DesoLate
Kayıtlı Üye
Din sömürüsünün anlatıldığı 'Takiye'de rol alan Rutkay Aziz, bugün vizyona giren filmin çok konuşulacağını söyledi. Aziz canlandırdığı karakteri de şöyle tanımladı: Şeytani ve sevimsiz bir adam
Hollandalı yönetmen Ben Verbong'un beyazperdeye aktardığı 'Takiye' adlı sinema filminde Fahriye Evcen, Erhan Emre ve Ali Sürmeli'yle kamera karşısına geçen Rutkay Aziz, filmde canlandırdığı 'Jimpa Hüseyin' karakteriyle dikkat çekti. Dini sömürü amacıyla kullanan bazı İslami ticaret örgütlerinin Almanya'daki Türk vatandaşlarını dolandırması hikayesinin anlatıldığı film bugün vizyona giriyor..
SOLCU SAHİP ÇIKTI
'Takiye' teklifini nasıl aldınız?
Yapımcılardan teklif geldi. Senaryo hem içerik olarak hem de sinema açısından tatmin ediciydi. Filmin anlatacak sözü olacağını düşündüğüm için olumlu baktım. Ayrıca, benim çok uzun, derinlemesine bir sinema hayatım olmadı. Daha önce, bu filmdeki 'Hüseyin' gibi şeytanı bir karakteri hiç canlandırmamıştım. Bunu da bir sorumluluk olarak gördüm. O yüzden rolü, kabul edip, "Bu yolculukta ben de varım" dedim. Her zaman, "Keşke bir gün bir işkenceciyi oynasam" derdim. Çünkü işkenceciyi iyi oynayacağıma inanırım.
Projede sizi etkileyen ne oldu?
Bizler her zaman dini duygulara, gerçek ve samimi dindarlara özen göstermiş ve sahip çıkmışızdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihine baktığınızda, samimi, gerçek, inanmış dindarlara Türk solu, her zaman hoş görülü olmuş, birbirini kucaklamıştır. Film, bu gerçek ve inanmış dindarların bir takım örgütler açısından siyasallaştırılıp sömürülmesini ele alıyor. Bu süreçte de bir ailenin bir anda nasıl parçalandığını işliyor. Film aslında, Allah'la aldatmanın bir biçimde hesaplaşması.
Jimpa Hüseyin karakterini okuduğunuzda aklınıza ilk ne geldi?
Karakter şeytani ve son derece karaktersiz bir adam... Ülkemde bu ve buna benzer karakterlerin çok olduğunu gözledim. Zaten fazlasıyla şeytani bir adam olan 'Hüseyin'i oynarken daha da şeytanlaştırmanın bir anlamı yoktu. Bu noktada seyirciyi de aldatarak o rolü oynamak, 'Bu adamdan bu beklenmez' duygusunu yaratmak önemliydi. Benim için biraz ters köşe bir roldü. Son derece güvenilir ve sempatik görünen bir adamın şeytani yanlarını seyirciyi de buna inandırarak oynamak güzel bir deneyim oldu. Polanski'nin 'Mahchbet' diye bir filmi vardır. Tiyatroda ve sinemada bir çok uyarlaması olan 'Machbet'teki şeytan karı -koca hep çirkin karakterlerle anlatıldı. Ama Polonski bu iki şeytanı, dünya güzeli bir kadın ve erkek oyuncuyla anlattı. Bunlar fiziken değil, ruh anlamında kötüler. Ruhları çirkin... Ben de bu noktalardan girerek rolü çözmeye çalıştım. Dilerim, izleyici de beğenir.
İZDÜŞÜMLERİ ÇOK
Karakteri çözerken Jet Fadıl'dan da etkilendiniz mi?
Kesinlikle aklıma özel bir isim gelmedi. Bana göre bir rolü çıkartmak önce onu iyi düşünmekten geçiyor. İkinci aşamada da iyi gözlemekten. Gözlemlerime baktığımda bu tür insanların hayatlarımıza izdüşümlerinin çok olduğunu sanıyorum. Dilerim çoğalmazlar. Ama gerek kökten dincilik konusu gerek insanların dini sömürüye alet olması konusu, insanlık tarihinde yeni oynanan oyunlar değil. Ama dediğim gibi 'Jimpa Hüseyin' bir kişi üzerinden ortaya çıkmadı. Son on yılımıza baktığımızda bu örgütlenmeler ülke içinde ve ülke dışında çok sık yaşanıyor. İlla şunun ya da bunun ismini vermek gerekmiyor.
Hollandalı yönetmen Ben Verbong'un beyazperdeye aktardığı 'Takiye' adlı sinema filminde Fahriye Evcen, Erhan Emre ve Ali Sürmeli'yle kamera karşısına geçen Rutkay Aziz, filmde canlandırdığı 'Jimpa Hüseyin' karakteriyle dikkat çekti. Dini sömürü amacıyla kullanan bazı İslami ticaret örgütlerinin Almanya'daki Türk vatandaşlarını dolandırması hikayesinin anlatıldığı film bugün vizyona giriyor..
SOLCU SAHİP ÇIKTI
Yapımcılardan teklif geldi. Senaryo hem içerik olarak hem de sinema açısından tatmin ediciydi. Filmin anlatacak sözü olacağını düşündüğüm için olumlu baktım. Ayrıca, benim çok uzun, derinlemesine bir sinema hayatım olmadı. Daha önce, bu filmdeki 'Hüseyin' gibi şeytanı bir karakteri hiç canlandırmamıştım. Bunu da bir sorumluluk olarak gördüm. O yüzden rolü, kabul edip, "Bu yolculukta ben de varım" dedim. Her zaman, "Keşke bir gün bir işkenceciyi oynasam" derdim. Çünkü işkenceciyi iyi oynayacağıma inanırım.
Bizler her zaman dini duygulara, gerçek ve samimi dindarlara özen göstermiş ve sahip çıkmışızdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihine baktığınızda, samimi, gerçek, inanmış dindarlara Türk solu, her zaman hoş görülü olmuş, birbirini kucaklamıştır. Film, bu gerçek ve inanmış dindarların bir takım örgütler açısından siyasallaştırılıp sömürülmesini ele alıyor. Bu süreçte de bir ailenin bir anda nasıl parçalandığını işliyor. Film aslında, Allah'la aldatmanın bir biçimde hesaplaşması.
Karakter şeytani ve son derece karaktersiz bir adam... Ülkemde bu ve buna benzer karakterlerin çok olduğunu gözledim. Zaten fazlasıyla şeytani bir adam olan 'Hüseyin'i oynarken daha da şeytanlaştırmanın bir anlamı yoktu. Bu noktada seyirciyi de aldatarak o rolü oynamak, 'Bu adamdan bu beklenmez' duygusunu yaratmak önemliydi. Benim için biraz ters köşe bir roldü. Son derece güvenilir ve sempatik görünen bir adamın şeytani yanlarını seyirciyi de buna inandırarak oynamak güzel bir deneyim oldu. Polanski'nin 'Mahchbet' diye bir filmi vardır. Tiyatroda ve sinemada bir çok uyarlaması olan 'Machbet'teki şeytan karı -koca hep çirkin karakterlerle anlatıldı. Ama Polonski bu iki şeytanı, dünya güzeli bir kadın ve erkek oyuncuyla anlattı. Bunlar fiziken değil, ruh anlamında kötüler. Ruhları çirkin... Ben de bu noktalardan girerek rolü çözmeye çalıştım. Dilerim, izleyici de beğenir.
İZDÜŞÜMLERİ ÇOK
Kesinlikle aklıma özel bir isim gelmedi. Bana göre bir rolü çıkartmak önce onu iyi düşünmekten geçiyor. İkinci aşamada da iyi gözlemekten. Gözlemlerime baktığımda bu tür insanların hayatlarımıza izdüşümlerinin çok olduğunu sanıyorum. Dilerim çoğalmazlar. Ama gerek kökten dincilik konusu gerek insanların dini sömürüye alet olması konusu, insanlık tarihinde yeni oynanan oyunlar değil. Ama dediğim gibi 'Jimpa Hüseyin' bir kişi üzerinden ortaya çıkmadı. Son on yılımıza baktığımızda bu örgütlenmeler ülke içinde ve ülke dışında çok sık yaşanıyor. İlla şunun ya da bunun ismini vermek gerekmiyor.