İçiden Geldiği Gibi

nones

Bayan Üye
Dışarıda hava oldukça yağmurlu ve ben evde oldukça hasta bir halde yatmaktayım. Ve içimden geldiği gibi bir şeyler yazmak istedim. Elimde ıhlamur fincanımla birlikte oturdum bilgisayarın başına. Her hasta gibi bende az önce battaniyenin altında koltukta uzanmış bir haldeydim. Öylece elimde kumanda, kanalları gezerken bir kanalda ney çalındığını duyup kitlendim. Oldum olası severim ney sesini, bir burukluk vardır namesinde.


O buruk ses insanın yüreğini de burkar sanki hep yapmak istediklerimizi ama bir türlü yapamadıklarımızı getirir aklımıza. Hep sözler veririz kendi kendimize bu günden sonra daha düzgün bir insan olucam diye. Akşam verdiğimiz sözleri sabaha unutuveririz. Yarına daha iyi daha merhametli daha sabırlı olmak için söz verip yatar sabaha hatırlamayız
.
Sabah olur koşturmaca başlar işe gitmek için erken kalkmak gerekmektedir. Otobüse yetişmek için kahvaltıya vakit ayrılmaz çünkü akşam ki dizi geç bitmiştir. Yani olması gerektiğinden daha geç kalkılmıştır. İşe gidilir, suratlar asıktır çay ve sigara içerek başlanır güne. Bu arada akşam verilen sözler gelmez daha akıllara. Biri olmadık bir anda olmadık bir şey söyler ve biz hemen sinirleniriz. Agresif hiddetli bir şekle bürünürüz karşımızdakini dinlemeden.

Öğlen vakti gelir biz hala tek lokma yemeden çay sigara faslına devam etmişizdir. Yemek yedikten sonra biraz daha normal düşünmeye başlarız ve az önce kalbini kırdığımız arkadaş gelir aklımıza. “hiçte iyi etmedim yine dinlemeden tepki gösterdim” diye düşünürken aklımızın diğer tarafı “ama o da beni çok kızdırdı yani bağırmakta oldukça haklıyım”der.


Bu hep böyledir aslında zihnimiz bize hep aynı oyunu oynar. Ve bizde her seferinde aynı oyuna düşeriz. Aslında oynan oyun hep aynı oyundur tüm zihinlerde ki oyunlar hep aynıdır ta en başından beri. Zihnimizin beyaz tarafı haksız olduğu noktalarda haksızlığını kabul eder. Bu haksızlıkları telafi etmek ister ancak siyah taraf bunu istemez. O taraf hep kendinden yanadır sürekli kendi haklılığını ispat etmek ister. Bunun içinde çeşit çeşit bahaneler uydurur ve nihayetinde kendi ürettiği bahanelere kendi inanır.


İşte insanın mahvına sebep olan tek şey budur, uydurduğu bahanelere inanmak. Bu aynı şuna benzer; sağlığı yerinde olmasına rağmen sokaklarda dilencilik yapan kadınların haline. “Niye bunu yapıyorsun bak sağlığında yerinde çalışsana dediğinizde.”
“Param yok çocuklarımın karnı aç hem ben çalışmayı bilmem ki” diye bir cevap alısınız. Asıl olan onun çalışmayı bilip bilmemesi değil, çalışmak her halükarda öğrenilir. Ama bu insanlar bedel ödemeden para kazanmayı marifet sandıkları için bu yaptıklArına kendilerini inandırmışlardır.


Aynı sigaranın zararlarını bile bile içmek gibi. Bizler yıllarca kendimize bahaneler bulduk sinirlenince içmem lazım, sevinince içmem lazım, bak üzüldüm yine içmeliyim. İşte tüm bunlar zihnimizin bir oyunuydu ve biz bu oyuna hep düştük maalesef. Oysaki sigara içmeyen insanlarda sinirlenip içmedikleri halde sakinleşebiliyorlar ya da sevindikleri zaman sigara içmek zorunda değiller yani. Yaratıcının bize vermiş olduğu can sağlığını yine Onun verdiği zihnimizle bozabiliyoruz. Keşke o akşamdan kendimize vermiş olduğumuz sözleri tutabilsek. Her yeni güne olumsuz bir davranışımızdan biraz daha uzaklaşmış olarak uyansak. Hayal mi?
“Yapabileceğine mi inanıyorsun haklısın, yapamayacağına mı inanıyorsun haklısın”

Sevgiler


Melike Katmer
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst