Vaktin birinde bir ülkede iki güvercin yaşarmış.Yuvalarında o kadar mutlularmış ki, hiç kimse onların bu mutluluğunu bozamazmış.Bu güvercinlerin birinin r adı Bazende, diğerininki Nevazende`ymiş.
Fakat bir gün Bazende :
- - Buralardan gitmek istiyorum. Dağların arkasında ne var, deniz nasıl bir şey merak ediyorum demiş. Bir yandan da bilgisini arttırmak, bilge bir kuş olmak istiyormuş.
Nevzande onun kadar istekli değilmiş aslında.Yine de onun kalbini kırmak istemiyormuş.
- Gezmek, değişik yerler görmek çok güzel.Fakat tehlikelerden emin olamazsın.Bir fırtına , yırtıcı bir hayvan... Bilmediğimiz o kadar çok şey var ki.
Bazende, söze girdi hemen,
- Doğru, haklısın, ben de o tehlikeleri hesaba katmıyor değilim.Fakat sıkıntı çekmeden rahata kavuşulmaz.Yolda çekeceğim çilelere karşı bilgimi, görgümü artıracağım.
Nevazende, arkadaşının kararının kesin olduğunu gördü:
- Gel şu düşünceden vazgeç dostum, dedi.Yanında yakınların olsa ya neyse. Böyle yalnız başına tehlikelere nasıl göğüs gerebilirsin? Boşver! Yuvamızda mutluyuz.Bunu bozmayalım.
Bazende karar vermişti bir kere.Uzaklara gitmek istiyordu. Arkadaşının korkaklığına da kızmıştı aslında. Kendi başına bir şeyler yapmaya karar vermişti. Yapacaktı da.
Tanıdıklarıyla vedalaştı, yola çıktı. UIzun yollar gitti, dağlar denizler aştı. Bir gün çok yüksek bir dağın tepesinde buldu kendini. Hayatından o kadar memnundu ki, hiçbir şey keyfimi bozamaz . diye düşünüyordu. O kendi halinde düşünüp dururken rüzgarın o tatlı tatlı esişi hızlandı, hareketlendi ve o sakin ılık rüzgar bir canavara dönüştü sanki.
Rüzgarın ardından şiddetli bir yağmurda başlayınca bizimki ne yapacağını şaşırdı.
Bazende yağmur altında sırılsıklam olmuştu.Üşüyordu.Fırtınaya karşı uçmaya çalıştı, çok yorgun düşmüştü.Kanatlarını kaldıramaz bir haldeydi. Fırtına biraz biraz yavaşladığında kalın gövdeli bir ağacın kovuğuna sığındı.Bir an sevgili arkadaşı Nevazende ve yuvası aklına geldi.Sessizce iç geçirdi.`Ah!` diye inledi,`İnsanın kendi yuvası gibi var mı?` Şimdi yuvasında olsaydı!
Bazende, gurbete çıkmanın ilk pişmanlığını duyuyordu.
Neden sonra fırtına dindi.
Sabaha doğru hava düzeldi, güneş upuzun ışıklarını ona doğru uzatıyordu sanki. Bazende sığındığı kovuktan çıktı. Uçmaya başladı, o kadar yorgun ve halsiz hissediyordu ki… Fakat sıkıntıları bununlada bitmedi. Koskocaman bir kartalın kendisine doğru geldiğini gördüğünde nereye saklanacağını bilemedi, kanatları onu taşımıyordu artık. Kendini bıraktı, kartalın onu alıp götüreceğinden emindi artık. Gözlerini kapattı. Tam osırada müthiş bir bağırışmayla gözlerini açtı. Kartalla aynı anda Bazende’nin üstüne doğru uçan bir şahin gökyüzünde kapışmışlardı. Kuytu bir yere sığındı.Korkudan tir tir titriyordu zavallı güvercin.Kalbi duracakmış gibiydi.
Saatlerce orda bekledi durdu. Sonra ortalığın sessizleştiğine kesin olarak karar verince , olduğu yerden çıktı.
`Oh! Çok şükür` diye mırıldandı,`yaşamak ne güzel . şey`
Kurtulduktan sonra yuvasına dönme fikrinden vazgeçti. Uçmaya devam etti. Belki günlerce uçtu … Çok uzaklarda bir yerlerde yeşillikler içinde bir bahçe gördü, orayı gözüne kestirdi ve bıkmadan usanmadan oraya doğru uçtu. Bir güvercinin bahçede yem yediğini görünce, açlığı aklına geldi. Çimliğe kondu.Konar konmaz taneleri yemeğe başladı.Sağına soluna bakmadan yemeğe koyulduğu çimenlikte bir tuzak vardı.Bazende bundan habersizdi.Sonunda `şak` diye kurulan tızağa düşmesin mi!
`Eyvah! bir tuzak galiba` diye bağırdı.
Çaresiz çırpınmaya başladı.Yerdeki yemin oraya mahsustan konulduğunu anladı.O güvercinde av çekmek için duruyordu orada.Anladı ama, iş işten geçmişti.Yapılacak bir şey yoktu.
Güvercin yanına yaklaştı.Bazende, sitemli bir biçimde konuştu:
- Güvercin kardeş, sen de benim cinsimdensin.Burada bir tuzak olduğunu neden söylemedin ?
Güldü diğer güvercin:
- Yapılacak hiç bir şey yok, dedi.Bizde bu hırs olduktan sonra.Bırak bizim gibi zavallı kuşları, insanları bile tuzağa düşürür bu duygu.İnsanların ilk atası Hazretî Adem `in de cennet`ten çıkarılması hep . bu hırs yüzünden değil mi?
Bazende, güvercinin sözlerine hak verdi.Fakat yapılacak bir şey yoktu.Kendisine ancak o yardım edebilirdi.
- Haklısın, dedi Güvercin `e. Fakat bu tuzaktan kurtulmam gerek, bana yardım edebilir misin?Eğer bunu yaparsan ömrüm boyunca sana minnettar kalırım.
Çağırtkan Güvercin de çaresizdi:
- Ayağıma baksana, dedi.
Bazende, baktı ayağı bağlıydı.
- Görüyorsun, dedi Çağırtkan Güvercin, ben de bağlıyım.
Kendi isteğimle burada durmuyorum.Gücüm olsaydı, önce kendim kurtulurdum. Bazende sonunun ne olacağını bilmeden beklemeye başladı. Artık yolun sonuna geldim diye düşünüyordu. Bu arada insan denilen varlığın ona doğru yaklaştığını gördü ve çığlık çığlığa bağırmaya başladı. Arkadaşını ve o ıssız yuvalarını o kadar özlemişti ki..
Fakat bir gün Bazende :
- - Buralardan gitmek istiyorum. Dağların arkasında ne var, deniz nasıl bir şey merak ediyorum demiş. Bir yandan da bilgisini arttırmak, bilge bir kuş olmak istiyormuş.
Nevzande onun kadar istekli değilmiş aslında.Yine de onun kalbini kırmak istemiyormuş.
- Gezmek, değişik yerler görmek çok güzel.Fakat tehlikelerden emin olamazsın.Bir fırtına , yırtıcı bir hayvan... Bilmediğimiz o kadar çok şey var ki.
Bazende, söze girdi hemen,
- Doğru, haklısın, ben de o tehlikeleri hesaba katmıyor değilim.Fakat sıkıntı çekmeden rahata kavuşulmaz.Yolda çekeceğim çilelere karşı bilgimi, görgümü artıracağım.
Nevazende, arkadaşının kararının kesin olduğunu gördü:
- Gel şu düşünceden vazgeç dostum, dedi.Yanında yakınların olsa ya neyse. Böyle yalnız başına tehlikelere nasıl göğüs gerebilirsin? Boşver! Yuvamızda mutluyuz.Bunu bozmayalım.
Bazende karar vermişti bir kere.Uzaklara gitmek istiyordu. Arkadaşının korkaklığına da kızmıştı aslında. Kendi başına bir şeyler yapmaya karar vermişti. Yapacaktı da.
Tanıdıklarıyla vedalaştı, yola çıktı. UIzun yollar gitti, dağlar denizler aştı. Bir gün çok yüksek bir dağın tepesinde buldu kendini. Hayatından o kadar memnundu ki, hiçbir şey keyfimi bozamaz . diye düşünüyordu. O kendi halinde düşünüp dururken rüzgarın o tatlı tatlı esişi hızlandı, hareketlendi ve o sakin ılık rüzgar bir canavara dönüştü sanki.
Rüzgarın ardından şiddetli bir yağmurda başlayınca bizimki ne yapacağını şaşırdı.
Bazende yağmur altında sırılsıklam olmuştu.Üşüyordu.Fırtınaya karşı uçmaya çalıştı, çok yorgun düşmüştü.Kanatlarını kaldıramaz bir haldeydi. Fırtına biraz biraz yavaşladığında kalın gövdeli bir ağacın kovuğuna sığındı.Bir an sevgili arkadaşı Nevazende ve yuvası aklına geldi.Sessizce iç geçirdi.`Ah!` diye inledi,`İnsanın kendi yuvası gibi var mı?` Şimdi yuvasında olsaydı!
Bazende, gurbete çıkmanın ilk pişmanlığını duyuyordu.
Neden sonra fırtına dindi.
Sabaha doğru hava düzeldi, güneş upuzun ışıklarını ona doğru uzatıyordu sanki. Bazende sığındığı kovuktan çıktı. Uçmaya başladı, o kadar yorgun ve halsiz hissediyordu ki… Fakat sıkıntıları bununlada bitmedi. Koskocaman bir kartalın kendisine doğru geldiğini gördüğünde nereye saklanacağını bilemedi, kanatları onu taşımıyordu artık. Kendini bıraktı, kartalın onu alıp götüreceğinden emindi artık. Gözlerini kapattı. Tam osırada müthiş bir bağırışmayla gözlerini açtı. Kartalla aynı anda Bazende’nin üstüne doğru uçan bir şahin gökyüzünde kapışmışlardı. Kuytu bir yere sığındı.Korkudan tir tir titriyordu zavallı güvercin.Kalbi duracakmış gibiydi.
Saatlerce orda bekledi durdu. Sonra ortalığın sessizleştiğine kesin olarak karar verince , olduğu yerden çıktı.
`Oh! Çok şükür` diye mırıldandı,`yaşamak ne güzel . şey`
Kurtulduktan sonra yuvasına dönme fikrinden vazgeçti. Uçmaya devam etti. Belki günlerce uçtu … Çok uzaklarda bir yerlerde yeşillikler içinde bir bahçe gördü, orayı gözüne kestirdi ve bıkmadan usanmadan oraya doğru uçtu. Bir güvercinin bahçede yem yediğini görünce, açlığı aklına geldi. Çimliğe kondu.Konar konmaz taneleri yemeğe başladı.Sağına soluna bakmadan yemeğe koyulduğu çimenlikte bir tuzak vardı.Bazende bundan habersizdi.Sonunda `şak` diye kurulan tızağa düşmesin mi!
`Eyvah! bir tuzak galiba` diye bağırdı.
Çaresiz çırpınmaya başladı.Yerdeki yemin oraya mahsustan konulduğunu anladı.O güvercinde av çekmek için duruyordu orada.Anladı ama, iş işten geçmişti.Yapılacak bir şey yoktu.
Güvercin yanına yaklaştı.Bazende, sitemli bir biçimde konuştu:
- Güvercin kardeş, sen de benim cinsimdensin.Burada bir tuzak olduğunu neden söylemedin ?
Güldü diğer güvercin:
- Yapılacak hiç bir şey yok, dedi.Bizde bu hırs olduktan sonra.Bırak bizim gibi zavallı kuşları, insanları bile tuzağa düşürür bu duygu.İnsanların ilk atası Hazretî Adem `in de cennet`ten çıkarılması hep . bu hırs yüzünden değil mi?
Bazende, güvercinin sözlerine hak verdi.Fakat yapılacak bir şey yoktu.Kendisine ancak o yardım edebilirdi.
- Haklısın, dedi Güvercin `e. Fakat bu tuzaktan kurtulmam gerek, bana yardım edebilir misin?Eğer bunu yaparsan ömrüm boyunca sana minnettar kalırım.
Çağırtkan Güvercin de çaresizdi:
- Ayağıma baksana, dedi.
Bazende, baktı ayağı bağlıydı.
- Görüyorsun, dedi Çağırtkan Güvercin, ben de bağlıyım.
Kendi isteğimle burada durmuyorum.Gücüm olsaydı, önce kendim kurtulurdum. Bazende sonunun ne olacağını bilmeden beklemeye başladı. Artık yolun sonuna geldim diye düşünüyordu. Bu arada insan denilen varlığın ona doğru yaklaştığını gördü ve çığlık çığlığa bağırmaya başladı. Arkadaşını ve o ıssız yuvalarını o kadar özlemişti ki..