Rahmi Koç "Zor yanım sabırsız olmamdır; fazla edebiyata tahammülüm yok" dedi ve hayattaki 'en'lerini tek tek sıraladı
EN KIZDIĞIM ŞEYLER
"İşaleminde çalışma saatleri içinde kahverengi elbise giyilmez! Gri tonları ve lacivert giyilir. Oysa kahverengi giysi hafta sonları pekala geçerli ve normaldir. Parmak arası terlik ve sandaleti de fevkalade uygunsuz bulurum; bilhassa içine çorap giyilmesine..."
EN İMRENDİĞİM ŞEY
"Enbüyük arzum; plansız programsız istediğim zaman istediğim yere gitmektir. Deniz kenarında kumsalda yürümeyi balık tutmayı velhasıl zamanla alakamı kesmeyi isterdim. Bunu yapanlara hep imrenirim. Ben maalesef yapamadım içimde bir ukte kaldı."
EN GURURLANDIĞIM ÜÇ ŞEY
"KoçÜniversitesi'ni kurmuş olmak ve mezuniyet döneminde öğrencilerin attığı kepler gözlerimi yaşartır... Ayrıca kurduğum Rahmi Koç Müzesi ve ziyaretçilerinin yüzde 60'ının çocuk olmasına çok sevinirim. Bir de Amerikan Hastanesi; çok dua alıyoruz..."
İşadamı müzeci antika meraklısı ve deniz tutkunu... Çok yönlü kişiliğiyle tanınan Rahmi Koç iş ve özel hayatını Amerikan Hastanesi'nin dergisi Artı Yaşam'a anlattı:
Amerikan Hastanesi'ni Vehbi Koç Vakfı çatısına geçirmeye karar verdiğinizde çok itirazla karşılaştınız mı? Karşılaştıysanız bu itirazların nedeni neydi?
Cevabı gayet netti. Vehbi Bey "Biz sanayiciyiz hastane idaresi bizim işimiz değil. Bu yükün altına da vakıf giremez. Dolayısıyla bu işe kafa yormayın vakit harcamayın" dedi. Bunun üzerine ablam Semahat Arsel'e müracaat ettim. Vehbi Bey'i yakından tanıyan diğer yönetim kurulu üyeleri de tesir etti; neticede Vehbi Bey'i ikna ettik. 15 sene müddetle hastaneyi başka bir maksatla kullanmayacağımıza dair New York vakfı ile bir protokol imzaladık ve hastaneyi devraldık.
DOKTOR OLAMAZMIŞIM!
Üretim ile hastane işletmeciliği hangi noktalarda birbirine benziyor? Hastane işletmek sizce zor mu?
Üretim iki türlüdür; ya fabrikasyondur ya da özel imalattır. Kimi satış sonrası servis ister kimi istemez. Hastane işletmeciliğinin en büyük farkı insan canı ile uğraşması... Orada da ekipman var otelcilik var restorancılık var ve de hastalarımızın kontrolü var. Başka bir deyimle; ikisinin farkı yok. Fakat hastanecilik hata affetmez! Hastanelerde eksik hiçbir zaman bitmez. Tıp devamlı gelişme halindedir. Bilhassa ekipman bakımından güncel olma mecburiyetindesiniz. Hasta yatağı en moderninden olmayabilir ama röntgen MR gibi tedavi aletleriniz tam ve modern olmak durumundadır. Bunların kullanılması herkesi memnun edecek organizasyonların yapılması ve doğru teşhis konulması fazlasıyla önem arz eder.
Doktorluk meslek olarak da sizi cezbediyor mu? Doktor olmak ister miydiniz? Özellikle sevdiğiniz ilgilendiğiniz branşlar var mı?
Doktorluk; çok asil ve büyük fedakarlık isteyen katiyen zaman mefhumu olmayan bir meslek. Benim hemen hemen her hareketim plan ve programlı olduğu için doktor olamazdım. Doktorların ne gecesi var ne de gündüzü... Her ne kadar bazı doktorlar cep telefonlarını akşam kapatıyorlarsa da bu istisnadır; umumiyetle her aradığımız doktoru günün her saatinde buluruz. Ama illa ki doktor olmam gerekseydi kalp doktoru olmak isterdim.
Sağlığınıza çok önem verdiğinizi biliyoruz... Sağlıkla ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?
İnsan sağlığı bir makine gibidir. Gençlikte hor kullanılırsa ileri yaşlarda ceza çekilir. Bilhassa bizim gibi gün boyu masa arkasında oturmak hareketsizliğe yol açar. Yaşımız kaç olursa olsun hareket etmemiz gerekir ama ne tür spor yaparsanız yapın her gün yapmakta fayda var. Bütün hafta bekleyip ağır idman ve spor yapanlarda çıkan arızaları gördük. İmkan varsa bir saat yürümek hem hazım için hem de egzersiz olarak fevkalade faydalıdır.
ÇALIŞANLARI ÜÇE AYRIRIM
Vehbi Bey'in çok titiz olduğunu onunla çalışmanın son derece zor olduğunu belirtiyorsunuz. Sizinle çalışmak kolay mıdır?
Vehbi Bey ile çalışmak kimine göre kolay kimine göre çok zordur. Vehbi Bey her zaman mesafe koyardı. Bu yalnız çalışanları için değil biz çocukları için de geçerliydi. Belki bunun reaksiyonu olarak ben çalışma arkadaşlarımı daima motive ederim. Özel hayatlarıyla da yakınen ilgiliyimdir. Her zaman her şeye pozitif bakarım. Zor yanım sabırsız olmamdır. Fazla edebiyata tahammülüm yoktur. İş hayatında çalışanları üçe ayırırım: Fazla konuşup iş yapmayanlar hem iş yapıp hem konuşanlar ve hiç konuşmadan iş halledenler diye...
SENEYE ALASKA YOLCUSUYUM!
Gelecek yıl Nazenin V ile yeniden denize açılmayı planlıyorsunuz ve bildiğimiz kadarıyla bu kez rotanız Alaska. Bu seyahatten neler bekliyorsunuz?
Evet. Nazenin V ile Alaska'ya gitmeyi düşünüyorum. Oraya gidenler anlata anlata bitiremiyor. Tabiat güzelliği nefis balıklar sükunet... Velhasıl 'bambaşka dünya' diyorlar. Ben de merak ettim inşallah görmek nasip olur.
PARMAK ARASI TERLİK VE SANDALETİ BEĞENMEM
Asla taviz vermediğiniz belli kurallarınız var. Teknenize parmak arası terlik giyen erkekleri almamak ya da işteki elemanlarınızın kahverengi takım elbise giymesine izin vermemek gibi... Daha başka bilmediğimiz neler var?
Herkesin tek tip bir insan olması diye bir şey yok! Her insanın olduğu gibi benim de bazı görüntülere alerjim vardır. Uzun saç ve bıyık-sakaldan maksadım temiz görünümlü olmamak. Tabii bu kastım daha ziyade iş alemi içinde geçerli. İş aleminde çalışma saatlerinde kahverengi elbise giyilmez. Gri tonları ve lacivert giyilir. Oysa kahverengi giysi hafta sonları pekala geçerli ve normaldir. Parmak arası terlik ve sandaleti fevkalade uygunsuz bulurum. Bilhassa üzerine çorap giyenler vardır ki üstüne tuz biber eker!
ÜNİVERSİTEM MÜZEM VE HASTANEM GURUR NEDENİM
Bugüne kadar yaptığınız işler arasında size en fazla hangisi gurur veriyor?
Beni en çok gururlandıran Koç Üniversitesi'nin mezuniyet töreninde öğrencilerin diplomaları aldıktan sonra keplerini havaya atmalarıdır. Bu tabloda gözlerim yaşarır ve sevinirim. Ayrıca müzemizi 200 bin kişi ziyaret ediyor bunun yüzde 60'ını çocuklar oluşturuyor ve ziyaretçi defterine ne güzel yazılar övgüler yazıyorlar. Hastanemizden de çok dua alıyoruz. En fazla övündüğüm nokta ağır hasta olarak gelip sapasağlam taburcu olmaları... Bu da beni gururlandırır. Bir noktaya daha dikkat ederim: Bir işi yapmadan evvel övünmeyi ya da propaganda yapmayı katiyen sevmem ve doğru bulmam. O iş ya da yatırım yapıldıktan sonra konuşulsun isterim. Bu da babadan kalma gelenektir.
GENÇLER HER ANIN KEYFİNİ ÇIKARSIN
Gerek özel gerekse iş hayatınızda maddi ve manevi açıdan oldukça güçlü birisiniz. Peki sizin de yapmayı istediğiniz ve yapamadığınız şeyler oldu mu?
Henri Ford'a sormuşlar "Dünyada en çok neyi isterdin?" diye "Kapıları kendim açmak isterdim" demiş. Benim de arzum plansız programsız istediğim zaman istediğim yere gitmek... Deniz kenarında kumsalda yürümeyi balık tutmayı velhasıl zamanla alakamı kesmeyi isterdim. Bunu yapabilenlere imreniyorum. Ama ben yapamadım. İçimde bir ukdedir kaldı.
Gençlere hayatla ilgili nasıl bir öneride bulunursunuz?
Sonuçta sağlığın ve hayatın tadını çıkartmaya yaşadığınız her dakikadan zevk almaya ve bardağın yarısını dolu görmeye alışmalısınız. Pozitif olmak pozitif düşünmek iyi tarafları değerlendirmek bir yaşam tarzıdır.
DENİZDEN FENA ADAM ÇIKMAZ!
Denize olan tutkunuzdan biraz bahseder misiniz?
Deniz hayattır temiz havadır. Ankaralı bir aile olmamıza rağmen 6 yaşımdan beri denizle haşır neşirim. Önceleri küçük sonraları büyük teknem oldu. Yelkeni çok sevdiğim için daima direkli tekne aldım. Hiçbir zaman motor ya da yata özenmedim. Denizi sevmenin ve denizde olmanın bence yaşı yoktur. Her yaşta denizciliğe başlanabilir. Ama denize saygılı olmak gerekir. Hiçbir zaman tedbiri elden bırakmamak lazım. Denize açılmak teknede çalışmak insanı gençleştirir dinç tutar. Son söz; denizden fena adam çıkmaz!
Nazenin IV ile dünyayı dolaştınız. Bu gezinizden biraz bahseder misiniz? Ne kadar yol yaptınız? Çocukluğumdan bu yana dünyayı deniz yoluyla gezmeyi arzu ettim. Çeşitli nedenlerle bu hayalimi hemen gerçekleştiremedim. Bu işi yapanlara her zaman imrenirdim. Büyük denizciler Sadun Boro ve Osman Atasoy'un kitaplarını büyük bir dikkatle okudum. Gerek ilerleyen teknoloji gerekse mali imkanlar benim bu seyahati daha rahat şartlar altında yapmamı sağladı. Bu seyahati 657 günde 28 bin 600 deniz mili katederek altı kez mola vererek gerçekleştirdik. Hepimizin dünyaya bakışı değişti.
27 yıldır her gün bir saat yüzerim.
1960'tan beri golf oynarım. Devamlı perhiz yapanlara inanmam.
Her şeyi yerim ama ölçülü olmaya dikkat ederim.
FAZLA EDEBİYATA DAYANAMAM!
Her zaman her şeye pozitif yönden bakarım.
İş hayatında zor yanım sabırsız olmamdır. Fazla edebiyata tahammül edemem!
EN KIZDIĞIM ŞEYLER
"İşaleminde çalışma saatleri içinde kahverengi elbise giyilmez! Gri tonları ve lacivert giyilir. Oysa kahverengi giysi hafta sonları pekala geçerli ve normaldir. Parmak arası terlik ve sandaleti de fevkalade uygunsuz bulurum; bilhassa içine çorap giyilmesine..."
EN İMRENDİĞİM ŞEY
"Enbüyük arzum; plansız programsız istediğim zaman istediğim yere gitmektir. Deniz kenarında kumsalda yürümeyi balık tutmayı velhasıl zamanla alakamı kesmeyi isterdim. Bunu yapanlara hep imrenirim. Ben maalesef yapamadım içimde bir ukte kaldı."
EN GURURLANDIĞIM ÜÇ ŞEY
"KoçÜniversitesi'ni kurmuş olmak ve mezuniyet döneminde öğrencilerin attığı kepler gözlerimi yaşartır... Ayrıca kurduğum Rahmi Koç Müzesi ve ziyaretçilerinin yüzde 60'ının çocuk olmasına çok sevinirim. Bir de Amerikan Hastanesi; çok dua alıyoruz..."
İşadamı müzeci antika meraklısı ve deniz tutkunu... Çok yönlü kişiliğiyle tanınan Rahmi Koç iş ve özel hayatını Amerikan Hastanesi'nin dergisi Artı Yaşam'a anlattı:
Amerikan Hastanesi'ni Vehbi Koç Vakfı çatısına geçirmeye karar verdiğinizde çok itirazla karşılaştınız mı? Karşılaştıysanız bu itirazların nedeni neydi?
Cevabı gayet netti. Vehbi Bey "Biz sanayiciyiz hastane idaresi bizim işimiz değil. Bu yükün altına da vakıf giremez. Dolayısıyla bu işe kafa yormayın vakit harcamayın" dedi. Bunun üzerine ablam Semahat Arsel'e müracaat ettim. Vehbi Bey'i yakından tanıyan diğer yönetim kurulu üyeleri de tesir etti; neticede Vehbi Bey'i ikna ettik. 15 sene müddetle hastaneyi başka bir maksatla kullanmayacağımıza dair New York vakfı ile bir protokol imzaladık ve hastaneyi devraldık.
DOKTOR OLAMAZMIŞIM!
Üretim ile hastane işletmeciliği hangi noktalarda birbirine benziyor? Hastane işletmek sizce zor mu?
Üretim iki türlüdür; ya fabrikasyondur ya da özel imalattır. Kimi satış sonrası servis ister kimi istemez. Hastane işletmeciliğinin en büyük farkı insan canı ile uğraşması... Orada da ekipman var otelcilik var restorancılık var ve de hastalarımızın kontrolü var. Başka bir deyimle; ikisinin farkı yok. Fakat hastanecilik hata affetmez! Hastanelerde eksik hiçbir zaman bitmez. Tıp devamlı gelişme halindedir. Bilhassa ekipman bakımından güncel olma mecburiyetindesiniz. Hasta yatağı en moderninden olmayabilir ama röntgen MR gibi tedavi aletleriniz tam ve modern olmak durumundadır. Bunların kullanılması herkesi memnun edecek organizasyonların yapılması ve doğru teşhis konulması fazlasıyla önem arz eder.
Doktorluk meslek olarak da sizi cezbediyor mu? Doktor olmak ister miydiniz? Özellikle sevdiğiniz ilgilendiğiniz branşlar var mı?
Doktorluk; çok asil ve büyük fedakarlık isteyen katiyen zaman mefhumu olmayan bir meslek. Benim hemen hemen her hareketim plan ve programlı olduğu için doktor olamazdım. Doktorların ne gecesi var ne de gündüzü... Her ne kadar bazı doktorlar cep telefonlarını akşam kapatıyorlarsa da bu istisnadır; umumiyetle her aradığımız doktoru günün her saatinde buluruz. Ama illa ki doktor olmam gerekseydi kalp doktoru olmak isterdim.
Sağlığınıza çok önem verdiğinizi biliyoruz... Sağlıkla ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?
İnsan sağlığı bir makine gibidir. Gençlikte hor kullanılırsa ileri yaşlarda ceza çekilir. Bilhassa bizim gibi gün boyu masa arkasında oturmak hareketsizliğe yol açar. Yaşımız kaç olursa olsun hareket etmemiz gerekir ama ne tür spor yaparsanız yapın her gün yapmakta fayda var. Bütün hafta bekleyip ağır idman ve spor yapanlarda çıkan arızaları gördük. İmkan varsa bir saat yürümek hem hazım için hem de egzersiz olarak fevkalade faydalıdır.
ÇALIŞANLARI ÜÇE AYRIRIM
Vehbi Bey'in çok titiz olduğunu onunla çalışmanın son derece zor olduğunu belirtiyorsunuz. Sizinle çalışmak kolay mıdır?
Vehbi Bey ile çalışmak kimine göre kolay kimine göre çok zordur. Vehbi Bey her zaman mesafe koyardı. Bu yalnız çalışanları için değil biz çocukları için de geçerliydi. Belki bunun reaksiyonu olarak ben çalışma arkadaşlarımı daima motive ederim. Özel hayatlarıyla da yakınen ilgiliyimdir. Her zaman her şeye pozitif bakarım. Zor yanım sabırsız olmamdır. Fazla edebiyata tahammülüm yoktur. İş hayatında çalışanları üçe ayırırım: Fazla konuşup iş yapmayanlar hem iş yapıp hem konuşanlar ve hiç konuşmadan iş halledenler diye...
SENEYE ALASKA YOLCUSUYUM!
Gelecek yıl Nazenin V ile yeniden denize açılmayı planlıyorsunuz ve bildiğimiz kadarıyla bu kez rotanız Alaska. Bu seyahatten neler bekliyorsunuz?
Evet. Nazenin V ile Alaska'ya gitmeyi düşünüyorum. Oraya gidenler anlata anlata bitiremiyor. Tabiat güzelliği nefis balıklar sükunet... Velhasıl 'bambaşka dünya' diyorlar. Ben de merak ettim inşallah görmek nasip olur.
PARMAK ARASI TERLİK VE SANDALETİ BEĞENMEM
Asla taviz vermediğiniz belli kurallarınız var. Teknenize parmak arası terlik giyen erkekleri almamak ya da işteki elemanlarınızın kahverengi takım elbise giymesine izin vermemek gibi... Daha başka bilmediğimiz neler var?
Herkesin tek tip bir insan olması diye bir şey yok! Her insanın olduğu gibi benim de bazı görüntülere alerjim vardır. Uzun saç ve bıyık-sakaldan maksadım temiz görünümlü olmamak. Tabii bu kastım daha ziyade iş alemi içinde geçerli. İş aleminde çalışma saatlerinde kahverengi elbise giyilmez. Gri tonları ve lacivert giyilir. Oysa kahverengi giysi hafta sonları pekala geçerli ve normaldir. Parmak arası terlik ve sandaleti fevkalade uygunsuz bulurum. Bilhassa üzerine çorap giyenler vardır ki üstüne tuz biber eker!
ÜNİVERSİTEM MÜZEM VE HASTANEM GURUR NEDENİM
Bugüne kadar yaptığınız işler arasında size en fazla hangisi gurur veriyor?
Beni en çok gururlandıran Koç Üniversitesi'nin mezuniyet töreninde öğrencilerin diplomaları aldıktan sonra keplerini havaya atmalarıdır. Bu tabloda gözlerim yaşarır ve sevinirim. Ayrıca müzemizi 200 bin kişi ziyaret ediyor bunun yüzde 60'ını çocuklar oluşturuyor ve ziyaretçi defterine ne güzel yazılar övgüler yazıyorlar. Hastanemizden de çok dua alıyoruz. En fazla övündüğüm nokta ağır hasta olarak gelip sapasağlam taburcu olmaları... Bu da beni gururlandırır. Bir noktaya daha dikkat ederim: Bir işi yapmadan evvel övünmeyi ya da propaganda yapmayı katiyen sevmem ve doğru bulmam. O iş ya da yatırım yapıldıktan sonra konuşulsun isterim. Bu da babadan kalma gelenektir.
GENÇLER HER ANIN KEYFİNİ ÇIKARSIN
Gerek özel gerekse iş hayatınızda maddi ve manevi açıdan oldukça güçlü birisiniz. Peki sizin de yapmayı istediğiniz ve yapamadığınız şeyler oldu mu?
Henri Ford'a sormuşlar "Dünyada en çok neyi isterdin?" diye "Kapıları kendim açmak isterdim" demiş. Benim de arzum plansız programsız istediğim zaman istediğim yere gitmek... Deniz kenarında kumsalda yürümeyi balık tutmayı velhasıl zamanla alakamı kesmeyi isterdim. Bunu yapabilenlere imreniyorum. Ama ben yapamadım. İçimde bir ukdedir kaldı.
Gençlere hayatla ilgili nasıl bir öneride bulunursunuz?
Sonuçta sağlığın ve hayatın tadını çıkartmaya yaşadığınız her dakikadan zevk almaya ve bardağın yarısını dolu görmeye alışmalısınız. Pozitif olmak pozitif düşünmek iyi tarafları değerlendirmek bir yaşam tarzıdır.
DENİZDEN FENA ADAM ÇIKMAZ!
Denize olan tutkunuzdan biraz bahseder misiniz?
Deniz hayattır temiz havadır. Ankaralı bir aile olmamıza rağmen 6 yaşımdan beri denizle haşır neşirim. Önceleri küçük sonraları büyük teknem oldu. Yelkeni çok sevdiğim için daima direkli tekne aldım. Hiçbir zaman motor ya da yata özenmedim. Denizi sevmenin ve denizde olmanın bence yaşı yoktur. Her yaşta denizciliğe başlanabilir. Ama denize saygılı olmak gerekir. Hiçbir zaman tedbiri elden bırakmamak lazım. Denize açılmak teknede çalışmak insanı gençleştirir dinç tutar. Son söz; denizden fena adam çıkmaz!
Nazenin IV ile dünyayı dolaştınız. Bu gezinizden biraz bahseder misiniz? Ne kadar yol yaptınız? Çocukluğumdan bu yana dünyayı deniz yoluyla gezmeyi arzu ettim. Çeşitli nedenlerle bu hayalimi hemen gerçekleştiremedim. Bu işi yapanlara her zaman imrenirdim. Büyük denizciler Sadun Boro ve Osman Atasoy'un kitaplarını büyük bir dikkatle okudum. Gerek ilerleyen teknoloji gerekse mali imkanlar benim bu seyahati daha rahat şartlar altında yapmamı sağladı. Bu seyahati 657 günde 28 bin 600 deniz mili katederek altı kez mola vererek gerçekleştirdik. Hepimizin dünyaya bakışı değişti.
27 yıldır her gün bir saat yüzerim.
1960'tan beri golf oynarım. Devamlı perhiz yapanlara inanmam.
Her şeyi yerim ama ölçülü olmaya dikkat ederim.
FAZLA EDEBİYATA DAYANAMAM!
Her zaman her şeye pozitif yönden bakarım.
İş hayatında zor yanım sabırsız olmamdır. Fazla edebiyata tahammül edemem!