Hayatımızda Kullanamadığımız İki Tuş; Geri Sarma ve İleri Tuşu
Günlük yaşantımız da o kadar çok şey yaşıyoruz ki; düşünün bir kere sabah erken kalkıyoruz, yeni bir gün için hazırlanıyoruz, evden dışarı çıktığımız da yepyeni bir güne başlıyoruz. O gün iş yerine varana kadar yaşanan birçok sorun. Trafik, otobüs ve dolmuş kuyrukları… İş yerinize yâda okulunuza vardığınız da tüm enerjinizi harcamanız gereken bir gün daha. Yâda tüm gün evdesinizdir ama yinede evde olmak size sıkıntı verir, duvarlar üstünüze üstünüze gelir. Ayaklarınızı uzatıp televizyon seyretmeye kalksanız evlendirme programlarıyla yemeklerden kıl çıkan programları izlemekten başka bir şansınız yoktur. Televizyonu kapatıp gazetenizi elinize aldığınız da ise işsizliğin son zamanların en büyük rekorunu kırdığını öğrendikten sonra keyfiniz kaçar.
Uzun zamandır kişisel gelişim ve kariyer yönetimi, konularına ağırlık veriyordum. Malum kriz sonrası birçok kişi işsiz kaldı. İşsizlik oranı rekor kırdı derken bizler ne durumdayız dedim. İnsan, hayatının büyük bir kısmını yaşadığı sorunlara çözüm bulmak için çabalıyor. Aynı zaman da tüm bu sorunlar bizim sosyal hayatımızı ciddi anlamda etkiliyor. Özellikle iş ve eğitim hayatımız da olumsuz yönde etkileniyor ve iş gücü kayıpları yaşanıyor.
Düşünüyorum da biz bunca şeye nasıl dayanıyoruz? Son zamanlar da insan psikolojisi üzerine yaptığım araştırmalar da yaşadığımız tüm bu sorunların bizleri ve çevremizde ki insanları ciddi anlamda etkilediğini anladım. Kasetçalarlar da bulunan bantları geri sarma ve ileri sarma tuşlarını keşke kendi hayatımızda da kullanabilsek. Yaşadığımız sorunları atlatabilmek için keşke yaşamımızı ileri sara bilsek. Ne var ki, bunları yapamıyoruz. Yapamadığımız için ruhsal açıdan yıpranıyoruz.
Türkiye ruh sağlığı profili araştırmasın da ilginç sonuçlara ulaşıldı. Türkiye Ruh Sağlığı Profili bulguları ruhsal hastalıkların yaygınlığı ve sonuçlarıyla ilgili önemli bilgiler sağlamaktadır. Araştırma ruhsal hastalıklarla ilgili Türkiye nüfusunu temsil eden ilk çalışma olması, çok sayıda ruhsal sorunun taranmış olması, hem çocuk hem erişkin örnekle mini içermesi gibi nedenlerle önemlidir.
Çocuklardaki davranış ve duygusal sorunlar ile yetişkinlerdeki ruhsal bozukluklar toplumda yaygın olarak görülmelerine karşın yeterince tanınmamaktadır. Yapılan epidemiolojik çalışmalar, yetişkinlerde her 4–5 kişiden birinde tedavi gerektirecek düzeyde ruhsal hastalık bulunduğunu, çocuk ve gençlerde ise davranış ve duygusal sorunların yaygın olduğunu göstermektedir. Toplumda bir ruhsal hastalığı olan bireylerin ya da sorunlu çocuğu olan ailelerin pek azı tedavi için başvurmakta, başvuranların büyük çoğunluğuna tanı konamamakta, tanı konanların ise küçük bir grubu etkili tedavi alabilmektedir. Sadece ağır akıl hastalıkları değil, depresyon ve bunaltı bozuklukları gibi sık görülen ruhsal rahatsızlıklar da kişinin iş, eğitim ve sosyal yaşantısında ciddi sorunlar yaşamasına, belirgin iş gücü kaybına yol açmaktadır.
Günlük yaşantımız da o kadar çok şey yaşıyoruz ki; düşünün bir kere sabah erken kalkıyoruz, yeni bir gün için hazırlanıyoruz, evden dışarı çıktığımız da yepyeni bir güne başlıyoruz. O gün iş yerine varana kadar yaşanan birçok sorun. Trafik, otobüs ve dolmuş kuyrukları… İş yerinize yâda okulunuza vardığınız da tüm enerjinizi harcamanız gereken bir gün daha. Yâda tüm gün evdesinizdir ama yinede evde olmak size sıkıntı verir, duvarlar üstünüze üstünüze gelir. Ayaklarınızı uzatıp televizyon seyretmeye kalksanız evlendirme programlarıyla yemeklerden kıl çıkan programları izlemekten başka bir şansınız yoktur. Televizyonu kapatıp gazetenizi elinize aldığınız da ise işsizliğin son zamanların en büyük rekorunu kırdığını öğrendikten sonra keyfiniz kaçar.
Uzun zamandır kişisel gelişim ve kariyer yönetimi, konularına ağırlık veriyordum. Malum kriz sonrası birçok kişi işsiz kaldı. İşsizlik oranı rekor kırdı derken bizler ne durumdayız dedim. İnsan, hayatının büyük bir kısmını yaşadığı sorunlara çözüm bulmak için çabalıyor. Aynı zaman da tüm bu sorunlar bizim sosyal hayatımızı ciddi anlamda etkiliyor. Özellikle iş ve eğitim hayatımız da olumsuz yönde etkileniyor ve iş gücü kayıpları yaşanıyor.
Düşünüyorum da biz bunca şeye nasıl dayanıyoruz? Son zamanlar da insan psikolojisi üzerine yaptığım araştırmalar da yaşadığımız tüm bu sorunların bizleri ve çevremizde ki insanları ciddi anlamda etkilediğini anladım. Kasetçalarlar da bulunan bantları geri sarma ve ileri sarma tuşlarını keşke kendi hayatımızda da kullanabilsek. Yaşadığımız sorunları atlatabilmek için keşke yaşamımızı ileri sara bilsek. Ne var ki, bunları yapamıyoruz. Yapamadığımız için ruhsal açıdan yıpranıyoruz.
Türkiye ruh sağlığı profili araştırmasın da ilginç sonuçlara ulaşıldı. Türkiye Ruh Sağlığı Profili bulguları ruhsal hastalıkların yaygınlığı ve sonuçlarıyla ilgili önemli bilgiler sağlamaktadır. Araştırma ruhsal hastalıklarla ilgili Türkiye nüfusunu temsil eden ilk çalışma olması, çok sayıda ruhsal sorunun taranmış olması, hem çocuk hem erişkin örnekle mini içermesi gibi nedenlerle önemlidir.
Çocuklardaki davranış ve duygusal sorunlar ile yetişkinlerdeki ruhsal bozukluklar toplumda yaygın olarak görülmelerine karşın yeterince tanınmamaktadır. Yapılan epidemiolojik çalışmalar, yetişkinlerde her 4–5 kişiden birinde tedavi gerektirecek düzeyde ruhsal hastalık bulunduğunu, çocuk ve gençlerde ise davranış ve duygusal sorunların yaygın olduğunu göstermektedir. Toplumda bir ruhsal hastalığı olan bireylerin ya da sorunlu çocuğu olan ailelerin pek azı tedavi için başvurmakta, başvuranların büyük çoğunluğuna tanı konamamakta, tanı konanların ise küçük bir grubu etkili tedavi alabilmektedir. Sadece ağır akıl hastalıkları değil, depresyon ve bunaltı bozuklukları gibi sık görülen ruhsal rahatsızlıklar da kişinin iş, eğitim ve sosyal yaşantısında ciddi sorunlar yaşamasına, belirgin iş gücü kaybına yol açmaktadır.