` βэγzα '
Banned
Çelik, yazılı açıklamasında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin partisinin grup toplantısında dün yaptığı açıklamaları değerlendirdi.
Bahçeli'nin konuşmasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti hükümeti ve AK Parti'ye yönelik çok ağır ithamlarda bulunduğunu ve baştan sona küfür ve hakaretlerle dolu cümlelerle camialarına saldırdığını ifade eden Çelik, şöyle devam etti:
"Sayın Bahçeli'nin küfür ve hakaretlerine burada yer vermeye terbiyemiz müsaade etmediği için elbette bunları tekrar etmeyeceğiz. Sayın Bahçeli'nin eline o metni kim yazıp verdiyse en büyük haksızlığı kendi genel başkanına yapmıştır. Çünkü kem söz sahibine aittir ve biz, Sayın Başbakanımıza, hükümetimize ve partimize yapılmış ne kadar tahkir, tezyif, itham ve karalama varsa Sayın Bahçeli'ye aynen iade ediyoruz.
İsrail'in insani yardım eylemcilerine uyguladığı terör ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili hükümetimiz adeta bütün dünyayı ayağa kaldırmışken, ilgili tüm uluslararası kuruluşları seferber etmişken ve diplomatik başarısı ile ilk defa İsrail'i bu denli bir yalnızlığa itmişken ve AK Parti hükümetinin bu meseledeki söylemi ve eylemi tüm dünyadaki vicdan ve izan sahiplerince takdir edilirken, kendisini sığ ve gündelik siyasetin pençesinden bir türlü kurtaramayan MHP Genel Başkanı'nın Sayın Başbakanımızı rol yapmakla suçlaması, tek kelimeyle hafifliktir.
Bütün halkımız yekvücut olup bu milli meselede tepkisini ve tavrını ortaya koyarken Sayın Bahçeli'nin, ille de hükümeti tenkit etme adına içine düştüğü bu durum, kendisi ve partisi adına bile talihsizliktir.
Böyle zamanlar ve günler, iç siyasi çekişmelerin bir tarafa bırakılması gereken zamanlardır. Ancak Sayın Bahçeli böyle bir milli mesele karşısında bile, her biri birer 'küfürname' olan malum grup konuşmalarını yapmaya devam etmektedir. Varlığı terörle ve terörün devamı ile mümkün olabilen MHP'nin lideri, ne yazık ki kendisini ırkçılığın ve etnik siyasetin pençesinden de kurtaramıyor. İskenderun'da Deniz İkmal Destek Komutanlığı'na yapılan saldırı sonucu şehit olan ve yaralanan askerlerimizin durumundan bile siyasi rant devşirme gayreti Sayın
Bahçeli'nin bir başka ayıbı olmuştur."
"Hamaset, husumet ve hakaretten İbarettir"
Devlet Bahçeli ve MHP'nin, son günlerde artma eğilimi gösteren terör saldırılarını her fırsatta "Demokratik Açılım Süreci" ile ilişkilendirdiğini belirten Hüseyin Çelik, Türkiye'de terörün en kanlı yüzünü 1990'lı yıllarda gösterdiğini, ancak "Demokratik Açılım Süreci"nin, bir milli birlik ve kardeşlik projesi olarak gündeme gelmesinin son bir yılın ürünü olduğunu kaydetti.
AK Parti'nin, kurulduğundan bu yana demokratikleşmeyi, yasakların kaldırılmasını, hak ve özgürlüklerin artırılmasını varlık sebebi olarak gördüğünü, terörle mücadeleyle ilgili olarak da üzerine düşeni şimdiye kadar yaptığını ve bundan sonra da yapmaya devam edeceğini belirten Çelik, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Sanırım, Sayın Bahçeli'nin terörle mücadeleden anladığı şey, başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere Sayın Başbakan ve Kabine üyelerinin silahlanarak dağa çıkmalarıdır. Hükümetimiz gerek a******izin gerekse de polisimizin terörle mücadele ile ilgili her türlü maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamışken, diplomatik yollarla terör örgütünün dünyadaki desteklerini asgariye indirmişken, Sayın Bahçeli'nin partimizi ve hükümetimizi terör örgütü ile müzakere yapmakla suçlaması, vicdan ve izandan mahrum olmayı gerektirir.
Sayın Bahçeli'nin her grup konuşması birer 'küfürname' ve felaket tellallığına dönüştüğü için olmalı ki basınımızda da artık yer bulamamaktadır. Bizim bu basın açıklamamız ise söylenenleri değil, az sayıda da olsa, Sayın Bahçeli'nin konuşmalarını dinleyen halkımızı ciddiye almamızdan kaynaklanmaktadır. Halkımız bilmelidir ki Sayın Bahçeli'nin söyledikleri hamaset, husumet ve hakaretten ibarettir."
Bahçeli'nin konuşmasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti hükümeti ve AK Parti'ye yönelik çok ağır ithamlarda bulunduğunu ve baştan sona küfür ve hakaretlerle dolu cümlelerle camialarına saldırdığını ifade eden Çelik, şöyle devam etti:
"Sayın Bahçeli'nin küfür ve hakaretlerine burada yer vermeye terbiyemiz müsaade etmediği için elbette bunları tekrar etmeyeceğiz. Sayın Bahçeli'nin eline o metni kim yazıp verdiyse en büyük haksızlığı kendi genel başkanına yapmıştır. Çünkü kem söz sahibine aittir ve biz, Sayın Başbakanımıza, hükümetimize ve partimize yapılmış ne kadar tahkir, tezyif, itham ve karalama varsa Sayın Bahçeli'ye aynen iade ediyoruz.
İsrail'in insani yardım eylemcilerine uyguladığı terör ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili hükümetimiz adeta bütün dünyayı ayağa kaldırmışken, ilgili tüm uluslararası kuruluşları seferber etmişken ve diplomatik başarısı ile ilk defa İsrail'i bu denli bir yalnızlığa itmişken ve AK Parti hükümetinin bu meseledeki söylemi ve eylemi tüm dünyadaki vicdan ve izan sahiplerince takdir edilirken, kendisini sığ ve gündelik siyasetin pençesinden bir türlü kurtaramayan MHP Genel Başkanı'nın Sayın Başbakanımızı rol yapmakla suçlaması, tek kelimeyle hafifliktir.
Bütün halkımız yekvücut olup bu milli meselede tepkisini ve tavrını ortaya koyarken Sayın Bahçeli'nin, ille de hükümeti tenkit etme adına içine düştüğü bu durum, kendisi ve partisi adına bile talihsizliktir.
Böyle zamanlar ve günler, iç siyasi çekişmelerin bir tarafa bırakılması gereken zamanlardır. Ancak Sayın Bahçeli böyle bir milli mesele karşısında bile, her biri birer 'küfürname' olan malum grup konuşmalarını yapmaya devam etmektedir. Varlığı terörle ve terörün devamı ile mümkün olabilen MHP'nin lideri, ne yazık ki kendisini ırkçılığın ve etnik siyasetin pençesinden de kurtaramıyor. İskenderun'da Deniz İkmal Destek Komutanlığı'na yapılan saldırı sonucu şehit olan ve yaralanan askerlerimizin durumundan bile siyasi rant devşirme gayreti Sayın
Bahçeli'nin bir başka ayıbı olmuştur."
"Hamaset, husumet ve hakaretten İbarettir"
Devlet Bahçeli ve MHP'nin, son günlerde artma eğilimi gösteren terör saldırılarını her fırsatta "Demokratik Açılım Süreci" ile ilişkilendirdiğini belirten Hüseyin Çelik, Türkiye'de terörün en kanlı yüzünü 1990'lı yıllarda gösterdiğini, ancak "Demokratik Açılım Süreci"nin, bir milli birlik ve kardeşlik projesi olarak gündeme gelmesinin son bir yılın ürünü olduğunu kaydetti.
AK Parti'nin, kurulduğundan bu yana demokratikleşmeyi, yasakların kaldırılmasını, hak ve özgürlüklerin artırılmasını varlık sebebi olarak gördüğünü, terörle mücadeleyle ilgili olarak da üzerine düşeni şimdiye kadar yaptığını ve bundan sonra da yapmaya devam edeceğini belirten Çelik, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Sanırım, Sayın Bahçeli'nin terörle mücadeleden anladığı şey, başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere Sayın Başbakan ve Kabine üyelerinin silahlanarak dağa çıkmalarıdır. Hükümetimiz gerek a******izin gerekse de polisimizin terörle mücadele ile ilgili her türlü maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamışken, diplomatik yollarla terör örgütünün dünyadaki desteklerini asgariye indirmişken, Sayın Bahçeli'nin partimizi ve hükümetimizi terör örgütü ile müzakere yapmakla suçlaması, vicdan ve izandan mahrum olmayı gerektirir.
Sayın Bahçeli'nin her grup konuşması birer 'küfürname' ve felaket tellallığına dönüştüğü için olmalı ki basınımızda da artık yer bulamamaktadır. Bizim bu basın açıklamamız ise söylenenleri değil, az sayıda da olsa, Sayın Bahçeli'nin konuşmalarını dinleyen halkımızı ciddiye almamızdan kaynaklanmaktadır. Halkımız bilmelidir ki Sayın Bahçeli'nin söyledikleri hamaset, husumet ve hakaretten ibarettir."