İç Güzellik Yalanı Üzerine...

Çirkin.Palyaço

Kayıtlı Üye
Bu başlığın altında toplanmış o kadar çok kötü deneyim var ki...Anlatacaklarım bir cinsiyeti küçültmek ya da aşağılamak için değil asla.Şimdiden kadınların aflarına sığınıyorum.

Lise dönemlerinin soyutlanmış, dışlanmış 2 erkeğinden biriydim.O dönemlerde başınızda kavak yelleri eserken, dersleri ya da hayatı çok fazla umursamaz bilirsiniz.Ben de hoşlandım, ben de sevdim.Aynanın karşısına sadece kravatımı ve saçımı düzeltmek için geçerdim.Nereden bilebilirdim ki bir sonraki aynaya bakışımın; kaşımın, gözümün, burnumun, boyumun-posumun duruşu ve şeklinden ötürü olacağını.Ben ki çok utangaç biriydim, hoşlandığım kızın yüzüne söylemeye cesaretim olmadığı için mektup yazmıştım (şimdiki aklım olsa bu antika yöntemi sergilemezdim).Her neyse, tenefüsü sabırsızlıkla bekledim.Tenefüs bitiminde, sınıf kapısının eşiğinden bana bakıyordu.Bakışlarındaki sert ifadeyi asla unutamam, o an orada olmamayı diledim.İlk hoşlanmamın bedelini sanki bir suç işlermişçesine, suçluluk duygusu içinde ödüyordum.Yanına çağırdı beni işaret ederek.Yanına geldiğinde yumruk yapmış elleri arasından taşan kağıt parçaları görüyordum, bir hışımla "Sen kendini ne zannediyorsun" deyip suratıma parçalara ayırdığı mekbumun
suratıma fırlattığını hatırlıyorum, sonrasında söylediklerini hatırlamıyorum, çünkü ilk söylediği sözün altında ezilip kalmıştım.Ha bir de arkadaşlarımın kahkahaları kalmış aklımda.Öyle yıkılmış, öyle üzülmüştüm ki, konuşmadım kimseyle bir zaman.İçime kilitledim kendimi...Bir zaman sonra hoşlandığım o kızın, okulun yakışıklı erkeklerinden biriyle el ele gördüm.Unutuyor insan elbette, ben de unuttum, unutmak zorundaydım.İşte, aynanın karşısına kravatımı bağlayıp, saçımı taramak yerine, tipimi sorguladığım ilk olay olmuştu bu.

O yıkımdan sonra, kendime olan güveni kazanabilmek, üzerimdeki çekingen adam gömleğini atabilmek için tiyatroya gittim bir yıl boyunca.Faydasını gördüm mü, evet gördüm.Kendime güvenim de gelmişti.Ama aynalara bakamıyordum, kendimi görmek bile istemiyordum.

Devamını daha sonra anlatabilir miyim arkadaşlar, uzun cümleler okumayı sevmez kimse.İnsanları da ilk günden kendimden ve yazdıklarımdan soğutmak istemem.
 
Yaşam içinde bulunduğumuz bir tiyatro salonuna benziyor. Tüm hayatımızı, yaşantılarımızı o salon içerisinde oynuyoruz. Bu yüzden sanıyoruz ki hayat bundan ibaret; Hayat bizden ibaret. Söylediklerimiz, söylemediklerimiz, fark ettiklerimiz, fark etmediklerimiz.. hepsi başka yaşamlarda iz bırakıyor. Bazen fark edip, görmezden geldiğimiz detaylar hazırlıyor bir sonraki yolumuzun nereye varacağını. Kurtuldum sanıp ilerlerken, zafer uğruna yaptıklarımızın bedellerinin ödenebileceğini unutuyoruz. Başaramadım derken, denemiş olmanın ne denli asil bir eylem olduğunu unuttuğumuz gibi. Neye dokunsak kurutuyorsak, dokunmayı bilmediğimizden.. Biz işte, kendi yaptığımız aynalara bakıp "kendimizi" görmekten çekinen, biz.
 
Son düzenleme:
Yaşam içinde bulunduğumuz bir tiyatro salonuna benziyor. Tüm hayatımızı, yaşantılarımızı o salon içerisinde oynuyoruz. Bu yüzden sanıyoruz ki hayat bundan ibaret; Hayat bizden ibaret. Söylediklerimiz, söylemediklerimiz, fark ettiklerimiz, fark etmediklerimiz.. hepsi başka yaşamlarda iz bırakıyor. Bazen fark edip, görmezden geldiğimiz detaylar hazırlıyor bir sonraki yolumuzun nereye varacağını. Kurtuldum sanıp ilerlerken, zafer uğruna yaptıklarımızın bedellerinin ödenebileceğini unutuyoruz. Başaramadım derken, denemiş olmanın ne denli asil bir eylem olduğunu unuttuğumuz gibi. Neye dokunsak kurutuyorsak, dokunmayı bilmediğimizden.. Biz işte, kendi yaptığımız aynalara bakıp "kendimizi" görmekten çekinen, biz.

Yaşamamızın, hayatta olmamızın temel gayesi var, yaratan için var olduk.Tek cinsiyet olarak da yaratılabilirdi insanoğlu, kadın-erkek olarak yaratıldık, yaratılırken de kafalarına aklı, kalplerine de sevgiyi yerleştirdi.
Öte yandan altın oran kuralı ile de insanlar önce mimaride güzel olanın kriterlerini belirlediler, sonra insanlar birbirleri arasında altın orana göre tercihler yapmaya başlar oldu.
Kadınlar altın oran kuralının dışında ayrı bir yere şansa sahip; çünkü kadınlar yüzyıllar boyunca seçilen değil, seçen taraf olmuştur.Bu sebeple ki, hayattaki ilk ve son olmayacak olan hayal kırıklığını yaşadım aşkta.
 
Bu başlığın altında toplanmış o kadar çok kötü deneyim var ki...Anlatacaklarım bir cinsiyeti küçültmek ya da aşağılamak için değil asla.Şimdiden kadınların aflarına sığınıyorum.

Lise dönemlerinin soyutlanmış, dışlanmış 2 erkeğinden biriydim.O dönemlerde başınızda kavak yelleri eserken, dersleri ya da hayatı çok fazla umursamaz bilirsiniz.Ben de hoşlandım, ben de sevdim.Aynanın karşısına sadece kravatımı ve saçımı düzeltmek için geçerdim.Nereden bilebilirdim ki bir sonraki aynaya bakışımın; kaşımın, gözümün, burnumun, boyumun-posumun duruşu ve şeklinden ötürü olacağını.Ben ki çok utangaç biriydim, hoşlandığım kızın yüzüne söylemeye cesaretim olmadığı için mektup yazmıştım (şimdiki aklım olsa bu antika yöntemi sergilemezdim).Her neyse, tenefüsü sabırsızlıkla bekledim.Tenefüs bitiminde, sınıf kapısının eşiğinden bana bakıyordu.Bakışlarındaki sert ifadeyi asla unutamam, o an orada olmamayı diledim.İlk hoşlanmamın bedelini sanki bir suç işlermişçesine, suçluluk duygusu içinde ödüyordum.Yanına çağırdı beni işaret ederek.Yanına geldiğinde yumruk yapmış elleri arasından taşan kağıt parçaları görüyordum, bir hışımla "Sen kendini ne zannediyorsun" deyip suratıma parçalara ayırdığı mekbumun
suratıma fırlattığını hatırlıyorum, sonrasında söylediklerini hatırlamıyorum, çünkü ilk söylediği sözün altında ezilip kalmıştım.Ha bir de arkadaşlarımın kahkahaları kalmış aklımda.Öyle yıkılmış, öyle üzülmüştüm ki, konuşmadım kimseyle bir zaman.İçime kilitledim kendimi...Bir zaman sonra hoşlandığım o kızın, okulun yakışıklı erkeklerinden biriyle el ele gördüm.Unutuyor insan elbette, ben de unuttum, unutmak zorundaydım.İşte, aynanın karşısına kravatımı bağlayıp, saçımı taramak yerine, tipimi sorguladığım ilk olay olmuştu bu.

O yıkımdan sonra, kendime olan güveni kazanabilmek, üzerimdeki çekingen adam gömleğini atabilmek için tiyatroya gittim bir yıl boyunca.Faydasını gördüm mü, evet gördüm.Kendime güvenim de gelmişti.Ama aynalara bakamıyordum, kendimi görmek bile istemiyordum.

Devamını daha sonra anlatabilir miyim arkadaşlar, uzun cümleler okumayı sevmez kimse.İnsanları da ilk günden kendimden ve yazdıklarımdan soğutmak istemem.

İç Güzellik Yalanı Üzerine (2)...
Hayal kırıklığı, tiyatro derken üniversite başladı...Nadasa bırakmıştım kalbimi de zihnimi de, hani defalarca kez denemekten bıkmayan insanlar vardır.Bir dene olmaz, ikinci defa dener, üçüncü defa dener, sayısız denemeler yapar, ama yapar sonuçta.Çok imrendim öyle adamlara, ama yapamadım. Bir yerde vazgeçtim...
Üniversitenin 2. sınıfına kadar alışmıştım yalnız takılan adam olmaya.Olmaz olsun, umutlu olup olmamak arasında sınanıyordum herhalde, yine bir kızdan hoşlanmıştım.Ama aklıma ilk hayal kırıklığım geldi, geri çektim kendimi.Belki korkum, söylememin önüne geçti.Dayanamıyordum, kaçamıyorsun çünkü sevdiğinden...Ona hislerimi söyleyemediğim için içim içimi kemiriyordu.Hem söylemek isteyip, hem de acı tecrübenizin aklınıza gelince söylemekten vazgeçmenin ikilemi berbat bir ruh haliymiş.
Rahat yoktu bana, korka korka bir kez daha denedim.Hislerim artık bende misafir değildi, hislerimi paylaştım hoşlandığım kıza.Sürpriz bir cevap gelirmiydi?Evet gelmedi...

Bir kez daha yıkıldım...
Kendimi çok kötü hissetmiştim o gün, kendimden o kadar nefret eder hale geldim ki; burnuma, kaşıma, gözüme, boyuma-posuma her bir uzvuma isyan ettim.Kendimden tiksiniyordum, sevmiyordum kısacası kendimi (hala daha da sevmem kendimi).Kendimi derslere vermeye çalıştım, üniversite içi sosyal projeler aradım kendime.Belki birilerine insanlık adına faydam dokunursa, kendimi değersizlikten, beğenilmemezlik hissinden, tipsizliğimden uzaklaşırım diye düşündüm.işe yarıyor gerçektende, ama benim gibi kafanıza takıp üzülenlerdenseniz etkisi kısa sürüyor.Bir öğretim görevlimiz vardı kulakları çınlasın Bahar Hanım, ona anlattım yaşadıklarımı, kendimi sevmediğimi, hiçbir uzvumu beğenmediğimi.Bana, en beğenmediğin yerler, en beğendiğin yerlerin olsun.Sev onları diyordu.Dış görüntümün reddediliş nedeni olduğuna inanmıyordu.Sırf bunu kendime kanıtlamak için, okulun en sakin içine kapanık, benim gibi pek fazla arkadaş çevresi olmayan kızına çıkma teklif ettim.Sırf dış görünüşümün beğenilmeye engel olup olmadığını görebilmem için.O da beni reddetti...
Şuna emin oldum ki; "dışını beğenmediğinin içini merak etmezsin".Her kadın, hayatta hiçbir zaman uygulamayacağı süslü sözleri sarf eder.Ne için? Çünkü öylesine havalı bir cümledir ki bu "Önemli olan dış güzellik değil, iç güzelliktir".Bu sözü hangi kadına soracak olsanız kimse size bütün samimiyetiyle, "ben içine değil, önce dışına bakarım, yanıma yakışmalı, yakışıklı olmalı" demez.Tipsiz bir erkeksen sevilebilmek için tek seçeneğin var; zengin olmak...Eğer o da yoksa yalnızsın arkadaşım, yapayalnız...
Notre Dam' ın Kanburu' nunda dediği gibi:" Güzel kız; çam ağacı, kavak gibi güzel değildir; ama kışın yaprağı dökülmez. Ah! Neye yarar bunu söylemek? Çirkin olan yaşamasın, daha iyi. Güzel, yakışıklıdan hoşlanır; bahar, kışı hiç sevmez".
 
Benim inandığım şeye göre güzel ve ya çitkin önemli değildir . Önemli olan insanın içidir. Ama kendini beğenmiyorsan ben böyleyim demek yerine kendini değiştir. Ve ya düşünceni değiştir. Hayat hiç bir zaman kendini soyutlamaya gelmez. Soyutladığın an koparsın bir daha ipin ucunu yakalayamazsın. Senin yaptığında bu. Sadece isyan ediyorsun. Ve kendine yapılan şeyi sende bir başkasına yapıyorsun. O kız sırf içine kapanık diye yargılıyorsun.
Bende kendimi beğenen birisi değilim ama biraz makyaj biraz giyim kuşam derken aynada gördüğümü beğeniyorum. İşin önemlisi de bu zaten. Kendini beğenirsen kim ne derse desin umursamazsın. Her şeyin anahtarı sensin.
Benimde kötü deneyimlerim oldu. 3 yıl bıyunca eski sevgilim beni beğensin diye yapmadığım kalmamıştı. Ama en son zamanlarımızda benim o dışını beğendiğim ambalajın aslında içinde hiç bir şey olmadığını gördüm. Ve terk ettim. Zaten ondan sonrada o benim peşimi bırakmadı. Ama ben dönmedim.
Lisede de şişmandım şimdide de öyleyim ama bu hiç bir şekilde benim hayatımı yarım bırakmama engel olmadı. Çok güzel aşklar yaşadım buna rağmen. Kendimi geliştirmek adına bir sürü kitap okudum ilgi alanlarımı çoğalttım ve bunları yaparken çok zevk aldım . Ve giridiğim her orrtamda uyum sağlamaya başladım. Kimse bana bakmaz diye düşünürken aslında en çok dikkat çeken ben oldum. İnsanlar benim yanımda rahatlardı. İstedikleri gibi konuşuyorlardı . Güveniyorlardı.o taş bebek gibi kızlar beni kıskanmaya başlamıştı bu sefer. Ve işin en komiğide ben hiç bir zaman değişmemiştim. Sadece öz güvenim artmıştı. Kendime inanıyordum. Kendimi biliyordum. Onlar o erkeklerin yanında kırlganlaşmaya başlarken ben aksine onlara kankalık yapıyordum. Ve hiç beklemediğim insanlar benle sevgili olmak istedi. Kafama yatarsa sevgili oluyordum. Ama genelde kendini bir halt sananlar bomboş bir duvardı aslında.
O 3 yıllık sevgilim bile benim bu kadar güçlü olabilceğimi düşünmüyordu. Ama öyleydim.
Sanada bunu tavsiye ederim. Hayat sandığımızdan daha kısa. Bırakmakla hiç bir şey olmuyor.
 
Benim inandığım şeye göre güzel ve ya çitkin önemli değildir . Önemli olan insanın içidir. Ama kendini beğenmiyorsan ben böyleyim demek yerine kendini değiştir. Ve ya düşünceni değiştir. Hayat hiç bir zaman kendini soyutlamaya gelmez. Soyutladığın an koparsın bir daha ipin ucunu yakalayamazsın. Senin yaptığında bu. Sadece isyan ediyorsun. Ve kendine yapılan şeyi sende bir başkasına yapıyorsun. O kız sırf içine kapanık diye yargılıyorsun.
Bende kendimi beğenen birisi değilim ama biraz makyaj biraz giyim kuşam derken aynada gördüğümü beğeniyorum. İşin önemlisi de bu zaten. Kendini beğenirsen kim ne derse desin umursamazsın. Her şeyin anahtarı sensin.
Benimde kötü deneyimlerim oldu. 3 yıl bıyunca eski sevgilim beni beğensin diye yapmadığım kalmamıştı. Ama en son zamanlarımızda benim o dışını beğendiğim ambalajın aslında içinde hiç bir şey olmadığını gördüm. Ve terk ettim. Zaten ondan sonrada o benim peşimi bırakmadı. Ama ben dönmedim.
Lisede de şişmandım şimdide de öyleyim ama bu hiç bir şekilde benim hayatımı yarım bırakmama engel olmadı. Çok güzel aşklar yaşadım buna rağmen. Kendimi geliştirmek adına bir sürü kitap okudum ilgi alanlarımı çoğalttım ve bunları yaparken çok zevk aldım . Ve giridiğim her orrtamda uyum sağlamaya başladım. Kimse bana bakmaz diye düşünürken aslında en çok dikkat çeken ben oldum. İnsanlar benim yanımda rahatlardı. İstedikleri gibi konuşuyorlardı . Güveniyorlardı.o taş bebek gibi kızlar beni kıskanmaya başlamıştı bu sefer. Ve işin en komiğide ben hiç bir zaman değişmemiştim. Sadece öz güvenim artmıştı. Kendime inanıyordum. Kendimi biliyordum. Onlar o erkeklerin yanında kırlganlaşmaya başlarken ben aksine onlara kankalık yapıyordum. Ve hiç beklemediğim insanlar benle sevgili olmak istedi. Kafama yatarsa sevgili oluyordum. Ama genelde kendini bir halt sananlar bomboş bir duvardı aslında.
O 3 yıllık sevgilim bile benim bu kadar güçlü olabilceğimi düşünmüyordu. Ama öyleydim.
Sanada bunu tavsiye ederim. Hayat sandığımızdan daha kısa. Bırakmakla hiç bir şey olmuyor.

Senin için önemli olmaz, çünkü kadınlar her zaman seçen taraf olmuştur...Dışını beğenmediğinin birinin içini zaten merak etmezsin.Bu sebeple de karşındakinin içi pırlanta kadar tertemiz olsa neye yarar ki karşı taraf seni yakışıklı bulmadıktan sonra?Daha bugün bir haber okudum twitter da, bir kadın cinayeti.Hayalleri yitip giden bir üniversite öğrencisi sevgilisi tarafından öldürülmüş, öldüren erkek arkadaşının fotoğrafına baktım.Üzüldüm; hem yitip giden cana, hem de hayatının temeline doğru erkek olarak konumlandırdığı yakışıklı erkek figürü.Bütün yakışıklı erkekler elbette kötü değildir.Ama asıl söylemek istediğim, o kızcağız da onu mutlu edecek kişi olarak dışına baktı önce hayatına sokarken o erkeği.

Diyorsun ki kendini beğenmiyorsan, değiştir kendini.Belki sporla ilgilenirsem, hobiler edinirsem ya da düşüncelerimi değiştirirsem, tipsiz, çelimsiz vücudum bir anda poff diye yakışıklı erkeğe dönüşür kimbilir değil mi?Gerçekçi olmak gerekiyor, söylediğine sen kendin inanmıyorsun ama benim düşüncelerle kendimi iyi hissedeceğimi söylüyorsun.Kendimi soyutlamıyorum, bilakis bütün gerçekliğimle, tipsizliğimle buradayım.Beni soyutlayan, bana sevme ve sevilebilme şansını tanımayan dış güzelliğe verilen değerdir.Hesap sormaya hakkım yok hiçbir kadından; "neden çirkin adamları beğenmiyorsunuz" diyememki.Göz var nizam var ve gerçekler var...

Ama şu tutarsızlığı hiçbir zaman anlayamamışımdır; iç güzelliğe önem verdiğini iddia eden kadınların, sözlerinin tam aksi tercihler yapması.Kadınlar inanmadıkları süslü cümlelerin edebiyatını yapıyorlar.

Kendinle beni eş tutmuşsun.Lütfen;kadınlar ile erkeklerin ilişkilerdeki koşulları asla aynı değildir.Senin çirkin olman senin sevilmene engel olmadı olmaz hiçbir zaman.Kaldı ki sen de her kadın gibi, hayatına sokacağın kişide önce görüntü aramışsın.Şişman ya da zayıf olman kadınların seçme hakkını elinden almıyor.Israrla bir erkek ile kadının şansını aynı tutmaya çalışıyorsun.Ömrünü yalnızlıkla kimseler olmadan hayatında yaşayan çirkin bir kız duymadım görmedim.Ama ömrünü yalnızlıkla sonlandıran ve sonlandıracak olan çok erkek var, olmaya da devam edecek.
Notre Dame' ın Kanburu' nu okudun mu, okumadıysan okumanı şiddetle tavsiye ederim.Notre Dame' ın Kanburu der ki;
-Yüzüme bakma güzel kız, yüreğime bak benim. Yakışıklı gençler, çok zaman taş yürekli olur, öyle yürekler var ki sevmek, sevilmek nedir, bilmez. Güzel kız, çam ağacı, kavak gibi güzel değildir; ama kışın yaprağı dökülmez. Ah! Neye yarar bunu söylemek? Çirkin olan yaşamasın, daha iyi. Güzel, güzelden hoşlanır.Bahar, kışı hiç sevmez. Güzellik, yaman şeydir, Her şeye kadirdir, o. Güzelliğin yarımı, eksiği makbul degildir. Karga, yalnız gündüz uçar, Baykuş da gece dolaşır; Kuğu ise hem gece hem gündüz uçar.



Biz yüreği güzel insanlardık, ama tipsiz olduğumuzdan sevenimiz yok
 
Senin için önemli olmaz, çünkü kadınlar her zaman seçen taraf olmuştur...Dışını beğenmediğinin birinin içini zaten merak etmezsin.Bu sebeple de karşındakinin içi pırlanta kadar tertemiz olsa neye yarar ki karşı taraf seni yakışıklı bulmadıktan sonra?Daha bugün bir haber okudum twitter da, bir kadın cinayeti.Hayalleri yitip giden bir üniversite öğrencisi sevgilisi tarafından öldürülmüş, öldüren erkek arkadaşının fotoğrafına baktım.Üzüldüm; hem yitip giden cana, hem de hayatının temeline doğru erkek olarak konumlandırdığı yakışıklı erkek figürü.Bütün yakışıklı erkekler elbette kötü değildir.Ama asıl söylemek istediğim, o kızcağız da onu mutlu edecek kişi olarak dışına baktı önce hayatına sokarken o erkeği.

Diyorsun ki kendini beğenmiyorsan, değiştir kendini.Belki sporla ilgilenirsem, hobiler edinirsem ya da düşüncelerimi değiştirirsem, tipsiz, çelimsiz vücudum bir anda poff diye yakışıklı erkeğe dönüşür kimbilir değil mi?Gerçekçi olmak gerekiyor, söylediğine sen kendin inanmıyorsun ama benim düşüncelerle kendimi iyi hissedeceğimi söylüyorsun.Kendimi soyutlamıyorum, bilakis bütün gerçekliğimle, tipsizliğimle buradayım.Beni soyutlayan, bana sevme ve sevilebilme şansını tanımayan dış güzelliğe verilen değerdir.Hesap sormaya hakkım yok hiçbir kadından; "neden çirkin adamları beğenmiyorsunuz" diyememki.Göz var nizam var ve gerçekler var...

Ama şu tutarsızlığı hiçbir zaman anlayamamışımdır; iç güzelliğe önem verdiğini iddia eden kadınların, sözlerinin tam aksi tercihler yapması.Kadınlar inanmadıkları süslü cümlelerin edebiyatını yapıyorlar.

Kendinle beni eş tutmuşsun.Lütfen;kadınlar ile erkeklerin ilişkilerdeki koşulları asla aynı değildir.Senin çirkin olman senin sevilmene engel olmadı olmaz hiçbir zaman.Kaldı ki sen de her kadın gibi, hayatına sokacağın kişide önce görüntü aramışsın.Şişman ya da zayıf olman kadınların seçme hakkını elinden almıyor.Israrla bir erkek ile kadının şansını aynı tutmaya çalışıyorsun.Ömrünü yalnızlıkla kimseler olmadan hayatında yaşayan çirkin bir kız duymadım görmedim.Ama ömrünü yalnızlıkla sonlandıran ve sonlandıracak olan çok erkek var, olmaya da devam edecek.
Notre Dame' ın Kanburu' nu okudun mu, okumadıysan okumanı şiddetle tavsiye ederim.Notre Dame' ın Kanburu der ki;
-Yüzüme bakma güzel kız, yüreğime bak benim. Yakışıklı gençler, çok zaman taş yürekli olur, öyle yürekler var ki sevmek, sevilmek nedir, bilmez. Güzel kız, çam ağacı, kavak gibi güzel değildir; ama kışın yaprağı dökülmez. Ah! Neye yarar bunu söylemek? Çirkin olan yaşamasın, daha iyi. Güzel, güzelden hoşlanır.Bahar, kışı hiç sevmez. Güzellik, yaman şeydir, Her şeye kadirdir, o. Güzelliğin yarımı, eksiği makbul degildir. Karga, yalnız gündüz uçar, Baykuş da gece dolaşır; Kuğu ise hem gece hem gündüz uçar.



Biz yüreği güzel insanlardık, ama tipsiz olduğumuzdan sevenimiz yok

Sen bu kafayla yaşamaya devam et o zaman.
Kendine Kuasimodayu örnek alıcağına çirkin ördek yavrusunu al.
En azından birr umudun olur.
 
Cevap: ---> Cevap: İç Güzellik Yalanı Üzerine...

Birgül'üme katılıyorum ve sana bir şarkı armağan ediyorum

Ajda Pekkan - Boşvermişim Dunyaya (AJDA PEKKAN - 1968) - YouTube

İyi niyetli yaklaşımınız için teşekkürler.Keşke bir şarkıyla, bir çırpıda değişseydi bazı şeyler. Tipsizlik, zamanla kabuk bağlayan yaralar gibi kapanabilen bir şey olsaydı değişirdi.Şarkılar, filmler, birkaç edinilmiş hobi...Hepsi de düşünceleri meşgul etmek için, gerçeği örtemiyor maalesef
 


Sen bu kafayla yaşamaya devam et o zaman.
Kendine Kuasimodayu örnek alıcağına çirkin ördek yavrusunu al.
En azından birr umudun olur.

Gel gör ki hiçbir kadın çirkin ördek mutlu olacak diye beğeni anlayışını değiştirmez.Kaldı ki bunun adı sevgi olmaz, acıma hissi olur ancak.Acıdan keyif alıyorum sanıyorsunuz?Çok mu memnunum halimden?Düşüncelerimi değiştirsem ne olacak?Olumlu düşünmekle tipsizliğimden kurtulup kadınların beğendiği o yakışıklı erkeğe mi dönüşeceğim.Hayatınızda kaç tipsiz, çelimsiz erkeğe aşık oldunuz?Öyleyse umut vermenin mantığını bana söyler misiniz?
 

Gel gör ki hiçbir kadın çirkin ördek mutlu olacak diye beğeni anlayışını değiştirmez.Kaldı ki bunun adı sevgi olmaz, acıma hissi olur ancak.Acıdan keyif alıyorum sanıyorsunuz?Çok mu memnunum halimden?Düşüncelerimi değiştirsem ne olacak?Olumlu düşünmekle tipsizliğimden kurtulup kadınların beğendiği o yakışıklı erkeğe mi dönüşeceğim.Hayatınızda kaç tipsiz, çelimsiz erkeğe aşık oldunuz?Öyleyse umut vermenin mantığını bana söyler misiniz?

Bir şey sorucam o zaman sana bende hayatında aşk olmadan da yaşayabiliyor musun? Ve ya beğenilmedin diye nefes almayı bırakıyor musun? Bir başkası sana kendini önemsiz hissettirme hakkını nasıl kaybettin? Doğru bir kız ret erti sende dedin ki brn öleyim. Zaten senin hiç ailen yok. Uğraştığın bir hasalık yok. Kanserden bir habersin. Dünyada açılık çekenlerden de bir haberain. Hatta ve hatta savaştan da haberin yok. Ama bir kız seni ret etti sen çirkinsin dedi dünyanın sonu geldi.

Nasıl bu kadar bencil olabilirsin. Aşksızda bu yaşına kadar gelmişin.
 
+bu düşünceye sahip birisi ile hiç bir kız çıkmaz acısa bile. Sen daha kendini sevmiyorsun bir başkasının seni sevmesini istiyorsun. Karşındaki insanı yorar bu.
 


Bir şey sorucam o zaman sana bende hayatında aşk olmadan da yaşayabiliyor musun? Ve ya beğenilmedin diye nefes almayı bırakıyor musun? Bir başkası sana kendini önemsiz hissettirme hakkını nasıl kaybettin? Doğru bir kız ret erti sende dedin ki brn öleyim. Zaten senin hiç ailen yok. Uğraştığın bir hasalık yok. Kanserden bir habersin. Dünyada açılık çekenlerden de bir haberain. Hatta ve hatta savaştan da haberin yok. Ama bir kız seni ret etti sen çirkinsin dedi dünyanın sonu geldi.

Nasıl bu kadar bencil olabilirsin. Aşksızda bu yaşına kadar gelmişin.

Hayati fonksiyonlarını yerine getirebilirsin.Beslenmeye, sağlığa da dikkat edebilirsin.Aşksız da yaşanır elbette.Ama asıl söylemek istediğin şey sanırım şu; "bak dünyada açlık var, sefalet var, savaş var, hastalık var.Haline şükret fazlasını isteme.
-Sen de haklısın;hastalık, savaş, kargaşa açlık var diye sevmeyi sevilmeyi beklememeliyim, ne haddime değil mi.Bu tür şeyler sadece sizlere ve yakışıklı adamlara tanınmış bir hak oysaki.
-Saydığın sorunları hatırlatınca, bunları önemsemediğim anlamı mı çıkıyor.Eğer bu saydıkların, ben polyannacılık yapıp "mış" gibi yapınca düzelecekse tamam, kabul "mış" gibi yaparım.
 
+bu düşünceye sahip birisi ile hiç bir kız çıkmaz acısa bile. Sen daha kendini sevmiyorsun bir başkasının seni sevmesini istiyorsun. Karşındaki insanı yorar bu.

Bu düşünceye değil, bu tipe sahip bir erkekle hiçbir kız çıkmak istemez, acısa bile...Kendimin neresini seveyim?Sevilmeyen burnumu mu, sevilmeyen kaşımı mı, sevilmeyen biçimsiz yüz hatlarımı mı yoksa beğenilmeyen çelimsiz vücudumu mu?Tanımayı bile istenmeyecek tipsizliğim olduğu için, yorulmasını gerektirecek bir durumda olmayacaktır doğal olarak
 
Bu düşünceye değil, bu tipe sahip bir erkekle hiçbir kız çıkmak istemez, acısa bile...Kendimin neresini seveyim?Sevilmeyen burnumu mu, sevilmeyen kaşımı mı, sevilmeyen biçimsiz yüz hatlarımı mı yoksa beğenilmeyen çelimsiz vücudumu mu?Tanımayı bile istenmeyecek tipsizliğim olduğu için, yorulmasını gerektirecek bir durumda olmayacaktır doğal olarak

Kendine acıyan insandan nefret ederim ve sen aynısını yapıyprsun. Ben seni görmedim hiç tipinde umurumda değil yanlış düşünütorsun.
O zaman sen sötle bir kız seni neden sevsin??

Açık konuşuyorum kendine bunu diye bilen biri benim hayatımda ne arkadaş olarak ne de sevgili olrak yer kaplayamaz. O yüzdrn dedim sana ben başka derdin mi yok bunu önemsiyorsun diye.

Sevilmek istiyorsan kendini sev. Sonrası gelir. Ama srn bunu yapamayacak kadar kendine acıyorsun ve bir başkasınında sana acımasını istiyorsun. Benim tek anladığım bu dediklerinden.
 


Kendine acıyan insandan nefret ederim ve sen aynısını yapıyprsun. Ben seni görmedim hiç tipinde umurumda değil yanlış düşünütorsun.
O zaman sen sötle bir kız seni neden sevsin??

Açık konuşuyorum kendine bunu diye bilen biri benim hayatımda ne arkadaş olarak ne de sevgili olrak yer kaplayamaz. O yüzdrn dedim sana ben başka derdin mi yok bunu önemsiyorsun diye.

Sevilmek istiyorsan kendini sev. Sonrası gelir. Ama srn bunu yapamayacak kadar kendine acıyorsun ve bir başkasınında sana acımasını istiyorsun. Benim tek anladığım bu dediklerinden.

Farzet ki acındırıyorum, diğer türlüsü mümkün müydü sanki?Hangi erkeği dış görüntüsüyle değerlendirmeden sevdin?Hakikaten sevdiğin fotoğrafını gösterebilecek kadar arkasında durabileceğin tipsiz bir sevgilin oldu mu hiç?Bahse girerim olmamıştır.
Farzet ki senden hoşlanan tipsiz, çelimsiz bir erkek var.Ama öte yandan kendisiyle de barışık, kendisini seviyor.O erkeğin içini bilmiyorsun, görmene imkan yok.Ne yaparsın?
 

Farzet ki acındırıyorum, diğer türlüsü mümkün müydü sanki?Hangi erkeği dış görüntüsüyle değerlendirmeden sevdin?Hakikaten sevdiğin fotoğrafını gösterebilecek kadar arkasında durabileceğin tipsiz bir sevgilin oldu mu hiç?Bahse girerim olmamıştır.
Farzet ki senden hoşlanan tipsiz, çelimsiz bir erkek var.Ama öte yandan kendisiyle de barışık, kendisini seviyor.O erkeğin içini bilmiyorsun, görmene imkan yok.Ne yaparsın?

Hala acındırıyorsun. benim soruma bile cevap vermedin.
Bana fakir edebiyatı yapma. Hepsini gösteririm sıkıntı yok. Geçmişimle barışığım.
Ama sadece şunu diycem çünkü seninle tartışmanın bir manası yok sen kendine bunları diyebiliyorsan iç güzelliğine bile bakılmaz.
 


Hala acındırıyorsun. benim soruma bile cevap vermedin.
Bana fakir edebiyatı yapma. Hepsini gösteririm sıkıntı yok. Geçmişimle barışığım.
Ama sadece şunu diycem çünkü seninle tartışmanın bir manası yok sen kendine bunları diyebiliyorsan iç güzelliğine bile bakılmaz.

Beni boşver, öyle ya dışını beğenmeyenin içi de kötüdür sana göre.Acındırdığımı düşün, hatta içimin de dışım kadar çirkin olduğunu kabul edelim.Diyelimki başka bir erkek var, tipsiz bir fiziğe sahip fakat içi onun aksine harika bir adam.Bu adam sana duygularını açtı, seni cezbetmeyen bir adama kendini anlatma şansımı vereceksin, komik olma lütfen.Ne sen, ne de başka bir kadın, dışını beğenmediği erkeğin içini merak etmez.Bunun böyle olduğunu çok iyi biliyorsun, ama sırf beni yalanlamak için yalan söylemeyi bile göze alıyorsun.Senin soruna cevap verdim, keşke dikkatli okumuş olsaydın.Bir kadının benden hoşlanması için önce beni çekici bulması lazım.Erkekleri alışveriş yaptığınız mağazalarınızın vitrini gibi düşünün, hoşuna giden kıyafeti gördüğünde baka kalırsın, onu istersin içinden.Benim içim cennet bahçesi olsa neye yarar ki dışardan çekici görünmeyince, çekici görünmeyen erkeği merak eder misin özünde nasıp biridir diye?
 
Senin teselli dolu sözlerini onaylayan biri olsaydım, yarattığın hayali mutluluktuk tablosuna inansaydım içi güzel bir adam olacaktım.İşte bu yüzden içi pis bir adamım sana göre.Varsın öyle düşünsün, tam tersi biri de olsam sonuç hiç değişmeyecekti.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers
vozol puff
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst