Genetik HastaLıkLar !

уαяєη

ɘƨмɘя
Bayan Üye
Akraba evliliği:

Akrabalararası evliliklere endogamy denilir. Kan bağıyla akrabalık ilişkileri olan kişilerin evlenmesinde mahzur olduğu yolundaki peşin hüküm devamlı ortalıkta dolaşmaktadır.

Bugün akraba evliliği denildiğinde, genellikle kardeş çocuklarının evlenmesini anlamaktayız.

Aileye ait mal varlığı ve toprak bütünlüğünü korumak, aileyi oluşturan kimseler arasında sevgi ve saygı bağını kuvvetli kurmak gibi sebeplerle birçok kişi akraba evliliği yapmaktadır. Ülkemizde 1968' de akraba evliliği oranı % 29.2 olarak hesaplanmıştır. Karadeniz ve Güneydoğu bölgelerinde daha sıktır. Yıllar geçtikçe akraba evliliği yapanların oranı düşmektedir. Genetik Yönü
Kalıtımın taşıyıcısı olan gençler, anne ve babadan eşit olarak çocuğa geçerler. Bir karaktere ait belirtilerin, diğerine baskın olması halinde o karaktere baskın (dominant) gen, diğerine ise çekinik (resesif) gen adı verilmektedir.

Buna örnek olarak kahverengi mavi göz renklerini gösterebiliriz. Kahverengi göz rengi, baskın karakterdir. Bebekler ana babalarından kalıtımla, kahverengi-kahverengi, kahverengi-mavi, mavi-kahverengi, mavi-mavi genler gibi dört ihtimal (anne-babadan birinin göz rengi mavi, diğerinin kahverengi olduğunda böyle almış olur) almış olurlar. tık üç durumda bebeğin gözleri kahverengi (baskın olduğu için), son şıkta ise mavi (çekinik olduğu için) olacaktır.

İşte akraba ile evlenme, zararlı baskın ve çekinik genlerin üst üste gelerek ortaya çıkma şansını fazlalaştırdığından genetik bozuklukların görülmesine yol açabilmektedir. Bunların çocukta görülmesi için ana ve babanın her ikisinin de en az bir zararlı çekinik gene sahip olması gerekir. Biraz önceki göz rengi örneğinde olduğu gibi, mavi göz renginin çekinik genleri hem anneden hem babadan gelirse, çocuk mavi gözlü doğacaktır.

Bazı zeka gerilikleri, fenil ketonüri gibi seyrek rastlanılan hastalıklar, altı parmaklı olma gibi bazı şekil bozuklukları işte böyle çekinik genlerin birleşmesiyle ortaya çıkarlar. çocuğun bu hastalıklara tutulması için, genlerin hem annede hem babada bulunması şarttır. Sadece bir çekinik gen in üstüste gelmesi durumunda o karakter çocukta belirecektir. Normalde atalarımızdan her birimize düşen payın farklı olması, daha akla yatkındır. Böyle evlenmelerin çoğunda zararlı çekinik genler çiftleşmemekte, dOlayısıyla da kalıtım hastalıkları pek sık görülmemektedir.

Denge, iki benzer eşin çiftleşmesiyle bozulur. Erkek ve kız kardeşlerde genellikle genlerin yarısı birbirinin aynıdır. Gen ortaklığının oranları, akrabalık uzaklaştıkça küçülür. Torunlar, dede ve ninelerin dörtte biri genine sahiptir. YeğenIerin genleri ise, genellikle amca ve halaların, day ı ve teyzelerin dörtte biri genine eşittir. Daha uzak akrabalıklarda bu oran kardeş çocuklarında olduğu gibi sekiz de bire düşmektedir.

Akraba ile evlenme, soya çekim ile geçen hastalıkların bulunduğu ailelerde bu yönden mahzurludur. Böyle durumlarda bazı çekinik genler çakışabilecek ve böylelikle hasta çocukların doğma ihtimali artacaktır.Fakat bu rahatsızlıklar oldukça seyrektir. Ve çocuğun hasta doğma ihtimali de yüksek değildir.

Akraba evliliklerinin bir başka yönü daha vardır. Bu tür evliliklerin azalması her birimizde bulunan zararlı çekinikgenler meselesini birden ortadan kaldırmamakta, ancak krizi ertelemektedir.

İki kardeş çocuğundan, sakat bir yavru dünyaya gelirse ve bu çocuk da ölürse taşıdığı iki hasta gen kaybolur, yeni kuşağa geçmez. Kardeş çocuğu evlilikleri yapılmazsa bir zaman için bu hızlı yok olma durur. Yıllar ve kuşaklar geçerken ayıklanmanın durması, aramızdaki çekinik ve zararlı genlerin fazlalaşmasına yol açar. Dolayısıyla akraba olmayan çiftlerin bile hasta ve sakat çocuk doğurma ihtimalleri çoğalır. akraba birleşimleri bir kuşakta eksildi mi, hastalıklar diğer kuşaklara naklediliyor demektir.

Günümüzde her tehlikeyi göze alarak evlenmeye karar veren kuşaklara da, iyilik etmiş olmakla teselli bulabilir. Yalnız, çekinik bozukluktan dolayı çocukları ölürse, bu durumun üzücü yani ağır basacaktır.
Hemofili (kanama hastalığı) gibi birçok hastalıkların, eskisi gibi akraba evliliğine bağlanmadığını da özellikle belirtelim.

Ne Oluyor?
Michigan Üniversitesinden genetikçi James Neel, sadece akraba evliliklerinin tehlikelerinin abartıldığına değil, aynı zamanda kardeş çocukları arasındaki evliliklerin popülasyon sağlığını iyileştirme yönünde rol oynayacağına inanıyor. "Yüksek oranda akraba evliliği çekinik genlerin elenmesini sağlar" diyor.

Olayı daha iyi yorumlayabilmek için, kardeş çocukları evliliklerinin ortaya çıkardığı genetik problemin yapısını basit olarak belirtmemizde fayda var: Kuzenlerin genlerinin sekizde biri ortaktır, eğer bunların her ikisi de tahrip edici bir genetik düzensizlik için çekinik genler taşıyorIarsa böyle bir birleşmenin neticesinde böyle genlerin bir çift oluşturma ihtimali (dolayısıyla hastalığın ortaya çıkma ihtimali) oldukça yüksektir.

Neel bu noktada, genetik olarak sakat çocukların hamileliğin ilk safhasında düştüklerini, bu durumun bütün hamileliklerin yaklaşık olarak yarısında gerçekleştiğini ileri sürüyor. Neel, "Herhalde bu fıtratın genleri temizleme yoludur" diye ekliyor. Birçok nesil boyunca devam eden bu durum zararlı genlerin elenmesine yarıyor.

Sonuç olarak:
Kalıtımla geçen belirgin hastalığı olmayan ailelerde, evlenmek isteyen kardeş çocuklarının rahatlıkla yuva kurabileceklerini belirtelim.

Kalıtımla geçen rahatsızlıkların varsa, o zaman bu hastalığın dominat mı, ressesif karakterle mi geçtiği bazı üniversitelerimizin tıp fakültelerinde bulunan "genetik danışmanlık"lara sorulabilir. Böyle muhitte yaşamayanların doktora danışması uygun olur.

Son bir sözümüz de ikide bir akraba evliliği aleyhine konuşan ve pekçok aileyi endişelere sevk eden felaket tellallarına olacak. Çocukların sakat olmasına çok daha fazla yol açan hamile iken içki ve sigara kullanma, röntgen şuasına maruz kalma gibi durumlar için uyarı vazifesi yapsanız insanlara gerçekten yardımcı olursunuz.
 
---> TeLsemi HastaLıgı..

Talesemi Hastalığı
Hangi nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar?
Akdeniz Anemisi olarak da bilinen talasemi, dünyada en sık görülen, aynı zamanda önlenmesi en kolay olan kalıtsal bir kan hastalığıdır. Talasemi kusurlu hemoglobin zincirlerinin üretimine neden olan kalıtsal bir bozukluğu içerir. İki temel tipi olan alfa ve beta talasemi, alfa ve beta globin zincirlerinin sayısındaki veya yapımındaki bir dengesizlik nedeniyle oluşur.



Hastalığın belirtileri nelerdir?
Nasıl ve hangi yaşlarda ortaya çıkar?
Hastalığın belirtileri doğumdan sonraki 1-2 ay içinde ortaya çıkar. Yaş ilerledikçe belirtiler netleşir. Anemi (kansızlık) en temel belirtidir. Soluk ten rengi, halsizlik, iştahsızlık, dalak büyümesi, yüz kemikleri ve düz kemiklerde deformiteyle beraber organ hasarları görülür.

* Hastalık Türkiye'de neden belli bir bölgede görülüyor?
Sıtma etkeni olan malarya paraziti kırmızı kan hücreleri içinde yaşar, çoğalır ve yaşam süresini tamamlar. Bu parazit, kırmızı kan hücresi içinde hemoglobin yapısında bozukluk olanlarda ise yaşayamaz. Talasemi hastalarında hemoglobin bozukluğu olduğu için bu parazit talasemi hastalarını etkilemiyor. Geçmişte Akdeniz kıyılarımızı da içeren kuşakta oluşan sıtma salgınlarında sağlıklı kan hücreleri taşıyan kişiler sıtmaya yakalanıp hayatını kaybederken, talasemi hastaları hayatta kalmış. Bu bölgenin nüfusunda hayatta kalan talasemi hastalarının ve taşıyıcılarının yoğunluğu artmıştır. Bugün "Talasemi Kuşağı" adı verilen bölge, Akdeniz kıyıları, Arap ülkeleri, Türkiye, Iran, Hindistan, Tayland, Kamboçya ve Güney Çin'i içeren Güney Asya'ya uzanmaktadır. Talaseminin bu bölgelerdeki görülme sıklığı yüzde 2.5-15'tir.

* Talasemi nasıl tedavi ediliyor? Tedavi edilmediğinde nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? Talaseminin önlenmesi mümkün mü?
- Talasemi hastaları, yaşam boyu, hastaneye bağlı tedavi altında kalmaktadırlar.
- Talasemide birinci tedavi seçeneği kemik iliği naklidir.
- Bu seçenek hem çok pahalı hem de uygun iliğin bulunma olasılığı azdır.
- Öte yandan iliğin vücut tarafından reddedilme riski de yüksektir.

* Diğer tedavi seçenekleri;
- Kan transfüzyonu ve beraberinde demir yükünü azaltmak için şelatör
- Splenektomi
- Fetal hemoglobin uyarıcıları (Örneğin; hidroksiüre),
- Eritropoetin
- Gen tedavisi
- Araştırılan yaklaşımlar
Tedavi edilmediğinde semptomlar ağırlaşır. Anemi, kalp yetmezliği ve organ hasarlarına bağlı hastalıklar ve ölüm oranı artar. Hastalar erken yaşta kaybedilebilir.
 
---> Tümör..

A-Selim Tümörler:
Zararsız, yani selim tümörler yapı ve sıralanışlarına göre ana dokuya çok benzerler. Gelişimleri yavaştır ve belirli bir büyüklüğü ulaştıklarında gelişimleri durur. Boynuzsu tabakaya benzer bir kapsül, selim tümörleri çevreler. Çevredeki sağlam dokular yanlara doğru itilirler, ama bundan başka bir değişme görülmez. Eğer çevre dokuları genişleyecek yer bulamazsa (mesala kafatası içi) bu tümörler de öldürücü olabilirler.

Yağ dokusu tümörleri (lipom), kas müköz zarından türeyip büyüyen oluşumlar (polip) ve damarlarda oluşan tümörler (anjiyom) selim tümörler sınıfına girerler. Habis tümörleri gelişmemiş hücreler oluştururlar ve hızla çevredeki sağlam dokulara doğru yayılırlar.

B-Habis tümörlerin özellikleri
- Durmadan gelişir.
- Komşu dokulara yayılır.
- Çevre dokuları yıkar.
- Yavru tümörler oluşturur.
- Lenf ve kan damarları yoluyla ikincil odaklar yaparlar. Buralarda da büyümelerini sürdürürler.
Habis tümörler yayılarak hayati önem taşıyan vücut fonksiyonlarının önlenmesine ve önemli organların yıkımına yol açarak ölüme sebep olurlar. Epitel dokuda oluşan habis tümörler kanser adını alırlar.

* Kanserin Teşekkül Sebepleri:
Bu konuda söylenenlerin çoğunluğu yalnızca ihtimallerdir. Ancak bazı kanser cinslerinin, özellikle meslekle ilgili kanserlerin teşekkül sebeplerini tespit etmek mümkündür. Kati olan tek şey, kanserin oluşumunda birçok faktörün rol aynadığıdır.
 
---> GirtLak Kanseri..

Belirtiler
- Ses kısıklığı,
- Yutma zorluğu ve acı,
- Boynunuzda şişme.
Hemen hemen herkes arada bir ses kısıklığından şikâyet edebilir. Larenjit veya üşütmeden olan ses kısıklığı birkaç günde geçer.

Ses kısıklığı birçok gırtlak rahatsızlıklarının belirtisi olabilir ama gırtlak kandesinin tek belirtisi budur. Gırtlak kanserlerinin çoğu sestellerinde veya hançere (lamyx) de olur.

Yutkunmada acı veya boyun şişmesi başka tür kanserlerin belirtisidir.

Sigara, puro veya pipo içenler içmeyenlere göre çok fazla risk taşırlar. Aynı şekilde alkol alanlarda da risk oranı yüksektir. İçki ve sigara birlikte kullanılıyorsa risk daha da büyür.

Gırtlak kanserleri 60 yaş civarında en sık görülür. Erkeklerde kadınlara oranla daha fazladır. Sadece ses kısıklığından şikâyet ediyorsanız, başkaca belirtiler yoksa ve kısıklık 2 haftada geçmezse doktora başvurun. Ayrıca boynunuzda şişme ve yutma zorluğu da birkaç hafta sürerse, doktorunuza başvurmalısınız.
 
---> MultifaktöryeL kaLıtımsaL hastaLıkLar..

Öyle özellik yada hastalıklarımız vardır ki, Mendelyen kalıtıma uymazlar. Ör, göz, saç rengimiz, deri rengi yada konjenital doğum kusurları, Alzheimer hastalığı, şizofreni v.s. gibi. Bu özellikler yada hastalıkların oluşmasında birden fazla gen ve çevresel etkiler önemli rol oynarlar.

Multifaktöryel kalıtım, sürekli değişebilen, ölçülebilen özellikleri içeren, Mendeliyen kalıtım tipi göstermeyen kalıtımdır.

Toplumdaki dağılımları Gauss eğrisine uyar, bunlar sürekli (continuous) özelliklerdir, ve en az iki gen çifti tarafından kalıtılırlar. İnsanlara ait bir çok normal özellik poligenik kalıtım gösterir. Bunlar, boy uzunluğu saç rengi, şekli; deri ve göz rengi, vücut şekli, zeka, vücut indeksi, kan basıncı, parmak izi, eritrosit büyüklüğü v.s. dir.

Çok-genli kalıtım ile çok-alelli kalıtımı karıştırmamak gerekir. Çok genli kalıtımda bir özelliğin oluşmasına birden fazla gen ve aleller katılır. Oysa, çok-alelli kalıtımda ise, bir gen lokusunda birden fazla alel çeşidinin bulunmasına (toplumda) karşın, kişide o özelliğinin oluşmasına Mendel kurallarına uyar biçimde sadece bir çift alel katılır. Ör: Kan grupları.

Multifaktöryel kalıtımsal hastalıkların kalıtımına ilişkin özellikler şöyle sıralanabilir:
1. Kompleks kalıtım gösteren hastalıklar olduğu için Mendeliyen kalıtıma uymazlar.
2. Toplumdaki hastalığın sıklığı ile tekrarlama riski arasındaki ilişki bulunmaktadır. Yani, hasta kişilerin birinci derece akrabalarında bu hastalığın görülme sıklığı, toplumdaki sıklığın kare kökü kadardır.
3. Akrabalık derecesi azaldıkça, hastalık sıklığı daha da azalır.
4. İki hasta çocuktan sonra tekrarlama riski artar.
5. Hastalık ağır seyretmekte ise, tekrarlama riski da artar.
6. Tekrarlamaz riski ile hasta kişinin cinsiyeti arasında genellikle bir ilişki bulunmaktadır.

Bazı multifaktöryel kalıtımsal hastalıklar şunlardır: Şizofreni, Otizm, Manik-depressif düzensizlikler, tip 1 diabetus mellutus, multiple sclerosis, nöral tüp kusurları
 
---> Kemik tümörLeri..

Kemik tümörleri (kanserleri) iyi veya kötü huylu olabilir, iyi huylu tümörler, osteokondromları (en yaygın olanı) ve kemik tabakalarının havers kanalları etrafında sarılarak oluşturduğu sütunları içerir. Genellikle tedavi gerektirmezler ancak estetik nedenlerle alınabilirler.

Kötü huylu kemik tümörleri genellikle göğüs, akciğer, prostat, böbrek veya tiroitteki birincil kanserlerden kaynaklanır.

Birincil kötü huylu kemik tümörleri enderdir ve genç erkeklerde daha yaygındır. Bunlar osteosarkomları, kemiğin Ewing sarkomu adı verilen kötü huylu kanseri, fibrosarkomu (bağ dokusundan köken alan kötü huylu tümör) ve kıkırdak kanserini içerir.

Ameliyatla alınmalarının ardından radyoterapi ve kemoterapi gerekmektedir. Genellikle etkilenen uzvun kesilmesi gerekir.
 
---> Prostat Kanseri..

Tüm kanser türlerinde olduğu gibi kesin sebep bilinmemektedir. Ancak prostat kanseri oluşmasında bazı risk faktörleri söz konusudur: Hormonlar, çevresel toksinler, diyet, ırk özellikleri bu faktörlerden bazılarıdır.
Kanserde, bir hücrenin kontrolsüz bir büyümesi söz konusudur. Büyüyen hücreler zamanla bir hacim oluşturur. Böylece oluşan kitle hem komşu organlara baskı yapar, hemde geliştiği organın fonksiyonunu bozar.

Daha sonra lenf ve kan yolu ile kanser hücreleri uzak bölgelere taşınarak oralarda da hastalık yapar. Bu genel özellik prostat kanserleri için de geçerlidir. Prostat kanseri prostatın dış bölgelerinden gelişir.

Selim prostat büyümelerinde ise ur iç alanlardan çıkmaktadır. Prostat kanseri büyüdükçe idrar yoluna baskı yaparak işeme ile ilgili belirtilere neden olmaktadır. Geliştiği bölgenin farklılığına paralelolarak işeme belirtileri prostat kanserinde, selim prostat büyümelerinden daha geç olur.

* Teşhis:
Parmak ile makat yolundan prostatın muayenesi, dokunun yoğunluğu ile hekime kanser yönünden bir şüphe oluşturabilir. Bu nedenle bu muayene çok değerlidir. Her hastaya, hatta tarama muayenesi olarak 55 yaşından sonra her erkeğe yapılmalıdır. Kanser şüphesinde ikici değerlendirme kan tahlili ile yapılır.

Prostat spesifik Antijen (PSA) denen kan tahlili prostat kanseri için çok hassastır. Makat yolu ile yapılan Ultrasonografik inceleme prostatın iç yapısını ve çevresi ile ilişkisini iyi bir şekilde gösterir. Kanser alanlarını da önemli oranda belirleyebilir. Tüm kanserlerdeki gibi prostat kanserinde de kesin teşhis biopsi materyellerinin patoloji uzmanı tarafından incelenmesi sonucu konulmaktadır. Biopsi işlemi makat yolu ile kullanılan ultrasonografik cihazların kılavuzluğunda direkt görerek, özel iğnelerle yapılmaktadır.

* Tedavi:
Prostat kanseri tedavisi hastalığın evresi ve patolojik incelemedeki kanser dokusunun azgınlık derecesi ve hastanın genel özellikleri dikkate alınarak yapılmaktadır. Herhangi bir yere yayılmış, prostat içine sınırlı kanser erken safhada yakalanmış bir kanserdir. Prostat içindeki kanserli bölge ile beraber tamamen çıkartılarak yapılan ameliyat, en tercih edilen yöntemdir. Böylece teorik olarak kanserden hasta kurtulmuş olur. Hastalık çevre oganlara yayılmışsa prostatı ameliyatla çıkartmak hastalığı tamamen temizlenmesine yetmez. Bu aşamadaki hastalarda seçilen tedavi ise şua tedavisidir (Radyoterapi).
 
---> Hücre çekirdeği çekirdekçik..

HÜCRE ÇEKİRDEĞİ (Nukleus) : Hücre çekirdeği,ökaryotik hücrelerin iki zarla çevrili,en büyük organelidir. Herbir zar pekçok farklı prot ein içeren çift katlı bir fosfolipid tabakadan oluşur.Çoüunda dıştaki zar,ribozomal endoplazmik retikulumla devam eder.İç ve dış zar por lar ile birleştirilir. Bir memeli hücresi, herbiri yüz kadar farklı (nükleoporin de denilen) proteinden oluşan kompleksler şeklinde 4 000 kadar por içerebilmektedir.

Porlardan su ve iyonlar seçilerek geçerken,daha büyük moleküller çekirdek zarından taşıyıcı (eksportin ve importin) proteinler ile enerji tüketilerek geçirilir.Çekirdekte sentezlenen tüm RNAlar ve ribozomal altbirimler sitoplazmaya, sitoplazmada sentezlenen ve çekirdekte işlevsel tüm proteinler (örneğin;histonlar,ribozomal proteinler ve transkripsiyon faktörleri) taşınması için özel sinyaller gereklidir.

Çekirdek, hücrenin kalıtsal bilgisini depolar.Hücrenin büyümesi,gelişimi,farklılaşması ve çoğalması olaylarını denetler, metabolik aktivitelerini düzenler.DNA sentezi,RNA sentezi ve RNAnın işlenmesi olayları çekirdekte gerçekleşir.
Çekirdek iç zarının hemen altında proteinlerden oluşan bir tabaka (lamina,ara flament) bulunur.Bu tabakadaki bazı proteinler,mitoz bölünme öncesi CDC2 protein kinazlar ile fosforlanarak çekirdek zarının (geçici süre) çözülmesi sağlanır.

ÇEKİRDEKÇİK (Nukleolus)
Çekirdekçik,çekirdek içinde zar içermeyen ve interfaz aşamasındaki hücrelerde D grubu (13,14,15 ) ve G grubu (21 ve 22) nolu kromozomların uç bölgelerindeki rRNA gen kümeleri nin (NOR) oluşturduğu,daha yoğun bir bölge olarak görülen bir bölümdür. Mitokondrial ribozomlar dışında ökaryotik hücrelerin tüm ribozomları,çekirdekçikte oluşturulur. Çekirdekçiğin büyüklüğü, aktivitesini gösterir.Ökaryotik ribozomların büyük altbirimi 5.8S,5S ve 28S rRNAların çeşitli proteinlerle birleşmesi sonucu,küçük altbirimi ise 18S rRNA ve proteinlerden oluşur.Bu bölgede insan hücreleri (haploid genomda) 200 kadar rRNA geni içerir.Bu genlerden RNA polimeraz I enzimiyle başlangıçta 45Slik öncül rRNAlar sentezlenir,daha sonra ribozomun yapısına katılacak olan 5.8S,18S ve 28S rRNAlara parçalanır.Ribozomun yapısına katılan ve en küçük rRNA olan 5S rRNA genleri ise çekirdekte 2000 kopya şeklinde bulunur.Bu genlerin rRNAya yazılımı yine çekirdekçikte gerçekleşir.Çekirdekçik,mitoz bölünme sırasında çekirdek zarının dağılmasıyla birlikte bütünlüğü bozularak çözülür.İnterfazda yeniden ortaya çıkar.
 
---> Selim Prostat BüyümeLeri..

Selim prostat büyümeleri:
Prostatın içinden geçen idrar yolunun çevresinde bulanan doku erkekteki hormonal yapı ile bağlantılı olarak yaşın ilerlemesi ile beraber büyür. Bu büyüyen doku selim özellikli bir urdur ve hormonlar yanında bilemediğimiz bir çok sebebe bağlı olarak da büyüyebilmektedir. Ortalama 55 yaşından sonra büyüyen dokunun yaş ile birlikte büyüklüğü de artar. Gençlerde hemen hiç görülmez.

Selim prostat büyümelerine halk arasmda kısaca "prostat" hastalığı, ameliyatına da "prostat ameliyatı" denilmektedir. Büyüyen prostat dokusu, zamanla içinden geçen idrar yoluna baskı yaparak işeme ile ilgili şikayetlere sebep olur. Başlangıçta sık idrara çıkma, acil idrar hissinden sonra hastalık ilerleyince kesik kesik idrar yapma, idrar yapamama türü belirtiler gelişir.

Prostat büyümesinin sebep olduğu belirtiler şunlardır:
a) Tahriş aşırı uyarılma ne ilgili olanlar - idrara sık çıkma
- Gece idrara kalkma
- Acil idrar ihtiyacı
- idrar yaparken ağrı, yanma

b) Tıkanma ile ilgili olanlar
- Tuvalette idar akımını başlatabilmek için bekleme, ıkınma
- Kesik kesik idrar yapma
- İdrar akım hizında ve kalınlığında azalma
- İdrarın son kısmının damla damla gelmesi

Teşhis:
Yukarıda belirtilen şikayetleri olan hastada makat yolu ile prostatın muayenesi, idrar tahlili, Ultrasonografik incelemeler ve kan tahlili ile prostatın durumu açığa çıkartılabilir.

Tedavi:
Prostatın bu tip büyümelerinde her zaman tedavi gerekmez. Prostat büyümesine bağlı olarak gelişen idrar yolu daralmasına bağlı belirtiler hastayı rahatsız etmeye başladığında tedavi de gerekiyor demektir. Kişilerin hassasiyeti farklıdır. Gece 2 kez idrara kalkmak veya idrarını biraz bekleyerek yapmak bir hastayı ileri derecede huzursuz ederken bir başka hasta bu şikayetleri, şikayet bile kabul etmeyebilir. Bu kişisel farklar tedaviye başlama zamanını dOğalolarak değiştirebilir. Şikayetler zaman zaman artıp azalan bir şeklide devam eder ve bazan araya giren üşütme, aşırı sıvı akımı şikayetlerin alevlenmesine sebep olabilir. Bu alevli dönemler tedaviye başlangıç oluşturabilmektedir. Prostat büyümesi yol açtığı idrar yolu daralması, üstteki idrar yolunda idrar birikimi tedaviye başlamak için daha kesin zaman oluşturur .
 
---> Yumurtalık rahim kistLeri tümörLer..

Genellikle 35-50 yaşlar arasındaki kadınlarda görülür. Kistlerin ekseriyeti selim olmakla beraber habis olanlarına da rastlanır.

Belirtileri:
- Karında gerginlik.
- Sık idrara çıkma.
- Bacaklarda şişlik.
- Ateş, şiddetli ağrı ve kusma.

Tedavi:
- Ameliyattan başka çare yoktur.

NOT:
Yumurtalıklarda çok ender olarak tümör görülebilir.

Yumurtalık tümörleri hızlı büyüme özelliğine sahiptirler.

Belirtileri:
- Kasık bölgesinde şiddetli ağrılal'la kendisini belli eder.
- Ara sıra düzensiz kanamalar görülür.

Tedavi:
- Küçük vakalarda, tümör ameliyatla alınır.
- Tümörün gelişip yaygınlaşması halinde tümörle birlikte yumurtalık da ameliyatla alınır.

* Rahim Kanseri:
Rahim kanseri, genellikle doğurmamış kadınlarda görülür. Rahim boynu kanseri ise umumidir.
Belirtisi :
- Az kanlı akıntı.
Tedavi :
- Işınlama veya ameliyatla kanser tümörü temizlenir.

DİKKAT:
Sebebine bakmaksızın, her türlü kanamada mutlaka doktora gidilmeli; gerekli testler yaptırılmalıdır. Kanserin en etkili tedavisi, ancak erken teşhis ile mümkün olmaktadır.
 
---> Meme Kanseri..

Kadınlarda görülen tüm kanserler arasında % 15-20'lik bir oranla meme kanseri ilk sırayı alır. Yapılan araştırmalara göre her 10 kadından 1 'inde meme kanseri görülmektedir. Ve bu oran giderek artmaktadır. Bir diğer husus ise, kanserler arasında tedavinin en başarılı olanlarının başında meme kanseri gelmektedir.
Bu başarıda en önemli faktör hastalığın erken teşhis edilebilir oluşudur.

Bu sebeple gerek hasta, gerekse hekime büyük sorumluluk düşmektedir. Halen toplumumuzda vakaların % 90'ından fazlası tesadüfen farkedilerek hekime başvuranlardır.
Bu bakımdan kadınların eğitilmesi ve muayene yöntemlerinin öğretilmesi çok önemlidir. Ülkemizin bir diğer gerçeği ise kadınlardaki kanser ve memeyi kaybetme korkusudur. Bu korkuyla maalesef hastaların bir kısmı, "önemli bir şeyiniz yok, parça almaya da gerek yok" diyecek bir hekimi arayarak vakit geçirmektedirIer.

* Memedeki Kitlenin Özellikleri:
Memedeki kitleler genellikle kadınlar tarafından kendiliğinden ve tesadüfen tespit edilir.
Hastalar bu kitleyi "yumru, sertlik ya da şişlik" şeklinde yorumlayarak hekime gelirler.

Kitlelerin önemi şudur:
- Meme kanserinin ilk belirtisi % 80-90 oranında kitledir.
- Bazen tek belirti olabilir.
- Ancak her zaman memedeki kitle kanser anlamına gelmez.
Gençlerde; fibroadenom dediğimiz selim karakterli hastalık kitle nedenlerinin başında gelir.
Orta ve ileri yaşlarda ise, kitle tespit edilince kanser yönünden biraz daha dikkatli olunmalıdır.
 
---> Meme hastaLıkLarının beLirtiLeri..

Meme hastalıklarının belirtileri, hastaya ve hastalığa göre değişiklik gösterir.


Meme Hastalıklarının Belirtileri:
- Memede kitle, yani ele gelen şişlik
- Meme ağrısı
- Memede büyüme
- Meme derisinin retraksiyonu; yani cildin muntazam yapısının bozularak, düzensiz, çekintili hal alması
- Meme başında retraksiyon yani çekinti, içe doğru göçme
- Meme cildinde kızarıklık, ödem; yani cildin şişkin bir hal alması
- Meme başında kaşıntı, kabuklanma ve yara gelişmesi
- Meme başında akıntı
- Koltuk altı bölgesinde şişlik
- Sırt ağrısı.
 
---> Kanserden Korunma Kanserin Tedavisi..

KANSERDEN KORUNMA YOLLARI:
* Kanserden korunabilmek için, şüpheli durumlarda hiç çekinmeden doktora muayene olmak ve sağlıklı bir hayat sürdürmek gereklidir.
* Kanser ne kadar erken teşhis edilirse, kurtulma şansı da o kadar artar.
* Meslek kanserlerini önlemek için iş sağlığına dikkat etmek şarttır.
* Suni maddelerin katıldığı konserve yiyecekler kullanılmalıdır.


* Sigara içenlerde genellikle dudak, dil, gırtlak, yemek borusu ve mide kanseri görülebilmektedir.
* Alkol ve çok sıcak yiyecek-içecekler de devamlı alındıkları takdirde, mide kanserlerinin sebebi olabilmektedir.
* Aşırı beslenmeden kaçınmalıdır. Çünkü şişmanların kansere yakalanma ihtimalleri daha fazladır.
* Yiyecekler, yararlı maddelerine zarar verilmemesi için fazla ısıtılmamalıdır.
* Pişmiş yemeklerden önce çiğ sebze veya meyve yenmelidir.
* Beyaz ekmek yerine kepeklisi tercih edilmelidir.
* Hayvanı yağlar yerine nebati yağlar yeğlenmelidir. Ayrıca yoğurt, ayran ve soya esaslı besin maddelerine önem vermelidir.
* Açık hava, güneş, su ve hareketlilik metobolizmayı olumlu yönden etkiler. Sıcak su banyoları hayat fonksiyonlarını arttırıcı bir araçtır.
* Ölçülü yapılacak egzersiz kan dolaşımını, solunumu düzenler ve metabolizmayı canlandırır.
* Hormon salgısının düzenlenmesi için sessizlik ve istirahat şarttır. Şehir yaşantısının sebep olduğu kronik yorgunluklar en önemli problemlerden biridir.
* Sağlıklı hayat için yeterli ve düzenli uyku, gezi ve gergin liklerin giderilmesi önemlidir.
* Müslüman ülkelerdeki kadınlarda ra him kanseri, diğer memleketlere göre daha az görülür. Bunun sebebi, müslüman erkeklerin sünnetli oluşudur. Yine çocuğunu emzirmeyen kadınlarda meme kanseri, emzirenlere oranla çok daha fazla görülmektedir.
* Güneş ışığına aşırı ve devamlı maruz kalma da cilt kanserinin başlıca sebebidir.


* KANSERİN TEDAVİSİ:
Habis tümörlerin ameliyatla çıkartılması ve ışınlama tedavisi bugün için uygulanan en geçerli metodlardır.
Yemek borusu, mide, barsak, safra kesesi, böbrek bronşlar ve akciğer kanserlerinde ameliyat daha sık
uygulanır.
Buna karşılık deri, dudak, gırtlak, idrar yolları, penis, dişi üreme organlarında görülen kanserlerde ışınlama tedavisiyle müsbet neticeler sağlanmaktadır.
Ancak, tümörün yayılması halinde kanserli organın mutlaka ameliyatla çıkarılması gerekir.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst