meridyen2
Kayıtlı Üye
Hz. Mehdi (a.s.)'a Yobazların Gösterdiği Tepkinin Nedeni Hz. Mehdi (a.s.)'ın İslam'ın Sevgi ve Özgürlük Dolu Anlayışını Savunmasıdır
Ahir zamanın kutlu şahsı Hz. Mehdi (a.s.)ın çeşitli hurafeler, batıl inanç ve uygulamalara sahip olan yobaz çevrelerle de zorlu bir mücadelesinin olacağı Peygamber Efendimiz (s.a.v.)in hadislerinden anlaşılmaktadır. Hz. Mehdi (a.s.) yobaz çevrelerin tüm tepkilerine rağmen sevgi ve şefkat anlayışıyla insanların hidayetine vesile olacak, aslından uzaklaştırılmış olan dini özüne döndürecek, Hz. İsa (a.s.) ile buluşacak, Allahın izniyle hak din olan İslam ahlakını yeryüzüne yerleşik kılacaktır.
Sayın Adnan Oktar çeşitli tarihlerdeki röportajlarında Hz. Mehdi (a.s.)ın yobazlara karşı vereceği zorlu mücadeleyi anlatmış ve Hz. Mehdi (a.s.)ın iman gücü ve derin sevgisinin tüm dünyayı saracağını belirtmiştir.
Bazı yobaz çevreler sevgisiz yaklaşımları ile İslam dinine nasıl zarar verirler?
Bu kişiler Hz. Mehdi (a.s.)a neden tepki göstermektedirler?
Hz. Mehdi (a.s.) insanlara nasıl yaklaşacak ve onların hidayetine nasıl vesile olacaktır?
DOĞUDAN BAŞLARI TIRAŞLI KAVİMLER ÇIKACAK; DİLLERİ İLE KURÂN OKUYACAKLAR (FAKAT) BOĞAZLARINDAN AŞAĞI GEÇMEYECEK. ONLAR DİNDEN YAYDAN OKUN ÇIKTIĞI GİBİ ÇIKACAKLAR. (Râmûz-ul Ehâdîs, Hadîs No: 6294) hadis-i şerifinde Peygamberimiz (s.a.v.), ahir zamanda Kuranı çok iyi bilen, saçları tıraş edilmiş, başları sarıklı bazı kişilerin ortaya çıkacağını haber vermiştir. Ancak bu kişiler yaptıkları izahlarla din ahlakını savunuyor görünseler de konuşmaları, açıklamaları, din ahlakına kendilerince ekledikleri bidatlar ve çarpık din anlayışları ile adeta okun yaydan çıkması gibi, İslam dininden uzak olacaklardır. Bu yanlış anlayışlarıyla Kurana ve samimi Müslümanlara karşı mücadele eden bir tavır içinde de olacaklardır. Kuran ahlakına uymayan sevgisizlikleri ve bidatlarla dolu din anlayışları Hz. Mehdi (a.s.)a hased etmeleri, Ehli Kitaba karşı Kurana uymayan nefret politikası izlemeleri ve deccalle iş birliği yapmaları ile bu kişiler çok net olarak tanınacaktır.
Ehli Beyte Haset Eden Yobazlar Gibi Bu Devrin Yobazları da Hz. Mehdi (a.s.)a Karşı Olacaklardır
Geleceği vaad edilen Mehdi dinin tervicini (değerini artırmayı), sünnetin ihyasını (yeniden canlandırmasını) murad ettiği (istediği) zaman; bidat ehl-i ile ameli adet edinen, hasene zannı ile dini karıştıran (dinin aslında, özünde olmayan şeyleri, dinin emri olduğunu zanneden bazı insanlar) hayretle şöyle diyecektir: BU KİMSE (YANİ MEHDİ) DİNİMİZİ KALDIRMAK VE ŞERİATIMIZI İZALE (MAHVETMEK) İSTİYOR. (Mektubat-i Rabbani, 1/535) hadis-i şerifinde belirtildiği gibi yobazlar Hz. Mehdi (a.s.)a haset edecek ve bu hasetlerini Hz. Mehdi (a.s.)a iftira atarak gündeme getireceklerdir. Bu iftiralarının başında, Hz. Mehdi (a.s.)ın dinlerini ortadan kaldıracağı iddiası olacaktır. Oysa Hz. Mehdi (a.s.) onların batıl dinlerine, bidatlarına göre değil Kurana ve Peygamberimiz (s.a.v.)in sünnetine göre davranacaktır. Sayın Adnan Oktar çeşitli tarihlerde konuyla ilgili şu açıklamaları yapmıştır:
Sayın Adnan Oktar, 19 Aralık 2010 tarihli TV Kayseri röportajında yobazların bu iftira dolu iddialarını şöyle deşifre etmiştir:
ADNAN OKTAR: Hz. Hasan (r.a)ı, Hz. Hüseyin (r.a)ı, Hz. Ali (r.a)ı suçladıkları suç ne biliyor musun? Sünnete uymamak. Hz. Ömer(r.a)ın da Ehl-i Sünnet düşmanı olduğuna inanıyorlar. Yani sünnete karşı olduğuna inanıyorlardı, o devrin yobazları. Bu devrin yobazları da aynı kafayla Hz. Mehdi (as)a karşı olacaklar işte. Çok haset ediyorlardı Hz. Hasan (r.a)a, Hüseyin (r.a)a, Hz. Ali (r.a)a, Hz. Ömer (r.a)a. Hz. Osman (r.a.); mübarek, çift nurlu diyordu Peygamberimiz (s.a.v) ona, Zinnureyn, iki nurlu. Azılı yobazlar, onu da öyle yine sünnete uymamak iddiasıyla şehit ettiler. Böyle alçak bunlar, böyle yobaz. Şimdi de asrımızda yine Alevi, Vehhabi düşmanlığı, Şii düşmanlığı yaparak, Müslümanları bölümlere ayırarak, Ehl-i Sünnet, Hanefi, hatta kendi tarikatından olmasına rağmen öldüresiye bir nefret duyan alçak yobazlar var.
Yobazlar Ehl-i Kitaba Karşı Kuran Ahlakına Uymayan Bir Nefret Politikası İzleyeceklerdir
Süveyd bin Gafele (r.a.)dan aktarılan AHİR ZAMANDA TÜREMELER ÇIKACAK: BEYİNLERİ ÇALIŞMAYACAK. KONUŞURKEN ÇOK GÜZEL KONUŞACAKLAR. KURAN OKUYACAKLAR, FAKAT İMANLARI GIRTLAKLARINDAN AŞAĞIYA GEÇMEYECEK... (Buhari, Sahih 3611, 5057, 6930, Müslim, 1066, EBU Davud 4767, Ahmed bin Hanbel, Müsned 1, 81, 113, 131, 289; Tayalisi, el-Müsned, nr. 1984.) hadis-i şerifinde Peygamberimiz (s.a.v.) ahir zamandaki cahil sözde alimlerin akıllarının zayıf olacağına, konuşurken uzun konuşmalar yapacaklarına, saatlerce açıklamalarda bulunacaklarına ama anlattıklarını hayatlarına ve ahlaklarına yansıtamayacaklarına dikkat çekmiştir. Anlattıklarıyla yaşadıkları arasında uyum olmayacak, mesela Kuran ayetleriyle müminlerin fedakarlığını anlatacaklar, ama kendi rahatlarına çok düşkün olacaklar veya sevgi ve şefkatten yoksun olacaklardır. Bu nedenle gerek farklı mezheplere mensup Müslümanlara gerekse Ehl-i Kitaba karşı kin dolu bir nefret duyacaklardır. Allah yolunda hizmet etmenin önemini anlatacaklar, ama aileleriyle, işleriyle meşgul oldukları için ilmen mücadele içine girmeyecekler, Ehl-i Kitaba Allahın birliğini anlatmaktan şiddetle kaçınacaklardır. Peygamberimiz (s.a.v.) İmanları gırtlaklarından aşağıya geçmeyecek derken bunu kast etmekte, bu kimselerin samimi bir tavır içinde olmayacaklarını haber vermektedir.
Sayın Adnan Oktar 21 Ocak 2011 tarihli Kocaeli TV röportajında Ehl-i Kitaba İslam dininin sevgi ve şefkatle anlatılmasının önemine şöyle dikkat çekmiştir:
ADNAN OKTAR: Ahir zamanda bir dejenerasyon olacağını zaten Peygam-berimiz (s.a.v.) söylemiş. Dejenerasyon olmadan zaten Hz. Mehdi (a.s.) çıkmıyor. Bu var. Fakat Hristiyanların Allah diyor olmasını zaten Kuran istiyor. Allah; Allah birdir dedirtin onlara diyor, söyleyin diyor. Hristiyanlardan Müslümanların ilk talep edeceği şey Allahın birliğidir ve Allahtan bahsetmeleridir, Allah demeleridir. Onu diyorlarsa çok güzel, işte Kuranın emri yerine gelmiş. Birinci aşama tamam. Allaha karşı kalplerinde bir sevgi oluşturulmuş. Allaha karşı dost hale getirilmişler. Yani onlar kendilerini Allaha dost biliyorlar. Şimdi Allahın onları dost bilmesi için Muhammeden Resulullah demeleri lazım inşaAllah. O aşamadayız inşaAllah. Şimdi la ilahe illAllahı önce dedirteceğiz, sonra Muhammeden Resulullah dedirteceğiz inşaAllah. Ehl-i Kitaba karşı bizim şefkatli yaklaşmamız gerektiğini Kuran bize açıkça ifade ediyor. Bazı yobaz güruhu kendi kafalarına göre Kuranın dışında doğrudan bir nefret politikası izliyorlar. Böyle bir faaliyet, böyle bir çalışma Kuranın hükümlerine ters olur. Çünkü Kuranda Allah; en güzel tarzın dışında onlarla tartışmayın diyor, Kuran ayeti var (Ankebut Suresi, 46). Vahşiyane tavırlar, hakaret etmeler, saldırmalar yasak; Kuran bunu yasaklamış. Cinayetler, şunlar bunlar; bunlar yobaz güruhunun oyunlarıdır. Bu oyunlara Müslüman gelmeyecek. Allahın emrini yerine getirecekler. Allahın bu emri çok açıktır. Onlara karşı şefkatli olup, en güzel tarzın dışında onlarla tartışmayacağız ve gelin, ortak bir kelimeye gelin diyeceğiz, Allah birdir diyeceğiz. Kuran ayeti bu. Bazı yobaz güruhu buna karşı. Böyle değil diyor. Direkt asıp kesmemiz gerekiyor diyor, direkt nefret etmemiz lazım diyor. Biz Kurana göre hareket ederiz, yobazlara göre hareket etmeyiz.
Yobazlar İslama Karşı Deccalin Ordusunu Oluşturacaklardır
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.): ÜMMETİMDEN BAŞI SARIKLI YETMİŞ BİN ALİM KİŞİ, DECCALE TABİ OLACAKLAR. (İmam Ahmed Bin Hanbel, Müsned, sf. 796) hadisinde, deccale tabi olacak kişileri belirtirken, özellikle Müslüman ümmetinin içinden çıkacak olan ve kendini alim olarak gösteren kişilerden bahsetmektedir. Peygamberimiz (s.a.v.), bu hadisiyle, deccal taraftarı olarak tüm Allah dostlarına karşı faaliyet yapacak olan, din ahlakına en çok zarar veren başlıca grubun, kendini Müslüman olarak gösteren yobazlar olduğuna dikkat çekmektedir.
Sayın Adnan Oktar 21 Aralık 2009 tarihli Adıyaman Asu, Kral Karadeniz ve Ekin TV röportajında Peygamber Efendimiz (s.a.v.)in bu hadis-i şerifini şöyle açıklamıştır:
ADNAN OKTAR: Taylesanlı yetmiş bin alim Hz. Mehdiye karşı deccale destek verecektir. Resullullah (s.a.v.) buyurdu; Deccal İsfahan Yahudilerinden çıkacaktır. Onunla beraber başlarında sarıklı yetmiş bin Yahudi vardır. (Müsned 3. cilt, 224). Yine Enes (r.a)dan rivayet edildiğine göre, Resullulah (s.a.v.) şöyle buyurdu: İsfahan Yahudilerinden taylesanlı yetmiş bin kişi deccalin ardından gider. (Müslim Fiten 124). Resullulah (s.a.v.) ümmetimden başları sarıklı yetmiş bin kişi deccale tabi olacaktır. Bak Resullulah (s.a.v.) ümmetimden başları sarıklı yetmiş bin kişi deccale tabi olacaktır. Abdurrezzak Musannefinde, 11. Cildin, 393. sayfasında. Suyuti, yuvarlak taylesan yani sarkıtmadan sarığın sarılması böyle şapka gibi sarığın sarılması. Taylesan sarık demektir. Yani sarıkta herhangi bir sarkma olmaksızın şapka tarzında sarığın sarılması Yahudi kıyafeti olsa bile Resul-u Ekrem (s.a.v.)in daha farklı tipte taylesan giydiğini ileri sürmektedir. Resulululah (s.a.v.) de iki omuzunun arkasından sarkıtıyor. Bazı rivayetlerde önden diyor ama doğru olan arkadan sarkıtılmasıdır. Görünüşünü ispat etmek için de işte El Ehadülfisan Fi fazl-ı Taylesan adlı risalede yazmıştır diyor. Ayrıca risale yazmış bu konuda. Ama burada Abdurrezzak Musannefinde açık açık geçiyor, bak; Resullulah (s.a.v.) ümmetimden başları sarıklı yetmiş bin kişi deccale tabi olacaktır. Musevilerden de deccale tabi olanlar olacaktır, Hristiyanlardan da tabi olacak olanlar vardır. Ama Musevilerden de Hz. Mehdi (a.s.)a tabi olanlar çok büyük bir yekündür. Hristiyanlardan milyonlarca Hristiyan Mehdi (a.s.)a tabi olacaktır. Yüz milyonlarca Müslüman da yine Hz. Mehdi (a.s.)a tabi olacaktır. Hatta Kuranda o Musevilere de işaret edilir. Yani Hz. Mehdi (a.s.)a tabi olacak Musevilere Beni İsrailden, Beni İsrail kavminden bir topluluk diyor: Adaletle iş görürler diyor; Allah, ayette. Bir topluluk, adaletle iş gören bir topluluk vardır, diyor; Allah. İşte bu gizli topluluk, gizli Müslüman Museviler bunlar. Yani Kurana tabi olmuş Museviler, inşaAllah. Adaletle iş görürler diyor. Her devirde olacağına Kuran işaret etmiş oluyor, inşaAllah.
Yobazlık Dünyayı Cehennem Gibi Yapacak Bir Zihniyete Sahiptir
İLİM, ALİMLERİN KALDIRILMASI (Vefat etmeleri, Allahın Katına alınmaları) İLE ORTADAN KALKAR. ORTALIKTA HİÇBİR ALİM KALMAZ. NİHAYET İNSANLAR CAHİLLERİ REHBER VE ÖNDER EDİNİRLER; MESELELERİNİ ONLARA SORARLAR. ONLAR İLME DAYANMADAN HALKA FETVA VERİR; HEM KENDİSİ SAPAR VE HEM DE HALKI SAPTIRIR. (Buhari, nr. 100, 7307; Müslim, İlim 13 (nr. 2673); Tırmizi, İlim 5 (nr. 2652); Nesai, es-Sünenül-Kübra, nr. 5907; İbn Mace, Mukaddime 8 (nr. 52); Ahmed, el-Müsned, 2/162, 190; Darimi, es-Sünen, Mukaddime 26; İbn Hibban, es-Sahih, nr. 4571, 6719, 6723. Hadis-i şerif Abdullah b. Ömerden (r.anhüma)) hadisinde dikkat çekildiği gibi yobaz, İslam adına ortaya çıkar. Fakat sevgisizdir, ruhu kapkaradır, bağnaz ve anlayışsızdır. Her türlü güzelliğe, estetiğe, sanata, bilime düşmandır. Hayata düşmandır; neşeye, sevince, mutluluğa düşmandır. Dolayısıyla bu zihniyetin hakim olduğu dünya adeta cehennem gibi sıkıcı ve karanlık olur.
İmam Rabbani Hazretleri ise DÜNYALIK PEŞİNDE OLAN DİN ADAMLARININ SÖZLERİNİ DİNLEMEK, KİTAPLARINI OKUMAK ZEHİR YEMEK GİBİ ZARARLIDIR. KÖTÜ DİN ADAMLARININ ZARARLARI BULAŞICIDIR. CEMİYETLERİ BOZAR, MİLLETLERİ PARÇALAR. Tarihte İslam devletlerinin başlarına gelen felaketlere kötü din adamları sebep oldu. Devlet adamlarını doğru yoldan bunlar saptırdı. Peygamber Efendimiz, (Müslümanlar 73 fırkaya bölünecek. Bunların 72si cehenneme gidecek, yalnız bir fırkası cehennemden kurtulacak) buyurdu. Bu 72 sapık fırkanın reisleri, hep kötü din adamları idi. Cehennemden kurtulacak olan tek fırka ise, ehl-i sünnettir. (47. Mektup) buyurarak Müslümanlara cahil sözde alimlerin peşinden gitmemeleri gerektiğini öğütlemiştir. Onların sözlerini dinlemek zehir yemek gibi zararlıdır diye Müslümanları uyarmıştır. Bu kimseler ahir zamanda Hz. Mehdi (a.s.) gelmeyecek diyerek adeta insanları fikren zehirleyecektir.
Sayın Adnan Oktar`ın 3 Şubat 2011 tarihli Samsun Aks Tv röportajında dünya yobazlığa teslim edilirse her şeyin adeta cehenneme döneceğini şöyle anlatmaktadır:
ADNAN OKTAR: Allah sürekli Kurana dikkat çekiyor. Biz de geceli gündüzlü Kurana dikkat çekiyoruz. Kuranın yeterliliği eğer kabul edilmezse felaket bir türlü bitmez. Kuran artı hurafe, rezil olursun. Yoksa onlara, geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? (Müminun Suresi, 68) Hurafenin diğer açıklaması işte. Yoksa onlara, geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? Bir vahye dayalı değil. Nereden çıktı bu bilgi? diyor Cenab-ı Allah. Ya da kendi elçilerini tanımadılar mı ki, şimdi onu inkar ediyorlar? (Müminun Suresi, 69) Çünkü Peygamber (s.a.v.) öyle bir şey söylememiş. Böyle bir vahiy yok, böyle bir hüküm yok. Peygamber (s.a.v.) adına yalan uyduruyorlar. Yahut: Onda bir delilik var mı diyorlar? (Müminun Suresi, 70) İlk yaptıkları şey budur. Allah yolunda mücadele eden birisi oldu mu ilk iddia delilik iddiasıdır. Hayır, o, onlara hak ile gelmiş bulunmaktadır ve onların çoğu hakkı çirkin karşılıyorlar. (Müminun Suresi, 70) Hakla gelmek ne demek? Sürekli doğruyu söylüyor. Hz. Mehdi (a.s.) gelecekse mutlaka Mehdi (a.s.) gelecek diyor. İsa (a.s.) gelecekse, gelecek diyor. Kuran yeterlidir diyor, mesela şunlar hurafedir diyor, şu sahtekardır diyor, ispat ediyor, açıklıyor. Ne yapıyorlar adamlar o zaman ona karşı? Hayır, o, onlara hak ile gelmiş bulunmaktadır ve onların çoğu hakkı çirkin karşılıyorlar. Kabul etmiyorlar diyor. Ebcedi 2022 tarihini veriyor. Mehdiyete bakıyor. Demek ki nasıl olacakmış? Hayır, o, yani Hz. Mehdi (a.s.), onlara hak ile gelmiş bulunmaktadır. Doğruları samimi olarak anlatıyor, onların çoğu hakkı doğru anlatımı, çirkin karşılıyorlar. Kendi hurafe, bağnaz ifadelerini daha doğru görüyorlar anlamına geliyor. Eğer hak, onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olsaydı, yani yobazların dediği gibi olsaydı, hurafeye uygun olsaydı, hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herkes (ve her şey) bozulmaya uğrardı (Müminun Suresi, 71) diyor Allah. Yani irticaya teslim edilmiş olsa dünya mahvolur, azılı münafık, üçkağıtçı sahtekarlar hayatı adeta cehenneme çevirirler. Ne sanat kalır, ne bilim, ne sevgi, ne şefkat, ne dostluk, ne arkadaşlık. Tam cehennem gibi olur, Allah vermesin. Hayır, Biz onlara kendi şan ve şeref (zikir)lerini getirmiş bulunuyoruz. (Müminun Suresi, 71) Yani Kuran. Kuranı getirdik Biz onlara diyor Allah. Fakat onlar kendi zikirlerinden yüz çeviriyorlar. Kuranı beğenmiyorlar diyor Allah. Hurafeye dönüyorlar, kendi kafalarına göre hareket ediyorlar. Yoksa sen onlardan haraç mı istiyorsun? diyor Cenab-ı Allah. Para mı istiyorsun, çıkar mı istiyorsun, hiçbir şey istemiyorsun diyor Allah. İşte Rabbinin haracı (dünya ve ahiret armağanı) daha hayırlıdır. Allahın dünyada vereceği nimetler ve ahirette vereceği nimetler daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır (Müminun Suresi, 72) diyor Allah.
Hz. Mehdi (a.s.) Tüm Mezhepleri Kaldıracak, Bağnaz ve Tutucu İslam Anlayışına Karşı Kararlı Bir Mücadele Yürütecektir
Hadislerde verilen bilgilere göre Hz. Mehdi (a.s.), kendisinden önce gönderilmiş olan tüm müceddidlerden farklı birtakım özelliklere sahip olacak ve bu vasıfları taşımasıyla ahir zamanın Büyük Mehdisi olduğu anlaşılabilecektir. Hz. Mehdi (a.s.)ın bu önemli özellikleri arasında en büyük müceddid (her yüzyıl başında dini hakikatleri devrin ihtiyacına göre ders vermek üzere gönderilen büyük İslam alimi) ve en büyük müçtehid (ihtiyaç oluştuğunda ayetlerden hüküm çıkaran büyük İslam alimi) vasıflarını taşıması da olacaktır.
Bu vasıftaki büyük zatlar, İslam toplumlarına örnek olmuş, yol göstermiş, zamanın kutbu olmuş önderlerdir. Bu önderlerden kimi içtihat etme (hükümleri usulüne uygun olarak Kuran ve hadislerden istifade ile ortaya koyma) ve hüküm verme vasıflarından dolayı mezhep önderleri olmuşlardır; Müslümanlar da onlara uymuşlardır. İmam Hanefi, İmam Şafi, İmam Hanbeli, İmam Maliki bu önderlerden olup dört mezhebin kurucularıdır. Bütün ehl-i sünnet onların verdiği hükümlerle amel etmektedir. Bu müçtehid ve müceddidlerin en büyükleri ise Hz. Mehdi (a.s.) olacaktır.
Bu da Hz. Mehdi (a.s.)ın içtihat etme (hükümleri usulüne uygun olarak Kuran ve hadislerden istifade ile ortaya koyma) ve hüküm vermeye en yetkili kişi olarak, tüm mezhepleri kaldıracağını göstermektedir. Zira en büyük mezhep imamı olduğuna göre zaten tüm diğer mezhepleri kaldırması gerekir. Zamanında herkesin ona uyacağının bildirilmiş olması da bunu doğrulamaktadır. İslam tarihinin en büyük alimlerinden biri olan Muhyiddin Arabi ise Fütühat-ül Mekkiye isimli eserinde bu konuda şöyle bilgi vermiştir:
...HZ. MEHDİ (A.S.), DİNİ PEYGAMBER (S.A.V.)İN ZAMANINDA OLDUĞU GİBİ AYNEN UYGULAYACAK. YERYÜZÜNDEN MEZHEPLERİ KALDIRACAK. HALİS HAKİKİ DİNDEN BAŞKA HİÇBİR MEZHEP KALMAYACAK. (Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, Kıyamet Alametleri, s. 186-187)
Bir hadis-i şerifte ise Hz. Mehdi (a.s.)ın dine sonradan sokulan tüm yanlış inanç ve uygulamalardan arındırarak İslam dinini Peygamberimiz (s.a.v.) döneminde yaşandığı gibi özüne döndüreceği, bağnaz ve tutucu yobazlara karşı kararlılıkla mücadele edeceği bildirilmiştir:
İNSANLAR HAKKA DÖNÜNCEYE KADAR MÜCADELESİNE DEVAM EDECEKTİR. (El-Kavlul Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
HZ. PEYGAMBER (S.A.V.) EN BAŞTA İSLAMI NASIL AYAKTA TUTTUYSA, HZ. MEHDİ (A.S.) DA EN SONUNDA AYNI ŞEKİLDE İSLAMI AYAKTA TUTACAKTIR. (El-Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 27)
Sayın Adnan Oktar 30 Ocak 2011 tarihli TV Kayseri röportajında bu konudaki düşüncelerini şöyle açıklamıştır:
ADNAN OKTAR: Evet, böyle bir dönemi Allah özellikle gösteriyor ki; aradaki ikinci dönemin farkını insanlar görüp hayretler içinde kalsınlar diye. Mesela şu anki insanların konumuna bir bakın, bir de Hz. Mehdi (a.s.) dönemindeki insanların konumuna bir bakın. Arada boyut farkı olacaktır, dağlar kadar fark olacaktır. Tabii insanlar Hz. Mehdi (a.s.) beklentisi ile, bağnazlığın ve tutuculuğun çok yoğun olacağı bir dünya olarak bekliyorlar. Halbuki Hz. Mehdi (a.s.)a gösterilen reaksiyonun nedeni, Hz. Mehdi (a.s.)ın zaten bağnaz olmamasıdır. Yani Hz. Mehdi (a.s.) bizim anladığımız anlamda bağnaz ve tutucu bir İslam anlayışında değil; üstümüzdeki zincirleri kaldıran, sıcak, sevgi dolu, özgürlükle dolu bir İslam anlayışını getirecektir. O yüzden zaten Medinedeki alimin onu mürtetlikle (Müslümanlığı bırakıp başka bir dine geçmiş olan kimse) itham etmesinin nedeni o, hadiste. Hz. Ömer (r.a.)ın şehit edilmesinin nedeni odur yine. İslamın o sıcak, candan, dolu dolu tavrını savunmalarıdır. O devrin azgın yobazları vardı, şimdiki yobazların aynısı. Böyle eşgal bozuk, at hırsızı gibi tipler. Onlar Hz. Ali (r.a.)ı, Hz. Ömer (r.a.)ı, Hz. Osman (r.a.)ı ve on iki imamı teker teker şehit ettiler. Bunların kafası budur. Ve onlarda bir Ehli Beyt nefreti vardır ve Hz. Mehdi (a.s.) nefreti vardır. Hz. Mehdi (a.s.)dan nefret ederler. Ehli Beytten nefret ederler. Onun sonucunda doğrudan bu nefreti söyleyemeyince dolaylı yoldan, dillerini böyle eşek dili gibi uzatıp dolaylı yoldan anlatıyorlar. Yani konu bu. Yani Hz. Mehdi (a.s.)ı istememelerinin nedeni Ehl-i Beytin dünyaya hakim olmasını istememelerinden kaynaklanıyor. Çünkü bunlarda ırkçı, faşist, deli bir kafa oluyor yobaz takımında. Asla istemezler o yüzden. Ama Hz. Mehdi (a.s.) İslam ahlakını yeryüzüne hakim edecek. Allahın yaratmasıyla, Hz. Mehdi (a.s.)ın kendi gücü yok, Allahın gücüdür o. Allah vesile edecek Hz. Mehdi (a.s.)ı.
Hz. Mehdi (a.s.), İnsanların Gerçek ve Derin Sevgiyi Yaşamalarına Vesile Olacaktır
Hz. Mehdi (a.s.)ın ortaya çıkışından önceki dönemde, Kuran ahlakından uzaklaşılmasından dolayı insanlar arasında sevginin, hoşgörünün, şefkat ve merhametin azalacağı Peygamberimiz (s.a.v.)in hadislerinde haber verilmiştir. Bu durum ancak Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle ortadan kalkacaktır. Hz. Mehdi (a.s.)ın en önemli özelliklerinden biri, Allaha ve Onun tecellilerine karşı duyduğu derin sevgi ve muhabbet olacak; dünya çapında, insanların da birbirlerini çok sevmelerine vesile olacaktır.
HZ. MEHDİ (A.S)IN ZUHURU HAKKINDA BUYURMUŞTUR. DÜNYA İNATTAN SONRA YAVRUSUNA ŞEFKATLE DÖNEN ISIRICI DEVE GİBİ ŞEFKATLE BİZE DÖNECEKTİR. (Daha sonra şu ayeti okudu Biz yeryüzünde zayıf bırakılanlara ihsanda bulunmak, onları imamlar ve varisçiler kılmak istiyoruz. (Kasas Suresi, 5) (Nech-ül Belağa Hikmetli Sözler 209)
Sayın Adnan Oktar Peygamber Efendimiz (s.a.v.)in bu hadis-i şerifini 11 Şubat 2011 tarihli Kaçkar TVdeki röportajında şöyle açıklamıştır:
ADNAN OKTAR: Bediüzzaman diyor ya; sanat, marifet ve ittifak diyor. Bak, burada da hadiste marifet diyor. Aynı ifade geçiyor. Hz. Mehdi (a.s.) cemaati diyor, dünya halkı, uyudukları halde yürütülen kervan ehline benzer diyor. Yani dünya uyuyordur ama onların kervanı sürekli yürür diyor. Ama bütün dünya derin bir uykudadır diyor. Hz. Mehdi (a.s.) talebeleriyle beraber, onlar emin adımlarla yol alırlar diyor. (Nech-ül Belağa Hikmetli Sözler, 64.)
Hz. Mehdi (a.s.)ın zuhuru hakkında buyurmuştur. Dünya inattan sonra yavrusuna şefkatle dönen ısırıcı deve gibi şefkatle bize dönecektir. Yani dünya önce inat edecektir diyor insanlara, ama Hz. Mehdi (a.s.) devrinde, böyle saldırgan, ısırıcı deve nasıl inatçıdır, önce nasıl terstir, ama sonra şefkatle yavrusuna dönüyor ya, Hz. Mehdi (a.s.) zamanında yeniden şefkatle dönecektir dünya diyor inşaAllah. Yani dünya nimetleri, dünya güzellikleri.
Önce tersine oluyor, yiyecekler bozuluyor, hayat bozuluyor, trafik bozuluyor, sokak bozuluyor, herşey bozuluyor. Ama Hz. Mehdi (a.s.) devrinde herşey geri en güzel şekle geliyor. İnsanlar sonbaharın bulut parçaları gibi onun etrafına toplanırlar. Sonbaharda nasıl bulut parçaları toplanıyor, aynı onun gibi, onun etrafında toplanırlar diyor. Biz Ehli Beytten muzaffer ve gizli bir imam çıkacaktır. Bak, muzaffer, fakat gizli, halk tam bilmiyor, bilemiyorlar. Bir imam yani Hz. Mehdi (a.s.) çıkacaktır. Allah onun ortaya çıkmasını dilediği zaman kalbine ilham verir. Yani ortaya çıkması için onun kalbine ilham verir diyor Allah. Bunun üzerine ortaya çıkar Allahın emriyle imamlık emanetini ve tebliğini üstlenir. Yani Allah onu mecbur ediyor, imam yapıyor inşaAllah.
Hz. Mehdi (a.s.) Devrinde Yobazlık Dirilmemek Üzere Yok Olacak ve Allahın Emri, Peygamberimiz (s.a.v.)in Vasiyeti Olan İttihad-ı İslam Gerçekleşecektir
KIYAMETİN KOPMASI İÇİN SADECE BİR GÜNDEN BAŞKA VAKİT KALMAMIŞ DA OLSA, ALLAH BENİM EHL-İ BEYTİMDEN (SOYUMDAN) BİR ZATI GÖNDERECEK, YERYÜZÜ ZULÜMLE DOLDUĞU GİBİ, O YERYÜZÜNÜ ADALETLE DOLDURACAKTIR. (Sünen-i Ebu Davud, 5/92).
Hadislerde ve İslam alimlerinin yorumlarında bildirildiğine göre, İslam ahlakının hakimiyetinin en önemli aşamalarından biri İttihad-ı İslamın yani İslam dünyasının birliğinin sağlanmasıdır. Hadislerde haber verildiği üzere Hz. Mehdi (a.s.)ın zuhuruyla birlikte İslam dünyasındaki dağınıklık son bulacak ve Hz. Mehdi (a.s.)ın önderliğinde Müslümanlar Kuran ahlakında ittifak edeceklerdir.
Sayın Adnan Oktar 1 Ocak 2011 tarihli Kocaeli TV ve Aba TVdeki canlı röportajında İttihad-ı İslam konusunda şöyle müjde vermiştir:
ADNAN OKTAR: İttihad-ı İslamı mutlaka oluşturalım. Türk İslam Birliğini mutlaka oluşturalım. Uçsuz bucaksız coğrafyada, bütün Türki devletlerin tamamını birleştirip bir kere Turani bir birlik, tamamını, bir kavim olarak Türkleri, topluca bir birleştirelim. Bu necip millet; ahlaken, ırk demiyorum, bu necip millet, İslam aleminin lideri. Onun için Türk-İslam Birliği diyoruz. Çok kararlı ve yaman bir millet. Cesur, kaliteli, vefalı, akıllı bir millet. Türk Milletinin öncülüğünde Türk İslam Birliğini oluşturup, Türkiyenin ağabeyliğiyle, liderliğiyle, öncülüğüyle bu güzel vazifeyi bitirelim. Bütün dünya bir kurtuluşa kavuşsun. Avrupa da ferahlasın, Amerika da ferahlasın, Rusya da ferahlasın. Anarşi, terörü kökünden bir kazıyalım.
Silahlanmaya ayrılan paralar da bir ortadan kalksın. Onu fakire, fukaraya dağıtalım. Katrilyonlar harcanıyor silaha. Katrilyonları fakire, fukaraya dağıtalım, ev yapalım onlara, yiyecek verelim, yollar yapalım. Bu bela kalksın dünyanın üstünden. Bir de İslamın sıcaklığını, sevgisini, güzelliğini, medeniyetini, sanatını, bilgisini, özgürlük anlayışını, neşesini ve sevincini insanlara gösterelim.
Ve Türk İslam Birliğinin en güzel yönlerinden biri, Mehdiyetin en güzel nimetlerinden bir tanesi de, yobazlığın bir daha dirilmemek üzere yok edilmesidir. Bakın yobazlık bir daha dirilmemek üzere yok ediliyor, Allahın izniyle. Yobazlığı kazıyacak Hz. Mehdi (a.s.) aynı zamanda. Yani gericiliği kazımış olacak, inşaAllah. Böyle zinde, pırıl pırıl, aydın, sıhhatli bir gençlik ortaya çıkacak. Sıhhatli bir toplum, neşeli bir toplum meydana gelecek. Böylece Atatürkün vasiyeti de yerine gelmiş olacak, inşaAllah. Allahın emri, Peygamberimiz (s.a.v)in sünneti, Atatürkün de vasiyetidir İttihad-ı İslam ve Türk-İslam Birliği, inşaAllah.
(makale harun yahya)
Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 82. sayı (Nisan 2011) 2. sayfada yayınlanmıştır.
Ahir zamanın kutlu şahsı Hz. Mehdi (a.s.)ın çeşitli hurafeler, batıl inanç ve uygulamalara sahip olan yobaz çevrelerle de zorlu bir mücadelesinin olacağı Peygamber Efendimiz (s.a.v.)in hadislerinden anlaşılmaktadır. Hz. Mehdi (a.s.) yobaz çevrelerin tüm tepkilerine rağmen sevgi ve şefkat anlayışıyla insanların hidayetine vesile olacak, aslından uzaklaştırılmış olan dini özüne döndürecek, Hz. İsa (a.s.) ile buluşacak, Allahın izniyle hak din olan İslam ahlakını yeryüzüne yerleşik kılacaktır.
Sayın Adnan Oktar çeşitli tarihlerdeki röportajlarında Hz. Mehdi (a.s.)ın yobazlara karşı vereceği zorlu mücadeleyi anlatmış ve Hz. Mehdi (a.s.)ın iman gücü ve derin sevgisinin tüm dünyayı saracağını belirtmiştir.
Bazı yobaz çevreler sevgisiz yaklaşımları ile İslam dinine nasıl zarar verirler?
Bu kişiler Hz. Mehdi (a.s.)a neden tepki göstermektedirler?
Hz. Mehdi (a.s.) insanlara nasıl yaklaşacak ve onların hidayetine nasıl vesile olacaktır?
DOĞUDAN BAŞLARI TIRAŞLI KAVİMLER ÇIKACAK; DİLLERİ İLE KURÂN OKUYACAKLAR (FAKAT) BOĞAZLARINDAN AŞAĞI GEÇMEYECEK. ONLAR DİNDEN YAYDAN OKUN ÇIKTIĞI GİBİ ÇIKACAKLAR. (Râmûz-ul Ehâdîs, Hadîs No: 6294) hadis-i şerifinde Peygamberimiz (s.a.v.), ahir zamanda Kuranı çok iyi bilen, saçları tıraş edilmiş, başları sarıklı bazı kişilerin ortaya çıkacağını haber vermiştir. Ancak bu kişiler yaptıkları izahlarla din ahlakını savunuyor görünseler de konuşmaları, açıklamaları, din ahlakına kendilerince ekledikleri bidatlar ve çarpık din anlayışları ile adeta okun yaydan çıkması gibi, İslam dininden uzak olacaklardır. Bu yanlış anlayışlarıyla Kurana ve samimi Müslümanlara karşı mücadele eden bir tavır içinde de olacaklardır. Kuran ahlakına uymayan sevgisizlikleri ve bidatlarla dolu din anlayışları Hz. Mehdi (a.s.)a hased etmeleri, Ehli Kitaba karşı Kurana uymayan nefret politikası izlemeleri ve deccalle iş birliği yapmaları ile bu kişiler çok net olarak tanınacaktır.
Ehli Beyte Haset Eden Yobazlar Gibi Bu Devrin Yobazları da Hz. Mehdi (a.s.)a Karşı Olacaklardır
Geleceği vaad edilen Mehdi dinin tervicini (değerini artırmayı), sünnetin ihyasını (yeniden canlandırmasını) murad ettiği (istediği) zaman; bidat ehl-i ile ameli adet edinen, hasene zannı ile dini karıştıran (dinin aslında, özünde olmayan şeyleri, dinin emri olduğunu zanneden bazı insanlar) hayretle şöyle diyecektir: BU KİMSE (YANİ MEHDİ) DİNİMİZİ KALDIRMAK VE ŞERİATIMIZI İZALE (MAHVETMEK) İSTİYOR. (Mektubat-i Rabbani, 1/535) hadis-i şerifinde belirtildiği gibi yobazlar Hz. Mehdi (a.s.)a haset edecek ve bu hasetlerini Hz. Mehdi (a.s.)a iftira atarak gündeme getireceklerdir. Bu iftiralarının başında, Hz. Mehdi (a.s.)ın dinlerini ortadan kaldıracağı iddiası olacaktır. Oysa Hz. Mehdi (a.s.) onların batıl dinlerine, bidatlarına göre değil Kurana ve Peygamberimiz (s.a.v.)in sünnetine göre davranacaktır. Sayın Adnan Oktar çeşitli tarihlerde konuyla ilgili şu açıklamaları yapmıştır:
Sayın Adnan Oktar, 19 Aralık 2010 tarihli TV Kayseri röportajında yobazların bu iftira dolu iddialarını şöyle deşifre etmiştir:
ADNAN OKTAR: Hz. Hasan (r.a)ı, Hz. Hüseyin (r.a)ı, Hz. Ali (r.a)ı suçladıkları suç ne biliyor musun? Sünnete uymamak. Hz. Ömer(r.a)ın da Ehl-i Sünnet düşmanı olduğuna inanıyorlar. Yani sünnete karşı olduğuna inanıyorlardı, o devrin yobazları. Bu devrin yobazları da aynı kafayla Hz. Mehdi (as)a karşı olacaklar işte. Çok haset ediyorlardı Hz. Hasan (r.a)a, Hüseyin (r.a)a, Hz. Ali (r.a)a, Hz. Ömer (r.a)a. Hz. Osman (r.a.); mübarek, çift nurlu diyordu Peygamberimiz (s.a.v) ona, Zinnureyn, iki nurlu. Azılı yobazlar, onu da öyle yine sünnete uymamak iddiasıyla şehit ettiler. Böyle alçak bunlar, böyle yobaz. Şimdi de asrımızda yine Alevi, Vehhabi düşmanlığı, Şii düşmanlığı yaparak, Müslümanları bölümlere ayırarak, Ehl-i Sünnet, Hanefi, hatta kendi tarikatından olmasına rağmen öldüresiye bir nefret duyan alçak yobazlar var.
Yobazlar Ehl-i Kitaba Karşı Kuran Ahlakına Uymayan Bir Nefret Politikası İzleyeceklerdir
Süveyd bin Gafele (r.a.)dan aktarılan AHİR ZAMANDA TÜREMELER ÇIKACAK: BEYİNLERİ ÇALIŞMAYACAK. KONUŞURKEN ÇOK GÜZEL KONUŞACAKLAR. KURAN OKUYACAKLAR, FAKAT İMANLARI GIRTLAKLARINDAN AŞAĞIYA GEÇMEYECEK... (Buhari, Sahih 3611, 5057, 6930, Müslim, 1066, EBU Davud 4767, Ahmed bin Hanbel, Müsned 1, 81, 113, 131, 289; Tayalisi, el-Müsned, nr. 1984.) hadis-i şerifinde Peygamberimiz (s.a.v.) ahir zamandaki cahil sözde alimlerin akıllarının zayıf olacağına, konuşurken uzun konuşmalar yapacaklarına, saatlerce açıklamalarda bulunacaklarına ama anlattıklarını hayatlarına ve ahlaklarına yansıtamayacaklarına dikkat çekmiştir. Anlattıklarıyla yaşadıkları arasında uyum olmayacak, mesela Kuran ayetleriyle müminlerin fedakarlığını anlatacaklar, ama kendi rahatlarına çok düşkün olacaklar veya sevgi ve şefkatten yoksun olacaklardır. Bu nedenle gerek farklı mezheplere mensup Müslümanlara gerekse Ehl-i Kitaba karşı kin dolu bir nefret duyacaklardır. Allah yolunda hizmet etmenin önemini anlatacaklar, ama aileleriyle, işleriyle meşgul oldukları için ilmen mücadele içine girmeyecekler, Ehl-i Kitaba Allahın birliğini anlatmaktan şiddetle kaçınacaklardır. Peygamberimiz (s.a.v.) İmanları gırtlaklarından aşağıya geçmeyecek derken bunu kast etmekte, bu kimselerin samimi bir tavır içinde olmayacaklarını haber vermektedir.
Sayın Adnan Oktar 21 Ocak 2011 tarihli Kocaeli TV röportajında Ehl-i Kitaba İslam dininin sevgi ve şefkatle anlatılmasının önemine şöyle dikkat çekmiştir:
ADNAN OKTAR: Ahir zamanda bir dejenerasyon olacağını zaten Peygam-berimiz (s.a.v.) söylemiş. Dejenerasyon olmadan zaten Hz. Mehdi (a.s.) çıkmıyor. Bu var. Fakat Hristiyanların Allah diyor olmasını zaten Kuran istiyor. Allah; Allah birdir dedirtin onlara diyor, söyleyin diyor. Hristiyanlardan Müslümanların ilk talep edeceği şey Allahın birliğidir ve Allahtan bahsetmeleridir, Allah demeleridir. Onu diyorlarsa çok güzel, işte Kuranın emri yerine gelmiş. Birinci aşama tamam. Allaha karşı kalplerinde bir sevgi oluşturulmuş. Allaha karşı dost hale getirilmişler. Yani onlar kendilerini Allaha dost biliyorlar. Şimdi Allahın onları dost bilmesi için Muhammeden Resulullah demeleri lazım inşaAllah. O aşamadayız inşaAllah. Şimdi la ilahe illAllahı önce dedirteceğiz, sonra Muhammeden Resulullah dedirteceğiz inşaAllah. Ehl-i Kitaba karşı bizim şefkatli yaklaşmamız gerektiğini Kuran bize açıkça ifade ediyor. Bazı yobaz güruhu kendi kafalarına göre Kuranın dışında doğrudan bir nefret politikası izliyorlar. Böyle bir faaliyet, böyle bir çalışma Kuranın hükümlerine ters olur. Çünkü Kuranda Allah; en güzel tarzın dışında onlarla tartışmayın diyor, Kuran ayeti var (Ankebut Suresi, 46). Vahşiyane tavırlar, hakaret etmeler, saldırmalar yasak; Kuran bunu yasaklamış. Cinayetler, şunlar bunlar; bunlar yobaz güruhunun oyunlarıdır. Bu oyunlara Müslüman gelmeyecek. Allahın emrini yerine getirecekler. Allahın bu emri çok açıktır. Onlara karşı şefkatli olup, en güzel tarzın dışında onlarla tartışmayacağız ve gelin, ortak bir kelimeye gelin diyeceğiz, Allah birdir diyeceğiz. Kuran ayeti bu. Bazı yobaz güruhu buna karşı. Böyle değil diyor. Direkt asıp kesmemiz gerekiyor diyor, direkt nefret etmemiz lazım diyor. Biz Kurana göre hareket ederiz, yobazlara göre hareket etmeyiz.
Yobazlar İslama Karşı Deccalin Ordusunu Oluşturacaklardır
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.): ÜMMETİMDEN BAŞI SARIKLI YETMİŞ BİN ALİM KİŞİ, DECCALE TABİ OLACAKLAR. (İmam Ahmed Bin Hanbel, Müsned, sf. 796) hadisinde, deccale tabi olacak kişileri belirtirken, özellikle Müslüman ümmetinin içinden çıkacak olan ve kendini alim olarak gösteren kişilerden bahsetmektedir. Peygamberimiz (s.a.v.), bu hadisiyle, deccal taraftarı olarak tüm Allah dostlarına karşı faaliyet yapacak olan, din ahlakına en çok zarar veren başlıca grubun, kendini Müslüman olarak gösteren yobazlar olduğuna dikkat çekmektedir.
Sayın Adnan Oktar 21 Aralık 2009 tarihli Adıyaman Asu, Kral Karadeniz ve Ekin TV röportajında Peygamber Efendimiz (s.a.v.)in bu hadis-i şerifini şöyle açıklamıştır:
ADNAN OKTAR: Taylesanlı yetmiş bin alim Hz. Mehdiye karşı deccale destek verecektir. Resullullah (s.a.v.) buyurdu; Deccal İsfahan Yahudilerinden çıkacaktır. Onunla beraber başlarında sarıklı yetmiş bin Yahudi vardır. (Müsned 3. cilt, 224). Yine Enes (r.a)dan rivayet edildiğine göre, Resullulah (s.a.v.) şöyle buyurdu: İsfahan Yahudilerinden taylesanlı yetmiş bin kişi deccalin ardından gider. (Müslim Fiten 124). Resullulah (s.a.v.) ümmetimden başları sarıklı yetmiş bin kişi deccale tabi olacaktır. Bak Resullulah (s.a.v.) ümmetimden başları sarıklı yetmiş bin kişi deccale tabi olacaktır. Abdurrezzak Musannefinde, 11. Cildin, 393. sayfasında. Suyuti, yuvarlak taylesan yani sarkıtmadan sarığın sarılması böyle şapka gibi sarığın sarılması. Taylesan sarık demektir. Yani sarıkta herhangi bir sarkma olmaksızın şapka tarzında sarığın sarılması Yahudi kıyafeti olsa bile Resul-u Ekrem (s.a.v.)in daha farklı tipte taylesan giydiğini ileri sürmektedir. Resulululah (s.a.v.) de iki omuzunun arkasından sarkıtıyor. Bazı rivayetlerde önden diyor ama doğru olan arkadan sarkıtılmasıdır. Görünüşünü ispat etmek için de işte El Ehadülfisan Fi fazl-ı Taylesan adlı risalede yazmıştır diyor. Ayrıca risale yazmış bu konuda. Ama burada Abdurrezzak Musannefinde açık açık geçiyor, bak; Resullulah (s.a.v.) ümmetimden başları sarıklı yetmiş bin kişi deccale tabi olacaktır. Musevilerden de deccale tabi olanlar olacaktır, Hristiyanlardan da tabi olacak olanlar vardır. Ama Musevilerden de Hz. Mehdi (a.s.)a tabi olanlar çok büyük bir yekündür. Hristiyanlardan milyonlarca Hristiyan Mehdi (a.s.)a tabi olacaktır. Yüz milyonlarca Müslüman da yine Hz. Mehdi (a.s.)a tabi olacaktır. Hatta Kuranda o Musevilere de işaret edilir. Yani Hz. Mehdi (a.s.)a tabi olacak Musevilere Beni İsrailden, Beni İsrail kavminden bir topluluk diyor: Adaletle iş görürler diyor; Allah, ayette. Bir topluluk, adaletle iş gören bir topluluk vardır, diyor; Allah. İşte bu gizli topluluk, gizli Müslüman Museviler bunlar. Yani Kurana tabi olmuş Museviler, inşaAllah. Adaletle iş görürler diyor. Her devirde olacağına Kuran işaret etmiş oluyor, inşaAllah.
Yobazlık Dünyayı Cehennem Gibi Yapacak Bir Zihniyete Sahiptir
İLİM, ALİMLERİN KALDIRILMASI (Vefat etmeleri, Allahın Katına alınmaları) İLE ORTADAN KALKAR. ORTALIKTA HİÇBİR ALİM KALMAZ. NİHAYET İNSANLAR CAHİLLERİ REHBER VE ÖNDER EDİNİRLER; MESELELERİNİ ONLARA SORARLAR. ONLAR İLME DAYANMADAN HALKA FETVA VERİR; HEM KENDİSİ SAPAR VE HEM DE HALKI SAPTIRIR. (Buhari, nr. 100, 7307; Müslim, İlim 13 (nr. 2673); Tırmizi, İlim 5 (nr. 2652); Nesai, es-Sünenül-Kübra, nr. 5907; İbn Mace, Mukaddime 8 (nr. 52); Ahmed, el-Müsned, 2/162, 190; Darimi, es-Sünen, Mukaddime 26; İbn Hibban, es-Sahih, nr. 4571, 6719, 6723. Hadis-i şerif Abdullah b. Ömerden (r.anhüma)) hadisinde dikkat çekildiği gibi yobaz, İslam adına ortaya çıkar. Fakat sevgisizdir, ruhu kapkaradır, bağnaz ve anlayışsızdır. Her türlü güzelliğe, estetiğe, sanata, bilime düşmandır. Hayata düşmandır; neşeye, sevince, mutluluğa düşmandır. Dolayısıyla bu zihniyetin hakim olduğu dünya adeta cehennem gibi sıkıcı ve karanlık olur.
İmam Rabbani Hazretleri ise DÜNYALIK PEŞİNDE OLAN DİN ADAMLARININ SÖZLERİNİ DİNLEMEK, KİTAPLARINI OKUMAK ZEHİR YEMEK GİBİ ZARARLIDIR. KÖTÜ DİN ADAMLARININ ZARARLARI BULAŞICIDIR. CEMİYETLERİ BOZAR, MİLLETLERİ PARÇALAR. Tarihte İslam devletlerinin başlarına gelen felaketlere kötü din adamları sebep oldu. Devlet adamlarını doğru yoldan bunlar saptırdı. Peygamber Efendimiz, (Müslümanlar 73 fırkaya bölünecek. Bunların 72si cehenneme gidecek, yalnız bir fırkası cehennemden kurtulacak) buyurdu. Bu 72 sapık fırkanın reisleri, hep kötü din adamları idi. Cehennemden kurtulacak olan tek fırka ise, ehl-i sünnettir. (47. Mektup) buyurarak Müslümanlara cahil sözde alimlerin peşinden gitmemeleri gerektiğini öğütlemiştir. Onların sözlerini dinlemek zehir yemek gibi zararlıdır diye Müslümanları uyarmıştır. Bu kimseler ahir zamanda Hz. Mehdi (a.s.) gelmeyecek diyerek adeta insanları fikren zehirleyecektir.
Sayın Adnan Oktar`ın 3 Şubat 2011 tarihli Samsun Aks Tv röportajında dünya yobazlığa teslim edilirse her şeyin adeta cehenneme döneceğini şöyle anlatmaktadır:
ADNAN OKTAR: Allah sürekli Kurana dikkat çekiyor. Biz de geceli gündüzlü Kurana dikkat çekiyoruz. Kuranın yeterliliği eğer kabul edilmezse felaket bir türlü bitmez. Kuran artı hurafe, rezil olursun. Yoksa onlara, geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? (Müminun Suresi, 68) Hurafenin diğer açıklaması işte. Yoksa onlara, geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? Bir vahye dayalı değil. Nereden çıktı bu bilgi? diyor Cenab-ı Allah. Ya da kendi elçilerini tanımadılar mı ki, şimdi onu inkar ediyorlar? (Müminun Suresi, 69) Çünkü Peygamber (s.a.v.) öyle bir şey söylememiş. Böyle bir vahiy yok, böyle bir hüküm yok. Peygamber (s.a.v.) adına yalan uyduruyorlar. Yahut: Onda bir delilik var mı diyorlar? (Müminun Suresi, 70) İlk yaptıkları şey budur. Allah yolunda mücadele eden birisi oldu mu ilk iddia delilik iddiasıdır. Hayır, o, onlara hak ile gelmiş bulunmaktadır ve onların çoğu hakkı çirkin karşılıyorlar. (Müminun Suresi, 70) Hakla gelmek ne demek? Sürekli doğruyu söylüyor. Hz. Mehdi (a.s.) gelecekse mutlaka Mehdi (a.s.) gelecek diyor. İsa (a.s.) gelecekse, gelecek diyor. Kuran yeterlidir diyor, mesela şunlar hurafedir diyor, şu sahtekardır diyor, ispat ediyor, açıklıyor. Ne yapıyorlar adamlar o zaman ona karşı? Hayır, o, onlara hak ile gelmiş bulunmaktadır ve onların çoğu hakkı çirkin karşılıyorlar. Kabul etmiyorlar diyor. Ebcedi 2022 tarihini veriyor. Mehdiyete bakıyor. Demek ki nasıl olacakmış? Hayır, o, yani Hz. Mehdi (a.s.), onlara hak ile gelmiş bulunmaktadır. Doğruları samimi olarak anlatıyor, onların çoğu hakkı doğru anlatımı, çirkin karşılıyorlar. Kendi hurafe, bağnaz ifadelerini daha doğru görüyorlar anlamına geliyor. Eğer hak, onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olsaydı, yani yobazların dediği gibi olsaydı, hurafeye uygun olsaydı, hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herkes (ve her şey) bozulmaya uğrardı (Müminun Suresi, 71) diyor Allah. Yani irticaya teslim edilmiş olsa dünya mahvolur, azılı münafık, üçkağıtçı sahtekarlar hayatı adeta cehenneme çevirirler. Ne sanat kalır, ne bilim, ne sevgi, ne şefkat, ne dostluk, ne arkadaşlık. Tam cehennem gibi olur, Allah vermesin. Hayır, Biz onlara kendi şan ve şeref (zikir)lerini getirmiş bulunuyoruz. (Müminun Suresi, 71) Yani Kuran. Kuranı getirdik Biz onlara diyor Allah. Fakat onlar kendi zikirlerinden yüz çeviriyorlar. Kuranı beğenmiyorlar diyor Allah. Hurafeye dönüyorlar, kendi kafalarına göre hareket ediyorlar. Yoksa sen onlardan haraç mı istiyorsun? diyor Cenab-ı Allah. Para mı istiyorsun, çıkar mı istiyorsun, hiçbir şey istemiyorsun diyor Allah. İşte Rabbinin haracı (dünya ve ahiret armağanı) daha hayırlıdır. Allahın dünyada vereceği nimetler ve ahirette vereceği nimetler daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır (Müminun Suresi, 72) diyor Allah.
Hz. Mehdi (a.s.) Tüm Mezhepleri Kaldıracak, Bağnaz ve Tutucu İslam Anlayışına Karşı Kararlı Bir Mücadele Yürütecektir
Hadislerde verilen bilgilere göre Hz. Mehdi (a.s.), kendisinden önce gönderilmiş olan tüm müceddidlerden farklı birtakım özelliklere sahip olacak ve bu vasıfları taşımasıyla ahir zamanın Büyük Mehdisi olduğu anlaşılabilecektir. Hz. Mehdi (a.s.)ın bu önemli özellikleri arasında en büyük müceddid (her yüzyıl başında dini hakikatleri devrin ihtiyacına göre ders vermek üzere gönderilen büyük İslam alimi) ve en büyük müçtehid (ihtiyaç oluştuğunda ayetlerden hüküm çıkaran büyük İslam alimi) vasıflarını taşıması da olacaktır.
Bu vasıftaki büyük zatlar, İslam toplumlarına örnek olmuş, yol göstermiş, zamanın kutbu olmuş önderlerdir. Bu önderlerden kimi içtihat etme (hükümleri usulüne uygun olarak Kuran ve hadislerden istifade ile ortaya koyma) ve hüküm verme vasıflarından dolayı mezhep önderleri olmuşlardır; Müslümanlar da onlara uymuşlardır. İmam Hanefi, İmam Şafi, İmam Hanbeli, İmam Maliki bu önderlerden olup dört mezhebin kurucularıdır. Bütün ehl-i sünnet onların verdiği hükümlerle amel etmektedir. Bu müçtehid ve müceddidlerin en büyükleri ise Hz. Mehdi (a.s.) olacaktır.
Bu da Hz. Mehdi (a.s.)ın içtihat etme (hükümleri usulüne uygun olarak Kuran ve hadislerden istifade ile ortaya koyma) ve hüküm vermeye en yetkili kişi olarak, tüm mezhepleri kaldıracağını göstermektedir. Zira en büyük mezhep imamı olduğuna göre zaten tüm diğer mezhepleri kaldırması gerekir. Zamanında herkesin ona uyacağının bildirilmiş olması da bunu doğrulamaktadır. İslam tarihinin en büyük alimlerinden biri olan Muhyiddin Arabi ise Fütühat-ül Mekkiye isimli eserinde bu konuda şöyle bilgi vermiştir:
...HZ. MEHDİ (A.S.), DİNİ PEYGAMBER (S.A.V.)İN ZAMANINDA OLDUĞU GİBİ AYNEN UYGULAYACAK. YERYÜZÜNDEN MEZHEPLERİ KALDIRACAK. HALİS HAKİKİ DİNDEN BAŞKA HİÇBİR MEZHEP KALMAYACAK. (Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, Kıyamet Alametleri, s. 186-187)
Bir hadis-i şerifte ise Hz. Mehdi (a.s.)ın dine sonradan sokulan tüm yanlış inanç ve uygulamalardan arındırarak İslam dinini Peygamberimiz (s.a.v.) döneminde yaşandığı gibi özüne döndüreceği, bağnaz ve tutucu yobazlara karşı kararlılıkla mücadele edeceği bildirilmiştir:
İNSANLAR HAKKA DÖNÜNCEYE KADAR MÜCADELESİNE DEVAM EDECEKTİR. (El-Kavlul Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
HZ. PEYGAMBER (S.A.V.) EN BAŞTA İSLAMI NASIL AYAKTA TUTTUYSA, HZ. MEHDİ (A.S.) DA EN SONUNDA AYNI ŞEKİLDE İSLAMI AYAKTA TUTACAKTIR. (El-Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 27)
Sayın Adnan Oktar 30 Ocak 2011 tarihli TV Kayseri röportajında bu konudaki düşüncelerini şöyle açıklamıştır:
ADNAN OKTAR: Evet, böyle bir dönemi Allah özellikle gösteriyor ki; aradaki ikinci dönemin farkını insanlar görüp hayretler içinde kalsınlar diye. Mesela şu anki insanların konumuna bir bakın, bir de Hz. Mehdi (a.s.) dönemindeki insanların konumuna bir bakın. Arada boyut farkı olacaktır, dağlar kadar fark olacaktır. Tabii insanlar Hz. Mehdi (a.s.) beklentisi ile, bağnazlığın ve tutuculuğun çok yoğun olacağı bir dünya olarak bekliyorlar. Halbuki Hz. Mehdi (a.s.)a gösterilen reaksiyonun nedeni, Hz. Mehdi (a.s.)ın zaten bağnaz olmamasıdır. Yani Hz. Mehdi (a.s.) bizim anladığımız anlamda bağnaz ve tutucu bir İslam anlayışında değil; üstümüzdeki zincirleri kaldıran, sıcak, sevgi dolu, özgürlükle dolu bir İslam anlayışını getirecektir. O yüzden zaten Medinedeki alimin onu mürtetlikle (Müslümanlığı bırakıp başka bir dine geçmiş olan kimse) itham etmesinin nedeni o, hadiste. Hz. Ömer (r.a.)ın şehit edilmesinin nedeni odur yine. İslamın o sıcak, candan, dolu dolu tavrını savunmalarıdır. O devrin azgın yobazları vardı, şimdiki yobazların aynısı. Böyle eşgal bozuk, at hırsızı gibi tipler. Onlar Hz. Ali (r.a.)ı, Hz. Ömer (r.a.)ı, Hz. Osman (r.a.)ı ve on iki imamı teker teker şehit ettiler. Bunların kafası budur. Ve onlarda bir Ehli Beyt nefreti vardır ve Hz. Mehdi (a.s.) nefreti vardır. Hz. Mehdi (a.s.)dan nefret ederler. Ehli Beytten nefret ederler. Onun sonucunda doğrudan bu nefreti söyleyemeyince dolaylı yoldan, dillerini böyle eşek dili gibi uzatıp dolaylı yoldan anlatıyorlar. Yani konu bu. Yani Hz. Mehdi (a.s.)ı istememelerinin nedeni Ehl-i Beytin dünyaya hakim olmasını istememelerinden kaynaklanıyor. Çünkü bunlarda ırkçı, faşist, deli bir kafa oluyor yobaz takımında. Asla istemezler o yüzden. Ama Hz. Mehdi (a.s.) İslam ahlakını yeryüzüne hakim edecek. Allahın yaratmasıyla, Hz. Mehdi (a.s.)ın kendi gücü yok, Allahın gücüdür o. Allah vesile edecek Hz. Mehdi (a.s.)ı.
Hz. Mehdi (a.s.), İnsanların Gerçek ve Derin Sevgiyi Yaşamalarına Vesile Olacaktır
Hz. Mehdi (a.s.)ın ortaya çıkışından önceki dönemde, Kuran ahlakından uzaklaşılmasından dolayı insanlar arasında sevginin, hoşgörünün, şefkat ve merhametin azalacağı Peygamberimiz (s.a.v.)in hadislerinde haber verilmiştir. Bu durum ancak Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle ortadan kalkacaktır. Hz. Mehdi (a.s.)ın en önemli özelliklerinden biri, Allaha ve Onun tecellilerine karşı duyduğu derin sevgi ve muhabbet olacak; dünya çapında, insanların da birbirlerini çok sevmelerine vesile olacaktır.
HZ. MEHDİ (A.S)IN ZUHURU HAKKINDA BUYURMUŞTUR. DÜNYA İNATTAN SONRA YAVRUSUNA ŞEFKATLE DÖNEN ISIRICI DEVE GİBİ ŞEFKATLE BİZE DÖNECEKTİR. (Daha sonra şu ayeti okudu Biz yeryüzünde zayıf bırakılanlara ihsanda bulunmak, onları imamlar ve varisçiler kılmak istiyoruz. (Kasas Suresi, 5) (Nech-ül Belağa Hikmetli Sözler 209)
Sayın Adnan Oktar Peygamber Efendimiz (s.a.v.)in bu hadis-i şerifini 11 Şubat 2011 tarihli Kaçkar TVdeki röportajında şöyle açıklamıştır:
ADNAN OKTAR: Bediüzzaman diyor ya; sanat, marifet ve ittifak diyor. Bak, burada da hadiste marifet diyor. Aynı ifade geçiyor. Hz. Mehdi (a.s.) cemaati diyor, dünya halkı, uyudukları halde yürütülen kervan ehline benzer diyor. Yani dünya uyuyordur ama onların kervanı sürekli yürür diyor. Ama bütün dünya derin bir uykudadır diyor. Hz. Mehdi (a.s.) talebeleriyle beraber, onlar emin adımlarla yol alırlar diyor. (Nech-ül Belağa Hikmetli Sözler, 64.)
Hz. Mehdi (a.s.)ın zuhuru hakkında buyurmuştur. Dünya inattan sonra yavrusuna şefkatle dönen ısırıcı deve gibi şefkatle bize dönecektir. Yani dünya önce inat edecektir diyor insanlara, ama Hz. Mehdi (a.s.) devrinde, böyle saldırgan, ısırıcı deve nasıl inatçıdır, önce nasıl terstir, ama sonra şefkatle yavrusuna dönüyor ya, Hz. Mehdi (a.s.) zamanında yeniden şefkatle dönecektir dünya diyor inşaAllah. Yani dünya nimetleri, dünya güzellikleri.
Önce tersine oluyor, yiyecekler bozuluyor, hayat bozuluyor, trafik bozuluyor, sokak bozuluyor, herşey bozuluyor. Ama Hz. Mehdi (a.s.) devrinde herşey geri en güzel şekle geliyor. İnsanlar sonbaharın bulut parçaları gibi onun etrafına toplanırlar. Sonbaharda nasıl bulut parçaları toplanıyor, aynı onun gibi, onun etrafında toplanırlar diyor. Biz Ehli Beytten muzaffer ve gizli bir imam çıkacaktır. Bak, muzaffer, fakat gizli, halk tam bilmiyor, bilemiyorlar. Bir imam yani Hz. Mehdi (a.s.) çıkacaktır. Allah onun ortaya çıkmasını dilediği zaman kalbine ilham verir. Yani ortaya çıkması için onun kalbine ilham verir diyor Allah. Bunun üzerine ortaya çıkar Allahın emriyle imamlık emanetini ve tebliğini üstlenir. Yani Allah onu mecbur ediyor, imam yapıyor inşaAllah.
Hz. Mehdi (a.s.) Devrinde Yobazlık Dirilmemek Üzere Yok Olacak ve Allahın Emri, Peygamberimiz (s.a.v.)in Vasiyeti Olan İttihad-ı İslam Gerçekleşecektir
KIYAMETİN KOPMASI İÇİN SADECE BİR GÜNDEN BAŞKA VAKİT KALMAMIŞ DA OLSA, ALLAH BENİM EHL-İ BEYTİMDEN (SOYUMDAN) BİR ZATI GÖNDERECEK, YERYÜZÜ ZULÜMLE DOLDUĞU GİBİ, O YERYÜZÜNÜ ADALETLE DOLDURACAKTIR. (Sünen-i Ebu Davud, 5/92).
Hadislerde ve İslam alimlerinin yorumlarında bildirildiğine göre, İslam ahlakının hakimiyetinin en önemli aşamalarından biri İttihad-ı İslamın yani İslam dünyasının birliğinin sağlanmasıdır. Hadislerde haber verildiği üzere Hz. Mehdi (a.s.)ın zuhuruyla birlikte İslam dünyasındaki dağınıklık son bulacak ve Hz. Mehdi (a.s.)ın önderliğinde Müslümanlar Kuran ahlakında ittifak edeceklerdir.
Sayın Adnan Oktar 1 Ocak 2011 tarihli Kocaeli TV ve Aba TVdeki canlı röportajında İttihad-ı İslam konusunda şöyle müjde vermiştir:
ADNAN OKTAR: İttihad-ı İslamı mutlaka oluşturalım. Türk İslam Birliğini mutlaka oluşturalım. Uçsuz bucaksız coğrafyada, bütün Türki devletlerin tamamını birleştirip bir kere Turani bir birlik, tamamını, bir kavim olarak Türkleri, topluca bir birleştirelim. Bu necip millet; ahlaken, ırk demiyorum, bu necip millet, İslam aleminin lideri. Onun için Türk-İslam Birliği diyoruz. Çok kararlı ve yaman bir millet. Cesur, kaliteli, vefalı, akıllı bir millet. Türk Milletinin öncülüğünde Türk İslam Birliğini oluşturup, Türkiyenin ağabeyliğiyle, liderliğiyle, öncülüğüyle bu güzel vazifeyi bitirelim. Bütün dünya bir kurtuluşa kavuşsun. Avrupa da ferahlasın, Amerika da ferahlasın, Rusya da ferahlasın. Anarşi, terörü kökünden bir kazıyalım.
Silahlanmaya ayrılan paralar da bir ortadan kalksın. Onu fakire, fukaraya dağıtalım. Katrilyonlar harcanıyor silaha. Katrilyonları fakire, fukaraya dağıtalım, ev yapalım onlara, yiyecek verelim, yollar yapalım. Bu bela kalksın dünyanın üstünden. Bir de İslamın sıcaklığını, sevgisini, güzelliğini, medeniyetini, sanatını, bilgisini, özgürlük anlayışını, neşesini ve sevincini insanlara gösterelim.
Ve Türk İslam Birliğinin en güzel yönlerinden biri, Mehdiyetin en güzel nimetlerinden bir tanesi de, yobazlığın bir daha dirilmemek üzere yok edilmesidir. Bakın yobazlık bir daha dirilmemek üzere yok ediliyor, Allahın izniyle. Yobazlığı kazıyacak Hz. Mehdi (a.s.) aynı zamanda. Yani gericiliği kazımış olacak, inşaAllah. Böyle zinde, pırıl pırıl, aydın, sıhhatli bir gençlik ortaya çıkacak. Sıhhatli bir toplum, neşeli bir toplum meydana gelecek. Böylece Atatürkün vasiyeti de yerine gelmiş olacak, inşaAllah. Allahın emri, Peygamberimiz (s.a.v)in sünneti, Atatürkün de vasiyetidir İttihad-ı İslam ve Türk-İslam Birliği, inşaAllah.
(makale harun yahya)
Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 82. sayı (Nisan 2011) 2. sayfada yayınlanmıştır.