sensiz olmaz
Kayıtlı Üye
Bugün Türkiye çok karışık
Kafalar karışık
Herkes darmadağın olmuş vaziyette hayatını yaşamaya çalışıyor
Terörist gruplar devletin malına ve canına kıymakta
İnsanlar ise işlerine gidip gelirken korku ve tedirgin olmakta
Okullar ve esnaf korkusunu yenebilmek için radyolardan ve televizyonlardan güzel haberler duymak istiyor...
Vaziyet bu haldeyken yazılı ve görsel basın da ülkeyi kasıp kavuran
olaylar için itidal çağrısı yapmakta. Yani, ölçülü, soğukkanlı ve
aşırı olmama düşüncesini hatırlatmaya çalışıyor.
Ama bunları yaparlarken, bazı tecrübeli komutanlarımızın bilgilerinden
de yararlanılması gerekmez mi?..
Elbette gerekir.
İşte o anda hemen aklımıza gelen efsane komutan Osman Pamukoğlu oluyor.
Neden olmasın ki?..
Düşünün, beş kez Üstün Birlik Yetiştirme Nişanını Türk Silahlı
Kuvvetlerinde ondan başka almış olan komutan var mı?..
Yok.
Peki onun gibi televizyonlarda, konuyu saptırmadan, başka yerlere
çekmeden dobra dobra konuşan var mı?..
Yok.
Pamukoğlunun siyaset yapmadan, sağa sola kaymadan direkt insanın
yüzüne eleştirilerini sıralayarak sonuca giden biri var mı?..
Yok.
Öyle ki, bir keresinde Pamukoğlunun katıldığı bir programda görsel
röportajı yapan kişi, Sayın Pamukoğlu, PKK şu anda Türkiyeyi tehdit
ediyor. Bunun çıkış yolu yok mudur? sorusuna verdiği cevabı aynen şu
olmuştu:
İlk olarak dağları temizleyeceksiniz. Dağları temizlemek pratik. Bu
işler için çok askere gerek yok. Karşı taraf hayalet gibi dolaşıyor.
Sizin yeriniz, yurdunuz, nizamınız belli. Subay, astsubay ve
uzmanlardan, gönüllülerden 20 bin kişi alacağız. Bunları 4 ile 6 ay
eğiteceğiz. Bütün taktikleri verdikten sonra 4′lü pakete ayıracağız.
Biz beklemeyeceğiz, gidip alacağız.
Pamukoğlu, bunları söylediğinde hemen aklıma, emekli Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt Paşa yönetiminde Türk ordusunun
Kandile süratle hareket ettiği gelmişti. Ardından Büyükanıt, Kandil
BBG Evi gibi diyerek teröristlerin her an ve her saniye izlendiğini
söylemişti.
Türk ordusu sınıra büyük yığınak yapıyordu. Kilometrelerce askeri
araçlar ve tankları taşıyan TIRların geçişleri Türk insanını öylesine
gururlandırmıştı ki, bu harekât dünyada büyük yankı uyandırmıştı.
Gazeteler, Türk ordusu artık yeter dedi diyerek manşetlerini
süslemişlerdi. Sadece Türk basını da değil, yabancı basın bile Türk
ordusunun bu tür harekâtını ilk kez yaptığını kastederek, PKKya iyi
bir ders verilecek manşetiyle gazetelerine kapak yapmışlardı.
Fakat
Ne olduysa, birkaç gün sonra, büyük yığınaklar ve ağır teçhizatlar ve
bir o kadar da askeri masraflar çöpe atılacak şekilde ani bir kararla
Türk ordusu Kandile harekâttan vazgeçti.
İşte o andan itibaren vatandaşların suratları asılmıştı.
Nasıl asılmasın ki?..
Hemen hemen herkesin aklında şu soru vardı:
1 Ne oldu da Türk ordusu geri döndü?..
2 Türk ordusunun Kandile yapacağı operasyon masrafı hangi kararla
sokağa atıldı?..
3 BBG Evine ne oldu?..
Olayı öylece kapattılar.
PAMUKOĞLU MUTLAKA MECLİSE GİRMELİ VE
TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN SAHİPSİZ
OLMADIĞINI HERKES GÖRMELİ!..
Büyük harekâtın adının halk dilinde BBG Evi olmasından sonra
teröristler şımarmışlardı. Tabii daha önce de bazı elebaşlarının
İrana sığındığı istihbaratı da her gün alınıyordu. İşte o harekâttan
sonra Türk ordusunun sınır ötesi cılız operasyonları pek inandırıcı
olmadığı gibi Terörist grupların sınırlarımızdan yol geçen hanı
gibi girip çıkmaları neredeyse engellenemiyordu.
İşte tam da burada (her zaman olduğu gibi) HEPAR Genel Başkanı
Pamukoğlunun askeri önerileri gündeme geldi. Pamukoğlu, terörist
faaliyetleri engellemenin yolunu 4 aşamalı planla açıklamıştı:
1 Bir gecede Güneydoğudaki dağları aşarım, Kandildekileri alır gelirim.
2 Kuzey Irakta PKKya destek verenleri de alır gelirim. (Sinsi ve
Türk düşmanı Barzaniyi kastediyor.)
3 PKKnın içerdeki destekçilerini tutuklarım.
4 Amerika ile pazarlığa otururum. Onları da ikna ederim ve PKKyı bitiririm.
Bu dört aşamalı planın açıklaması ise şöyle:
1. PLANIN İÇERİĞİ: Olağanüstü hava operasyonu yaparak paraşüt
indirmeyle Kandilin kalbine iner, şok etkisi yaratarak bilinçleri
kilitler, ellerine kelepçeyi takarım.
2. PLANIN İÇERİĞİ: Kuzey Irakın palavradan hava atan fedaisinin (yani
Peşmerge grubunun sinsi ve kalleş Barzanisinin) şımarıklığına son
veririm ve onu da alır Türkiyeye getiririm. Türk adaletinin önüne
çıkarırım.
3. PLANIN İÇERİĞİ: Terörist grupların yurt içindeki siyasi
uzantılarını da buna dahil ederim.
4. PLANIN İÇERİĞİ: Amerikaya da, Benim topraklarımda yapacağım
herhangi bir operasyonda senden izin alacağımı sanma. Sınır ötesi
harekat serbestisini bana BM de veriyor. Olağan olarak sınırlarımı
koruma hakkımın olduğunu da bilmelisin. Bana herhangi bir Afrika
ülkesi gibi davranamazsın. NATO üyesi olarak Kuzey Atlantik Paktının
bel kemiğiyim. Hasta Adam benzetmeniz artık öldü denilecek. Ortadoğu
haritası üzerinde herhangi bir sınır değişikliğine asla izin vermem.
Zaten Pamukoğlunun bu dört maddelik can alıcı planı, hem Türkiye
Cumhuriyetinin ve hem de İslam aleminin bağımsızlık şartnamesini
oluşturmaktadır.
Peki Osman Pamukoğlu bunu yıllardır dediği halde onu dinleyen kim
biliyor musunuz?..
Dinleyenlerin yine Batı alemi olduğunu ve ondan rahatsız oldukları
için de resmi görüşmeleri arasında Türk makamlarına bunu utanmadan
iletebilmektedirler.
Buradan MHP ve CHPli (sözüm ona Türk milliyetçisi diye geçinen)
vekillere şu soruyu sormak lazım:
HEPAR her ne kadar Meclis dışında kalsa da, onurlu bir CHPli veya
MHPli vekillerden bir tanesinin (Ekmeleddin olayından rahatsız olduğu
halde) mertçe HEPARa geçiş yaparak Meclise bir muhalefet partisi
daha kazandıramaz mıydı?..
Böyle bir politika yapabilecek zekalı adam çıkmaz mı?..
Şu durumda çıkmıyor.
Ama ortaya atılan bir dedikoduyla, HEPARın sağlam duruşunu yaralamak
için plan ve proje üretmeyi de çok iyi becerirler. Maksatları bellidir
çünkü. Üretikleri yaralama politikasından bir tanesi HEPAR, MHP ile
dirsek temasında dedikodusunu yaymak ve Pamukoğlunun eleştiri
oklarının hedeflerini saptırmak oldu.
Neden biliyor musunuz?:
1 İki muhalefet partinin beceremediğini
2 İki muhalefet partinin açıklayamadığını
3 İki muhalefet partinin sağlam duramadığını..
4 İki muhalefet partinin Mecliste oldukları halde (orada olduklarına
inandıramadıkları gereksiz siyasetçilerin yapamadığını) Osman
Pamukoğlunun yapmasını elbette ki kıskanırlar.
Çatı adayı derken, bir türlü kabul edemedikleri HEPARın kurtuluş
reçetesi, kendilerini akil adam sanan CHP ve MHPli vekillerin
kaprisiyle üstü örtülmeye çalışıldı. Her ne kadar sosyal demokrat
duruşun aslını CHPde göremesek de, HEPARın milli duruşundaki
hakimiyeti Kılıçdaroğlunda görmemiz imkansız oldu.
Bunun belirtilerini Muharrem İncenin Köşk adaylığı konusunda
Kılıçdaroğluna karşı dile getirdiği doğru sözlerinde görmemiz mümkün
Vaziyet bu haldeyken yazılı ve görsel basın da ülkeyi kasıp kavuran
olaylar için itidal çağrısı yapmakta. Yani, ölçülü, soğukkanlı ve
aşırı olmama düşüncesini hatırlatmaya çalışıyor.
Ama bunları yaparlarken, bazı tecrübeli komutanlarımızın bilgilerinden
de yararlanılması gerekmez mi?..
Elbette gerekir.
İşte o anda hemen aklımıza gelen efsane komutan Osman Pamukoğlu oluyor.
Neden olmasın ki?..
Düşünün, beş kez Üstün Birlik Yetiştirme Nişanını Türk Silahlı
Kuvvetlerinde ondan başka almış olan komutan var mı?..
Yok.
Peki onun gibi televizyonlarda, konuyu saptırmadan, başka yerlere
çekmeden dobra dobra konuşan var mı?..
Yok.
Pamukoğlunun siyaset yapmadan, sağa sola kaymadan direkt insanın
yüzüne eleştirilerini sıralayarak sonuca giden biri var mı?..
Yok.
Öyle ki, bir keresinde Pamukoğlunun katıldığı bir programda görsel
röportajı yapan kişi, Sayın Pamukoğlu, PKK şu anda Türkiyeyi tehdit
ediyor. Bunun çıkış yolu yok mudur? sorusuna verdiği cevabı aynen şu
olmuştu:
İlk olarak dağları temizleyeceksiniz. Dağları temizlemek pratik. Bu
işler için çok askere gerek yok. Karşı taraf hayalet gibi dolaşıyor.
Sizin yeriniz, yurdunuz, nizamınız belli. Subay, astsubay ve
uzmanlardan, gönüllülerden 20 bin kişi alacağız. Bunları 4 ile 6 ay
eğiteceğiz. Bütün taktikleri verdikten sonra 4′lü pakete ayıracağız.
Biz beklemeyeceğiz, gidip alacağız.
Pamukoğlu, bunları söylediğinde hemen aklıma, emekli Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt Paşa yönetiminde Türk ordusunun
Kandile süratle hareket ettiği gelmişti. Ardından Büyükanıt, Kandil
BBG Evi gibi diyerek teröristlerin her an ve her saniye izlendiğini
söylemişti.
Türk ordusu sınıra büyük yığınak yapıyordu. Kilometrelerce askeri
araçlar ve tankları taşıyan TIRların geçişleri Türk insanını öylesine
gururlandırmıştı ki, bu harekât dünyada büyük yankı uyandırmıştı.
Gazeteler, Türk ordusu artık yeter dedi diyerek manşetlerini
süslemişlerdi. Sadece Türk basını da değil, yabancı basın bile Türk
ordusunun bu tür harekâtını ilk kez yaptığını kastederek, PKKya iyi
bir ders verilecek manşetiyle gazetelerine kapak yapmışlardı.
Fakat
Ne olduysa, birkaç gün sonra, büyük yığınaklar ve ağır teçhizatlar ve
bir o kadar da askeri masraflar çöpe atılacak şekilde ani bir kararla
Türk ordusu Kandile harekâttan vazgeçti.
İşte o andan itibaren vatandaşların suratları asılmıştı.
Nasıl asılmasın ki?..
Hemen hemen herkesin aklında şu soru vardı:
1 Ne oldu da Türk ordusu geri döndü?..
2 Türk ordusunun Kandile yapacağı operasyon masrafı hangi kararla
sokağa atıldı?..
3 BBG Evine ne oldu?..
Olayı öylece kapattılar.
PAMUKOĞLU MUTLAKA MECLİSE GİRMELİ VE
TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN SAHİPSİZ
OLMADIĞINI HERKES GÖRMELİ!..
Büyük harekâtın adının halk dilinde BBG Evi olmasından sonra
teröristler şımarmışlardı. Tabii daha önce de bazı elebaşlarının
İrana sığındığı istihbaratı da her gün alınıyordu. İşte o harekâttan
sonra Türk ordusunun sınır ötesi cılız operasyonları pek inandırıcı
olmadığı gibi Terörist grupların sınırlarımızdan yol geçen hanı
gibi girip çıkmaları neredeyse engellenemiyordu.
İşte tam da burada (her zaman olduğu gibi) HEPAR Genel Başkanı
Pamukoğlunun askeri önerileri gündeme geldi. Pamukoğlu, terörist
faaliyetleri engellemenin yolunu 4 aşamalı planla açıklamıştı:
1 Bir gecede Güneydoğudaki dağları aşarım, Kandildekileri alır gelirim.
2 Kuzey Irakta PKKya destek verenleri de alır gelirim. (Sinsi ve
Türk düşmanı Barzaniyi kastediyor.)
3 PKKnın içerdeki destekçilerini tutuklarım.
4 Amerika ile pazarlığa otururum. Onları da ikna ederim ve PKKyı bitiririm.
Bu dört aşamalı planın açıklaması ise şöyle:
1. PLANIN İÇERİĞİ: Olağanüstü hava operasyonu yaparak paraşüt
indirmeyle Kandilin kalbine iner, şok etkisi yaratarak bilinçleri
kilitler, ellerine kelepçeyi takarım.
2. PLANIN İÇERİĞİ: Kuzey Irakın palavradan hava atan fedaisinin (yani
Peşmerge grubunun sinsi ve kalleş Barzanisinin) şımarıklığına son
veririm ve onu da alır Türkiyeye getiririm. Türk adaletinin önüne
çıkarırım.
3. PLANIN İÇERİĞİ: Terörist grupların yurt içindeki siyasi
uzantılarını da buna dahil ederim.
4. PLANIN İÇERİĞİ: Amerikaya da, Benim topraklarımda yapacağım
herhangi bir operasyonda senden izin alacağımı sanma. Sınır ötesi
harekat serbestisini bana BM de veriyor. Olağan olarak sınırlarımı
koruma hakkımın olduğunu da bilmelisin. Bana herhangi bir Afrika
ülkesi gibi davranamazsın. NATO üyesi olarak Kuzey Atlantik Paktının
bel kemiğiyim. Hasta Adam benzetmeniz artık öldü denilecek. Ortadoğu
haritası üzerinde herhangi bir sınır değişikliğine asla izin vermem.
Zaten Pamukoğlunun bu dört maddelik can alıcı planı, hem Türkiye
Cumhuriyetinin ve hem de İslam aleminin bağımsızlık şartnamesini
oluşturmaktadır.
Peki Osman Pamukoğlu bunu yıllardır dediği halde onu dinleyen kim
biliyor musunuz?..
Dinleyenlerin yine Batı alemi olduğunu ve ondan rahatsız oldukları
için de resmi görüşmeleri arasında Türk makamlarına bunu utanmadan
iletebilmektedirler.
Buradan MHP ve CHPli (sözüm ona Türk milliyetçisi diye geçinen)
vekillere şu soruyu sormak lazım:
HEPAR her ne kadar Meclis dışında kalsa da, onurlu bir CHPli veya
MHPli vekillerden bir tanesinin (Ekmeleddin olayından rahatsız olduğu
halde) mertçe HEPARa geçiş yaparak Meclise bir muhalefet partisi
daha kazandıramaz mıydı?..
Böyle bir politika yapabilecek zekalı adam çıkmaz mı?..
Şu durumda çıkmıyor.
Ama ortaya atılan bir dedikoduyla, HEPARın sağlam duruşunu yaralamak
için plan ve proje üretmeyi de çok iyi becerirler. Maksatları bellidir
çünkü. Üretikleri yaralama politikasından bir tanesi HEPAR, MHP ile
dirsek temasında dedikodusunu yaymak ve Pamukoğlunun eleştiri
oklarının hedeflerini saptırmak oldu.
Neden biliyor musunuz?:
1 İki muhalefet partinin beceremediğini
2 İki muhalefet partinin açıklayamadığını
3 İki muhalefet partinin sağlam duramadığını..
4 İki muhalefet partinin Mecliste oldukları halde (orada olduklarına
inandıramadıkları gereksiz siyasetçilerin yapamadığını) Osman
Pamukoğlunun yapmasını elbette ki kıskanırlar.
Çatı adayı derken, bir türlü kabul edemedikleri HEPARın kurtuluş
reçetesi, kendilerini akil adam sanan CHP ve MHPli vekillerin
kaprisiyle üstü örtülmeye çalışıldı. Her ne kadar sosyal demokrat
duruşun aslını CHPde göremesek de, HEPARın milli duruşundaki
hakimiyeti Kılıçdaroğlunda görmemiz imkansız oldu.
Bunun belirtilerini Muharrem İncenin Köşk adaylığı konusunda
Kılıçdaroğluna karşı dile getirdiği doğru sözlerinde görmemiz mümkün