ashli
Bayan Üye
...Hacıvat ve Karagöz...
HACİVAT: oh! Hai! Hak!
Perde kurduk ışık yaktık
Gösteririz gölge hayal!
Gerçeğin yansımasıdır bu perde,
Sanılmaya martaval
KARAGÖZ: gölge üretip oyun kurarız,
Gölgeler arasında gerçek ararız,
Gerçeğin aynasıdır perdemiz!
Kurduk perdeyi durduk oyuna
Dokunmadan duramayız suya sabuna
Hem nalına hem mıhına
Karanlığa ışıktır perdemiz
HACİVAT: bu perde başka . perde
Gölge oyunu perdesi
Karagözü sevenlere
İşte Karagöz perdesi
KARAGÖZ: kalksın perde aradan
Hoş yaratmış yaradan
Bizi seyreden seyirciler
Hisse alsın kıssadan
KARAGÖZ: amanın burnum, ellerim, ayaklarım! Rüzgara kapılmış yapraklar gibi tir tir titreyen kulaklarım. Vay! Bu ne soğuk yahu! Ha dondum, ha donuyorum. Ev değil soğuk hava deposu mübarek.
K.KARISI: (karagöze seslenir) huu!
KARAGÖZ: efendim hatun?
K.KARISI: ben komşuya gidiyorum.
KARAGÖZ: HI?
K.KARISI: ben komşuya gidiyorum.
KARAGÖZ: komşuya mı gidiyorsun! neden o?
K. KARISI: neden olacak ayol! Gideyim de biraz iliğim kemiğim ısınsın. Buz gibi evde oturmaktan . bıktım usandım. Sen de bu işin bir an önce çaresine bak. (çıkar)
KARAGÖZ: (karısını yansılar) sen de bu işin çaresine bak! Çaresine bak demek kolay…
(Hacivat gelir)
HACİVAT: efendim! Ben bendeniz, ben duacınız, ben özü sözü baldan tatlı.
KARAGÖZ: işte geldi bizim Hacivat denilen ıspanak suratlı! Bir bu eksikti.
HACİVAT: O, Karagözüm sen misin?
KARAGÖZ: Hayır, Hacıcavcav ben değilim.
HACİVAT: nasıl yani?
KARAGÖZ: nasıl filan yok! Ben, ben değilim!
HACİVAT: aman Karagözüm, sen sen değilsen, bu ses kimin sesi, bu kaş, bu göz, bu sakal neyin nesi? Hadi, şakayı bırak da beni güzelce dinle…
KARAGÖZ: (inlemeye başlar) ah, off, aman!
HACİVAT: Karagözüm ne oldu?
KARAGÖZ: bir şey olmadı yahu! Sen bana güzelce inle demedin mi? Ben de inliyorum işte…
HACİVAT: yanlış anlamışsın Karagözüm. Ben sana beni güzelce dinle dedim.
KARAGÖZ: haa! Öyle desene yahu! Hadi bakalım söyle. Dinliyorum!
HACİVAT: Hava çok soğuk Karagözüm. İstersen sizin eve girelim de orda konuşalım.
KARAGÖZ: aman sakın eve gireyim deme donarsın.
HACİVAT: karagözüm hiç evin içinde donulur mu?
KARAGÖZ: içeri bir gir, donulur mu donulmaz mı o zaman anlarsın. Ev değil buzhane mübarek.
HACİVAT: ah, Karagözüm ah! Hiç buz gibi evde oturulur mu? Sana bir soba lazım.
KARAGÖZ: sopa mı lazım?
HACİVAT: yanlış anladın Karagözüm. Soba! Sizin eve bir soba almak lazım.
KARAGÖZ: Bizim eve sopa mı atmak lazım? Bana bak Hacivat kafamı kızdırma. Hiç eve sopa atılır mı?
HACİVAT: efendim, sizin eve bir soba almak lazım dedim.
KARAGÖZ: öyle söylesene Hacivat. Soba da lazım, odun kömürde lazım...
HACİVAT: Karagöz lafı fazla uzatmayalım da hemen gidip sana bir soba alalım.
KARAGÖZ: Alalım demesi kolay Hacıcavcav. Param olsa hiç durur muyum. Kaç gündür işsizim, biliyorsun.
HACİVAT: aaaa!
KARAGÖZ: ne oldu yahu?
HACİVAT: görüyor musun olanı! Ben buraya sana bir iş bulduğumu söylemeye gelmiştim. Lafa daldık unuttum.
KARAGÖZ: aman, Hacivat sahi mi söylüyorsun?
HACİVAT: elbette sahi söylüyorum Karagözüm. Sana güzel bir iş buldum.
KARAGÖZ: peki ne iş buldun?
HACİVAT: Efendim seninle birlikte bir berber dükkanı açacağız.
KARAGÖZ: berber dükkanı mı açacağız? İyi ama Hacivat, ben traş etmesini bilmem ki! Adamların burunlarını, kulaklarını keserim yahu!
HACİVAT: efendim, orası kolay. Müşterileri ben traş edeceğim. Sen de bana yardım edeceksin. Ne kazanırsak yarısı senin yarısı benim alacak. Anlaştık mı,
KARAGÖZ: anlaştık hacıcavcav anlaştık! . Anlaştık da dükkanı nerde bulacağız?
HACİVAT: merak etme Karagözüm, ben her şeyi hazırladım. Dükkanı tuttum. Takımları aldım. Gidip hemen işe başlayacağız. Kazandığımız paralarla da sana bir soba alırız. Güzel güzel ısınır bu kış günü üşümekten kurtulursun. Hadi bakalım, düş önümede gidelim.
KARAGÖZ: haydi yahu, yallah! ( sevinçle kendini . yere atar)
HACİVAT: aman Karagözüm ne yapıyorsun?
KARAGÖZ: ne yapacağım Hacivat, sen bana düş önüme de gidelim demedin mi? Ben de düştüm işte.
HACİVAT: kalk karagözüm kalk ben sana o anlamda mı dedim!
KARAGÖZ: (Kalkar) peki hangi anlamda dedin?
HACİVAT: önüm sıra yürü de gidelim demek istedim.
KARAGÖZ: öyle söylesene Hacivat! Ben nereden bileyim yahu!
HACİVAT: Öyle söylesene Hacivat! Ben nereden bileyim yahu!
HACİVAT: haydi Karagözüm, daha fazla oyalanmadan gidip işe başlayalım.
KARAGÖZ: gidelim hacıcavcav gidelim!