SuskunDervis
Kayıtlı Üye
ÜÇ PUT ÜÇLEMENİN (TESLİS) SEMBOLLERİ
Minadaki üç putun İbrahimi aldatmaya çalışan şeytanı temsil ettiğini hatırla.Kişinin kendini bir tür kölelikten kurtarması için üç bölümü de görmek zorunda olduğu doğru değildir.
Bencil olmamalı,kendi-kendinelikle nitelenen hayvan gibi oluşu yenmeli ve İbrahimin makamına yükselmelidir.Yani her şeyi Allah için yapmalıdır.Üç put,Hacc-ı Ekberin üç bölümünün karşıt tezi değil midir?
Birinci put(cemre-i ula):Arafatın düşmanı
İkinci put(cemre-i vusta):Meşarın düşmanı
Üçüncü put(cemre-i ukba):Minanın düşmanı
Bu üç put,İbrahimin sorumluluğu yerine getirmekten alıkoymak için insanoğlunun yolunda tuzağa yatmış kuvvetli şeytani güçleri temsil etmiyor mu?Ne yapıyor onlar;gerçek rolleri nedir?
Çağrıyı değiştirip olumsuzlaştırmak!
İnsanın evrimi ve sorumluluklarını yerine getirme sürecinde şer güçler zayıf yönlerine hücum ederek insanı yaralarlar!Üç putu daha iyi tanımamıza yarayan bir diğer gösterge, bağımsız ve her birinin kendine özgü kişiliği olmasına rağmen,sıkı fıkı arkadaş oldukları ve insana karşı elbirlik çalıştıkları gerçeğidir.Bir başka söyleyişle,üç adet ayrı put,bir şeytanı (İblis) temsil eder!Üç yüzlü bir varlık veya bir kaynaklı üç varlık sözkonusudur;üçlemenin tam anlamı budur işte!Aşağıdaki örnekler bu kavramı açıklıyor:
Yahudilikte:Fihlun denilen üç Uknum
Hıristiyanlıkta:Baba,oğul ve Ruhul Kudüs
İranda:Ahura Mazda ve Azergosnep,Istahr ve Bezinmehr denilen üç ateş.
Nedir şirk?Dünya ile ilgili sorunlara dayanan inanç şekli olan bilimsel tarih felsefesine (marxizim) göre şirk,temel yapısına uygun bir alt yapıya sahip maddeciliğe dayalı sistemdir. Amacı,kişinin ben bilincini bozmaya yöneliktir.Bu teori şirk için doğru kabul edilebilirse de, tevhid için kabul edilemez.
Şirk ve tevhid,birbirine temelde iki zıt kavram olup aynı kaynaktan gelmeleri ve benzer işlev görmesi imkansızdır.Tarih boyunca bu iki inanç arasında savaşlar olmuştur(şirke karşı tevhid).Bununla birlikte,sosyal alanda uygulanışları açısından,bu iki kavram karıştırılır ve ne yazık ki,bu şekilde tevhid tarafından maskelenen şirk uzun ömürlü olur!
Başlangıçta,Hıristiyanlık da bir tevhid diniydi.Viznu ve Ahura Mazdanın olduğu gibi Hepsi de tek bir tanrı(Allah) inancına dayanıyordu.Tevhidin bütün dinlerin kökü olduğu,fakat tarihin ve çeşitli sosyal sistemlerin etkisinin,tevhid inancını ve bir tek toplum düzenini değişik,ırk,sınıf ve uluslara dönüştürdüğü,daha açık bir söyleyişle tevhid inancının şirke dönüştüğü kuşkusuz ileri sürülebilir.
Adem,arkasında iki oğlu,Habil ve Kabili bıraktı.Yoksul bir çiftçi olan Habil,zengin bir ağa olan kardeşi Kabil tarafından öldürüldü.Şimdiye kadar Kabilin öldürüldüğünü kimse işitmemiştir.Demek ki,Ademin yerini inançsız,gasıp,hırslı,katil ve babasının oğlu demeye dilimizin varmadığı Kabil almış ve tarih boyunca Kabilin çocukları insanların yöneticileri olmuştur.Toplumlar büyüdükçe değişti ve sistemler daha karmaşık bir şekle büründü. Bölümler,uzmanlıklar ve sınıflamalar doğdu.Yönetici Kabil,yüzünü de değiştirdi.
Günümüz toplumlarında yüzünü politikanın,ekonomi ve dinin arkasına gizlerken,bu temel üssünde kuvvetli özel güçlerini sürdürmekten geri kalmadı.Kabil üç ana zulüm mekanizması ortaya çıkardı;servet,despotizm ve sömürüyü doğuran iki yüzlülük ve beyin yıkama teknikleri!Bu üç güç,tarifini en iyi şekilde tevhide bulur:
Firavun:Zulmün sembolü.
Karun:Sermaye ve kapitalizmin sembolü.
Belamüzen bekçisi din adamlarının sembolü.
Ve şirk bu üç durumu,baba,oğul ve Ruhul Kudüs şeklinde üç boyutlu bir sistemle açıklar.
Allah yerine kendilerine tapınmaya çağırırlar seni.
İbrahimin yerinde olduğunu unutma!İsmailini sevmeni istiyorlar ki,seni aldatabilsinler, soyabilsinler,aklını karıştırabilsinler,değerini ve görüşlerini değiştirip saptırabilsinler!
Ey hacı,şu anda Minadasın,ateşle silahını!İsmailini kurban yerine getirdin.
İbrahim gibi,üç putu vur ve devir!Ey İbrahimin izleyicisi ve tevhidin askeri,üç putu yok et! Zilhiccenin onunda güneş doğduğu zaman,ordunun kalanıyla birlikte ve ihramlı olarak Meşarda uyan,Mina sınırını geç ve ilk hücumunda son putu vur!Önce vurulması gereken bu son kimdir?
Firavun,
Karun,
veya Belam?
Bu üç şekil,Kabilin üç gücünü,şeytanın üç yüzünü temsil eder ve üçlemenin sembolüdür.
Firavunu vur ki:Hüküm ancak Allahındır.
Karun'u vur ki:Mal ancak Allahındır.
Belamı vur ki:Muhakak,dinin tamamı Allahındır.
İnsanların,Allahın temsilcileri,yani yeryüzünde halifeleri olduğunu hiç unutma.Bu dünyaya ancak takva sahipleri varis olacaktır.
Şüphesiz ki sizin Allah katında en şerefliniz,takvaca en ileride olanınızdır.(Hucurat,13)
Bir başka deyişle;tevhid inancına göre dini hükümleri uygulayacak olan insanlardır.Herkes yalnızca kendi işlerinden değil,başkalarının işlerinden de sorumludur!
Putlarla hangisinin zulmün sembolü olan Firavunu temsil ettiğini kendi kendine sorabilirsin.Hangisi sermaye ve sermayeciliği(kapitalizm) sembolü olan Karundur?Ve düzen bekçisi din adamlarının sembolü olan Belam hangisidir?
İbrahimce bir aklı olan herhangi bir kişi,kişisel görüşlerine,sosyal değişim için önderdiği metodlara,sorumluluklarına ve içinde yaşadığı toplumun sosyo-ekonomik yapısına dayanarak son putu(şeytan) şu şekillerde düşünebilir:
Firavunolitikayı yönlendiren,insanları despotik,zalim ve faşist bir yönetim altında yaşatanlar.
Karun:Ekonomiyle ilgilenen ve ekonomiyi çevresinde toplumun kurulduğu bir yapı olarak görenler.
Belam:Halkın cehalet,zayıf düşünce,ve tevhid örtüsü altında şirke bağlanmasına neden olan din adamları.
Mekkeye yaptığım ilk iki gezide(hacc) son putu Belam olarak düşündüm. Kurşunum b u niyetle vurdu onu;özellikle bu düşüncemi Kuranın şu ayetiyle uyum içinde bulduğum için: Onlar,Allahı bırakıp bilginleri,rahipleri, Meryemin oğlu Mesihi rabler edindiler. (Tevbe,31)
Allah zulmü,cehaleti ve zulün bekçiliğini lanetler.İnsanları doğru yola götüreceğine,bilerek ya da bilmeyerek doğru yoldan uzaklaştıran bazı sözde manevi liderleri eleştirir.Onlara kızar ve şöyle buyurur:(Onların) hali koca koca kitaplar taşıyan eşeğin hali gibidir.(Cuma,5)
Artık onun sıfatı,o köpeğin hali gibidir ki,üstüne varsan dilini sarkıtıp solur,yahut kendi haline bıraksan yine dilini sarkıtıp solur.(Araf,176)
Hipotezlerimin bir diğer delili,Allahın Kuranın son suresinde geçen güçlü sözlerdir. Burada Allah,insanlığın rehberliği ve hürriyeti gibi büyük bir sorumluluğu olan Hz.Peygamber(saa)e seslenir.Ona korunma altında olmadığı bir tehlikeyi ve dolayısıyla Allaha sığınması gerektiğini anlatır.Bu surede Allahın şu sıfatları vardır:
(Rabb):Efendi,hakim,sahip,mürebbi
(Melik):Hükümdar,yönetici
(İlah):Lider,önder
Bunlar,şeytanın sürekli olarak kendine yakıştırmaya çalıştığı niteliklerdir.Ve burada ise yalnızca Hz.Allaha ait olduklarını görüyoruz.Ve Hz.Peygamber (saa) gibi bir kişiye Rabb,Melik ve İlah olan Allaha sığınması öğüdünde bulunuluyor.
Neden korunacaktır o?Hannasın tehlikesinden!Kimdir Hannas?
O sinsi hannasın şerrinden,ki o insanların göğsüne daima vesvese verendir.(Nas,4-5)
İbrahimin şeytan tarafından aldatılmaya zorlandığı Minada son put hannası temsil etmektedir.Hannas,para kazanmak için inancını satan bir manevi ldier,bilgisini satan bir bilimci veya bir hain aydındır!Kuran-ı Kerim,bu grup insanların hareketlerini en yıkıcı,en parçalayıcı,saptırıcı ve bir zamanlar birlikte huzur içinde yaşayan bir ümmet olan insanlığın tarihinde ayrıcalıklar meydana getirici olarak görüyor.
Bu grup bilerek birbirlerini kıskanan,saldırgan ve kaba manevi liderlerin yargıçları olma sorumluluğunu da üzerine aldı.
İnsanlar bir tek ümmeti;Allah müjdeleyiciler ve korkutucular olarak nebileri gönderdi ve beraberlerinde hakla kitabı indirdi.(Bakara,213)
Fakat Hacc,benim aklımın kavrayabildiğinden çok daha anlamlı!Her hacca gidişimde çok şey öğrendiğim ve bir dahaki haccımın yararsız bir tekrardan başka bir şey olmayacağı şeklindeki düşüncemin doğru olmadığını anladım!Ve sen,sevgili okuyucum,benim anlattıklarımın hacdan öğreneceğin şeylerin tamamı olduğunu sanma!
Hayır,hayır,hayır!
Bu,hacda yapılanları anlatma amacı taşıyan bir kitap değil;yalnızca seni düşündürecek bir ek broşür.Bu kitap,sahne yöneticisinin,dünyanın yöneticisi olduğu şahane ve sembolik gösteriyi açıklamak ve özetlemek için yazılmış,sınırlı yeteneğimin bir ürünüdür.Açıkçası,bir denizi kaba dökmeye giriştim!?
Her hacca gidişimde önceki girişimlerimden bazılarını düzeltmeye,yani yorumlarımı tamamlamaya çalıştım;fakat,yeni şifreler ve anlamlar keşfettim.Son haccım boyunca kendi kendime sordum:Sahne yöneticisinin bile özelleştirmediği bir şeyi neden özelleştireyim(her puta niye isim veyim?)
Her bir putun kimliğini belirtmek gerekli olsaydı,bunu sahne yöneticisi yapardı!Herhangi bir kimliğin olmayışı,kendi içinde bir kimlik ortaya koyuştur.
Her biri ayrı ayrı diğerleri temsil ederken,üç putun birini temsil ettiği doğru değil midir?
Üç ayrı putun oluşu,birbirleriyle ilişkisi olan üç gücü tanılıyor.Bir kimliğin olmayışı,birinin diğer ikisi arasında gizlendiğini gösteriyor.Bu nedenle,bir putu vururken diğerlerini vurmaya da niyet et.
Bırakın bunları,sosyoloji,felsefe,tarih,psikoloji gibi sınıflamalar bile bizim basit kafalarımızda ve (ilgi alanlarına dayalı olarak) okumuş insanlar arasındadır.Haccın yaratıcısı herhangi bir kültür veya medeniyette,herhangi bir dönemde,sosyal sistemde,sosyal yapı, sosyal sınıf ve sosyal ilişkilerde,üç güçten birinin yönetici,diğerlerinin de onu destekleyicileri olduğunu bilir.
Birini vurmakla zafer kapısını açacak ve Bayramı kutlamaya başlayacaksın.
Bu nedenle,kurşununla birlikte Minaya geldiğinde hücum etmeli ve önce son putu öldürmelisin.
Hacceden kişinin,gelişmiş bir kapitalist toplumdan,orta çağ sosyal sisteminin geçerli olduğu az gelişmiş bir toplumdan veya faşist,diktacı ve kralcı bir toplumdan geldiğine bakılmaksızın, hepsi de aynı putu,ama değişik niyetlerle vurur!
Son put,diğer ikisine destek de olur.
Firavun Karun'un soygununu kanunlaştırır;Karun,parasıyla Belamı destekler; Firavun Belamı gücüyle destekler ve Belam,tıpkı bizim bir diğerini desteklerken,kendimizi desteklemek için her birinin elini tuttuğumuz gibi,Firavunun gücünü Kadir-i Mutlakın gücüyle özdeşleştirmeye yeltenir.
Bu nedenle,İbrahimin sorumluluğunu yüklendiğinden nereden gelirsen gel, hangi sisteme ait olursan ol önemli değil.
Üç putu da vurmak niyetiyle sonuncuyu vur ki,şeytanın üssünü dağıtıp, aldatıcı zorlamalarını boşa çıkarabilesin!
Böylece sonuncuyu vurdun mu?
Yüzünden mi?
Başından mı?
Kurşunlar değdi mi?
Yedi kurşun mu?
Yedi kez,yaratılış günlerinin sayısını,yedi kez gökleri ve bir haftaki günlerin sayısını,yedi kez gökleri ve bir haftadaki günlerin sayısını sembolize eder. Yani yaratılışla başlayan ve ahirete kadar sürecek bitmeyen bir kavga; ateşkessiz bir savaş ve hiçbir putla barışçı ilişkide bulunmama.Her zaman Minadaymışsın ve putlarla savaşman gerekiyormuş gibi düşün.
Ey İbrahim,son put düştüğü zaman şeytan sakatlanmış ve kurşunlarının sağanağı altında can vermiştir!Ey insan,Allahın yeryüzündeki halifesi!Allahın yaptığı gibi şeytanı def ettin! İnsana secde etmeyi reddeden tek meleği bozguna uğrattın.
Şimdi artık İbrahim gibi hürsün;çağrıyı duyacak ve gerçeği tanıyacaksın.Son putu vurduktan sonra İsmailini kurban et.Gerçek uğruna ve aşk için her şey kurban edilebilir. Sevgi dolu bir kalple,İbrahimin adımlarıyla kurban yerine doğru ilerle.
Bir elinle İsmaili tut(İbrahimin İsmaili senin için ne veya kimse) ve diğer elinle,önünde kendisiyle İsmailin başının kesileceği inancının kılıcını kavra.Ne yaptığının bilincinde olarak,hiçbir şeyi görme ve Allahın yardımını iste.
Ey insan,gerçek aşk için İsmailini kurban et ve Minada bir koyun kes!Allah Teala kana susamış değildir ve İsmailine ihtiyaç duymaz.Fidye olarak sana koyun gönderecektir.Bir kurban keserek şeytanın sembollerini unutup öldürmen için,evinin köşesinden Mina kesim evinin kan gölüne getirildin.
İsmailini Allah yolunda kurban etmeye bir kez karar verdin mi,şeytanı yenmiş olacaksın. İsmail kurtuldu ve yanı başında vakarla duruyor.
Ne kadar şaşırtıcı?Ne büyük dersler öğretiliyor bu dağlarda insana. İbrahim(as)in yaptığını yaptın.İsmailin yanında.Kurban ettiğin,onun sevgisi. İsmail,Allahın bir hediyesidir;Allah onu sever ve fidyesini ödeyecektir.
Minadan döndüğünde,İbrahim gibi davranmak ve çağrıyı her tarafa yayma sorumluluğunu kabul emek için verdiğin sözü hatırla.
Halkına git!Onları bir güvenlik ülkesi kurmaya,güven dolu bit toplumda yaşamaya ve güvenliğin,barışın,huzurun,hürriyetin,eşitlik ve insan sevgisinin sembolü olarak bir ev yapmaya çağır!
BAYRAM
Hareket bitti ve biraz sonra hacc sona erecek.
Nerede?
Minada!
Şaşırtıcıdır ki,Mekkenin komşusu olan yerde!Neden hacc Mekke ve Kabe yanında bitmez de,burada biter?Haccın bu sıralarını anlamalısın.Bu kalabalığın ortasında ne yaptığının tam anlamıyla bilincinde olmalısın.Burada düşünebilmelisin;evini bir köşesinde veya hayallerinde değil!Hacc,birlikteliği teşvik eden bir bütünlüktür.Allah,İbrahim,Muhammed ve insanlarla karşılaşılan yerdir.
Çeşitli ırk,kabile,dil ve sistemlerden gelmiş insanların oluşturduğu karışık bir meclis;ama kültür,inanç,amaç ve sevgide bir bütündür bu grup!Bunlar seçilmiş kişiler,yöneticiler veya özel bir sınıf değil;değişik sosyo-ekonomik düzeylerde türlü etnik kökenlerden gelmişlerdir.
Haccı anlamak ve tanımlamak,gidebilmek ve şimdiye kadar söylediklerimizi yapabilmek demektir;yanlış anlaşılan şekliyle zengin olmak demek değildir. Hacc,servet üzerine konan bir vergi değil,namaz gibi bir farzdır.Onu tarif etmek,bir başka farzda olduğu gibi,yaptıklarını anlayabilecek akılda ve yetenekte olmak demektir.Ortak,özel sorunları olan,değişik ulusların temsilcileri toplanır burada.
Dr. Ali Şeriati
Minadaki üç putun İbrahimi aldatmaya çalışan şeytanı temsil ettiğini hatırla.Kişinin kendini bir tür kölelikten kurtarması için üç bölümü de görmek zorunda olduğu doğru değildir.
Bencil olmamalı,kendi-kendinelikle nitelenen hayvan gibi oluşu yenmeli ve İbrahimin makamına yükselmelidir.Yani her şeyi Allah için yapmalıdır.Üç put,Hacc-ı Ekberin üç bölümünün karşıt tezi değil midir?
Birinci put(cemre-i ula):Arafatın düşmanı
İkinci put(cemre-i vusta):Meşarın düşmanı
Üçüncü put(cemre-i ukba):Minanın düşmanı
Bu üç put,İbrahimin sorumluluğu yerine getirmekten alıkoymak için insanoğlunun yolunda tuzağa yatmış kuvvetli şeytani güçleri temsil etmiyor mu?Ne yapıyor onlar;gerçek rolleri nedir?
Çağrıyı değiştirip olumsuzlaştırmak!
İnsanın evrimi ve sorumluluklarını yerine getirme sürecinde şer güçler zayıf yönlerine hücum ederek insanı yaralarlar!Üç putu daha iyi tanımamıza yarayan bir diğer gösterge, bağımsız ve her birinin kendine özgü kişiliği olmasına rağmen,sıkı fıkı arkadaş oldukları ve insana karşı elbirlik çalıştıkları gerçeğidir.Bir başka söyleyişle,üç adet ayrı put,bir şeytanı (İblis) temsil eder!Üç yüzlü bir varlık veya bir kaynaklı üç varlık sözkonusudur;üçlemenin tam anlamı budur işte!Aşağıdaki örnekler bu kavramı açıklıyor:
Yahudilikte:Fihlun denilen üç Uknum
Hıristiyanlıkta:Baba,oğul ve Ruhul Kudüs
İranda:Ahura Mazda ve Azergosnep,Istahr ve Bezinmehr denilen üç ateş.
Nedir şirk?Dünya ile ilgili sorunlara dayanan inanç şekli olan bilimsel tarih felsefesine (marxizim) göre şirk,temel yapısına uygun bir alt yapıya sahip maddeciliğe dayalı sistemdir. Amacı,kişinin ben bilincini bozmaya yöneliktir.Bu teori şirk için doğru kabul edilebilirse de, tevhid için kabul edilemez.
Şirk ve tevhid,birbirine temelde iki zıt kavram olup aynı kaynaktan gelmeleri ve benzer işlev görmesi imkansızdır.Tarih boyunca bu iki inanç arasında savaşlar olmuştur(şirke karşı tevhid).Bununla birlikte,sosyal alanda uygulanışları açısından,bu iki kavram karıştırılır ve ne yazık ki,bu şekilde tevhid tarafından maskelenen şirk uzun ömürlü olur!
Başlangıçta,Hıristiyanlık da bir tevhid diniydi.Viznu ve Ahura Mazdanın olduğu gibi Hepsi de tek bir tanrı(Allah) inancına dayanıyordu.Tevhidin bütün dinlerin kökü olduğu,fakat tarihin ve çeşitli sosyal sistemlerin etkisinin,tevhid inancını ve bir tek toplum düzenini değişik,ırk,sınıf ve uluslara dönüştürdüğü,daha açık bir söyleyişle tevhid inancının şirke dönüştüğü kuşkusuz ileri sürülebilir.
Adem,arkasında iki oğlu,Habil ve Kabili bıraktı.Yoksul bir çiftçi olan Habil,zengin bir ağa olan kardeşi Kabil tarafından öldürüldü.Şimdiye kadar Kabilin öldürüldüğünü kimse işitmemiştir.Demek ki,Ademin yerini inançsız,gasıp,hırslı,katil ve babasının oğlu demeye dilimizin varmadığı Kabil almış ve tarih boyunca Kabilin çocukları insanların yöneticileri olmuştur.Toplumlar büyüdükçe değişti ve sistemler daha karmaşık bir şekle büründü. Bölümler,uzmanlıklar ve sınıflamalar doğdu.Yönetici Kabil,yüzünü de değiştirdi.
Günümüz toplumlarında yüzünü politikanın,ekonomi ve dinin arkasına gizlerken,bu temel üssünde kuvvetli özel güçlerini sürdürmekten geri kalmadı.Kabil üç ana zulüm mekanizması ortaya çıkardı;servet,despotizm ve sömürüyü doğuran iki yüzlülük ve beyin yıkama teknikleri!Bu üç güç,tarifini en iyi şekilde tevhide bulur:
Firavun:Zulmün sembolü.
Karun:Sermaye ve kapitalizmin sembolü.
Belamüzen bekçisi din adamlarının sembolü.
Ve şirk bu üç durumu,baba,oğul ve Ruhul Kudüs şeklinde üç boyutlu bir sistemle açıklar.
Allah yerine kendilerine tapınmaya çağırırlar seni.
İbrahimin yerinde olduğunu unutma!İsmailini sevmeni istiyorlar ki,seni aldatabilsinler, soyabilsinler,aklını karıştırabilsinler,değerini ve görüşlerini değiştirip saptırabilsinler!
Ey hacı,şu anda Minadasın,ateşle silahını!İsmailini kurban yerine getirdin.
İbrahim gibi,üç putu vur ve devir!Ey İbrahimin izleyicisi ve tevhidin askeri,üç putu yok et! Zilhiccenin onunda güneş doğduğu zaman,ordunun kalanıyla birlikte ve ihramlı olarak Meşarda uyan,Mina sınırını geç ve ilk hücumunda son putu vur!Önce vurulması gereken bu son kimdir?
Firavun,
Karun,
veya Belam?
Bu üç şekil,Kabilin üç gücünü,şeytanın üç yüzünü temsil eder ve üçlemenin sembolüdür.
Firavunu vur ki:Hüküm ancak Allahındır.
Karun'u vur ki:Mal ancak Allahındır.
Belamı vur ki:Muhakak,dinin tamamı Allahındır.
İnsanların,Allahın temsilcileri,yani yeryüzünde halifeleri olduğunu hiç unutma.Bu dünyaya ancak takva sahipleri varis olacaktır.
Şüphesiz ki sizin Allah katında en şerefliniz,takvaca en ileride olanınızdır.(Hucurat,13)
Bir başka deyişle;tevhid inancına göre dini hükümleri uygulayacak olan insanlardır.Herkes yalnızca kendi işlerinden değil,başkalarının işlerinden de sorumludur!
Putlarla hangisinin zulmün sembolü olan Firavunu temsil ettiğini kendi kendine sorabilirsin.Hangisi sermaye ve sermayeciliği(kapitalizm) sembolü olan Karundur?Ve düzen bekçisi din adamlarının sembolü olan Belam hangisidir?
İbrahimce bir aklı olan herhangi bir kişi,kişisel görüşlerine,sosyal değişim için önderdiği metodlara,sorumluluklarına ve içinde yaşadığı toplumun sosyo-ekonomik yapısına dayanarak son putu(şeytan) şu şekillerde düşünebilir:
Firavunolitikayı yönlendiren,insanları despotik,zalim ve faşist bir yönetim altında yaşatanlar.
Karun:Ekonomiyle ilgilenen ve ekonomiyi çevresinde toplumun kurulduğu bir yapı olarak görenler.
Belam:Halkın cehalet,zayıf düşünce,ve tevhid örtüsü altında şirke bağlanmasına neden olan din adamları.
Mekkeye yaptığım ilk iki gezide(hacc) son putu Belam olarak düşündüm. Kurşunum b u niyetle vurdu onu;özellikle bu düşüncemi Kuranın şu ayetiyle uyum içinde bulduğum için: Onlar,Allahı bırakıp bilginleri,rahipleri, Meryemin oğlu Mesihi rabler edindiler. (Tevbe,31)
Allah zulmü,cehaleti ve zulün bekçiliğini lanetler.İnsanları doğru yola götüreceğine,bilerek ya da bilmeyerek doğru yoldan uzaklaştıran bazı sözde manevi liderleri eleştirir.Onlara kızar ve şöyle buyurur:(Onların) hali koca koca kitaplar taşıyan eşeğin hali gibidir.(Cuma,5)
Artık onun sıfatı,o köpeğin hali gibidir ki,üstüne varsan dilini sarkıtıp solur,yahut kendi haline bıraksan yine dilini sarkıtıp solur.(Araf,176)
Hipotezlerimin bir diğer delili,Allahın Kuranın son suresinde geçen güçlü sözlerdir. Burada Allah,insanlığın rehberliği ve hürriyeti gibi büyük bir sorumluluğu olan Hz.Peygamber(saa)e seslenir.Ona korunma altında olmadığı bir tehlikeyi ve dolayısıyla Allaha sığınması gerektiğini anlatır.Bu surede Allahın şu sıfatları vardır:
(Rabb):Efendi,hakim,sahip,mürebbi
(Melik):Hükümdar,yönetici
(İlah):Lider,önder
Bunlar,şeytanın sürekli olarak kendine yakıştırmaya çalıştığı niteliklerdir.Ve burada ise yalnızca Hz.Allaha ait olduklarını görüyoruz.Ve Hz.Peygamber (saa) gibi bir kişiye Rabb,Melik ve İlah olan Allaha sığınması öğüdünde bulunuluyor.
Neden korunacaktır o?Hannasın tehlikesinden!Kimdir Hannas?
O sinsi hannasın şerrinden,ki o insanların göğsüne daima vesvese verendir.(Nas,4-5)
İbrahimin şeytan tarafından aldatılmaya zorlandığı Minada son put hannası temsil etmektedir.Hannas,para kazanmak için inancını satan bir manevi ldier,bilgisini satan bir bilimci veya bir hain aydındır!Kuran-ı Kerim,bu grup insanların hareketlerini en yıkıcı,en parçalayıcı,saptırıcı ve bir zamanlar birlikte huzur içinde yaşayan bir ümmet olan insanlığın tarihinde ayrıcalıklar meydana getirici olarak görüyor.
Bu grup bilerek birbirlerini kıskanan,saldırgan ve kaba manevi liderlerin yargıçları olma sorumluluğunu da üzerine aldı.
İnsanlar bir tek ümmeti;Allah müjdeleyiciler ve korkutucular olarak nebileri gönderdi ve beraberlerinde hakla kitabı indirdi.(Bakara,213)
Fakat Hacc,benim aklımın kavrayabildiğinden çok daha anlamlı!Her hacca gidişimde çok şey öğrendiğim ve bir dahaki haccımın yararsız bir tekrardan başka bir şey olmayacağı şeklindeki düşüncemin doğru olmadığını anladım!Ve sen,sevgili okuyucum,benim anlattıklarımın hacdan öğreneceğin şeylerin tamamı olduğunu sanma!
Hayır,hayır,hayır!
Bu,hacda yapılanları anlatma amacı taşıyan bir kitap değil;yalnızca seni düşündürecek bir ek broşür.Bu kitap,sahne yöneticisinin,dünyanın yöneticisi olduğu şahane ve sembolik gösteriyi açıklamak ve özetlemek için yazılmış,sınırlı yeteneğimin bir ürünüdür.Açıkçası,bir denizi kaba dökmeye giriştim!?
Her hacca gidişimde önceki girişimlerimden bazılarını düzeltmeye,yani yorumlarımı tamamlamaya çalıştım;fakat,yeni şifreler ve anlamlar keşfettim.Son haccım boyunca kendi kendime sordum:Sahne yöneticisinin bile özelleştirmediği bir şeyi neden özelleştireyim(her puta niye isim veyim?)
Her bir putun kimliğini belirtmek gerekli olsaydı,bunu sahne yöneticisi yapardı!Herhangi bir kimliğin olmayışı,kendi içinde bir kimlik ortaya koyuştur.
Her biri ayrı ayrı diğerleri temsil ederken,üç putun birini temsil ettiği doğru değil midir?
Üç ayrı putun oluşu,birbirleriyle ilişkisi olan üç gücü tanılıyor.Bir kimliğin olmayışı,birinin diğer ikisi arasında gizlendiğini gösteriyor.Bu nedenle,bir putu vururken diğerlerini vurmaya da niyet et.
Bırakın bunları,sosyoloji,felsefe,tarih,psikoloji gibi sınıflamalar bile bizim basit kafalarımızda ve (ilgi alanlarına dayalı olarak) okumuş insanlar arasındadır.Haccın yaratıcısı herhangi bir kültür veya medeniyette,herhangi bir dönemde,sosyal sistemde,sosyal yapı, sosyal sınıf ve sosyal ilişkilerde,üç güçten birinin yönetici,diğerlerinin de onu destekleyicileri olduğunu bilir.
Birini vurmakla zafer kapısını açacak ve Bayramı kutlamaya başlayacaksın.
Bu nedenle,kurşununla birlikte Minaya geldiğinde hücum etmeli ve önce son putu öldürmelisin.
Hacceden kişinin,gelişmiş bir kapitalist toplumdan,orta çağ sosyal sisteminin geçerli olduğu az gelişmiş bir toplumdan veya faşist,diktacı ve kralcı bir toplumdan geldiğine bakılmaksızın, hepsi de aynı putu,ama değişik niyetlerle vurur!
Son put,diğer ikisine destek de olur.
Firavun Karun'un soygununu kanunlaştırır;Karun,parasıyla Belamı destekler; Firavun Belamı gücüyle destekler ve Belam,tıpkı bizim bir diğerini desteklerken,kendimizi desteklemek için her birinin elini tuttuğumuz gibi,Firavunun gücünü Kadir-i Mutlakın gücüyle özdeşleştirmeye yeltenir.
Bu nedenle,İbrahimin sorumluluğunu yüklendiğinden nereden gelirsen gel, hangi sisteme ait olursan ol önemli değil.
Üç putu da vurmak niyetiyle sonuncuyu vur ki,şeytanın üssünü dağıtıp, aldatıcı zorlamalarını boşa çıkarabilesin!
Böylece sonuncuyu vurdun mu?
Yüzünden mi?
Başından mı?
Kurşunlar değdi mi?
Yedi kurşun mu?
Yedi kez,yaratılış günlerinin sayısını,yedi kez gökleri ve bir haftaki günlerin sayısını,yedi kez gökleri ve bir haftadaki günlerin sayısını sembolize eder. Yani yaratılışla başlayan ve ahirete kadar sürecek bitmeyen bir kavga; ateşkessiz bir savaş ve hiçbir putla barışçı ilişkide bulunmama.Her zaman Minadaymışsın ve putlarla savaşman gerekiyormuş gibi düşün.
Ey İbrahim,son put düştüğü zaman şeytan sakatlanmış ve kurşunlarının sağanağı altında can vermiştir!Ey insan,Allahın yeryüzündeki halifesi!Allahın yaptığı gibi şeytanı def ettin! İnsana secde etmeyi reddeden tek meleği bozguna uğrattın.
Şimdi artık İbrahim gibi hürsün;çağrıyı duyacak ve gerçeği tanıyacaksın.Son putu vurduktan sonra İsmailini kurban et.Gerçek uğruna ve aşk için her şey kurban edilebilir. Sevgi dolu bir kalple,İbrahimin adımlarıyla kurban yerine doğru ilerle.
Bir elinle İsmaili tut(İbrahimin İsmaili senin için ne veya kimse) ve diğer elinle,önünde kendisiyle İsmailin başının kesileceği inancının kılıcını kavra.Ne yaptığının bilincinde olarak,hiçbir şeyi görme ve Allahın yardımını iste.
Ey insan,gerçek aşk için İsmailini kurban et ve Minada bir koyun kes!Allah Teala kana susamış değildir ve İsmailine ihtiyaç duymaz.Fidye olarak sana koyun gönderecektir.Bir kurban keserek şeytanın sembollerini unutup öldürmen için,evinin köşesinden Mina kesim evinin kan gölüne getirildin.
İsmailini Allah yolunda kurban etmeye bir kez karar verdin mi,şeytanı yenmiş olacaksın. İsmail kurtuldu ve yanı başında vakarla duruyor.
Ne kadar şaşırtıcı?Ne büyük dersler öğretiliyor bu dağlarda insana. İbrahim(as)in yaptığını yaptın.İsmailin yanında.Kurban ettiğin,onun sevgisi. İsmail,Allahın bir hediyesidir;Allah onu sever ve fidyesini ödeyecektir.
Minadan döndüğünde,İbrahim gibi davranmak ve çağrıyı her tarafa yayma sorumluluğunu kabul emek için verdiğin sözü hatırla.
Halkına git!Onları bir güvenlik ülkesi kurmaya,güven dolu bit toplumda yaşamaya ve güvenliğin,barışın,huzurun,hürriyetin,eşitlik ve insan sevgisinin sembolü olarak bir ev yapmaya çağır!
BAYRAM
Hareket bitti ve biraz sonra hacc sona erecek.
Nerede?
Minada!
Şaşırtıcıdır ki,Mekkenin komşusu olan yerde!Neden hacc Mekke ve Kabe yanında bitmez de,burada biter?Haccın bu sıralarını anlamalısın.Bu kalabalığın ortasında ne yaptığının tam anlamıyla bilincinde olmalısın.Burada düşünebilmelisin;evini bir köşesinde veya hayallerinde değil!Hacc,birlikteliği teşvik eden bir bütünlüktür.Allah,İbrahim,Muhammed ve insanlarla karşılaşılan yerdir.
Çeşitli ırk,kabile,dil ve sistemlerden gelmiş insanların oluşturduğu karışık bir meclis;ama kültür,inanç,amaç ve sevgide bir bütündür bu grup!Bunlar seçilmiş kişiler,yöneticiler veya özel bir sınıf değil;değişik sosyo-ekonomik düzeylerde türlü etnik kökenlerden gelmişlerdir.
Haccı anlamak ve tanımlamak,gidebilmek ve şimdiye kadar söylediklerimizi yapabilmek demektir;yanlış anlaşılan şekliyle zengin olmak demek değildir. Hacc,servet üzerine konan bir vergi değil,namaz gibi bir farzdır.Onu tarif etmek,bir başka farzda olduğu gibi,yaptıklarını anlayabilecek akılda ve yetenekte olmak demektir.Ortak,özel sorunları olan,değişik ulusların temsilcileri toplanır burada.
Dr. Ali Şeriati