Karşıyakalı taraftarların kafasındaki sorular çok olunca cevapları da uzun oldu. Kalbi Yeşil Kırmızı Sitesi’nde ilk defa bir röportaj bu kadar uzun sürdü ve iki kısımdan oluştu. Başkanımız Hüseyin Çalışkan’ın söylediği her cümle öyle önemliydi ki ayrı bir konu olurdu. Sorularımıza içtenlikle yanıt veren Çalışkan başkanımız “Sezon sonunda ikinci olursak istifa edeceğim” diyecek kadar bu sene süper lige inanan, Erdoğan Hoca giderse bunu kendi başarısızlığım sayar önce ben giderim diyecek kadar da yürekli. İşte yeşil kırmızı tarihinin en uzun ve en önemli röportajlarından biri.
Yeşil Kırmızı Ekibi: Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Hüseyin ÇALIŞKAN: Ben hep insan olmaya gayret ediyorum. Benim doğum yerim, annemin hastaneye gittiği yer olan Bakırköy Devlet Hastanesi. Nüfusumda Eyüp, Rami yazar. İlkokula Karagümrük’te gittim. Vatan caddesinin orda, Karagümrük’ün alt sırtlarında oturuyorduk. Hayatımın 11 yılını yurtdışında geçirdim. Annem Akhisar Gölmarmara doğumlu, babam Bilecik doğumlu. Ben nereliyim ? Benim doğumum tesadüf eseri orda oldu, sezeryanla olsaydı başka bir yerde olacaktı. Bunları neden söylüyorum, nerede doğduğum benim elimde değildi hatta annemin elinde bile değildi. Dolayısıyla bu işleri seçme şansına sahip değiliz. Ama ben 1976 yılından beri İzmir’deyim, 1980 sonlarında ise Karşıyaka’dayım. Eşim 23 yıldır Karşıyaka Belediyesi’nde çalışıyor, kızım Karşıyaka doğumlu. Ege Üniversitesi Sosyal Bölümler Fakültesini kazandım, orada eşimle tanıştım ve öğrenciyken evlendik. Birbirimize olan sevgimiz, aşkımız 30 yıldır devam ediyor. Karşıyaka’da yaşıyoruz. Burada halkın karşısına çıkıp bizi tercih edin dediğimizde iki dönemdir seçilen, aktif görev yapan Belediye Başkanı Cevat Durak’ın yardımcılığını yapıyorum. Kulübün ötesinde, Karşıyaka’ya hizmet etmeye çalışıyorum ve yaşantımızı da burada sürdürüyoruz. Özetle şunu söyleyebilirim ki doğduğum yerleri kendim seçemedim ama belediye izin verirse ve buradaki mezarlıklar dolmazsa benim mezarım Karşıyaka’da olacak.
Yeşil Kırmızı Ekibi: KSK ile buluşmanız nasıl gerçekleşti.
Hüseyin ÇALIŞKAN: Karşıyaka Spor Kulübü ile tanışmam aslında çok iyi bir anıyla gerçekleşmedi. Ben belediyede göreve başladığımda başkan Cenk Karace idi, kısa bir süre sonra Levent Aziz Güngil başkan oldu. Universiad çalışmaları kapsamında biz spor salonunu bitirmiştik. Arena KSK’nin mabedi olsun diye düşüncelerimizi paylaşmak için kulübü toplantıya davet ettik. Yasal olarak salonun mülkiyetini kulübe veremeyeceğimizi ancak kullanım hakkını verebileceğimizi söyledik. Hem elektriği, suyu, gazı v.s. ile Arenanın yıllık maliyeti 1,5 trilyondu. Bu meblağda kulübe ek bir yük getirecekti. Arena belediyede kalırsa bu yükü belediyenin kasasından karşılayabilecektik. Bu teklifimize sevinerek tamam dediler, gerekli prosedürleri yaptık. Üç ay sonra basında şöyle demeçler çıktı “ARENA’YI İSTERİZ” - “ARENA’YI VEMİYORLAR” - “MALATYALI BAŞKAN” Bütün Karşıyaka’yı ayaklandırdılar. Bu haberlerin çıkmasına sebebiyet veren o dönemin Başkanı Levent Aziz Güngil’i belediyeye çağırdım ve yaptığının yanlış olduğunu söyledim. Arena’yı sana biz verdik şimdi sen söke söke almışın gibi lanse ediyorsun, camiayı ayaklandırıyorsun, yanlış yapıyorsun dedim. Kulüple ilk tanışmam böyle oldu bu da bende derin üzüntü yarattı. Çünkü benim görev anlayışımda bulunduğunuz yerde kişisel isteklerinizi bir kenara bırakıp ona hizmet etmek zorundasınız. Bir kulüp başkanı burayı bu şekilde kullanırsa o kulübe zarar veriyor demektir. Benim en son yapacağım şey bilerek ve isteyerek kulübe zarar vermektir. Bu sefer kendimden utanırım. Anlayacağınız kulüple ilk tanışmamız hoş olmadı.
Karşıyaka Spor Kulübü ile ikinci temasım şöyle oldu. Bu kulüp kapanıyordu. Belediye kulübe destek olsun çağrıları yapıldı. Ben siyasetle sporun iç içe geçmesine karşıyım. Hem sporu korumak adına hem siyaseti korumak adına ikisinin iç içe geçmemesi taraftarıyım. Cevat Başkana böyle kritik bir kararı vermemesi gerektiğini söyledim. Başkan bana dedi ki; “Ben Karşıyaka’nın belediye başkanıyım. Bu kulüp Karşıyaka’nın her şeyi . Bu kulübe ben sahip çıkmazsam, ben sırtımı dönersem kendimi belediye başkanlığı yapmış sayar mıyım ? Sende gereğini yapacaksın. Bu sana talimatımdır, kulübe sahip çıkacaksın” dedi. Benim deplasmanlara gitmem, ekonomik ortam sağlamam, katkı koymaya çalışmam Cevat Bey’in bu kararlılığındandır. Ondan sonraki dönemde deplasmanlara gittim, insanlarla görüştüm, camianın önde gelenleriyle, Akif Bey’e destek olma gayretinde bulundum, taraftarlarla, Çarşı ile ilişkiler kurmaya çalıştım. Kulüple tanışmam böyle gerçekleşti.
Yeşil Kırmızı Ekibi: Hazırlık maçlarında alınan kötü sonuçlardan sonra taraftarlarımız arasında endişeye düşenler oldu. Hazırlık maçlarından sonra hiç acaba dediğiniz oldu mu?
Hüseyin ÇALIŞKAN: Hazırlık maçı gerçekten hazırlık maçı olmalı. Akşam maç oynamadan önce sabah çocuklar 12 kilometre koşuyor, idman yapıyor. Herkes bu takımda ilk on birde yer almanın mücadelesini veriyor ve hocamızın da aynı zamanda çok özellikli olan takımımızı denemesi gerekiyor. Kimin nerde faydalı olacağını deneyerek görmesi gerekiyor. Bir maçta sağda oynayan adamı solda görmek istiyoruz. Önde oynayan adamı arkada görmek istiyoruz. Bunlar hep hazırlık maçlarında deneniyor. Bütün hazırlık maçlarımızı çok kötü oynayıp 4-0 kazansaydık herkes bizi şampiyon ilan etmişti. Hazırlık maçları sonucunda golcü konusunda sıkıntı yaşayabileceğimiz ortaya çıktı. İlerde topu dağıtabilecek, oyun kurabilecek, ver-kaç yapabilecek, şut çekebilecek oyuncuların eksikliğini tamamlamaya çalışıyoruz. Örneğin hazırlık maçlarından sonra gördük ki santrafor konusunda Okan'a alternatif oyuncu gerekiyor. Okan sakatlanabilir, cezalanabilir. Bu tip eksikliklerimiz olduğunu gözlemledik ancak zamana herkesin ihtiyacı var. Biz birinci maçın sonunda galip gelirsek şampiyon olmayacağız, biz 32. maç sonunda birinci bitirirsek şampiyon olacağız. Bu uzun bir yol. Geçen gün açılışta da söyledim. Bu yolun otobanıda vardır patikası da, dikenleri de var hendeği de. Bizim taraftarın desteğine otobanda giderken değil diğer yollardan giderken ihtiyacımız var. Biz gol attığımız zaman değil, gol yediğimiz zaman daha çok bağırmalıyız. Takımı ateşlemeliyiz. Bu yıl bunları yapmalıyız. Bu yıl benim bu takımdan beklentim asla pes etmemeleri. KSK oyuncuları sahaya çıktığı zaman kazanmak için çıkacaklar. 90 dakikada gerçekten 90 dakika oynanacak. Maçın 25’nci dakikasında maç bitmiyor, bitirmemeliyiz.
Oluşturduğumuz bu kadro tek başına şampiyon olamaz. Bizler beraber şampiyon olacağız, keyfini de hep beraber yaşayacağız. Bunu bu yıl denemek zorundayız. Ben kendimi zaten bağlamışım. Sezon sonunda takım ikinci olursa bile ben kendimi başarısız sayıp istifa edeceğim. Şimdi bana istifa et başkan demenin anlamı yok. 32. maçın sonunda herkes faturasını kessin ama 32 maç sonuna kadar takımı destekleyelim. Bir de böyle deneyelim bakalım. Önümüzde Bucaspor örneği var. Herkes ne diyordu Bucaspor için “bu hafta patlar, şu hafta çatlar”. Adamlar ne patladı ne de çatladı. Takımın düştüğü noktalarda takımı ayağa kaldırmalıyız. Ayaktayken zaten ayakta olacak ve kaldırmaya gerek kalmayacak. Ben bu yıl taraftarlarımızdan bunu istiyorum. Zaten sonunda başarılı olamazsam ben kendim gideceğim.
Yeşil Kırmızı Ekibi: Selçuk Yaşar’ın desteğinin kulübün önünü tıkadığını söyleyenler var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Hüseyin ÇALIŞKAN: Bu düşünce Karşıyakalı bazı taraftarlar arasında adeta bir şehir efsanesi haline gelmiş. Ben o arkadaşlara soruyorum 50 küsur yıldır bu kulübe destek veren Selçuk Yaşar olmasaydı biz bugün Karagümrük, Vefa, Altınordu konumunda olmaz mıydık? Yine voleybol örneğine dönelim. DYO sponsorluktan çekilince İstanbul ve Ankara’da ilgilenen firmalar oldu ama İzmirde hiç bir kuruluş bize kapıyı açmadı. O arkadaşlar bu duruma ne diyecekler. Bir de diyorlar ki Selçuk Bey kulübe başkasının girmesine izin vermez. Yok öyle bir şey . Bunlar şehir efsanesi. Bu efsanelerle yürümememiz gerekiyor. Selçuk Bey'e kulübü bugüne kadar getirdiği için teşekkür etmemiz gerekiyor. Artık biz bu kulübü nasıl götürürüz onu düşünmeliyiz. Kulübün artık şahsileşmeden çıkıp kurumsallaşmaya gitmesi gerekiyor.
Yeşil Kırmızı Ekibi: Kongrede holdingten gelen paradan söz edildi. Şuanda para sıkıntımız hala devam ediyor. Yoksa kongre gününün şartlarına göre öylesine söylenmiş bir söz müydü. Acaba bu paranın hepsi gelmeyecek mi?
Hüseyin ÇALIŞKAN: Holding ticaret yapan bir kuruluş. O kuruluşun da, kulübümüzün de Onursal Başkanı Selçuk Yaşar. Selçuk Bey’in Karşıyaka sevdasını, inadını kimse sorgulamamalı. Kimsenin buna hakkı yok. Selçuk Bey bu kulübün her branşta dünya şampiyonu olmasını ister. Onun için yapılması gereken neyse yapılmasını ister. Bu da onun en doğal hakkıdır. Holdingin bütçeleri var, işleri var, planlama yapıyorlar. Yaşar Holdingi bizim sponsorumuz gibi görmek yanlış olur. Bizim holding ile olan ilişkimiz sponsorluk ilişkisi gibi değil. Onların bakış açılarıyla kulübümüzün çıkarları zaman zaman örtüşmeyebiliyor. Bu örtüşmeme noktalarını da aile içinde çözmemiz gerekiyor. Bu işi sanki kamu oyunda tartışılıyor gibi yapmamalıyız. Çünkü ne holdingin, ne kulübün ne de camianın yara alması bize katkı sağlamaz. Bu süreçte birliğimizi, beraberliğimizi sergilediğimizde herkes etkilenecektir. Bunun gereğini sağlayacağız. Yönetim kurulundaki bütün arkadaşlarımız çok samimi bir çalışma içerisindeler. Özellikle Basketbolda ekonomik hiçbir problem yok. Voleybolda büyük problemlerimiz var, futbolda da problemler var. Ama çözmek için çaba içersindeyiz. Bu holdingle de alakalı bir çaba, kulüp içinde bir çaba.
Kongrede 20 trilyon diye bir bütçeden söz edildi ben o parayı son anda 23 trilyona çıkarttım. Sene sonuna gelindiğinde her branşta sıfır borç çıkması için 23,5 trilyonluk paraya ihtiyacımız var. 23,5 trilyon çok büyük bir para hatta bir çok belediyenin bütçesinde bile bu para yok. Bu bütçe bizim bu parayı toplayacağımız varsayımıyla yapılmadı. İhtiyaçlarımız nedir ne değildir onu bilmek için yapıldı. Taraftarlarımızın bir çoğu 20 trilyonluk bütçe yapıldı 20 trilyon para gelecek zannediyor. Öyle bir şey yok. Bu bütçenin içerisinde Selçuk Bey’in katkı koyma noktasında bir çabası var. Voleybol dahil 11,5 trilyon holdingten katkı gelirse bunun üzerine bende 4-5 trilyon koyabilirim. Toplam 16 trilyon eder yani 7,5 trilyon borçla önümüzdeki seneye geçebiliriz. Benim hesabım budur. DYO voleybol sponsorluğundan çekilince 1,5 trilyon ordan gitti bütçe 22 trilyona indi. Yaşar Holdingden talep edeceğim para 10 trilyona indi. Bazı arkadaşlar voleyboldan 1,5 trilyon gelecek zannediyor o para nereye gidecek diye soruyor. Öyle bir para yok ki. Holding bu kalan paranın %60’ını karşılamayı taahhüt etti. Bu kalan %60’ın üzerine %40 daha koymasını holdingden rica edeceğim onunla ilgili görüşmelerimiz olacak aşacağımızı da ümit ediyorum.
Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum ki ben hiçbir yerden para dilenmem. Herkes imkanları ve gönlüyle bu işi yapmalı. Bunu da bildiğim için bu yıl süper lig hedefini koyduk. Biz bu yıl bu sıkıntıdan kurtulmalıyız. Süper ligden gelecek parayla bu kulübü çok ciddi bir noktada tutabiliriz, geliştirebiliriz. Bize yakışan da odur. Yüzüncü yılımızı süper ligde yaşarsak iyi bir sinerji olur diye düşünüyorum. Biz bunu hak eden bir kulübüz. Aksi halde kuyu derinleşiyor. Herkes sırtını dönüyor. Para ilişkisi konuşulduğunda çok espriler var. Örneğin Selçuk Bey’in heykelinin açılışında bir arkadaşımız transferde şunu alın, bunu alın şunu getirin diye önerilerde bulunuyordu. Ben bir ara getirin şuradan makbuzu bağışta bulunacakmış dedim. Bir baktım o arkadaş biranda ortadan kayboldu, vınn dedi kaçtı. Bu anlayış düzeltilmeli.
Yeşil Kırmızı Ekibi: Taraftarların “Karşıyakalı Başkan İstiyoruz” eleştirilerine yanıtınız ?
Hüseyin ÇALIŞKAN: Karşıyaka Hindistan değil. Buradaki kast ayrımlarını, Öz Karşıyakalı kavramını bırakmamız gerekiyor. Eski başkanımız Akif Bey'in sırf burada doğmadı diye uğradığı hakaretin haddi hesabı yoktu. Karşıyakalılık meselesi çok ilginç. Kimse işkembeden atmasın. 100 yıl önce yani sadece bir insan ömründe buranın nüfusu kaçtı ? 1200 kişi. Bunun yarısından fazlası da yabancı. 500 kişi olsa 250 aile yapar. Bana kimse Öz Karşıyakalıyız hikayesini anlatmasın. Secerelerini çıkarırım nereden gelip nereden gittiklerini gösteririm. Ben dünyalı olmaya çalışıyorum. Önemli olan bu kente katkı koymak, burasını daha iyi bir noktaya getirmek ve sevmek. İnsanları dışlayarak bu kulübe ne kazandıracağız. Yaratılan öz Karşıyakalı mantığına göre yarın İstanbullu bir yatırımcı gelse Karşıyaka'nın şu branşına sponsor olmak istiyorum dese ve 10 milyon dolar verse sen Karşıyakalı değilsin senin paranı biz istemeyiz mi diyeceğiz. Önce bu konularda anlaşalım. İlk başkan olduğumda Doğan grubu gazetelerinden biri bana nerelisiniz dedi. Karagümrüklüyüm dedim. Benim çocukluğum o bölgede geçti. Beni şimdi sitelerden eleştirmek isteyenler Karagümrüklü başkan diyemiyorlar da Karşıyakalı olmayan başkan diyorlar.
Yine bu konuda en çok eleştiriyi Belediye Başkanı Cevat Durak alıyor. Cevat Durak gibi Karşıyakalı bir başkan bulsunlar da başlarına koysunlar. Başkanın çocukları burada doğmuş, torunları burada doğmuş. Bütün işini Karşıyaka'da yapmış, yaptığı binalar burada, burada kazanmış burada yemiş. Cevat Durak o kadar Karşıyaka’ya düşkün ki örneğin İzmir'de bir yerde karnımız acıkıyor bir çorba içelim diyoruz, Cevat Durak diyor ki; “Çorbayı Karşıyaka'da içelim ki Karşıyaka'nın esnafı kazansın” Şimdi Cevat Durak için Malatyalı diyorlar. Malatya’yı bilmez ki Cevat Durak. Malatya'dan 11 yaşında ayrılmış. Karşıyaka'da öz Karşıyakalıyım diyenlerin bilmediği sokakları Cevat Durak bilir. Çünkü ne onun ne benim çalmadığımız kapı yoktur. Kimse Karşıyaka'yı sahilden ibaret zannetmesin. Karşıyaka ne düşünce olarak ne fiziki olarak öyle küçük bir yer değil. Yamanlarda oturup da bizim maçlarımıza gelen bizim taraftarımız değil mi?, Cumhuriyet’te oturan, Bergama’da oturan Foça'da oturan bizim taraftarımız değil mi ? Şuan Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi çalkantılarda da bu gibi şeyler var. Sadece Karşıyaka değil, ülkemiz için de çok zararlı bir düşünce bu. İnsan olmalıyız insan. Başka bizim hiç bir özelliğimiz yok. İnsan olmanın getirdiği değerleri taşımalıyız. Biz seçebiliyor muyuz doğduğumuz yeri, biz seçebiliyor muyuz dilimizi, dinimizi. Hangi ailede yaşıyorsak oranın çocuğu oluyoruz. Benim seçme hakkım olmayan yerle ilgili övünmem kadar gülünç bir şey olabilir mi? İnsanı insan yapan tercihleridir. Karşıyaka'ya ayak basmamış adam ben Karşıyakalıyım diyorsa ve bunu benimsiyorsa o adam Karşıyakalıdır. Bunu kabullenmemiz gerekiyor. Bize özel bir yer değil Karşıyaka. Bunu kabullenmezsek büyüyemeyiz zaten. Ne diyeceğiz biz o insana? Sen Karşıyakalı olamazsın, bu takımı tutamazsın mı diyeceğiz. Karşıyaka'nın en büyük markası Karşıyaka Spor Kulübü’dür. Ama Karşıyaka deyince herkes sırtını dönüyor. Biz kendimize bakmak zorundayız neden bu hale geldik diye. 4-5 yıldır bu imajı düzeltmeye çalışıyoruz. 5 yıl önce bu kulübe futbolcular gelmek istemiyordu. O zamanla bu zaman arasında ekonomik olarak bir şey değişmedi. Hatta o zaman ne kadar paramız varsa şimdi belki de daha az paramız var. Ancak şuan bu kulübe gelmek için futbolcular can atıyor.
Yeşil Kırmızı Ekibi: Yıllardan beri her sezon öncesi taraftara “bu sene kesin şampiyonuz” deniliyor. Karşıyakalılar iddiayı seviyor ama artık boş söylemlerden de oldukça sıkıldılar. Gün geçtikçe yönetime olan inanç yitiriliyor mu? Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Hüseyin ÇALIŞKAN: İnanç çok önce yitirilmiş. Ben kendimle ilgili söyleyebilirim ki sonunda ışık görmediğim hiç bir tünele girmem. Hayatımda girdiğim bütün mücadelelerimi başarıyla tamamladım. Bunun için de bazen bir gün değil uzun süreç gerekebilir. Bir sonraki sezon bizim 100’üncü yılımız. Bu kulüp ekonomik olarak sıkıntıda. Zaten voleybolu lige çıkarıp çıkarmamakla ilgili tereddütlerimiz tamamen ekonomikti. Futbolda federasyona 2,5 trilyon para yatırdık. Bu durumda olan Diyarbakır ve bizim dışımızda başka takım yoktu. Biz bu parayı futbol takımımıza harcasak daha rahat edecektik. Bu yıl çıkamazsak önümüzdeki yıl bu borç daha da büyüyecek. Bu kuyudan biran evvel çıkmamız gerekiyor. Bank Asya çok masraflı bir lig. Peki diyeceksiniz ki diğer kulüpler nasıl Bank Asya’ya ayak uydurabiliyor. Onlar her yıl şampiyonluğa oynamak için takım kurmuyorlar ki. Bir yıl kafaya oynayan takım kuruyorlarsa beş yıl orta sıralara oynamak için mücadele ediyorlar. O nedenle harcamalarını dengeliyorlar, borçları yok. Biz de böyle yapabiliriz. Biz sadece futbol takımı değiliz. Her yıl iddialı takım kurmuşuz hep geriye düşmüşüz. Bu yıl bu kuyudan çıkmazsak kuyu daha da derinleşecek. Tabii bu sadece inanmakla olmaz, inanacak bir temelin olacak. Geçen yılki ana iskeleti koruduk, kaliteli oyuncular aldık. Bizim temel eksiklerimizden biri 10 numara formatında bir oyuncumuz yoktu ve Bilal Kısa'yı aldık. Antrenörler Bilal için istediği ortamı bulabilseydi Galatasaray, Fenerbahçe gibi takımlarda kesin oynardı diyor. Tiago önemli bir oyuncu, Erçağ'da önemli bir oyuncu bu ikilinin rekabetinden olumlu şeyler çıkacağını düşünüyorum. Sol tarafta da çok zengin bir yapıya ulaştık. Çok alternatifli olan bu takımın iyi işler yapacağını düşünüyorum.
Yeşil Kırmızı Ekibi: Doğabilecek her türlü eleştiriye rağmen Erdoğan Hocanın arkasında duracak mısınız?
Hüseyin ÇALIŞKAN: Erdoğan Hoca ile devam kararını futbol şubemiz verdi , yönetimimiz onayladı. Yönetim Kurulu Başkanı’da benim. Benim görev verdiğim bir kişi başarısız olursa ben kendimi başarısız sayarım. Erdoğan Hoca gitsin diyenler olursa “Erdoğan Hoca’nın ne suçu var suçlu benim” der ben giderim. Erdoğan Hoca kalmalı. O sorumluluk bende, ben bu isme tamam demişim. O zaman tercihi ben yaptıysam hatayı da ben yapmışım demektir. O futbolcuları ona ben sağlamışım. Burda sonuçları doğru çıkarmak lazım. İlk gidecek isim hoca olmaz. Illa ki birinin gitmesi gerekiyorsa ilk gidecek kişi başkan olmalı, o sorumluluğu taşıyan olmalı. Batıda bu iş böyle oluyor bir ilçede bir polis birini haksız yere öldürdüğünde o polis müdürü değil İç işleri bakanı istifa ediyor. Ben başarısızlıkta sorumlu kendimi sayacağım.
Yarın….
HÜSEYIN ÇALIŞKAN’IN VOLEYBOL ŞUBESI HAKKINDAKI
DÜŞÜNCELERİ…
LİSANSLAR İLK HAFTA NEDEN ÇIKARTILAMADI…
EN BÜYÜK HAYALI…..
YÖNETİCİLERİMİZİN KAYNAK YARATMA ÇALIŞMALARI HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYOR?
KSK İLE İLGİLİ KISA VADEDEKİ PROJELERİ NELER ?
SPONSORLUK İLE İLGİLİ NE TÜR ÇALIŞMALAR YAPILDI?
KARŞIYAKA’YA STAT YAPILACAK MI ?
BASKETBOL ŞUBESİNİN ÇALIŞMALARI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ?
SPOR BASINI İLE İLİŞKİLER NASIL OLACAK?
GEÇEN SEZON Kİ PLAY-OFF YEMEĞİNDE NEDEN UTANDI?
BİRLİK BERABERLİK YENİDEN SAĞLANABİLECEK Mİ?
YÖNETİM İÇİNDE SORUNLAR MI VAR?
KULÜBÜN KÖTÜLÜĞÜNÜ İSTEYEN BİR KESİM Mİ VAR ?
SANAL ORTAMDAKİ ELEŞTİRİLER HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ….
TARAFTARLARA MESAJI…