Hiphop_girL
Bayan Üye
Boş bir ders daha ve Tanrı’ya sevinç çığlıklarımızKeşke hep böyle boş olsaydı deyişlerimiz her dersin boşluğundaBize yetmedi boş derslerimizin fazlalığı hepsinin boş geçmesini diledikÇok şey istedik Tanrı bize küstüBunun son boş dersimiz olduğunu bilmeden gülüp,eğleniyoruzHiçbirimiz sınavları takmıyoruzHepimiz günümüzü hatta bu boş anı değerlendiriyoruzBense durmuş paylaşılmayı bekleyen yalnızlığımı avutmak için yazıyorumDüşünüyorum her zamanki gibiEtrafımda sonsuz yakarışlar içimdeki sesi duymama engel olamıyorlarBunu deniyorlar ama o güzel ses bu çirkin sesleri bastırıp satırları çoğaltmama neden oluyorHayatımın bütününde hiç yalnız kalmadığımı sadece yalnız kalmaktan korktuğumu anlamam uzun sürmediPeki ya şu an?Hiç yalnız kalmadıysam şu anda yalnız değilim demektirAma bakıyorum etrafıma herkes arkadaşlarıyla kendi aleminde ben YALNIZBana hayatımı ve geçmişimi anımsatan şarkıları dinleyemiyorumDemin de bir şarkı dinledim sözlerinde ’İstisnasız her an geçmişi özlüyorsan hadi durma ağla’ dediHıçkırmaya ve göz yaşlarımı tutamamaya başladımBen ağlamazdım hani?Hep gülerdim ya artık gözlerim hep yaşlı,yanaklarım nemli,dudaklarımda tuzun ekşi tadı varAslında içimi boşaltmam o kadar zor ki şimdi sende anlamıyorsun beni ama kendimi LANET olası bir şeye bile benzetemiyorumHerkes bir bedenmişim ruhum yokmuş,duygularım yokmuş gibi davranıyor banaAma benim de bir kalbim var,bilmiyorlarKırıyorlarDağılıyorumDağıldıkça toparlanması zor oluyor parçalarım,toparlamak bir yana bir de parçalar ufalıyor iyiceUlaşamıyorum hiçbir güzel yanıma,kötülükle bakıyorum dünyayaŞu 45 dakika içinde işte bunları düşünüyorumDüşünüyorum ve yazdıklarımla yaşıyorum
Gidişinin üstünden kaç çığlık geçtiği umurumda değil Nefes alıp vermediğini bilmiyorum şu an Morgda olabilirsin, ya da ruhu satılık herhangi birerkeğin koynunda Ne fark eder? Bu kez senden değil, benden söz edeceğiz Bu kez oyunun kuralını değiştireceğiz Belki sormayacaksın neden “Pari***nne Moonlight” yerine “Suspicious Minds” dinlediğimi Eh, nereden bilebilirsin ki dün senin damlattığın yaşları bugün Elvis’in silebileceğini? Sen şimdiye dek benim hayatıma dair neyi bilebildin ki?
Burada işler biraz karışık Bazı ödevlerim var Çözümlemem gereken bazı sorular Sana, bana, hayata dair Artık sen, ben ve biz’de dışarı çıkabilmek istiyorum çünkü Eğer şu an, tam olarak şu an ölürsem, cesedimi soru işaretlerim kaldırmasın istiyorum Kırdığım kalp sayısı yokluğunla doğru orantılı olarak artıyorsa ve yapıştıramayacaksam bir daha hiç birini geri, en azından sayıları artmasın istiyorum Dünyada seni en çok isteyen erkek olarak, bu dünyada en çok seni unutmayı istiyorum Duyuyorum güldüğünü Nasıl kahkaha attığını duyuyorum Ama olduğum yere çöküp ağlamayacağım bu defa Çünkü ağladığımda sarılabileceğim birilerinin olduğunu biliyorum artık Sırf bana bunları hissettirdiğin için alnının orta yerine bir kurşun sıkabilecek birileri Nasıl emin olabildiğimi sorma Hiçbir zaman, hiçbir şeyden emin olmadım sana duyduğum o kutsal his dışında Hala da değilim Gerçekten sevilip sevilmediğimi, oyuncak yerine konulup konulmadığımı, ne denli öneme sahip olduğuma dair hiçbir eminlik duygusu yok içimde Ancak artık kime daha az güveneceğimi ayırt edebiliyorum Kimseye güvenmiyorum belki, ama en az güvensizlik duyduğum adamlardan biri sayesinde hiçbir işe yaramayacak bu satırları yazıyorum Hiçbir zaman okumayacak olman bir şeyi değiştirmez Nasıl ki hiçbir zaman sevmemiş olman, sevgimi değiştirmedi İçimdeki hisleri gömmemin tek sebebi, seninle nefes alamıyor olmam Sensiz nefes alabileceğimi sanıyorum sadece Eğer başaramazsam, küreği kendi ellerimle uzatacağım sana Kendi ellerinle göm katline göz yumduğun bedenimi diye Eğer başarırsam, ardıma dönüp haline gülmeyeceğim bile Çünkü eğer başarırsam, adının hiçbir harfi yaklaşamayacak o günden sonra kaderime
Tek başıma savaşmıyorum İçimde de, yanımda da kalabalık bir ordu var sarhoşlar, şizoidler ve aldatılmış erkekler Arkamda bir kovboy var O ve ben, onun bir kovboy olduğuna inandığımız sürece dünyanın en güçlü kovboyu olmaya aday Karşımda sen, sağımda solumda görünmez bir ordu Arkamda beyazı gözümü alan, karanlığı kanıma karışan bir adam Eğer düşersem, o tutacak Eğer bir kere daha düşmeme sebep olursan, adımı toprağa senin kanınla yazacak! Önümde, ardımda birer adIm var şimdi Eğer tam olarak şu an tetiğe basabilirsem, hayat benim için çok daha farklı olacak
Bazı insanlar kahkaha atarken gözlerimin kısılmasını, ağladıkça gözlerimin kızarmasına tercih ediyorlar Bazı insanlar gülümseyişimin rengini, gözyaşımın tadından daha çok seviyorlar Öyleyse devam etsin “Sükût” çalmaya, belki bir gece olsun rahat uyurum Hüzünden daha çok yakışan şeyler de varmış bir kadına, son zamanlarda ruhumun nefes almasını sağlayanlar öyle diyorlar Sen, onların kim olduğunu asla bilemeyeceksin Çünkü sen bittiğinde, ben hayatımı onlarla paylaşıyor olacağım Göremeyeceksin
Son ziyaretimde gözüme takıldı, odanın duvarına kocaman bir soru işareti çizmişsin Son geldiğimde aklıma takıldı, nasıl da fark edememişim, sen beni hiçbir zaman sevmemişsin Son günlerde kalbime kazındı, ben seni değil birilerini sevebilmeyi istemişim onca zamandır Şimdi bir silah olsa elimde, aynada sen ve ben, cinayeti intihara tercih ederim Bu ne işe yarar bilmiyorum ama en azından bir süre de bunu deneyelim
Kovboylar siyah giyermiş, hatunları gök rengi Yeni öğrendim Matem rengi değil, güneş rengiymiş bana en çok yakışan Ondan öğrendim Beyaz giysem ne fark eder siyahımdan soyunup, ölüler de beyaz giyer Oysa o, ölümüme karşı çıkıyor Gariptir, o beni yaşatmayı benim istediğimden daha çok istiyor Hiçbir zaman kendim için yaşayamadım bu hayatı Uğruna yaşadıklarımsa hep bana ölümü layık gördüler Oysa bu defa, beni isteyen biri için savaşmak istiyorum Bu defa en azından onun için denemek istiyorum Gün gelecek, çok yakın, seni unutacağım
Okunmayacak bir mektup için, haddinden fazla kelime öldürdüm belki Son satırları kazırken tırnaklarımla, şarkılar pansuman yapıyor yaralarıma Yine de, tekrar düşecek, daha çok kanayacak olsam bile tekrar deneyeceğim şimdi James Blunt dinlemeyeceğim, “Goodbye My Lover” Biz birbirimize veda edeli çok zaman geçti Şimdi bu vedanın hayatımda bir nokta değil, olsa olsa bir virgül olabileceğine inanma vakti Şimdi asıl senin önüne koca bir nokta koyup, kendi adıma satırbaşı yapma saati geldi
Mutlu kal demeyeceğim, hayat senin İlgilenmiyorum Dediğim gibi, şimdi senin adının üzerini çiziyorum Söyleyeceklerim bitti Gidiyorum Masalım ise, hiç başlamamıştı zaten Şimdi görebiliyorum…
Bundan böyle senin gibi ********lere karnım tok
Hayat senin Juliet, ama artık Romeo yok
Bir defasında kışı yaz sanmıştım Bir gece güneşi görmüştüm bulutların arasında Bir adamı ADAM sanmıştım bir rüyamda O denli kördüm işte, gözlerim o denli yorulmuştu ağlamaktan Yine de "Gel" dediğinde karşımda bir çıkmaz sokak olduğunu bilecek kadar akıl saklıymış demek ki bir yerlerde Bu defa bile bile uçurumdan atlamayacak kadar kendimi seviyormuşum meğer içten içe
Ukâla maskelerin ardına gizlenmiş çaresiz kadın tanıyorum oysa Kendini kahraman sanan, ama pelerininin altında bir kurtarıcı bekleyen yüzlercesini öptüm alınlarından, kimse bilmez Yine de akmadıysa siyahım, kazıyamadıysam derime yapışan maskeyi,vurun vurabildiğiniz kadar kırbacı sırtıma Mazoşist yanımı kiraya verdim, ağlayacağım bu defa doya doya
Şimdilerde martılar benim için uçuyor Şimdilerde okyanus, benim gibi kokuyor Yine de boşvermek gerek bazen Alın yazın senden başka kimsenin bilmediği bir dille yazılmış Ne denli ağlarsan ağla, senden başka kimse okuyamıyor kanlı harflerle kazınan yanını kaderinin alnına O sebeple, şimdi gitmeliyim, izin verin bana Dönene kadar unutma, bir kahkaha borcum var sana dünya!
Güneş ışığının sevimsiz gülümsemesi yüzüme yerleşmişti
Kuşların anlamsız bağırtılarına dayanamıyorum 'Lanet Olsun' diye bağırdım
Dışarıda bir top peşinde koşan insan yavruları
Elimde bitirip bitirmemekte kararsız kaldığım eski bir kitap
Hava sıcak
Hava bunaltıcı
Ağır bir koku var odada
Ağır ve fazlasıyla boğucu
Sessizliğin güneşle oynaşmasını görmek istemiyorum
Ne yaptığını sanıyor bu *****lar ???
Televizyonu açıyorum ve açmamla kapatmam arasındaki saniyeler kendimi yabancı hissetmeme yetiyor bile
Soyunuyorum ve aynada uzun bir süre kendime bakıyorum
Dedikleri kadar güzel miyim ??
Ya da demedikleri kadar çirkin
Küveti doldurup içinde boğulmak istiyorum
İşte asıl yalnızlık budur
Fantezilerim -Fan- olma aşamasında
Neden hiçbir fantezim tamamlanıp yalnızlığıma eşlik etmiyor ki?
Tek kişilik bedenimde barındırdığım benlikler , bedenimden fırlarcasına kaçıyor
Şşşşştt Canım acıdı (!)
Yavaş olun çocuklar
Yavaş ve sessiz
Bağıra bağıra şarkı söylüyorum Biliyorum sesim berbat
Ama dinlenmek için değil dinlemek için söylüyorum
Yerde düngeceden kalma yarım votka şişesi
Ardında gizlenen sigara paketi gözüme ilişiyor
Amacım ne bilmiyorum
Bütün kelebekler bile yukarı doğru yol alırken kaldırımlardan;Ben hep inişlerde ve esir düştüğüm hücrelerimi yenileme çabalarında dönüp duruyorum
Penceremden beni gözetleyen küçük şeytanın alev kırmızısı gözlerine aldırmadan yerden kaldırdığım yarım votkayı dikiyorum
İçmek çürümüş bedenime ağır ağır inen jilet darbeleri kadar derin ve anlamlı geliyor
Uzun bir süre beynimin vücudumdaki hakimiyetine esir düşüyorum
Ve sonra düşünüyorumda asıl mahkumiyet gizli kapılar ardında kalan Masum Yalnızlıktır
Ve yalnızlık sadece örtülmüş hataların günahlarıdır(!)
Eşsiz Kadınım,
Sabahı adımla
karşıladığını söylüyorsun
Benim gecemi adınla geçirmemden,
sana kilometrelerce koşmamdan kaynaklanıyor
olabilir mi ya da tam tersidir
sen varsın tüm ruhum bunu fısıdıyor
bir kaç saat sonra
Ayvalık' a yol alacağım
Bu yaz uzun yollarda geçecek ömrüm
şehirler akıl almaz hızla altımdan akıp geçiyorBursa'da Körfez'de İzmit'te Zonguldak'taAkçakoca'daBalıkesir'deÇanakkale 'de yolum düşen her şehirde pipomun çikolatalı dumanı geziniyor bazen yol kenarında durup birşeyler yazıyorumYemek yemeği unutuyorum yol boyunca ama yazmak tam bir bağımlılık sanırım
Sıcaktan bunaldığını, terlediğini anlatıyordun bana benim burada rüzgardan ve serinden sana bahsedecek olmam beni kahrediyor
senin orada sıkıntı içinde olman ve konuştuğumuz diğer konular
senin yaşadığın zorlukları paylaşamamak acılar en büyüğü
Radyoda latin Amerika şarkıları çalıyor
Rüzgar beni Arjantin' e savuruyor
Yarı karanlık bir bar sokağının loşluğunda
tango yapıyoruz seninle
Şarkı kesildiğinde kollarım boş kalıyor
sanki sen hiç olmamışsın hiç varolmamışsın
olamayacakmışsın gibi karşımda
zümrütten yakuttan bir heykel gibi dikiliyorsun sana hayranlıkla bakarken
dokunuyorum Dokunduğum an ellerimi kaybediyorum Haykırıyorum Acım: sana bir daha dokunamayacak olmam
ama sen kırıyorsun yalancı alçılarını eklemlerindeki taşlar çatlayıp yerlere dökülüyorlar uzanıp bana dokunuyorsun
Tutuyor sarıp kavrıyorsun beni
taştan kırılmaz ellerim oluveriyor
Gülüyorsun hayretim karşısında
tatlı tebessümün
ruhumu okşuyor
bir gece ansızın
kapım çalıyor açıyorum
ip boynumda
sandalye kolumda
kollarını açıp sana geldim , diyorsun
ellerini gösteriyorsun bak diyorsun
uff oldu
içim titriyor
ellerimin için kayboluyor, minik ellerin taş duvarlarımız yıkılıyor
"kavuşmak dileğiyle"
senin yazdıklarınla akıp qidiyor bu yazılar
nasıL
oluyor anlamam
birden geliverir
şimdi olduğu gibi
iyi mi olur kötü mü
ne fark eder
boş otobüs durağını
dolduran bizlere
konuşurum içinden
siz ona "şiir bu" dersiniz
oysa içimde bir tek "aşk" vardır
ve siz boş otobüsün yolcuları
içimden geçmedikçe nasıl
bir şeydir bilemezsiniz
bu yazmak sohbetler
içki masaları falanca kadının
uzun sıska bacakları
salı pazarında memeleri arasına
sıkışıp kaldığım kocakarılar
kızını vermeyen babanın
kaşları arasındaki ince gölge
sabır taşını kırık seven bir benlik
diyorum ya
nası
oluyor anlamam
birden geliverir
şimdi olduğu gibi
iyi mi olur kötü mü
ne fark eder
boş otobüs durağını
dolduran bizlere
konuşurum içinden
siz ona "şiir bu" dersiniz
oysa içimde bir tek "aşk" vardır
ve siz boş otobüsün yolcuları
içimden geçmedikçe nasıl
bir şeydir bilemezsiniz
hızlı hızlı geçtim koridorukapıyı karanlığın suratına çarptım oysa kendi gölgemdi dışarıda kalan
derin derin nefes alırken bütün oyuncaklarımı,kuklalarımı,yastığımı,yorganımı,foto graflarımı,kitaplarımı
hepsini yatağın altına tıktımüzerimdekileri,yüzümü çıkardım
çırılçıplak daha güçlüydüm hayata karşı
farkına varmam çok uzun zamanımı aldı
rol yaptım onlardanmış gibi davrandım
inancımı bile çamurlu sularda yıkadım!
pencereden her dışarı bakışımda bulutların bana ne kadar yakın olduğumu biliyordum
düşürmek istedim hep kendimi aşşağı
değişen neydigözlerimi açtığımdada yaşıyordum kapattığımdada
hayat borçlu olduklarımdan düştüğünü söylüyordu ne zaman yüzüne baksam
dua etmeye bile yüzüm kalmadı sanıyordum tanrının bir tek yüzü olduğunu unutup
karanlıkta siyahtı,duvarlarda! deişmiyordu işte hiçbirşey ben herşekilde çarpıyordum birine!
fanusum camdan olmalı ve sadece ben görmeliyim duvarlarımı zorla gözlerine sokmaya uğraştım
çabam niyeydisadece biraz sevilebilmek?
yalandı!ne diye bu kadar uğraştım?
insan yerine koyduklarım hiçbişey söylemedem çekip gittiler
meydan dayağı yemiş biri gibiydim
insanların yüzüme bakışları pislikmişim gibi hissettiriyordu kendimi
olmayan bir beni suçlayabilecek kadar nasıl acımasız olabiliyorlardı
susarak kendimi sildirmeye çalıştım yüzlerden kendimi savundukça dahada kirlenecektim gözlerinde
Suçlu!herşeyi üzerime atıp defolup gitmek kolay geldi size
ben yabmadığım şeylerin bile hesabını verdim kendime
aynıydı ha yapmamaşım ha yapmadıımı bildiim halde susmuşum
herkes meydanı terk etti sadece yerde kaldırım taşları,yüzümde yaşlar ve titreyen ruhum kaldı
soğuktu rüzgardan daha acımasız olduğumu kanıtlamak ister gibi bağırıyordum avazım çıktığı kadar
boğuluyormuş gibisonuç ne duyan oldu ne anlayan
ellerim dizlerim hertarafım yara içinde dokunamadım canım yandı sızladı çok acı çektim
hiç bu kadar düşmezdi melekler!
karanlık önümde soyunuyordu
ve ben elimde çiviler hayatım boyunca bakacağım tabloyu asıyordum karşıma!
kırık bi aynada kendimi aradım ben aslında
parçalara bölünmüş görüntülerin hepsi aynı bene ait ama bir bütünü göstermiyorlar?
kırmızılarımı acıtıyorlar
parça parça ettiler içimi
sesimi bile çıkartamıyorum sadece ağladım
dön dolaş yine hep aynı son hep aynı göz yaşları
o kadar körelmiş ki kalpleri!
ölüler içinde yaşamak için ölmeliydin küçük kız
mezarlık gibi burası heryer karanlık
başımı dayadığım heryer soğuk
inandığım her ruh ölü
bana ait hiçbirşey yok burda
dokunduğum herşey ceset kokuyor
hala nefes olan birşeyler istiyorum
ama biliyorum anahtarlarını bulmak zor açmak için kapıları
artık bunca yıldan sonra ezberledim sen acısanda canı yanmaz onların!
öyle yha sen rahat rahat nefes alıp verirken ben kalbimin kırıklarıyla kesiyordum bileklerimi
hepsi bitti şimdi elime bulaşan kan damlalarını temizlemeye uğraşıyorum
başımı çeviriyorum öbür tarafasoğuküzerimi örtüyorumgülümsüyorum biraz
''tanrım neden önce melekler düşer''
iyi oldukları için saf ve bi o kadarda güzel oldukları için hatta aşka bile inanabilecek güçleri oldukları için belkide bileklerini kesebilecek kadar cesaretli oldukları içn ya da kendilerini çıplakken daa mutlu hissettikleri iiçin belkide acıyabildikleri için ya da soğuğu iliklerinde hissettiklerinde üstlerini örtebildikleri için önce melkler düşer işte hayat böledir ya yaşabildiğimz bütün güzellikleri yaşarz ve kndi hayatımzı kndimz bitrmk isterz ama cesaretmz yoktur kaç defa intihara yöneldi bu beden ama ruhum vazgeçirdi onu hep ruhum yüzünden çnkü o korkak o tırsak ya da bn onun arkasına sığınıyorum çnkü birileririnin arkasına sığınabilicek kadr acizim böle işte artık tükenmeye başladım az kaldı birgn yazamıyo olucam ve bigün kalktığımda hiçbi işlev gören uzvuma ulaşamıcam beynm bnden çıkalı çok oldu çnkü bni kimin ve neyin yönettiğinden habersizim sadece amaçszca yaşıyorum bu kötü bişi belkide ama cesaretimi toparlayamadımki bn hiç başkaldıramadım kimseye ezdirdim kndimi şimdi ise ben ezicem evt karar verilmiştr ezilen onlar olucak artık meleklere acı yok bundan sonra
derim şeffaf kaplı varlığımı gizlememe yetmiyor
eline makası alıp oturdu soğuk duvarın bir köşesine
eteklerinde sarkan tüller sanki gereksiz bir geçmişin bırakamadığı uzantıları gibi takip ediyoru onu
duvara yasladı sonra sırtını soğuk dokundu bir an tenine
buz kesmiş onca şey vardı
içinde acıyı hissetmeyecek kadar aşınmıştı kalbi
bi an hiç birşey olmak istedi sanki biliyormuş gibi sonunun sonsuz olmayacağını
kaç acı değerdi defolup gitmeye!
kırık bir oyuncakla oynar gibiydi elelri
belliydi korkuyordu da kendini incitmekten?
batmakta olan güne baktıı hiç sesini çıkarmadan
kan çanağı olmuştu göz bebekleri
bir kaç gündür uyumadıı uykular yokluunda bile intikam almaktan çekinmiyordu
etrafına baktı saklanacağı bir delik bile yoktu
üstüne başına baktı herkesten güzeldi
(gitme diye sayıkladım içimden bak bende burdayım)
fark etmedi hiç umursamadı kendini
bir ayna istiyorum dedi tek taraflı
(asla bulamayacaksın dedim içinde ara kendini!)
saçlarının arasına soktu ellerini
yıllardan intikam alır gibi uzatmıştı her acıyla herbir saç telini
siyahalrından düşme dedim sıkıca yapış onlara
ağladıı ağladıı dayanamadım yinede görmedi beni
dizlerine sarıldı kafasını bacakalrnın arasına aldı
sanki hatırlamak istemediği bir şeyler vardı
korkuyordu
ağlıyordu hiç birşey yapamıyordum
fırsatan istifade ölmek istedi hemen
gidemeyeceğini bilir gibi korkmadan meydan okudu hayata
yapamadı
düşnümeliydii bu sarhoşluğu
yan etkilerinde kurtulamadığı bir filmin tanıdık bir repliğinde alıntı sahneyi oynuyordu
rol yapmadı ondan çalmışlardı seneryoyu
ne farkederdi
umursamadı kendini yine hiç yapmadığı gibi
alışmıştı hep birileri bişiyler çalmıştı hayatından
eksildiğini sandı
(kutsalsın sen dedim)
koluna kazıdığı 'umuduyla' bağışla dedi 'tanrım'!
jiletin keskinliği hissetti bileğini
şeytan aldı götürdü o an kimsenin kabullenemediği hayatını
kendine uyduramadı !
Tanrı bir melek bahşetti ona o sırada
ayaklarının önüne düşen
ßir hayat buldu kiminse
Sahibi olsada olmasada artık onundu
bir kız gördüm kaldırımn ucuna çökmüş korktuğu yüzünden anlaşılıyor yavaşca yanına yaklaştım genelde böle her gördüğüm insanı çözmeye çalışmazdım ama bu kız çok acıklı bakıyordu kaldırımn karşı tarafına yavaşca yaklaştım bnden korkmaması gerektiğini söledim o sırada yağmur başladı ve gökgürüldedi kızın üstünde sadece askılı bi tişört vardı hemen ne var ne yoksa üstümde ona uzattım konuşmasa bile bu soğukta bunları geri çeviremezdi diye düşündm hiç bi tepki vermedi küfretse defol dese anlardm ama demedi ölece baktı bana ona acımamı istermiş gibi yada o bana acıyordu ama olamaz bu o nie bana acısınki acınır durumda olan oydu yoksa bnmiydm gerçekten anlayamadm o sıralrda baktım baktım ve cesaretimi topllayıp onunla bir kez daha konuştum
neden burdasın kimin kimsen yokmu? seni sıkmıyorum demi? neden kalkmıyorsun neden cvp vermiyorsun sorular peşi sıra geldi ama kızdan hiç ses çıkmıyor en sonunda bn tmm artık gidiyorum derkn ayağa kalktı elimden tutarken sanki bana gitme der gibi yalvarıordu ama sesi çıkmıyordu neden susuyorsun konuşsana diyordum çekip gitmek için nelerimi vermezdm ama bir şey bni orda olmaya zorluyordu birden irkildm gözlerimi açtığımda odamda yatağımdaydım iüstümdekilere baktımda o kızın üstündekilerin aynılar ve yamyaşım anlıyorumki o kızda bnm aslında
kararıyorum,
her tarafım aydınlık olsa bile
yapacak çok şey var aklımda,
bir beni bulamıyorum ki kendimde
bildim bileli bu duvalarla sarılı yapmacık odalarda kalmış gözlerim
hayaller bile acıtmıyor artık
densiz, hissiz
karanlık odalarda kalmış bedenim,
derinliğe kadar işlenmiş aşk acılarıyla yaralanmış ruhum,
derinliğine sevmiş,
cam arkalarından sevilmiş,
her bulduğu mızrapta kendini aramış
yüreğine saplamış, ciğerlerini kazımış
karlar yağarken çırılçıplak uzanmış toprağa
bir kendini aramış siyah şekiller arasında
bir kendini ayartmış,
her aşk yeni bir başlangıç değildir,
her terk ediliş yeni bir bitiş değildir,
karşısına her çıkan melodide biraz daha ağlamış,
göz yaşları şarkı yazmış,
gök-yüzü darmaduman
karanlığa gömülü gecelerde biraz da yalnızlıkla baş başa
basit umutlar basit mutluluklar için,
onun için,
kendi için,
siyahın cazibesini karanlıkla dans ettiren bir prenses için
siyahın cazibesini karanlıkla dans ettiren bir peri gelmiş aklına
ağlamış,
kendini bilmeden yaşamanın acısı için,
kendi için değil
duvarlara bunanmış her siyahlık için,
ölüm gibi bir şey galiba
ölüm gibi bir şey ya da ölümün ta kendisi terkedilş bitiş deil başlangıcın simgesi ama ağlayarak kötü bi başlangıç yapıyoruz hayata yapılacak o kadr çok şey varki birbir unutuyorum yapmam gerekenleri sadece şuan buradayım işte dier herşey donuyor şuanda burada ynmda herkes geri çekliyor ön planda bn varım gölgeler bile arkmda bugün gece gölgem bile kayboluyor zatn yalnz kalıyorum ölüm gbi birşey sokuluyor koynuma adı yalnızlık
Bana en güzel cümleleri kuran cümleleri dinliyorum Bana en beyaz hisleri yaşatan kızA adıyorum bir bir “We should be happy together, forever” diyorsa birileri, kıpırdatıyorum dudaklarımı eş zamanlı olarak Belki inanırım, belki inanırsın, belki biz oluruz günün birinde diye Sahipsiz yaşayamadığım gibi, sahiplenmeyi de sevmiyorum Her anormal insan gibi kendime sahipler seçiyorum Gariptir, bana benden çok sahip olmanı istiyorum Tekrar ediyorum o sebeple ardı ardına; “Her şey güzel olacak, biliyorum, biliyorum, biliyorum…”
çok oldu seçtiğim sahiplerim terketti bni birer birer yanlış insanı sahip seçmişim dedim pes etmedm tekrar tekrar tekrar kndimi sahiplendirdim ama her seferinde hüsran ardlarında hep gözyaşı bıraktı onlar bn onları hiç sahiplenmedm belkide onlarda bni ama bn seçmiştim onları nasıl bırakabilrlerdi bni bn bnde mükemmelken onlar ne gibi kusurlarla bni bırakabildiler aklıma takılan bunlar deil bn kndimi seviyorum hala pes etmedim işte arıyorum güzel günler gelicek gelmeli bnde biliyorum biliyorum biliyorum haykırıyorum yaşasın güzel günlerin şerefine içelim
sen benim derimden çok daha benimsin seni ararken
içimde, damarlarımda, kanımda, ışıkla örülmüş
gizemli dokularımda sendin bulduğum sanki kandın sen
taştın, azıktın
bense dışında kaldım aklın, çılgınlığın, giysilerin,
eski bir karanlık ormanlar soyundan geliyorum,
ama tıpkı bir kuyudaymış gibi iki büklüm girip
kör bir adam gibi el yordamıyla
yolumu bulmaya çalışırken topraklarımda,
adımlarıma yön verecek parmaklıklar yoksa da
vardır senin gülünün büyümesi evimde
içimde büyümeyi sürdürüyorsun,
köklerin çok derinde
yapraklarında parmak uçlarımı yakmadan
gözlerine dokunmam olanaksız
susuzluğumda bedenin yangınları tutuşur
kurar yüzünün yaprakları yokluğunu
'kim var orada, kim var orada?' diye sorarım sanki gecenin
geç saatlerinde
birisi kapımı çalmış gibi
bir de bakarım ki boşluğun ortasında rüzgardan başka bir şey yoktur
sulardan, ağaçlardan, gündüzleyin yaktığımız
ateşlerden sönmeye yüz tutmuş
sanki hiçbir şey yokmuş da
var olan her şey oradaymış gibi
sanki yeryüzünün bütün toprakları kapımı tıklatıyormuş gibi
adsız, yaşam gibi belirsiz
filizlenen bitkiler ve çamur gibi bulanık,
gözlerimi kapar kapamaz uyanırsın canevimde
ben toprağa uzanınca doğarsın uçuşan tozlar gibi,
yatağını aşındıran nehir
birbirine dolanmış çıplak ağaçlarını koruyarak büyürse
sen de onlar gibi büyürsün bende
o nasıl karanlığıyla birlikteyse, sen de benimle birliktesin
işte kan ya da buğday, toprak ya da ateş
yaşarız burada, bir tek bitkiymiş gibi
yapraklarının anlamını bilmeyen
tek bir bitkiyken dal verip budaklanıp ayrıldı yolumuz senin dalların uzadı uzadı yeşeren her bir yaprağımı sana doğru uzattımsada erişemedim hiç bir yanına bn geldm sen kaçtın sen kaçtın bn uzadım o zmnlarda hep bnden kaçmanın nedeninin beni sevmemen olduğunu düşünmüştüm be adam taki o mektup rüzgarla uçuşup yüzüme yüzüme vurulmasaydı meğer bn büyüyeyim diye kaçarmışsın bnden peki şimdi ne oldu be adam sen yoksun bn büyüdüm evet uzadım ama seni budadılar be adamım artık ulaşabileceim bir dal kalmadı
Acı veriyor senden duyacağım kötü bir söz
Seni kaybetmek öldürür beni
Yüreğim kanar
o kadar alıştım ki sana
anlatmaz kelimeler
yaşanırsın sen
tek bir görüş yetti
seni sevdirmeye
sesini duyduğum zamanki mutluluk
o kadar hoşuma gidiyorki
sanki yansımamsın benim
diğer yüzümsün
mutluluğum
gözyaşlarımsın ve
iyiki varsın
Gidişinin üstünden kaç çığlık geçtiği umurumda değil Nefes alıp vermediğini bilmiyorum şu an Morgda olabilirsin, ya da ruhu satılık herhangi birerkeğin koynunda Ne fark eder? Bu kez senden değil, benden söz edeceğiz Bu kez oyunun kuralını değiştireceğiz Belki sormayacaksın neden “Pari***nne Moonlight” yerine “Suspicious Minds” dinlediğimi Eh, nereden bilebilirsin ki dün senin damlattığın yaşları bugün Elvis’in silebileceğini? Sen şimdiye dek benim hayatıma dair neyi bilebildin ki?
Burada işler biraz karışık Bazı ödevlerim var Çözümlemem gereken bazı sorular Sana, bana, hayata dair Artık sen, ben ve biz’de dışarı çıkabilmek istiyorum çünkü Eğer şu an, tam olarak şu an ölürsem, cesedimi soru işaretlerim kaldırmasın istiyorum Kırdığım kalp sayısı yokluğunla doğru orantılı olarak artıyorsa ve yapıştıramayacaksam bir daha hiç birini geri, en azından sayıları artmasın istiyorum Dünyada seni en çok isteyen erkek olarak, bu dünyada en çok seni unutmayı istiyorum Duyuyorum güldüğünü Nasıl kahkaha attığını duyuyorum Ama olduğum yere çöküp ağlamayacağım bu defa Çünkü ağladığımda sarılabileceğim birilerinin olduğunu biliyorum artık Sırf bana bunları hissettirdiğin için alnının orta yerine bir kurşun sıkabilecek birileri Nasıl emin olabildiğimi sorma Hiçbir zaman, hiçbir şeyden emin olmadım sana duyduğum o kutsal his dışında Hala da değilim Gerçekten sevilip sevilmediğimi, oyuncak yerine konulup konulmadığımı, ne denli öneme sahip olduğuma dair hiçbir eminlik duygusu yok içimde Ancak artık kime daha az güveneceğimi ayırt edebiliyorum Kimseye güvenmiyorum belki, ama en az güvensizlik duyduğum adamlardan biri sayesinde hiçbir işe yaramayacak bu satırları yazıyorum Hiçbir zaman okumayacak olman bir şeyi değiştirmez Nasıl ki hiçbir zaman sevmemiş olman, sevgimi değiştirmedi İçimdeki hisleri gömmemin tek sebebi, seninle nefes alamıyor olmam Sensiz nefes alabileceğimi sanıyorum sadece Eğer başaramazsam, küreği kendi ellerimle uzatacağım sana Kendi ellerinle göm katline göz yumduğun bedenimi diye Eğer başarırsam, ardıma dönüp haline gülmeyeceğim bile Çünkü eğer başarırsam, adının hiçbir harfi yaklaşamayacak o günden sonra kaderime
Tek başıma savaşmıyorum İçimde de, yanımda da kalabalık bir ordu var sarhoşlar, şizoidler ve aldatılmış erkekler Arkamda bir kovboy var O ve ben, onun bir kovboy olduğuna inandığımız sürece dünyanın en güçlü kovboyu olmaya aday Karşımda sen, sağımda solumda görünmez bir ordu Arkamda beyazı gözümü alan, karanlığı kanıma karışan bir adam Eğer düşersem, o tutacak Eğer bir kere daha düşmeme sebep olursan, adımı toprağa senin kanınla yazacak! Önümde, ardımda birer adIm var şimdi Eğer tam olarak şu an tetiğe basabilirsem, hayat benim için çok daha farklı olacak
Bazı insanlar kahkaha atarken gözlerimin kısılmasını, ağladıkça gözlerimin kızarmasına tercih ediyorlar Bazı insanlar gülümseyişimin rengini, gözyaşımın tadından daha çok seviyorlar Öyleyse devam etsin “Sükût” çalmaya, belki bir gece olsun rahat uyurum Hüzünden daha çok yakışan şeyler de varmış bir kadına, son zamanlarda ruhumun nefes almasını sağlayanlar öyle diyorlar Sen, onların kim olduğunu asla bilemeyeceksin Çünkü sen bittiğinde, ben hayatımı onlarla paylaşıyor olacağım Göremeyeceksin
Son ziyaretimde gözüme takıldı, odanın duvarına kocaman bir soru işareti çizmişsin Son geldiğimde aklıma takıldı, nasıl da fark edememişim, sen beni hiçbir zaman sevmemişsin Son günlerde kalbime kazındı, ben seni değil birilerini sevebilmeyi istemişim onca zamandır Şimdi bir silah olsa elimde, aynada sen ve ben, cinayeti intihara tercih ederim Bu ne işe yarar bilmiyorum ama en azından bir süre de bunu deneyelim
Kovboylar siyah giyermiş, hatunları gök rengi Yeni öğrendim Matem rengi değil, güneş rengiymiş bana en çok yakışan Ondan öğrendim Beyaz giysem ne fark eder siyahımdan soyunup, ölüler de beyaz giyer Oysa o, ölümüme karşı çıkıyor Gariptir, o beni yaşatmayı benim istediğimden daha çok istiyor Hiçbir zaman kendim için yaşayamadım bu hayatı Uğruna yaşadıklarımsa hep bana ölümü layık gördüler Oysa bu defa, beni isteyen biri için savaşmak istiyorum Bu defa en azından onun için denemek istiyorum Gün gelecek, çok yakın, seni unutacağım
Okunmayacak bir mektup için, haddinden fazla kelime öldürdüm belki Son satırları kazırken tırnaklarımla, şarkılar pansuman yapıyor yaralarıma Yine de, tekrar düşecek, daha çok kanayacak olsam bile tekrar deneyeceğim şimdi James Blunt dinlemeyeceğim, “Goodbye My Lover” Biz birbirimize veda edeli çok zaman geçti Şimdi bu vedanın hayatımda bir nokta değil, olsa olsa bir virgül olabileceğine inanma vakti Şimdi asıl senin önüne koca bir nokta koyup, kendi adıma satırbaşı yapma saati geldi
Mutlu kal demeyeceğim, hayat senin İlgilenmiyorum Dediğim gibi, şimdi senin adının üzerini çiziyorum Söyleyeceklerim bitti Gidiyorum Masalım ise, hiç başlamamıştı zaten Şimdi görebiliyorum…
Bundan böyle senin gibi ********lere karnım tok
Hayat senin Juliet, ama artık Romeo yok
Bir defasında kışı yaz sanmıştım Bir gece güneşi görmüştüm bulutların arasında Bir adamı ADAM sanmıştım bir rüyamda O denli kördüm işte, gözlerim o denli yorulmuştu ağlamaktan Yine de "Gel" dediğinde karşımda bir çıkmaz sokak olduğunu bilecek kadar akıl saklıymış demek ki bir yerlerde Bu defa bile bile uçurumdan atlamayacak kadar kendimi seviyormuşum meğer içten içe
Ukâla maskelerin ardına gizlenmiş çaresiz kadın tanıyorum oysa Kendini kahraman sanan, ama pelerininin altında bir kurtarıcı bekleyen yüzlercesini öptüm alınlarından, kimse bilmez Yine de akmadıysa siyahım, kazıyamadıysam derime yapışan maskeyi,vurun vurabildiğiniz kadar kırbacı sırtıma Mazoşist yanımı kiraya verdim, ağlayacağım bu defa doya doya
Şimdilerde martılar benim için uçuyor Şimdilerde okyanus, benim gibi kokuyor Yine de boşvermek gerek bazen Alın yazın senden başka kimsenin bilmediği bir dille yazılmış Ne denli ağlarsan ağla, senden başka kimse okuyamıyor kanlı harflerle kazınan yanını kaderinin alnına O sebeple, şimdi gitmeliyim, izin verin bana Dönene kadar unutma, bir kahkaha borcum var sana dünya!
Güneş ışığının sevimsiz gülümsemesi yüzüme yerleşmişti
Kuşların anlamsız bağırtılarına dayanamıyorum 'Lanet Olsun' diye bağırdım
Dışarıda bir top peşinde koşan insan yavruları
Elimde bitirip bitirmemekte kararsız kaldığım eski bir kitap
Hava sıcak
Hava bunaltıcı
Ağır bir koku var odada
Ağır ve fazlasıyla boğucu
Sessizliğin güneşle oynaşmasını görmek istemiyorum
Ne yaptığını sanıyor bu *****lar ???
Televizyonu açıyorum ve açmamla kapatmam arasındaki saniyeler kendimi yabancı hissetmeme yetiyor bile
Soyunuyorum ve aynada uzun bir süre kendime bakıyorum
Dedikleri kadar güzel miyim ??
Ya da demedikleri kadar çirkin
Küveti doldurup içinde boğulmak istiyorum
İşte asıl yalnızlık budur
Fantezilerim -Fan- olma aşamasında
Neden hiçbir fantezim tamamlanıp yalnızlığıma eşlik etmiyor ki?
Tek kişilik bedenimde barındırdığım benlikler , bedenimden fırlarcasına kaçıyor
Şşşşştt Canım acıdı (!)
Yavaş olun çocuklar
Yavaş ve sessiz
Bağıra bağıra şarkı söylüyorum Biliyorum sesim berbat
Ama dinlenmek için değil dinlemek için söylüyorum
Yerde düngeceden kalma yarım votka şişesi
Ardında gizlenen sigara paketi gözüme ilişiyor
Amacım ne bilmiyorum
Bütün kelebekler bile yukarı doğru yol alırken kaldırımlardan;Ben hep inişlerde ve esir düştüğüm hücrelerimi yenileme çabalarında dönüp duruyorum
Penceremden beni gözetleyen küçük şeytanın alev kırmızısı gözlerine aldırmadan yerden kaldırdığım yarım votkayı dikiyorum
İçmek çürümüş bedenime ağır ağır inen jilet darbeleri kadar derin ve anlamlı geliyor
Uzun bir süre beynimin vücudumdaki hakimiyetine esir düşüyorum
Ve sonra düşünüyorumda asıl mahkumiyet gizli kapılar ardında kalan Masum Yalnızlıktır
Ve yalnızlık sadece örtülmüş hataların günahlarıdır(!)
Eşsiz Kadınım,
Sabahı adımla
karşıladığını söylüyorsun
Benim gecemi adınla geçirmemden,
sana kilometrelerce koşmamdan kaynaklanıyor
olabilir mi ya da tam tersidir
sen varsın tüm ruhum bunu fısıdıyor
bir kaç saat sonra
Ayvalık' a yol alacağım
Bu yaz uzun yollarda geçecek ömrüm
şehirler akıl almaz hızla altımdan akıp geçiyorBursa'da Körfez'de İzmit'te Zonguldak'taAkçakoca'daBalıkesir'deÇanakkale 'de yolum düşen her şehirde pipomun çikolatalı dumanı geziniyor bazen yol kenarında durup birşeyler yazıyorumYemek yemeği unutuyorum yol boyunca ama yazmak tam bir bağımlılık sanırım
Sıcaktan bunaldığını, terlediğini anlatıyordun bana benim burada rüzgardan ve serinden sana bahsedecek olmam beni kahrediyor
senin orada sıkıntı içinde olman ve konuştuğumuz diğer konular
senin yaşadığın zorlukları paylaşamamak acılar en büyüğü
Radyoda latin Amerika şarkıları çalıyor
Rüzgar beni Arjantin' e savuruyor
Yarı karanlık bir bar sokağının loşluğunda
tango yapıyoruz seninle
Şarkı kesildiğinde kollarım boş kalıyor
sanki sen hiç olmamışsın hiç varolmamışsın
olamayacakmışsın gibi karşımda
zümrütten yakuttan bir heykel gibi dikiliyorsun sana hayranlıkla bakarken
dokunuyorum Dokunduğum an ellerimi kaybediyorum Haykırıyorum Acım: sana bir daha dokunamayacak olmam
ama sen kırıyorsun yalancı alçılarını eklemlerindeki taşlar çatlayıp yerlere dökülüyorlar uzanıp bana dokunuyorsun
Tutuyor sarıp kavrıyorsun beni
taştan kırılmaz ellerim oluveriyor
Gülüyorsun hayretim karşısında
tatlı tebessümün
ruhumu okşuyor
bir gece ansızın
kapım çalıyor açıyorum
ip boynumda
sandalye kolumda
kollarını açıp sana geldim , diyorsun
ellerini gösteriyorsun bak diyorsun
uff oldu
içim titriyor
ellerimin için kayboluyor, minik ellerin taş duvarlarımız yıkılıyor
"kavuşmak dileğiyle"
senin yazdıklarınla akıp qidiyor bu yazılar
nasıL
oluyor anlamam
birden geliverir
şimdi olduğu gibi
iyi mi olur kötü mü
ne fark eder
boş otobüs durağını
dolduran bizlere
konuşurum içinden
siz ona "şiir bu" dersiniz
oysa içimde bir tek "aşk" vardır
ve siz boş otobüsün yolcuları
içimden geçmedikçe nasıl
bir şeydir bilemezsiniz
bu yazmak sohbetler
içki masaları falanca kadının
uzun sıska bacakları
salı pazarında memeleri arasına
sıkışıp kaldığım kocakarılar
kızını vermeyen babanın
kaşları arasındaki ince gölge
sabır taşını kırık seven bir benlik
diyorum ya
nası
oluyor anlamam
birden geliverir
şimdi olduğu gibi
iyi mi olur kötü mü
ne fark eder
boş otobüs durağını
dolduran bizlere
konuşurum içinden
siz ona "şiir bu" dersiniz
oysa içimde bir tek "aşk" vardır
ve siz boş otobüsün yolcuları
içimden geçmedikçe nasıl
bir şeydir bilemezsiniz
hızlı hızlı geçtim koridorukapıyı karanlığın suratına çarptım oysa kendi gölgemdi dışarıda kalan
derin derin nefes alırken bütün oyuncaklarımı,kuklalarımı,yastığımı,yorganımı,foto graflarımı,kitaplarımı
hepsini yatağın altına tıktımüzerimdekileri,yüzümü çıkardım
çırılçıplak daha güçlüydüm hayata karşı
farkına varmam çok uzun zamanımı aldı
rol yaptım onlardanmış gibi davrandım
inancımı bile çamurlu sularda yıkadım!
pencereden her dışarı bakışımda bulutların bana ne kadar yakın olduğumu biliyordum
düşürmek istedim hep kendimi aşşağı
değişen neydigözlerimi açtığımdada yaşıyordum kapattığımdada
hayat borçlu olduklarımdan düştüğünü söylüyordu ne zaman yüzüne baksam
dua etmeye bile yüzüm kalmadı sanıyordum tanrının bir tek yüzü olduğunu unutup
karanlıkta siyahtı,duvarlarda! deişmiyordu işte hiçbirşey ben herşekilde çarpıyordum birine!
fanusum camdan olmalı ve sadece ben görmeliyim duvarlarımı zorla gözlerine sokmaya uğraştım
çabam niyeydisadece biraz sevilebilmek?
yalandı!ne diye bu kadar uğraştım?
insan yerine koyduklarım hiçbişey söylemedem çekip gittiler
meydan dayağı yemiş biri gibiydim
insanların yüzüme bakışları pislikmişim gibi hissettiriyordu kendimi
olmayan bir beni suçlayabilecek kadar nasıl acımasız olabiliyorlardı
susarak kendimi sildirmeye çalıştım yüzlerden kendimi savundukça dahada kirlenecektim gözlerinde
Suçlu!herşeyi üzerime atıp defolup gitmek kolay geldi size
ben yabmadığım şeylerin bile hesabını verdim kendime
aynıydı ha yapmamaşım ha yapmadıımı bildiim halde susmuşum
herkes meydanı terk etti sadece yerde kaldırım taşları,yüzümde yaşlar ve titreyen ruhum kaldı
soğuktu rüzgardan daha acımasız olduğumu kanıtlamak ister gibi bağırıyordum avazım çıktığı kadar
boğuluyormuş gibisonuç ne duyan oldu ne anlayan
ellerim dizlerim hertarafım yara içinde dokunamadım canım yandı sızladı çok acı çektim
hiç bu kadar düşmezdi melekler!
karanlık önümde soyunuyordu
ve ben elimde çiviler hayatım boyunca bakacağım tabloyu asıyordum karşıma!
kırık bi aynada kendimi aradım ben aslında
parçalara bölünmüş görüntülerin hepsi aynı bene ait ama bir bütünü göstermiyorlar?
kırmızılarımı acıtıyorlar
parça parça ettiler içimi
sesimi bile çıkartamıyorum sadece ağladım
dön dolaş yine hep aynı son hep aynı göz yaşları
o kadar körelmiş ki kalpleri!
ölüler içinde yaşamak için ölmeliydin küçük kız
mezarlık gibi burası heryer karanlık
başımı dayadığım heryer soğuk
inandığım her ruh ölü
bana ait hiçbirşey yok burda
dokunduğum herşey ceset kokuyor
hala nefes olan birşeyler istiyorum
ama biliyorum anahtarlarını bulmak zor açmak için kapıları
artık bunca yıldan sonra ezberledim sen acısanda canı yanmaz onların!
öyle yha sen rahat rahat nefes alıp verirken ben kalbimin kırıklarıyla kesiyordum bileklerimi
hepsi bitti şimdi elime bulaşan kan damlalarını temizlemeye uğraşıyorum
başımı çeviriyorum öbür tarafasoğuküzerimi örtüyorumgülümsüyorum biraz
''tanrım neden önce melekler düşer''
iyi oldukları için saf ve bi o kadarda güzel oldukları için hatta aşka bile inanabilecek güçleri oldukları için belkide bileklerini kesebilecek kadar cesaretli oldukları içn ya da kendilerini çıplakken daa mutlu hissettikleri iiçin belkide acıyabildikleri için ya da soğuğu iliklerinde hissettiklerinde üstlerini örtebildikleri için önce melkler düşer işte hayat böledir ya yaşabildiğimz bütün güzellikleri yaşarz ve kndi hayatımzı kndimz bitrmk isterz ama cesaretmz yoktur kaç defa intihara yöneldi bu beden ama ruhum vazgeçirdi onu hep ruhum yüzünden çnkü o korkak o tırsak ya da bn onun arkasına sığınıyorum çnkü birileririnin arkasına sığınabilicek kadr acizim böle işte artık tükenmeye başladım az kaldı birgn yazamıyo olucam ve bigün kalktığımda hiçbi işlev gören uzvuma ulaşamıcam beynm bnden çıkalı çok oldu çnkü bni kimin ve neyin yönettiğinden habersizim sadece amaçszca yaşıyorum bu kötü bişi belkide ama cesaretimi toparlayamadımki bn hiç başkaldıramadım kimseye ezdirdim kndimi şimdi ise ben ezicem evt karar verilmiştr ezilen onlar olucak artık meleklere acı yok bundan sonra
derim şeffaf kaplı varlığımı gizlememe yetmiyor
eline makası alıp oturdu soğuk duvarın bir köşesine
eteklerinde sarkan tüller sanki gereksiz bir geçmişin bırakamadığı uzantıları gibi takip ediyoru onu
duvara yasladı sonra sırtını soğuk dokundu bir an tenine
buz kesmiş onca şey vardı
içinde acıyı hissetmeyecek kadar aşınmıştı kalbi
bi an hiç birşey olmak istedi sanki biliyormuş gibi sonunun sonsuz olmayacağını
kaç acı değerdi defolup gitmeye!
kırık bir oyuncakla oynar gibiydi elelri
belliydi korkuyordu da kendini incitmekten?
batmakta olan güne baktıı hiç sesini çıkarmadan
kan çanağı olmuştu göz bebekleri
bir kaç gündür uyumadıı uykular yokluunda bile intikam almaktan çekinmiyordu
etrafına baktı saklanacağı bir delik bile yoktu
üstüne başına baktı herkesten güzeldi
(gitme diye sayıkladım içimden bak bende burdayım)
fark etmedi hiç umursamadı kendini
bir ayna istiyorum dedi tek taraflı
(asla bulamayacaksın dedim içinde ara kendini!)
saçlarının arasına soktu ellerini
yıllardan intikam alır gibi uzatmıştı her acıyla herbir saç telini
siyahalrından düşme dedim sıkıca yapış onlara
ağladıı ağladıı dayanamadım yinede görmedi beni
dizlerine sarıldı kafasını bacakalrnın arasına aldı
sanki hatırlamak istemediği bir şeyler vardı
korkuyordu
ağlıyordu hiç birşey yapamıyordum
fırsatan istifade ölmek istedi hemen
gidemeyeceğini bilir gibi korkmadan meydan okudu hayata
yapamadı
düşnümeliydii bu sarhoşluğu
yan etkilerinde kurtulamadığı bir filmin tanıdık bir repliğinde alıntı sahneyi oynuyordu
rol yapmadı ondan çalmışlardı seneryoyu
ne farkederdi
umursamadı kendini yine hiç yapmadığı gibi
alışmıştı hep birileri bişiyler çalmıştı hayatından
eksildiğini sandı
(kutsalsın sen dedim)
koluna kazıdığı 'umuduyla' bağışla dedi 'tanrım'!
jiletin keskinliği hissetti bileğini
şeytan aldı götürdü o an kimsenin kabullenemediği hayatını
kendine uyduramadı !
Tanrı bir melek bahşetti ona o sırada
ayaklarının önüne düşen
ßir hayat buldu kiminse
Sahibi olsada olmasada artık onundu
bir kız gördüm kaldırımn ucuna çökmüş korktuğu yüzünden anlaşılıyor yavaşca yanına yaklaştım genelde böle her gördüğüm insanı çözmeye çalışmazdım ama bu kız çok acıklı bakıyordu kaldırımn karşı tarafına yavaşca yaklaştım bnden korkmaması gerektiğini söledim o sırada yağmur başladı ve gökgürüldedi kızın üstünde sadece askılı bi tişört vardı hemen ne var ne yoksa üstümde ona uzattım konuşmasa bile bu soğukta bunları geri çeviremezdi diye düşündm hiç bi tepki vermedi küfretse defol dese anlardm ama demedi ölece baktı bana ona acımamı istermiş gibi yada o bana acıyordu ama olamaz bu o nie bana acısınki acınır durumda olan oydu yoksa bnmiydm gerçekten anlayamadm o sıralrda baktım baktım ve cesaretimi topllayıp onunla bir kez daha konuştum
neden burdasın kimin kimsen yokmu? seni sıkmıyorum demi? neden kalkmıyorsun neden cvp vermiyorsun sorular peşi sıra geldi ama kızdan hiç ses çıkmıyor en sonunda bn tmm artık gidiyorum derkn ayağa kalktı elimden tutarken sanki bana gitme der gibi yalvarıordu ama sesi çıkmıyordu neden susuyorsun konuşsana diyordum çekip gitmek için nelerimi vermezdm ama bir şey bni orda olmaya zorluyordu birden irkildm gözlerimi açtığımda odamda yatağımdaydım iüstümdekilere baktımda o kızın üstündekilerin aynılar ve yamyaşım anlıyorumki o kızda bnm aslında
kararıyorum,
her tarafım aydınlık olsa bile
yapacak çok şey var aklımda,
bir beni bulamıyorum ki kendimde
bildim bileli bu duvalarla sarılı yapmacık odalarda kalmış gözlerim
hayaller bile acıtmıyor artık
densiz, hissiz
karanlık odalarda kalmış bedenim,
derinliğe kadar işlenmiş aşk acılarıyla yaralanmış ruhum,
derinliğine sevmiş,
cam arkalarından sevilmiş,
her bulduğu mızrapta kendini aramış
yüreğine saplamış, ciğerlerini kazımış
karlar yağarken çırılçıplak uzanmış toprağa
bir kendini aramış siyah şekiller arasında
bir kendini ayartmış,
her aşk yeni bir başlangıç değildir,
her terk ediliş yeni bir bitiş değildir,
karşısına her çıkan melodide biraz daha ağlamış,
göz yaşları şarkı yazmış,
gök-yüzü darmaduman
karanlığa gömülü gecelerde biraz da yalnızlıkla baş başa
basit umutlar basit mutluluklar için,
onun için,
kendi için,
siyahın cazibesini karanlıkla dans ettiren bir prenses için
siyahın cazibesini karanlıkla dans ettiren bir peri gelmiş aklına
ağlamış,
kendini bilmeden yaşamanın acısı için,
kendi için değil
duvarlara bunanmış her siyahlık için,
ölüm gibi bir şey galiba
ölüm gibi bir şey ya da ölümün ta kendisi terkedilş bitiş deil başlangıcın simgesi ama ağlayarak kötü bi başlangıç yapıyoruz hayata yapılacak o kadr çok şey varki birbir unutuyorum yapmam gerekenleri sadece şuan buradayım işte dier herşey donuyor şuanda burada ynmda herkes geri çekliyor ön planda bn varım gölgeler bile arkmda bugün gece gölgem bile kayboluyor zatn yalnz kalıyorum ölüm gbi birşey sokuluyor koynuma adı yalnızlık
Bana en güzel cümleleri kuran cümleleri dinliyorum Bana en beyaz hisleri yaşatan kızA adıyorum bir bir “We should be happy together, forever” diyorsa birileri, kıpırdatıyorum dudaklarımı eş zamanlı olarak Belki inanırım, belki inanırsın, belki biz oluruz günün birinde diye Sahipsiz yaşayamadığım gibi, sahiplenmeyi de sevmiyorum Her anormal insan gibi kendime sahipler seçiyorum Gariptir, bana benden çok sahip olmanı istiyorum Tekrar ediyorum o sebeple ardı ardına; “Her şey güzel olacak, biliyorum, biliyorum, biliyorum…”
çok oldu seçtiğim sahiplerim terketti bni birer birer yanlış insanı sahip seçmişim dedim pes etmedm tekrar tekrar tekrar kndimi sahiplendirdim ama her seferinde hüsran ardlarında hep gözyaşı bıraktı onlar bn onları hiç sahiplenmedm belkide onlarda bni ama bn seçmiştim onları nasıl bırakabilrlerdi bni bn bnde mükemmelken onlar ne gibi kusurlarla bni bırakabildiler aklıma takılan bunlar deil bn kndimi seviyorum hala pes etmedim işte arıyorum güzel günler gelicek gelmeli bnde biliyorum biliyorum biliyorum haykırıyorum yaşasın güzel günlerin şerefine içelim
sen benim derimden çok daha benimsin seni ararken
içimde, damarlarımda, kanımda, ışıkla örülmüş
gizemli dokularımda sendin bulduğum sanki kandın sen
taştın, azıktın
bense dışında kaldım aklın, çılgınlığın, giysilerin,
eski bir karanlık ormanlar soyundan geliyorum,
ama tıpkı bir kuyudaymış gibi iki büklüm girip
kör bir adam gibi el yordamıyla
yolumu bulmaya çalışırken topraklarımda,
adımlarıma yön verecek parmaklıklar yoksa da
vardır senin gülünün büyümesi evimde
içimde büyümeyi sürdürüyorsun,
köklerin çok derinde
yapraklarında parmak uçlarımı yakmadan
gözlerine dokunmam olanaksız
susuzluğumda bedenin yangınları tutuşur
kurar yüzünün yaprakları yokluğunu
'kim var orada, kim var orada?' diye sorarım sanki gecenin
geç saatlerinde
birisi kapımı çalmış gibi
bir de bakarım ki boşluğun ortasında rüzgardan başka bir şey yoktur
sulardan, ağaçlardan, gündüzleyin yaktığımız
ateşlerden sönmeye yüz tutmuş
sanki hiçbir şey yokmuş da
var olan her şey oradaymış gibi
sanki yeryüzünün bütün toprakları kapımı tıklatıyormuş gibi
adsız, yaşam gibi belirsiz
filizlenen bitkiler ve çamur gibi bulanık,
gözlerimi kapar kapamaz uyanırsın canevimde
ben toprağa uzanınca doğarsın uçuşan tozlar gibi,
yatağını aşındıran nehir
birbirine dolanmış çıplak ağaçlarını koruyarak büyürse
sen de onlar gibi büyürsün bende
o nasıl karanlığıyla birlikteyse, sen de benimle birliktesin
işte kan ya da buğday, toprak ya da ateş
yaşarız burada, bir tek bitkiymiş gibi
yapraklarının anlamını bilmeyen
tek bir bitkiyken dal verip budaklanıp ayrıldı yolumuz senin dalların uzadı uzadı yeşeren her bir yaprağımı sana doğru uzattımsada erişemedim hiç bir yanına bn geldm sen kaçtın sen kaçtın bn uzadım o zmnlarda hep bnden kaçmanın nedeninin beni sevmemen olduğunu düşünmüştüm be adam taki o mektup rüzgarla uçuşup yüzüme yüzüme vurulmasaydı meğer bn büyüyeyim diye kaçarmışsın bnden peki şimdi ne oldu be adam sen yoksun bn büyüdüm evet uzadım ama seni budadılar be adamım artık ulaşabileceim bir dal kalmadı
Acı veriyor senden duyacağım kötü bir söz
Seni kaybetmek öldürür beni
Yüreğim kanar
o kadar alıştım ki sana
anlatmaz kelimeler
yaşanırsın sen
tek bir görüş yetti
seni sevdirmeye
sesini duyduğum zamanki mutluluk
o kadar hoşuma gidiyorki
sanki yansımamsın benim
diğer yüzümsün
mutluluğum
gözyaşlarımsın ve
iyiki varsın