İFADE ALMA VE SORGUDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER VE YASAK USULLER NELERDİR?
m.148
m.148
İfadesi alınan veya sorguya çekilen kişinin belli bir şekilde suçlanan kişi olması nedeniyle, şüpheli veya sanık statüsünde olduğu konusunda kuşku yoktur.
Madde, şüpheli veya sanığın beyanının hür iradesine dayanması gerektiği ilkesini koymaktadır. Böyle olunca, özgür iradeyi engelleyici nitelikte hiçbir davranışa başvurulamaz. Birinci fıkranın ikinci tümcesinde yer alan ve özgür iradeyi engelleyici nitelikteki eylemler aslında örnek olarak gösterilmektedir: Kötü davranma, işkence, ilâç verme, yorma, aldatma, bedensel cebir ve şiddet gibi bazı araçlar uygulanamaz. Bu hâllerin ortak nitelikleri ruhsal veya bedensel müdahale olarak, iradeyi bozmalarıdır. Ayrıca ikinci fıkra, iradeyi bozacak nitelikte kanuna aykırı yarar vaat edilemeyeceğini de hükme bağlamıştır.
İfade alma ve sorguda yasak yöntemler de temelde aynıdır. Ancak son derece önemli iki yeni düzenleme getirilmiştir. Bu hükümler 213 ve 217/2 ile birlikte değerlendirilmedir. Buna göre;
a)Şüphelinin ve sanığın ifadesi müdafii olmaksızın kolluk tarafından alınmış ise ve bu ifade hakim veya mahkeme huzurunda doğrulanmamış ise bu ifade HÜKME ESAS ALINAMAZ. Bu durumda Kolluk ifadesinin hükme esas alınabilmesi için; ya şüpheli veya sanığın ifadesinin müdafii huzurunda alınmış olması ya da kolluğun müdafi olmadan aldığı ifadenin hakim veya mahkeme huzurunda ifadesi alınan şüpheli veya sanığın bu ifadeyi doğrulaması gerekecektir (m.148/4).
b)İfadesi alınmış olan şüphelinin aynı olayla ilgili olarak YENİDEN İFADESİNİN ALINMASI GEREKTİĞİNDE, ikinci kez alınacak bu ifade alma işlemi ancak C. SAVCISI TARAFINDAN yapılabilecektir (m.148/5).
DELİL YASAKLARI;
Delil yasağı daima bir temel haktır. Bir temel hakkın ihlal edilmesi halinde karşımıza yasak delil çıkar. Bu nedenle delil yasağı kavramı daha yerinde bir kavramdır. Ancak yasak kanıt veya yasak delil kavramı da bir sonuç olarak kullanılabilir.
Tanıklıktan çekinme hakkı nerede ise en eski delil yasağıdır. Kişisel ilişkiler bazen toplumsal ilişkilerin önündedir. Anne, babası ile olan ilişkin ve güven duygusu toplumsal nedenlere dayanarak zedelenemez. Bu yüzden bu gibi kişilerin tanıklığı zorunlu değildir.
Temel hak ve özgürlükler temeline oturan delil yasakları son derece önemlidir.
CMUK 254/2, Anayasa 38/8 maddesindeki düzenlemeler delil yasaklarına ilişkindir. Yeni CMK da 217/2 de bu kurala yer verildi.
CMUK 254/2 maddesinde hükme esas alma yasaklandığı için hukuka aykırı elde edilen deliller dava açmaya, koruma tedbiri uygulamaya engel değildi.
Anayasa 38/8 da “kanuna aykırı olarak elde edilen bulgular delil olarak kullanılamaz” denilerek bu kapsam genişletildi. Delil yerine bulgu hukuka aykırılık yerine kanuna aykırılık kavramı konuldu. Kanun deyimi ile tüm mevzuat dikkate alınacak hale gelmişti. Anayasa kuralı haline gelince sadece ceza yargılaması değil tüm yargılamalarda ve disiplin yargılamalarında delil yasakları dikkate alınır hale gelmiştir. CMK da Anayasanın bu hükmüne paralel bir düzenleme getirilmiştir.
CMK da delillerin bir ispat vasıtası olduğu öne çıkarılarak suçun ispatında hukuka aykırı delillerin kullanılamayacağı hükme bağlandı. Buna göre “Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.” M.217/2
148. maddede yasak yöntemler sayılmıştır. Yenilik olarak “zorla ilaç verme” kaldırılmış “ilaç verme” kavramı getirilmiştir. İlacın zorla verilmesi gerekli değildir. Zorla verme zaten yasaktır.
148/4 önemli bir yenilik getirmiştir. Kolluk tarafından alınan ifadenin geçerli olması bazı şartlara bağlanmıştır. Buna göre; kolluk ifadesinin geçerli olması için ya bu ifadenin şüphelinin müdafii ile birlikte alınması ya da müdafii olmadan alınan ifadenin mahkeme huzurunda tekrarı gerekir.
148/5 de kolluğun ifadesini aldığı kişini yeniden ifade için kolluğa gönderilmesi engellenmiştir.
206/2-a da kanuna aykırı olarak elde edilen delilin reddedileceği düzenlenmiştir.
230/1-b de delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirlenmesi ve hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gerekçede gösterilmesi istenmektedir.
138. maddesinde tesadüfen elde edilen delillerin değerlendirilmesi yöntemi açıklanarak delil yasakları kuralları tamamlanmıştır. Hukukçu olan savcının denetimini sağlamak amacıyla bu kural getirilmiştir.