Deathalone
Banned
CNBC Europeun stüdyo konuğu olan Şimşek şöyle konuştu:
Kriz bizi de etkiledi. Ama sağlıklı bankacılık sektörümüz ve hanehalklarının borç oranının çok düşük olması sayesinde iç talepte hızlı bir güçlenme yaşandı. Eğer net ihracat, reel büyümeyi yüzde 6 düşürmeseydi, ilk çeyrekte yüzde 18 büyüyecektik. Gelecek 5-10 yıl küresel görünüm istikrarlı olursa Türkiye rahatlıkla yüzde 6-7 büyümeyi yakalar. Ancak, hızlı büyüme bizim cari açığımızı artırıyor, ki bu yapısal sorunla mücadele etmek için reformlarımız var. Bizim ortalama büyüme hedefimiz yüzde 5, ancak bu yıl bu düzeyi aşacağız gibi görünüyor.
Avrupadaki borç krizinin Türkiyeyi henüz etkilemediğini belirten Şimşek sözlerini şöyle sürdürdü: Avrupadaki sorunların çözümü Avrupa Merkez Bankasının ötesinde yatıyor. Darboğazdaki ülkelerin acılı ve kökten mali düzeltmelerden geçmeleri lazım. Yunanistan, İspanya, İrlanda ve Portekiz, Türkiyenin ihracatının yüzde 5ini, ülkeye gelen turistlerin yüzde 4ünü ve doğrudan yabancı yatırımlarının yüzde 2sini bile oluşturmuyor. Ancak, Avrupa Türkiye için en önemli ticaret ortağı. İhracatımızın yaklaşık yüzde 50si, Türkiyeyi ziyaret eden turistlerin ve doğrudan yabancı yatırımlarının yüzde 60ı Avrupadan geliyor. Eğer kriz Euro Bölgesinin tamamını etkileyecek şekilde yayılırsa, o zaman Türkiye için endişe nedeni olur.
Bankalara stres testi yaptık
Kriz gündemindeki birçok endişenin Türk bankacılık sistemi için söz konusu olmadığını anlatan Şimşek şunları kaydetti:
2001de kendi bankacılık krizimizi geçirdik ve 2006-2007de bankalarımıza stres testleri uyguladık. Bankalarımızın kredi/mevduat oranı yüzde 80lerde, bu yıl kârlılığı ise yüzde 25ten az olmayacağını öngörüyoruz. G-20de tartışılan bankaların risklerinin azaltılması ve yönetici ikramiyeleri konusu Türk bankaları için söz konusu değil. Çünkü, eğer yönetim yüzünden, bir Türk bankası iflas ederse, yönetim ve aileleri sorumlu tutulur. Diğer yandan, sorunlu ülkelerden bankaların hissedar olduğu Türk bankaları da var. Ama bu bankalar da karlı durumdalar.
Kriz bizi de etkiledi. Ama sağlıklı bankacılık sektörümüz ve hanehalklarının borç oranının çok düşük olması sayesinde iç talepte hızlı bir güçlenme yaşandı. Eğer net ihracat, reel büyümeyi yüzde 6 düşürmeseydi, ilk çeyrekte yüzde 18 büyüyecektik. Gelecek 5-10 yıl küresel görünüm istikrarlı olursa Türkiye rahatlıkla yüzde 6-7 büyümeyi yakalar. Ancak, hızlı büyüme bizim cari açığımızı artırıyor, ki bu yapısal sorunla mücadele etmek için reformlarımız var. Bizim ortalama büyüme hedefimiz yüzde 5, ancak bu yıl bu düzeyi aşacağız gibi görünüyor.
Avrupadaki borç krizinin Türkiyeyi henüz etkilemediğini belirten Şimşek sözlerini şöyle sürdürdü: Avrupadaki sorunların çözümü Avrupa Merkez Bankasının ötesinde yatıyor. Darboğazdaki ülkelerin acılı ve kökten mali düzeltmelerden geçmeleri lazım. Yunanistan, İspanya, İrlanda ve Portekiz, Türkiyenin ihracatının yüzde 5ini, ülkeye gelen turistlerin yüzde 4ünü ve doğrudan yabancı yatırımlarının yüzde 2sini bile oluşturmuyor. Ancak, Avrupa Türkiye için en önemli ticaret ortağı. İhracatımızın yaklaşık yüzde 50si, Türkiyeyi ziyaret eden turistlerin ve doğrudan yabancı yatırımlarının yüzde 60ı Avrupadan geliyor. Eğer kriz Euro Bölgesinin tamamını etkileyecek şekilde yayılırsa, o zaman Türkiye için endişe nedeni olur.
Bankalara stres testi yaptık
Kriz gündemindeki birçok endişenin Türk bankacılık sistemi için söz konusu olmadığını anlatan Şimşek şunları kaydetti:
2001de kendi bankacılık krizimizi geçirdik ve 2006-2007de bankalarımıza stres testleri uyguladık. Bankalarımızın kredi/mevduat oranı yüzde 80lerde, bu yıl kârlılığı ise yüzde 25ten az olmayacağını öngörüyoruz. G-20de tartışılan bankaların risklerinin azaltılması ve yönetici ikramiyeleri konusu Türk bankaları için söz konusu değil. Çünkü, eğer yönetim yüzünden, bir Türk bankası iflas ederse, yönetim ve aileleri sorumlu tutulur. Diğer yandan, sorunlu ülkelerden bankaların hissedar olduğu Türk bankaları da var. Ama bu bankalar da karlı durumdalar.