By_TerroR
Banned
Google'ın ücretsiz e-posta hizmeti Gmail, dünya ile aynı anda Türkiye'de tüm internet kullanıcılarının kullanımına açıldı.
Konuya ilişkin Google Türkiye Ülke Müdürü Erem Karabey, internet kullanıcılarının artık davete gerek olmadan ücretsiz olarak Gmail e-posta adresi alabileceklerini bildirdi.
Uygulamayı Türkiye'de bütün dünya ile aynı anda başlattıklarını belirten Karabey, bugüne kadar spam mailleri uzakta tutmak için koruma amaçlı kapalı hesap açma sistemini tercih ettiklerini, koruma sistemine yönelik yaptıkları çalışmaların sonucunda son kullanıcıların spam maillerden rahatsız olmayacağı noktaya gelindiğini, bu nedenle Gmail'i herkese açtıklarını söyledi.
“Kullanıcılar spam mesajları rapor ederek, spam filtresini güncellemeye yardımcı olabiliyorlar, yani etkileşimli bir sistem bu” diyen Karabey, güvenliğin kapalı sistemdeki kadar etkili olacağını aktardı.
Türkçe olarak kullanılabilecek Gmail'in, 2 GB'lik kapasiteye sahip olduğunu aktaran Karabey, şöyle devam etti:“Bunu Türkiye'de veren yok. Böylece kullanıcılar mesajlarını silmeden daha fazla bilgi, dosya ve resim saklama olanağına sahip olacak. Biz diyoruz ki, e-postalarını artık silmeyin, fotoğraflarınızı silmeyin, hepsi orada dursun ve e-postanızın içinde bunu kim, ne zaman atmıştı vesaire diye yazmayın. Çünkü arama fonksiyonu var. Yani e-postalarınız içinde arama yapabiliyorsunuz. Google'ın arama gücünü Gmail'inizin içinde olduğunu düşünün ama bu aramayı sadece hesabın sahibi yapabilecek tabii...”
Erem Karabey, Gmail'de e-postaların konu bazında gruplama olanağının da sağlandığını belirterek, “Mesela gelen kutunuza düşen bir mailin konusu 'Cumartesi akşam programı olsun. Sonra Ahmet yanıtladı, onun konusunda 2 yazıyor, Ayşe'nin yanıtına 3 yazıyor... Hepsi orada tutuluyor. Yani bir konuyla ilgili bütün e-postaları alt alta tutuyor” diye konuştu.
Gmail'in içinden chat yapılabildiğini kaydeden Karabey, bunun için herhangi bir programın download (indirme) işlemine gerek kalmadığını, e-posta adresine girildiğinde bir pencere açıldığını, adres listesindeki kişilerin online ya da offline olup olmadığının görülebildiğini ve her bilgisayarda ekstra bir işlem yapmadan bu hizmetten yararlanılabildiğini anlattı.
Erem Karabey, internet suçlarına ilişkin hazırlanan yasa tasarısına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Mektup yazarken kanuna aykırı bir şey yazıyor muyum diye düşünürsünüz. Telefonla konuşurken de arkadaşlarınızla sohbet ederken de aynı şekilde. Elbette internetin de bir hukuk olmalı, internet hukuksuzluğun alanı diye bir şey yok. Bunun sıhhatli sınırlarının nasıl çizileceği önemlidir. Bunu yaparken bütün özgürlükleri kısıtlayıcı sınırlar da çizebilirsiniz ki bu olabilecek en kötüsü olur. Ya da sadece kötü emelleri engelleyecek, onların hareketlerinden ipucu çıkarabilecek sistemleri koyabilirsiniz.
Burada da hukuk olmalı ama bireysel özgürlüklerin kısıtlanması aşamasında değil.
Meclis umarım hazırlayacağı yasada duracağı noktayı iyi çizer ve kişisel hak ve özgürlüklerin sınırlarını aşmayacak ama interneti bütün kullanıcılar için sağlıklı bir mecraya getirecek bir yapıya kavuşturur. Çünkü, sanki belli suçların iletişiminin ya da kötü bilginin kaynağı internetmiş gibi gösterilmesinden de sıkıntılıyız. Halbuki kötü niyetli adam her yerden ve her şeyden buna erişebiliyor. Ama maalesef interneti günah keçisi yapmak biraz moda oldu. Diğer tarafta, köyünde ders çalışırken elektriği giden öğrencinin cep telefonundan internete girip ödev yaptığını da görüyorsunuz.”
Türkiye'de internetten çocuk pornografisi indirme konusunda yapılan aramalardaki artışa ilişkin bir soru üzerine Karabey, şunları söyledi: “Google Trend (arama istatistiklerine ilişkin verilerin açıklandığı) adlı ürünümüzdeki veriler yanlış yorumlandı. Öyle yorumlandı ki, sanki dünyada en çok çocuk pornografisine eğilimi olan ülke Türkiye imiş gibi... Oysa Google Trend görece veri verir. Yani buradaki veriler, en çok aramayı yapan Türkiye anlamına gelmez. Bu, Türkiye'den yapılan aramalar arasında yüzde olarak bir oran anlamına gelir. Yani oransal, görece bir veridir, internette arama yapan kişiler arasındaki bir orandır. Tabii yine de bu konuda Türkiye orantısal olarak tatsız bir yerde duruyor.”
Kaynak: Tübiderbd
Konuya ilişkin Google Türkiye Ülke Müdürü Erem Karabey, internet kullanıcılarının artık davete gerek olmadan ücretsiz olarak Gmail e-posta adresi alabileceklerini bildirdi.
Uygulamayı Türkiye'de bütün dünya ile aynı anda başlattıklarını belirten Karabey, bugüne kadar spam mailleri uzakta tutmak için koruma amaçlı kapalı hesap açma sistemini tercih ettiklerini, koruma sistemine yönelik yaptıkları çalışmaların sonucunda son kullanıcıların spam maillerden rahatsız olmayacağı noktaya gelindiğini, bu nedenle Gmail'i herkese açtıklarını söyledi.
“Kullanıcılar spam mesajları rapor ederek, spam filtresini güncellemeye yardımcı olabiliyorlar, yani etkileşimli bir sistem bu” diyen Karabey, güvenliğin kapalı sistemdeki kadar etkili olacağını aktardı.
Türkçe olarak kullanılabilecek Gmail'in, 2 GB'lik kapasiteye sahip olduğunu aktaran Karabey, şöyle devam etti:“Bunu Türkiye'de veren yok. Böylece kullanıcılar mesajlarını silmeden daha fazla bilgi, dosya ve resim saklama olanağına sahip olacak. Biz diyoruz ki, e-postalarını artık silmeyin, fotoğraflarınızı silmeyin, hepsi orada dursun ve e-postanızın içinde bunu kim, ne zaman atmıştı vesaire diye yazmayın. Çünkü arama fonksiyonu var. Yani e-postalarınız içinde arama yapabiliyorsunuz. Google'ın arama gücünü Gmail'inizin içinde olduğunu düşünün ama bu aramayı sadece hesabın sahibi yapabilecek tabii...”
Erem Karabey, Gmail'de e-postaların konu bazında gruplama olanağının da sağlandığını belirterek, “Mesela gelen kutunuza düşen bir mailin konusu 'Cumartesi akşam programı olsun. Sonra Ahmet yanıtladı, onun konusunda 2 yazıyor, Ayşe'nin yanıtına 3 yazıyor... Hepsi orada tutuluyor. Yani bir konuyla ilgili bütün e-postaları alt alta tutuyor” diye konuştu.
Gmail'in içinden chat yapılabildiğini kaydeden Karabey, bunun için herhangi bir programın download (indirme) işlemine gerek kalmadığını, e-posta adresine girildiğinde bir pencere açıldığını, adres listesindeki kişilerin online ya da offline olup olmadığının görülebildiğini ve her bilgisayarda ekstra bir işlem yapmadan bu hizmetten yararlanılabildiğini anlattı.
Erem Karabey, internet suçlarına ilişkin hazırlanan yasa tasarısına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Mektup yazarken kanuna aykırı bir şey yazıyor muyum diye düşünürsünüz. Telefonla konuşurken de arkadaşlarınızla sohbet ederken de aynı şekilde. Elbette internetin de bir hukuk olmalı, internet hukuksuzluğun alanı diye bir şey yok. Bunun sıhhatli sınırlarının nasıl çizileceği önemlidir. Bunu yaparken bütün özgürlükleri kısıtlayıcı sınırlar da çizebilirsiniz ki bu olabilecek en kötüsü olur. Ya da sadece kötü emelleri engelleyecek, onların hareketlerinden ipucu çıkarabilecek sistemleri koyabilirsiniz.
Burada da hukuk olmalı ama bireysel özgürlüklerin kısıtlanması aşamasında değil.
Meclis umarım hazırlayacağı yasada duracağı noktayı iyi çizer ve kişisel hak ve özgürlüklerin sınırlarını aşmayacak ama interneti bütün kullanıcılar için sağlıklı bir mecraya getirecek bir yapıya kavuşturur. Çünkü, sanki belli suçların iletişiminin ya da kötü bilginin kaynağı internetmiş gibi gösterilmesinden de sıkıntılıyız. Halbuki kötü niyetli adam her yerden ve her şeyden buna erişebiliyor. Ama maalesef interneti günah keçisi yapmak biraz moda oldu. Diğer tarafta, köyünde ders çalışırken elektriği giden öğrencinin cep telefonundan internete girip ödev yaptığını da görüyorsunuz.”
Türkiye'de internetten çocuk pornografisi indirme konusunda yapılan aramalardaki artışa ilişkin bir soru üzerine Karabey, şunları söyledi: “Google Trend (arama istatistiklerine ilişkin verilerin açıklandığı) adlı ürünümüzdeki veriler yanlış yorumlandı. Öyle yorumlandı ki, sanki dünyada en çok çocuk pornografisine eğilimi olan ülke Türkiye imiş gibi... Oysa Google Trend görece veri verir. Yani buradaki veriler, en çok aramayı yapan Türkiye anlamına gelmez. Bu, Türkiye'den yapılan aramalar arasında yüzde olarak bir oran anlamına gelir. Yani oransal, görece bir veridir, internette arama yapan kişiler arasındaki bir orandır. Tabii yine de bu konuda Türkiye orantısal olarak tatsız bir yerde duruyor.”
Kaynak: Tübiderbd