Salvo
Kayıtlı Üye
İçel - Mersin Atatürk Evi Müzesi
Mersin’in en önemli ve işlek caddelerinden biri olan “Atatürk Caddesi” üzerinde kentin odak noktasında yer alan bu yapı 1897'de dönemin Almanya Konsolosu Bay Christman’ın Mersin’li Mavromati ailesinden bir bayanla evliliği nedeniyle konut olarak kullanılmak üzere yaptırılmıştır. Mimari bilinmemektedir. Halk zamanla, bu yapıyı Krisman (Krizman Konağı) demiştir. Daha sonralarda Mavromati ailesinin konağı olarak tanınmıştır.
1270 m2lik bir alan üzerinde yer alan yapı 1972 yılına kadar Tahinci ailesinin mülkiyetine kalmıştır. l972 yılında ise Nebil Hayfavi tarafından satın alınmıştır ve 1976 yılına kadar Toros Koleji olarak hizmet vermiştir. 1976 dan sonra boş tutulan bu yapının adı aynı yıl belediye encümeninin aldığı bir kararla "Atatürk Evi'' olmuştur.
1980 yılında yapının kamulaştırılması kararlaştırılarak restorasyon çalışmaları başlatılmıştır. 1982 yılından itibaren de Kültür Bakanlığı'nın mülkiyetindedir. 1992 yılına kadar süren restorasyon çalışmalarında bir milyar liraya yakın harcama yapılmış ve bunun sonucu 12 Ekim 1992 tarihinde “Atatürk Evi ve Müzesi” olarak resmi açılışı yapılmıştır.
Mersin Atatürk Evi ve Müzesi'nin alt katı "Fotoğrafları ve Belgelerle Atatürk Müzesi" olarak hazırlanmıştır. Ayrıca Ankara, Anıtkabir Müzesi'nden getirilen 22 adet kişisel eşyası da sergilenmektedir.
Etnoğrafik eserlerin sergilendiği üst katta salona açılan yedi odanın ikisi yatak odası, biri çalışma odası, dördü ise oturma odası olarak değerlendirilmiştir.
MERSİN ATATÜRK EVİ
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, büyük önder Atatürk Akdeniz’in bu güzel kenti ve ticaret merkezi Mersin'imizi sekiz kez ziyaret ederek onurlandırmışlardır.
Bu ziyaretlerden ilki 17-19 Mart 1923’te gerçekleşmiştir. Bunu 2 Ocak-2 Şubat 1925, 9-16 Mayıs 1926, 11-12 Şubat 1931, 28 Ocak 1933, 20-21 Şubat 1935, 19 Kasım 1937 ve 20-23 Mayıs 1938 tarihlerindeki gezileri izlemiştir.
Sevgili Atamız ve eşi Latife Hanım 20 Ocak-2 Şubat 1925 tarihleri arasında kentimizi ziyaret edişlerinde, bugün müze olarak değerlendirilmiş olan bu yapıda on bir gün boyunca Mersinliler tarafından içten bir sevgi ve coşku ile ağırlanmışlardır. Mersinliler konağın sahibi Fedon Tahinci ile birlikte büyük önderimiz ve eşini en iyi şekilde konuk edebilmek için elbirliği ile hazırlık yapmış ve kentin en görkemli olan yapısını içindeki değerli döşeme ve mefruşata ek olarak, verdikleri eşyalarla da güzelleştirerek konukseverliğin en anlamlı örneklerinden birini sunmuşlardır.
Zemin katta ayrıca çeşitli kültürel etkinlikler için düzenlenmiş 50 kişilik bir konferans salonu yer almaktadır.
Ön cephede yer alan büyük yatak odası Mersin Deniz Ticaret Odası, yanındaki oturma odası Ticaret ve Sanayi Odası, diğer odalar ise Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenmiştir.
Halı, şamdan, saat, lamba, şekerlik, fincan, semaver, sini, örtü ve çevre gibi etnoğrafik değere sahip objeler v.b. ev eşyaları Sivas, Tokat, Konya, Ankara Etnoğrafya müzelerinden sağlanmıştır. Ayrıca bazı eşyalar Tarsuslu Mehmet ve Belkıs Akçora ailesi ile Taki Aleksinoğlu'nun bağışıdır. Atamızın kahve içtiği fincan ise Erdal Akalın tarafından armağan edilmiştir.
Mersin’in en önemli ve işlek caddelerinden biri olan “Atatürk Caddesi” üzerinde kentin odak noktasında yer alan bu yapı 1897'de dönemin Almanya Konsolosu Bay Christman’ın Mersin’li Mavromati ailesinden bir bayanla evliliği nedeniyle konut olarak kullanılmak üzere yaptırılmıştır. Mimari bilinmemektedir. Halk zamanla, bu yapıyı Krisman (Krizman Konağı) demiştir. Daha sonralarda Mavromati ailesinin konağı olarak tanınmıştır.
1270 m2lik bir alan üzerinde yer alan yapı 1972 yılına kadar Tahinci ailesinin mülkiyetine kalmıştır. l972 yılında ise Nebil Hayfavi tarafından satın alınmıştır ve 1976 yılına kadar Toros Koleji olarak hizmet vermiştir. 1976 dan sonra boş tutulan bu yapının adı aynı yıl belediye encümeninin aldığı bir kararla "Atatürk Evi'' olmuştur.
1980 yılında yapının kamulaştırılması kararlaştırılarak restorasyon çalışmaları başlatılmıştır. 1982 yılından itibaren de Kültür Bakanlığı'nın mülkiyetindedir. 1992 yılına kadar süren restorasyon çalışmalarında bir milyar liraya yakın harcama yapılmış ve bunun sonucu 12 Ekim 1992 tarihinde “Atatürk Evi ve Müzesi” olarak resmi açılışı yapılmıştır.
Mersin Atatürk Evi ve Müzesi'nin alt katı "Fotoğrafları ve Belgelerle Atatürk Müzesi" olarak hazırlanmıştır. Ayrıca Ankara, Anıtkabir Müzesi'nden getirilen 22 adet kişisel eşyası da sergilenmektedir.
Etnoğrafik eserlerin sergilendiği üst katta salona açılan yedi odanın ikisi yatak odası, biri çalışma odası, dördü ise oturma odası olarak değerlendirilmiştir.
MERSİN ATATÜRK EVİ
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, büyük önder Atatürk Akdeniz’in bu güzel kenti ve ticaret merkezi Mersin'imizi sekiz kez ziyaret ederek onurlandırmışlardır.
Bu ziyaretlerden ilki 17-19 Mart 1923’te gerçekleşmiştir. Bunu 2 Ocak-2 Şubat 1925, 9-16 Mayıs 1926, 11-12 Şubat 1931, 28 Ocak 1933, 20-21 Şubat 1935, 19 Kasım 1937 ve 20-23 Mayıs 1938 tarihlerindeki gezileri izlemiştir.
Sevgili Atamız ve eşi Latife Hanım 20 Ocak-2 Şubat 1925 tarihleri arasında kentimizi ziyaret edişlerinde, bugün müze olarak değerlendirilmiş olan bu yapıda on bir gün boyunca Mersinliler tarafından içten bir sevgi ve coşku ile ağırlanmışlardır. Mersinliler konağın sahibi Fedon Tahinci ile birlikte büyük önderimiz ve eşini en iyi şekilde konuk edebilmek için elbirliği ile hazırlık yapmış ve kentin en görkemli olan yapısını içindeki değerli döşeme ve mefruşata ek olarak, verdikleri eşyalarla da güzelleştirerek konukseverliğin en anlamlı örneklerinden birini sunmuşlardır.
Zemin katta ayrıca çeşitli kültürel etkinlikler için düzenlenmiş 50 kişilik bir konferans salonu yer almaktadır.
Ön cephede yer alan büyük yatak odası Mersin Deniz Ticaret Odası, yanındaki oturma odası Ticaret ve Sanayi Odası, diğer odalar ise Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenmiştir.
Halı, şamdan, saat, lamba, şekerlik, fincan, semaver, sini, örtü ve çevre gibi etnoğrafik değere sahip objeler v.b. ev eşyaları Sivas, Tokat, Konya, Ankara Etnoğrafya müzelerinden sağlanmıştır. Ayrıca bazı eşyalar Tarsuslu Mehmet ve Belkıs Akçora ailesi ile Taki Aleksinoğlu'nun bağışıdır. Atamızın kahve içtiği fincan ise Erdal Akalın tarafından armağan edilmiştir.