elemegiurunler
Banned
İĞNE VE İPLİĞİN SİHİRLİ GÜCÜYLE ELDE AÇAN ÇİÇEKLER
"İĞNE OYALARI"
İnsanların gereksinimlerini karşılamak amacı ile ortaya çıkmış olan el sanatları; doğa şartları, yaşayış biçimleri, iklim gibi etkenlerle de yoğrularak çeşitlilik göstermiş; örtünmek, korunmak, avlanmak, yemek, su içmek gibi ihtiyaçları karşılamada yardımcı olan aletlerin yapımında kullanılmıştır. Zaman içerisinde sanatçıların da estetik anlayışı ile farklı özellikler kazanmış toplumların duygusal, sanatsal beğenilerini ve kültürel özelliklerini yansıtan görsel birer anlatım halini almıştır. Bu nedenledir ki; el sanatları insan topluluklarının kültürel kimliklerinin devamı açısından yaşatılması, korunması gerekli en önemli belgeler arasındadır.Gelenek ve göreneklerin, yaşam biçiminin, kuşaktan kuşağa aktarılmasında, geliştirilerek devam etmesinde en büyük rolü yine el sanatları oynamaktadır. Bütün topluluklar el sanatlarına büyük değer vermekte, onları geçmişten geleceğe uzanan bir kültür hazinesi olarak korumaktadır.
İĞNE OYASININ TARİHÇESİ
Kültürel sanatlar içerisinde el sanatlarına örnek olabilecek güzellikteki anlatımı ile araştırma konumuzu oluşturan "iğne oyaları"nın tarihçesine bakıldığında, dünya literatürüne "Türk Danteli" olarak girmiş olan iğne oyalarının Anadolu'da çok eskilere dayanan belgeleri bulunmuştur Avrupa ise iğne oyası ile 16. yüzyılda tanışmıştır. Kökeni araştırıldığında bazı örgü adlarının Ege masallarında geçtiği, 1905'de Menfiz kazılarında bulunan eski örneklerden de bu sanatın başlangıcının M.Ö 2000 yıllarına kadar uzadığı tespit edilmiştir. Diğer kaynaklarda ise iğne ile yapılan bu oyaların 12. yüzyılda Anadolu'dan Balkanlara oradan da İtalya yoluyla Avrupa'ya yayıldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Ayrıca batı ülkelerinin daha eski kaynaklarında iğne oyası benzeri bir örgüye rastlanmamakla beraber bu ülkelerin dillerinde "oya" sözcüğünün karşılığı da bulunmamaktadır.
KULLANILAN MALZEMELER
İğne oyasının asıl malzemeleri iğne ve ipek ipliğidir. Bunlardan başka çivi, tığ vb. gibi araçlar da kullanılarak oyaların özellikle kök, göbek kısımları hazırlanabilmektedir. Ayrıca iplik olarak da değişik kullanım amaçlarına bağlı olarak ibrişim (bükülmüş ipek ipliği), floş (bükülmemiş ipek ipliği), naylon, sim, dantel iplikleri gibi birçok iplik çeşidi kullanılmaktadır. Süsleme amacıyla pul, boncuk gibi malzemelerin kullanılabilmesi de iğne oyalarının çeşitliliğine ve kullanım alanlarının çoğalmasına neden oluşturmaktadır.
İĞNE OYASI VE YAPIM TEKNİĞİ
Oya, iğne ve iplik kullanılarak süslemek ve süslenmek amacıyla yapılan dantele benzeyen bir sanattır. İğne oyalarının en belirgin özelliği normal dantellere özgü iki boyutlu görünümden ayrı ve çoğunlukla üç boyutlu olarak da yapılan bir el örgüsü özelliği taşımasıdır.
İğnelere takılı ipliğin kumaş kenarında oluşturulan küçük gözeneklerden geçirilip sıkıştırılması ile meydana gelen düğümlerin devam ettirilmesine bağlı olarak yapılan bir el işidir. Oluşan düğümler sıkıştırıldıkça örgü gözleri de küçülür. Kullanılan ipin ipek ya da sentetik olmasına göre gözeneklerin büyüklüğü değişir. İğne üzerine iplikle ilmek atarak ve iğneyi bu ilmeğin içinden geçirip çekerek yapılan iğne oyalarının; kare, dikdörtgen, eşkenar üçgen ve üçgen olmak üzere birkaç ilmek çeşidi bulunur. Tekli sarma veya çiftli sarma biçiminde yapılabilen iğne oyalarının, tekli sarmasında önce kumaşa batırılan iğnenin üstüne ipliğin sağdan sola çevrilmesiyle bir halka oluşturulur. İlmekler belli aralıklarla tekrar edilerek zürafa (zürefa, zırafe) adı verilen birinci sıra tamamlanır. Dönüş sırasında aynı ilmek soldan sağa doğru yönlendirilen halka içinden geçirilerek yapılmaktadır. İkinci sıra ise ya birinci sıradaki ilmeklerin birleşme noktalarına ya da ilmeğin ortasına iğneyi batırarak aynı işlemler sürdürülerek kök ve ana oya gibi bordürü oluşturacak motifler meydana getirilerek yapılmaktadır. Örgü çeşidine göre birli, pirinç, zürafa, mecnun yuvası, tırabzan vb. gibi adlar verilmektedir.
İğne oyalarının şekillerinin bozulmadan kullanılması, dik durması için eskiden oyaların aralarına at kuyruklarından çekilen kıllar kullanılırmış. Günümüzde ise sert naylon iplik, anten teli, misina gibi malzemeler kullanılmaktadır. Piyasada satılan ve oyanın özelliğine göre kullanılabilecek kolalardan başka yumurta akı kolası, şeker kolası veya jelatin kolaları da oyaların istenildiğinde tekrar şekillenmesine yardımcı olur.
İĞNE OYALARININ KULLANILDIĞI YERLER
İğne oyaları eskiden para ve tütün kesesi, gözlük, tespih, cep saati (köstek) kılıfı, mendil kenarı süsleri olarak erkeklere özgü eşyalarda kadının erkeğine verdiği değeri sergilemiştir. Sandık, sehpa, semen, tepsi, ayna örtüleri, duvar panoları ve bu gibi şekillerde hazırlanarak evleri süslemede kullanılmıştır. Yatak takımları, bohçalar, baş örtüleri, yemeniler, grepler, mevlit bezleri ve seccade kenarları gibi yerlerde kullanılarak çeyizler için hazırlanmıştır. Elbise ve geceliklerin kol ve yaka kısımlarında, saç tokası, fular, yaka süsü olarak da süslenmek amacıyla kullanılmıştır. Gelinler için de farklı özelliklerde çeşitli çiçek motifleri yapılarak hotoz süslemelerine ayrı bir özellik kazandırmıştır.
Batı Trakya'da kız ve erkek çeyizlerinde mutlaka bulundurulması gereken sandık eşyalarının başında iğne oyaları gelir. Bunların ağır işli olanları erkek veya kız tarafına verilmek üzere daha özenle seçilerek işletilir. Çeyizlerde bulunan oyaların ağır olması da bir övünme meselesidir.
"İğne oyalarının yapımı ve kullanımı bizlerde çok yaygındır" diyor oya işi yapan Fatme teyze. "Ayrıca kadın işi olur da buna bağlı bir kültür ve inanış biçimi gelişmez mi... Ama şunu belirtmeliyim ki iğne oyasını öncelikle aile bütçemize katkıda bulunmak, hoş vakit geçirmek için yapıyoruz. Bu küçücük iğne ve rengarenk iplikler ile oynayıp her türlü sıkıntıdan, üzüntüden uzaklaşıp rahatlıyoruz. Bir anda başka sihirli bir dünyanın kapısından içeri girip canlılarını doğada, avluda, saksıda, dalda görmeye alıştığımız binlerce rengi, çiçeği, nesneyi, yaprağı, yarin eline mendil, yuvalarımızı süslemede örtü, sıkıntı, üzüntü gibi birçok duyguları ifade etmemize yardımcı, genç kızın başında yemeni niyetine sanki iğne ile topluyoruz. Hep aklıma da şu şarkıyı söylemek geliyor. Bazen içimden, kimse yoksa da sesli olarak söylüyorum" diyor ve tertemiz, pırıl pırıl ama başkaları duymasın diye kısık sesiyle
Oyalı da yazma başında
Oyaları kaşında
Yeter beklettiklerin
Köşelerin başında
Çeşmelerin başında....
Devam ediyor şarkıdan sonra Fatme teyze. "Motifleri birer birer oluşturdukça bir anda hepsini bitirme arzusuna kapılıyorum. Sanki çiçekleri tamamlamazsam solup gideceklermiş gibi düşünüyorum. Bu nedenle başladığım çiçeği hiç yarım bırakmam, mutlaka tamamlarım. Oya yapmaya Salı günü başlamam 'Salı sallanır, iş üremez' derler. Yeni bir oyaya başladığımda üzerine eli çabuk, marifetli biri gelsin diye dua ederim. O zaman bana iş daha çabuk bitecekmiş gibi geliyor.
İğne oyaları temiz yapılmalı, eller ara ara yıkanıp iyice kurulanmalı. Bazı elişlerinde olduğu gibi iğne oyaları bitince yıkanmazdı ama artık her türlü iplik kullanıldığı için çeyizlerdeki iğne oyası olarak işlenmiş bazı örtüler yıkanıp ütüleniyor da. Çiçekli olan oyalar ezilmesin, şekilleri bozulmasın diye sandık çeyizi olarak saklanırken mutlaka ayrı ayrı kalın, sağlam kutular içinde saklanmalıdır. Bir de bu iğne oyaları öyle bir iştir ki istenilen ve kullanılacak yere göre her türlü kumaşa yapılır. Ama en güzeli ve iğne oyasına en yakışanı her zaman ipekli kumaş olmuştur. Bunu bilesin kızanım, elimizde açan çiçekleri iğne oyalarımızı yazarken" demişti.
Çeşit bakımından yeterince zengin olan iğne oyalarında genel olarak birçok bitki sanki sonsuzluğu bulur. Çünkü oyalar doğadan esinlenir ve onlara benzedikleri çiçeğin, meyvenin, sebzenin, nesnenin, yaprağın isimleri verilir.
Örneğin; papatya, küpe çiçeği, karanfil, hanımeli, gül, menekşe, yıldız, iğde çiçeği, hercai menekşesi, biber, limon, portakal, kiraz, dut, çilek, üzüm, meşe yaprağı, sümbül, pıtrak oyası, şayka (çivi) oyası gibi...
İşte her haliyle asırlardır bir kültürle var olan içten gelen gönülden süzülen, yaratıcı kadınlarımızın sabırlı yüreklerinde filizlenen, marifetli ellerinde açan çiçeklerdir iğne oyaları. Geçmişten geleceğe yüzyılların el emekleri, göz nurlarıyla açmış, sanatın en güzel biçimiyle yorumlanmış, bu binlerce demet çiçeğin içine sevgi ve barışı da harmanlayalım. Kendimizden sadece bilgi, ilgi ve özveri katarak...
"İĞNE OYALARI"
İnsanların gereksinimlerini karşılamak amacı ile ortaya çıkmış olan el sanatları; doğa şartları, yaşayış biçimleri, iklim gibi etkenlerle de yoğrularak çeşitlilik göstermiş; örtünmek, korunmak, avlanmak, yemek, su içmek gibi ihtiyaçları karşılamada yardımcı olan aletlerin yapımında kullanılmıştır. Zaman içerisinde sanatçıların da estetik anlayışı ile farklı özellikler kazanmış toplumların duygusal, sanatsal beğenilerini ve kültürel özelliklerini yansıtan görsel birer anlatım halini almıştır. Bu nedenledir ki; el sanatları insan topluluklarının kültürel kimliklerinin devamı açısından yaşatılması, korunması gerekli en önemli belgeler arasındadır.Gelenek ve göreneklerin, yaşam biçiminin, kuşaktan kuşağa aktarılmasında, geliştirilerek devam etmesinde en büyük rolü yine el sanatları oynamaktadır. Bütün topluluklar el sanatlarına büyük değer vermekte, onları geçmişten geleceğe uzanan bir kültür hazinesi olarak korumaktadır.
İĞNE OYASININ TARİHÇESİ
Kültürel sanatlar içerisinde el sanatlarına örnek olabilecek güzellikteki anlatımı ile araştırma konumuzu oluşturan "iğne oyaları"nın tarihçesine bakıldığında, dünya literatürüne "Türk Danteli" olarak girmiş olan iğne oyalarının Anadolu'da çok eskilere dayanan belgeleri bulunmuştur Avrupa ise iğne oyası ile 16. yüzyılda tanışmıştır. Kökeni araştırıldığında bazı örgü adlarının Ege masallarında geçtiği, 1905'de Menfiz kazılarında bulunan eski örneklerden de bu sanatın başlangıcının M.Ö 2000 yıllarına kadar uzadığı tespit edilmiştir. Diğer kaynaklarda ise iğne ile yapılan bu oyaların 12. yüzyılda Anadolu'dan Balkanlara oradan da İtalya yoluyla Avrupa'ya yayıldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Ayrıca batı ülkelerinin daha eski kaynaklarında iğne oyası benzeri bir örgüye rastlanmamakla beraber bu ülkelerin dillerinde "oya" sözcüğünün karşılığı da bulunmamaktadır.
KULLANILAN MALZEMELER
İğne oyasının asıl malzemeleri iğne ve ipek ipliğidir. Bunlardan başka çivi, tığ vb. gibi araçlar da kullanılarak oyaların özellikle kök, göbek kısımları hazırlanabilmektedir. Ayrıca iplik olarak da değişik kullanım amaçlarına bağlı olarak ibrişim (bükülmüş ipek ipliği), floş (bükülmemiş ipek ipliği), naylon, sim, dantel iplikleri gibi birçok iplik çeşidi kullanılmaktadır. Süsleme amacıyla pul, boncuk gibi malzemelerin kullanılabilmesi de iğne oyalarının çeşitliliğine ve kullanım alanlarının çoğalmasına neden oluşturmaktadır.
İĞNE OYASI VE YAPIM TEKNİĞİ
Oya, iğne ve iplik kullanılarak süslemek ve süslenmek amacıyla yapılan dantele benzeyen bir sanattır. İğne oyalarının en belirgin özelliği normal dantellere özgü iki boyutlu görünümden ayrı ve çoğunlukla üç boyutlu olarak da yapılan bir el örgüsü özelliği taşımasıdır.
İğnelere takılı ipliğin kumaş kenarında oluşturulan küçük gözeneklerden geçirilip sıkıştırılması ile meydana gelen düğümlerin devam ettirilmesine bağlı olarak yapılan bir el işidir. Oluşan düğümler sıkıştırıldıkça örgü gözleri de küçülür. Kullanılan ipin ipek ya da sentetik olmasına göre gözeneklerin büyüklüğü değişir. İğne üzerine iplikle ilmek atarak ve iğneyi bu ilmeğin içinden geçirip çekerek yapılan iğne oyalarının; kare, dikdörtgen, eşkenar üçgen ve üçgen olmak üzere birkaç ilmek çeşidi bulunur. Tekli sarma veya çiftli sarma biçiminde yapılabilen iğne oyalarının, tekli sarmasında önce kumaşa batırılan iğnenin üstüne ipliğin sağdan sola çevrilmesiyle bir halka oluşturulur. İlmekler belli aralıklarla tekrar edilerek zürafa (zürefa, zırafe) adı verilen birinci sıra tamamlanır. Dönüş sırasında aynı ilmek soldan sağa doğru yönlendirilen halka içinden geçirilerek yapılmaktadır. İkinci sıra ise ya birinci sıradaki ilmeklerin birleşme noktalarına ya da ilmeğin ortasına iğneyi batırarak aynı işlemler sürdürülerek kök ve ana oya gibi bordürü oluşturacak motifler meydana getirilerek yapılmaktadır. Örgü çeşidine göre birli, pirinç, zürafa, mecnun yuvası, tırabzan vb. gibi adlar verilmektedir.
İğne oyalarının şekillerinin bozulmadan kullanılması, dik durması için eskiden oyaların aralarına at kuyruklarından çekilen kıllar kullanılırmış. Günümüzde ise sert naylon iplik, anten teli, misina gibi malzemeler kullanılmaktadır. Piyasada satılan ve oyanın özelliğine göre kullanılabilecek kolalardan başka yumurta akı kolası, şeker kolası veya jelatin kolaları da oyaların istenildiğinde tekrar şekillenmesine yardımcı olur.
İĞNE OYALARININ KULLANILDIĞI YERLER
İğne oyaları eskiden para ve tütün kesesi, gözlük, tespih, cep saati (köstek) kılıfı, mendil kenarı süsleri olarak erkeklere özgü eşyalarda kadının erkeğine verdiği değeri sergilemiştir. Sandık, sehpa, semen, tepsi, ayna örtüleri, duvar panoları ve bu gibi şekillerde hazırlanarak evleri süslemede kullanılmıştır. Yatak takımları, bohçalar, baş örtüleri, yemeniler, grepler, mevlit bezleri ve seccade kenarları gibi yerlerde kullanılarak çeyizler için hazırlanmıştır. Elbise ve geceliklerin kol ve yaka kısımlarında, saç tokası, fular, yaka süsü olarak da süslenmek amacıyla kullanılmıştır. Gelinler için de farklı özelliklerde çeşitli çiçek motifleri yapılarak hotoz süslemelerine ayrı bir özellik kazandırmıştır.
Batı Trakya'da kız ve erkek çeyizlerinde mutlaka bulundurulması gereken sandık eşyalarının başında iğne oyaları gelir. Bunların ağır işli olanları erkek veya kız tarafına verilmek üzere daha özenle seçilerek işletilir. Çeyizlerde bulunan oyaların ağır olması da bir övünme meselesidir.
"İğne oyalarının yapımı ve kullanımı bizlerde çok yaygındır" diyor oya işi yapan Fatme teyze. "Ayrıca kadın işi olur da buna bağlı bir kültür ve inanış biçimi gelişmez mi... Ama şunu belirtmeliyim ki iğne oyasını öncelikle aile bütçemize katkıda bulunmak, hoş vakit geçirmek için yapıyoruz. Bu küçücük iğne ve rengarenk iplikler ile oynayıp her türlü sıkıntıdan, üzüntüden uzaklaşıp rahatlıyoruz. Bir anda başka sihirli bir dünyanın kapısından içeri girip canlılarını doğada, avluda, saksıda, dalda görmeye alıştığımız binlerce rengi, çiçeği, nesneyi, yaprağı, yarin eline mendil, yuvalarımızı süslemede örtü, sıkıntı, üzüntü gibi birçok duyguları ifade etmemize yardımcı, genç kızın başında yemeni niyetine sanki iğne ile topluyoruz. Hep aklıma da şu şarkıyı söylemek geliyor. Bazen içimden, kimse yoksa da sesli olarak söylüyorum" diyor ve tertemiz, pırıl pırıl ama başkaları duymasın diye kısık sesiyle
Oyalı da yazma başında
Oyaları kaşında
Yeter beklettiklerin
Köşelerin başında
Çeşmelerin başında....
Devam ediyor şarkıdan sonra Fatme teyze. "Motifleri birer birer oluşturdukça bir anda hepsini bitirme arzusuna kapılıyorum. Sanki çiçekleri tamamlamazsam solup gideceklermiş gibi düşünüyorum. Bu nedenle başladığım çiçeği hiç yarım bırakmam, mutlaka tamamlarım. Oya yapmaya Salı günü başlamam 'Salı sallanır, iş üremez' derler. Yeni bir oyaya başladığımda üzerine eli çabuk, marifetli biri gelsin diye dua ederim. O zaman bana iş daha çabuk bitecekmiş gibi geliyor.
İğne oyaları temiz yapılmalı, eller ara ara yıkanıp iyice kurulanmalı. Bazı elişlerinde olduğu gibi iğne oyaları bitince yıkanmazdı ama artık her türlü iplik kullanıldığı için çeyizlerdeki iğne oyası olarak işlenmiş bazı örtüler yıkanıp ütüleniyor da. Çiçekli olan oyalar ezilmesin, şekilleri bozulmasın diye sandık çeyizi olarak saklanırken mutlaka ayrı ayrı kalın, sağlam kutular içinde saklanmalıdır. Bir de bu iğne oyaları öyle bir iştir ki istenilen ve kullanılacak yere göre her türlü kumaşa yapılır. Ama en güzeli ve iğne oyasına en yakışanı her zaman ipekli kumaş olmuştur. Bunu bilesin kızanım, elimizde açan çiçekleri iğne oyalarımızı yazarken" demişti.
Çeşit bakımından yeterince zengin olan iğne oyalarında genel olarak birçok bitki sanki sonsuzluğu bulur. Çünkü oyalar doğadan esinlenir ve onlara benzedikleri çiçeğin, meyvenin, sebzenin, nesnenin, yaprağın isimleri verilir.
Örneğin; papatya, küpe çiçeği, karanfil, hanımeli, gül, menekşe, yıldız, iğde çiçeği, hercai menekşesi, biber, limon, portakal, kiraz, dut, çilek, üzüm, meşe yaprağı, sümbül, pıtrak oyası, şayka (çivi) oyası gibi...
İşte her haliyle asırlardır bir kültürle var olan içten gelen gönülden süzülen, yaratıcı kadınlarımızın sabırlı yüreklerinde filizlenen, marifetli ellerinde açan çiçeklerdir iğne oyaları. Geçmişten geleceğe yüzyılların el emekleri, göz nurlarıyla açmış, sanatın en güzel biçimiyle yorumlanmış, bu binlerce demet çiçeğin içine sevgi ve barışı da harmanlayalım. Kendimizden sadece bilgi, ilgi ve özveri katarak...