meridyen2
Kayıtlı Üye
Güneş İle İlgili Kuranda Bildirilen Mucizeler
Kuranın Allahın sözü olduğunu ispatlayan mucizevi özelliklerinden biri Kuranın indirildiği dönemde bilinmesi mümkün olmayan bilimsel gerçeklerin Kuranda haber verilmesidir. Güneş ile ilgili Kuranda dikkat çekilen gerçekler Kuranın bu mucizevi özelliklerinden yalnızca biridir.
Güneş Merkezli Sistem
Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp-örtüyor. Güneşe ve Aya boyun eğdirdi. Her biri adı konulmuş bir ecele (süreye) kadar akıp gitmektedir. Haberin olsun; üstün ve güçlü olan, bağışlayan Odur. (Zümer Suresi, 5)
Ayette, gece ve gündüzün oluşumu için Dünyanın hareketi, kavuğun sarılmasında olduğu gibi, yuvarlak bir cismi sarıp örtmek anlamına gelen tekvir fiilinden türemiş yukevviru kelimesi ile tarif edilmektedir. Bu kelime Dünyanın küresel şeklinin yanı sıra, Güneşin etrafındaki hareketini de en doğru olarak ifade etmektedir. Dünyanın küresel şekli ve kendi ekseni etrafında dönmesi nedeniyle, Güneş her zaman Dünyanın bir tarafını aydınlatırken, diğer tarafı ise gölgede kalır. Gölgede kalan taraf geceleyin karanlık ile örtülür ve sonra Dünyanın Güneşe doğru dönmesiyle gündüz, gecenin yerini alır. Yasin Suresinde ise Güneş ve Ayın konumları ile ilgili şöyle bildirilmektedir:
Güneş de, kendisi için (tespit edilmiş) olan bir müstakarra doğru akıp gitmektedir. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)ın takdiridir. Aya gelince, Biz onun için de birtakım uğrak yerleri takdir ettik; sonunda o, eski bir hurma dalı gibi döndü (döner). Ne Güneşin Aya erişip-yetişmesi gerekir, ne de gecenin gündüzün önüne geçmesi. Her biri bir yörüngede yüzüp gitmektedirler. (Yasin Suresi, 38-40)
Yasin Suresinin 40. ayetinde Güneş ve Ayın hareketleri yüzüp gitmek, akmak, gezmek anlamlarına gelen Arapça yesbahune kelimesi ile tarif edilmektedir. Bu kelime bir kişinin kendi başına yaptığı hareket anlamına gelir. Bu fiili uygulayan bir kişi, başka bir kişi tarafından müdahale edilmeden kendi başına işine devam ediyor demektir. Yukarıdaki ayetlerde de Güneşin hiçbir gök cismine bağlı olmayan evrendeki müstakil hareketine bir yönüyle dikkat çekiliyor olabilir. (Doğrusunu Allah bilir.) Güneşin hareketini gözlerimizle görmemiz ya da takip etmemiz mümkün değildir. Bu hareketi tespit edebilmek, ancak özel teknolojik aletlerin kullanılmasıyla mümkündür. Güneş kendi ekseni etrafındaki 26 günlük turun yanı sıra, uzayda hiç durmaksızın -Yasin Suresinin 39. ayetinde belirtildiği şekilde- kendi yörüngesinde bir yolculuk yapmaktadır.
Ayette aynı zamanda Güneşin Aya erişip yetişmesine izin verilmediği bildirilmiş, böylece Kuranda gök bilimcilerin kendi terminolojileri ile Güneş ve Ayın aynı cisim etrafında dönmedikleri haber verilmiştir. Aynı zamanda ayette geceyi ve gündüzü oluşturan hareket ile, Güneşin ve Ayın hareketi arasında da hiçbir bağlantı olmadığı açıklanmaktadır. (Doğrusunu Allah bilir.)
16. yüzyıla kadar bilim çevrelerinde Dünyanın, evrenin merkezinde olduğu düşünülüyordu. Hatta bu görüş, eski Yunanda geo (Dünya) ve centron (merkez) kelimelerinin biraraya gelmesiyle oluşan, geo-santrik model ismiyle adlandırılıyordu. Bu inanış, ünlü astronom Nicolaus Copernicus (Kopernik)in 1543 yılında yayımladığı De Revolutionibus Orbium Coelestium (Göksel Kürelerin Dönüşleri Üzerine) adlı eserinde, Dünyanın ve diğer gezegenlerin Güneşin etrafında döndükleri fikrini ortaya atmasıyla sorgulandı.
Fakat ancak 1610 yılında Galileo Galileinin teleskobuyla yaptığı gözlemler sonucunda, Dünyanın aslında Güneşin etrafında döndüğü bilimsel geçerlilik kazandı. Bu döneme kadar Güneşin Dünya çevresinde döndüğüne inanıldığı için, dönemin bilginlerinin çoğu Copernicusun kuramını kabul etmemişlerdi. Ünlü astronom Johannes Keplerin gezegenlerin hareketlerini açıklayan görüşleriyle, 16. ve 17. yüzyıllarda helio-sentrik evren modeli geçerlilik kazandı. Helios (Güneş) ve kentron (merkez) kelimelerinin biraraya gelmesinden oluşan bu modelde, evrenin merkezinde Dünya değil Güneş mevcuttur. Diğer gök cisimleri Güneş etrafında hareket ederler. Oysa Kuranda bu gerçek bundan 14 asır önce bildirilmiştir.
Antik Yunan gök bilimcilerden Claudius Ptolemeus (Batlamyus), evrenin merkezinin Dünya olduğunu söyleyerek, yüzyıllarca geçerli görülen Dünya-merkezli (geosantrik) evren düşüncelerine kaynaklık etmişti. Dolayısıyla Kuranın indirildiği dönemde, gece-gündüz oluşumunu Güneşin hareketleriyle açıklayan yer merkezli kuramın yanlışlığı bilinmiyordu. Aksine bütün yıldız ve gezegenlerin Dünyanın çevresinde döndükleri kabul ediliyordu. Dönemin bilim düşüncesine hakim yanlışlarına rağmen, Kuranda günümüz bilimsel bilgileri ile uyum içinde pek çok ifade yer almıştır. Şems Suresinde ise şöyle bildirilmektedir:
Güneşe ve onun parıltısına andolsun, onu izlediği zaman Aya, onu (Güneş) parıldattığı zaman gündüze, onu sarıp-örttüğü zaman geceye." (Şems Suresi, 1-4)
Yukarıdaki ayetlerde belirtildiği gibi gündüz, -Güneşin parlaklığı- Dünyanın hareketi ile meydana gelmektedir. Gece ile gündüzü oluşturan hareket Güneşin hareketi değildir. Bir başka deyişle, geceye ve gündüze göreli olarak Güneş sabittir. Kuranda bildirilenler, Dünyanın sabit olup, Güneşin onun etrafında döndüğü tezini savunanların iddialarını geçersiz kılmıştır. Kuranın zaman ve mekandan münezzeh olan, tüm ilimlerin sahibi Rabbimizin Katından olduğu apaçık bir gerçektir.
Bilim ve teknoloji geliştikçe Kuran ve bilim arasındaki uyumun örnekleri de, her geçen gün daha açık şekilde gözler önüne serilmektedir. Bir Kuran ayetinde şöyle buyrulmaktadır:
Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kuran) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin çeşitli biçimlerde açıklaması ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir. (Yusuf Suresi, 111)
Güneş Belirli Bir Süre Sonra Sönecektir
Güneş de, kendisi için (tespit edilmiş) olan bir müstakarra doğru akıp gitmektedir. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)ın takdiridir. (Yasin Suresi, 38)
Güneşin yüzeyinde yaklaşık beş milyar yıldır hiç durmaksızın gerçekleşen kimyasal tepkimeler sonucunda, güneş ışığı kesintisiz oluşmaktadır. Gelecekte Allahın dilemesiyle belirli bir andan sonra bu reaksiyonlar sona erecek, güneş enerjisini yitirerek tümüyle sönecektir. Bu yönüyle yukarıdaki ayette de Güneşin enerjisinin bir gün son bulacağına işaret ediliyor olabilir. (Doğrusunu Allah bilir.)
Ayette geçen mustakarrin kelimesi belirlenmiş bir yer veya belirlenmiş bir zaman anlamını içerir. Akıp gitmektedir olarak çevrilen tecri kelimesi ise hareket eder, acele eder, deveran eder, dolaşır, usul izler, yol tutar, cereyan eder, akar anlamlarına gelmektedir. Kelimelerin anlamlarından Güneşin istikrar kılacağı mekan ve zamana doğru hareketini sürdürdüğü, ancak bu hareketin önceden belirlenmiş bir zamana kadar süreceği anlaşılmaktadır. Nitekim kıyamet günü ile ilgili tariflerdeki Güneş, köreltildiği zaman (Tekvir Suresi, 81) ayetiyle de böyle bir zamanın olacağı bildirilmektedir. Bunun vakti ise yine Allah Katında bellidir.
Ayette Allahın takdiri olarak çevrilen takdiyru kelimesi ise, tayin etme, kaderini çizme, hükmetme, ölçüp biçme, ayarlama, ölçüyle yapma anlamlarını kapsamaktadır. Yasin Suresinin 38. ayetindeki bu ifade ile de Güneşin ömrünün Allahın belirlediği bir süre ile sınırlı olduğu bildirilmektedir. Kuranda bu konuyla ilgili diğer ayetlerden bazıları şöyledir:
Allah Odur ki, gökleri dayanak olmaksızın yükseltti; onları görmektesiniz. Sonra arşa istiva etti ve Güneş ile Aya boyun eğdirdi, her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedirler. Her işi evirip düzenler, ayetleri birer birer açıklar. Umulur ki, Rabbinize kavuşacağınıza kesin bilgiyle inanırsınız. (Rad Suresi, 2)
(Allah) Geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye bağlayıp-katar; Güneşi ve Ayı emre amade kılmıştır, her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedir. İşte bunları (yaratıp düzene koyan) Allah sizin Rabbinizdir; mülk Onundur. Ondan başka taptıklarınız ise, bir çekirdeğin incecik zarına bile malik olamazlar. (Fatır Suresi, 13)
Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp-örtüyor. Güneşe ve Aya boyun eğdirdi. Her biri adı konulmuş bir ecele (süreye) kadar akıp gitmektedir. Haberin olsun; üstün ve güçlü olan, bağışlayan Odur. (Zümer Suresi, 5)
Yukarıdaki ayetlerde geçen musemmen kelimesiyle de Güneşin hareket süresinin belirli olduğu bildirilmektedir. Güneşin sonu ile ilgili bilimsel yorumlarda, Güneşin her saniye 4 milyon ton madde tüketerek enerjiye çevirdiği,1 bu yakıt bittiğinde de Güneşin ömrünü tamamlayacağı tarif edilmektedir.2
Güneşten gelen ısı ve ışık, hidrojen çekirdeklerinin füzyon yöntemiyle birleşerek helyuma dönüşmesi sırasında, tüketilen maddenin yerine ortaya çıkan enerjidir. Dolayısıyla Güneşin enerjisi -dolayısıyla ömrü- de bu yakıtın sona ermesiyle bitecektir. (Doğrusunu Allah bilir.) BBC Haber Merkezinin bilim köşesinde, Güneşin Ölümü başlığı altında verilen haberde şöyle bildirilmektedir:
... Güneş yavaş yavaş ölecek. Bir yıldızın çekirdeği içine çökerken, zaman içinde içerdiği helyum atomlarını tutuşturacak kadar sıcaklık kazanır. Helyum atomları füzyonla birleşerek, karbon oluştururlar. Helyum kaynakları tükendiğinde çekirdek tekrar çöker ve atmosferi patlar. Güneş, çekirdeğini üçüncü bir kez tutuşturacak kadar büyük kütle sahibi değildir. Dolayısıyla genişlemeye devam eder ve atmosferini bir dizi patlama sonucunda kaybeder... Kuruyan çekirdeği sonuçta beyaz bir cüce oluşturur; karbon ve oksijenden meydana gelen, Dünya büyüklüğünde küresel bir elmas gibidir. Bu noktadan sonra Güneş zamanla solacak, giderek ışığı kararacak ve sonunda tümüyle sönecektir. 3
Bilim adamları Güneşin yapısını ve içinde meydana gelen olayları ancak son yüzyıllarda keşfetmişlerdir. Bundan önce Güneşin enerjisini nereden kazandığı, Güneşin nasıl ışık ve ısı yaydığı gibi olaylar bilinen bilgiler değildi. Kuranda 14 yüzyıl öncesinden, böylesine devasa bir kütlenin enerjisinin tükenerek bir gün son bulacağının bildirilmesi, üstün bir ilmin varlığını göstermektedir. Herşeyi kapsayan bu bilgi, Yüce Rabbimizin ilmidir. Kuranda bir ayette şöyle bildirilmektedir:
... Rabbim, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz? (Enam Suresi, 80)
(makale harun yahya)
Kaynaklar:
1) en.wikipedia.org/wiki/Sun
2) map.gsfc.nasa.gov/m_uni/uni_101 stars.html; Will Knight, Shedding Star Offers Preview of Suns Death, New Scientist, 25 Kasım 2005; bbc.co.uk/science/ space/stars/death/index.shtml;
as.utexas.edu/astronomy/education/fall04/komatsu/lec_23.pdf;
science.howstuffworks.com/sun5.htm
3) bbc.co.uk/science/space/stars/ death/index.shtml
Kuranın Allahın sözü olduğunu ispatlayan mucizevi özelliklerinden biri Kuranın indirildiği dönemde bilinmesi mümkün olmayan bilimsel gerçeklerin Kuranda haber verilmesidir. Güneş ile ilgili Kuranda dikkat çekilen gerçekler Kuranın bu mucizevi özelliklerinden yalnızca biridir.
Güneş Merkezli Sistem
Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp-örtüyor. Güneşe ve Aya boyun eğdirdi. Her biri adı konulmuş bir ecele (süreye) kadar akıp gitmektedir. Haberin olsun; üstün ve güçlü olan, bağışlayan Odur. (Zümer Suresi, 5)
Ayette, gece ve gündüzün oluşumu için Dünyanın hareketi, kavuğun sarılmasında olduğu gibi, yuvarlak bir cismi sarıp örtmek anlamına gelen tekvir fiilinden türemiş yukevviru kelimesi ile tarif edilmektedir. Bu kelime Dünyanın küresel şeklinin yanı sıra, Güneşin etrafındaki hareketini de en doğru olarak ifade etmektedir. Dünyanın küresel şekli ve kendi ekseni etrafında dönmesi nedeniyle, Güneş her zaman Dünyanın bir tarafını aydınlatırken, diğer tarafı ise gölgede kalır. Gölgede kalan taraf geceleyin karanlık ile örtülür ve sonra Dünyanın Güneşe doğru dönmesiyle gündüz, gecenin yerini alır. Yasin Suresinde ise Güneş ve Ayın konumları ile ilgili şöyle bildirilmektedir:
Güneş de, kendisi için (tespit edilmiş) olan bir müstakarra doğru akıp gitmektedir. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)ın takdiridir. Aya gelince, Biz onun için de birtakım uğrak yerleri takdir ettik; sonunda o, eski bir hurma dalı gibi döndü (döner). Ne Güneşin Aya erişip-yetişmesi gerekir, ne de gecenin gündüzün önüne geçmesi. Her biri bir yörüngede yüzüp gitmektedirler. (Yasin Suresi, 38-40)
Yasin Suresinin 40. ayetinde Güneş ve Ayın hareketleri yüzüp gitmek, akmak, gezmek anlamlarına gelen Arapça yesbahune kelimesi ile tarif edilmektedir. Bu kelime bir kişinin kendi başına yaptığı hareket anlamına gelir. Bu fiili uygulayan bir kişi, başka bir kişi tarafından müdahale edilmeden kendi başına işine devam ediyor demektir. Yukarıdaki ayetlerde de Güneşin hiçbir gök cismine bağlı olmayan evrendeki müstakil hareketine bir yönüyle dikkat çekiliyor olabilir. (Doğrusunu Allah bilir.) Güneşin hareketini gözlerimizle görmemiz ya da takip etmemiz mümkün değildir. Bu hareketi tespit edebilmek, ancak özel teknolojik aletlerin kullanılmasıyla mümkündür. Güneş kendi ekseni etrafındaki 26 günlük turun yanı sıra, uzayda hiç durmaksızın -Yasin Suresinin 39. ayetinde belirtildiği şekilde- kendi yörüngesinde bir yolculuk yapmaktadır.
Ayette aynı zamanda Güneşin Aya erişip yetişmesine izin verilmediği bildirilmiş, böylece Kuranda gök bilimcilerin kendi terminolojileri ile Güneş ve Ayın aynı cisim etrafında dönmedikleri haber verilmiştir. Aynı zamanda ayette geceyi ve gündüzü oluşturan hareket ile, Güneşin ve Ayın hareketi arasında da hiçbir bağlantı olmadığı açıklanmaktadır. (Doğrusunu Allah bilir.)
16. yüzyıla kadar bilim çevrelerinde Dünyanın, evrenin merkezinde olduğu düşünülüyordu. Hatta bu görüş, eski Yunanda geo (Dünya) ve centron (merkez) kelimelerinin biraraya gelmesiyle oluşan, geo-santrik model ismiyle adlandırılıyordu. Bu inanış, ünlü astronom Nicolaus Copernicus (Kopernik)in 1543 yılında yayımladığı De Revolutionibus Orbium Coelestium (Göksel Kürelerin Dönüşleri Üzerine) adlı eserinde, Dünyanın ve diğer gezegenlerin Güneşin etrafında döndükleri fikrini ortaya atmasıyla sorgulandı.
Fakat ancak 1610 yılında Galileo Galileinin teleskobuyla yaptığı gözlemler sonucunda, Dünyanın aslında Güneşin etrafında döndüğü bilimsel geçerlilik kazandı. Bu döneme kadar Güneşin Dünya çevresinde döndüğüne inanıldığı için, dönemin bilginlerinin çoğu Copernicusun kuramını kabul etmemişlerdi. Ünlü astronom Johannes Keplerin gezegenlerin hareketlerini açıklayan görüşleriyle, 16. ve 17. yüzyıllarda helio-sentrik evren modeli geçerlilik kazandı. Helios (Güneş) ve kentron (merkez) kelimelerinin biraraya gelmesinden oluşan bu modelde, evrenin merkezinde Dünya değil Güneş mevcuttur. Diğer gök cisimleri Güneş etrafında hareket ederler. Oysa Kuranda bu gerçek bundan 14 asır önce bildirilmiştir.
Antik Yunan gök bilimcilerden Claudius Ptolemeus (Batlamyus), evrenin merkezinin Dünya olduğunu söyleyerek, yüzyıllarca geçerli görülen Dünya-merkezli (geosantrik) evren düşüncelerine kaynaklık etmişti. Dolayısıyla Kuranın indirildiği dönemde, gece-gündüz oluşumunu Güneşin hareketleriyle açıklayan yer merkezli kuramın yanlışlığı bilinmiyordu. Aksine bütün yıldız ve gezegenlerin Dünyanın çevresinde döndükleri kabul ediliyordu. Dönemin bilim düşüncesine hakim yanlışlarına rağmen, Kuranda günümüz bilimsel bilgileri ile uyum içinde pek çok ifade yer almıştır. Şems Suresinde ise şöyle bildirilmektedir:
Güneşe ve onun parıltısına andolsun, onu izlediği zaman Aya, onu (Güneş) parıldattığı zaman gündüze, onu sarıp-örttüğü zaman geceye." (Şems Suresi, 1-4)
Yukarıdaki ayetlerde belirtildiği gibi gündüz, -Güneşin parlaklığı- Dünyanın hareketi ile meydana gelmektedir. Gece ile gündüzü oluşturan hareket Güneşin hareketi değildir. Bir başka deyişle, geceye ve gündüze göreli olarak Güneş sabittir. Kuranda bildirilenler, Dünyanın sabit olup, Güneşin onun etrafında döndüğü tezini savunanların iddialarını geçersiz kılmıştır. Kuranın zaman ve mekandan münezzeh olan, tüm ilimlerin sahibi Rabbimizin Katından olduğu apaçık bir gerçektir.
Bilim ve teknoloji geliştikçe Kuran ve bilim arasındaki uyumun örnekleri de, her geçen gün daha açık şekilde gözler önüne serilmektedir. Bir Kuran ayetinde şöyle buyrulmaktadır:
Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kuran) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin çeşitli biçimlerde açıklaması ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir. (Yusuf Suresi, 111)
Güneş Belirli Bir Süre Sonra Sönecektir
Güneş de, kendisi için (tespit edilmiş) olan bir müstakarra doğru akıp gitmektedir. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)ın takdiridir. (Yasin Suresi, 38)
Güneşin yüzeyinde yaklaşık beş milyar yıldır hiç durmaksızın gerçekleşen kimyasal tepkimeler sonucunda, güneş ışığı kesintisiz oluşmaktadır. Gelecekte Allahın dilemesiyle belirli bir andan sonra bu reaksiyonlar sona erecek, güneş enerjisini yitirerek tümüyle sönecektir. Bu yönüyle yukarıdaki ayette de Güneşin enerjisinin bir gün son bulacağına işaret ediliyor olabilir. (Doğrusunu Allah bilir.)
Ayette geçen mustakarrin kelimesi belirlenmiş bir yer veya belirlenmiş bir zaman anlamını içerir. Akıp gitmektedir olarak çevrilen tecri kelimesi ise hareket eder, acele eder, deveran eder, dolaşır, usul izler, yol tutar, cereyan eder, akar anlamlarına gelmektedir. Kelimelerin anlamlarından Güneşin istikrar kılacağı mekan ve zamana doğru hareketini sürdürdüğü, ancak bu hareketin önceden belirlenmiş bir zamana kadar süreceği anlaşılmaktadır. Nitekim kıyamet günü ile ilgili tariflerdeki Güneş, köreltildiği zaman (Tekvir Suresi, 81) ayetiyle de böyle bir zamanın olacağı bildirilmektedir. Bunun vakti ise yine Allah Katında bellidir.
Ayette Allahın takdiri olarak çevrilen takdiyru kelimesi ise, tayin etme, kaderini çizme, hükmetme, ölçüp biçme, ayarlama, ölçüyle yapma anlamlarını kapsamaktadır. Yasin Suresinin 38. ayetindeki bu ifade ile de Güneşin ömrünün Allahın belirlediği bir süre ile sınırlı olduğu bildirilmektedir. Kuranda bu konuyla ilgili diğer ayetlerden bazıları şöyledir:
Allah Odur ki, gökleri dayanak olmaksızın yükseltti; onları görmektesiniz. Sonra arşa istiva etti ve Güneş ile Aya boyun eğdirdi, her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedirler. Her işi evirip düzenler, ayetleri birer birer açıklar. Umulur ki, Rabbinize kavuşacağınıza kesin bilgiyle inanırsınız. (Rad Suresi, 2)
(Allah) Geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye bağlayıp-katar; Güneşi ve Ayı emre amade kılmıştır, her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedir. İşte bunları (yaratıp düzene koyan) Allah sizin Rabbinizdir; mülk Onundur. Ondan başka taptıklarınız ise, bir çekirdeğin incecik zarına bile malik olamazlar. (Fatır Suresi, 13)
Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp-örtüyor. Güneşe ve Aya boyun eğdirdi. Her biri adı konulmuş bir ecele (süreye) kadar akıp gitmektedir. Haberin olsun; üstün ve güçlü olan, bağışlayan Odur. (Zümer Suresi, 5)
Yukarıdaki ayetlerde geçen musemmen kelimesiyle de Güneşin hareket süresinin belirli olduğu bildirilmektedir. Güneşin sonu ile ilgili bilimsel yorumlarda, Güneşin her saniye 4 milyon ton madde tüketerek enerjiye çevirdiği,1 bu yakıt bittiğinde de Güneşin ömrünü tamamlayacağı tarif edilmektedir.2
Güneşten gelen ısı ve ışık, hidrojen çekirdeklerinin füzyon yöntemiyle birleşerek helyuma dönüşmesi sırasında, tüketilen maddenin yerine ortaya çıkan enerjidir. Dolayısıyla Güneşin enerjisi -dolayısıyla ömrü- de bu yakıtın sona ermesiyle bitecektir. (Doğrusunu Allah bilir.) BBC Haber Merkezinin bilim köşesinde, Güneşin Ölümü başlığı altında verilen haberde şöyle bildirilmektedir:
... Güneş yavaş yavaş ölecek. Bir yıldızın çekirdeği içine çökerken, zaman içinde içerdiği helyum atomlarını tutuşturacak kadar sıcaklık kazanır. Helyum atomları füzyonla birleşerek, karbon oluştururlar. Helyum kaynakları tükendiğinde çekirdek tekrar çöker ve atmosferi patlar. Güneş, çekirdeğini üçüncü bir kez tutuşturacak kadar büyük kütle sahibi değildir. Dolayısıyla genişlemeye devam eder ve atmosferini bir dizi patlama sonucunda kaybeder... Kuruyan çekirdeği sonuçta beyaz bir cüce oluşturur; karbon ve oksijenden meydana gelen, Dünya büyüklüğünde küresel bir elmas gibidir. Bu noktadan sonra Güneş zamanla solacak, giderek ışığı kararacak ve sonunda tümüyle sönecektir. 3
Bilim adamları Güneşin yapısını ve içinde meydana gelen olayları ancak son yüzyıllarda keşfetmişlerdir. Bundan önce Güneşin enerjisini nereden kazandığı, Güneşin nasıl ışık ve ısı yaydığı gibi olaylar bilinen bilgiler değildi. Kuranda 14 yüzyıl öncesinden, böylesine devasa bir kütlenin enerjisinin tükenerek bir gün son bulacağının bildirilmesi, üstün bir ilmin varlığını göstermektedir. Herşeyi kapsayan bu bilgi, Yüce Rabbimizin ilmidir. Kuranda bir ayette şöyle bildirilmektedir:
... Rabbim, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz? (Enam Suresi, 80)
(makale harun yahya)
Kaynaklar:
1) en.wikipedia.org/wiki/Sun
2) map.gsfc.nasa.gov/m_uni/uni_101 stars.html; Will Knight, Shedding Star Offers Preview of Suns Death, New Scientist, 25 Kasım 2005; bbc.co.uk/science/ space/stars/death/index.shtml;
as.utexas.edu/astronomy/education/fall04/komatsu/lec_23.pdf;
science.howstuffworks.com/sun5.htm
3) bbc.co.uk/science/space/stars/ death/index.shtml