Buğra1
Kayıtlı Üye
Hafifçe Koşarak Dinlenme
Dr. Arslan MAYDA
Kaslar uzun yürüyüşlerde, hızlı koşmalarda, sportif faaliyetlerde yorgunluk belirtileri gösterirler. Kasların kuvvetli ve uzun süreli kasılmaları neticesinde kas yorgunluğu denilen durum ortaya çıkar. Yorgunluk, kasılma ile başlayan metabolik olaylar sonucu kullanacağı enerjiyi, kasların yeterli olarak alamamasından gelir. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde, kan dolaşımı, bir dakika kesilecek olursa, kasta yorgunluk belirtileri görülür. Kas yorgunluğunda pek çok faktörün rol oynadığı ileri sürülse de, bunun daha ziyade, oksijen tüketimi ile bağlantılı olduğu açıktır. Kasın enerji kullanımı sonucu oluşan laktik asit birikimi de, yorgunluk yapan diğer bir sebeptir. Kasların kasılma fonksiyonunu yerine getirmesi için enerjiye ihtiyaçları vardır. Kaslar ne kadar fazla kasılır ve boyları kısalırsa, o kadar çok enerjiye ihtiyaçları olur. Meselâ, 100 metrelik yarışta kaslar aşırı kasılıp, boyları tamamen kısalırken, bir maraton koşusunda daha az kasılır ve boyları kısalır. İşte bu kasılma kuvveti ve miktarı kasın harcadığı enerjiyi gösterir. Ne kadar çok boyca kısalma ve hızlı kasılma oluyorsa, o ölçüde çok enerji kullanılmış demektir.
KASLARIN ENERJİ KAYNAKLARI:
Fosfojen Sistemleri: Enerji temin eden iki fosfojen sistemi vardır. Birincisi ATP (Adenintrifosfat) olup, kas kontraksiyonu için ana enerji kaynağıdır. ATP’den her fosfat molekülü ayrıldığında, 11.000 kalori açığa çıkar ve 5-6 saniyelik maksimum enerji sağlar. İkinci fosfojen sistemi ise fosfokreatinindir.
Kreatinin---->PO3+Enerji oluşur ve bu da 10-15 saniyelik maksimum kas gücü sağlar. Kaslar, kısa süreli 100 metre koşularında, atlamada, halterde, dalmada, futbol sırasında ani depar yaparken bu enerjiyi kullanır. En fazla 25 saniye sonra her iki enerji kaynağı da biteceğinden spora devam edilecek olursa, kaslar bu defa başka enerji kaynaklarına müracaat ederler. Bu kaynaklar, “Glikojen-Laktik asit sistemi” ve “Aerobik sistemdir.”
Glikojen - Laktik Asit Sistemi: Kaslar glikojen depo eder ve enerji gerektiğinde bunları kullanırlar.
Glikojen-->glikoz-->pirüvik asit+enerji açığa çıkar. Pirüvik asit de mitokondrilere girip, oksijenle birleşerek tekrar ATP’yi oluşturur. Bu enerji 30-40 saniyelik maksimal kas aktivitesi sağlar. Kaslar, 100- 400 metre arası koşularda, 100 metre yüzmede, tenis, basketbol, beysbol, buzüstü hokey, futbol, tenis gibi faaliyetlerde bu enerji kaynağını kullanır.
Aerobik Sistem: Besin maddelerinin oksidasyonu ile elde edilen enerjidir. Besin maddelerinden karbonhidratları, yağları ve amino asitleri yakarak ATP oluşmasını sağlarlar. ATP’deki her fosfat bağında 11.000 kalori vardır. Bu kalori, kaslara gerekli olan enerjiyi temin eder. Bu tip enerji sistemi, çok uzun süreli yürüyüşlerde, maraton koşularında, paten, jogging, birkaç mil koşu, 2000 metre kürek, 1500 metre koşu vb. sporlarda kullanılır.
Her üç sistemdeki oksidasyon için vücutta oksijene ihtiyaç vardır. Özellikle glikozun yıkımından sonra oluşacak laktik asit, yorgunluk açısından önemli bir maddedir. Dolaşım sistemi yeterli oksijeni kaslara temin etmede güçlük çektiğinde kas egzersizi hâlâ devam ediyorsa, kaslarda yorgunluk hâli başlar. Yorgunluk, kasın kasılma gücünü temin edememe durumudur. Bu olayda kas kasılmasını temin edecek yeterince oksijen yoktur. Sebebi ise şudur: Kaslar kısa süreli kasılmalarda fosfojen sistemini kullanır. 25 saniyelik zaman geçtikten sonra, glikoz ve aerobik sistem devreye girer. Bu sistemler için oksijen gereklidir. Kasların oksijeni karşılandığı müddetçe, kişi yorulmadan spor yapmaya veya yürümeye devam eder. Oksijen ihtiyacı, hayati organlarda en alt sınıra gelince, vücut savunma sistemi ayarlamasını yapar ve kaslara fazla oksijen göndermez. Dolayısıyla glikojen ve aerobik sistem kullanılmayınca, kas gerekli enerjiyi temin edemediğinden kasılma yapamaz; kesilip kalma, yere yığılma tabirlerini kullandığımız durum hasıl olur. Daha önce kullandığı metaboliklerin artığı laktik asit birikimi meydana gelir. Aşırı egzersizde oluşacak oksijen açığının 2-3 dakika içinde karşılanması lazımdır. Biriken laktik asidin atılımı bir saatten fazla sürer. Oluşan laktik asit karaciğerde glikoza çevrilir ve tekrar glikojen depolanmasında kullanılır. Bir kısmı ise pirüvik aside çevrilerek ATP’nin sentezinde kullanılır ki, bunun için dinlenme zamanına ihtiyaç vardır.
Kas yorgunluğunun asıl sebebi oksijen yetmezliği ve metabolitlerin birikmesidir. Kasın yorulma süresi ise; kasın gücüne, çapına, depo ettiği oksijen miktarına, yaşa, vücudun diğer organlarındaki hastalığa, sporun özelliğine, hangi kasların kullanıldığına bağlıdır. 100-200-800 metrelik hızlı koşularda bacak kaslarının tümü çalışır. Hafif koşar tarzdaki ısınma koşularında ise, Triceps surea, gluteus maksimus denilen kalça kası ve kalçayı büken flexör kaslar kasılma görevi yapar. Triceps surea, ayağın, ön parçasını arkaya çekmek suretiyle vücudun alt tarafının ağırlığını taşıyabilecek düz bir sütun haline getirir. Kalça ve baldır bükülmüş durumda iken, bu kaslar gövde ağırlığına karşı koyarlar. Triceps surea, yaratılış itibarıyla yapısında yavaş kasılan kaslar, lifler ihtiva eder. Uzun süreli aktivitelere daha çok dayanıklıdır. Eğer burada uyluk kası olsaydı, çok kısa mesafelerde yorulacaktık ve bacaklarımız tutmayacaktı.
Hafif koşmada uyluğu kalçaya, baldırı uyluk arkasına büküp, baş istikametinde yukarı doğru yaylanarak koşarız. İşte bu durumda vücut ağırlığını uzun egzersizler dayanıklı Triceps surea kasına verir. Diğer vücut kaslarında kasılma ve güç sarfetme az olduğundan, kasların oksijen kullanım miktarı azalır. Dolayısıyla, hafif koşarak yürürsek, hızlı kasılarak çabuk yorulan kaslarımızı dinlendirmiş ve yukarı yaylanmayla da yer çekimi doğrultusuna ters itme gücünden faydalanarak vücudumuzun yükünü hafifletmiş oluruz. Peygamber Efendimiz(sav), uzun bir süre yürüyüp yorulan sahabilere, “Hafifçe koşarak yürüyün; dinlenirsiniz ve uzun mesafeler alırsınız” diye buyurmuştur. Kasın yorulması, vücutta kaslara ayrılan oksijenin bitmesi ile doğru orantılı olduğundan, vücudun bütün kaslarını çalıştıran sporlarda bu bitim daha çabuk olur. Bu bitimden sonra vücudun tekrar oksijen temin etmesi, kasların bunu depolaması ve metabolik artıkların atılması için, dinlenme durumuna geçmesi lazımdır. Eğer spor içinde dinlenmemiz gerekiyorsa, o zaman hafifçe koşar şekilde yürünmelidir. Çünkü diğer sporlarda ve yürüyüşte çalışan bütün kaslar, taşıyacağı yükü Triceps surea gibi uzun egzersize dayanıklı kasa bindirir ve diğer kaslar izometrik kasıldığından fazla enerji harcamazlar, neticede dinlenme hâsıl olur. Hafif koşar tarzdaki hızlı yürümelerde, topuk tarak kemiklerinin başı ve parmaklar gibi birbirini takip eden biyolojik vitesler vücudumuzu yukarı yaylandırır ve hafifletir. Hafif koşarak yürüme quadriceps gibi hızlı liflerden meydana gelen ve çabuk yorulan, dizi kilitleyen kasları dinlendirir. Çünkü, en çok yorulan kaslardan birisi quadriceps kasıdır. Yapısında hızlı kasılan lifler olduğundan kısa süreli aktivitelerde dayanıklıdır. Uzun süreli aktivitelerde ise yorulur.
Hafifçe koşarak yürüme yorucu bir faaliyet gibi görünse de, asıl görüntüsü egzersiz içinde egzersize son vermeden, egzersiz yaparak dinlenmedir. Fıtraten bazı özelliklerde yaratılan kaslara gerçek faaliyetini yaptırmaktır
Dr. Arslan MAYDA
Kaslar uzun yürüyüşlerde, hızlı koşmalarda, sportif faaliyetlerde yorgunluk belirtileri gösterirler. Kasların kuvvetli ve uzun süreli kasılmaları neticesinde kas yorgunluğu denilen durum ortaya çıkar. Yorgunluk, kasılma ile başlayan metabolik olaylar sonucu kullanacağı enerjiyi, kasların yeterli olarak alamamasından gelir. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde, kan dolaşımı, bir dakika kesilecek olursa, kasta yorgunluk belirtileri görülür. Kas yorgunluğunda pek çok faktörün rol oynadığı ileri sürülse de, bunun daha ziyade, oksijen tüketimi ile bağlantılı olduğu açıktır. Kasın enerji kullanımı sonucu oluşan laktik asit birikimi de, yorgunluk yapan diğer bir sebeptir. Kasların kasılma fonksiyonunu yerine getirmesi için enerjiye ihtiyaçları vardır. Kaslar ne kadar fazla kasılır ve boyları kısalırsa, o kadar çok enerjiye ihtiyaçları olur. Meselâ, 100 metrelik yarışta kaslar aşırı kasılıp, boyları tamamen kısalırken, bir maraton koşusunda daha az kasılır ve boyları kısalır. İşte bu kasılma kuvveti ve miktarı kasın harcadığı enerjiyi gösterir. Ne kadar çok boyca kısalma ve hızlı kasılma oluyorsa, o ölçüde çok enerji kullanılmış demektir.
KASLARIN ENERJİ KAYNAKLARI:
Fosfojen Sistemleri: Enerji temin eden iki fosfojen sistemi vardır. Birincisi ATP (Adenintrifosfat) olup, kas kontraksiyonu için ana enerji kaynağıdır. ATP’den her fosfat molekülü ayrıldığında, 11.000 kalori açığa çıkar ve 5-6 saniyelik maksimum enerji sağlar. İkinci fosfojen sistemi ise fosfokreatinindir.
Kreatinin---->PO3+Enerji oluşur ve bu da 10-15 saniyelik maksimum kas gücü sağlar. Kaslar, kısa süreli 100 metre koşularında, atlamada, halterde, dalmada, futbol sırasında ani depar yaparken bu enerjiyi kullanır. En fazla 25 saniye sonra her iki enerji kaynağı da biteceğinden spora devam edilecek olursa, kaslar bu defa başka enerji kaynaklarına müracaat ederler. Bu kaynaklar, “Glikojen-Laktik asit sistemi” ve “Aerobik sistemdir.”
Glikojen - Laktik Asit Sistemi: Kaslar glikojen depo eder ve enerji gerektiğinde bunları kullanırlar.
Glikojen-->glikoz-->pirüvik asit+enerji açığa çıkar. Pirüvik asit de mitokondrilere girip, oksijenle birleşerek tekrar ATP’yi oluşturur. Bu enerji 30-40 saniyelik maksimal kas aktivitesi sağlar. Kaslar, 100- 400 metre arası koşularda, 100 metre yüzmede, tenis, basketbol, beysbol, buzüstü hokey, futbol, tenis gibi faaliyetlerde bu enerji kaynağını kullanır.
Aerobik Sistem: Besin maddelerinin oksidasyonu ile elde edilen enerjidir. Besin maddelerinden karbonhidratları, yağları ve amino asitleri yakarak ATP oluşmasını sağlarlar. ATP’deki her fosfat bağında 11.000 kalori vardır. Bu kalori, kaslara gerekli olan enerjiyi temin eder. Bu tip enerji sistemi, çok uzun süreli yürüyüşlerde, maraton koşularında, paten, jogging, birkaç mil koşu, 2000 metre kürek, 1500 metre koşu vb. sporlarda kullanılır.
Her üç sistemdeki oksidasyon için vücutta oksijene ihtiyaç vardır. Özellikle glikozun yıkımından sonra oluşacak laktik asit, yorgunluk açısından önemli bir maddedir. Dolaşım sistemi yeterli oksijeni kaslara temin etmede güçlük çektiğinde kas egzersizi hâlâ devam ediyorsa, kaslarda yorgunluk hâli başlar. Yorgunluk, kasın kasılma gücünü temin edememe durumudur. Bu olayda kas kasılmasını temin edecek yeterince oksijen yoktur. Sebebi ise şudur: Kaslar kısa süreli kasılmalarda fosfojen sistemini kullanır. 25 saniyelik zaman geçtikten sonra, glikoz ve aerobik sistem devreye girer. Bu sistemler için oksijen gereklidir. Kasların oksijeni karşılandığı müddetçe, kişi yorulmadan spor yapmaya veya yürümeye devam eder. Oksijen ihtiyacı, hayati organlarda en alt sınıra gelince, vücut savunma sistemi ayarlamasını yapar ve kaslara fazla oksijen göndermez. Dolayısıyla glikojen ve aerobik sistem kullanılmayınca, kas gerekli enerjiyi temin edemediğinden kasılma yapamaz; kesilip kalma, yere yığılma tabirlerini kullandığımız durum hasıl olur. Daha önce kullandığı metaboliklerin artığı laktik asit birikimi meydana gelir. Aşırı egzersizde oluşacak oksijen açığının 2-3 dakika içinde karşılanması lazımdır. Biriken laktik asidin atılımı bir saatten fazla sürer. Oluşan laktik asit karaciğerde glikoza çevrilir ve tekrar glikojen depolanmasında kullanılır. Bir kısmı ise pirüvik aside çevrilerek ATP’nin sentezinde kullanılır ki, bunun için dinlenme zamanına ihtiyaç vardır.
Kas yorgunluğunun asıl sebebi oksijen yetmezliği ve metabolitlerin birikmesidir. Kasın yorulma süresi ise; kasın gücüne, çapına, depo ettiği oksijen miktarına, yaşa, vücudun diğer organlarındaki hastalığa, sporun özelliğine, hangi kasların kullanıldığına bağlıdır. 100-200-800 metrelik hızlı koşularda bacak kaslarının tümü çalışır. Hafif koşar tarzdaki ısınma koşularında ise, Triceps surea, gluteus maksimus denilen kalça kası ve kalçayı büken flexör kaslar kasılma görevi yapar. Triceps surea, ayağın, ön parçasını arkaya çekmek suretiyle vücudun alt tarafının ağırlığını taşıyabilecek düz bir sütun haline getirir. Kalça ve baldır bükülmüş durumda iken, bu kaslar gövde ağırlığına karşı koyarlar. Triceps surea, yaratılış itibarıyla yapısında yavaş kasılan kaslar, lifler ihtiva eder. Uzun süreli aktivitelere daha çok dayanıklıdır. Eğer burada uyluk kası olsaydı, çok kısa mesafelerde yorulacaktık ve bacaklarımız tutmayacaktı.
Hafif koşmada uyluğu kalçaya, baldırı uyluk arkasına büküp, baş istikametinde yukarı doğru yaylanarak koşarız. İşte bu durumda vücut ağırlığını uzun egzersizler dayanıklı Triceps surea kasına verir. Diğer vücut kaslarında kasılma ve güç sarfetme az olduğundan, kasların oksijen kullanım miktarı azalır. Dolayısıyla, hafif koşarak yürürsek, hızlı kasılarak çabuk yorulan kaslarımızı dinlendirmiş ve yukarı yaylanmayla da yer çekimi doğrultusuna ters itme gücünden faydalanarak vücudumuzun yükünü hafifletmiş oluruz. Peygamber Efendimiz(sav), uzun bir süre yürüyüp yorulan sahabilere, “Hafifçe koşarak yürüyün; dinlenirsiniz ve uzun mesafeler alırsınız” diye buyurmuştur. Kasın yorulması, vücutta kaslara ayrılan oksijenin bitmesi ile doğru orantılı olduğundan, vücudun bütün kaslarını çalıştıran sporlarda bu bitim daha çabuk olur. Bu bitimden sonra vücudun tekrar oksijen temin etmesi, kasların bunu depolaması ve metabolik artıkların atılması için, dinlenme durumuna geçmesi lazımdır. Eğer spor içinde dinlenmemiz gerekiyorsa, o zaman hafifçe koşar şekilde yürünmelidir. Çünkü diğer sporlarda ve yürüyüşte çalışan bütün kaslar, taşıyacağı yükü Triceps surea gibi uzun egzersize dayanıklı kasa bindirir ve diğer kaslar izometrik kasıldığından fazla enerji harcamazlar, neticede dinlenme hâsıl olur. Hafif koşar tarzdaki hızlı yürümelerde, topuk tarak kemiklerinin başı ve parmaklar gibi birbirini takip eden biyolojik vitesler vücudumuzu yukarı yaylandırır ve hafifletir. Hafif koşarak yürüme quadriceps gibi hızlı liflerden meydana gelen ve çabuk yorulan, dizi kilitleyen kasları dinlendirir. Çünkü, en çok yorulan kaslardan birisi quadriceps kasıdır. Yapısında hızlı kasılan lifler olduğundan kısa süreli aktivitelerde dayanıklıdır. Uzun süreli aktivitelerde ise yorulur.
Hafifçe koşarak yürüme yorucu bir faaliyet gibi görünse de, asıl görüntüsü egzersiz içinde egzersize son vermeden, egzersiz yaparak dinlenmedir. Fıtraten bazı özelliklerde yaratılan kaslara gerçek faaliyetini yaptırmaktır