Gereği düşünüldü, dedi içime kurduğum mahkemedeki hakim. bu anahtarları içine hapsettiğin o adamın cebine koyacaksın. anahtar o cepten çıkana kadar ona kelepçeli kalacaksın, fakat o kelepçeleri bileklerinde yalnızca sen taşıyacaksın.
parmaklarımı eklem yerlerimden sıkı sıkıya büküp ellerimi yumruk yaptım, göğsümün sol tarafına bir tokat gibi çarptım. derimin altına ulaşabilsem, kanımın durmaksızın dolaştığı damarlarımı oradan çekip çıkarırdım.
itirazım var! diye bağırdım, beni onun bileklerinden alıkoyacak tüm ihtimallere itirazım var, içimde kaynayan bu ateşi yalnızca müebbet paklar. ömrümün onsuz geçecek olan tüm sabahlarına itirazım var.
gereği düşünüldü dedi eli kol bağlı, çaresiz hakim. mahşer gününe, gözlerinin önünden geçen film şeridine, kıyamet alametine kadar ona kelepçeli kalacaksın, bu bağı koparıp atmak isterse itiraz edemeyecek ve kalbinden bir hançerle bıçaklanacaksın.
alıntı
parmaklarımı eklem yerlerimden sıkı sıkıya büküp ellerimi yumruk yaptım, göğsümün sol tarafına bir tokat gibi çarptım. derimin altına ulaşabilsem, kanımın durmaksızın dolaştığı damarlarımı oradan çekip çıkarırdım.
itirazım var! diye bağırdım, beni onun bileklerinden alıkoyacak tüm ihtimallere itirazım var, içimde kaynayan bu ateşi yalnızca müebbet paklar. ömrümün onsuz geçecek olan tüm sabahlarına itirazım var.
gereği düşünüldü dedi eli kol bağlı, çaresiz hakim. mahşer gününe, gözlerinin önünden geçen film şeridine, kıyamet alametine kadar ona kelepçeli kalacaksın, bu bağı koparıp atmak isterse itiraz edemeyecek ve kalbinden bir hançerle bıçaklanacaksın.
alıntı