Hamilelik ve doğum hakkında herşey

İnci

1907
Prenses
BEBEK ISTIYORUZ

Ebeveyn Olmaya Beş Adım


Anne baba olmak veya olmaya karar vermek içgüdüsel bir davranış olduğu kadar düşünülmesi ve doğru zaman için karar verilmesi gereken bir davranıştır. Bazıları kendileri için doğru zaman olduğunu birden hissederler. Bazıları için ise bu o kadar kolay değildir. Onlar yeni bir insan ve yeni bir hayat için gerekli sorumluluğu en doğru şekilde taşıyıp taşıyamayacaklarını düşünürler.
Sevmek, eğitmek, öğretmek, paylaşmak, O acı çektiğinde acı duymak, aylarca gecenin bir yarısı onun için uyanmak, sosyal hayatınıza bir süre ara vermek ya da değişiklikler yapmak..... ne muhteşem bir şey değil mi? Ana baba olmak bize hayatı öğreten bir şey ve belki de hayatımız boyunca alacağımız en büyük sorumluluk.

Adım 1: İyi Arkadaş, iyi eş iyi aile olabilmek
Sevgi dolu bir ilişki; çocuğunuzla paylaşacağınız ve onun en çok ihtiyaç duyacağı şey bu. Para, düzen, işiniz ve çocuğun hayatınızda yapacağı diğer tüm değişiklikler bundan sonra gelecek. Çocuğunuza karşı taşıdığınız en büyük sorumluluk ona sevgi dolu bir aile ortamı sunabilme ve onunla iyi bir arkadaşlık kurabilmenizdir.

Adım 2: Kendinizi daha iyi tanımalı ve kendinizi daha fazla sevmelisiniz
Öncelikle kendinizi tanımalı, kendinizi sevmeli ve bu hayat yolculuğunda artık başka birine yardım etme ve yol gösterme işine hazır olduğunuzu hissetmelisiniz. En önemlisi de yeni bir hayat arkadaşı ile paylaşacağınız o sevgiyi içinizde duymalısınız.

Adım 3: Finansal durumunuz elverişli mi?
Çocuklarımıza eşyaları değil, kendimizi ve sevgimizi sunmalıyız. Bir çocuk sahibi olabilmek ve onu büyütebilmek için finansal durumunuzun iyi olması gerekmekle birlikte, acil durumlar için yeteri kadar sevgiye sahip miyiz? Lüks bir ev, iki Cherokee jeep ve bir yat her acil durumda işe yaramayabilir.

Adım 4: Espri anlayışınız
En önemli şey; çocuğunuz kedini diş macunu veya jöleye buladığında, aynanıza rujunuzla yazılar yazdığında, halılarınıza, koltuk takımlarınıza yepyeni desenler
eklediğinde buna gülebilmektir. İnanın böyle durumlarla sık karşılaşacaksınız ve böyle zamanlarda espri anlayışınız dışında hiç bir şey size yardım edemez.

Adım 5: Dört evetiniz varsa artık hazırsınız!
Yu karıdaki dört yaklaşıma da tamam cevabı veriyor başınıza gelecekleri varoluşun değişmez kuralları olarak görebiliyorsanız, beklemenize gerek yok. “Just do it!* Tüm bunları sizinle paylaştıktan sonra siz kendinizi hazır hissetmeseniz bile biz iyi bir anne baba olacağınıza inanıyoruz. Zaten hiç tecrübe etmediğiniz bir şey için hazır olup olmadığınızı nasıl bilebilirsiniz ki? İnanın bunu bilmeniz için denemeniz gerekli.

Hamilelik Öncesi Gözden Geçirmeniz Gerekenler
Anne ya da baba olmak, hayatınızın akışını değiştirecek büyük bir olaydır. Hamile kalmadan önce yapacağınız bazı planlar ve değişiklikler sayesinde, daha sağlıklı birhamilelik geçireceğiniz muhakkaktır. Sağlıklı bir yaşam tarzı, siz ve bebeğiniz üzerine büyük ve olumlu etkiye sahiptir. Hamileliğin planlı olması sizi ileride olacakolaylara hazırlamaya yardımcı olur ve karşılaşacağınız zorlukları daha kolay, bilinçli bir şekilde atlatmanızı sağlar. Hamilelik öncesi iyi bir sağlık bakımının yapılması bütünhamileliğiniz boyunca size yardım edecektir. Bir çok kadın hamile kaldığını birkaç hafta geçmeden bilmemektedir. Bu ilk haftalar, fetus için en kritik dönemlerdir. Zira organlar bu dönemde oluşur. Sigara, alkol ve bazı ilaçların kullanılması bebeğin normal gelişimini engeller. Hamile kalmayı düşünüyorsanız en az 3 ay öncesinden bir doktora danışmanız, size yol gösterilmesi ve bilgi verilmesi açısından önemlidir.

Sağlığınız ve vucudunuz hamile kalmaya uygun mu?
Hamileliğiniz öncesinde jinekoloğunuzla bir görüşme yapın. Bu sizin için genel bir kontrol açısından harika bir fırsat olacaktır. Bu görüşmede değişmesi gereken alışkanlıklarınız varsa bunları ele alabilir ve yeni düzenlemeler yapabilirsiniz. Ayrıca yüksek tansiyon ve aşırı kilo gibi problemleriniz için gerekli tedavilere başlayabilirsiniz. Unutmayın eğer obesite(aşırı şişmanlık)ve yüksek tansiyon gibi problemleriniz varsa riskli guruptasınız demektir ve bunları kontrol altına almak için gerekenleri bir an önce yapın. Aşırı şişman kadınlar, yumurtlamaları düzenli olmadığından kolay hamile kalamamaktadırlar. Eğer kalırlarsa bu kez diyabet ve yüksek tansiyon onları beklemektedir. Ayrıca bu kadınların bebeklerinin de normalden iri doğma riski yüksektir, bu da beraberinde doğum yaralanmalarını ve zorunlu sezaryanı getirir.Yüksek tansiyonu olan annelerde ise düşük doğum ağırlıklı ve prematüre bebek doğurma riski yüksektir. Bunlara ek olarak hamilelikte çok ciddi bir problem olan Plasenta Abruption yani plasentanın bebek doğmadan önce rahimden ayrılması ve önden doğması riski yüksektir.Bütün bu riskleri tespit edip tedbirlerinizi alarak hamileliğinize daha sağlıklı başlayabilir ve sağlıklı bir çocuk sahibi olabilirsiniz

Kilonuz ne durumda?Düzenli bir egzersiz programı takip edin ve bir diyetisyen ile uygun bir diyet programı hazırlayın. Bu hamilelik öncesi bebeğiniz için yapacağınız en önemli şeylerin başında gelmektedir. Uygun bir kilonun sağlanması iyi bir sağlık açısından önemlidir. Hamile kalmanızın en az 6 ay öncesinden boyunuzun kilonuzla orantılı bir düzeyde kalmasını sağlamalısınız. Hamilelik sırasında yüksek kilo annede yüksek tansiyon ve şeker hastalığına sebep olabilmektedir. Aşırı şişmanlık gebelik sırasında kalp için ek bir yüktür. Normalden düşük kilo ise bebeğin gelişimini engellemekte ve düşük tartılı bebekler doğmasına sebep olmaktadır.

Sizin yada eşinizin ailesinde kalıtsal bir hastalık var mı?Bazı kalıtsal hastalıkların belirlenmesi ve yaşınıza aile geçmişinize bakılarak size genetik danışmanlık verilmesi açısından önem taşır. Genetik danışmanlık çiftlerin genetik hastalıklı bir çocuğa sahip olma şansı hakkında bilgi verir.

Kronik bir hastalığınız var mı?
Hamilelik vücudunuza yeni yükler yükleyeceği için, normalde kontrolünüz altında olan sağlık problemleriniz tekrar sorun çıkarabilir. Eğer bazı özel tıbbidurumlarla karşı karşıyaysanız, hamile kalmadan önce kontrol altına alınmalı ve hamileliğiniz boyunca bu kontrolleri sürdürmelisiniz.

Bazı önemli sorular şunlardır:
Şeker, yüksek tansiyon, sara nöbeti gibi rahatsızlıklarınız var mı?
Kansızlık rahatsızlığınız var mı, şu an buna yönelik şikayetleriniz var mı? (Halsizlik, Çarpıntı, Solukluk, Çabuk yorulma)
Hiç ameliyat geçirdiniz mi?
Herhangi bir şeye karşı alerjiniz var mı?

Daha önceki gebelikleriniz olduysa nasıl geçti?Geçmiş gebelikleriniz ve varsa bunlarla ilgili komplikasyonlar da önemlidir. Çünkü sorunlar tekrar yaşanabilir. Özellikle daha önce düşük yapan kadınlar yeniden hamile kalırken endişe taşırlar. Gerçekten de daha önce yapılan düşükler; düşük tartılı bebek doğum riskini ve erken doğum riskini arttırmaktadır.Bu noktada önemli olan kendi kendinize endişe etmektense bir hekimin de yardımıyla birlikte kontrollü bir hamilelik geçirmenizdir.

Kullandığınız ilaçlar var mı?Aspirin, alerji ilaçları (anti histaminikler), diyet tabletleri, doğum kontrol ilaçları gibi günlük ilaçlar sorgulanacaktır. Bazı ilaçlar fetüsu etkilemektedir ve hamileliğiniz boyunca alınmaması gerekir. Örneğin bu günlerde akne tedavisi için yaygın olarak kullanılan Retinol (Retinoik asit, vitamin A türevi bir ilaç)bebekte doğumsal sakatlıklara neden olmaktadır ve ilaç tedavisi kesildikten sonra en az 6 ay hamile kalınmaması gerekmektedir. Sakinleştirici ilaçların veağrı kesicilerin kullanımının da doktora danışılması gerekir.

İşinizde gebeliğiniz açısından bir risk var mı?
Sizin veya eşinizin işinde radyasyon , kimyasallar , kurşun yada anestetik maddelere maruz kalma söz konusu ise bu hem hamile kalma şansınızı hem debebeğinizi riske sokabilir. Hamile kalmadan önce bu konuda işveren den veya işyeri doktorundan bilgi almak önemlidir.

Kızamıkçık aşısı oldunuz mu?Kızamıkçık (rubella) hastalığı bebeğin iç organlarının geliştiği erken gebelik döneminde bebekte önemli bozukluklara neden olabilir(sağırlık,körlük, beyin gelişiminin engellenmesi...). Bu nedenle hamileliğe karar verdiğinizde doktorunuza başvurup bu hastalığa karşı bağışıklığınız bulunup bulunmadığını bir kantesti ile öğrenmelisiniz. Eğer bağışıklığınız yoksa doktorunuz aşınızı yapacaktır. Kan testini gebeliğinizden en az 3 ay önce yaptırmalısınız.

Yapılması gereken diğer testler
Hamilelik öncesi özellikle sosyal risk taşıyan annelerin AIDS için ELİSA testini yaptırması önemlidir. Bu anne adayını kesinlikle korkutmamalı ve rahatsızetmemelidir. Ayrıca daha önce yüksek riskli davranış öyküsü olsun olmasın tüm hamilelere AİDS testi önerilmesi gittikçe kabul gören bir yaklaşımdır. Bunun yanı sıra Hepatit-B testinin yapılması, sonuca göre bebeğin doğduğunda aşı ve tedavisinin yapılması da önemlidir. Özellikle Hepatit-B taşıyıcısıolduğunu bilen anneler, bebeklerine zarar vermemek için muhakkak doktora danışmalıdırlar. Bazı hepatit taşıyıcılarından (belirli bazı antijenleri olan) doğanbebeklerde enfeksiyon riski yüksektir ve bu bebeklere doğumdan sonra 12 saat içerisinde Hepatit-B aşısı ve immunoglobulin tedavisi yapılması hemenher zaman enfeksiyonu önler. Bunlara ek olarak anne ve babanın hamilelik öncesinde kan guruplarının bilinmesi, eğer bir kan uyuşmazlığı söz konusu ise hamileliğin özel olarak takipedilmesi, anneye doğumdan önce gerekli aşının (rho-gam) yapılması bir sonraki hamilelikte tehlikeyi önleyecektir. Eğer bu annenin ilk hamileliği değilse veanne ile baba arasında kan uyuşmazlığı varsa ve de anneye ilk hamileliğinde gereken aşı yapılmamışsa o zaman annenin kanında ilk gebeliğinde antikor oluşup oluşmadığına bakılması ve doğumun daha özel şartlarda planlanması uygun olur.
 
Son düzenleme:
---> Hamilelik ve doğum hakkında herşey

Hamilelik Öncesi Beslenme Rehberi


Bir aile olmaya karar verdiğiniz anda yapacağınız bir sağlıklı beslenme programı, gelecekte hiç şüphesiz çocuğunuza faydalı olacaktır. Sağlıklı beslenmekçocuğunuz doğmadan önce onun için yapacağınız en önemli şeydir ve inanın onun için güzel bir oda hazırlamaktan çok daha faydalıdır.İdeal olarak hamile kalmadan en az 3ay-1yıl önce beslenme durumunuz en iyi durumda olmalı. Ne çok zayıf ne de çok kilolu olmalısınız. Unutmayınhamilelik diyet için uygun bir zaman değildir.

Hamilelik öncesi besin deponuzun en iyi durumda olması için günlük tüketmeniz gerekenler:
• 2-3 kez kalsiyumdan zengin besin(yağsız süt,peynir, yoğurt)
• 7 öğün sebze ve meyve. Araştırmalar göstermiştir ki folik asit bebekte meydana gelebilecek nöral tüp hasarlarını(omuriliğin kılıfının tam oluşmaması) önlemektedir. Folik asit ise ıspanak, brokoli, ve koyu yeşil sebzelerde bulunmaktadır. Ayrıca C vitamini yönünden zengin olan turunçgiller, kiwive yeşil sebzelerden faydalanmanız gerekir.
• En az 2 öğün yüksek proteinli gıdalar almalısınız(balık, beyaz et, yumurta gibi..)
• Bol su için ve sıvı alın

Sağlıklı bir diyet ile beraber vitamin ve mineral desteği de almanızda fayda var. RDI’nın (uluslar arası tavsiye edilen doz) %100-150’si kadar vitamin vemineral almalısınız. Ayrıca aldığınız bu takviyenin 400 mikrogram folik asit ve 18 mg demir içerdiğinden emin olun. Çalışmalar göstermiştir ki bu ekvitamin ve mineraller doğum kusurlarını ve bebek anomalisi oluşma sıklığını en aza indirmiştir. Eğer kalori alımınızı çok arttırmazsanız hamilelik için gereken demir miktarını depolamanız zor olacaktır. Bu nedenle demir takviyesi alımı önemlidir. Unutmayın ki demir eksikliği vajinal kanama, düşük doğum ağırlıklı bebek, hamilelik ve doğum sonrası aşırı yorgunluk sebebidir.Yalnız dikkat edilmesi gereken kritik bir nokta vardır. Bazı vitaminlerin yüksek dozda alındığında zararlı olabilir. Özellikle yağda eriyen vitaminler vitamin A ve D fazla alındığında bebekte doğum kusurlarına yol açabilir. Bu nedenle RDI’nın %100-150’sini geçmemelisiniz.


Ne Kadar Zamanda Hamile Kalabilirim?


Çiftler genelde hamile kalmamak için büyük çaba sarf ederler ve çeşitli yöntemlere başvururlar. Ancak bir bebek sahibi olmaya karar verdikleri anşaşırtıcı gerçekle karşılaşırlar. Bu şudur; aslında bir aylık adet periyodunda hamile kalacabileceğiniz zaman 4 gün kadar kısa bir zaman dilimidir. Bu kısazaman dilimi döllenmeye hazır olgun bir yumurtanın yumurtalığınızdan atılarak tüplerden rahme geçişine kadar olan zaman dilimini kapsar. Eğer bu 4günlük kısa dönemde yumurta döllenmezse adet kanamanız başlar.

Bu sebepten dolayı hamilelik şansınızı arttırmak için tam bu kısa yumurtlama döneminde ilişkiye girmeniz gerekir. Peki siz bu döneminizi nasılbelirleyebilirsiniz? Bunun için değişik metotlar vardır. İlk olarak adet günlerinizin tarihini kaydederek kendi adet takviminizi oluşturabilirsiniz. Özellikle düzenliadet gören hanımlarda bu çok işe yaramaktadır. Normalde kadınların adet dönemleri 24-36 gün arasında değişmektedir. Bir sonraki adet döneminintahmini başlangıcından 14 gün evveline gidildiğinde iki gün öncesini ve iki gün sonrasını alarak bu dört günlük zaman dilimini bulursunuz. Bu dört güniçinde bulunduğunuz adet döneminin ortalarına denk gelir.

Doğum kontrol yöntemi kullanmayan ve haftada 2-3 kez düzenli ilişkiye giren çiftlerin ilk yıl içinde hamilelik başarı oranları %80’dir.%10-15’i ise ikinciyılda başarıya ulaşırlar. Ancak ilk bir yıl içinde hamile kalamayanların kısırlık açısından tetkik edilmesi doğru olur.



Baba Adayı da Sigarayı Bırakmalı


Sigara hem üreme fonksiyonlarını hem de seks hayatınızı olumsuz etkilemektedir. Sigara içen siz değil de eşiniz bile olsa bu olumsuz etkilerden aynı havayı soluduğunuz için sizde etkilenirsiniz. Eşi günde en az 1 paket içme alışkanlığında olan çiftlerin sigara içmeyen çiftlere göre yarı yarıya daha az seks yaptıkları tespit edilmiştir.Amerika’da 1999’da 300 çifti kapsayan bir araştırmada sigara içen erkeklerin sperm kalitesinin bozulması yanı sıra daha düşük seks isteklerinin olduğuortaya konmuş. Sigara içen ve korunmayan çiftlerde hamilelik oluşması içmeyen çiftlere göre en az 6 ay daha fazla zaman almış. Eğer çocuğunuz olmuyor ve sigara içiyorsanız inanın en etkili ve ucuz yöntem sigarayı bırakmanızdır. Siz hanımlar sigarayı bıraktırmak için eşinizi motive etmelisiniz. Onu daha iyi bir seks hayatı ve daha sağlıklı bir nesle sahip olmak için gönüllendirebilirsiniz.

Sigarayı bırakmada etkili yöntemler:

• Medikasyon(antidepresan ilaçlar ve nikotin bantları)
• Davranış tedavisi
• Egzersiz
• Stres ile başa çıkmak için yeni yöntemler
• Aile desteği


En Uygun Doğum Yaşı

En uygun yaşlar 20 ile 30 arasıdır. Doğum aralıklarının en az 2 yıl olmasını sağlayarak hem kendinizi hem de bebeğin sağlığını daha iyi koruyabilirsiniz. 35 yaş üzerindeki annelerde problemli gebelik riski yüksektir, ancak sağlıklı ve kendine dikkat eden annelerde bu risk azalır. 18 yaşından küçük kadınlarda ise ölü doğum ve düşük kilolu bebek doğurma riski yüksektir.
Fertilite (doğurganlık) her kadın için farklıdır. Eğer anneniz erken bir yaşta menopoza girip doğurganlığını kaybettiyse,bunun sizin içinde böyle olması muhtemeldir.Hatta ailede ki diğer kadınlarda da benzer durumlar söz konusudur.Tıpta bilinen bir gerçek erken menopozun kalıtsal olduğu ve kız ile annenin bu konuda aynı kaderi paylaştığıdır.
Ayrıca doğurganlık yaşla birlikte azalmaktadır.20 yaşında doğum kontrol yöntemi kullanmayan, düzenli ilişkiye giren ve bir çocuk isteyenlerin %20’si başarıya ulaşıyor. Bu oran 30 yaşında %15’e ve 35 yaşında %10’a iniyor. 40 yaşında ise bu oran %5.


35 yaşından sonra anne olmak

Hamilelik hangi yaşta olursa olsun risksiz değildir ama yaşın ilerlemesi ile bu riskler artar. Bu risklerin en önemlisi Down sendromlu bir çocuk doğurmaktır. Down sendromlu görülme sıklığı annenin yaşı ile beraber artar. Bu risk anne 20 yaşındayken 10000 de 1; anne 35 yaşındayken 1000 de 3, anne 40 yaşındayken ise 100 de 1’dir. Down sedromu ve başka kromozomsal anormalliklerin yaşlı annelerde daha sık olmasının nedeni annenin yumurtalarının yaşlanması ve zaman içinde zararlı madde, kimyasal, röntgen ve enfeksiyonlara daha çok maruz kalmasından olduğu düşünülmektedir.

Down sendromunun tedavisi olmamakla beraber doğum öncesi tanı yöntemleri ile rahim içinde tanısı konabilmekte ve gerekirse gebelik sonlandırılmaktadır. Yaşı 35’in üzerinde olan annelerde yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kalp damar hastalığı gelişme riski artmıştır. Ayrıca düşük, erken doğum ve doğum sonrası kanama daha sıktır.
İlerlemiş yaş, anne adayını tek başına yüksek riskliler kategorisine sokmaz.Ama bir çok bireysel riskin toplamı bunu yapar. Yaşı ileri anne risk etmenlerini en aza indirmek için çaba gösterir ve doktoru ile işbirliği içerisinde olursa sağlıklı bebek doğurma şansı çok artar.
Geç yaşta anne olmanın artılarıda vardır. Bu kadınlar iyi eğitimlidir, işleri, mevkileri vardır ve daha olgundurlar; bu da onları iyi anne yapar. Daha ileri yaşta ve görmüş geçirmiş olduklarından; genç annelere göre, bebeğe bağlanıp kalmaktan daha az yakınırlar.
 
Son düzenleme:
---> Hamilelik ve doğum hakkında herşey

Çocuğunuzun Cinsiyetini Belirleyebilir misiniz?

Ye Tetlıyı Doğur “Atlı”yı Ye Ekşiyi Doğur “Ayşe”yi
Bol pepsi içmek oğlunuz olacak anl***** mı gelir? Ya da kızınız olması için bol çikolata mı yemeniz lazım? Bunlar gibibüyükannelerin anlattığı hikayeler hakkında çok şeyler duymuşuzdur. Ve bu sorunun cevabını pek çoğumuz merak etmişizdir.Acaba çocuğumuzun cinsiyetini belirleyebilir miyiz? Şimdi burada size bu konu ile ilgili çeşitli görüşleri aktaracağız. Çocuğunuzun cinsiyetinde yediğiniz şeylerin etkisi var mı? Büyükannelerimizin ve teyzelerimizin anlattığına göre eşinizle ilişkiye girmeden önce neyi çok yerseniz çocuğunuzun cinsiyeti de ona göre oluşur. Örneğin:

Erkek çocuk istiyorsanız:
• Daha çok et yiyin (özellikle kırmızı eti)
• Tuzlu yemişler ve cipsler yiyin.
• Babalar bol soda için

Eğer bir kız çocuk istiyorsanız:
• Hem anne hem baba; bol balık ve sebze yiyin.
• Anneler bol tatlı yiyin.


Çocuğunuzun cinsiyetinde seks şeklinizin etkisi var mı?
Yine büyükannelerin dediğine göre; eşinizle sevişme şekliniz de çocuğun cinsiyetini belirlemede etkin bir role sahip. İşte tavsiye edilenler,
Bir oğlunuz olması için:
• Sevişme sonrası bir süre yataktan kalkmadan uzanın.
• Ayakta sevişin.
• Eğer erkek daha istekli ve aktif ise oğlunuz olma ihtimali daha yüksek.
• Eğer bebek yapma fikri babadan gelmişse yine erkek çocuk olma olasılığı fazla.
• Kadın erkeğin solunda uyuyorsa.
Kızınız olması için:
• Kadının üstte olması
• Kadının erkekten önce orgazm olması
• Kadının seksi başlatan taraf olması önemli.

Çocuğunuzun cinsiyetinde Astrolojinin etkisi var mı?
Bizler gibi günlük horoskoplarını okuyan ve astrolojiye meraklı toplumların elbetteki bu konuda da inanacakları bir şeyler vardır.
Bir erkek çocuk için:
• Çeyrek ay varken sevişin.
• Gece sevişin.
• Ayın tek günlerinde sevişin
Kız çocuk için:
• Dolunayda sevişin.
• Akşamüstleri sevişin.
• Ayın çift günlerinde ilişkiye girin.

Peki ya ısınız?
Hem gerçek hem de mecazi anlamda ısıda bu konuda etkili. Anlatılan bazı öykülere göre: eğer eşinizle ilişkideyken rahat ve huzurlu iseniz kızınız; eğer endişeli ve gergin iseniz oğlunuz olacak demektir.Gerçek anlamda ise erkeğin testislerinin seks öncesi soğuk olması kızınız, sıcak olması ise oğlunuz olması anl***** geliyor.

Önceki çocuklarınız
Anlatılan bazı hikayeler ise en son olan çocuğunuza bir bakmanızı salık verirler. Eğer son çocuğunuzun ensedeki saçları düz bir hizada ise oğlunuz; eğer ense saçıüçgen biçiminde aşağıya uzanıyorsa kızınız olacak demektir.

Çinliler bu konuda ne diyor?Çinliler bu iş için değişik bir yöntem bulmuşlar. Bunu uygulamak için bir ipe bir iğne geçirin ve birisi ipin ucunda sallanan bu iğneyi avucunuzun 10-15 cm üzerine sallandırsın. İğne eğer ileri geri hareket ederse kızınız; daireler çizerse oğlunuz olacaktır.

Bu konuda uzman görüşleriÇocuğumuzun cinsiyetini seçebilirmiyiz? Belki evet, belki hayır. Yukarıda anlattığımız öykülerden çok daha güvenilir olanları çeşitli araştırmalar sonucunda tespit edilmiş ancak tüm tıp dünyası bu konuda ve bu konunun ne kadaretik (ahlaksal) olduğu konusunda ortak bir görüşe sahip değil.Bu konuda daha önce anlattığımız halk görüşleri şuna dayanmaktadır: Erkekkromozomu taşıyan sperm, kız kromozomu taşıyan spermden daha hızlı hareket eder.Peki bu konuda tıptaki ilerlemeler ne diyor? Kimi araştırmalar bu görüşü desteklerken kimileri geçerli olmadığı görüşünde.Human reproduction dergisinin eylül 1998 sayısında yayınlanan bir araştırmada; uzmanlar Flowsitometre denen bir yöntem ile bebeğin cinsiyetinin seçilebileceğini söylediler. Bu yöntemde DNA floresanlı bir boya ile boyanıyor ve miktarı ölçülüyor. DahaönceY-kromozomu taşıyan(erkek) spermin %2.8 daha az genetik materyyale sahip olduğu belirlenmiş. Böylece DNA’nın ölçümü ile istenen sekse ait genetik materyal elde ediliyor.
Ancak bu yöntemler tam oturmuş değil. Bunun dışında tıpta belirlenen başka yöntemlerde var. Ama hiç bir yöntem size garanti vermiyor. Hatta bazıları birbirleri ile çelişiyor. Şimdi size üç doktorun bu konuda geliştirdikleri teorilerinden bahsedeceğiz. Ancak bunlar için kadının yumurtlamazamanının doğru tespit edilmesi şart. Bunun için iki yöntem var ve özellikle bu ikisi birlikte kullanıldığında çok daha doğru bir sonuca ulaşmak mümkün. Birincisi adet döneminizde vücut ısınızı hergün düzenli ölçerek bir tablo çıkarmanız. Tam yumurtlama zamanında vücut ısınız yükselme gösterir. Bunu tam olarak değerlendirebilmeniz için birkaç dönem bu çizelgeyi hazırlamanız ve alışmanız lazım. Bir ikincisi ise yumurtlama zamanında rahim ağzı servikal mukusun değişip, daha akışkan,berrak ve fazla miktarda olması. Bunları değerlendirip yumurtlama zamanını tespit edebilirseniz hamile kalmaya hazırsınız demektir.



Shettlesmetod (Dr. Landrom Shettles ve Dr. David Rorvik)
Bu yöntemin %75 etkili olduğu belirtiliyor.Y kromozomu taşıyan erkek sperm diğerinden daha hızlı hareket eder, ancak X kromozomu taşıyan (kız ) spermde diğerinden daha uzun yaşar.Bundan yola çıkarak yumurtlama zamanına ne kadar yakın ilşkiye girerseniz erkek spermi daha hızlı hareket ettiği için yumurtanızı dölleyecek ve oğlunuz olabilecektir. Eğer yumurtlama zamanından 2-4 gün önce ilişkiye girerseniz erkek spermler yumurtlama zamanına dek yaşayamayacağından ve ancak kız kromozomu taşıyanlar dayanabileceğinden kızınız olma şansı yükselir. Yinede hiç bir şey %100 değildir.

Whelan metodu (Dr. Elisabeth Whelan)
Bu metod biraz önce anlattığımızın tam tersini söyler. Bu metoda göre erkek spermin oluşumundaki bazı biyokimyasal değişiklikler adet döneminin erken safhasında daha etkili olur. Yani bir oğlunuz olsun istiyorsanız yumurtlama zamanından 4-6 gün önce ilişkiye girin. Whelan bu metodun erkek çocuk oluşumunda %68 başarılı olduğunu öne sürüyor.

Ericsson metodu (Dr. Ronald Ericsson)
Dr. Ronald Ericsson birçok kadın doğum merkezinde kullanılan bu yöntemin patent sahibi. Bu yöntem daha bilimsel şartlarda gerçekleştiriliyor. Babadan alınan spermler özel bir yöntemle filtre ediliyor yada sentrifuje ediliyor. Bu işlemden sonra hafif olan Y kromozomu(erkek) tüpün üstünde kalırken; ağır X kromozomu dibe çöküyor. Hangi cinsiyeti istiyorsanız daha sonra o alınıyor ve yapay döllenme ile rahminize bırakılıyor.

Anlattığımız tüm bu yöntemleri kullanmasanız bile yapılan araştırmalar göstermiş ki her yıl hamile kalan çiftlerin erkek çocuk yapma olasılıkları %51.2 iken, kız çocuk olasılığı %48.8 dir. Yani ufak bir farkla oğlunuz olma olasılığı daha yüksek.
 
Son düzenleme:
---> Hamilelik ve doğum hakkında herşey

Anne Olmak İçin Doğru Zamanı Seçmek

Annelik her kadının tatmak istediği bir duygu. Fakat yoğun iş hayatı ve kadınların sorumluluklarının hızlı artışı ileri yaşta anne olmayı beraberinde getiriyor. Annelik için doğru zaman hangisi? Geç yaşta anne olmanın yararları ya da zararları nelerdir? Bu soruların cevabını yazımızda bulacaksınız...

Bir kadın öncelikle bebek sahibi olmak isteyip istemediğine tam olarak karar vermelidir. Biyolojik saat çalışmaktadır ve zaman geçtikçe bu saatin tik tak''ları daha da yükselmektedir. Karar vermek sadece duygusal açıdan değil aynı zamanda sağlık açısından da zor olabilir. Yaş ilerledikçe artan riskler ve genetik faktörler, doğumun zor olup olmayacağı ve bütün bu soruların sonunda bekleyen ``Ya hiç anne olamazsam ''''korkusu.

Günümüzde ileri yaşta anne olmanın giderek yaygınlaştığını görüyoruz. Özellikle pek çok ünlü isim geç yaşta anne olmayı tercih ediyor. Patricia Hodge 42 yaşında anne olurken, Madonna ise 40 yaşında kızını dünyaya getirdi. Yoğun geçen sahne hayatları onların genç yaşta anne olmasını engellemişti. Bu kişilerin röportajlarını okuduğumuzda ise, hiçbirinin durumdan şikayetçi olmadıklarını ve olgun yaşta anne olmanın daha avantajlı olduğunu söylediklerini görüyoruz. Erken yaşta anne olmak ile ileri yaşta anne olmak arasında şimdiye kadar pek çok araştırma yapılarak her iki durum kıyaslanmış; yapılan arıştırmalar günümüzün değişen koşullarında pek çok kadının geç yaşta anne olmayı tercih ettiğini göstermiştir.

Umutsuz olmayın

Geç yaşta anne olmanın olumlu yanları ele alınacak olursa aslında durum hiç de düşünüldüğü kadar kötü değil. Bu annelerin doğumdan sonraki bir yıl içerisinde bebeklerini daha kolay ve bilinçli bir şekile emzirdikleri gözlenmiş. Ayrıca hamilelik süresince annelerin görünüşlerinden yana fazla bir şikayetleri olmadığı ve hamile vücutlarını daha kolay kabullenebildikleri de ortaya çıkmış, sekse karşı olan ilgilerinde ise bir azalma görülmemiş. Genç anneler ve ileri yaştaki anneler arasında yapılan araştırmaya göre, doğum sonrası duygusal depresyon ve kendini iyi hissetmek arasında bir fark yok. Her iki gruptaki anneler de doğum sonrasındaki bu zorlu duygulara karşı eşit şartlarda dayanıklılar. Doğum şekline gelince sezaryen ya da normal doğum olsun herhangi bir sorun yaşanmıyor ve duyulan ağrıda da bir fark yok. Peki geç yaşta anneliğin riskleri neler olabilir? Geç yaşta anne olmaya karar veren kadınların çoğunun en büyük düşüncesi genetik risklerin artacağı korkusudur. Genetik risklerin ileri yaştaki gebeliklerde artacağı doğrudur, fakat bunun dışında her doğumda olabilecek risklerde bir artış görülmez. Anormallik riski 20''li yaşlarda 2000´nde 1, 35 yaşlarında 365´te 1, 40´lı yaşlarda ise yüzde 1 şeklinde görülür. Sonuç olarak 40 yaşındaki bir annenin Down sendromlu bir çocuk sahibi olma riski yüzde 1´dir. Bu durumdan da anlaşılacağı gibi çocuğun sağlıklı doğma olasılığı ise yüzde 99´dur ve bu da hiç de az bir rakam değildir. Yine yapılan araştırmalar göstermektedir ki 30´lu yaşlardaki kadınların gerek sosyal gerekse psikolojik yönden daha güçlü olmaları bebek sahibi olduktan sonra hayatlarını daha güvenli ve bilinçli bir şekilde sürdürmelerini sağlar. Ayrıca bu yaşlardaki kadınların kendilerine olan güvenleri daha fazla olduğundan bebek sahibi olmaya daha rahat bir şekilde karar verebilirler.

Geç anne olanlar daha mı uzun yaşıyor?

`Geç yaşta anne olmak ömrü uzatır mı'''' bu sorudan yola çıkan Harvard Sağlık Okulu´ndan bir grup öğrenci aynı yıl doğan kadınlar üzerinde bir araştırma yapmışlar. Bu araştırmaya göre 40´lı yaşlarda doğum yapan kadınların daha erken yaşta doğum yapanlara göre daha uzun yaşadıkları ortaya çıkmış. Bunun açıklaması ise şöyle yapılmış; 40´lı yaşlarda anne olan kadınlar daha geç yaşta menopoza giriyorlar ve daha uzun yaşama şansları olabiliyor. Bu kadınların östorojen hormonu çalıştığından, yaşa bağlı olan hastalıklara, kalp problemlerine karşı da daha dayanıklı oluyorlar.

Bu durum halen tartışılabilirliğini koruyor. Erken ve geç yaşta anne olmakla ilgili bir başka tartışılan konu ise, genç annelerin daha hareketli ve enerjik olması ile ilgili. Genç anneler çocuklarıyla birlikte pek çok fiziksel aktiviteyi rahatlıkla paylaşabildiklerini, çocuk büyütmekle ilgili yorgunluklara daha rahat katlanabildiklerini anlatıyorlar. Sonuç olarak şartlar ve yaş ne olursa olsun önemli olan kadının kendisini bu sorumluluğa karşı hazır hissetmesi ve annelik duygusunu yaşamak istemesi.



Kızlar ve Erkekler Farklılıkları

Bebek bekleyen anne adaylarının kimi oğlu olsun ister, kimi kızı. Oysa onlar arasındaki minik farklılıkları bildiğiniz takdirde cinsiyeti ne olursa olsun harika ilişkiler kurmanız mümkün. İşte, size bazı ipuçları.

Bir bebeğiniz olduğunda çevrenizdeki herkesin ilk sorduğu soru şudur: Kız mı yoksa erkek mi? Siz de bu cinsiyete göre oda takımının renkleri belirlersiniz, oğlunuza mavi tulumlar, kızınıza pembe elbiseler seçersiniz, oyuncak seçimindeki kriterleriniz ise bellidir: Kızsa bebek, erkekse araba. Sadece sizin değil, hepimizin farkında olmadan yaptığı tüm bu tercihler akıllara şu soruyu getiriyor: Çocukların karakteristik özellikleri doğuştan mı yoksa bizim yönlendirmemiz sonucu mu oluşuyor? Birçok uzman her iki etmenin de bu konuda etken olduğunu belirtiyor. Yapılan araştırmalar da bu görüşü destekliyor. Örneğin, bebeklerin anne karnındaki gelişimi sırasında erkeklerde beynin sağ tarafı, kızlarda ise sol tarafı öncelikli olarak gelişiyor. Bu durum şu anlama geliyor: Beynin sağ tarafının önce gelişimi sonucu erkekler fiziksel aktivitelerde başarılı olurken, sol tarafı öncelikli gelişen kızlar yazı yazma ve konuşmada başarılı oluyorlar. Bununla birlikte ailelerin ve toplumun yetiştirme biçimi de karakter oluşumunda önemli bir rol oynuyor. Erkek çocukların kızlara oranla daha yaramaz oldukları bir gerçek. Ancak yapılan araştırmalar şunu gösteriyor: Anneler erkeklerin daha yaramaz olduğuna baştan kendileri inandırdıkları için, onlara karşı daha toleranslı oluyorlar. Hiç şüphe yok ki, doğdukları andan itibaren kız çocukları ile erkekler arasında gerek fiziksel, gerekse ruhsal birçok farklılık var.

Erkekler hastalığa yatkın
Bebekliklerinden itibaren erkekler kızlara oranla fiziksel olarak daha çabuk incinebiliyor. Zaman geçtikçe de bu durum değişmiyor. Erkekler kızlara göre çok daha çabuk hastalıklara yakalanıyor ve ölüm oranları daha yüksek oluyor. Uzmanlar, testesteron hormonunun bu durumu yarattığı görüşünde birleşiyorlar.

Boy ve kilo

Ortalama olarak erkekler kızlara oranla daha ağır ve uzun oluyorlar. Bu şu anlama geliyor: Erkekler daha kilolu olduğu için oturmayı daha yavaş gerçekleştiriyorlar. Ama, onlara destek olan daha ağır bacakları sayesinde çok çabuk yürümeyi öğreniyorlar. Bu adımdan sonra gelişim süreci eşit seviyede devam ediyor.

Sosyal davranış

Yenidoğan kızlar, erkeklere oranla daha sosyal ve konuşmaya yatkın olurlar. Yaşamların ilk haftalarında kız çocukları erkeklerden 2 misli fazla gülümserler. Tabi ki bu farklılığın sebebi sizin kendi davranış biçiminizden kaynaklanıyor olabilir çünkü kız çocuklarla konuşmaya dayalı ve yumuşak bir ilişki kurulur.

İlk tepkiler

Amerika Birleşik Devletleri´nde yapılan bir araştırma bebeklikten itibaren erkeklerin, annelerinin negatif davranışlarına daha sert tepki verdiklerini ortaya koyuyor. Özellikle bir istekleri rededildiği takdirde bunu kızlara göre daha zor kabulleniyorlar.

Yaramaz erkekler

Ebeveynler erkek çocuklarla daha çok bedensel güce dayalı, hareketli oyunlar oynadıkları için erkekler genellikle fiziksel aktivite gerektiren oyunları tercih ediyorlar. Bu durum da onların daha yaramaz olmalarına neden oluyor. Oysa kız çocukları daha çok hayal gücüne yönelik oyunları benimsiyorlar.

Bağımsız kızlar

Çocuklar 2 yaşa doğru yürüme, konuşma, beslenme ve tuvalet alışkanlığını edinme ile birlikte bağımsız davranışlar geliştirirler. Annelerin erkek çocuklarına daha toleranslı ve daha koruyucu davranmaları, kız çocuklarının ise anneleri tarafından daha çok eğitilmesi bu durumu yaratan etmenlerin başında geliyor. Kızlar ayrıca okul öncesi döneme oldukça yatkın bir yapıya sahipler ve sosyal ilişkilerin kurallarını daha çabuk öğrenebiliyorlar.

Oyuncak seçimleri

Bu konuyla ilgili yapılan bir çalışmaya göre kızlar erkeklere ait oyuncaklar ile rahatlıkla oynamayı kabullenirken, erkekler kızlara ait oyuncaklarla oynamayı kabul etmiyorlar. Uzmanlar bu durumu şöyle açıklıyor: Ebeveynler, kızların erkeklere ait oyuncak ile oynamasına ses çıkarmazken, erkeklerin kızlara ait oyuncaklarla oynamasına tepki gösterirler.

Dil öğrenme

Kızlar normal olarak erkeklere göre çok daha çabuk ve uzun cümlelerle konuşmaya başlarlar. Erkekler ise genellikle geç konuşmaya başlarlar. Bu farklılığın sebebi muhtemelen kızların beyinlerin sol tarafının erken gelişimi ve özellikle babaların kız çocuklarıyla erkeklere göre 2 misli çok konuşmaları ile açıklanıyor.



alıntıdır...
 
Son düzenleme:
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst