aşkın oyasının şavkı düşerdi nehirlerime...Ağaçların kara gövdesine yaslanınca sen.Büyülü gözlerinin isyanı dağlardı içimi..Ellerini dudağının ovalarına götürürken...Yalnızlık suları basardı göğsümün terini..Işıkları sönmüş bir kentin sel/ası olurdum..Avuçlarım kan olurdu içerdim kehanetini..Yoksul düşlerimde arasan beni bulurdun...
Onurlu bekleyişlerin kıymığı acıtırdı bizi..Ertelenmiş günlerin takvimleriyken sızı
Mor sarılışlarımızın bitmeyen o yankısı..Kavrardı aşk çaresiz anlarda nabzımızı.
Gözlerimiz birbirine kamaşırdı ışıksızlıkta..Aynalarda donuk yüzlerdik asil fukaralıkta.Kırılırdık birbirimize atarken aynı damarda.Biz sabrımızı acıda sınayan dağlar gibiydik..Bütün anların yaşanmışlığına sığdık yine de.Kendi saraylarımızın mahzenlerinde yitmedik..Sıkıştık şu kocaman dünyanın ahir labirentinde
Her vedada büyüdük birbirimizden hiç gitmedik....
Onurlu bekleyişlerin kıymığı acıtırdı bizi..Ertelenmiş günlerin takvimleriyken sızı
Mor sarılışlarımızın bitmeyen o yankısı..Kavrardı aşk çaresiz anlarda nabzımızı.
Gözlerimiz birbirine kamaşırdı ışıksızlıkta..Aynalarda donuk yüzlerdik asil fukaralıkta.Kırılırdık birbirimize atarken aynı damarda.Biz sabrımızı acıda sınayan dağlar gibiydik..Bütün anların yaşanmışlığına sığdık yine de.Kendi saraylarımızın mahzenlerinde yitmedik..Sıkıştık şu kocaman dünyanın ahir labirentinde
Her vedada büyüdük birbirimizden hiç gitmedik....