nones
Bayan Üye
Çocukken hep oyun oynardık. Hayatımız bir oyundu. Oyunda galip gelirsek sevinir yenilirsek üzülürdük. Hayatımızın anlamıydı oyun. Çocukken oyunların kurallarını biz koyardık ve oyunu biz yönetirdik. İstediğimiz zaman oyuna başlar istediğimiz zaman oyundan çıkardık. Kimse bir şey demezdi buna dese de fazla üzülmezdik. Dedik ya oyunu biz yönetiyorduk. Ve mutluyduk hayatımızdan.
İnsanlar kendi acılarını ve kendi zevklerini kendileri oluşturuyorlar...
Bazen acı dolu bazen de mutlu geçen altmış senenin sonunda öğrendiğim en önemli şey; yaşamın yalnızca bir oyun olduğu...
Bazen esrarengiz, bazen bomboş ama hepsi yalnızca bir oyun ve eğer kuralları bilmezseniz, kazanmak için her türlü şansa sahip olsanız da bu oyunda oynayamazsınız...”
Thoreau
Sonra büyüdük. Artık hayatımız bir oyun olmaya başladı ve biz bu oyunu yönetemez olduk. Büyüdükçe geçmişteki oyunları özlemeye başladık. Çünkü oyunun kurallarını başkalarının koymasına izin veriyorduk büyüdüğümüzde. Ve bu oyunları artık başkaları yönetmeye başlamıştı. Biz oyunu başkaları yönettikçe mutsuz olduk . Sonra başkalarının oyunlarına karışır olduk. Onları yönetmeye kalkıştık.
Aslında kendimiz istemediğimiz sürece hiçbir zaman hiç kimse bizim hayatımızı ve oyunumuzu yönetemezdi. Bizi üzemez sinirlendiremez ve mutluluğumuza engel olamazdı.
Bir üstad bir köyden geçerken herkes kendisine çok kötü şeyler söyler, hakaret ederler, üstad hiç tepki vermez. İnsanlar daha kötüsünü söylerler ve daha kötüsünü. En sonunda biri sorar; “O kadar kötü sözler söyledik ve daha fenalarını söylüyoruz hiç etkilenmiyorsun, birşey demiyor, üzülmüyor, kızmıyor ve kırılmıyorsun.” Üstad der ki; yetişmeliyim, siz şimdilik görevinizi yaptınız ve bende size dinledim, işinizi çok iyi yaptınız, şimdi izin verin gideceğim yere gidip döneyip ve dilerseniz devam edin.” Adamlar iyice şaşırırlar.”Peki neden etkilenmiyorsunuz?” Üstad cevap verir; ‘ Benim huzurumu ve mutluluğumu sadece ben bozabilirim, kendimin efendisi kendimim. Beni kimsenin ve dışardan gelen hiçbirşeyin etkilemesine izin vermezsem bana kim ne yapabilir ki…’
Sizi duydum, dinledim ve anladım, sizi olduğunuz gibi kabul ediyorum, lakin ben istemeden beni mutsuz etmenize izin vermiyorum, hepsi bu.”
Bırakın dışardan hayatınıza karışmak isteyenler olsun. Sizi yönlendirmek isteyenlerde olsun, üzmek isteyenlerde. Sizin bunlara karşılık yaptığınız ise sadece bunlara izin vermemek olsun. Oyununuza kimseyi karıştırmayın tıpkı çocukluğumuzda olduğu gibi. çünkü bu oyun sizin oyununuz hayat sizin hayatınız.
Siz kendinizin efendisisiniz. Başkalarının değil…
Görüşmek üzere…
Erdem Özbay
İnsanlar kendi acılarını ve kendi zevklerini kendileri oluşturuyorlar...
Bazen acı dolu bazen de mutlu geçen altmış senenin sonunda öğrendiğim en önemli şey; yaşamın yalnızca bir oyun olduğu...
Bazen esrarengiz, bazen bomboş ama hepsi yalnızca bir oyun ve eğer kuralları bilmezseniz, kazanmak için her türlü şansa sahip olsanız da bu oyunda oynayamazsınız...”
Thoreau
Sonra büyüdük. Artık hayatımız bir oyun olmaya başladı ve biz bu oyunu yönetemez olduk. Büyüdükçe geçmişteki oyunları özlemeye başladık. Çünkü oyunun kurallarını başkalarının koymasına izin veriyorduk büyüdüğümüzde. Ve bu oyunları artık başkaları yönetmeye başlamıştı. Biz oyunu başkaları yönettikçe mutsuz olduk . Sonra başkalarının oyunlarına karışır olduk. Onları yönetmeye kalkıştık.
Aslında kendimiz istemediğimiz sürece hiçbir zaman hiç kimse bizim hayatımızı ve oyunumuzu yönetemezdi. Bizi üzemez sinirlendiremez ve mutluluğumuza engel olamazdı.
Bir üstad bir köyden geçerken herkes kendisine çok kötü şeyler söyler, hakaret ederler, üstad hiç tepki vermez. İnsanlar daha kötüsünü söylerler ve daha kötüsünü. En sonunda biri sorar; “O kadar kötü sözler söyledik ve daha fenalarını söylüyoruz hiç etkilenmiyorsun, birşey demiyor, üzülmüyor, kızmıyor ve kırılmıyorsun.” Üstad der ki; yetişmeliyim, siz şimdilik görevinizi yaptınız ve bende size dinledim, işinizi çok iyi yaptınız, şimdi izin verin gideceğim yere gidip döneyip ve dilerseniz devam edin.” Adamlar iyice şaşırırlar.”Peki neden etkilenmiyorsunuz?” Üstad cevap verir; ‘ Benim huzurumu ve mutluluğumu sadece ben bozabilirim, kendimin efendisi kendimim. Beni kimsenin ve dışardan gelen hiçbirşeyin etkilemesine izin vermezsem bana kim ne yapabilir ki…’
Sizi duydum, dinledim ve anladım, sizi olduğunuz gibi kabul ediyorum, lakin ben istemeden beni mutsuz etmenize izin vermiyorum, hepsi bu.”
Bırakın dışardan hayatınıza karışmak isteyenler olsun. Sizi yönlendirmek isteyenlerde olsun, üzmek isteyenlerde. Sizin bunlara karşılık yaptığınız ise sadece bunlara izin vermemek olsun. Oyununuza kimseyi karıştırmayın tıpkı çocukluğumuzda olduğu gibi. çünkü bu oyun sizin oyununuz hayat sizin hayatınız.
Siz kendinizin efendisisiniz. Başkalarının değil…
Görüşmek üzere…
Erdem Özbay