ashli
Bayan Üye
ICKI MASALARINDA TARTISMAYA MAHKUM EDILDIK?
Safranski: 1980 lerin sonlarina dogru Bir Insan hangi miktarda bir gerceklige ihtiyac duyar adli bir kitapcik yazdim. Kitapta, septik bir bakisla, insanin hakiki bir hayati kesfetme ve bu hakikate uygun bir yasam surdurebilme ihtiyaci hakkinda goruslerimi belirttim. (...) Beni ilgilendiren ana konu, insanin bu hakikati bulma ihtiyacinin ortaya cikardigi tehlikeler. Cunku, bu tek hakiki anlami olan otantik yasama duyulan korkunc arzu, cok kolay bir sekilde insanin kendi kendisini yok etmesine yol acabilir. Hakikatin icindeki bir yasama duyulan ozlem, sik sik yeniden ortaya cikiyor ve baskici rejimlere yol aciyor. 1933 te Hitleri alkislayan insanlarin fotografllardaki yuzlerindeki zevki gordugunuzde, onlari ilgilendiren seyin sadece issizlik, ekonomik kriz olmadigini farkedebilirsiniz. Nazizm bir cok insan icin, dunyanin ne oldugunu aciklayan dinsel bir seydi. Hakikatin goruntusunu veriyordu, hakikat kollektifteydi. Sen hic bir seysin, halk herseydir. Antropologlar, hayatin temelini olusturacak olan hakikate duyulan bu turden cilgin arzularin tekrar tekrar geri geldigini ispat ettiler. Gunumuzun (dini) asiri tutuculugunda oldugu gibi, dogmatik sosyalizm deneyimi de buna bir ornektir.
Hayata bagliligini saglayacak tek bir hakikate olan durtunun nedenleri hakkinda Safranski sik sik soyle yazar: ozgurlukten korkmak. (?) Luther kiliseye baskaldirdiginda, bunun bir kurtulus oldugunu soyluyordu: Insan artik kurumlasmis kilise papazlarinin baskisindan kurtulmustu. Insan ozgurdu, artik sadece tanri ile kendisi arasinda ki kisisel, derin iliskiyle basbasa idi. Burada soyle bir sorun ortaya cikiyor: eger tanriyla olan bu kisisel iliski bozulursa, bu ozgurluk sadece kendi kensiyle iliskiliyse, ne olacak o zaman? Bu sorunu ancak kokleri de kendi icinde olan, guclu bir bilinclenmeyle cozebilirsin.
Bu zorlu bir caba gerektirdigi icin, insanlar yeniden tabi olmaya yonelebilirler. Kisisel ozgurluk, senin risicolari goze almaya hazir olma demektir zaten. Bilindigi gibi, insanlar onemli kisisel sorunlarda, yuzunu devlete cevirir ve devletin kendilerini yasamin risikolarina karsi korumaya almasini bekler.
Safranski
Safranski: 1980 lerin sonlarina dogru Bir Insan hangi miktarda bir gerceklige ihtiyac duyar adli bir kitapcik yazdim. Kitapta, septik bir bakisla, insanin hakiki bir hayati kesfetme ve bu hakikate uygun bir yasam surdurebilme ihtiyaci hakkinda goruslerimi belirttim. (...) Beni ilgilendiren ana konu, insanin bu hakikati bulma ihtiyacinin ortaya cikardigi tehlikeler. Cunku, bu tek hakiki anlami olan otantik yasama duyulan korkunc arzu, cok kolay bir sekilde insanin kendi kendisini yok etmesine yol acabilir. Hakikatin icindeki bir yasama duyulan ozlem, sik sik yeniden ortaya cikiyor ve baskici rejimlere yol aciyor. 1933 te Hitleri alkislayan insanlarin fotografllardaki yuzlerindeki zevki gordugunuzde, onlari ilgilendiren seyin sadece issizlik, ekonomik kriz olmadigini farkedebilirsiniz. Nazizm bir cok insan icin, dunyanin ne oldugunu aciklayan dinsel bir seydi. Hakikatin goruntusunu veriyordu, hakikat kollektifteydi. Sen hic bir seysin, halk herseydir. Antropologlar, hayatin temelini olusturacak olan hakikate duyulan bu turden cilgin arzularin tekrar tekrar geri geldigini ispat ettiler. Gunumuzun (dini) asiri tutuculugunda oldugu gibi, dogmatik sosyalizm deneyimi de buna bir ornektir.
Hayata bagliligini saglayacak tek bir hakikate olan durtunun nedenleri hakkinda Safranski sik sik soyle yazar: ozgurlukten korkmak. (?) Luther kiliseye baskaldirdiginda, bunun bir kurtulus oldugunu soyluyordu: Insan artik kurumlasmis kilise papazlarinin baskisindan kurtulmustu. Insan ozgurdu, artik sadece tanri ile kendisi arasinda ki kisisel, derin iliskiyle basbasa idi. Burada soyle bir sorun ortaya cikiyor: eger tanriyla olan bu kisisel iliski bozulursa, bu ozgurluk sadece kendi kensiyle iliskiliyse, ne olacak o zaman? Bu sorunu ancak kokleri de kendi icinde olan, guclu bir bilinclenmeyle cozebilirsin.
Bu zorlu bir caba gerektirdigi icin, insanlar yeniden tabi olmaya yonelebilirler. Kisisel ozgurluk, senin risicolari goze almaya hazir olma demektir zaten. Bilindigi gibi, insanlar onemli kisisel sorunlarda, yuzunu devlete cevirir ve devletin kendilerini yasamin risikolarina karsi korumaya almasini bekler.
Safranski