Gittin sen, tüm gidenler gibi…
Tam beni tamamlayacağını düşünürken, yine ben eksik kaldım. Gülümseyişlerim takılı kaldı yüreğimde. Sonu yok, bir yolda ıssız, sessiz kaldı sevdam. Ama sen gittin; tıpkı diğerleri gibi.
Korkup kaçtın belki de bu sevdadan. Küçük bir kızdı kocaman yüreğiyle seni seven ama sen sığdıramadın kalbine; taşıyamadın doğru dürüst… Bu kadar çabuk pes edişinde ondandı belki.
Başka cümlelerin ardına sığınman, yalan yanlış sevdalara takılman…
Gözlerine baktığım zaman çoğaldığımı hissediyorum. Öyle anlamlıydı ki; hayatın tüm gizemi gözlerindeydi sanki… Her şey o çakır yeşilin içinde saklıydı. Ama sen aniden kapattın o gözleri; aldın yeşilini benden… Tüm sırlar da o yeşil kutuda kaldı. İşte ondan sonra başladı her şey… Kalp ağrılarım, baş ağrılarım, gece yarılarında sebepsiz haykırışlarım…
Bana bıraktığın ve içimde kalan o yeşildi belki de bunlara sebep olan… Kötü bir oyun seyrediyorsun geçecek diyorum kendime. Bak geçince hiçbir şey kalmayacak, arda kalanlar eski sonsuzluğa uğurlanacak diyordum. Ama olmadı. Geçmedi. Her şey artarak daha da çoğaldı. Pişmanlıklar sardı çevremi, ‘keşkeler’ birikti içimde, ‘arabalar’ dolaşıp durdu beynimden… Hepsi benden bağımsızdı. Hiçbir organıma söz geçiremedim. Hep sen çoğalıyordun, hep sen büyüyordun içimde…
Sana dönüşmeye başladığımı anlayınca da bir direniş başlattım kendime. Artık, hiç konuşmuyorum kalbimle… Kendi haline bıraktım onu. Ne derse desin, ne isterse istesin; hiç aldırmıyorum. Tıpkı derin dondurucudan çıkmış gibi bir kalbim var artık benim. Buz gibi.
İçimdeki her şey dondu. Sevgiler, sıcak gülümseyişler, arzular, istekler. Belki bir gün üzerindeki buzlardan sıyrılıp artık bende varım diyerek yeniden ortaya çıkar ve bana döner; kim bilir. Ama o güne kadar, buz gibi yeşilin arkasında bakacağım dünyaya. Senin bana verdiğin o acı yeşili yaşayacağım. Kolay değil çünkü kalbim de dallanan budaklanan o yeşili bir anda kökünden sökmek. O yüzden zamana bırakıyorum her şeyi. Bakmadığın bir çiçek nasıl soluyorsa, o yeşil’de bir gün elbet soluyor sararacak. Hayatımda ilk kez sana açtığım kalbimde bundan böyle sadece bahara açacak; sadece BAHARA…
Tam beni tamamlayacağını düşünürken, yine ben eksik kaldım. Gülümseyişlerim takılı kaldı yüreğimde. Sonu yok, bir yolda ıssız, sessiz kaldı sevdam. Ama sen gittin; tıpkı diğerleri gibi.
Korkup kaçtın belki de bu sevdadan. Küçük bir kızdı kocaman yüreğiyle seni seven ama sen sığdıramadın kalbine; taşıyamadın doğru dürüst… Bu kadar çabuk pes edişinde ondandı belki.
Başka cümlelerin ardına sığınman, yalan yanlış sevdalara takılman…
Gözlerine baktığım zaman çoğaldığımı hissediyorum. Öyle anlamlıydı ki; hayatın tüm gizemi gözlerindeydi sanki… Her şey o çakır yeşilin içinde saklıydı. Ama sen aniden kapattın o gözleri; aldın yeşilini benden… Tüm sırlar da o yeşil kutuda kaldı. İşte ondan sonra başladı her şey… Kalp ağrılarım, baş ağrılarım, gece yarılarında sebepsiz haykırışlarım…
Bana bıraktığın ve içimde kalan o yeşildi belki de bunlara sebep olan… Kötü bir oyun seyrediyorsun geçecek diyorum kendime. Bak geçince hiçbir şey kalmayacak, arda kalanlar eski sonsuzluğa uğurlanacak diyordum. Ama olmadı. Geçmedi. Her şey artarak daha da çoğaldı. Pişmanlıklar sardı çevremi, ‘keşkeler’ birikti içimde, ‘arabalar’ dolaşıp durdu beynimden… Hepsi benden bağımsızdı. Hiçbir organıma söz geçiremedim. Hep sen çoğalıyordun, hep sen büyüyordun içimde…
Sana dönüşmeye başladığımı anlayınca da bir direniş başlattım kendime. Artık, hiç konuşmuyorum kalbimle… Kendi haline bıraktım onu. Ne derse desin, ne isterse istesin; hiç aldırmıyorum. Tıpkı derin dondurucudan çıkmış gibi bir kalbim var artık benim. Buz gibi.
İçimdeki her şey dondu. Sevgiler, sıcak gülümseyişler, arzular, istekler. Belki bir gün üzerindeki buzlardan sıyrılıp artık bende varım diyerek yeniden ortaya çıkar ve bana döner; kim bilir. Ama o güne kadar, buz gibi yeşilin arkasında bakacağım dünyaya. Senin bana verdiğin o acı yeşili yaşayacağım. Kolay değil çünkü kalbim de dallanan budaklanan o yeşili bir anda kökünden sökmek. O yüzden zamana bırakıyorum her şeyi. Bakmadığın bir çiçek nasıl soluyorsa, o yeşil’de bir gün elbet soluyor sararacak. Hayatımda ilk kez sana açtığım kalbimde bundan böyle sadece bahara açacak; sadece BAHARA…