HES’lerdeki işçi ölümleri anında unutturuluyor

ohlin

Bayan Üye
Cuma günü Adana’daki Gökdere köprü barajında gerçekleşen patlamada15 işçi kayboldu, 3 işçi öldü. Son yıllarda enerji santrallerindeki “kaza”larda büyük bir artış gerçekleşmesine ve çok sayıda işçinin yaşamını yitirmesine karşın bu haber de basının gündeminden anında düştü!

Cuma günü Adana Kozan’daki baraj inşaatında gerçekleşen patlamada 15 işçi baraj sularına kapıldı, üçünün cesedine ulaşıldı. Patlamanın gerçekleştiği Gökdere Köprü Barajı’nın inşaatı, Sabancı Holding bünyesinde bulunan Enerjisa tarafından yürütülüyor.

Son yıllarda özelleştirilen enerji sektörünün vaat ettiği yüksek kârlara bir an önce ulaşmaya çabalayan şirketlerin kâr hırsları uğruna çok sayıda işçi hayatını kaybetti. Ölümler ve “kaza”lar devam ediyor, ancak bunların egemen medyanın gündeminden düşmesi artık neredeyse saatler alıyor!

Adana’daki “kaza” münferit vaka mı?
Göksu Irmağı üzerinde inşa edilmekte olan Gökdere Köprü Barajı’nda Cuma günü gerçekleşen patlama sonucunda 15 işçi baraj sularına kapılarak kayboldu. Hafta sonu yapılan arama kurtarma çalışmalarında üç işçinin cesetlerine ulaşılabildi.

Patlamanın köprü barajının gövdesinde çatlaklar oluşması üzerine suyun boşaltılması için kapakların açılmasıyla, barajın ana gövdesindeki tünel kapağının aşırı basıca dayanamaması sonucunda gerçekleştiği aktarılıyor. Patlama sonucunda baraj göletinde biriken su ırmak yatağında sele dönüştü ve bu esnada barajda çalışan işçiler de suya kapıldı.

Son yıllarda enerji sektöründeki “hızlı büyüme” hırsı nedeniyle özel şirketlerin yürüttüğü santral inşaatlarında küçük, büyük pek çok benzer “kaza” meydana geldi. Hepsinde de medya olayın büyüklüğüne bağlı olarak, ya konuyu hiç gündeme getirmedi ya da hızlı bir biçimde gazetelerin iç sayfalarının diplerine taşıyarak unutturma yoluna gitti. Enerji sektöründeki işçi ölümlerinin arkasında ise, son yıllarda özelleştirme politikalarının da etkisiyle sektöre hızlı bir biçimde giriş yapan özel şirketlerin sektörün vaat ettiği yüksek kârlılığa bir an önce ulaşma hırsının yattığı anlaşılıyor.
Adana’daki patlama sonrasında basına demeç veren Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, “Baraj, özel sektörün yaptığı bir baraj. Aslında denetimin ne kadar önemli olduğu anlaşılıyor” sözleriyle hükümetin yaşanan “kaza”ları açıkça seyrettiğini bir anlamda itiraf etmiş oldu. Eroğlu demecinin devamında patlamanın bir derivasyon tünelinde kapağın sıyrılması neticesinde suyun boşalması gerçekleştiğini, ancak Gökdere Barajı’ndan boşalan suların Yedigöze Barajı’nda toplanarak taşkın riskinin önlendiğini ise “sevindirici bir husus” olarak niteledi. Baraj ve santral inşaatlarında gerçekleşen benzer olayların yaşanmasında hükümetin enerji politikalarının rolüne ise herhangi bir şekilde değinmedi.

Enerjisa sektörün en agresif aktörlerinden
Gökdere Köprü Barajı inşaatını yürüten Enerjisa sektörün en agresif aktörlerinden bir tanesi. 145 Megawatt kurulu kapasitesi olması hedeflenen Gökdere Köprü Barajı’nın inşaatına 2009 yılında başlandı. Göksu Nehri üzerinde Menge Hidroelektrik Santrali Projesi’nin aşağısında bulunan baraj topuğunda bulunan bir elektrik santrali ile konumlanan barajın bu yıl devreye girmesi planlanıyordu. Baraj, Kozan ilçe merkezine 40 kilometre mesafede bulunuyor.

Sabancı Holding’in enerji sektöründeki kolu olan Enerjisa, Alman enerji şirketi Verbund’la ortak çalışıyor ve basında sık sık “2015 yılına kadar 5000 Megawatt kurulu güce ve en az yüzde 10 pazar payına ulaşma hedefiyle” gündeme geliyor. 1996’da Sabancı şirketlerine elektrik üreten bir otoprodüktör olarak kurulan şirketin bugün hidroelektrik, rüzgar, doğalgaz çevrim ve termik olmak üzere çok sayıda santralinin bulunduğu ve bu hırslı hedefine ulaşmak üzere bir hayli istekli olduğu görülüyor. 2007 yılında Avrupa’nın en büyük enerji tekellerinden Verbund’la ortaklık kuran Sabancı, 2011 sonunda 316 Megawatt kurulu güce sahip çeşitli HES’lerin de devreye alınmasıyla 1653 Megawatt kurulu güce ulaştı. Şirketin tanıtımında portföyünün 2011 yıl sonu itibariyle işletmede olan, inşaatı ve mühendislik çalışmaları süren lisanslı projelerle 4115 Megawatt’a ulaştığı söyleniyor ve bu portföye ek olarak, toplam kurulu gücü yaklaşık 1000 MW olan proje ise lisans başvurusu aşamasında olduğu ekleniyor.

Karadeniz İsyandadır Platformu bir yıl önce uyardı
HES’lerin neden olduğu çevre katliamı uzun süredir Türkiye’nin gündeminde. Halk pek çok yerde HES’lere karşı mücadele ediyor; şirketlerin derelerini tahrip etmesine karşı direniyor. Bu mücadelenin örgütleyicileri arasında bulunan Karadeniz İsyandadır Platformu Gökdere Köprü Barajı’nda gerçekleşen patlamadan yaklaşık bir yıl önce, 11 Şubat 2011’de yaptığı bir basın açıklamasıyla HES şantiyelerindeki işçi ölümlerini gündeme getirmişti. Platform açıklamasında “gözü dönmüş şirketlerin hep daha çok kar etmek için yarattığı zorlayıcı koşullar, 'iş kazaları' diye adlandırılan, aslında hepimizin bildiği gibi, gerçek tanımı 'iş cinayeti' olan ölümlere neden olmaktadır. Bu cinayetler, tüm işkollarında olduğu gibi, vadilerimize kurulmak istenen barajların inşaatlarında da aynı vahşetiyle yaşanmaktadır” diyordu.

Açıklamanın yapılmasına ise, ne yazık ki çoktan “unutturulmuş” bir başka olay, Ciner grubunun Kahramanmaraş’ta yaptığı Park Holding-Afşin Elbistan Termik Santrali’nde en az 10 işçinin göçük altında kalması vesile olmuştu. Platform, açıklamasında Ciner Holding’in bu katliamla ilgili adeta “konuşma yasağı” getirdiğini belirtiyor, “Bu örnek bizlere şirketlerin, katliamlarının açığa çıkmasını engellemek için bugüne kadar her yolu denediğini bir kez daha hatırlatmış oldu. Biliyoruz ki, şirketler bu açıklamamızdan sonra da işledikleri cinayetleri saklamaya çalışmak için her yolu deneyecektir. Kamuoyunu kandırmaya çalışacak, ölümleri daha çok inkar edecektir. Ölümlerle ilgili mazeretler yaratacak ya da çalışanları suçlayacaktır, ‘münferit vaka’ maskesine sığınmaya çalışacaktır” diyordu.

Karadeniz İsyandadır Platformu açıklamasına şöyle devam etmekteydi:

“HES’çi şirketlerin patronları, aynı zamanda medya kuruluşlarının patronları olduklarından ya da bu kuruluşlarla yakın çıkar ilişkisinde bulunduklarından ötürü, bizler bu cinayetlerden çoğu zaman haberdar olamamaktayız. Basında çıkma şansına erişebilen haberlerde de, bu cinayetlerin hangi HES şirketinin şantiyesinde yaşandığına dair hiçbir bilgiye yer verilmemekte; hatta HES inşaatının adı bile gizlenerek, tüm detaylar sistemli bir şekilde saklanmaktadır. Bu ölümlerin münferitleştirilmesi ve magazinleştirilerek sunulmasıyla, olayların perde arkasındaki gerçekliklerin üzeri örtülmektedir.”

Santral inşaatlarındaki ölümler
Açıklamanın devamında ise, münferit vaka gibi sunulmak istenen bu olaylara örnekler sıralanmaktaydı. O örneklerden bazıları şunlar:

- Maraş'ta Sabancı Holding – Enerjisa’nın inşaa etmekte olduğu Hacınınoğlu HES inşaatında bir işçi boğularak öldü. Karadeniz İsyandadır Platformu, “Sabancı Holding'in medya üzerindeki nüfuzu sayesinde bu haberin detayları medyada gün yüzüne çıkamadığını” vurguladı.

- Kasım 2010’da da yaşanan bir kazada Menge Barajı'nda çalışan HES işçilerini şantiyeden taşıyan aracın devrilmesiyle bir işçi ölmüş, 10 işçi yaralanmıştı.

- Giresun'da yapımı süren, Doğuş Holding'in Arslancık HES şantiyesinde yaşanan bir kazada ise 5 işçi ciddi biçimde yaralanmıştı. Bu haberin de ayrıntıları yine ana akım medyaya yansımadı.

- Limsan-Limak’ın ortak girişimi olan İkizdere Barajı’nın inşaatında bir işçi öldü. Ekim 2010’da bu HES’te yaşanan “kaza”da iki işçi ciddi biçimde yaralandı. İkizdere Barajı’nın açılışı Başbakan Erdoğan tarafından yapıldı.

- Limak’ın Siirt’te yaptığı Alkumru HES’te de yaşanan en az 7 farklı olayda da 19 işçi yaralanmış, 3 işçi ise yaşamını yitirmişti.

- Borçka Barajı’nın yapımında elektrik akımına kapılan işçiler yaşamını yitirdi.

- Çoruh’ta yapılmakta olan barajların viyadük inşaatlarında 2011 başında en az 2 işçi öldü. Mayıs 2010’da da baraj inşaatında çalışan iki işçi yaşamını yitirdi.

- Deriner Barajı inşaatında bir işçi öldü.

- Borusan Holding’in Erzurum İspir’de yaptığı Yedigöl Aksu HES’in inşaatlarında da üç işçi can verdi. Karadenizİsyandadır Platformu açıklamasında “Borusan Holding, Aksu vadisinde sürdürdüğü doğa ve kültür katliamını Borusan Kültür ve Sanat etkinliklerinde sahte sunumlar ve websiteleriyle yok saymaya çalıştığı gibi, işçi ölümlerinin kamuoyuna yansımasını engellemek için de her tür yola başvurmaktadır” dedi.

- Çoruh Aksu Vadisi’nde yine Borusan tarafından inşa edilen HES’tebir işçi elektrik çarpması sonucu, bir işçi sondaj makinesine kapılarak, bir işçide tünellerde dinamit patlatılması sırasında öldü; olaylar kamuoyunun gündemine gelmedi. Platformun açıklamasında bir Aksu köylüsünün şu ifadelerine yer verilmekteydi: “Aksulular dinamit seslerine olduğu gibi, ambulansların siren seslerine de alışıktır. Aksu'da özellikle patlamalardan sonra devamlı siren sesleri olur; ambülanslar gelir gider devamlı. Fakat kaç ölü, kaç yaralı var tam bilemeyiz, söylemezler. Toplamda 17 kadar işçinin öldüğü söyleniyor, bunları duyuyoruz ama tam sayısını bilemiyoruz.”

Sadece geçtiğimiz yılın ilk iki ayında çeşitli santral inşaatlarında gerçekleşen olaylarda 5 işçi öldü, 6 işçi yaralandı.

TKP’den açıklama: “Felaket piyasa düzeninin ta kendisi”
Türkiye Komünist Partisi Cumartesi günü, günlük açıklaması TKP’nin Sesi’ni bu konuya ayırarak “Felaket piyasa düzeninin ta kendisi” dedi. Açıklamada şunlar söylendi:

“Dün Adana'nın Ergenuşağı köyü yakınlarındaki baraj inşaatında meydana gelen patlama sonucunda 10 işçi baraj sularına kapılarak kayboldu. Şu ana kadar iki işçinin cesedi bulundu.

İnşaatı yapan şirket, Türkiye'nin en büyük tekellerinden Sabancı Holding bünyesindeki Enerjisa... Enerji sektöründe özelleştirmelerle iştahı kabaran şirket, 2015'e kadar 5000 megawat kurulu güce, yüzde 10 pazar payına ulaşacağını söylüyor. Pazar paylarını böyle artırıyorlar!

Daha önce santral inşaatlarında gerçekleşen "kazalar"da ölen onlarca işçi ise çoktan unutulmuş, Adana'daki olay medya tarafından "felaket" ilan edilivermiş bile!

Piyasacı anlayış işçileri öldürüyor, çevreyi tahrip ediyor; üstelik bu arada halkın kullandığı enerji her geçen gün daha pahalı hale geliyor. Bu durumun sorumluları aynı zamanda medya şirketlerinin de sahibi olanlar. "Kaza" adı verilerek kapatılan cinayetler ya gündeme gelmiyor ya da hemen gazetelerin iç sayfalarının dip köşelerine atılıyor.

Piyasa düzeni cinayetle, halkın ölümleri kanıksaması ve hafızasızlaştırılmasıyla işliyor. Bu "felaket" düzenini toptan değiştirmek gerekiyor.”
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst