadi ve kültürel birlik doğdu.Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra Kuzey Avrupa nisbi durumunu iyileştirmeye başladı.Bunun kısmi bir nedeni Güney Avrupa ile daha yakın bir işbirliğine girilmesiydi.Müslümanların Akdeniz’i ele geçirmesi bu bütünleşmeyi daha da hızlandırdı.7. yüzyıldan itibaren Akdeniz dünyasının birliği kaybolurken Avrupa içinde bütünlük doğmuş oldu.Fakirleşen Akdeniz kesimi kıtanın kuzey kesimine daha sıkı şekilde bağlandı.Avrupa bütün bu istilalara karşı bir kendini savunma sistemi olarak feodalizmi geliştirdi.Şövalye at üzerinde mızrak ve kılıçla dövüşen kalkan ve zırhla korunmuş profesyonel bir savaşçıydı.Tepede ülkenin bütün toprakları Tanrı tarafından kendisine bağışlanmış bir kral bulunuyordu.Kral topraklarını fief adı verilen parçalara ayırarak vassal adı verilen adamlarına emanet etmişti.

FEODALİZM : Büyük arazilere sahip lord ya da senyör denilen kişilere korunma ve adalet karşılığında mal ve hizmet üreten kölelerle,serfler ve hür köylülerin alt tabakasını medyana getirdiği dikey olarak örgütlenmiş siyasi,iktisadi ve sosyal bir organizasyondur.

FİEF : Osmanlı toprak sistemindeki tımara benzer.Ancak tımarda toprağın çıplak mülkiyeti devlete aittir.

VASSAL : Bir derebeyinin himayesindeki ve ona bağlı kimsedir.

FEODAL SÖZLEŞMENİN TEMEL UNSURU : Senyör tarafından bağışlanan toprak üzerindeki hakların vassal tarafından sağlanan askeri ve diğer hizmetler karşılığında değiştirilmesidir.

ERKEN ORTAÇAĞ’DA MALİKANE : Siyasi gelişmeler sonucu 10. yüzyılda Avrupa’nın pek çok kısmı malikane olarak bilinen küçük siyasi ekonomik birimlere ayrılmıştı.Malikanenin işlevi köylünün güvenliğini,aristokrat sınıfın ise otoritesini ve geçimini sağlamaktı.Bu dönemde ticaret son derece sınırlıydı.

AĞIR SABAN VE AÇIK TARLA SİSTEMİ : Malikanenin toprakları dört bölümden meydana geliyordu.Yerleşim yeri,tarlalar,çayırlar,koruluk ve ormanlar.Tarlalar, malikane halkının beslenmesini sağlayan ürünlerin yetiştirildiği yerlerdi.Akdeniz Avrupa’sı kuru bir iklime ve yumuşak topraklara sahip olduğundan temel tarım aracı bir çift ****le çekilen ve toprağı adeta tırmıklayan hafif bir sabandan ibaretti.Geleneksel hafif saban çapraz sürümü gerektirdiğinden tarlalar genellikle kare şeklinde oluyordu.Ağır sabanda ise tarlaların uzun çizgiler halinde sürülmesi en etkin sürüm şekliydi.Ortaçağ Kuzey Avrupa tarımının bir başka özelliği bölgeler arasında ihtisaslaşma olmadığı için hububat tarımı ile hayvancılığın aynı malikane içinde bir arada yürütülmesiydi.

İKİLİ VE ÜÇLÜ TARLA ROTASYONU : Erken Ortaçağ’da Avrupa ikili tarla rotasyonunda tarlaların bir bölümüne kış ekimi yapılıyor,diğer bölümü ise üretkenliğini yeniden kazanabilmesi için boş bırakılıyor yani nadasa ayrılıyordu.Üçlü tarla rotasyonunda ise tarlalar üç ana kısma ayrılıyordu.

ORTAKLAŞA TARIM : Sürüm,ekim,biçme ve harman zamanı her topluluk tarafından geleneklere,iklim şartlarına ve diğer faktörlere bağlı olarak düzenleniyordu.Tek tip ürün tartışmanın yapılması zorunluydu.Sistem herhangi bir yeniliğe kapalıydı.

ÇAYIR , KORULAR VE YERLEŞİM YERİ : Çayır da tarlalar kadar önemliydi.Korular ise malikanenin çeşitli hayvanlarının yazın otlamasını sağlıyordu.Korulardan aynı zamanda yakacak odun ve inşaat kerestesi elde ediliyordu.Malikanenin dördüncü kısmı ise yerleşim merkeziydi.Yerleşim yeri tarlaların ortasında,su kaynağına yakın bir yerde ve köyü dış dünyaya bağlayan bir yolun üzerinde bulunuyordu.

MALİKANEDE SOSYAL YAPI : Ortaçağ’da toprak üzerinde yaşayan insanlar arasında karışık bir sosyal ve hukuki farklılaşma vardı.Bu yapının alt tabakasını ise korunma ve adalet karşılığında mal ve hizmet üreten kölelerle,serfler ve hür köylüler meydana getiriyordu.Bir bütün işletmeye sahip olan her köylü rezervde genellikle haftada üç gün çalışmak ve bu iş için gerekli saban,**** ve aletlerden kendi payına düşeni getirmek zorundaydı.Köylülerin angarya hizmetlerini düzenleme işi lord tarafından tayin edilen kahyalarca yürütülüyordu.Lord malikanedeki anlaşmazlıkları ve davaları görerek karara bağlayan ve cezaları tespit eden bir mahkeme toplardı.Para ya da ürün şeklinde verilen cezalar lorda ödenirdi.

REZERV : Lordun doğrudan yararlandığı topraklardır.

SANAYİ : Ortaçağın ilk yarısında sınai mamul mal üretimi sınırlıydı.


ÜNİTE - 4

İLERİ ORTAÇAĞ’DA AVRUPA’DA SİYASİ İSTİKRARIN SAĞLANMASI : Yalnızca savaşçılık ve din adamlığı saygı gören mesleklerdi.Bu dönemde Avrupa dışa karşı saldırgan bir politika izleme imkanı buldu.Haçlı akınları şeklinde Müslümanlara karşı girişilen saldırılar,Avrupa içindeki göç ve kolonizasyon hareketleri ile Avrupa dışında ticari üsler kurma çabaları bu saldırgan politikanın en belirgin göstergeleriydi.

EKONOMİK BÜYÜME : 11. yüzyıldan itibaren Avrupa’da ticaret genişlemiş,yeni şehirler doğmuş ve büyümüş,ekonomik ihtisaslaşma ortaya çıkmıştır.Henry Pirenne’ye göre Avrupa’nın gösterdiği genişleme bir dış faktörün etkisiyle ortaya çıkmıştır.Bu dış faktör bir yandan Haçlı seferleri sonucunda Akdeniz’in ticarete yeniden açılması,öte yandan da 11. yüzyıldan itibaren Avrupa’nın gerek Akdeniz yoluyla ve gerekse Rusya toprakları aracılığıyla Bizans ve İslam dünyasıyla ticari ilişkilerini geliştirmesidir.Ortaçağ’daki ekonomik gelişmenin merkezleri Kuzey İtalya,Güney Alçak Ülkeler (Hollanda,Lüksemburg ve Belçika) ve Hansa şehirleriydi.İtalya Avrupa’nın en gelişmiş bölgesiydi.Güney Alçak Ülkeleri ise Karolenj döneminde ekonomik canlanmasını gerçekleştirmişti.

NÜFUS : Savaşlar,açlıklar,kıtlıklar ve salgın hastalıklar yüzünden nüfus artışı yavaşladı.Ortaçağ döneminde Avrupa nüfusu daima genç bir nüfustu.10. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar süren artışlara rağmen Avrupa nüfusu nispeten azdı.Çeşitli kültürel faktörler sanayi öncesi Avrupa’da doğurganlığı sınırlamaktaydı.Evlilik yaşı oldukça ileriydi.

ŞEHİRLERİN DOĞUŞU VE BÜYÜMESİ : 11. yüzyıldan itibaren gezginci tüccarın ve esnafın bu merkezlere yerleşmesiyle şehirler birer değişim ve imalat yeri haline geldi.Şehirler birer değişim ve imalat yeri haline geldikten sonra süratle büyüdü.Bu büyümenin temelinde yoğun halinde göç hareketi yatıyordu.Şehir nüfusu kırsal bölgelerden nüfus göçüyle büyüdü.şehirlerin doğuşunun siyasi bir sonucu feodal olmayan bir yönetim şeklinin ortaya çıkmasıydı.Malikane mahkemesinin kuralları şehirli tüccarın ihtiyaçlarına pek uygun düşmüyordu.Bu yüzden tartışmalı sözleşmelerin bir karara bağlanabilmesi için yeni ticaret hukuku kuralları geliştirildi.Canlı bir tüccar ve esnaf topluluğunun kendilerine ek bir gelir getireceği ümidiyle pek çok müteşebbis feodal yönetici yeni şehirler kurma yoluna gitti.bu yeni şehirlere sakinlerinin sahip olacağı hürriyetleri belirten imtiyaznameler bağlandı.Fransa ve İngiltere’de krallar da kasaba ve şehirlerin bu imtiyazlarının garantörü oldular.Böylece krallarla şehir halkı arasında bir ittifak doğu.Bu ittifak Fransa ve İngiltere’de milli monarşilerin kurulmasının temelini oluşturdu.Feodal dünyada tipik olarak dikey bir düzenleme geçerliydi.İnsanlar arasındaki ilişkileri fief ve hizmet,bağış ve bağlılık yemini,lord vassal ve serf gibi kavramlar düzenlemekteydi.

TEKNOLOJİK YENİLİKLER : 6. ve 11. yüzyıllar arasında ortaya çıkan teknolojik yenilikler daha çok tarımla alakalıydı.Bu yeniliklerin en önemlileri ağır saban,üçlü tarla rotasyonu ve yeni bir at koşum siteminin geliştirilmesi ile çivili at nalıydı.Ağır sabanın en büyük avantajı yumuşak topraklara göre daha verimli olan Kuzey Avrupa’nın yoğun ve sert topraklarını tarıma elverişli hale getirmesiydi.ikinci önemli avantajı insan emeğinden tasarruf sağlamasıydı.üçüncü avantajı ise toprakların uzun çizgiler halinde sürülmesine imkan sağlamasıydı.Üçlü tarla rotasyonu da önemli avantajlara sahipti.Farklı mevsimlerde değişik ürünlerin ekilmesi hasat kötülüğüne ve onu izleyen kıtlığa karşı bir sigorta mekanizması görevi yapıyordu.Bu sistemin ikinci ve daha önemli avantajı sürüm işlemlerinin yıl içinde daha düzenli olarak dağılmasına ve böylece yeni toprak açma faaliyetlerinin hızlanmasına imkan vermesiydi.Yulaf üretiminin artması atı,tarımda,taşımada ve sanayide yararlanılan önemli bir güç haline getirdi.Avrupa’da at besleme yaygınlaştı.Ortaçağ’da meydana gelen bir diğer önemli teknolojik değişme de su ve rüzgar değirmenlerinin yaygınlaşmasıydı.10. yüzyılın ortalarında Flandra’da dikey tezgah bulundu.13. yüzyılın ikinci yarısının önemli yenilikleri çıkrık ve gözlüktü.14. yüzyılın başlarında ilk saatler ve ateşli toplar ortaya çıktı.Aynı dönemde kanallar için kapama sistemleri geliştirildi.15. yüzyılda ise gemi yapım teknolojisinde önemli değişmeler oldu.Tam yelkenli gemilere inşa edildi.15. yüzyılda ortaya çıkan diğer önemli bir değişme matbaanın icadıydı.

TEŞEBBÜS VE KREDİ ALANINDAKİ GELİŞMELER : Panayırların düzenlenmesi,ticari temsilcilerin yaygınlaşması,yeni muhasebe tekniklerinin doğuşu,çek,ciro ve sigorta bu gelişmelerden yalnızca birkaçıdır.İtalya,bu yeniliklerin bir çoğunun doğuş yeridir.Tasarrufların toplanarak prodüktif alanlara yöneltilmesi amacıyla daha karmaşık başka müesseseler de geliştirildi.Bunun tipik bir örneği 10. yüzyılda doğan ve daha sonra yaygınlaşan Commenda’ydı.Commenda’nın ekonomik önemi toplumun likit fona sahip bütün üyelerinin dolaylı yolla da olsa üretim sürecine katılabilmesiydi.15. yüzyıla doğru Commenda yerini saha gelişmiş bir ortaklık şekli olan Kumpanya’ya bıraktı.İlk başta kumpanyalar kan bağına sahip kişiler arasında kurulan bir ortaklıktı.Kumpanyaların ilave sermaye ihtiyacı mevduat yoluyla karşılandı.Bu durum ticaretle bankacılık faaliyetlerinin birbirlerine yaklaşması demekti.Poliçenin gelişmesi bu ilişkiyi daha da güçlendirdi.Poliçe paranın bir bölgeden diğerine transferinin bir atacıydı.Poliçenin ekonomiye katkısı sermayeyi oldukça likit ve uluslar arası ölçüde mobil hale getirmesiydi.Bütün bu gelişmeler genel bir ekonomik gelişmeyi mümkün kıldı.Tüm gelir kategorileri,karlar,ücretler ve kiralar arttı.Yalnızca faizler yükselmedi.

PARA ALANINDAKİ GELİŞMELER : Pound bir ağırlık,shilling eski bir paranın adı,penny ise dolaşımdaki tek paraydı.Ortaçağ’da uluslararası seviyede haklı bir şöhret yapan paralar Floransa’nın altın florini ve Venedik’in altın dukasıydı.Para kıtlığından ve düşen fiyatlardan kurtulmanın yolları kredinin geliştirilmesi,madeni para dışında ödeme araçlarının yaygınlaştırılması,paranın altın ve gümüş ayarının bozulmasıydı.Ortaçağ boyunca en hızlı ekonomik gelişmeyi yaşayan ülkeler aynı zamanda en büyük para ayarı bozulmasına şahit olan ülkelerdi.

TARIMSAL GENİŞLEME : Tarımsal genişleme iki şekilde kendini gösterdi.İlk olarak yeni topraklar tarıma açıldı.İkinci olarak yaygın bir kolonizasyon faaliyetine girişildi.Tarımla ilgili Alman tekniklerinin etkisi Slav bölgelerinde de görüldü.

MALİKANE BÜNYESİNDE DEĞİŞMELER : Malikane halkı sınai üretimlerine son vererek bu ihtiyaçlarını kendi tarımsal ürünleri karşılığında şehirlerden temin etmeye başladılar.Asil sınıfın tüketmek istediği malları pazardan temin etmesi mümkündü.Ticaretin yeniden canlanması asil sınıfın tüketim malları talebini yükseltmişti.Bu iki gelişme de asil sınıfın nakdi gelir ihtiyacını artırmıştı.Lord için topraklarından nakdi kira almak,vergileri ürün yerine para olarak toplamak ve elde ettiği bu nakdi gelirle ihtiyaçlarını pazardan sağlamak daha etkin bir çözüm haline gelmişti.Lordlar angaryaları yıllık sabit para ödemelerine çevirdiler.Aynı zamanda rezerv topraklarını parçalara bölerek sabit bir ödeme karşılığında kiraya verdiler.Anlaşmalar geleneksel olmaktan çıkarak sözleşmelere dayalı hale geldi.Daha önce krala karşı hizmetlerini şahsen yerine getiren lordlar bu hizmetlerinin karşılığı para olarak ödemeye başladılar.

TİCARETİN BÜYÜMESİ VE ÇEŞİTLENMESİ : Avrupa’da ticaret daima varolmuştu.9. ve 10.yüzyılın istila ortamında daralmış,lüks ve dini karakterli mallarla sınırlı hale gelmiş,ancak yine de devam etmişti.12. yüzyıldan itibaren Avrupa artık satmak için yeni mallara sahipti.Dokuma ve madeni eşya ihracatı artan ölçüde kereste,şap,ipek ve baharat ithalatı karşılığında kullanılmaya başlanırken,altın çıkışı daha küçük oranlara inmeye başladı.Akdeniz ticaretinin karakteri de değişti.Daha 12. yüzyılda üretimde bölgesel ihtisaslaşma Ortaçağ Avrupa ekonomisinin belirgin bir özelliği olmaya başlamıştı.Avrupa içinde önemli bir ticaret hareketi Kuzey Avrupa ile Güney Avrupa arasında cereyan ediyordu.Ortaçağ’da önemi giderek artan bir diğer ticaret alanı Kuzey denizleriydi.Bu ticarete Hansa adı altında örgütlenmiş Alman ticaret şehirleri hükmediyordu.Kuzey denizlerindeki ticarette Avrupa gelişmiş,İskandinavya ve Baltık Bölgesi ise gelişmekte olan bölge durumundaydı.Karolenj döneminde tüccarlar başta Suriyeliler ve Yahudiler olmak üzere yabancılardı.Tüccar sınıfı ayrıca şehirlerde siyasi güç tekeline de sahipti.

SANAYİ : Ortaçağ toplumu esas olarak tarıma dayalıydı.Ancak sanayinin ekonomiye katkısı da önemliydi.Ortaçağ’da en geniş ve yaygın sanayi kolu dokumacılıktı.Kumaş Avrupa’da her ülkede,her bölgede ve hatta her evde imal ediliyordu.Yün yanında keten de başta Fransa ve Doğu Avrupa olmak üzere pek çok bölgede üretiliyordu.İpek ve pamuk üretimi ise İtalya ile Müslüman İspanya’sında toplanmıştı.Dokuma endüstrisine göre daha küçük,fakat ekonomik açıdan daha önemli bir sanayi kolu da [bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.]lurji ve onunla ilgili yan faaliyetlerdi.Diğer önemli bir sanayi kolu dericilikti.


ÜNİTE - 5

GEÇ ORTAÇAĞ’DA AVRUPA’DA EKONOMİK KRİZ : 14. yüzyıl boyunca nüfusun azalması,talebin ve üretimin de düşmesi sonucunu doğurmuştu.Rönesans dönemi azalan üretim,düşen hayat standartları ile ekonomik düşüş dönemi olarak görülmektedir.Büyüme dönemi 14. yüzyılın başlarında sona ermiştir.İktisat tarihçileri Ortaçağ’ın sonlarındaki bu ekonomik düşüşün nedenleri konusunda farklı açıklamalarda bulunmuşlardır.Birinci görüşe göre bu düşüş ekonomik hareketlerin devri niteliğinin bir sonucuydu.İkinci görüş bu krizi mali nedenlere bağlamaktadır.Avrupa devletleri bu dönemde Yüzyıl Savaşları savaş ekonomisi içine girmişti.Bu durum vergi gelirlerine olan ihtiyacı artırdı.Üretici likidite sıkıntısı içine düştü.Üçüncü bir açıklama bu ekonomik krizi iklim değişmelerine bağlamaktadır.

TARIM : 13. yüzyıl boyunca Avrupa ekonomisinde bazı darboğazlar kendini göstermeye başlamıştı.Demografik baskı sonucu daha düşük verimli topraklar üretime açılmaktaydı.Toprak nüfusa göre kıt bir faktör haline geldiğinden değeri yükselmiş,buna karşılık ücretler düşmüştü.14. yüzyılın ortasındaki büyük nüfus kırımı üretimin iki temel faktörünün nisbi kıtlık durumlarını çarpıcı biçimde değiştirdi.İşgücünün %25 oranında azalması onu nisbi olarak yetersiz hale getirdi.Köylü isyanları ortaya çıktı.Toplam talep nüfustaki azalmaya paralel bir şekilde düştü.Bir başka değişme ortalama köylü işletmesinin büyümesiydi.Nüfusun düşmesi rezervler üzerinde olumsuz etkide bulundu.Lordlar için en önemli alternatif toprak kullanım şekli ekili alanların çayırlara dönüştürülmesiydi.Tarımsal malların fiyatlarının düşmesi köylü ve şehirli kesimlerin refahını farklı şekilde etkiledi.Geçimlik üretim yapan köylü daha büyük ve verimli topraklara sahip olduğu için bu kriz döneminden kazançlı çıktı.Şehirlilerin sattığı sınai ve ticari malların fiyat esnekliği tarımsal mallar göre genellikle daha düşüktür.Nakdi gelirleri azalana köylü kesiminin alım gücü de düşmüş oldu.Şehirli tüccar ve esnaf,müşterisini büyük ölçüde yitirdi.14. yüzyıldaki salgının etkisi Doğu Avrupa’da Batı ve Güney Avrupa’ya göre daha sınırlı oldu.Küçük şehirlerin tüm Doğu Avrupa’ya yayılması bölgede tarımsal ve sınai üretim için talebin genişlemesi demekti.Üretim ve ticaretteki bu genişlemenin önemli bir sonucu ticari tahıl üretiminin artışı oldu.İşletmeler köylülerden geri alındı ve yarı hür köylülerin statüleri tekrar serf durumuna düşürüldü.16. yüzyıla girmeden serfleştirme süreci tamamlanmıştı.Doğu Avrupa’da hububat fiyatlarının düşmesi batı’daki gelişmelerin aksine yeniden büyük çiftliklerin kurulması ve köylü üzerindeki lord kontrolünün artması sonucunu doğurdu.

TİCARET VE SANAYİ : Tüccarlar daralan iş hacmi karşısında işlemlerini rasyonelleştirmek için çift girişli muhasebe sistemini benimsediler.Sanayide ise mamul malların hem üretimleri hem de talepleri Büyük Salgın’dan sonra önemli ölçüde düştü.Mesleğe giriş şartları zorlaştırıldı.madeni üretimle ilgili sanayilerde ise Ortaçağın son döneminde genişleme görülmekteydi.

SANAYİLERİN KIRSAL BÖLGELERE GÖÇÜ : Büyük çapta dokuma sanayi,daha sınırlı ölçüde de demir ve madeni eşya sanayileri kırsal bölgelere yayıldı.Ortaçağ’ın sonlarında sanayinin bu göçü çok çeşitli nedenlerden kaynaklanıyordu.Bunlar arsında en önemlisi su gücüyle çalışan basit makinelerin sanayide artan ölçüde kullanılmaya başlanmasıydı.Diğer önemli bir neden talep yapısındaki değişmelere uyma konusunda şehir sanayilerinin yeterli esnekliği gösterememesiydi.Sanayide bu coğrafi değişimin diğer bir nedeni işgücünün kırsal bölgelere göre daha ucuz olmasıydı.Modern kapitalizmin ilk tezahürü olarak değerlendirilebilecek ve putting-out sistemi olarak adlandırılan bu düzenlemede esnaf tüccar için çalışıyordu.Tüccar hammaddeyi temin ediyor ve iş için parça esası üzerine ücret ödüyordu.Esnaf,tüccara karşı hiçbir güvenceye sahip değildi.

ÜNİTE - 6

GELİŞMEMİŞ AVRUPA’DAN GELİŞMİŞ AVRUPA’YA GEÇİŞ : Ancak 1000 yıllarından itibaren Avrupa kalkışa geçti.Kalkış Amerikalı iktisat tarihçisi Rostow’un geliştirdiği bir kavramdır.Kalkış kavramı iktisadi gelişme aşamaları teorisine göre 5 aşamadan üçüncüsüdür.12. yüzyılda hala Batı ,Doğu’ya çoğunlukla demir,kereste ve katran gibi hammaddeler ve köle ihraç ediyor ve mamul mallar ile bazı hammaddeler ithal ediyordu.Kağıt,sabun ve mamul dokuma ürünlerine yalnız Yakındoğu sahipti.Ancak 13. yüzyılın ikinci yarısında daha önce Arap ülkelerinden ithal ettikleri kağıdı kullanan Bizans Mahkemeleri artık İtalya’dan ithal ettiklerini kullanmaya başlamışlardı.Özelikle kağıt ve dokuma sanayinde Avrupa’nın başarısının ana nedenlerinden biri su gücünden istifade ederek üretimi mekanikleştirmesiydi.

COĞRAFİ KEŞİFLER VE AVRUPA’NIN GENİŞLEMESİ : Ünlü iktisatçı Kuznets’e göre 1492-1776 yılları arasındaki dönemin ekonomik ve hatta sosyal,politik ve kültürel tarihi coğrafi keşifler ve bununla ilgili olaylarla açıklanabilir.17. yüzyıl ortalarındaki Avrupa ekonomisi ile 15. yüzyıl Avrupa ekonomisi arasında önemli farklar vardı.Denizaşırı genişleme sayesinde Avrupa ile Asya arasında doğrudan yeni bir deniz yolu açılmıştı.Dünya tarihi açısından daha önemli bir sonuç ise Avrupalıların Batı yarımküresini ele geçirmeleriydi.15.16. ve 17. yüzyıllar Atlantik Avrupa’sının geliştirdiği okyanus geçebilen ve silahla donatılmış yelkenli gemiler Avrupa’nın bu başarısının temel aracıydı.Avrupai genişleme ilk yüzyılında yalnızca İspanya ve Portekiz’in tekelinde kaldı.Portekizlilerden farklı olarak İspanyollar daha başlangıçta istila ettikleri bölgelere yerleşmeye başladılar.Yerli halka zorla Avrupai teknikleri,araçları ve kurumları benimsetmeye çalıştılar.Batı yarımküresine daha önce bilinmeyen yeni ürünler getirdiler.Tahıl,şeker kamışı,kahve ve çeşitli meyveler ile sebzeler bunlar arasındaydı.At,sığır,koyun,eşek,keçi ve domuz ve pek çok kümes hayvanını Amerika’ya İspanyollar getirdi.Avrupa medeniyetinin Amerika’ya tanıttığı diğer özellikler ateşli silahlar ve alkol ile çiçek,tifüs ve grip gibi salgın hastalıklardı.Avrupa kültürünün yeni dünyaya taşınması ve yerli kültürlerin yok edilmesi Avrupai genişlemenin önemli sonuçlarından biridir.Genişleme Avrupa kültürünü de etkiledi.Bu açıdan önemli bir gelişme ticaret hacminin ve mal çeşitlerinin büyük bir artış göstermesiydi.Şeker plantasyonlarının gelişmesi siyah köle işgücü için büyük bir talep yarattı ve her yıl önemli sayıda siyah köle yeni dünyaya taşındı.Amerika’nın medeniyete en tartışmalı katkılarından biri olan tütün Avrupa’da süratle yayıldı.Amerika’dan patates,domates,fasulye,mısır ve kabak geldi.Asya’dan öğrenilen pirinç Avrupa ve Amerika’da üretildi.Özellikle mısır ve patates üretiminin yaygınlaşması 18. yüzyıldan itibaren Avrupa hızlı bir nüfus artışı dönemine girdiği zaman açlık tehlikesinin azaltılmasına ve yiyecek probleminin çözümlenmesine büyük katkıda bulundu.Lizbon,Orta,Doğu ve Kuzey Avrupa 16. yüzyıldaki ticari genişlemeden pek yararlanamadılar.Tüm Orta Avrupa ekonomik gücünü yiyip bitiren din ve saltanat savaşlarına gömüldü.Büyük keşiflerin getirdiği ekonomik değişmelerden en kazançlı çıkan bölge Alçak Ülkeler,İngiltere ve Kuzey Fransa oldu.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst