sEmih
Kayıtlı Üye
Hemşirelik nedir? Hemşirelik; bireyin, ailenin, toplumun sağlığını korumak, yükseltmek, geliştirmek ve hastalık halinde iyileştirme amacına yönelik hizmetlerin; planlanması, örgütlenmesi, uygulanması, değerlendirilmesinden ve bu hizmetleri yerine getirecek kişilerin eğitiminden sorumlu, bilim ve sanattan oluşan bir sağlık disiplinidir.Hemşireliğin tanımında da olduğu gibi hemşirelik mesleği son derece yüksek ahlaki bir anlayış ve davranış temeli üzerine kurulmuştur.
Bugün dünyada ve ülkemizde hemşireliğin temel sorumluluğu; toplumun sağlığını yükseltmek, sağlıklı bireyin sağlığını korumak, hastalıklı bireyi tedavi etmek ve acıyı dindirmektir. Bu sorumlulukları yerine getirirken deontolojik kavramlara uygun hareket etmek, bilgili, ahlaklı ve vicdanlı olmak bir hemşirenin temel davranış biçimi olmalıdır.
Hemşireliğin doğasında insana saygı ve insan haklarına değer verme vardır.Hasta haklarının , değişen sağlık ihtiyaçlarının, hasta ve hasta yakınlarının beklentilerinin karşılanması ile etkili, verimli ve duyarlı sağlık hizmeti sunulmasında hemşirelere önemli görevler düşmektedir.Milliyet, renk, inanç, yaş, cinsiyet, siyasi ve sosyal statü hemşirelik hizmetini kısıtlayamaz.
Hemşirelik hizmetleri birey, aile ve topluma yöneliktir.Hemşireler hizmetlerini birey, aile ve toplumla işbirliği içinde yürütürler. Hemşirelik yüksek okullarının kurulması ile Hemşireyi hemşire yetiştirir.ilkesi hemşirelikte akademik kariyerleri başlatmıştır. Hemşirelik önceden olduğu gibi tümüyle uygulamaya dayanan bir meslek olma özelliğinden sıyrılmıştır.Uygulamada olan hemşireler teorik çalışmalar ve araştırmalar yapmaktadırlar .Araştırmanın amacı hemşireyi geliştirmektir; hemşireliğin amacı ise hasta yada sağlıklı bireye yardımdır ve öncelikli olan da budur.
Her türlü sağlık hizmetinin dengeli, ulaşılabilir, sürekli, kaliteli ve en üst düzeyde verilmesinde en önemli faktörün; bütün sağlık hizmetlerinin hekimi , hemşiresi ve diğer sağlık çalışanları ile bir ekip hizmeti olarak verilmesi olduğunu vurgulamak istiyorum.
Hemşirelik, bu ekip hizmetinin olmazsa olmaz ve en temel unsurlarındandır.Hemşirelerimiz ülkemiz sağlık sorunlarının çözümüne yönelik çabalarımızda giderek önem kazanan bir role sahiptirler.
Bütün hemşirelerimizin; hasta haklarının, değişen sağlık ihtiyaçlarının hasta ve hasta yakınlarının beklentilerinin karşılanması ile etkili verimli ve duyarlı bir sağlık hizmeti sunulabilmesinde omuzlarındaki büyük ve kutsal sorumluluğun bilinci ile görevlerini eksiksiz yapma gayreti içerisindedirler.
Sağlık hizmetinde istenilen kaliteye ulaşılması ile hizmetin pahalıya mal olmaması konusunda çatışma, etik sorunlarla karşılaşılmasına neden olur. Hemşire sayısında yetersizlik, bir hemşireye düşen nüfusun fazlalığı, hemşirelerin yaşadığı sosyal ve ekonomik sorunlar, özlük ve çalışma şartlarındaki olumsuzluklar da, hemşirelerin etik davranımlarını güçleştirmektedir.
TOPLUM SAĞLIĞI HEMŞİRELİĞİ
Sağlık gereksinimlerini değerlendiren, hemşirelik bakım planlarını yapan, uygulamaya koyan ve sağlığın devamı amacı ile bireylerin ve ailelerin gereksinimlerinin karşılanmasında yardımcı olan hizmetlerin sonuçlarını değerlendiren, hastalıklardan koruyan, hemşirelik bakımı sağlayan, kişilerin sağlık sorunlarını kendi olanakları ölçüsünde başarmalarına yardımcı olan hemşirelik alanıdır.
TOPLUM SAĞLIĞI HEMŞİRELİĞİNİN AMAÇLARI
Ülkemizde sağlık hizmetinin temel amacı;
sağlığın korunması,devam ettirilmesi, geliştirilmesi
hasta olanların tedavisi
tedavi sonucu sakat kalanların arta kalan güçlerini kullanabilmeleri için rehabilite edilmesidir.
Hemşirelik hizmetleri ise,birey,aile ve topluma;
sağlığın korunması devam ettirilmesi geliştirilmesi
hastalıkların önlenmesi
hasta bireylerin bakım ve tedavisi
hastalık veya rahatsızlıktan sonra bireyin arta kalan gücünü en üst düzeyde kullanması için rehabilitasyonuna yardımcı olmak için verilen hizmetlerdir.
Hemşirelik, bir iş midir yoksa bir meslek midir?
Kaliteli hemşirelik bakımı, en temel insan haklarından biri olan sağlıklı olma hakkının en vazgeçilmez öğesidir. Bu nedenle, hemşireliğin bir meslek olarak ele alınması zorunludur. Ancak, insan sağlığı için önemi ve eğitimde ulaştığı noktaya karşın hemşireliğin, hâlâ bir meslek olarak değil de, bir iş olarak görüldüğüne ilişkin pek çok gösterge vardır.
Hemşireliğin rol, işlev, görev, yetki ve sorumlulukları, insanın sağlık ve hemşirelik bakım gereksinimlerinden kaynaklanır. Gereksinimlerin karşılanmasında, hemşire adaylarına kazandırılması beklenilen bilgi, beceri ve duyuşsal davranışlar mesleki eğitim programlarının belirleyicileridir. Mezunlar eğitim sonunda atandıkları yerlerde, görevlerini icra ederlerken sergiledikleri eylemlerle aynı zamanda mesleğin var oluş nedenlerini ve aldıkları eğitimin kalitesini kanıtlamış olurlar. Böylece insanlar bu hizmete gereksinim duyduklarında, aldıkları hizmetlere göre o mesleği tanırlar ve ona göre bir değer biçerler.
Hemşirelik insan için en vazgeçilmez mesleklerden biri olduğu halde toplumun hemşirelerden yakındıkları bilinmektedir. Hemşireler ise, toplumun bu mesleği tanımadığından ve kendilerine saygı gösterilmediğinden söz etmektedirler. Bu yakınmalar hemşirelikle ilgili bazı sorunların olduğunu düşündürmektedir. Aksi halde, özellikle hastalığında kendisine değer verilerek ve saygı gösterilerek verilen kaliteli bakımdan ve hemşirelerden yakınılması düşünülemez.
Bilindiği gibi anneler, çocuklarının beslenmesi, temizlenmesi, ortamın koşullarına göre giydirilmesi her türlü gereksinimlerini karşılanması, kaza ve hastalıklardan korumak için gereken önlemlerin alınması, gibi eylemleri gerçekleştirirler. Anneler ayrıca çocukları için meraklanırlar, kaygılanırlar, onlar adına sorumluluk üstlenirler ve gerektiğinde onları savunurlar. Çünkü çocukları onların umurundadır. Anneler tüm bu eylemleri çocuklarına değer vererek ve onları her şeyin üstünde tutarak gerçekleştirirler.
İnsanların bazen, hastalık ya da sakatlık gibi nedenlerle, tıpkı bir çocuk gibi, her türlü gereksinimlerinin geçici ya da sürekli olarak karşılanmasında başkalarına tamamen bağımlı duruma düştükleri bilinmektedir. Hastanın tedavisinin evinde yapıldığı durumlarda bu bakım ailesi tarafından yapılır. Ancak, ailenin bakımda yetersiz kaldığı ya da tedavinin hastanede yapılması zorunluluğu doğduğunda, bireyin kendisine bakım verecek enerji, istek ve güç kazanıncaya kadar her türlü gereksinimlerini karşılayacak eğitimli elemanlara gereksinim vardır. Bu nedenle 1925 yılında İstanbulda Hilali Ahmer Hasta Bakıcı Mektebi adıyla, amacını yansıtan bir okul açılmıştır. Okul daha sonra Kızılay Hemşire Okulu ve benzeri adlarla Hasta bakımı odaklı kuramsal ve uygulamalı eğitimini yakın zamana kadar sürdürmüştür. Amacı doğrultusunda, iyi bakım vermede yetkin ve yeterli mezunlar vermiş olan bu kuruluş, verdiği mezunlarla daha sonra açılan hemşire okullarının kuruluşunda ve hemşirelik eğitiminin bugünkü konuma gelmesine öncülük etmiştir.
Bilindiği gibi hemşirelik eğitimi ilk yıllardan bu yana büyük bir aşama kaydetmiş ve eğitimdeki bu gelişmeler, doğal olarak hemşirelere farklı bir statü kazandırmıştır. Ancak bu gelişmelerin toplumun hemşirelik bakımına aynı ölçüde yansıdığı söylenemez. Bunun nedenleri, adayları eskiye göre daha bilgili ve becerili kılma gerekçesiyle, tıbbi ve diğer destekleyici konulara gerektiğinden çok zaman ayrılması, buna karşın, hemşirelik eğitiminin olmazsa olmazlarından olan mesleki konulara, derslik ve hastane uygulamalarına gereken ağırlığın verilmemesidir. Böylece verilen gereksiz bilgiler hiç kullanılamadığından kısa sürede geçersiz duruma gelmektedir. Bu husus mezunlar tarafından da sürekli dile getirilmektedir. Bununla birlikte, hastanelerin yönetici hemşireleri, yeni mezunların en temel bilgi ve becerilerden yoksun olduklarından söz etmektedirler. Ancak okullarla hastaneler arası iletişim kopukluğundan bu bilgiler okullara aktarılamamaktadır. Oysa eğitim kurumları, belirli amaçlarla verdikleri eğitimin en nesnel ve en güvenilir düzeyde değerlendirmesini, mezunlarının çalıştıkları alanlardaki performanslarına bakarak yapabilirler. Bu da hemşireleri eğitenlerle, yönetenler arası sürekli iletişim ve işbirliğini gerektirir.
Yukarıda yazılanlara ek olarak, öğrencilerin uygulama alanlarında yalnız bırakılmaları ve yanlış hemşire davranışlarından etkilenmeleri sonucunda, mesleki biçimlenmenin tam yapılamamış olması da hemşireliğin iş düzeyinde icra edilmesine, algılanmasına ve muamele görmesine katkıda bulunmaktadır. Hemşirelik mesleğinin prestiji ve en önemlisi de toplumun sağlığı yönünden bu döngünün kırılması zorunludur. Bu yüzden, mesleğin ölçütleri tekrar gözden geçirilmeli; hemşirelik eğitimi bu ölçütler doğrultusunda yapılmalı; hemşireler, çalışma alanlarında buna göre yönlendirilmeli, denetlenmeli; ve değerlendirilmelidirler.
Hemşerilik nedir?
Hasta, muhtaç, yaralı kimselerin her türlü rahatlarını sağlamak üzere yapılan yardım işi. Bu işi yapan kimselere de hemşire denir. Hemşire sâdece hastaların yapamadıkları işlerde onlara yardım etmekle kalmaz, aynı zamanda hekim kontrolü altında hastanın tedâvi ihtiyaçları ile de ilgilenir. Hemşireliğin geçmişi çok eski târihlere dayanır. Peygamber efendimiz zamanında, Uhud Savaşında kadınların başta hazret-i Fâtıma, hazret-i Âişe olmak üzere yaralıları tedâvi ettikleri, meşhurdur. Ayrıca Rufeyde el-Eslemî, Küteybe binti Eslemî Medînede çadırda birçok hastanın tedâvisinde bulundukları meşhurdur. Tıbbî ve ilmî gelişmelere paralel olarak hemşirelik mesleği giderek gelişmiş, bilhassa kadınlar tarafından icrâ edilen bir meslek hâline geldi. Batıda hemşireliğin kurucusu olarak kabul edilen Florence Nightingalee kadar hemşirelerin görevi temizlik ve hasta ihtiyaçlarını temin etmekten ibâretti. Bu devirlerde tıp ilmi batıda kiliselere bağlı olarak uygulanmaktaydı. Florence Nightingale 1820-1910 yılları arasında yaşamış, varlıklı bir İngiliz âilesinin kızıdır. Hastaların yardımına karşılık beklemeden koşması, bugünkü mânâdaki hemşireliğin temel fikri oldu. Nightingale, 1854te İstanbuldaki Selimiye Hastânesine geldi. Burada yaptığı düzenlemelerle büyük bir üne kavuştu. Nightingale, koyu Protestan bir misyoneriydi. lambalı kadın olarak kendisini bir ilâhî misyonun beklediğine inanmıştır. İngiltereye döndüğünde millî kahraman îlân edildi. Ülkemizde modern mânâda hemşirelik 1925 yılında açılan Kızılay Hemşire Okulu ile Dr. Ömer Lütfi Eti idâresindeki 32 öğrenci ile başladı. Daha sonra birçok hemşirelik kolejleri açıldı. Önceleri rağbet görmeyen hemşirelik, daha sonra sevilen bir meslek hâline geldi. İstanbul Üniversitesi bünyesinde eğitim veren Florence Nightingale Hemşirelik Okulu, yüksek okul seviyesinde hizmet veren bir kuruluştur. Günümüz hemşiresi oldukça güç ve yüklü bir iş yoğunluğu altında çalışmaktadır. Bir taraftan hastaya hastalığı ve yapacağı işlerle ilgili hususları öğretirken, diğer yandan hastanın her türlü tâkibini de üstlenmektedir. Hastadaki solunum, kalp atışı, tansiyon, ateş gibi değişkenleri dikkatle tâkib edip gerektiğinde doktoru haberdar etmektedir. Hemşirenin hastayla ileri derecede yakınlık kurması ve tedâvide hekimin yükünü azaltması bir diğer görevidir. Bütün bu özellikleri hemşireliğin bir ilim olarak gelişmesini gerektirmiştir. Hastayı bir yerden bir yere taşımak, yaralarda ve kırıklarda yapılacak ilk işlem, evde hastanın bakımı gibi işler, özel eğitim gerektirir. Bunun yanında ilâçların etkilerini, veriliş usûllerini ve yan etkilerini bilmek de hemşirenin görevleri arasındadır. Hekimliğin birçok dallara ayrılarak ihtisaslaşmanın son derece artması hemşirelerin de belli dallarda uzmanlaşmaları gereğini ortaya koymuştur. Belli tıp dallarında o konuda ihtisas sâhibi olmuş hemşireler çalışmaktadır. Pediyatrik (çocuk hastalıklarıyla ilgili), cerrâhî, kadın ve doğum hastalıklarıyla ilgili hemşirelikler ve ev hemşireliği bu dalların başta gelenleridir.
Bugün dünyada ve ülkemizde hemşireliğin temel sorumluluğu; toplumun sağlığını yükseltmek, sağlıklı bireyin sağlığını korumak, hastalıklı bireyi tedavi etmek ve acıyı dindirmektir. Bu sorumlulukları yerine getirirken deontolojik kavramlara uygun hareket etmek, bilgili, ahlaklı ve vicdanlı olmak bir hemşirenin temel davranış biçimi olmalıdır.
Hemşireliğin doğasında insana saygı ve insan haklarına değer verme vardır.Hasta haklarının , değişen sağlık ihtiyaçlarının, hasta ve hasta yakınlarının beklentilerinin karşılanması ile etkili, verimli ve duyarlı sağlık hizmeti sunulmasında hemşirelere önemli görevler düşmektedir.Milliyet, renk, inanç, yaş, cinsiyet, siyasi ve sosyal statü hemşirelik hizmetini kısıtlayamaz.
Hemşirelik hizmetleri birey, aile ve topluma yöneliktir.Hemşireler hizmetlerini birey, aile ve toplumla işbirliği içinde yürütürler. Hemşirelik yüksek okullarının kurulması ile Hemşireyi hemşire yetiştirir.ilkesi hemşirelikte akademik kariyerleri başlatmıştır. Hemşirelik önceden olduğu gibi tümüyle uygulamaya dayanan bir meslek olma özelliğinden sıyrılmıştır.Uygulamada olan hemşireler teorik çalışmalar ve araştırmalar yapmaktadırlar .Araştırmanın amacı hemşireyi geliştirmektir; hemşireliğin amacı ise hasta yada sağlıklı bireye yardımdır ve öncelikli olan da budur.
Her türlü sağlık hizmetinin dengeli, ulaşılabilir, sürekli, kaliteli ve en üst düzeyde verilmesinde en önemli faktörün; bütün sağlık hizmetlerinin hekimi , hemşiresi ve diğer sağlık çalışanları ile bir ekip hizmeti olarak verilmesi olduğunu vurgulamak istiyorum.
Hemşirelik, bu ekip hizmetinin olmazsa olmaz ve en temel unsurlarındandır.Hemşirelerimiz ülkemiz sağlık sorunlarının çözümüne yönelik çabalarımızda giderek önem kazanan bir role sahiptirler.
Bütün hemşirelerimizin; hasta haklarının, değişen sağlık ihtiyaçlarının hasta ve hasta yakınlarının beklentilerinin karşılanması ile etkili verimli ve duyarlı bir sağlık hizmeti sunulabilmesinde omuzlarındaki büyük ve kutsal sorumluluğun bilinci ile görevlerini eksiksiz yapma gayreti içerisindedirler.
Sağlık hizmetinde istenilen kaliteye ulaşılması ile hizmetin pahalıya mal olmaması konusunda çatışma, etik sorunlarla karşılaşılmasına neden olur. Hemşire sayısında yetersizlik, bir hemşireye düşen nüfusun fazlalığı, hemşirelerin yaşadığı sosyal ve ekonomik sorunlar, özlük ve çalışma şartlarındaki olumsuzluklar da, hemşirelerin etik davranımlarını güçleştirmektedir.
TOPLUM SAĞLIĞI HEMŞİRELİĞİ
Sağlık gereksinimlerini değerlendiren, hemşirelik bakım planlarını yapan, uygulamaya koyan ve sağlığın devamı amacı ile bireylerin ve ailelerin gereksinimlerinin karşılanmasında yardımcı olan hizmetlerin sonuçlarını değerlendiren, hastalıklardan koruyan, hemşirelik bakımı sağlayan, kişilerin sağlık sorunlarını kendi olanakları ölçüsünde başarmalarına yardımcı olan hemşirelik alanıdır.
TOPLUM SAĞLIĞI HEMŞİRELİĞİNİN AMAÇLARI
Ülkemizde sağlık hizmetinin temel amacı;
sağlığın korunması,devam ettirilmesi, geliştirilmesi
hasta olanların tedavisi
tedavi sonucu sakat kalanların arta kalan güçlerini kullanabilmeleri için rehabilite edilmesidir.
Hemşirelik hizmetleri ise,birey,aile ve topluma;
sağlığın korunması devam ettirilmesi geliştirilmesi
hastalıkların önlenmesi
hasta bireylerin bakım ve tedavisi
hastalık veya rahatsızlıktan sonra bireyin arta kalan gücünü en üst düzeyde kullanması için rehabilitasyonuna yardımcı olmak için verilen hizmetlerdir.
Hemşirelik, bir iş midir yoksa bir meslek midir?
Kaliteli hemşirelik bakımı, en temel insan haklarından biri olan sağlıklı olma hakkının en vazgeçilmez öğesidir. Bu nedenle, hemşireliğin bir meslek olarak ele alınması zorunludur. Ancak, insan sağlığı için önemi ve eğitimde ulaştığı noktaya karşın hemşireliğin, hâlâ bir meslek olarak değil de, bir iş olarak görüldüğüne ilişkin pek çok gösterge vardır.
Hemşireliğin rol, işlev, görev, yetki ve sorumlulukları, insanın sağlık ve hemşirelik bakım gereksinimlerinden kaynaklanır. Gereksinimlerin karşılanmasında, hemşire adaylarına kazandırılması beklenilen bilgi, beceri ve duyuşsal davranışlar mesleki eğitim programlarının belirleyicileridir. Mezunlar eğitim sonunda atandıkları yerlerde, görevlerini icra ederlerken sergiledikleri eylemlerle aynı zamanda mesleğin var oluş nedenlerini ve aldıkları eğitimin kalitesini kanıtlamış olurlar. Böylece insanlar bu hizmete gereksinim duyduklarında, aldıkları hizmetlere göre o mesleği tanırlar ve ona göre bir değer biçerler.
Hemşirelik insan için en vazgeçilmez mesleklerden biri olduğu halde toplumun hemşirelerden yakındıkları bilinmektedir. Hemşireler ise, toplumun bu mesleği tanımadığından ve kendilerine saygı gösterilmediğinden söz etmektedirler. Bu yakınmalar hemşirelikle ilgili bazı sorunların olduğunu düşündürmektedir. Aksi halde, özellikle hastalığında kendisine değer verilerek ve saygı gösterilerek verilen kaliteli bakımdan ve hemşirelerden yakınılması düşünülemez.
Bilindiği gibi anneler, çocuklarının beslenmesi, temizlenmesi, ortamın koşullarına göre giydirilmesi her türlü gereksinimlerini karşılanması, kaza ve hastalıklardan korumak için gereken önlemlerin alınması, gibi eylemleri gerçekleştirirler. Anneler ayrıca çocukları için meraklanırlar, kaygılanırlar, onlar adına sorumluluk üstlenirler ve gerektiğinde onları savunurlar. Çünkü çocukları onların umurundadır. Anneler tüm bu eylemleri çocuklarına değer vererek ve onları her şeyin üstünde tutarak gerçekleştirirler.
İnsanların bazen, hastalık ya da sakatlık gibi nedenlerle, tıpkı bir çocuk gibi, her türlü gereksinimlerinin geçici ya da sürekli olarak karşılanmasında başkalarına tamamen bağımlı duruma düştükleri bilinmektedir. Hastanın tedavisinin evinde yapıldığı durumlarda bu bakım ailesi tarafından yapılır. Ancak, ailenin bakımda yetersiz kaldığı ya da tedavinin hastanede yapılması zorunluluğu doğduğunda, bireyin kendisine bakım verecek enerji, istek ve güç kazanıncaya kadar her türlü gereksinimlerini karşılayacak eğitimli elemanlara gereksinim vardır. Bu nedenle 1925 yılında İstanbulda Hilali Ahmer Hasta Bakıcı Mektebi adıyla, amacını yansıtan bir okul açılmıştır. Okul daha sonra Kızılay Hemşire Okulu ve benzeri adlarla Hasta bakımı odaklı kuramsal ve uygulamalı eğitimini yakın zamana kadar sürdürmüştür. Amacı doğrultusunda, iyi bakım vermede yetkin ve yeterli mezunlar vermiş olan bu kuruluş, verdiği mezunlarla daha sonra açılan hemşire okullarının kuruluşunda ve hemşirelik eğitiminin bugünkü konuma gelmesine öncülük etmiştir.
Bilindiği gibi hemşirelik eğitimi ilk yıllardan bu yana büyük bir aşama kaydetmiş ve eğitimdeki bu gelişmeler, doğal olarak hemşirelere farklı bir statü kazandırmıştır. Ancak bu gelişmelerin toplumun hemşirelik bakımına aynı ölçüde yansıdığı söylenemez. Bunun nedenleri, adayları eskiye göre daha bilgili ve becerili kılma gerekçesiyle, tıbbi ve diğer destekleyici konulara gerektiğinden çok zaman ayrılması, buna karşın, hemşirelik eğitiminin olmazsa olmazlarından olan mesleki konulara, derslik ve hastane uygulamalarına gereken ağırlığın verilmemesidir. Böylece verilen gereksiz bilgiler hiç kullanılamadığından kısa sürede geçersiz duruma gelmektedir. Bu husus mezunlar tarafından da sürekli dile getirilmektedir. Bununla birlikte, hastanelerin yönetici hemşireleri, yeni mezunların en temel bilgi ve becerilerden yoksun olduklarından söz etmektedirler. Ancak okullarla hastaneler arası iletişim kopukluğundan bu bilgiler okullara aktarılamamaktadır. Oysa eğitim kurumları, belirli amaçlarla verdikleri eğitimin en nesnel ve en güvenilir düzeyde değerlendirmesini, mezunlarının çalıştıkları alanlardaki performanslarına bakarak yapabilirler. Bu da hemşireleri eğitenlerle, yönetenler arası sürekli iletişim ve işbirliğini gerektirir.
Yukarıda yazılanlara ek olarak, öğrencilerin uygulama alanlarında yalnız bırakılmaları ve yanlış hemşire davranışlarından etkilenmeleri sonucunda, mesleki biçimlenmenin tam yapılamamış olması da hemşireliğin iş düzeyinde icra edilmesine, algılanmasına ve muamele görmesine katkıda bulunmaktadır. Hemşirelik mesleğinin prestiji ve en önemlisi de toplumun sağlığı yönünden bu döngünün kırılması zorunludur. Bu yüzden, mesleğin ölçütleri tekrar gözden geçirilmeli; hemşirelik eğitimi bu ölçütler doğrultusunda yapılmalı; hemşireler, çalışma alanlarında buna göre yönlendirilmeli, denetlenmeli; ve değerlendirilmelidirler.
Hemşerilik nedir?
Hasta, muhtaç, yaralı kimselerin her türlü rahatlarını sağlamak üzere yapılan yardım işi. Bu işi yapan kimselere de hemşire denir. Hemşire sâdece hastaların yapamadıkları işlerde onlara yardım etmekle kalmaz, aynı zamanda hekim kontrolü altında hastanın tedâvi ihtiyaçları ile de ilgilenir. Hemşireliğin geçmişi çok eski târihlere dayanır. Peygamber efendimiz zamanında, Uhud Savaşında kadınların başta hazret-i Fâtıma, hazret-i Âişe olmak üzere yaralıları tedâvi ettikleri, meşhurdur. Ayrıca Rufeyde el-Eslemî, Küteybe binti Eslemî Medînede çadırda birçok hastanın tedâvisinde bulundukları meşhurdur. Tıbbî ve ilmî gelişmelere paralel olarak hemşirelik mesleği giderek gelişmiş, bilhassa kadınlar tarafından icrâ edilen bir meslek hâline geldi. Batıda hemşireliğin kurucusu olarak kabul edilen Florence Nightingalee kadar hemşirelerin görevi temizlik ve hasta ihtiyaçlarını temin etmekten ibâretti. Bu devirlerde tıp ilmi batıda kiliselere bağlı olarak uygulanmaktaydı. Florence Nightingale 1820-1910 yılları arasında yaşamış, varlıklı bir İngiliz âilesinin kızıdır. Hastaların yardımına karşılık beklemeden koşması, bugünkü mânâdaki hemşireliğin temel fikri oldu. Nightingale, 1854te İstanbuldaki Selimiye Hastânesine geldi. Burada yaptığı düzenlemelerle büyük bir üne kavuştu. Nightingale, koyu Protestan bir misyoneriydi. lambalı kadın olarak kendisini bir ilâhî misyonun beklediğine inanmıştır. İngiltereye döndüğünde millî kahraman îlân edildi. Ülkemizde modern mânâda hemşirelik 1925 yılında açılan Kızılay Hemşire Okulu ile Dr. Ömer Lütfi Eti idâresindeki 32 öğrenci ile başladı. Daha sonra birçok hemşirelik kolejleri açıldı. Önceleri rağbet görmeyen hemşirelik, daha sonra sevilen bir meslek hâline geldi. İstanbul Üniversitesi bünyesinde eğitim veren Florence Nightingale Hemşirelik Okulu, yüksek okul seviyesinde hizmet veren bir kuruluştur. Günümüz hemşiresi oldukça güç ve yüklü bir iş yoğunluğu altında çalışmaktadır. Bir taraftan hastaya hastalığı ve yapacağı işlerle ilgili hususları öğretirken, diğer yandan hastanın her türlü tâkibini de üstlenmektedir. Hastadaki solunum, kalp atışı, tansiyon, ateş gibi değişkenleri dikkatle tâkib edip gerektiğinde doktoru haberdar etmektedir. Hemşirenin hastayla ileri derecede yakınlık kurması ve tedâvide hekimin yükünü azaltması bir diğer görevidir. Bütün bu özellikleri hemşireliğin bir ilim olarak gelişmesini gerektirmiştir. Hastayı bir yerden bir yere taşımak, yaralarda ve kırıklarda yapılacak ilk işlem, evde hastanın bakımı gibi işler, özel eğitim gerektirir. Bunun yanında ilâçların etkilerini, veriliş usûllerini ve yan etkilerini bilmek de hemşirenin görevleri arasındadır. Hekimliğin birçok dallara ayrılarak ihtisaslaşmanın son derece artması hemşirelerin de belli dallarda uzmanlaşmaları gereğini ortaya koymuştur. Belli tıp dallarında o konuda ihtisas sâhibi olmuş hemşireler çalışmaktadır. Pediyatrik (çocuk hastalıklarıyla ilgili), cerrâhî, kadın ve doğum hastalıklarıyla ilgili hemşirelikler ve ev hemşireliği bu dalların başta gelenleridir.