Ikili Iliskilerde Kiskanclik
Kıskançlık doğal bir duygu olmakla beraber ilişki içerisinde ilişkiyi yıpratıcı, karşı tarafı hapsedici, kontrol etmeye çalışıcı bir etkinliğe sahiptir.Kıskanç insan gittikçe artan güçsülük duygusunu ve olmayan öz güvenini
yenmek için eşini hapsederek onu kendine yakın tutmaya çalışır. Sürekli sorgulamalar, eşin özel eşyalarının karıştırılması, sadakat garantisi istemek , suçlayıcı tavırlar, gizli takipler vs ile karşı tarafın iradesinin yerine kendi iradesini koymaya çalışan birey, onu denetimi altına almaya çalışır. Ancak kıskanç insan karşısındakinden sevgi talep ederken zamanla hem kendisinden hem de karşı taraftan nefret edecektir.
Dolayısıyla kıskançlık bir ilişkiyi besleyen ( "seven kıskanır" mantıgı) duygu değil, ilişkiyi yaşayan tarafları birbirine düşman eden bir duygudur.
Kıskanan için belirsizlik tahammül edilmez bir şeydir. Bu yüzden çoğunlukla kıskanılan kişi çeşitli yollarla gözlenir, ayrıntılar atlanmaz. Tüm belirsizlikler çözümlenmeye çalışılır.
Yakın ilişkilerdeki kaygıyı besleyici önemli taktikleriden biridir kıskançlık. Kıskanç bireyler bunu kontrol edemediklerini, eski ilişkilerinde ihanete uğradıkları için böyle davrandıklarını, karşı tarafı çok sevdiklerini, onsuz yaşayamayacaklarını ve onlarında kendileri olmaksızın yaşamaması gerektiğini söyleyen, karşı tarafa kendi olma hakkı tanımayan, egosantrik bireylerdir.
Seven kıskanır mantığı da kıskançlık olgusunu normailleştiren ve ikili ilişkilerde tarafları çıkmaza sürükleyen bir mantıktır.
Kendimizle güvenli olmayı öğrenerek bizi kıskançlık tuzağına düşürmeye çalışanlarla mücadele edebiliriz. Aksi halde davranış ve duygularımızın sorumluluğunu kontrolümüz dışındaki partnerimize veya bir şeye yüklediğimizde yaşayacağımız acılarla baş etmek durumunda kalabiliriz. Kıskançlık ikili ilişkilerde karşı tarafta kaygı yaratıcı bir taktik olarak değerlendirildiğinde sevgi ile bağdaştırılamayacaktır. Sevgii ile bağdaştırılmayacak bir kıskançlığında sevgi ilişkisinde yeri olmayacaktır.
Sahiplenici sevgi gerçek sevgi değil, "ihtiyaç"tan kaynaklanan sevgidir. Sahiplenirken değişimi engellemeye ve her şeyi olduğu gibi tutmaya çalışırız.
Sevdiğimiz insanları ve şeyleri rahat bırakmalı, tüm ihtiyaçlarımızı karşılamalarını beklememeliyiz. başkalarına ne kadar az ihtiyaç duyarsanız onlar sizinle daha çok beraber olmak isteyeceklerdir. Sahiplenicilik kıskançlık duygusunun çıkış noktasıdır. ve unutmayın ki,
"ne kadar az sahiplenirseniz o kadar çok sevilirsiniz"
Kıskançlık doğal bir duygu olmakla beraber ilişki içerisinde ilişkiyi yıpratıcı, karşı tarafı hapsedici, kontrol etmeye çalışıcı bir etkinliğe sahiptir.Kıskanç insan gittikçe artan güçsülük duygusunu ve olmayan öz güvenini
yenmek için eşini hapsederek onu kendine yakın tutmaya çalışır. Sürekli sorgulamalar, eşin özel eşyalarının karıştırılması, sadakat garantisi istemek , suçlayıcı tavırlar, gizli takipler vs ile karşı tarafın iradesinin yerine kendi iradesini koymaya çalışan birey, onu denetimi altına almaya çalışır. Ancak kıskanç insan karşısındakinden sevgi talep ederken zamanla hem kendisinden hem de karşı taraftan nefret edecektir.
Dolayısıyla kıskançlık bir ilişkiyi besleyen ( "seven kıskanır" mantıgı) duygu değil, ilişkiyi yaşayan tarafları birbirine düşman eden bir duygudur.
Kıskanan için belirsizlik tahammül edilmez bir şeydir. Bu yüzden çoğunlukla kıskanılan kişi çeşitli yollarla gözlenir, ayrıntılar atlanmaz. Tüm belirsizlikler çözümlenmeye çalışılır.
Yakın ilişkilerdeki kaygıyı besleyici önemli taktikleriden biridir kıskançlık. Kıskanç bireyler bunu kontrol edemediklerini, eski ilişkilerinde ihanete uğradıkları için böyle davrandıklarını, karşı tarafı çok sevdiklerini, onsuz yaşayamayacaklarını ve onlarında kendileri olmaksızın yaşamaması gerektiğini söyleyen, karşı tarafa kendi olma hakkı tanımayan, egosantrik bireylerdir.
Seven kıskanır mantığı da kıskançlık olgusunu normailleştiren ve ikili ilişkilerde tarafları çıkmaza sürükleyen bir mantıktır.
Kendimizle güvenli olmayı öğrenerek bizi kıskançlık tuzağına düşürmeye çalışanlarla mücadele edebiliriz. Aksi halde davranış ve duygularımızın sorumluluğunu kontrolümüz dışındaki partnerimize veya bir şeye yüklediğimizde yaşayacağımız acılarla baş etmek durumunda kalabiliriz. Kıskançlık ikili ilişkilerde karşı tarafta kaygı yaratıcı bir taktik olarak değerlendirildiğinde sevgi ile bağdaştırılamayacaktır. Sevgii ile bağdaştırılmayacak bir kıskançlığında sevgi ilişkisinde yeri olmayacaktır.
Sahiplenici sevgi gerçek sevgi değil, "ihtiyaç"tan kaynaklanan sevgidir. Sahiplenirken değişimi engellemeye ve her şeyi olduğu gibi tutmaya çalışırız.
Sevdiğimiz insanları ve şeyleri rahat bırakmalı, tüm ihtiyaçlarımızı karşılamalarını beklememeliyiz. başkalarına ne kadar az ihtiyaç duyarsanız onlar sizinle daha çok beraber olmak isteyeceklerdir. Sahiplenicilik kıskançlık duygusunun çıkış noktasıdır. ve unutmayın ki,
"ne kadar az sahiplenirseniz o kadar çok sevilirsiniz"