ashli
Bayan Üye
HAZ
Kanatlı ruh bile doğal gereksinimlerinden bağımsız olamaz.
Bazılarınız, ‘Haz, ıstıraptan daha anlamlıdır’ der; diğerleri ise, ‘Hayır, ıstırap daha anlamlıdır’. Bense, ikisi birbirinden ayrılamaz, diyorum. Onlar beraber giderler. Ve siz, bir tanesiyle masanızda otururken, unutmayın ki, diğeri de yatağınızda uyuyordur.
Gerçekten siz, hazzınızla ıstırabınız arasında bir terazi konumundasınız. Sadece boş olduğunuzda, hareketsiz ve dengede kalabilirsiniz. Bir hazine avcısı, altın ve gümüşünü tartmak için sizi kullandığında, haz ve ıstırap kefeleriniz, ister istemez, yükselip alçalacaktır.
Bugünün acısı, dünün hazzının anısıdır.
Istırabın içinize kazıdığı alan ne kadar derin olursa, o denli çok hazzı içerebilir.
İçinde hazzımı barındıran bir acıdan yakınmak ne garip!
Hazzınız, ıstırabınızın maskesiz halidir. Ve kahkahanızın yükseldiği aynı kuyu, sık sık gözyaşlarınızla dolar.
Haz bir özgürlük şarkısıdır, Ama özgürlük değil.
Haz, arzuların tomurcuğudur, ama meyvesi değil.
Haz yükselişi çağıran bir derinliktir, ama ne derin, ne de yüksek olandır...
Haz kafestekinin kanatlanışıdır, mekanla sınırlanmış değildir.
Haz, aslında bir özgürlük şarkısıdır. Bu şarkıyı tüm kalbinizle söyleyin, ama şarkıda kalbinizi yitirmeden.
Gençliğin büyük bölümü hazzı arar, sanki haz her şeymiş gibi; ama yargılanır ve azarlanırlar. Ben onları ne yargılar, ne azarlarım. Bırakın arasınlar. Çünkü onlar arayışlarında yalnızca hazzı bulmayacaklar. Hazzın yedi kız kardeşi vardır ve en küçükleri bile hazdan daha muhteşemdir.
Gençliğe ve onun bilgisine aynı anda sahip olamazsın. Çünkü, gençlik bilmek için ve bilgi yaşamak için çok meşguldür.
Aranızda daha olgun olan bazıları geçmişte yaşadıkları hazları, sarhoşken işlenen yanlışlar misali, pişmanlıkla hatırlar. Fakat pişmanlık aklın bulutlandırılmasıdır, uslandırılması değil. Onlar hazlarını minnetle anmalıdırlar, bir yazın sonundaki hasat gibi. Yine de onları unutmak rahatlatıyorsa, bırakın rahat kalsınlar.
Arayanlar kadar genç, hatırlayanlar kadar yaşlı olmayanlar ise, ruhun gereklerini ihmal etmek veya kabahat işlemek korkusuyla hazdan sakınırlar. Fakat onları da yönlendiren hazdır; bitki kökleri için toprağı titreyen ellerle kazsalar bile onlar da hazineyi bulurlar.
Söyleyin bana, onlar kim ki ruhu gücendirsinler? Bülbül gecenin sessizliğini veya ateş böceği yıldızları gücendirir mi? Ve sizin ateşiniz veya dumanınız rüzgara yük olur mu? Nasıl olur da ruhu, bir çomakla karıştırabileceğiniz sakin bir havuz gibi algılayabilirsiniz?
Çoğunlukla, hazzı reddettiğinizde asıl yaptığınız, varlığınızın gizli yerlerinde arzuyu depolamak olacaktır.
Ve bedeniniz, ruhunuzun müzik aletidir. Ve güzel müzik veya anlaşılmaz sesler çıkarmak size kalmıştır. Şimdi kalbinize sorun: ‘Bizim için iyi olan hazla zararlı hazzı nasıl ayırabiliriz?’
Kırlara, bahçelere çıkın; öğreneceksiniz ki çiçeklerden bal toplamak arının hazzıdır; balını sunmak ise çiçeğin...Çünkü arıya göre çiçek yaşamın kaynağıdır. Ve çiçek için arı sevginin ulağıdır. Ve ikisi için ise, hazzın verilmesi ve alınması bir gereksinim ve bir vecddir...Hazlarınızda arılar ve çiçekler gibi olun.
Gariptir ki, kimi zevklerin tutkusudur, acılarımızın bir kısmını oluşturan.
Dün gece yeni bir zevk keşfettim ve onu ilk defa denerken evime aceleyle bir melekle bir şeytan geldi. Beni kapıda yakaladılar ve yeni zevkim hakkında çekişmeye başladılar; birisi haykırıyordu,’Bu bir günah!’, diğeri, ‘Bu bir lütuf!’
Arzu hayatın yarısıdır; Kayıtsızlıksa ölümün.
Genciz ve istekliyiz ve hala yalnızız ve terk edilmişiz. Ve bozulmamış bir şekilde sarılarak birbirimize uzanmış olsak da, rahat değiliz. Ve denetlenen arzu ve gemlenen tutkuyla kim rahat olabilir ki? Ateş-tanrı kız kardeşimin yatağını ısıtmak için nereden gelecek? Ve sel-tanrıça erkek kardeşimin ateşini söndürmeye yetecek mi?
HALİL CİBRAN : ERMİŞ
Kanatlı ruh bile doğal gereksinimlerinden bağımsız olamaz.
Bazılarınız, ‘Haz, ıstıraptan daha anlamlıdır’ der; diğerleri ise, ‘Hayır, ıstırap daha anlamlıdır’. Bense, ikisi birbirinden ayrılamaz, diyorum. Onlar beraber giderler. Ve siz, bir tanesiyle masanızda otururken, unutmayın ki, diğeri de yatağınızda uyuyordur.
Gerçekten siz, hazzınızla ıstırabınız arasında bir terazi konumundasınız. Sadece boş olduğunuzda, hareketsiz ve dengede kalabilirsiniz. Bir hazine avcısı, altın ve gümüşünü tartmak için sizi kullandığında, haz ve ıstırap kefeleriniz, ister istemez, yükselip alçalacaktır.
Bugünün acısı, dünün hazzının anısıdır.
Istırabın içinize kazıdığı alan ne kadar derin olursa, o denli çok hazzı içerebilir.
İçinde hazzımı barındıran bir acıdan yakınmak ne garip!
Hazzınız, ıstırabınızın maskesiz halidir. Ve kahkahanızın yükseldiği aynı kuyu, sık sık gözyaşlarınızla dolar.
Haz bir özgürlük şarkısıdır, Ama özgürlük değil.
Haz, arzuların tomurcuğudur, ama meyvesi değil.
Haz yükselişi çağıran bir derinliktir, ama ne derin, ne de yüksek olandır...
Haz kafestekinin kanatlanışıdır, mekanla sınırlanmış değildir.
Haz, aslında bir özgürlük şarkısıdır. Bu şarkıyı tüm kalbinizle söyleyin, ama şarkıda kalbinizi yitirmeden.
Gençliğin büyük bölümü hazzı arar, sanki haz her şeymiş gibi; ama yargılanır ve azarlanırlar. Ben onları ne yargılar, ne azarlarım. Bırakın arasınlar. Çünkü onlar arayışlarında yalnızca hazzı bulmayacaklar. Hazzın yedi kız kardeşi vardır ve en küçükleri bile hazdan daha muhteşemdir.
Gençliğe ve onun bilgisine aynı anda sahip olamazsın. Çünkü, gençlik bilmek için ve bilgi yaşamak için çok meşguldür.
Aranızda daha olgun olan bazıları geçmişte yaşadıkları hazları, sarhoşken işlenen yanlışlar misali, pişmanlıkla hatırlar. Fakat pişmanlık aklın bulutlandırılmasıdır, uslandırılması değil. Onlar hazlarını minnetle anmalıdırlar, bir yazın sonundaki hasat gibi. Yine de onları unutmak rahatlatıyorsa, bırakın rahat kalsınlar.
Arayanlar kadar genç, hatırlayanlar kadar yaşlı olmayanlar ise, ruhun gereklerini ihmal etmek veya kabahat işlemek korkusuyla hazdan sakınırlar. Fakat onları da yönlendiren hazdır; bitki kökleri için toprağı titreyen ellerle kazsalar bile onlar da hazineyi bulurlar.
Söyleyin bana, onlar kim ki ruhu gücendirsinler? Bülbül gecenin sessizliğini veya ateş böceği yıldızları gücendirir mi? Ve sizin ateşiniz veya dumanınız rüzgara yük olur mu? Nasıl olur da ruhu, bir çomakla karıştırabileceğiniz sakin bir havuz gibi algılayabilirsiniz?
Çoğunlukla, hazzı reddettiğinizde asıl yaptığınız, varlığınızın gizli yerlerinde arzuyu depolamak olacaktır.
Ve bedeniniz, ruhunuzun müzik aletidir. Ve güzel müzik veya anlaşılmaz sesler çıkarmak size kalmıştır. Şimdi kalbinize sorun: ‘Bizim için iyi olan hazla zararlı hazzı nasıl ayırabiliriz?’
Kırlara, bahçelere çıkın; öğreneceksiniz ki çiçeklerden bal toplamak arının hazzıdır; balını sunmak ise çiçeğin...Çünkü arıya göre çiçek yaşamın kaynağıdır. Ve çiçek için arı sevginin ulağıdır. Ve ikisi için ise, hazzın verilmesi ve alınması bir gereksinim ve bir vecddir...Hazlarınızda arılar ve çiçekler gibi olun.
Gariptir ki, kimi zevklerin tutkusudur, acılarımızın bir kısmını oluşturan.
Dün gece yeni bir zevk keşfettim ve onu ilk defa denerken evime aceleyle bir melekle bir şeytan geldi. Beni kapıda yakaladılar ve yeni zevkim hakkında çekişmeye başladılar; birisi haykırıyordu,’Bu bir günah!’, diğeri, ‘Bu bir lütuf!’
Arzu hayatın yarısıdır; Kayıtsızlıksa ölümün.
Genciz ve istekliyiz ve hala yalnızız ve terk edilmişiz. Ve bozulmamış bir şekilde sarılarak birbirimize uzanmış olsak da, rahat değiliz. Ve denetlenen arzu ve gemlenen tutkuyla kim rahat olabilir ki? Ateş-tanrı kız kardeşimin yatağını ısıtmak için nereden gelecek? Ve sel-tanrıça erkek kardeşimin ateşini söndürmeye yetecek mi?
HALİL CİBRAN : ERMİŞ