Her An Herşeyi Yapan Allah'tır

meridyen2

Kayıtlı Üye
Her An Herşeyi Yapan Allah'tır

her_an_herseyi_yapan_allahtir_tr.jpg


İnsanın kendine daima sorması gereken bir soru vardır: Her an her şeyi yapanın Allah olduğunu sürekli olarak düşünüyor muyum?

Belirli bir saatte biriyle buluşacaksınızdır ama vaktinde gelmez.

Çok başarılı bir çalışma yaparsınız ama karşınızdaki kişi bunu gereği gibi takdir edemez.

Çok emek vererek karşınızdaki kişiye bir güzellik sunarsınız, o kişi bunu hiç fark etmez.

İyi niyetle bir söz söylersiniz, ama karşınızdaki bunu yanlış anlar.

Saatlerce bir yeri temizleyip çok mükemmel hale getirirsiniz, birisi gelip düşüncesizce kirletir.

Uykunuz vardır, ama biri düşüncesizce gürültü yapar.

Çok acil bir durumda birinden yardım istersiniz, o kişi sizi unutur.

Önemli bir şey emanet edersiniz, karşınızdaki bunu kaybeder.

Yıllarca üniversite sınavına hazırlanırsınız, son gün o saatte hastalanıp sınava giremezsiniz.

Yepyeni bir kıyafet alır giyersiniz, ani bir hatayla biri üzerinize bir şey döker.

Alışverişe çıkıp kaliteli bir malzeme alırsınız, eve geldiğinizde kandırıldığınızı anlarsınız.

Çantanıza yüklü bir para koyarsınız, biri gelip cüzdanınızı çalar.

Trafiğe çıkarsınız, acemi bir sürücü gelip size çarpar.

Ya da aceleniz vardır ama trafik sıkışıklığından dolayı saatlerce gideceğiniz yere ulaşamazsınız.

Bir yakınınız ani olarak hastalanır, ama ambulans saatlerce gelemediği için kurtulamayıp vefat eder.

Bir konuda tedavi olmak için hastaneye yatarsınız, bir ihmalkarlık sebebiyle başka bir mikrop kapıp yeni bir hastalığa daha yakalanırsınız.

Tüm bu yaşadıklarınızın her biri dolayısıyla mağdur olduğunuzu düşünürsünüz. Ve tüm bunların suçlusunun da karşınızdaki kişi olduğunu zannedersiniz. Kızgınlığa kapılır ve bu duygularınızı onlara yöneltirsiniz.

Bu tür durumlarda pek çok insan ya yüzlerine karşı ya da arkalarından, bu kişilere kızıp söylenip dururlar. Sanki o kişi o hatayı ya da düşüncesizliği yapmamış olsaydı, herşeyin onun tam istediği gibi gerçekleşeceğini zannederler.

Oysa bu o kadar büyük bir yanılgıdır ki, insan bu gerçeği kavrasa, hayata tüm bakış açısı baştan sona bambaşka bir hal alacaktır. Yüce Allah bir Kuran ayetinde yerden göğe her şeyi düzenleyenin Zatı olduğunu şöyle haber verir:

“Allah O’dur ki, gökleri dayanak olmaksızın yükseltti; onları görmektesiniz. Sonra arşa istiva etti ve Güneş ile Ay’a boyun eğdirdi, her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedirler. Her işi evirip düzenler, ayetleri birer birer açıklar. Umulur ki, Rabbinize kavuşacağınıza kesin bilgiyle inanırsınız.” (Ra’d Suresi, 2)

Dünyada Allah’tan Başka, Tek Bir Toz Zerresini Dahi Hareket Ettirebilecek Güç Yoktur

Dünyada olup biten herşey, yalnızca Allah istediği için gerçekleşmektedir. Eğer bir insanın hayatı boyunca yaşadıklarını bir video kaset gibi düşünürsek; nasıl ki bu videoyu her seyrettiğinizde mutlaka aynı görüntülerle karşılaşırsanız, insan hayatının da bundan en küçük bir farkı yoktur. Nasıl ki bu film yüzlerce sene saklansa, yüzlerce sene sonra tekrar videoya takılıp seyredilse her zaman aynı filmle karşılaşılacaktır; işte insanın ömrü boyunca yaşayacakları da, bunun gibi, asla değişmez bir bütündür. Eğer bir insanın gideceği yere geç kalması gerekiyorsa, mutlaka geç kalacaktır. Bunun sebebi trafik olabilir, hastalık olabilir, unutkanlık olabilir. Ama sonuç asla değişmez. Aynı şekilde ölüm vakti gelen bir insanın ölümünü hiçbir şey engelleyemez; ambulans gecikebilir, trafik kazası olabilir, doktorun ihmalkarlığı olabilir. Ama bu sonuç kesin olarak gerçekleşecektir.

Bu yüzden insanın gün içerisinde karşılaştığı olaylara karşı bakış açısı çok farklı olmalıdır. Örneğin eğer cüzdanı çalınıyorsa, demek ki o insanın o paraya sahip olmaması gerekiyordur. Ve Allah bunun için bir sebep yaratmıştır. Eğer üniversite sınavına giremiyorsa, demek ki Allah o yıl için, o kişinin üniversiteye girmemesini, başka bir şeyle meşgul olmasını dilemiştir. Eğer karşı taraf geciktiği için, sözleşilen buluşma gerçekleşemiyorsa, bu, Allah bu buluşmanın olmamasını dilediği içindir. Allah dilemedikçe kimse gecikemez, kimse unutamaz, kimse ihmalkar olamaz, kimse bir şeyi yanlış anlayamaz, kimse verilen emaneti kaybedemez, kimse trafiği sıkıştıramaz, kimse kötü araba kullanamaz... Bu konuda bilinmesi gereken tek bir gerçek vardır: “İnsanın yaşadığı herşeyi yaratan Allah’tır”. Ve “Allah, olması gereken için, mutlaka bir sebep yaratmaktadır.” Ancak bu sebep kendi kendine oluşmaz. Kimsenin, Allah dilemeden bunu yapabilecek gücü yoktur. Rabbimiz Kuran’da bu gerçeği şöyle bildirmiştir:

“Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Gerçekten Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (İnsan Suresi, 30)

“Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.” (Tekvir Suresi, 29)

“Onları siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü; attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Mü’minleri Kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı.) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.” (Enfal Suresi, 17)

Yaşanan Olayların Tümü Dünya Hayatının Bir İmtihan Yeri Olmasından Kaynaklanır

Allah insanları denemek için, kişinin hoşlanacağı veya hoşlanmayacağı belirli olaylar yaratmakta ve bunlar karşısında nasıl bir ahlak gösterdiğini sınamaktadır. Ve Allah tüm yarattığı olaylarda bizim hiç bilmediğimiz sırlar, hikmetler, nimetler ve çeşitli denemeler gizlemektedir. Örneğin bir başkasının düşüncesizliği nedeniyle bir yere gidemeyen bir insan belki de bu sebeple çok büyük tehlikelerden korunmuş olur. Yolda kendisine çarpacak bir araba, karşısına çıkacak kötü bir insan, yolda başına gelecek bir saldırı ya da hırsızlık, kirli bir yerden kapacağı bir mikrop belki de bu vesileyle engellenmektedir.

İşte bu sebeple insan, olayların ardında pek çok sırlar ve hikmetler gizli olduğunu bilerek, her an Allah’a tam bir güven ve teslimiyet içerisinde yaşamalıdır. Başına her ne gelirse gelsin, iyi ya da kötü, nimet ya da eksiklik hepsinde Allah’a şükreden, Allah’ın en hayırlısını yarattığını bilen bir ahlak içinde olmalıdır. Yüce Allah bir ayette bu gerçeği şöyle bildirir:

“...Biz sizi şerle de hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz. “ (Enbiya Suresi, 35) Bu nedenle insan gün içinde karşılaştığı olayların hiçbirisinin insanlardan kaynaklandığını düşünmemelidir. Hepsini yaratanın yalnızca Allah olduğunu unutmamalıdır. Kendisine iyilik yapan da kötülük yapan da, zarar veren de, lehinde hareket eden de, yalnızca Allah ona emrettiği için o şekilde davranmaktadır. Dolayısıyla bir insanın, yaşadıklarından dolayı insanlara kızmasının, söylenmesinin, küsmesinin, darılmasının bir anlamı yoktur. Mümin nimetle karşılaştığında da, sıkıntıyla karşılaştığında da, bunların yalnızca Allah’tan olduğunu bilmelidir. Elbette bir kişi, kötü insanlara yönelik tedbirler alacak, iyi insanlara yönelik güzel duygular besleyecektir. Ama hayatının her saniyesinde yaşadığı her olayı yaratının Allah olduğunu hiçbir zaman unutmamalıdır. Bu gerçeği bilen Müslümanların ahlakı ise Kuran’da şöyle bildirilmiştir:

“De ki: “Allah’ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler.”” (Tevbe Suresi, 51)

Sayın Adnan Oktar 10 Ekim 2010 tarihli Samsun AKS ve Kayseri TV röportajında her şeyi yaratanın Yüce Allah olduğunu şöyle anlatmıştır:

ADNAN OKTAR: Ben hurafe anlatacak biri miyim? Net, açık gerçek. Renkli pırıl pırıl bir dünya, simsiyah karanlık beynin içinde yaratılıyorsa, bunun açıklaması nedir? Yani zeka olarak en geri adama söylesen “ne anlıyorsun bundan” desen, ne der? Bak simsiyah karanlık, kafatasının içi simsiyahtır. Kemikten bir kutu. Kemik bir kutu. Onun içindeki şu hayata bak, şu canlılığına bak. Şu ışığın mükemmelliğine, renklerin mükemmelliğine, görüntü derinliğinin mükemmelliğine bak. “Nedir bu?” diyorsun. “Bırak şimdi onu, hadi diskoya gidelim biz” diyor. Diskoya da beyninin içinde gidiyorsun, haberin yok senin. Allah sana yaratıyor. Sen niyet edersin, Allah da sana yaratır. Mesela diskoyu, Allah en ince detaylarına kadar disko müziğini, oradaki bas seslerini falan hepsini Allah yaratır. O dışarıda sadece bir dalgadır. Dalga nedir? Sessiz, çıt yok. Şu an mesela televizyon dalgaları var burada, dolu. Radyo dalgaları var. Duyuyor muyuz herhangi birini? Duymuyoruz. Çünkü alıcısı yok şu an. Alıcısı olmadığı için duymuyoruz ama alıcısı oldu mu duyuyor. Bunları düşünmek istemiyorlar, yani derin düşünmek istemiyorlar. Gaflet içinde yaşamak istiyorlar. Buna işte gaflet deniliyor. Yani gafil olma. Deccaliyet de insanları gaflete çekip sistemi devam ettirmek istiyor. Yani şeytanın yöntemi bu. Onun için bir hipnoz uyguluyor insanlara.
(makale harun yahya)

Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 83. sayı (Mayıs 2011) 40. sayfada yayınlanmıştır.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst