İçinden çıkılmaz bir hal alıp bi kabus gibi kalıyor uykularımı belkide bir karabasan misali üstüme yüklenip kesiyor nefesimi senden uzak kalmak ...
Yalnızlığı sevmeyi özlemi anlatan milyonlarca şarkı var ama hiç birisi senin gibi bir melodi yanında o kadar tatlı kalmıyor... Hiç bir nota hiç bir müzik anlatamıyor benimle konuşurken bir sıcak gülümsemeni yada yanağımda bıraktığın ufak bir öpücüğü...
Hep içimdeki özlemi bastırmak için farklı şarkılara vursamda kendimi her birinin en ufak bir notasında senin özlemin kokuyor... Tenime dokunuşun bana sımsıkı sarılman içine sığdırmaya çalışırcasına dudaklarıma dokunan dokunan dudakların...
Ve şimdi bu şehir o kadar uzakki senden her gece senin yokluğunla ayrı bir yangın yerine dönüşüyor... Ne kadar özlesemde seni ne kadar canım yansada ne kadar göz yaşı döksemde bu yangına asla sönmeyecek gibi bu yangın her gece daha fazla kaplıyor içimdeki şehri ....
Ve ben her gece uzakları anlatan başka bir şarkı ile kayboluyorum içimdeki şehrin soğukve karanlık sokaklarında...
İçimdeki şehrin gökyüzünde yüzün beliriyor geceleri bir dolunay misali göz yaşıyla karışık bir gülümseme beliriyor yüzümde... Acılarımı alıp götürken bu gülümseme göz yaşımla birlikte süzülüp gidiyor yüzümden ve yorgun adımlarımın eskittiği yaşlı kaldırımlara düşüyor...
Bu şehir okadar uzakki sana içimdeki şehir o kadar boşku sen yokken anlatamıyorum yokluğunu ölesiye bir yalnızlık kaplıyor içimdeki şehrin evlerini... Aklımdan geçen her şarkı ayrı bir gidişin ayrı bir uzaklık ayrı bir bomboş dört duvar ve bunların arasında kalan bir ben...
O kadar uzaksınki içimdeki şehirden... Anlatmaya yetmiyor kelimelerim... yazamıyorum daha fazla....
Uzaksın... Bir nefes kadar yakınken kalbime gözlerimi açtığımda çok uzaklardayım... Çok uzaklardasın....
Bağzen düşünüyorum da bu kadar uzakların insanları olmalımıydık diye ?
Yalnızlığı sevmeyi özlemi anlatan milyonlarca şarkı var ama hiç birisi senin gibi bir melodi yanında o kadar tatlı kalmıyor... Hiç bir nota hiç bir müzik anlatamıyor benimle konuşurken bir sıcak gülümsemeni yada yanağımda bıraktığın ufak bir öpücüğü...
Hep içimdeki özlemi bastırmak için farklı şarkılara vursamda kendimi her birinin en ufak bir notasında senin özlemin kokuyor... Tenime dokunuşun bana sımsıkı sarılman içine sığdırmaya çalışırcasına dudaklarıma dokunan dokunan dudakların...
Ve şimdi bu şehir o kadar uzakki senden her gece senin yokluğunla ayrı bir yangın yerine dönüşüyor... Ne kadar özlesemde seni ne kadar canım yansada ne kadar göz yaşı döksemde bu yangına asla sönmeyecek gibi bu yangın her gece daha fazla kaplıyor içimdeki şehri ....
Ve ben her gece uzakları anlatan başka bir şarkı ile kayboluyorum içimdeki şehrin soğukve karanlık sokaklarında...
İçimdeki şehrin gökyüzünde yüzün beliriyor geceleri bir dolunay misali göz yaşıyla karışık bir gülümseme beliriyor yüzümde... Acılarımı alıp götürken bu gülümseme göz yaşımla birlikte süzülüp gidiyor yüzümden ve yorgun adımlarımın eskittiği yaşlı kaldırımlara düşüyor...
Bu şehir okadar uzakki sana içimdeki şehir o kadar boşku sen yokken anlatamıyorum yokluğunu ölesiye bir yalnızlık kaplıyor içimdeki şehrin evlerini... Aklımdan geçen her şarkı ayrı bir gidişin ayrı bir uzaklık ayrı bir bomboş dört duvar ve bunların arasında kalan bir ben...
O kadar uzaksınki içimdeki şehirden... Anlatmaya yetmiyor kelimelerim... yazamıyorum daha fazla....
Uzaksın... Bir nefes kadar yakınken kalbime gözlerimi açtığımda çok uzaklardayım... Çok uzaklardasın....
Bağzen düşünüyorum da bu kadar uzakların insanları olmalımıydık diye ?