SuskunDervis
Kayıtlı Üye
gün doğdu.
gün, tazelenmiş baharların, akasyaların, karanfillerin, yeni yetme çocukların, ilk uçuşa hazırlanan kuşların üzerine doğdu.
gün doğdu ve yürüyüşe geçti bahar.
baharı yanına aldı adam.
baharla birlikte ısınan havaları, kırk ikindileri, takvimlerden boşalan tebessümleri aldı adam. yürümesi gülümser gibiydi, bakışları duru bir deniz.
adamın gönlüne muhabbet düştü. bir çiğ tanesi düştü gül ağacına. tomurcuk, besmele ile açtı gözlerini. sonra sağnak düştü şehirlerin dışına. yüreğine ibrahim'in ateşleri düştü, ferman gözlü yâri düştü amine kalkan ellerine. adam, aşkın ateşten denizlerine düştü.
akşama kuytulardan düşen gölgelerle yürüdü. mısralar yürüdü peşi sıra. bir bulut yürüdü sevgilinin diyarına doğru. yarin selamını taşıdı gözlerinden aldığı nemle. adam, sigarasını yaktı ayrılığın acısına. gözlerin yaktı hayali yârin. kalktı, tebdil-i mekan eyledi adam. afet-i can içre belalara düştü.
uzaklardaki adamın acısını bildi sevgili. iki damla gözyaşı ile eşlik etti adamın yüreğinden yükselen yangınlara. kimsesiz evinde, kimsesiz odasına geçti. radyodan ayrılık temli bir şarkı geçti. sevgili, adamın günlüğünü aldı eline. sessiz bir ayin gibi okudu. duası geçti satırlara, iki damla gözyaşı daha. sevgili hayalin denizlerinde salınmaktadır. baharın dışında, zamanın dışındadır sevgili.
- bu yol nereye gider usta?
- bu yol gurbete gider, ayrılığa gider. bu yoldan senle bir gideriz bilmediğim, görmediğim diyarlara. yangınımla giderim ölümün kardaşı ayrılığa.
tedirgin bir heyecandır adam. dudaklarına tuzunu sürmüştür denizin. adam, yüreğine katık ederek sevgilinin yüreğini, sözsüz, yazısız aşkın gereğini bellemeye koyulmuştur. sevgili, vuslatın hayaline koyulmuştur.
müebbed sürgünleri umursamadan sevgili...
gün, tazelenmiş baharların, akasyaların, karanfillerin, yeni yetme çocukların, ilk uçuşa hazırlanan kuşların üzerine doğdu.
gün doğdu ve yürüyüşe geçti bahar.
baharı yanına aldı adam.
baharla birlikte ısınan havaları, kırk ikindileri, takvimlerden boşalan tebessümleri aldı adam. yürümesi gülümser gibiydi, bakışları duru bir deniz.
adamın gönlüne muhabbet düştü. bir çiğ tanesi düştü gül ağacına. tomurcuk, besmele ile açtı gözlerini. sonra sağnak düştü şehirlerin dışına. yüreğine ibrahim'in ateşleri düştü, ferman gözlü yâri düştü amine kalkan ellerine. adam, aşkın ateşten denizlerine düştü.
akşama kuytulardan düşen gölgelerle yürüdü. mısralar yürüdü peşi sıra. bir bulut yürüdü sevgilinin diyarına doğru. yarin selamını taşıdı gözlerinden aldığı nemle. adam, sigarasını yaktı ayrılığın acısına. gözlerin yaktı hayali yârin. kalktı, tebdil-i mekan eyledi adam. afet-i can içre belalara düştü.
uzaklardaki adamın acısını bildi sevgili. iki damla gözyaşı ile eşlik etti adamın yüreğinden yükselen yangınlara. kimsesiz evinde, kimsesiz odasına geçti. radyodan ayrılık temli bir şarkı geçti. sevgili, adamın günlüğünü aldı eline. sessiz bir ayin gibi okudu. duası geçti satırlara, iki damla gözyaşı daha. sevgili hayalin denizlerinde salınmaktadır. baharın dışında, zamanın dışındadır sevgili.
- bu yol nereye gider usta?
- bu yol gurbete gider, ayrılığa gider. bu yoldan senle bir gideriz bilmediğim, görmediğim diyarlara. yangınımla giderim ölümün kardaşı ayrılığa.
tedirgin bir heyecandır adam. dudaklarına tuzunu sürmüştür denizin. adam, yüreğine katık ederek sevgilinin yüreğini, sözsüz, yazısız aşkın gereğini bellemeye koyulmuştur. sevgili, vuslatın hayaline koyulmuştur.
müebbed sürgünleri umursamadan sevgili...