GüLBen Ergen Fan CLuB

ßLaCK.AnqeL

Bayan Üye
Gülben Ergen Erdoğan, 25 Ağustos 1972’de Mazhar ve Gülser Ergen’in kızı olarak İstanbul’da dünyaya geldi. İlkokuldan sonra Erenköy Kız Lisesi’nde orta öğrenimini tamamlayan Ergen, lise öğrenimini ise Kadıköy Ticaret Lisesi’nde aldı. Ergen, 1987’de lise 2. sınıftayken katıldığı Sinema Yıldızı Yarışması’nda 2. seçildi. Hürriyet Gazetesi tarafından düzenlenen bu yarışma sayesinde tanınan bir yüz haline gelen Ergen, liseyi bitirdikten sonra mankenlik yapmaya başladı.

1988 yapımı Bülent Ersoy ve İsmet Özhan’ın başrolünde olduğu Samim Değer filmi Biz Ayrılamayız (Mine rolünde), Ergen’in ilk sinema filmi oldu. Yine 1988‘de Kartal Tibet’in yönettiği ve Kenan Kalav’la birlikte oynadığı Deniz Yıldızı filminin ardından, Cüneyt Arkın ile Av (1989), Serdar Gökhan ve Eşref Kolçak’la birlikte ise Kanun Savaşçıları (1989) adlı filmler, 18’indeyken kendisinden beş yaş büyük ağabeyini trafik kazasında kaybeden Ergen’in oynadığı diğer filmler oldu.

Ergen, 1990’da Orhan Kemal’in ünlü eserini TRT ekranına taşıyan ve büyük beğeni toplayan Hanımın Çiftliği adlı dizi filmde; Erol Taş, İlknur Bozkurt ve Fikret Hakan’la birlikte rol aldı. 1991’de Osman F. Seden’in senaryosunu yazıp yönettiği ve Halide Edip Adıvar’ın eserinden uyarlanan Yol Palas Cinayeti, 1992’de ise yine Osman F. Seden imzalı İki Kız Kardeş adlı filmlerde, Aydan Şener’le birlikte kamera karşısına geçti.

1994’te ünlü Maksim Gazinosu’nda, İbrahim Tatlıses’in alt kadrosunda yer alan Gülben Ergen, aynı zamanda ünlü türkücünün Haydi Söyle adlı parçasının klibinde oynadı. Bunun ardından yine 1994’de Tatlıses’in başrolünde olduğu ve yönetmenliğini de üstlendiği ''Fırat'' adlı dizide rol aldı. Ergen, bu dizinin çekimleri sırasında Fırat Nehri’nde geçen bir sahne sırasında kuvvetli akıntı nedeniyle çok zor anlar yaşadı.

Şarkıcılık konusunda da yeteneğini ortaya seren Ergen, 1997‘de ''Merhaba'' adlı ilk albümünü çıkardı. 1998’de cuma, cumartesi ve pazar günleri, Bostancı Gösteri Merkezi’nde Huysuz Virgin (namı diğer Seyfi Dursunoğlu) ile ''Castra Castra Show'' adını verdikleri bir şov sergiledi. Televizyon izleyicileri için hazırladığı ''Gümbür Gümbür Gülbence'' programı ile hayran kitlesini iyice arttıran Gülben Ergen’in atladığı önemli basamaklardan birisi de Kadir İnanır ile birlikte çevirdiği ''Marziye'' isimli dizi oldu. Diziye de ismine veren Marziye karakterini canlandıran Ergen, 1998-2000 yılları boyunca televizyon izleyicisini ekrana kitlemeyi başardı.

1999 yılında Avşa Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü başta olmak üzere birçok ödüle layık görülen Gülben Ergen, yıl biterken ''Kör Aşık'' adlı ikinci albümünü piyasaya sürdü. 2000 yılında Haldun Dormen ve Kenan Işık ile birlikte ''Dadı'' adlı dizide buluşan Ergen, ''Melek'' isimli bir dadıyı canlandırdığı bu komedi dizisinde de başarısını gösterdi ve Magazin Gazetecileri Derneği, 9. Altın Objektif Ödülleri’nde 2000 yılının En İyi Kadın TV Yıldızı Ödülü’ne layık görüldü. Ergen aynı zamanda Altın Kelebek, 2000 yılının En İyi Kadın Oyuncusu Ödülü’nün de sahibi oldu.

2001’de genel yayın yönetmenliğini üstlendiği Gülbence isimli bir dergi çıkaran Ergen, 2003’de Ali Sürmeli, Yasemin Kozanoğlu ve Deniz Türkali ile birlikte başrollerini paylaştığı, yayını sadece 8 bölüm süren Hürrem Sultan adlı dizide rol aldı. Ünlü kanuni ve Türk müziği orkestra şefi Taşkın Sabah’la çalışmaya başlayan Ergen, son 4 albümünü de (Sade ve Sadece-2002, Uçacaksın-2005, 9+1 Fıkır Fıkır-2005 ve Gülben Ergen-2006) Sabah’ın müzik yönetmenliği eşliğinde hazırladı.

Gülben Ergen, 2004 yılının eylül ayında ''Sultan’s of the Dance'' ve ''Anadolu Ateşi'' adlı şovlarıyla adını dıyuran ve Yılmaz Erdoğan’ın da kardeşi olan Mustafa Erdoğan ile evlendi. Ergen, 18 Ocak 2007’de Atlas ismini verdikleri bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Gülben Ergen Erdoğan ve Mustafa Erdoğan çifti, yakınları ve hayranları tarafından hastaneye gönderilecek çiçekler yerine, Tema Vakfı aracılığıyla bağışlanan fidanlarla gerçekleşen Atlas Bebek Ormanı’nı oluşturdu. 2008 yılında müzik çalışmalarına devam eden sanatçı "Aşk Hiç Bitmez" adlı albümü ile müzik piyasasına güçlü bir dönüş yaptı.
 
92697670ko3.jpg
 
Gülben Ergen’den 10 öneri

1- Kendinizi sevin ve sayın: Siz kendinizi sever ve sayarsanız, sevilir ve sayılırsınız.

2- Şükredin: Evren şükrettiğinizi duyar ve vermeye devam eder.

3- Doğru beslenin: Vejetaryen olamasam da dikkat ediyorum ve topraktan çıkan besinleri tüketiyorum. Böylece bedenim daha dingin oluyor.

4- Cildinize özen gösterin: Günde en az üç litre su içiyorum. Cildim pırıl pırıl. Nem ve kil maskemi ihmal etmiyorum.

5- Kusurlarınıza göre giyinin: Vücudunuzu tanıyıp, kusurlarınızı bilip, seçimlerinizi bu yönde yapın.

6- İçinizin sesini dinleyin: Yoga yapın. Yapamazsanız bir köşeye çekilip günde 10 dakika iç sesinizi dinleyin. Tüm çözümler ve cevaplar sizde mevcut ama dinlerseniz.

7- Sevdiklerinizin kıymetini bilin: Size özen gösterilmesini istiyorsanız siz de özen gösterin. "Seni seviyorum" demeyi alışkanlık haline getirin.

8- Vermeden almak Allah’a mahsus: Kıyafetlerinizi, eşyalarınızı eskimeden ihtiyacı olanlara verin. Eğer yer açarsanız size yenileri gelecektir.

9- Suları tasarruflu kullanın: Akan her damla su bir başka evde birike birike ne işlere yarar!

10- Bebeğinizi anne sütüyle besleyin: Sütünüzün kalitesi için sıkı dietler yapmayın, ağrı kesici bile almayın. Anne sütünden asla vazgeçmeyin.
 
17 Ocak gecesi yatağıma uzandığımda elim karnımda her zaman olduğu gibi dualarımı ederken içim o kadar huzurluyudu ki, gözlerimi kapatıp yüreğimle evladımla konuşuyorduk. Tarifi olmayan sevgi ötesi bir duyguyla tek bildiğim içimde taşıdığım canımın nefesimle nefes aldığıydı. Gün sayıyordum ve doktorum 22 Ocaktan önce beklemiyoruz demişti. O gece sabaha karşı 3 te cin gibi gözlerimi açtığımda içimi kaplayan sevinci o kadar net hatırlıyorum ki... Tüm ev halkı uyuyor çıt yok.Kalktım,suyumu içtim,yüzümü yıkadım. Neyi beklediğimi bilmeden dolanıyorum evin içinde ve her gece defalarca girip çıktığım oda oğlumun odası.Herşey yerli yerinde beyaz sabun kokuyor ama oğlumun kokusu sinecek yakında...
Sancım yok, hatta turpgibiyim, hatta kahkahalar atmak istiyorum..

Ama bir belirti var,hep söylenen ve işte yaşıyorum,oğlumun can sıvısı,ondan ellerime dokunan ilk belirti... Bir koşu Mustafa’yı uyandırıyorum.Aynı zamanda kapının eşiğinde duran hastane valizimi kafamdan tekrar geçiriyorum bir ek*** var mı diye... Bütün lambaları açıyorum,acaba camları açıp haykırsam mı?
Doktorumuzu arıyoruz,ev ahalisini uyandırıyoruz, annem bizde o gece, odasına girip uyandırdığımda biz hastaneye gidiyoruz torunun gelme çabaları içinde dediğimde yüzünün şekli ve rengi gözümün önünde..
Giyindik hazırız,kapıdayız,evimize bakıyorum ve vedalaşıyorum... 9 aydır bu ev seni bekliyor dönüşüm muhteşem olacak diyorum ve biniyoruz arabaya.

Oğlumun valizi,tulumları,bezleri,benim geceliğim, terliklerim, başucu meleğim herşey tamam...

Güle oynaya hastanedeyiz.. Saat 4.. Kontrollerim yapılıyor ve durum onaylanıyor doktorum diyor ki,tamam doğum başlamış...
Gözlerim faltaşı. Herşeyi biliyorum epidural yapılıcak, hiç kıpırdamıcam, doğru nefeslerimi alıcam, hep dualarımı edicem, sakin olucam, panik yapmamalıyım (ama yapabilirim, hatta kalp atışlarım saçma bir hızla ilerliyor)
Ufak bir sorun var, sancım yok kikir kikir kikirdemeye devam ediyorum.
Annem okusun beni diyorum.
Saat 5 e geliyor.. Doktorum diyor ki suni sancı vericez.. Koluma takılan serumla alnımdan süzülen terler ve gerisini anlatamayacağım 9 saat sancı.. Sancılar... Çok sancılar...
Oğlum kollarıma gelmek için olağan üstü bir mücadele veriyor, ben ona yardımcı olmalıyım, ikimizin birlikte ilk mücadelesi bu.. Ha gayret...
Doğumhaneye gtürüyorlar beni ertesi gün öğlen olmuş, çok yorgunum..
Odamdan doğumhaneye giderken görüyorum ki ailem, sevdiklerim herkez koridorda, yüzleri bembeyaz, dualarla uğurluyorlar beni.. Eşimin eli elimde, meleğim ameliyat önlüğümüm içinde saklı.. Hemşire pamukla dudaklarımı ıslatırken diyor ki bunu bırakalım odanızda. Lütfen yanımda dursunu o kadar zor söylüyorum ki, bişey diyemiyor..
Filmlerdeki gibi başımın üstünde kocaman ışıklar.. Kısın ışıkları oğlumun gözüne fazla gelir...
Nefes.. Tut nefesini... Ver şimdi.. Nefes.. Ben sadece söylenenleri yapıyorum, gücüm azalıyor ama azalmıyor... Hep az kaldı diyorlar ama az kalmıyor.. Acaba oğlum iyi mi?.. Hadi... Başı göründü diyorlar... Karnıma bastırıyorlar.. Oğlumun canı yanmasın.. Allahım bize yardım et..İ kimize.

Ve Atlas’ı görüyorum...

18 Ocak... Oğlumun doğum günü bugün...
Ömrümün anlamlandığı gün bugün.. Gözlerim dolu dolu, şükür edicem ömrümün sonuna kadar.........

Gülben Ergen
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst