AySe^^
Bayan Üye
Yangon - Schwedagon Pagodası
Geçmişte Burma ve Birmanya diye anılan Myanmar, güneydoğu Asya’nın en gizemli ve şaşırtıcı ülkesidir. Sadece güzel manzaraları, sanatsal ve kültürel mirasıyla değil, halkının asaleti, misafirseverliği ve güleryüzüyle de hayranlık uyandırır. Seyyah, bu ülkede kendini başka bir dünyada zannedebilir.
Yangon – Schwedagon Pagodası
Batısında Bengal Körfezi’nin, güneyinde ise Andaman Denizi’nin sularıyla yıkanan Myanmar, Bengladeş, Hindistan, Çin, Laos ve Tayland’dan dağları ve ormanlarının yarattığı tabii bir sınırla ayrılmıştır. Himalayalarda doğan ve ülkenin atardamarı olan Irrawaddy nehri, yüksek boğazlar, balta girmemiş tropikal ormanlar ve pirinç tarlalarının ortasından akarak, ülkenin en büyük kenti Yangon’un güneyinde 280 km. genişliğindeki devasa deltaya ulaşır.
Yangon – Kandawgyi Gölü - Kralliyet Teknesi
Myanmar seyahati Yangon’dan başlar. Çok yakın bir zamana kadar ülkenin başkenti olan Yangon’un ismi, 1852 de ülkenin güneyini kolonize eden İngilizlerin verdiği Rangoon adından gelir. Kısa bir süre önce, 1962 den beri ülkenin idaresini ellerinde tutan generaller, başkenti, bilinmeyen bir nedenle, daha kuzeydeki Pyinmana bölgesinde bulunan Nay Pyi Daw kentine taşıdılar. Bilindiği gibi, bu generaller cuntasını boykot eden batılılar uzun süre Myanmar’a seyahat etmek istemediler. Bu boykot sayesinde de Myanmar turist akınlarıyla bozulmadan günümüze gelebildi.
Yangon – Şafakta Kandawgyi Gölü
Ancak günümüzde bir kaç yüzbin turistin geldiğini düşünürsek, bu sadeliğin uzun süre kalmayacağını anlarız. Bütün bu nedenlerle ülkeye hafifçe çekinerek gelen seyyahın çekingenliği havaalanındaki uzun vize formaliteleri sırasında artsa da, ülkeye adımını atar atmaz, Budist tapınaklarının arasında ve zamanın ötesinde bir yolculuk yapmaya başlayacak ve kendini bu güleryüzlü, sakin insanların arasında son derece güvende hissedecektir.
Inle Gölü
İlk kültür şokunu, Birman ruhunu çok iyi yansıtan ve yüz metreden daha yüksek, altın kaplı stupasıyla ülkenin en tanınmış pagodası olan mistik Shwedagon’da yaşayabilirsiniz. Yangon’da, Chaukhtatghi Yatan Buda Pagodası, çok hareketli eski kolonyal mahalleler, renkleri ve kokularıyla Çin Pazarı, romantik Kandagyi Kraliyet Gölü, Birman tarihini sergileyen milli müze ve ülkenin çeşitli bölgelerinden gelen hediyelik eşyaların satıldığı Bogyoke Aung San sanatkarlar çarşısı gibi ilginç geziler yapabilirsiniz.
Irrawaddy Nehri
Ancak alışverişinizi seyahatiniz boyunca gezeceğiniz ve boyalı şemsiyeler, lake eşyalar gibi daha zengin çeşit sunan Mandalay ve Bagan bölgelerinde yapmanızı tavsiye ederiz. Birmanya safir, opal, topaz, zümrüt gibi değerli taşların bolca çıkarıldığı bir ülke ancak hakikisinden çok sahtesinin de aaagahları doldurduğunu düşünerek bu tip bir alışveriş için pahalı olmakla birlikte, en güvenilir yerin değerli taşlar müzesindeki devlet mağazası olduğunu söyleyebiliriz.
Inle Gölü
Shan bölgesinde, 1000 metre rakımda bulunan Inle Gölü’ne varabilmek için önce Heho’ya kadar uçakla gitmek, havaalanından sonra bir saat kadar kara yolundan Nyaungshwe’ye ulaşmak ve oradan da gölün en sakin köşelerinde ve yerel mimari tarzında, yani kazıklar üzerinde inşa edilmiş otellere gidebilmek için, ortalama yarım saat motorlu piroglarla seyahat etmek gerekmekte. Yüksek dağlarla çevrili Inle Gölü, kazıklar üzerine inşa edilmiş köyleri, ufak sandalların üzerinde ayaklarıyla kürek çeken balıkcıları, gölün üzerinde inşa ettikleri tarlalarında tarım yapan köylüleri, tapınakları, dükkanları ve kısacası göl üzerindeki canlı yaşamıyla alıştığımızın çok dışında ve ilginç bir görüntü sergilemekte. Gölü keşfetmek için sabah erken saatlerde, piroglarla, sisin içindeki büyüleyici atmosferin içinde yolculuğa başlamak gerekiyor.
Inle Gölü – Sagar
Sabah yola çıkıldığında hava serin olmakla birlikte saat ona doğru güneş yükseldikce çok ısınacağını göz önünde bulundurmak gerekir. Yolculuk esnasında göldeki hayatın, balıkçılarla, meyva, sebze, odun, yosun veya sepet taşıyan piroglarla, zıplayan kediler manastırı gibi göl üzerinde inşa edilmiş pagodalardaki dua eden keşişlerle, yavaş yavaş nasıl hareketlendiğini görebilirsiniz. Gölün güneyindeki, eski başkentlerden Sagar’a kadar uzunca ama çok ilginç bir yolculuk yaparak, yarı bellerine kadar sulara gömülmüş, periler ülkesini anımsatan pagodaları görebilirsiniz.
Mandalay – Kralliyet Sarayı
Mandalay’a gitmek için Heho’ya geri dönerek uçağa binmek gerekmekte. Mandalay, hem çevresindeki birçok manastırla Buda alimlerinin merkezi, hem de kadınlara yasak olduğu için sadece erkeklerin yanına kadar gidip yapıştırdıkları altın yapraklarla 15 cm. kadar altınla kapladıkları, ülkenin en kutsal Buda’sı Mahamuni’nin bulunduğu Hpayagyi Pagoda’sıyla ülkenin en kutsal şehridir. Mandalay’da biçok altın yaprağı imal eden atölye görebilirsiniz. Birman halkının inancına göre altın yaprakları sadece güzel ve değerli değil aynı zamanda da yiyeceklere karıştırılıp yendiği zaman kalbi güçlendirmektedir. Burma’nın İngilizler tarafından 1885 de işgaline kadar son kraliyet başkenti olan Mandalay, 1945 de bombardımanlardan çok zarar görmüş ve kraliyet sarayı yıkılmıştır.
Mandalay – Kuthodaw Pagodası
Bugün bu sarayın bir kopyasını görmek mümkün. Mandalay’ın güzel bir panaromasını görebileceğiniz tepenin eteklerinde, Buda felsefesinin 729 stele yazılı olduğu, dünyanın en büyük taş kitabını barındıran Kuthodaw Pagodası bulunmakta. Mandalay’dan hareketle, bir ada üzerinde bulunan ve at arabalarıyla gezilen Ava; 1849 senesinde Ava sarayından getirilen tik ağaçlarıyla inşa edilen, 1200 mt. uzunluğundaki U-Bein köprüsüyle Amarapura; tepelerde inşa edilmiş pagodaları, tapınakları ve budizmi öğrenmek için gelen kadın ve erkek keşişleri barındıran 400 manastırıyla Sagaing ve daha kuzeydeki ve gemilerle gidilen Mingun gibi eski başkentleri gezebilirsiniz. Mingun’da Moskova’dakinden sonra en büyük ve sağlam çanı ve 1790 da inşaatına başlanan fakat kralın ölümünden sonra para yokluğundan terk edilen en büyük pagodayı görmek mümkün.