Buğra1
Kayıtlı Üye
Kocaman Gururumuzsun! Sabaha kadar gözüne uyku girmeyenleri saymazsak, 17 Mayıs 2010 sabahı bambaşka bir güne uyandık. Yara, bere içindeydi dört bir yanımız, içimiz sızlıyordu da belli etmeye niyetimiz yoktu pek. Yorganın altında ağlamıştı nicelerimiz, nicelerimiz parklarda sabahlamıştı bir gün öncesinde.
Yıkılmamıştık, yıkılmaya da niyetimiz yoktu ancak zordu arkadaş. Vazgeçmeyi düşünmüştük belki bir an, yahut daha da sıkı bağlanmıştık bilinmez. Son maçta giden şampiyonluk ki ilk değil son da olmaz belki. Hoca gönderildi peşi sıra bir kaç da futbolcu ama bizi asıl ilgilendiren gidenlerden ziyade gelen tek bir adam oldu, Aykut Kocaman...
Takım elbise çıktı üstünden, kendi ağzından çıkan bir lafla beraber. Çubukluyu çıkardığında ardından akan gözyaşları, bu sefer sevinçten aktı gözlerden. Fenerbahçe değişiyor dedi pek çoğu, aslında eskiye dönüyordu. Sahip olduklarının farkına varıyordu, kıymet biliyordu.
Kötü başladı sezon, beraberlikler mağlubiyetler. Şampiyonlar Ligi gitti önce, sonra Avrupa Ligi. Pes etmedik derken, Türkiye Kupası`ndan elendik bir de. Ancak sonuç ne olursa olsun, belki de bir daha doğmayacak bir şans doğdu bize. Camia kenetlendi ve Aykut Hoca`dan vazgeçmedi.
Yepyeni bir sayfa açıldı 9 puan gerilerden gelen, ardı sıra Trabzonspor galibiyeti geldi. Maçın sonlarına yakın farklı bir hareketlilik oldu Okul Açık tribününde. Ve işte milyonlar umutlarını teslim etti o anda, Kocaman Umutlarının Sahibi`ne...
19 maç, 18 galibiyet... Fenerbahçe tarihinde en fazla galip gelen teknik direktör. Eleştirilerin ardına saklanmadan, açık yüreklilikle konuşan bir adam... Daha fazlasını istemedik inanın, Sivas`ta soyunma odasında koşuşunu, deplasman yolunda telefondan izledik. Ağladık önce, sonra sırıttık. Gülüşüyle sebebi oldu neşemizin, sonrası kıyamet.
Karanlık bir sabaha uyandık sonra, 3 temmuz diye hatırımıza kazındı ilerleyen zamanda. Herkes susuyor derken, Topuk Yaylası`nda çıktı karşımıza, Kocaman yürekli adam. Tutulan dillere tercüman oldu, Fenerbahçe`nin sesi oldu. Başımızı öne eğdirmedi işte, sadece ismiyle değil yüreğiyle de Kocaman olduğunu gösterdi.Ağzından çıkan sözler bize cenneti müjdelerken yaşadığımız cehennemde, bir söz de biz verdik yedi düvele. Fenerbahçe Yıkılmaz...
Onur mücadelesi senesinde, bu ulu Çınar`ın sesi, merkezi oldu Aykut Kocaman. Galatasaray maçı arefesinde ise 3 yıllık yeni bir sözleşmeye imza attı. Camianın büyük bir kesimi onaylarken bu durumu, geride kalan derbi maçın ardından namusumuza gözü gibi bakan adama karşı eleştiri sesleri yükselmeye başladı. Bu eleştirilerin dozu kaçtı, hakarete, küfüre doğru yol aldı. Sindiremedeğimiz iftiralarla zaten dolu olan yüreğimiz daha sert çarpmaya başladı son günlerde.
Sözümüz, Aykut Kocaman`ı başka teknik direktörlerle kıyaslayan zihniyete öncelikle. Kıyasladığınız adam her kim olursa olsun, ne başarı getirmiş olursa olsun takımının namusunu yalnız sahada değil, mücadelenin olduğu her platformda dimdik savunabiliyorsa ancak o zaman onun kadar büyüktür.
Ve sözümüz yerli yersiz eleştirilerle sevdasına leke sürdürme uğraşında olanlara. Aykut Kocaman bu kulübün önce evladı oldu, sonra abisi, şimdi babası. Ona laf söylemeden önce yüz kere, milyon kere düşünün. Çünkü sonuç ne olursa olsun bizim KOCAMAN umutlarımızın yalnızca bir sahibi var ve öyle de kalmaya devam edecek...
Grup CK
Yıkılmamıştık, yıkılmaya da niyetimiz yoktu ancak zordu arkadaş. Vazgeçmeyi düşünmüştük belki bir an, yahut daha da sıkı bağlanmıştık bilinmez. Son maçta giden şampiyonluk ki ilk değil son da olmaz belki. Hoca gönderildi peşi sıra bir kaç da futbolcu ama bizi asıl ilgilendiren gidenlerden ziyade gelen tek bir adam oldu, Aykut Kocaman...
Takım elbise çıktı üstünden, kendi ağzından çıkan bir lafla beraber. Çubukluyu çıkardığında ardından akan gözyaşları, bu sefer sevinçten aktı gözlerden. Fenerbahçe değişiyor dedi pek çoğu, aslında eskiye dönüyordu. Sahip olduklarının farkına varıyordu, kıymet biliyordu.
Kötü başladı sezon, beraberlikler mağlubiyetler. Şampiyonlar Ligi gitti önce, sonra Avrupa Ligi. Pes etmedik derken, Türkiye Kupası`ndan elendik bir de. Ancak sonuç ne olursa olsun, belki de bir daha doğmayacak bir şans doğdu bize. Camia kenetlendi ve Aykut Hoca`dan vazgeçmedi.
Yepyeni bir sayfa açıldı 9 puan gerilerden gelen, ardı sıra Trabzonspor galibiyeti geldi. Maçın sonlarına yakın farklı bir hareketlilik oldu Okul Açık tribününde. Ve işte milyonlar umutlarını teslim etti o anda, Kocaman Umutlarının Sahibi`ne...
19 maç, 18 galibiyet... Fenerbahçe tarihinde en fazla galip gelen teknik direktör. Eleştirilerin ardına saklanmadan, açık yüreklilikle konuşan bir adam... Daha fazlasını istemedik inanın, Sivas`ta soyunma odasında koşuşunu, deplasman yolunda telefondan izledik. Ağladık önce, sonra sırıttık. Gülüşüyle sebebi oldu neşemizin, sonrası kıyamet.
Karanlık bir sabaha uyandık sonra, 3 temmuz diye hatırımıza kazındı ilerleyen zamanda. Herkes susuyor derken, Topuk Yaylası`nda çıktı karşımıza, Kocaman yürekli adam. Tutulan dillere tercüman oldu, Fenerbahçe`nin sesi oldu. Başımızı öne eğdirmedi işte, sadece ismiyle değil yüreğiyle de Kocaman olduğunu gösterdi.Ağzından çıkan sözler bize cenneti müjdelerken yaşadığımız cehennemde, bir söz de biz verdik yedi düvele. Fenerbahçe Yıkılmaz...
Onur mücadelesi senesinde, bu ulu Çınar`ın sesi, merkezi oldu Aykut Kocaman. Galatasaray maçı arefesinde ise 3 yıllık yeni bir sözleşmeye imza attı. Camianın büyük bir kesimi onaylarken bu durumu, geride kalan derbi maçın ardından namusumuza gözü gibi bakan adama karşı eleştiri sesleri yükselmeye başladı. Bu eleştirilerin dozu kaçtı, hakarete, küfüre doğru yol aldı. Sindiremedeğimiz iftiralarla zaten dolu olan yüreğimiz daha sert çarpmaya başladı son günlerde.
Sözümüz, Aykut Kocaman`ı başka teknik direktörlerle kıyaslayan zihniyete öncelikle. Kıyasladığınız adam her kim olursa olsun, ne başarı getirmiş olursa olsun takımının namusunu yalnız sahada değil, mücadelenin olduğu her platformda dimdik savunabiliyorsa ancak o zaman onun kadar büyüktür.
Ve sözümüz yerli yersiz eleştirilerle sevdasına leke sürdürme uğraşında olanlara. Aykut Kocaman bu kulübün önce evladı oldu, sonra abisi, şimdi babası. Ona laf söylemeden önce yüz kere, milyon kere düşünün. Çünkü sonuç ne olursa olsun bizim KOCAMAN umutlarımızın yalnızca bir sahibi var ve öyle de kalmaya devam edecek...
Grup CK