Harflerin Masalı/Senem Gezeroğlu

Efsunkar

Bayan Üye
Evvel zaman içinde
Kalbur saman içinde
Cinler cirit oynarken
Eski hamam içinde
Bir serçe kanadını
Kırk katıra yüklettim
Ne az gittim, ne uz gittim
Kaf dağına ilettim
Bir nefeste erittim
O dağların karını
Dikilmedik ağacın
Orda yedim narını
Eğrilmedik iplikle
Ne çulhalar dokudum
Elif dedim b dedim
Dağı, taşı okudum
Bir sinek bir kartalı
Sallayıp vurdu yere
Yalan değil, gerçektir
Yer yarıldı birdenbire
Kerpiç koydum kazana
Poyraz ile kaynattım
Nedir diye sorana
Şu masalı anlattım.

images


Bir varmış, bir yokmuş. Allah’ın kulu çokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, cinler cirit oynarken eski hamam içinde. Alfabenin tüm harfleri bir okuma kitabının içinde yaşarmış. Sekiz ünlü yirmi bir ünsüz harf hep birlikte güle oynaya mutlu günler geçirirmiş. Her biri kendince kahramanmış. Her birinin ayrı bir özelliği varmış. Mesela O harfi diğer harfler arasında oburluğuyla meşhurmuş. Yiye yiye yusyuvarlak olmuş. I harfi ise onun tam tersi sırık gibi bir şeymiş, hiçbir şey yemezmiş. C harfi gökyüzünü çok severmiş, o yüzden git gide gökteki hilale benzemiş. E harfi vaktini okuma kitabının tarlalarında geçirir, bağ bahçe işleriyle uğraşır, tırmığa benzeyen vücuduyla bütün toprağı belermiş. S harfi yılan gibi sinsi sinsi sayfalarda sürünürmüş. Ğ o kadar yumuşak, o kadar yumuşak kalpliymiş ki, hiç kimseyi incitmezmiş. Hoş arkadaşları da bir araya gelip kelime olunca onun varlığını hissetmezmiş.

Alfabenin bütün bu harfleri kendine has özellikleriyle sıra sıra dizilirken bir gün bir masal kitabında yeniden bir araya gelmişler. El ele tutuşmuşlar hece olmuşlar, kol kola girmişler kelime olmuşlar… Her biri bir başkasının yanına gitmiş, sonra hepsi bir sayfada birleşmiş ve cümleler oluşturmuşlar. Cümleler uzadıkça uzamış, sayfalar çoğaldıkça çoğalmış. Her biri harf görevini yerine getirdiği için huzurlu ve arkadaşlarıyla birlikte eğlendiği için mutluymuş. Kalemle kağıt onlar için saçını süpürge etmiş, günler geceler böyle geçmiş!

Bir gece A, kimsenin haberi olmadan satırlardan atlayıp U’nun yanına gitmiş. Onu tatlı uykusundan uyandırmış:

-- Uyan kardeşim uyan! Sen de amma uykucuymuşsun!
-- Ne oldu A kardeş? Gecenin bu saatinde niye geldin buraya?
-- Uyuyamıyorum U kardeş… Artık geceleri gözüme uyku girmez oldu. Hep birilerinin yanında, hep birilerinin gölgesinde yaşamaktan sıkıldım artık. Sen, ben, E, Ü, O ve Ö, I ve İ… Söylesene bizim camiadaki adımız ne?
-- Nasıl yani?
-- Yani bizim ortak noktamız ne?
-- Hımm… Hepimiz sesli harfiz.
-- Evet. Üstelik hepimiz ünlü harfiz. Sesimizi duyurmak varken neden sığıntı gbi başkalarının yanında yaşıyoruz.
-- Haklısın; ama elden ne gelir? Biz birlikte anlamlıyız…
-- Olur mu öyle şey? O sessiz harflere, o ünsüz harflere anlam katan biziz. Onlar bizi kullanıyor, onlar bizden faydalanıyor. Bizim üzerimizden geçiniyorlar. Anlamıyor musun?
-- Anlıyorum da. Ne yapacağız?
-- Sen şimdi git, diğer ünlü kardeşlerimize haber ver. Hepsini buraya çağır. Ben sizleri burada bekleyeceğim. Sekiz harf toplanıp bir karara varalım.

Konuşmasını böyle bitiren A, diğerlerini beklerken planlar yapmış. Diğer harflerin de kanına girecek ve onlarla birlikte ünsüz, sessiz, basit ve kalabalık harflerden uzak görkemli bir hayat kuracakmış. Orada yeni bir masal yazacak, kendisi de bu masalın padişahı olacakmış.

Her şey A’nın planladığı gibi gidiyormuş. Diğer ünlü harfler de A’yı haklı bulmuşlar ve bu mücadeleye ortak olmuşlar. Sekiz tane ünlü harf bohçasını koluna takmış ve sabah olmadan yola çıkmış. Bundan böyle tek amaçları hâlâ uykuda olan sessiz harfleri oldukları yerde bırakmak ve sonraki boş sayfalara geçerek orda kendilerine yeni bir masal yaratmakmış.

Gel zaman git zaman sekiz harf sayfalarca yürümüş ve dönüp arkalarına bakmışlar ki, ancak bir arpa boyu yol gitmişler. Durup orda dinlenmişler. Ve oracıkta kendi dünyalarını kendi masallarını oluşturmaya karar vermişler…

A liderliği elden bırakmamak için hemen söze başlamış:
-- Arkadaşlar… İşte yeni sayfamız. İşte yeni dünyamız. Haydi başlayalım.
E hemen atılmış:
-- İyi de nerden başlayacağız?
Ö söze karışmış:
-- Kim kimin yanına gidecek,ben kimin elinden tutacağım?
A hemen onları susturmuş:
-- Ünlü arkadaşlarım, bundan önce nasılsak yine öyle devam edeceğiz. Hadi bakalım, el ele tutuşun, kol kola girin, gruplar oluşturun, sıraya girin.
İ harfi A’nın sözünü kesmiş:
-- Sen bizim ne işe yaradığımızı unuttun galiba. Tamam el ele tutuşup kol kola girip, yan yana dururuz ama ya sonra… Anlamsız anlamsız bekliyoruz burada. Hem sayımız da az. Eskiden yirmi dokuz kişiydik. Ya şimdi… Sekiz harf kaldık bir başımıza…
E söze devam etmiş:
-- Haklısın İ kardeş… Bizlere anlam katan o küçümsediğimiz ünsüz harflerdi. Ve onlara anlam katan da bizlerdik. Biz aslında hep beraber daha güzeldik.
A dayanamamış:
-- Aaaa yeter artık!.. Hemen mızıkçılık ettiniz.
İ hemen onu susturmuş:
-- İyi ama sen de bizi kışkırttın. Bizi yuvamızdan ayırdın. Şimdi kim bilir ünsüz kardeşlerimiz bizsiz ne yapıyorlar? Kesin özlemişlerdir bizi… Çünkü ben onları çok özledim.
A iyice kızmış:
-- Daha ilk satırda böyle yaparsanız sizinle işimiz var. Aaa bak bir de ağlıyor. Sus bakayım. Çocuk musun sen?

Derken ֒yebir şeyler olmuş. Ağzını kocaman açmış, gözleri büyümüş. Şaşkın ve korkulu duruyormuş.
-- Arkadaşlar… Benim gördüğümü siz de görüyor musunuz? Şu uzaktaki şey silgi canavarı mı yoksa?
-- Ne! Silgi canavarı mı?
-- O da ne ki?
-- Hiç duymadın mı? Silgi canavarı kocamandır üstelik çok ağırdır, adamı ezer geçer. Sayfalar üzerinde gezmeyedursun, onun altında kalan harfler kaybolur gider. Silgi canavarı harfleri yok eder.
-- Aman Allah’ım! Ne yapacağız şimdi. Bize doğru yaklaşıyor.

Harfler silgi canavarının kendilerine yaklaştığını görünce hızla koşmaya başlamış. Hepsi korkudan ölüp ölüp dirilmiş. Koştukça koşuyor, kaçtıkça kaçıyorlarmış. Nihayet satır sonuna gelmişler. Satır sonuna sıkışıp kalmışlar ve silgi canavarı yaklaştıkça yaklaşıyormuş. Kaçacak yerleri kalmamış ve hepsi hüngür hüngür ağlıyormuş.

Tam bu esnada sayfalar arasından Ç ve Ş harfleri başlarını uzatmış:
-- Hey arkadaşlar… Çabuk olun. Çengelimize tutunun. Sizi kurtarmaya geldik.
-- Aaaa gelmişler… Bizi unutmamışlar.
-- Tabii ki… Sizi unutur muyuz, sizi bırakır mıyız hiç. Siz bizim arkadaşlarımızsınız. Diğer ünsüz harfler de burada sayfaların arasına saklanmış sizi bekliyorlar. Hadi tutunun çengellerimize…
Bütün bu maceralardan sonra tüm harfler silgi canavarının yemi olmaktan kurtulmuşlar. Yine eskisi gibi birbirlerine tutunarak anlamlı bütünler oluşturmuşlar. Sayfanın tam ortasında bir araya gelerek bir toplantı yapmışlar. Herkes ünlü harflerden bir açıklama bekliyormuş. Ünlü harfler ise gözünü A’ya dikmiş. Ve A, herkesin huzurunda konuşmaya başlamış:
-- Sevgili ünlü ve ünsüz kardeşlerim. Hepinizden özür diliyorum. Ben sesliyim, ben ünlüyüm diye kibirlendim. Kendimi beğendim. Üstelik ünsüz harfler bizsiz bir işe yaramıyor diye ünlü harfleri kışkırttım. Onları kendi dünyalarından, kendi sorumluluklarından, kendi yuvalarından kopardım. Oysa ne biz sizsiz yapabiliriz, ne de siz bizsiz yapabilirsiniz. Biz birlikte anlamlıyız. Biz ancak birlik ve beraberlik içinde yaşayabiliriz. Bunu geç anladım. Beni affedin…

Ünsüz harfler bu konuşmadan sonra A harfini ve diğer ünlü harfleri bağrılarına basmışlar, onları yeniden aralarına almışlar. Ve o günden sonra yarım kalan masallarını bitirmek için canla başla uğraşmışlar. Kendi yuvalarını, kendi dünyalarını hep birlikte kuran ve kendi masallarını yazan harfler yıllarca o masal kitabının içinde mutlu ve huzurlu yaşamışlar…

Gökten üç elma düşmüş. Biri bu masalı yazana, biri okuyana, biri dinleyene… Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine…
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst