Çirkin.Palyaço
Kayıtlı Üye
Bu başlığın altında toplanmış o kadar çok kötü deneyim var ki...Anlatacaklarım bir cinsiyeti küçültmek ya da aşağılamak için değil asla.Şimdiden kadınların aflarına sığınıyorum.
Lise dönemlerinin soyutlanmış, dışlanmış 2 erkeğinden biriydim.O dönemlerde başınızda kavak yelleri eserken, dersleri ya da hayatı çok fazla umursamaz bilirsiniz.Ben de hoşlandım, ben de sevdim.Aynanın karşısına sadece kravatımı ve saçımı düzeltmek için geçerdim.Nereden bilebilirdim ki bir sonraki aynaya bakışımın; kaşımın, gözümün, burnumun, boyumun-posumun duruşu ve şeklinden ötürü olacağını.Ben ki çok utangaç biriydim, hoşlandığım kızın yüzüne söylemeye cesaretim olmadığı için mektup yazmıştım (şimdiki aklım olsa bu antika yöntemi sergilemezdim).Her neyse, tenefüsü sabırsızlıkla bekledim.Tenefüs bitiminde, sınıf kapısının eşiğinden bana bakıyordu.Bakışlarındaki sert ifadeyi asla unutamam, o an orada olmamayı diledim.İlk hoşlanmamın bedelini sanki bir suç işlermişçesine, suçluluk duygusu içinde ödüyordum.Yanına çağırdı beni işaret ederek.Yanına geldiğinde yumruk yapmış elleri arasından taşan kağıt parçaları görüyordum, bir hışımla "Sen kendini ne zannediyorsun" deyip suratıma parçalara ayırdığı mekbumun
suratıma fırlattığını hatırlıyorum, sonrasında söylediklerini hatırlamıyorum, çünkü ilk söylediği sözün altında ezilip kalmıştım.Ha bir de arkadaşlarımın kahkahaları kalmış aklımda.Öyle yıkılmış, öyle üzülmüştüm ki, konuşmadım kimseyle bir zaman.İçime kilitledim kendimi...Bir zaman sonra hoşlandığım o kızın, okulun yakışıklı erkeklerinden biriyle el ele gördüm.Unutuyor insan elbette, ben de unuttum, unutmak zorundaydım.İşte, aynanın karşısına kravatımı bağlayıp, saçımı taramak yerine, tipimi sorguladığım ilk olay olmuştu bu.
O yıkımdan sonra, kendime olan güveni kazanabilmek, üzerimdeki çekingen adam gömleğini atabilmek için tiyatroya gittim bir yıl boyunca.Faydasını gördüm mü, evet gördüm.Kendime güvenim de gelmişti.Ama aynalara bakamıyordum, kendimi görmek bile istemiyordum.
Devamını daha sonra anlatabilir miyim arkadaşlar, uzun cümleler okumayı sevmez kimse.İnsanları da ilk günden kendimden ve yazdıklarımdan soğutmak istemem.
Lise dönemlerinin soyutlanmış, dışlanmış 2 erkeğinden biriydim.O dönemlerde başınızda kavak yelleri eserken, dersleri ya da hayatı çok fazla umursamaz bilirsiniz.Ben de hoşlandım, ben de sevdim.Aynanın karşısına sadece kravatımı ve saçımı düzeltmek için geçerdim.Nereden bilebilirdim ki bir sonraki aynaya bakışımın; kaşımın, gözümün, burnumun, boyumun-posumun duruşu ve şeklinden ötürü olacağını.Ben ki çok utangaç biriydim, hoşlandığım kızın yüzüne söylemeye cesaretim olmadığı için mektup yazmıştım (şimdiki aklım olsa bu antika yöntemi sergilemezdim).Her neyse, tenefüsü sabırsızlıkla bekledim.Tenefüs bitiminde, sınıf kapısının eşiğinden bana bakıyordu.Bakışlarındaki sert ifadeyi asla unutamam, o an orada olmamayı diledim.İlk hoşlanmamın bedelini sanki bir suç işlermişçesine, suçluluk duygusu içinde ödüyordum.Yanına çağırdı beni işaret ederek.Yanına geldiğinde yumruk yapmış elleri arasından taşan kağıt parçaları görüyordum, bir hışımla "Sen kendini ne zannediyorsun" deyip suratıma parçalara ayırdığı mekbumun
suratıma fırlattığını hatırlıyorum, sonrasında söylediklerini hatırlamıyorum, çünkü ilk söylediği sözün altında ezilip kalmıştım.Ha bir de arkadaşlarımın kahkahaları kalmış aklımda.Öyle yıkılmış, öyle üzülmüştüm ki, konuşmadım kimseyle bir zaman.İçime kilitledim kendimi...Bir zaman sonra hoşlandığım o kızın, okulun yakışıklı erkeklerinden biriyle el ele gördüm.Unutuyor insan elbette, ben de unuttum, unutmak zorundaydım.İşte, aynanın karşısına kravatımı bağlayıp, saçımı taramak yerine, tipimi sorguladığım ilk olay olmuştu bu.
O yıkımdan sonra, kendime olan güveni kazanabilmek, üzerimdeki çekingen adam gömleğini atabilmek için tiyatroya gittim bir yıl boyunca.Faydasını gördüm mü, evet gördüm.Kendime güvenim de gelmişti.Ama aynalara bakamıyordum, kendimi görmek bile istemiyordum.
Devamını daha sonra anlatabilir miyim arkadaşlar, uzun cümleler okumayı sevmez kimse.İnsanları da ilk günden kendimden ve yazdıklarımdan soğutmak istemem.