Hacc -- 3. Bölüm

SuskunDervis

Kayıtlı Üye
KABE

Oldukça sade bir şekilde döşenmiş ve araları tebeşirle doldurulmuş,siyah taşlardan Kabe boş bir küp şeklindedir.Yapacağın hiçbir şey yoktur.Burada…Kimse yok!Bakacak hiçbir şey yok! Görünen yalnızca boş bir oda(küp).Hepsi bu kadar mı?İnancımızın,ibadetlerimizin,sevgi, hayat ve ölümümüzün merkezi burası mı?

Sorular ve kuşkular doğar zihninde.Ben neredeyim?Burası neresi?Gördüğün,Kabe hakkında hayallerinin tam zıddıdır.Duvarlarına ruhani bir sessizlik sinmiş mimari bir güzellik(bir saray örneğin) düşünüyordun belki.Veya içinde önemli bir insanın bir kahraman,bir dahi,imam veya peygamberin mezarının bulunduğu yüksek bir türbe olarak gözünün önünde şekillendirmiş de olabilirsin.Hayır,o bunların hiçbiri değil,açık bir alan,boş bir oda…Ne mimari bir hüner, güzellik,sanat,yazı ve üstünlük yansıtıyor,ne de içinde mezar var.Dikkatini,duygu ve hafızanı çeken hiçbir şey ve hiçbir kimse yok.

Orada,Allah hakkındaki düşünce ve duygularını karıştıracak bir şeycikler olmadığını fark edeceksin.’Mut’ ve ‘sonsuz’ olanla temasa geçmek için uçmak istediğin Kabe duygularının çatısıdır.Kısa ve parça parça dünyanda başaramadığın bir şey bu.Yalnızca düşünebiliyordun, ama şimdi yönü olmayan ‘Mutlak’ı,Allah’ı görebiliyorsun!O,her yerdedir.

Kabe’yi boş görmek ne kadar güzel!Orada,hacc için bulunduğunu hatırlatıyor.Varacağın son nokta değil Kabe,yön gösteren bir kılavuz o.

Kabe,yalnızca bir köşetaşı,yol gösteren bir işarettir.

Sonsuzluğa varmaya karar verdikten sonra hacca başlarsın.Hacc,Kabe’ye doğru değil, Allah’a doğru olan sonsuz bir harekettir.Kabe artık hiçbir şeyin yapılamadığı son değil, başlangıçtır.Allah,İbrahim,Muhammed ve insanların karşılaşacağı yerdir.Ancak zihninin kendinle meşgul olmadığı zamanlarda bulunacaksın oralarda.Yalnızca insanlardan biri olmalısın!Herkes tek bir elbise içinde.Allah’ın pak kulu ve yakını olmakla şereflendirilmiş bulunuyorsun.Herhangi bir kişiden daha çok şefkat doludur kullarına karşı O.O’nun mülkü ve evi olan Kabe’ye de “İnsanların Evi” denir.

“Şüphesiz alemler için,çok feyizli ve ayn-ı hidayet olmak üzere konulan ilk ev elbette Mekke’de olandır.”(Al-i İmran,96)

Hala kendine bağlanmış ve kendini düşünüyorsan,bu kutsal eve girmene izin verilmez.

Mekke’ye ‘Beyt-i Atik’ denir.’Atik’ hür oluşu temsil eder!Mekke kimseye ait değildir. Hükümdar ve zalimlerin sultasından azadedir;dolayısıyla kimse onu yönetimi altında tutamaz. Allah Mekke’nin sahibidir,insanlar da içinde oturanlrdır.

“Kasr” kolaylığından faydalanarak,evinden 40 mil uzağa gittiğinde ibadetlerini kısaltabilirsin.Fakat Mekke’de,nereden ve ne kadar uzaktan gelirsen gel,ibadetlerini tam yaparsın;çünkü orası senin yurdundur,halkı senin kardeşlerindir ve güvenliğin tamdır.Bir ziyaretçi değil,tersine kendi evinde bulunuyorsun.

Mekke’ye gelmeden önce kendi ülkende sürgün hayatı yaşayan bir yabancıydın.Ama şimdi, Allah’ın ailesine katılmaya çağrıldın. İnsanlık,dünyanın en kıymetli hazinesi bu eve çağrılır. Bir fert olarak eğer kendini düşünüyorsan,kimsesiz,evsiz ve barınaksız bir yabancı olduğunu hissedeceksin.Bu nedenle,benliğinden gelen eğilimleri at;işte o zaman Ev’e girip aileye katılmaya hazırsın demektir.Allah’ın ailesinin kıymetli bir ferdi ve dostu olarak kucak açacaklar sana.

Tarihin en eski ve en mükemmel insanı İbrahim(as) hayalde canlandırılabilir.O, yeryüzündeki bütün putları redderek yalnızca Allah’ı sevdi ve O’na itaat etti.Kendi elleriyle Kabe’yi yaptı.Bu yapı,yeryüzünde Allah’ın evidir.

Bina oldukça sadedir.Acun dağlarının siyah taşları birbiri üstüne döşenmiştir.Ne bir desen vardır,ne de bir süsleme.Kabe ismi,mimari dilde ”küp” demektir,ama neden bir “küp?”Renksiz ve süssüz,niye bu kadar sade?Çünkü,Allah’ın rengi ve şekli yoktur;O’na benzer hiçbir şey de yoktur.İnsanın aklına gelebilecek hiçbir model veya hayal O’nu temsil edemez. Her şeye kadir ve mekandan münezzeh olan Allah ‘mutlak’tır.

Kabe’nin herhangi bir yönü yoksa da (çünkü küp şeklindedir) ibadetlerinde Kabe’ye dönmekle Allah’ın yönünü seçiyor ve O’na dönüyorsun demektir. Kabe’nin yönünün olmaması kavranılması güç bir şey görülebilir.Yine de,evrensellik ve mutlaklık hakimdir.Altı yanı(yüzü) olan yapıya uygun şekil küptür.Bütün yönleri içine alır Bütün yönleri içine alır ve aynı zamanda tamamı da yönsüzlüğü sembolize eder!Bunun özgün simgesi de Kabe’dir.

“Doğu da Allah’ındır,batı da,onun için nereye döner,yönelirseniz,Allah’ın yüzü oradadır.” (Bakara,115)

Kabe’nin dışında ibadet ederken O’na dönmen gerekir.Kabe dışındaki bütün yapılar kuzeye, güneye,doğuya,batıya,yukarıya veya aşağıya bakar.Kabe farklıdır,bütün yönlere bakar,ama hiçbir yöne bakmaz.Allah’ın gerçek bir sembolü gibi pek çok yönleri vardır,ama yine de belli bir yönü yoktur.

Kabe’nin batısına doğru,Kabe2ye bakan yarım daire şeklinde bir duvar vardır.Adına “Hicri İsmail “ denilir.Hicr bir eteğin simgesidir,yarım ay şeklindeki bu duvar bir eteği andırır.

İbrahim’im zevcesi Sara’nın Hacer isminde Habeşistanlı siyah bir cariyesi vardı.Sara’nın, kocası İbrahim’e çocuğu olması için yatak arkadaşlığı etmesine ses çıkarmayacak kadar yoksul ve alçakgönüllü idi.İbrahim’in zevcesi olma şerefinin yanı sıra,daha çok şereflendirmek için Allah Hacer’in eteğinin sembolüyle Kabe arasında bir ilgi kurdu.

Hacer’in eteği İsmail’in doğduğu yerdi.Hacer’in evi oradadır;mezarı Kabe’nin üçüncü sütununun yanındadır.Hiç kimsenin,peygamberlerin bile camiye gömülmesi düşünülemezken, siyah bir kadının evinin Allah’ın eviyle yan yana olması ne kadar şaşırtıcı!Hacer,İsmail’in annesi orada gömülüdür!Kabe O’nun mezarına doğru uzanır.Bu demektir ki,Allah’ın evi, onun eteğine doğrudur.

Duvarla Kabe arasında dar bir geçit vardır.Kabe’yi tavaf ederken Allah duvarın etrafında dönmeni(geçitten geçmeni değil) emretmiştir,aksi halde haccın kabul olunmaz.

Tevhide inananlar ve Allah’ın haccetme çağrısını kabul edenler Kabe’yi tavaf ederken bu eteğe dokunmamalıdır.Siyah bir Afrikalı cariye ve iyi bir annenin mezarı şimdi Kabe’nin bir parçasıdır,insanlarca sonsuzluğa kadar tavaf edilecektir!

Allah(c.c) ulu ve muhteşem uluhiyeti içinde tamamen kendi kendinedir, yalnızdır.Kimseye ve hiçbir kimseye ihtiyaç duymaz.Yine de,sayısız ve sonsuz yaratıkları arasından birini,insanı, onların en şereflisini seçmiştir.

Bütün insanlığın arasından bir kadını,
Bütün kadınların arasından bir cariyeyi,
Ve bütün cariyelerin arasından siyah bir hizmetçiyi!
Yaratıklarının en zayıfı ve en acizine yanında bir yer ve evinde bir oda vermiştir.

İslam toplumunda ‘meçhul asker’ böyle seçilir.

Hacc menasiki Hacer’in hatırlanmasıdır.’Hicret’ kelimesi,’muhacir’ kelimesi gibi kökünü O’nun isminden alır.

“Örnek muhacir,Hacer gibi davranandır.”(Hz.Muhammed)

Hicret,Hacer’in yaptığıdır.O,aynı zamanda vahşetten medeniyete ve küfürden İslam’a bir geçiştir de.

Hacer’in ana dilinde ismi ‘şehir’(Medine) demektir.Bu siyah Habeşli cariyenin ismi bile medeniyetin sembolüdür.Öyle ki,O’nun kine benzer bir göç,medeniyete doğru bir harekettir!

Hacer’in mezarı,Kabe’yi tavaf ederken ortada kalır.Sen ey,kendini her şeyden koparmış ve Allah’ın hacc çağrısını kabul etmiş olan muhacir,aynı anda Allah’ın Kabe’sini ve Hacer’in mezarını ziyaret edeceksin.

Bu satırlar neler anlatıyor?Kavranması güç!Fakat hürriyet içinde yaşadıklarını ve insanlığı koruduklarını sananlar için bu olayın önemi anlayışlarının kapasitesini çok aşar.

TAVAF

Bir taşın çevresinde daireler çizerek kükreyen bir ırmak gibi,Kabe’yi de oldukça heyecanlı bir insan kalabalığı sarar.Güneş sisteminde kendi yörüngelerinde yürüyen yıldızları andıran insanların ortasında tıpkı bir güneş gibidir Kabe.İnsanlar çevresinde daireler çizerek dönerler. Kabe,Allah’ın ölümsüzlüğünü ve sonsuzluğunu sembolize eder.Dönen daireler ise, yaratıklarının sürekli hareket ve değişimlerini temsil eder.

Süreklilik+Hareket+Disiplin=Tavaf

Bu,tüm dünyanın bir benzeridir.Bir parçacığın(insan) yönlendirilişini içine alan tevhid fikri üzerine kurulmuş düzenin bir örneğidir.Allah varlığın ortasındadır;bu bir günlük geçici dünyanın odak noktasındadır.Fakat sen olduğundan olman gerekene doğru durum değiştiren bir parçacıksın.Her durumda ve her zaman ‘Kabe’ ya da ‘Allah’ ile aranda değişmez bir mesafe bulundur!Bu mesafe,bu düzende seçtiğin yola bağlıdır.

Kabe’ye dokunmaksızın,orada duramazsın da.Herkes birlikte Kabe’nin çevresinde döner.Bu tek bir dönüştür,bir insan grubunun dönüşüdür.Hiçbir ayrı kişilik,yani erkek veya kadın,siyah veya beyaz hiçbir ayrım yoktur!Bir kişinin bütün bir ‘insan topluluğuna’ dönüşmesidir.Bütün ‘ben’ler,Allah’a yaklaşma amacıyla ‘ümmet’ oluşturacak şekilde birleşir ve ‘biz’ olur.

Allah’ın yolu,insanların yoludur.Bir başka deyişle,Allah’a yaklaşmak için önce insanlara yaklaşmalısın.Bu nasıl olur?Takva sahibi olmak için,kendini manastıra kapatan bir rahip olarak değil,alana etkin bir şekilde girerek insanların sorunlarına bütün ağırlığın ile eğilmelisin.Ama bu,beraberinde cömertliği,sadakati,benliğini reddetmeyi,hapis ve sürgünlerde eziyet çekmeyi,işkence ve cefa çekmeyi ve türlü türlü tehlikeleri getirir.Bu, insanlarla nasıl bir arada bulunacağını ve Allah’a hangi noktadan yaklaşacağını gösterir, Hz.Muhammed(saa) şöyle buyuruyor:”Her dinin kendine özgü bir ibadeti vardır;bu,İslam’da cihaddır.”

Tavaf süresince Kabe’ye giremez ve çevresinde her hangi bir yerde duramazısn.Kalabalığa katılmalı ve kalabalıkta kaybolmalısın.Tavaf eden insan çağlayanının içine dalmalısın.Hacı olmanın yolu buradan geçer.Bu eve gelmek isteyen herkese,toplu bir çağrıdır bu.Neler görülebilir?Çevresinde beyaz bir insan seli dönerken,Kabe yerinden kımıldamaz.Herkes bir renk ve modelde giyinmiştir.Ne bir ayrım,ne de bir üstünlük söz konusudur;gerçek bütünlük ve evrenselliktir sergilenen.

Kabe’nin dışında herkesin kendine özgü yolları vardır.’Bütünlük’,yalnızca teorik bir kavramdır.’İnsanlık’ yalnızca bir fikir,mantıki ve teorik bir kavram.Kabe’den uzakta insanlar isimleriyle,uluslarıyla veya ırklarıyla tanınırken,Kabe’de bu özelliklerin yerini onları belirlemeye yarayan bütünlük ve evrensellik kavramları alır.Dolayısıyla ‘insanlığı’ temsil eden,tavaf eden ‘insanlar’dır.

Eğer,hala kendinleysen,tavaf eden insan çemberinin bir parçası değilsin. Irmağın içinde değil,kenarında duran bir misafir gibi oluyorsun.Ama kendilerinden kopanlar canlıdırlar ve toplumca hareket etmektedirler. Kendilerinden ayrılmayanlar ise çürümüştürler ve ölüdürler. Kendi sistemlerinin yörüngesi havasında gezinen parçacıklar gibidir onlar.Fakat Kabe’de sana kendini tanıman,varlığını göstermen ve sonsuzluğa ermen öğretilir.Kendi kendinle olmayı bırakmalısın.

Cömertlik,başkalarına yardımcı olmak ve kendini ümmete adamakla benliğini keşfedecek ve gerçeği göreceksin.Allah yolunda hayatından vazgeçtiğin zaman,sıcak kanınla şehadete erecek ve şehid diye çağrılıcaksın.Şehadet var olmak,canlı,görülebilir ve dokunabilir olmaktır. Bir şehid,ölmez bir şahit ve ziyaretçi ‘sonsuz hayatın’ bir örneğidir.

“Allah yolunda öldürülenlere ölüler zannetmeyiniz,tam tersine onlar diridirler ve Rablerinin yanında rızıklanırlar.”(Al-i İmran,69)

Allah’ın yolu insanların yolu olduğundan,tek tek değil topluca izlenmelidir.Ya fert olarak yapılan ibadetler?Onlar;sadakatini,en yüksek düzeyde cömertliğini göstermen,kendi kendine olmayı reddetmen ve başkaları uğruna fedakarlıkta bulunman için seni eğitmek amacıyla yapılır.Son hedef,istenilen insan olmandır.

İnsan Allah’ın temsilcisidir.Allah istediği sürece,temsilcisi ve emanetçisi (halifesi) var olacaktır.Bu kişi bir ‘insan’ olarak ölürse sonsuza değin yaşayacakır;çünkü kişi yok olabilir, ama insan sonsuzdur.Bir ırmağın parçası olmayan yada denize akmayan bir parça suyun çiğden farkı yoktur.Ömrü yalnızca bir gece olup,güneşin ilk gülümseyişi ile yok olacaktır.Ey insan, akmak,denize dalmak ve sonsuzluğa ulaşmak için ırmağa katıl:Ey çiğ,niçin sana yaratılışının ahengini hatırlatan ırmağın kıyısında bekliyorsun?İlerle ve insanların arasına gir! Fakat girmeden önce,neyi ve niçin yaptığının tamamen bilincinde olmalısın.Bunu,ne kendin, ne öyle olması gerektiği ne de politika için değil.Allah için yaptığını kabul etmelisin!Burada her hareketinin önemli bir anlamı vardır.Bu sonsuz hareket tam bir disiplinle yönetilir. Dünyanın düzenini aksettirir.

HACERU’L ESVED VE BİAT

Tavaf,Haceru’l Esved’in bulunduğu noktadan başlar.Burası,evrenin düzene girdiği yerdir. Diğer insanlara katılıp okyanusa dalan bir damla gibi aralarında kaybolmalısın.Bu,hayatını sürdürme yolu,’yörüngeni’ bulma yoludur.Eğer insanlara katılmazsan yörüngeni bulamayacak ve Allah-u Azimuşşan’a yaklaşamayacaksın.Önce sağ elinle Haceru’l Esved’e dokunmalı veya ona işaret etmelisin.Sonra da,hemen insanların arasında yok olmalısın. Bu taş neyi sembolize eder?O bir eli,bir sağ eli sembolize eder!Ve kimin sağ elini?Allah’ın sağ elini!

“Haceru’l Esved,yeryüzünde Alalh’ın sağ elidir.”(Hz.Muhammed)

Eskiden,kişi ve kabileler diğer kabile şefleriyle anlaşmalar yaparlardı. Bu,çöldeki hayat ve varlıklarını güvenlik altına almak içindi.Anlaşma,bir bağlılık olarak bilinirdi.Acaba nasıl olurdu bu anlaşmalar?İlgili kişi,müttefiki olması için diğerinin sağ elini tutup sıkardı.Böylece önceki bağlılıklarının uzatıldığı kendiliğinden ortaya çıkardı.

Haceru’l Esved’in yanında yolunu,geleceğini ve hedefini seçmelisin.İnsanlara katılırken, Allah’ın uzatılan sağ elini sıkmalı dolayısıyla Allah’ın müttefiki olmak için and içmelisin.Bu, şekilde bütün önceki bağlılıklardan kurtulacak;ne yeryüzündeki güçlerin,iki yüzlülerin,kabile şeflerinin,yöneticilerin,ne de Kureyş aristokratlarının,para ve toprak ağalarının müttefiki olacaksın;artık hürsün.

“Allah’ın eli,onların eli üzerinedir.”(Feth,10)

Allah’ın eline dokun.Önceki bağlılıklarla ellerini bağlayan her şeyden sütündür o.Allah’ın elini sıkırp,O’na verdiğin ilk sözü(kalu bela) yeniden kuvvetlendirerek hürriyetini elde edince insanlara katılmak artık görevin olmaktadır. Durma yürü.’Yörünge’ni bulmalı ve yönünü seçmelisin.Sisteme gir,diğerleriyle birlikte hareket et.Tavaf eder ve Kabe’ye yaklaşırken, büyük bir ırmağa karışan küçük bir dere gibi hissedeceksin kendini.Bir dalgaya kapılarak-kendini değil-ayakların yerde kesilebilir.Birden,yüzdüğünü ve bu selin seni taşıdığını görürsün.Ortalara yaklaştıkça kalabalığın baskısı seni öylesine sıkar ki,yeni bir hayat bahşedilir sana.Artık insanlardan bir parça,canlı ve sonsuz bir insansın!’Kendi kendine’ hareket etmiyorsun,seni ‘başkaları’ sürüklüyor.Onlara,’katılmış olmak için’ değil,severek karış.

İbrahim’in Rabb’ini gör,kendini Allah’a yaklaştırırsan,O da seni başkalarına yaklaştırır. Böylesine derin,zarif ve güzel yolda seni sevgisinin çekici güçleriyle başkalarına yaklaştırır. Burada Allah’ı görmek için bulunuyorsan da,kendini insanlarla iç içe görürsün.Allah özel bir ziyaret için seni uzaklardan evine gelmeye çağırmıştır ve şimdi sana insanlara katılmanı söylüyor.O’nun evine girmek,durmak ve eve bakmak için gelmedin.İnsanlarla omuz omuza tavafa devam etmelisin.Kabe,yalnızca yörüngenin merkezidir;bu nedenle durur,yerini değiştirir veya başını çevirirsen,yörüngenin ‘dışına’ çıkarsın!Onun için,yeniden söylüyorum; durma!Sağa ve sola sapma!Kıble önündedir,ileri bak ve ileriye doğru yürü.

Dünya güneşinin(Kabe) çekici gücüne kapılarak yörüngeni izle.Bu evrensel sistemin bir parçası olmuş bulunuyorsun.Allah’ın evinini çevresinde tavaf ederken kendini unutacaksın. Aşk ve cezbedir görünen;sen,’cezbelenen’ pek çok insanın yalnızca bir tanesisin.

Döne döne,artık yalnızca ‘O’nu görürsün.’O’nun varlığını duyan bir ‘hiç’ ve aynı anda ‘hiçbir şey duymayan varlık’sın.Tavaf ederken,bir yörünge,bir kımıldayış,bir tavaf ve bir hacc olan bu dairesel harekette bir parçacık gibisin!’Teslim olma’ durumundasın.

Kendinden kopmuş olarak,yavaş yavaş eriyen ve kaybolan bir ‘parçacık’ halinde yeni bir şekle büründün.Zirvesinde sevgi mıtlak,sense sevginin aşığı!Eğer aşk hareket terimleriyle tarif edilecek olsaydı,ne tür bir hareketle ifade edilirdi acaba?Basitçe-en iyi şekilde-bir kelebeğin hareketleriyle ifade olunabilirdi!Kısaca,sen çevresinde dönen bir mıknatıs ve Kabe ise sevginin merkezidir denilebilir.

Hacer,insanlık için bir örnektir.Allah,yüce sevgi ve insanın müttefiki,O’na memedeki çocuğuyla evini terk etmesini emretti.Hiçbir bitkinin,öyle kibir deve dikeninin bile bitmediği korkulu Mekke vadisine girmesi söylendi O’na.Allah’a olan aşkından bu emri anladı ve kabul etti.Yalnız bir kadının,yalnız çocuğuyla öylesine çirkin ve sönmüş volkanlar arasındaki bir vadinin derinliklerine bırakılması tuhaf görülebilir. Susuz,barınaksız, kimsesiz.Ama neden? Allah kendisine mutlak olarak güvenilmesini istediği içindir bütün bunlar.Bu düşünüşü bizim aklımız almayabilir ve mantıksız da görülebilir.Su,varlık için gerekli,bebek süt ister,insan arkadaşa muhtaçtır,kadın bir desteğe gerek duyar ve bir anne yardım bekler.Bütün bunlar doğru,ama aşk bütün bu ihtiyaçların yerini alabiliyor!Eğer ruhu onu tanırsa,bir kimse yalnızca aşk ile yaşayabilir.Ey yalnız kadın,yardımsız, emzikli ana,sen ve yavrun Allah’a güvenmelisiniz.Aşkla güvenlik duyarak, O’na dayan.


MAKAM-I İBRAHİM(İBRAHİM’İN MAKAMI)

Tavaf’ın yedinci dönüşünü tamamladıktan sonra,tavaf hali sona erer.Neden yedinci?Evet!O sadece 6+1’in toplamı değildir,yedi kat göklerin hatırlatıcısıdır.Tavaf,insanlar için fedakarlığın,insanların yolu üzerindeki sonsuz hareketidir!O hacdır,kutsal bir ziyaret değil.Bu, varlığın eşsiz bir gösterisi değil midir?Bu,tevhidin fiili bir çevirisi ve gerçek açıklaması değil midir?

Makam-ı İbrahim’de iki rekat namaz kılmalısın.Nerededir bu makam?O,üzerinde İbrahim’in ayak izleri bulunan bir taş parçasıdır.İbrahim(as) bu taşın üzerinde durarak, Kabe’nin köşe taşını(Haceru’l Esved) yerine koydu.Kabe’yi yapmaya buradan başladı anlıyorsun değil mi?Ve herhalde titriyorsun da?İbrahim’in makamında olmak,O’nun yerinde olmayı simgeliyor.Kim?Sen!

Tevhidin insanları nasıl değiştirdiğini kavramak güç değildir.Bakarsın,’seni sen olarak’ inkar ettirerek ve üzerine ‘çamur’ atarak seni hiçliğe indirebilir.Bir de bakarsın ki,seni Allah’a çok yakın,O’nun evinde,O’nun yakını,O’nun yolunda yapan en yüksek manevi dereceyi bahşetmiştir!Tevhid,tavaf süresince çarpılışının,inkar edilişinin,alçaltılışının ve kul oluşunun nedenidir.Allah senden önünde secde etmeni ister.Arkasından seni çağıracaktır.Ey içten insan!Ey dost!Arkadaşım,sırdaşım,emanetçim ve dinleyicim!Yaratma amacım ve mahrem yoldaşım!...

Daha bir saat kadar önce ‘ırmağın kıyısında duran,kendini düşünen,insanları izleyen ve onlardan biri olmayan yararsız ve Allah’ın azarladığı bir ‘parçacık’tın.’Çamur’dun,’balçık’tın ve ‘toprak’tın.

Ama şimdi yüzüyorsun ve kımıldıyorsun.Artık daha fazla tembel ve çürümüş halde değilsin. Gürlüyorsun,kayaları yıkıyorsun,setleri yıkıyor ve tuzlu çöllerin ortasında cennetler bitirmek için bahçelere doğru yol alıyorsun!Toprağı,tarlaları,çiçekleri ve bitkileri suluyorsun!Sonra binlerce tohumun ekilmesine,bu tohumlardan patlamaya hazırlanan binlerce filiz sürmesine, toprağı yarıp,yapraklanıp,sonra da göklere doğru boy vermesine yardımcı oluyorsun.Eğer tembel tembel durursan,kuru balçık gibi olacak-sertleşmiş ve katılaşmış-ve aynı anda bütün bu imkanları silecek ve yok edeceksin!

“Onu(nefsini) alabildiğine örten kişi ise elbette ziyana uğramıştır.” (şems,10)

Irmak akarken,Hz.Mesih(as) gibi ölü tabiata hayat verir.Eğer bir köşede,nem gibi,eğlence ve üzüntüler içinde tembel tembel oturur durursan çürümen kaçınılmazdır.Vücudunda binlerce parazit,kurtçuk türeyecek,rengin değişecek ve korkunç bir koku salmaya başlayacaksın!

Kuru balçık,
Ne kadar hoştur,taştan çıkıp
Başını tekrar taşa vurmak…
Eğer çöl olsa yarılır ortasından
Dere olsa akmıştı tersine,
Senin gönlün bataklık,sığ bir su gibi,
Durgun,sakin,sessiz ve hareketsiz…
Akıcı ol,sen ol,
Şunun için ki,haccet!

Gel,haccet!Tavaf eden insan seline katıl ve sen de tavaf et!Bu ‘sevgi deresi’ne bir saat yüzdükten sonra,’üzerine titrediğin ölümcül varlığını’ terk edecek ve Allah’ın ‘sonsuz yörüngesi’nde sonsuz var oluşa eren insanlar arasında yeni bir hayata kavuşacaksın.İşte,sen İbrahim gibisin!

Sonra,tavafa başladığın aynı noktadan tavaf çemberinden çıkmalısın. Ölürken,ahiret hayatı için ufukta kaybolduğun noktadan yüksel yine.İlk yaratılış anında(çamurken) var olan iyiliğin ruhu,Allah’ın ruhu görülebilir. Nerede?Tavaf çemberine katıldığın yerde,Allah’ın sağ elinin altında.Bütün önceki sahte benlikleri reddedip öldürdükten sonra kendi ‘gerçek benliği’ni bulacaksın.Temiz ve beyaz ihrama bürülü,Allah’ın evinde ve Makam-ı İbrahim’de O’nun ayak izleri üzerine adımını at.Allah ile yüz yüze gel,O’na karşı dur ve ibadetine başla.

İnsanlık tarihinde İbrahim puta tapıcılığı reddeden ve bu dünyada tevhidi yerleştiren büyük önderdi.Bedenen çeşitli işkencelerden yorgun düşmüşse de,sorumluluk sahibi ve rehber bir peygamber olarak parlak bir zekası vardı.Elinde bir balta taşırken bile,kalbi sevgiyle doluydu. Küfrün merkezinden iman ışıkları geliyordu.Berrak bir tevhid pınarı fışkırıyordu şirk lağımından!

Puta tapıcılığa karşı ilk savaş açan İbrahim,kabilesi için putlar yapan Azer’in evinde doğdu. Yalnızca puta tapıcılığa ve Nemrud’a karşı değil,cehalete ve zulume karşı da savaştı.Bu hareketin önderi olarak miskinliğe karşıydı.Ümit ve şevkin kaynağı,inanç adamı ve gerçek tevhidin kurucusu idi.

İbrahim,ateşe gir-zulüm ve cehalet ateşine-,insanların zulüm ve cehalet ateşi içinde yanmasına engel ol!Işığa ve kılavuza tutkun her sorumlu kişinin kaderinde ve geleceğinde aynı ateş yakılıyor.İbrahim gibi davrananlar için Allah,Nemrud ateşinden bir gül bahçesi yapacaktır!Yanmayacak ve küllerin altında kalmayacaksın.Kavgan ve cihadın süresince ateş ne kadar yaklaştığının sembolik bir gösterisidir bu.Diğer insanları kurtarman için kendini ateşe atman acı bir deneydir,fakat şehidlik çok daha sancılı değil mi?

İbrahim,oğlun İsmail’i kurban et!İnsanların boğazını kurtarmak için O’nun boğazını kendi ellerinle kes!Hangi insanları kurtarmak için?Güç saraylarının merdivenlerinde veya soyguncuların kasalarının yanında,ikiyüzlülük ve sefalet mabedlerinin içinde kurban edilenleri!Celladın elindeki kılıcı alabilme cesaretini gösterebilmen için İsmail’in boğazını bir bıçakla kes!Allah,İsmail’in fidyesi ödenecektir.Oğlunu öldürmüyorsun,onu salmıyorsun da! Bu hareket, inancın uğrunda bir derstir.En çok sevdiğini(İsmail’i) kendi ellerinle kurban edebilme noktasına ulaşmalısın.

Ve ‘kurban’dan daha sancılı olan ‘şehidlik’tir.

‘Sevgi tavafı’ndan henüz ayrıldığını ve İbrahim’in makamında olduğunu unutma.İbrahim bu noktaya vardığında kavga bir dolu hayat bırakmıştı arkasında;Nemrud’la,putlarla savaş, işkence,ateş yığını,şeytan,oğlu İsmail’i kurban etme girişimi ve…Hicret,evsizlik, peygamberlik aşamasından liderlik(imamet) aşamasına varan yalnızlık,’ferdiyetçiliği’ red, ‘bütüncüllüğü’ kucaklama,put yapıcısı Azer’in evinde işçi olmaktan,Kabe’nin,Birlik Evi’nin yapıcısı olmaya kadar!..

Hayret!İbrahim ve İsmail Kabe’yi yapacaklar.İsmail,kurban edilmekten kurtulmuş,İbrahim ise ateşten.Şimdi,insanlara karşı bir sorumlulukları var.Allah onlara,yeryüzündeki ‘en eski birlik mabedi’nin,tarihte ‘insanların il evi’nin,hürriyetin,’ilk hür evi’nin ve sevgi ve ibadetin Kabe’sinin mimarları olmayı emretti.Haram,’inziva ve alçakgönüllülüğün’ bir sembolüdür.

Şu anda Makam-ı İbrahim’desin!İbrahim’in çıkabildiği en yüksek nokta; Allah’a en yakın olan nokta.İbrahim,Kabe’nin yapıcısı,hürriyet evinin mimarı,tevhidin kurucusu,putlara karşı savaşçı..Nemrud’un işkencelerine uğradı.Kabilesinin imamı,küfre ve cehalete karşı savaş veren,kalbi sevgi ve sorumluluk dolu İbrahim,şeytanların ve insanların kalbine vesvese veren hannasın aldatıcı tuzaklarından kurtulur.

“Hannas ki,insanların kalbine vesvese verir.”(Nas,5)

Bütün acı,işkence ve tehlikelerden sonra İbrahim bir ev yaptı-kendisi için değil,oğlu için de değil-bir ev ki,insanlar için;bir barınak,evsizler için;bir sığınak,sürgünler için,yaralılar ve kaçanlar için.Uzun ve karanlık bir gecenin ortasında yanan bir meşaledir bu ev.Zulmün karanlığında bir ayaklanmayı sembolize eder.Herkes utanç ve güvensizlik içinde;yeryüzü, kimseye saygı duyulmayan büyük bir “dönekler” evi haline geldi.Yalnızca zulüm ve ayrıcalığın geçerli olduğu büyük bir hayvan kesim evi…Ve işte,temiz ve bütün insanlık için selamet ve güvenlik doludur bu ev;Kabe!

İbrahim’in,Makamı’nda Allah ile el sıkışırsın.İbrahim gibi yaşa ve kendi devrinde inanç Kabe’sinin mimarı ol.Halkını kurtar;tembel ve yararsız bir hayat gölünden çıkmlarına yardım et.Onları derin uykularından uyar ki,daha fazla ezilmesinler ve cehalet karanlığında ömür tüketmesinler.Yardım et kımıldasınlar,ellerinden tut ve yürüt.Onları tavaf için hacca çağır!

İnsanların arasından kaybolduğun tavaftan dönüyor ve Makam-ı İbrahim’de bulunuyorsun. Selamet ve güvenlik evinde ve şehrinde Cenab-ı Allah’la karşı karşıyasın.Bu nedenle,sen; Allah’ın dostusun:

-Haram bölgedeymişsin gibi ülkenin güvenliğini sağla!
-Her zaman ihramlıymışsın gibi,zamanını ihramlı olduğun zaman gibi yap!
-Mescid-i Haram’daymışsın gibi,yeryüzünü de bir Mescid-i Haram(güvenlik mescidi) yap!

Bütün bunlar,’yeryüzü Allah’ın mescidi’ olduğu içindir,her ne kadar gerçekte öyle görmüyorsan da.

Dr.Ali Şeriati
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst