CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Hadlerini bildirdik' sözünü 'demokrasiden nasibini almamakla' açıkladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMMnin yeni yasama açılış konuşmasında basına akreditasyon uygulaması ve tutuklu milletvekilleri konusunda eleştiriler yönelten Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasındaki görüş ayrılığını, 3 temel konuda; demokrasi, yönetim anlayışı ve söylem konusunda görüş farklılıkları ortaya çıkıyor sözleriyle değerlendirdi.
Sorularımızı yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğanın talimatıyla, AKP kongresinde Cumhuriyetin de aralarında bulunduğu muhalif medyaya ambargo uygulamasını Hitlerleşme, Mussolini tavrı olarak nitelendirdi. Erdoğanın muhalif basına yönelik, Hadlerini bildirdik sözlerine de tepki gösteren Kılıçdaroğlu, Bu çok ağır bir ifade. Demokrasiyi bilmeyen, demokrasiden nasibini almamış bir anlayışın sonucu. Sadece Türkiyede değil, dünyanın her yerinde bu rezaleti dile getireceğiz. Erdoğanın demokrat olmadığını, otoriterleştiğini, Hitlerleştiğini, Mussolini tavrı içine girdiğini milletvekillerimiz Türkiyede ve gittikleri her ülkede her uluslararası platformda anlatacaklar diyerek olayı uluslararası platformlara taşıyacaklarının mesajını verdi. Basına dönük hadlerini bildirdik ifadesinin ancak Türkiye Cumhuriyetinin bekasına kastedenler için kullanılabileceğini belirten Kılıçdaroğlu, Bu anlayış demokrasinin önündeki en ciddi tehlikelerden birisidir diye konuştu.
Tutuklu vekiller
Tutuklu milletvekilleri konusunda Erdoğan ile Gül arasında su yüzüne çıkan görüş ayrılığının sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, Erdoğanın çevresinde kendisine hatalarını söyleyecek kimsenin olmadığını, sürekli alkışlar, iyi yaptınız efendim söylemiyle egosunun beslendiğine işaret etti. Bu tavır nedeniyle Erdoğanın da farklı bir kişiliğe bürünüp kendini ilahlaştıran bir noktaya götürdüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, Gülün eleştirilerine hemen yanıt vermesinin de çevresindeki bu eksikten kaynaklandığını ifade etti. Gül ile Erdoğan arasında Cumhurbaşkanlığı yarışı veya iyi polis-kötü polisi oynuyorlar yorumlarına da yol açtığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi: Sayın Cumhurbaşkanı ile Erdoğan arasında 3 temel konuda; demokrasi, yönetim ve söylem konularında görüş farklılıkları var. Ben iyi polis kötü polisi oynamaktan çok, Cumhurbaşkanının yazdığı, söylediği şeyleri, inanarak söylediğine inanıyorum. Çünkü kendisinin politika yapma gibi bir ihtiyacı yok. Cumhurbaşkanı parlamentonun açış konuşmasında ülkenin, siyasetin beklentilerine uygun bazı düşünceler ifade etmek zorundaydı ve yaptı.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın, Atatürk, İnönü, Celal Bayarın da partili cumhurbaşkanı oldukları yönündeki açıklamalarını da değerlendiren Kılıçdaroğlu, Bozdağa tarihi biraz daha yakından okuması önerisinde bulundu. Bozdağın formül olarak açıkladığı dönemin tek parti dönemi olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, Tabii kendilerini de tek parti devleti olarak gördükleri için bu anlayışı sergilemek istiyorlar. Ama köprülerin altından çok sular aktı. Bekir Bozdağ unutmasın ki Celal Bayar, üzerinde Demokrat Parti amblemi olan bastonla gezdiği zaman çok eleştirilmişti dedi. Bozdağın Süleyman Demireli örnek almasını isteyen Kılıçdaroğlu, Demirel cumhurbaşkanı seçildiği zaman, geriye bakmam demişti ve gerçekten de oraya çıktığında parti kimliğini bir yana bırakıp, cumhurbaşkanlığı yaptı. Bir partiden gelip cumhurbaşkanı olmak ayrı, ama bir partiden gelip, partinin militanı gibi cumhurbaşkanı koltuğunda oturmak ayrı ki biz birinciden yanayız, AKP ikinciden yana görüşünü dile getirdi.
CHP lideri, Erdoğanın Kürt sorunu konusunda CHPyle birlikte iki partili çözüm yönündeki çağrısına ise Biz diyaloğa kapımızı kapamadık. Ama oyçokluğuyla bu sorun çözülmez. Biz toplumsal uzlaşma diyoruz. Yüzde 1 oyu olan siyasi partinin bile sürece dahil olması gerekir dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMMnin yeni yasama açılış konuşmasında basına akreditasyon uygulaması ve tutuklu milletvekilleri konusunda eleştiriler yönelten Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasındaki görüş ayrılığını, 3 temel konuda; demokrasi, yönetim anlayışı ve söylem konusunda görüş farklılıkları ortaya çıkıyor sözleriyle değerlendirdi.
Sorularımızı yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğanın talimatıyla, AKP kongresinde Cumhuriyetin de aralarında bulunduğu muhalif medyaya ambargo uygulamasını Hitlerleşme, Mussolini tavrı olarak nitelendirdi. Erdoğanın muhalif basına yönelik, Hadlerini bildirdik sözlerine de tepki gösteren Kılıçdaroğlu, Bu çok ağır bir ifade. Demokrasiyi bilmeyen, demokrasiden nasibini almamış bir anlayışın sonucu. Sadece Türkiyede değil, dünyanın her yerinde bu rezaleti dile getireceğiz. Erdoğanın demokrat olmadığını, otoriterleştiğini, Hitlerleştiğini, Mussolini tavrı içine girdiğini milletvekillerimiz Türkiyede ve gittikleri her ülkede her uluslararası platformda anlatacaklar diyerek olayı uluslararası platformlara taşıyacaklarının mesajını verdi. Basına dönük hadlerini bildirdik ifadesinin ancak Türkiye Cumhuriyetinin bekasına kastedenler için kullanılabileceğini belirten Kılıçdaroğlu, Bu anlayış demokrasinin önündeki en ciddi tehlikelerden birisidir diye konuştu.
Tutuklu vekiller
Tutuklu milletvekilleri konusunda Erdoğan ile Gül arasında su yüzüne çıkan görüş ayrılığının sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, Erdoğanın çevresinde kendisine hatalarını söyleyecek kimsenin olmadığını, sürekli alkışlar, iyi yaptınız efendim söylemiyle egosunun beslendiğine işaret etti. Bu tavır nedeniyle Erdoğanın da farklı bir kişiliğe bürünüp kendini ilahlaştıran bir noktaya götürdüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, Gülün eleştirilerine hemen yanıt vermesinin de çevresindeki bu eksikten kaynaklandığını ifade etti. Gül ile Erdoğan arasında Cumhurbaşkanlığı yarışı veya iyi polis-kötü polisi oynuyorlar yorumlarına da yol açtığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi: Sayın Cumhurbaşkanı ile Erdoğan arasında 3 temel konuda; demokrasi, yönetim ve söylem konularında görüş farklılıkları var. Ben iyi polis kötü polisi oynamaktan çok, Cumhurbaşkanının yazdığı, söylediği şeyleri, inanarak söylediğine inanıyorum. Çünkü kendisinin politika yapma gibi bir ihtiyacı yok. Cumhurbaşkanı parlamentonun açış konuşmasında ülkenin, siyasetin beklentilerine uygun bazı düşünceler ifade etmek zorundaydı ve yaptı.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın, Atatürk, İnönü, Celal Bayarın da partili cumhurbaşkanı oldukları yönündeki açıklamalarını da değerlendiren Kılıçdaroğlu, Bozdağa tarihi biraz daha yakından okuması önerisinde bulundu. Bozdağın formül olarak açıkladığı dönemin tek parti dönemi olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, Tabii kendilerini de tek parti devleti olarak gördükleri için bu anlayışı sergilemek istiyorlar. Ama köprülerin altından çok sular aktı. Bekir Bozdağ unutmasın ki Celal Bayar, üzerinde Demokrat Parti amblemi olan bastonla gezdiği zaman çok eleştirilmişti dedi. Bozdağın Süleyman Demireli örnek almasını isteyen Kılıçdaroğlu, Demirel cumhurbaşkanı seçildiği zaman, geriye bakmam demişti ve gerçekten de oraya çıktığında parti kimliğini bir yana bırakıp, cumhurbaşkanlığı yaptı. Bir partiden gelip cumhurbaşkanı olmak ayrı, ama bir partiden gelip, partinin militanı gibi cumhurbaşkanı koltuğunda oturmak ayrı ki biz birinciden yanayız, AKP ikinciden yana görüşünü dile getirdi.
CHP lideri, Erdoğanın Kürt sorunu konusunda CHPyle birlikte iki partili çözüm yönündeki çağrısına ise Biz diyaloğa kapımızı kapamadık. Ama oyçokluğuyla bu sorun çözülmez. Biz toplumsal uzlaşma diyoruz. Yüzde 1 oyu olan siyasi partinin bile sürece dahil olması gerekir dedi.