By.CheqiCi
Kayıtlı Üye
Kimseye kendimden çok güvenmiyorum
Her kalp aldatır sonunda...
Ve her düşünce yalnızlığa düşer
Terk edilince
Her insan bencildir aslında yaralandığında,
Ve her seferinde ''bir daha asla'' der, düşünmeden...
Sureti silik bir asladır bu aldanır her seferinde...
Tecrübe koyar adını,
Atar bir kenara...
Yeri gelince kullanmak için,
Biriktirir tüm yanlışlarını...
Tüm yaşanmışlıklarını...
Eskimiş ne varsa rafa kaldırılır,
Suretler değerini kaybetti sanılır.
Zamanı geldiğinde yeniden açar sayfaları,
yeri gelmiştir tüm biriktirdiklerini kullanmak için fakat
Hayır der ''bu sefer farklı olacak,
Eskilerle canımı sıkmayacağım, hatırlamayacağım...''
Ta ki; yeni bir yanılgıya düşene kadar....
Bir gün aniden yalnızlık tekrar çalar kapıyı,
Kaç kere tıklatır anlayamazsın.
Ama bilirsin geldiği zaman, anlarsın.
Hani kapı üstündeki dürbünden bakarsında,
İstemediğin biri geldiğinde açmazsın kapıyı.
Hayata da fark etmediğin o dürbünden bakarsın hep,
Görürsün geldiğini ama öyle bir şansın yoktur
Yalnızlığın geldiğinde
Sen açmasan da o kapıda mutlaka bir delik bulur,
Kaçışın yoktur,
İstemesen de sızar içeri girer.
Bir koku sarar etrafı,
Senin yamaladım sandığın o yalnızlık,
Yanı başında eski bir dost gibi durur öylece.
Tozlu raflarında saklanan sen
Dört bir yana dağılırsın,
Eskimiş anıların yeninden saçılır ortalık yere.
Eder bulur yeniden,
Değer kaybetti sanılan suretler.
Gözyaşı yeniden yerini alır,
Boşaltmak için tüm hayatını
O iki gözün gördükleriyle.
Her gözyaşı ikiye bölünür aslında.
Geçmişe ve hiç gelmeyecek olana,
Yaşananlara ve yaşanmadan kalanlara
Her biriktiriliş birazda kendinden gidiştir aslında
Ve dönüştür yaşatana, hatırlanana...
Tüm bunlar aklımdan geçerken elimi işletiyor düşünceler ve hüznümün yapışkanlığı arsızca çoğaltıyor yüreğimde
Her kalp aldatır sonunda...
Ve her düşünce yalnızlığa düşer
Terk edilince
Her insan bencildir aslında yaralandığında,
Ve her seferinde ''bir daha asla'' der, düşünmeden...
Sureti silik bir asladır bu aldanır her seferinde...
Tecrübe koyar adını,
Atar bir kenara...
Yeri gelince kullanmak için,
Biriktirir tüm yanlışlarını...
Tüm yaşanmışlıklarını...
Eskimiş ne varsa rafa kaldırılır,
Suretler değerini kaybetti sanılır.
Zamanı geldiğinde yeniden açar sayfaları,
yeri gelmiştir tüm biriktirdiklerini kullanmak için fakat
Hayır der ''bu sefer farklı olacak,
Eskilerle canımı sıkmayacağım, hatırlamayacağım...''
Ta ki; yeni bir yanılgıya düşene kadar....
Bir gün aniden yalnızlık tekrar çalar kapıyı,
Kaç kere tıklatır anlayamazsın.
Ama bilirsin geldiği zaman, anlarsın.
Hani kapı üstündeki dürbünden bakarsında,
İstemediğin biri geldiğinde açmazsın kapıyı.
Hayata da fark etmediğin o dürbünden bakarsın hep,
Görürsün geldiğini ama öyle bir şansın yoktur
Yalnızlığın geldiğinde
Sen açmasan da o kapıda mutlaka bir delik bulur,
Kaçışın yoktur,
İstemesen de sızar içeri girer.
Bir koku sarar etrafı,
Senin yamaladım sandığın o yalnızlık,
Yanı başında eski bir dost gibi durur öylece.
Tozlu raflarında saklanan sen
Dört bir yana dağılırsın,
Eskimiş anıların yeninden saçılır ortalık yere.
Eder bulur yeniden,
Değer kaybetti sanılan suretler.
Gözyaşı yeniden yerini alır,
Boşaltmak için tüm hayatını
O iki gözün gördükleriyle.
Her gözyaşı ikiye bölünür aslında.
Geçmişe ve hiç gelmeyecek olana,
Yaşananlara ve yaşanmadan kalanlara
Her biriktiriliş birazda kendinden gidiştir aslında
Ve dönüştür yaşatana, hatırlanana...
Tüm bunlar aklımdan geçerken elimi işletiyor düşünceler ve hüznümün yapışkanlığı arsızca çoğaltıyor yüreğimde