Hilm ve hayâ timsali Osman-ı Zinnûreyn

'hayaL

Bayan Üye
Hazreti Osman “radıyallahü anh”, Eshâb-ı kirâm’ın en büyüklerindendir. Peygamber efendimizin damadı ve üçüncü halifesidir. 577 senesinde Mekke’de doğdu. “Aşere-i mübeşşere”dendir. Yani dünyada iken Cennetle müjdelenen on kişiden biridir. Resûlullahın iki kızını (önce hazreti Rukayye, o vefat edince de Ümmü Gülsüm’le evlendi) aldığı için “Zinnûreyn” denildi...
Hazreti Osman, çok zengin tüccâr idi. Bütün malını, dîn-i islâm için sarf etti. Hilm ve hayâ ile meşhûrdur... İman ettikten sonra, diğer Müslümanlar gibi o da çeşitli işkencelere uğradı. Bilhassa amcası tarafından çok işkence yapıldı. Müslüman olduğu için amcası, onu ağaca bağlayıp, yoruluncaya kadar kırbaç ile döverdi. O bütün işkencelere sabreder hep Kelime-i şehâdet okurdu... Müşrikler tarafından yapılan işkencelere uzun zaman tahammül edip, Habeşistan’a hicret etmeye izin verilince, hanımı hazreti Rukayye ile birlikte hicret etti. Bir müddet sonra Mekke’ye dönüp, ikinci olarak tekrar Habeşistan’a hicret etti. Bu ikinci hicretten sonra Mekke’ye dönüp, son olarak Medine’ye hicret etti. Böylece dîni uğruna üç kere hicret etti...

FİTNE HER ZAMAN VARDIR
Bedir Savaşı hariç bütün savaşlarda bulunan Hazreti Osman, Hudeybiye Andlaşmasında Mekke’ye elçi olarak gönderildi. Tebük seferinde onbin kişilik İslâm ordusunun, bütün ihtiyaçlarını karşılayıp donattı. Ayrıca bin altın da para yardımında bulundu. Bütün malını İslâmiyetin yayılması, insanların kurtulması, saâdete kavuşması için Allah yolunda harcadı. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Her peygamberin Cennette bir arkadaşı vardır. Benim arkadaşım da Osman’dır.”
Hazreti Ömer’in şehid edilmesinden sonra Müslümanların başına halife seçildi. Eshâb-ı kirâm ona biat ettiler. 12 sene hilâfet makamında kalan Hazreti Osman, cesur idi. Hiçbir felâket karşısında sarsılmamıştır. Bilhassa halifeliğinin ilk yılları, İslâm tarihinde altın bir devir teşkil eden hazreti Ebû Bekir ve hazreti Ömer devirlerinin bir devamıydı. Devrinde birçok fetihler yapılmıştır. Horasan, Hindistan, Maverâünnehir, Kafkasya, Kıbrıs adası ve kuzey Afrika’nın birçok yerleri, Onun devrinde İslâm topraklarına katılmıştır...
Fethedilen memleketlerin ahalisi de seve seve Müslüman olmakla şereflendiklerinden İslâm nüfusu pek çok artmış, milyonları aşmıştı. Bu kadar genişlik ve çokluk sebebiyle fikirlerde ayrılık çoğalmış, düşünce tarzları, idrâk şekilleri arasında bazı ayrılıklar baş göstermişti. Müslüman şekline giren münafıkların körüklemesi ile halifeye karşı isyan başlattılar. Fitne ve fesad yayıldı ve sonunda onu Hicret’in 35’inci yılında şehid ettiler. O anda oruçlu olup, Kur’ân-ı kerîm okuyordu... Hazreti Osman şehid olunca, bütün Müslümanlar Hazreti Ali’yi halife seçtiler...


Bire yedi yüz!
Hazreti Ebû Bekir’in Halifelik dönemiydi... Bir ara Medine’de kıtlık baş göstermişti. O günlerde Hazreti Osman’ın Şam’dan yüz deve yükü buğday kervanı gelmişti. Eshâb-ı kirâm satın almak için yanına gittiler. Fakat o “Sizden daha iyi alıcım var ve sizden daha fazla veren var, ona vereceğim” dedi. Eshâb-ı kirâm durumu hazreti Ebû Bekir’e bildirip bundan üzüldüklerini söylediler. “Kıtlık zamanında böyle yapması hiç uygun olur mu?” dediler. Halife Ebû Bekir; “Osman, Resûlullahın damadı olmakla şeref kazanmıştır ve Cennette onun arkadaşıdır. Siz onun sözünü yanlış anladınız galiba, beraber gidelim” buyurdu. Hep birlikte onun yanına gidip, “Yâ Osman, Eshâb-ı kirâm senin bir sözüne üzülmüşler” deyip durumu anlattı. Hazreti Osman, “Evet ey Resûlullahın halifesi, onlardan iyi alıcı olan, bire yedi yüz veriyor. Onlar bire yedi veriyor. Biz bu buğdayı bire yedi yüz verip alana verdik” deyince mesele anlaşıldı. Bundan sonra yüz deve yükü buğdayı Medine’de bulunan Eshâb-ı kirâma, Allah rızası için bedava dağıttı. Yüz deveyi de kesip fakirlere yedirdi. Hazreti Ebû Bekir bu işe çok sevinip, Hazreti Osman’ın alnından öptü...
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst