Genel Tarih

Lyl123

Bayan Üye
TARİH BİLİMİNE GİRİŞ

*Tarih Bilimi: Bilimler ikiye ayrılır. Tabii Bilimler ve Beşeri Bilimler.
--Tabii Bilimler: Tabiatı ve tabii olguları inceler
--Beşeri Bilimler: İnsan ve insan faaliyetleridir.
-Olay: Kısa bir sürede olup biten şeylerdir. (İstanbul’un fethi, yağmurun yağması, çocuğu doğması... )
Olgu:Zaman içinde uzun bir sürede oluşur. (Anadolu’nun Türkleşmesi, insanın büyümesi...)

*Tarihin Tanımı: Geçmişte insan toplulukları arasında meydana gelen olayları yer ve zaman bildirerek sebep ve sonuçlarıyla inceleyen bilim dalıdır. (Sebep-sonuç-yer-zaman)

*Tarihi Olayların Özelliği:
-Belgelere dayanma
-Yer-zaman ve sebep-sonuç ilişkisi.
-Deney ve gözlem yapılamaz.
-Tekrarlanamaz.
-Olayın meydana geldiği ortam önemlidir.
-Dünü anlatır,bugünü açıklar ve geleceğe ışık tutar.
-Bir tarihi olay, diğer bir tarihi olayın sebepleri ya da sonuçları arasında yer alır.

*Tarihi Olayların Sebepleri:
-Maddi ve manevidir.

*Tarih Biliminin Yöntemi:
-Kaynakları araştırmak (Yazılı-yazısız; 1.elden kaynaklar-2.elden kaynaklar)
-Kaynakları tasnif etmek
-Tahlil etmek
-Tenkit etmek
-Terkip (sentezini) yapmak.

*Tarih Yazıcılığının Evreleri:
-Kronik (Haberci) Tarihçilik: En ilkel şekli Anallardır.
-Rivayetçi (Hikayeci) Tarihçilik: Sebep-sonuç ilişkisi üzerinde durmaz. (Herodut, Taberi)
-Öğretici (Prağmatik, faydacı) Tarihçilik: Kişilerden ve olaylardan ders alınmasını sağlamak için )
-Sosyal Tarihçilik: Öğretici tarihçiliğin hissi yönlerinden arındırılmış şekli.
-Felsefi Tarihçilik: Değişik kültürleri inceleyerek biri birine etkileşimlerini inceler.
-İlmi Tarihçilik: Neden-nasılcı tarihçilik
-Materyalist, Kültürel, Pozitif (vs) Tarih çeşitleri....

*Kapsamına Göre:
-Genel Tarih: Geniş bir coğrafyadaki millet yada devletlerin tarihini inceler: Avrupa yada Asya Tarihi gibi...
-Özel Tarih: Bir milletin yada devletin tarihini inceler: Türk Tarihi, Artukoğulları Tarihi.. gibi

*Tarihin Tasnifi: Tarihin öğretimini ve araştırılmasını kolaylaştırmak için yapılır. Zaman, mekan ve konu olmak üzere üç şekilde tasnif edilir.
Örnek: Zamana Göre: XVIII. yy. Osmanlı Islahatları.
Mekana Göre. Malatya Tarihi
Konuya Göre: Osmanlı Kültür Tarihi, Dinler Tarihi (vs).

*Tarih Bilimi zamana göre aşağıdaki şekilde tasnif edilir:
Tarih Öncesi Devirler:
(Prehistorik)
Taş Devri : Maden Devri
Kaba TaşBakır Devri Yontma TaşTunç Devri
Cilalı TaşDemir Devri
*(Tarih öncesinin devirlere ayrılması, kullanılan aletlere göre yapılmıştı.)

Tarihi Devirler:
İlkçağ—Yazı ile başlar (MÖ. 4000,3500)
Ortaçağ—Kavimler göçü ile başlar
Yeniçağ—İstanbul’un Fethi (1453)
Yakınçağ—Fransız İhtilali (1789)
*(İnsanlık tarihi için önemli olaylar çağların başlangıcı kabul edilmişlerdir.)

Tarihöncesi (Prehistorik) Devirler:
*Kaba Taş Devri: Henüz alet yok. Sivri cisimler kullanılır. Bitki kökleri, toplayıcılık ve avcılıkla beslenilir. Dönemin sonuna doğru üretim ekonomisine geçilmiştir.

*Yontma Taş Devri: Taşlar, çakmak taşı yontularak savunma amaçlı kullanılmıştır.
-Soğuklardan dolayı mağaralara ve ağaç kovuklarına çekilmişlerdir.
-Mağaralara hayvan resimleri çizmişlerdir.
-Dönemin sonlarına doğru ateş bulunmuştur.

*Cilalı Taş Devri: Buzullar kuzeye doğru çekilince insanlar mağaralardan çıkmışlardır.
-Çanak-çömlek kullanıldı. Toprak ve kilden kaplar yapıldı.
-Tarım yapıldı (arpa, buğday). Örgüler kullanıldı.
-Yerleşik hayata geçildi.
-Taş ve kerpiç kullanılmaya başlandı. Kamıştan kulübeler yapıldı.
-Dolmen ve Menhir denilen mezarlar yapıldı.
-Hayvanlar evcilleştirildi.
-İlk insan toplulukları oluştu.
-İlk üretim ile ticaret yapılmaya başlandı.

Maden Devri:

*Tarih Biliminin Diğer Bilimlerle Münasebeti:
Coğrafya-Yeryüzünu ve iklimi inceler..
Arkeoloji- Kazı bilimi
Epigrafya-Kitabeleri inceler
Paleoloğrafya-Yazı bilimi. Eski yazıları inceler.
Nümizmatik (meskukat)- Para bilimi. Paralar basıldıkları dönem için önemlidir.
Filoloji- Dil bilimi. Kaynakları dil açısından inceler.
Etnografya-Kültür bilimi. (Örf, adet, gelenek)
Heraldik-Mühür bilimi
Kronoloji- Takvim bilimi
Sosyoloji- Toplum halindeki insanı inceler
Diplomatik- Belgeler bilimidir. Resmi vesikaları inceler.
Karbon 14 Metodu- Yaş tesbiti yapar.
Soy kütüğü- Şecere bilimi
Antropoloji- Toplumun soy özelliklerini inceler.
Arkeometri-
Senaoloji-
Onomastik-İsim bilimi
Toponomi-Yer adları bilimi
Sigolografi- Arma bilimi
Antroponomi- Şahıs adları bilimi
Hidronomi- Su adları bilimi
Psikoloji- İnsanın mahiyetini ve karakterini inceler.

*Tarih Öğretiminin Önemi: Tarih öğretiminin Genel, Devlet ve Millet açısından çok önemli sonuçları vardır.
-Milletlerin hafızasıdır.
-Düşmanlarımızı tanıtır.
-Birlik-beraberlik açısından önemlidir.

ZAMAN VE TAKVİM
-Zaman, hareketin ölçü birimidir.
-Takvim, zamanı yıllara, aylara, haftalara ve günlere bölen cetveldir.
*Türkler tarih boyunca sırasıyla şu takvimleri kullanmışlardır:
-12 hayvanlı Türk Takvimi
-Hicri Takvim (ay yılı)
-Celali Takvim: Hicret başlangıç kabul edilmiş ancak güneş yılına göre hazırlanmıştır. Melikşah zamanında hazırlanmıştır.
-Rumi Takvim: I. Mahmut zamanında, hicret başlangıç kabul edilerek güneş yılına göre hazırlanmıştır.
-Miladi Takvim: 26 Aralık l925’te kabul edilmiş, 1 Ocakta yürürlüğe girmiştir.
*Takvimlerin Dönüştürülmesi: -->R.T= MT-584

MY-622
-HY=MY-622+--------------
33

HY
-MY=HY+622- ---------------
33
(RT=Rumi Takvim, HY= Hicri yıl, MY= Miladi yıl)
Örnekler:

ESKİ ÇAĞLARDA TÜRKİYE VE ÇEVRESİ

ANADOLU:Küçük Asya. İlk çağlardan itibaren Anadolu’ya (güneşin doğduğu yer) anlamına gelen Anatolia denirdi. Eski çağlardan beri birçokkavim Anadolu’ya göç ederek yerleşmiş veya işgal etmişlerdir. Bunlar: Hititler, Firikler,İyonlar,Urartular; Persler, Makedonyalılar, Romalılar ve Bizanslılar.

Türkiye’nin Tarih Öncesi Devirleri:

*Anadolu’da tarihöncesi (Prehistorik) devirleri üçe ayrılır :
Taş devri-Kalkolitik Devir (Taş-Bakır geçiş devri) - Maden (Tunç) Devri

TAŞ DEVRİ: Üçe ayrılır:
Kaba Taş-->Eski Taş (paleolotik) -->MÖ 600 bin- 10 bin
Yontma Taş--> Orta Taş (mezolotik)-->MÖ 10 bin-8 bin
Cilalı Taş--> Yeni Taş (neolotik) -->MÖ 8 bin- 5500

KALKOLİTİK DEVİR-->MÖ 5500-2500

MADEN DEVRİ (2500-1200)
Bakır-->MÖ 2500-2000
Tunç-->MÖ 2000-1500
Bakır-->MÖ 1500-1200


TAŞ DEVRİ
*Kaba taş-eski taş(Paleolotik)-(MÖ 600.000-10.000): Henüz alet yok. Sivri cisim ve taşlarla savunma yaparlar. Toplayıcılık,avcılık ve bitki kökleri ile beslenme.
*Yontma taş- orta taş(mezolotik)-(MÖ10.000-8000): Göçebe hayat. Taşlar
yontulmuştur. Soğuklardan dolayı mağaralara ve ağaç kovuklarına sığınmışlardır. Mağaralara hayvan resimleri çizmişlerdir. Üretim ekonomisine geçildi. Dönemin sonlarına doğru ateş bulundu. Madenler eritilmeye başlandı.
*Cilalı taş-yeni taş(Neolitik)-(MÖ 8000-5500): Buzullar erimeye başladı. Tarım ile birlikte yerleşik hayata geçildi. Kamıştan kulübeler,taş ve kerpiçten evler, toprak ve kilden kaplar yapılmıştır. Hayvanlar evcilleştirildi. İlk yerleşim merkezleri olan köyler kuruldu.
*KALKOLİTİK DEVİR: Dini inanışlar gelişti. Tanrılar edinmeye başladılar. Madenler eritilerek kullanılmaya başlandı.

TÜRKİYENİN TARİH ÖNCESİ DEVİRLERİNİ AYDINLATAN MERKEZLER:

*KABA TAŞ- Antalya çevresinde Karain ,Beldibi , Belbaşı, mağaraları. Adıyaman palanlı mağarasıdır.

*YOTMA TAŞ-Antalya çevresinde Beldibi, Göller bölgesinde Baradız ,Ankara çevresinde Macunçay ,Samsun yakınlarında Tekkeköy.

*CİLALI TAŞ-Diyarbakır Çayönü Gaziantep Sakçagözü Konya Çatalhöyük ilk yerleşim şehridir.

*KALKOLİTİK DEVİR:Çanakkale Truva, Denizli Beycesultan,Burdur Hacılar,Yozgat Alişar Çorum Alacahöyük,Van Tilkitepe.

*TURUVA’DA-Altın ve gümüşten süs eşyaları.

ALACAHÖYÜKTE-On üç Prens mezarları, heykeller bulunmaktadır.

*Anadolu’da tarihi devirler MÖ:2000-1800 yılında başlamıştır. İlk yazıyı Asur’lu tüccarlar getirmişlerdir. Kayseri Kültepe’de Karun denilen Asur’lu tüccarlara ait Pazar yeri bulunmuştur. Karum’dabulunan buyazılarticarive hukukitabletlerdir.

HİTİTLER-(MÖ 2000-MÖ 6’ yy)
*Hattiler MÖ 3.binde Anadolu’da parlak bir kültür kurmuşlardır. Hattilerden sonra Hititler Anadolu’ya eğemen olmuşlardır. Muhtemelen Kafkas’lar üzerinde Anadolu’ya gelmişlerdir. Hititlerin kurucusu Hattuşili’dir (Labarna)
-Feodal Devlettir (ülke prensler tarafından yönetilirdi)
MÖ 2. Binde MÖ 7 yy.;la kadar varlığını sürdürmüştür.
3 Bölümde incelenir.
Eski devlet ( MÖ 1800-1400)
-19 kral başa geçmiştir. Başkent HATTUŞAŞ’tır.
*Bu dönemde Kargamış ve Urfa Hitit topraklarına katıldı. Babil ele geçirilerek Mezopotamya uygarlığından etkilenildi.
Yeni devlet (MÖ1400-1200)
-Anadolu’daki krallıklar ele geçirildi.
*Kuzey Suriye hakimiyeti için Mısırlılarla savaşıldı (1296-1280). Savaşın sonunda Kadeş antlaşması imzalandı. Ege göçleri sonunda yıkıldı
Geç Hitit şehir devletleri(1200-700)
*Bu devletler Asurlulara bağlandı. Daha sonra da Pers hakimiyetine girdi.
-Bu devletler hakkında ayrıntılı bilgi yoktur.

FRİGYALILAR
*Frigya: Batı Anadolu’nun geniş bir kısmının MÖ 1000 yıllarındaki adıdır. Boğazlar yoluyla Anadolu’ya geldiler. MÖ 750 yılından sonra devlet kurdular.
* Kurucusu:Gordios, başkent ise Gordion’dur..
-Kral Milas döneminde Orta ve Güney Doğu Anadoluya egemen oldular.
-Kimer’ler bu uygarlığa son vermişlerdir.
-MÖ 600 lerde Lidyalıların egemenliğine girdiler.
-Başta kral bulunurdu. Çok tanrılı dinleri vardı. Tarım ve hayvancılık başlıca geçim kaynaklarıydı. Fenike alfabesini kullanmışlardır. Ticaret kervanlarından vergi alınırdı. Sabanı kırana ölüm cezası vermişlerdir. Dokumacılık halı kilim üretimi (tapates) ilerdeydi. At ve katırları ünlüydü.
-İlk hayvan öykülerini (fabl) meydana getirenlerin Friğyalılar olduğu sanılmaktadır.

LİDYALILAR
*Lidya: Bugünkü Gediz ve K. Menderes nehirleri arasındaki bölgenin ilkçağdaki adıdır.
-Giges zamanında devlet kurdular.
-Başkent Efes yakınlarındaki Sard’dir.
-Sınırlar doğuda Kızılırmağ’a kadar genişledi.
-Persler MÖ 546 yılında bu devlete son verdiler.
-Bilinen ilk madeni para Lidyalılar tarafından kullanılmıştır.
-Altın ve mücevher işlemeciliği,dokumacılık ile uğraşmışlardır. Kral yolunu (Ninova, Sart, Efes arasında) açarak yol güvenliğini sağlamışlardır. Mısır, İskit,Asur,Yunan Şehir devletleriyle ticaret yapmışlardır.Tüccarların malları devlet güvencesine alınmıştır.
-Çok tanrı dinleri vardır.
-Fenike alfabesini kullanmışlardır.


İYONYALILAR
-İyonlar İzmir ile Büyük Menderes nehirleri arasında kalan bölgenin adıdır.
-MÖ 12’ yy. Yunanistan’dan göç eden Akalar’ın bir kısmı Batı Anadolu’da İyon şehir devletini kurarak bir ticaret ve sanat merkezi haline getirdiler. Bunların en önemlileri Millet, Efes ve İzmir’dir.
-Akdenizde ve Karadenizde (Giresun ve Trabzon) koloniler kurarak bu günkü yerleşim merkezlerinin temelini attılar.
-MÖ 7.yy’da Lidya’nın egemenliğine giren İyonya daha sonra Pers imparatorluğuna bağlandı.
*İyonya Şehir Devletlerini önce krallar, MÖ 500’den itibaren asillerin kurmuş olduğu OLİGARŞİLER (İktidarın bir grubun veya bir ailenin ya da bir sınıfın elinde bulunması), sonradan da demokratik hükümetler yönetmiştir.
-Fenike alfabesini kullanmışlardır. Yunanistan’a etki etmişlerdir. Pisagor dünyanın yuvarlaklığını keşfetmiştir. Tales,güneş tutulmasını hesaplamış ve dünyanın ana maddesinin su olduğunu ileri sürmüştür.
-Aksimenes, her şeyin havadan meydana geldiğini söylemiştir.

URARTULAR
-Hazar denizi, Malatya,Erzurum ve Musul ve Halep arasında oturan Huriler tarafından Van (Tuşba) merkez olarak kurulmuştur. (Kurucusu Sardun’dur).
-MÖ 9.yy kuruldu. Asur ve Kimmerler savaştı.
200 yıl kadar Doğu Anadoluya hakim oldular.
-Kimmer ve Saka saldırılarıyla sarsıldılar.
-MÖ 600’lerde Medlerin Anadoluya saldırmasıyla devlet yıkıldı.
-Çok tanrılı dinleri vardı. Sanat geliştirildi. Asur çivi yazısını kullanmışlardır. Maden ve maden işlemeciliği geliştirilmiştir. Ahirete, öldükten sonra dirilmeye inanıyorlardı.
Anadolu Uygarlıklarında Kültür ve Medeniyet
Devlet Yönetimi :Hititlerde:
-Başta kral bulunurdu (-Baş yargıç -Baş Rahip -Baş Komutandı)
-Pankuş (Hititlerde Meclis)-(Parlâmento)
-Tavanana (Hititlerde kraliçe)

Memleket Yönetimi:
*Kralın yanında memurlar sınıfı ile asillerden oluşan meclisler vardı.
*İlleri yönetmekle valiler (prensler) görevlendiriliyordu.
*Hititlere bağlı devletler üç gruba ayrılırdı:
-Müttefik devlet
-Tabii devlet
-Vassal (bağlı) devlet

Sosyal Sınıflar:
*Sosyal sınıflar ülke genelinde soylular, rahipler, hürler, namralar (hür-köle arası sınıf) ve kölelerden oluşurdu.
*Soylular çok geniş imtiyazlara sahipti. En yüksek makamlara getirilir ve en geniş topraklara sahip olurlardı.
-Şehirlerde halk hürlerden (asiller, rahipler, askerler, memurlar, tüccarlar ve köylüler ) ve kölelerden oluşurdu.
*Anadolu’da yaşayan toplumlar fazla dindar olmadıkları için, Rahipler, Mısırdaki gibi nüfuz kazanamamışlardır.

*Köleler: -Savaş esirlerinden oluşurdu.
-Tarım işlerinde çalışırlardı.

-Bedel ödeyerek hürler sınıfına geçebilirlerdi.
-Belli ölçüde mal-mülk sahibi olabilirlerdi.
*Yarı insan kabul edildiklerinden cezalar hürlere oranla yarı yarıya uygulanırdı.

ORDU
-Eli silah tutan herkes silah altına alınırdı.
-Kralın, prenslerin ve valilerin özel orduları vardı.
-Gerekirse ücretli askerler de orduya alınırdı.
-Ordu yaya ve arabalardan oluşurdu.

HUKUK
-Hititlerde adaletin sembolü güneştir.
-İlk kanun koyucu devletlerden biridir.
-Aile hukuku (miras) düzenlenmiştir (medeni ilk yasa).
-Hititlerde mülkiyet hakkı ve kölenin modern hukuku vardı.
-Kanunlar insancıldır. Tazminat cezaları ağırlıktadır (bu konuda Sümerlerden etkilenilmiştir).
-En ağır cezalar Krala ve devlete başkaldırmaktır. (cezası ölümdür).

EKONOMİK HAYAT
-Topraklar kralın malı sayılır ve kral adına ekilirdi. Buna karşılık özel mülkiyete de izin verilmiştir.
-Tarım, hayvancılık, madencilik, dokumacılık ve ticaret başlıca geçim kaynağıydı.
*Ticari hayat gelişmişti. Anadolu, Kuzey Suriye ve Mezopotamya arasında ticaret gelişmişti.
YAZI,DİL VE EDEBİYAT
*Hitit ve Urartular, Asur çivi yazısını; Frig, Lidya ve İyonlar, Fenike alfabesini kullanmışlardır.
*Hititler edebiyatın çeşitli dallarında eserler vermişlerdir. Bunların başında tanrılarına hesap verdikleri anallar ile destanlar gelir.
-Mezopotamya’dan etkilenilerek destanlar ve masallar kaleme almışlardır Bu destanların başında Kumarbi Destanı gelir. Gılgamış Destanı Hititçe’ye çevrildi. Hititlerin Kumarbi Destanı Yunanlıları etkilemiştir (Yunan şairi Hesidos’un Teogonya destanına ilham vermiştir)
-Çivi yazısını Asurlular dan alarak kullanmışlardır.
-Çivi yazısının yanında geliştirdikler kendi Hiyeroglif yazısını da kullanmışlardır.
DİN
-Hititler başta olmak üzere Anadoludaki tüm uygarlıkların binlerce tanrısı vardı (en ünlü tanrıları fırtınalar tanrısı Teşup ile karısı Hera idi).
-Lidyalılar, Kibele, Artemis, Zeus ve Apollu gibi Yunan tanrılarına tapmışlardır. Anadolu uygarlıkları, tanrılara kurban keserek, yiyecek ve içecek sunarak taparlardı.
Hititlerin ve iyonların ahiret inancı zayıftı. Urartular, ahirete inandıklarından mezarlarını oda ve ev şeklinde yaparak, içlerine eşyalar koymuşlardır.
BİLİM
*Anadolu’da gelişen bilim, kendisinden önceki Mezopotamya ve Mısır uygarlıkların
yanında Hititlerde Tarihçilik çok ileri bir seviyedeydi.
-Anadolu’da bilim, İyonya da ileri bir seviyedeydi. İyonya’nın zenginliği, coğrafi durumu ve dış dünyayı tanımaları ve kısmen özgür şehir yönetimleri bilim ve kültür hayatını geliştirmiştir.
-Yunanistan’a tesir eden iyon kültürü, Avrupa kültürünün temelini oluşturmuştur.
-Özgür düşünce felsefenin doğmasına neden olmuştur.
-Pisagor, matematik ve geometriye bilimsellik kazandırmıştır.

MİMARİ
-Evler, saraylar ve tapınaklar yapmışlardır (dini mimari gelişti)
-Hititlerin İveriz Kabartmaları ünlüdür (taş işçiliği)
-Kral Midas’ın mezarı Frigler in en ünlü mimari eserlerdir.
-Heykeltıraşlıkta ileri giderek Tanrı heykelleri ve Kabartmalar yapmışlardır.
-Taştan ve tunçtan heykeller (sfenks: insan başlı aslan) yapmışlardır.
MEZOPOTAMYA UYGARLIĞI
-Sümerler: MÖ 4000-2350--> Akad ve Elamlılar son vermişlerdir.
-Akadlar: MÖ 2350-2150--> Gutti’ler son vermiştir.
-Asurlular: MÖ 2000-609 --> Medler ve Babiller son vermiştir.
-Babiller: MÖ 1900-539 -->Hititler ve Persler son verdi.
-Elamlılar
-Kaldeliler

MEZOPOTAMYA
-Fırat ile Dicle nehirleri arasındaki toprakların ilk çağlardaki adıdır.
-Mezopotamya’nın kuzeyinde Anadolu, doğusunda İran yaylaları, batısında Suriye çölleri, güneyinde Basra körfezi ile Arabistan çölleri yer alır.
-Mezopotamya, Yukarı (Toroslardan Bağdat’a kadar) ve aşağı (Bağdat’tan Basra Körfezine kadar) olmak üzere iki bölümden oluşur.
-Mezopotamya’da taş bulunmadığından binalar kerpiç ve tuğladan yapılmıştır. Bunlar da fazla dayanıklı olmamıştır.
-Halkın zenginleşmesi sonucu özel mülkiyet gelişmiştir.
-Sümer ülkesine Sümerler KENGİ derlerdi.

SÜMERLER
-MÖ 4000 yıllarında doğudan (Ön Asya’dan) Aşağı Mezopotamya’ya gelerek yerleşmişlerdir.
-Sümer (Sinear), Kengi gibi adlarla anılan bu topraklara yerleşen Sümerler şehir devletleri kurmuşlardır.
-En önemli şehir devletleri: Ur,Uruk, Lagaş, Eridu, Kiş, Nippur gibi yerleşim merkezleridir.
-Bataklıklar kurutularak oluşturulan şehirler, şehir ilahı adına yapılan tapınakların (ziggurat) etrafında evlerin kümelenmesiyle oluşurdu.
-Şehirlerin başında Ensi veya Patesi adı verilen rahip-krallar bulunurdu.
-Sümer kralları daha sonra Lugal unvanını kullandılar (Ensi unvanını ise Lugal’a bağlı küçük krallar taşımaya başladı).
-Bu şehir site devletleri sürekli birbirleriyle savaş halindedir.
-Sümer ülkesine tek başına hakim olan krala ise Lugal Kalama denirdi.

ORDU:
-Eli silah tutan her erkek askerdi ve savaşlara katılmak zorundaydı.
-Ordu yaya ve arabalılardan oluşurdu.
-Erlere--> Erin, komutanlara--> Ukus denirdi.
-Mezopotamya’da Babillere kadar düzenli orduya rastlanmaz.
DİL
-Bilinen ilk yazıyı Sümerler kullanmışlardır.
-Sümerlerin dili Asya kökenlidir ve Türkçe’ye benzer.
Sümerler çivi yazısını icat ederek kullanmışlardır.
-Sümerlerde tapınaklar birer okuldu ve rahipler öğrencilere ders verirdi.
-Gılgamış, Tufan ve Yaradılış destanı Sümerler edebiyatının en güzel örnekleridir.
HUKUK
-Dünyanın ilk yazılı kanunu MÖ 2375 yılında başa geçen Sümer Lağaş Kralı Urukagina tarafından yapılmıştır. Bu kanunlar ile özel mülkiyet ve aile hukuku düzenlenmiş, kimsesizler ve güçsüzler korunmuştur.
- Lagaş Kralı Urukagina, rahiplerin artan baskısını kırmak, ticaret,evlenme ,boşanma ve miras ile özel mülkiyet gibi konularda adaleti sağlamaya yönelik kanunlar yapmıştır.
-Sümer kanunlarında para cezası ağırlıktadır. Ölüm cezaları azdır.(kanunları) yapan diğer krallar Gudean,Urnamu Şulgel,Nema cezaları azdır.
-Sümerlerin bu kanunları Önasya ve Yunanistan’ı etkilemiş ve hukuk devletinin kurulmasına öncülük etmiştir.

DİN
-Sümerlerde dini inanış çok tanrılı bir inanıştır. Her de ayrıca kendine ait bir ilahı vardır. Ülke genelindeki en büyük ilah ise gök ilahı Anu yer ilahı Enlil ve su ilahı Enki’dir.
-Sümerler Ahiret hayatına inanmazlardı.
-Tapınaklarına Ziggurat denirdi. Aynı zamanda okul ve rasathane olarak kullanılırdı (Soğuk hava deposu).

SOSYAL HAYAT
-Sosyal hayat baba hakimiyetine dayanırdı. Erkek birden fazla kadınla evlenebilirdi.
-Halk hürler, yarı hürler (korunanlar), ve köleler olmak üzere üç sınıfa ayrılıyordu.
-Hürler bütün haklara sahip kimselerden oluşuyordu (rahipler,asiller, memurlar, askerler ve tüccarlar).
Mezopotamya’da, Anadolu’dakinin aksine kölelerin hiçbir hakkı yoktu. Köle gibi alınıp satılırlardı.
EKONOMİ
-Ekonominin temeli tarım, hayvancılık ve ticarete dayanıyordu.
-Toprak, tanrıların malı sayılıyor ve rahiplerin gözetiminde işletiliyordu (Urukagina reformuyla özel mülkiyet başlamıştır.)
-Mezopotamya’da dokumacılık ileriydi, yün ve keten dokumacılığı renkli olarak dokunur ve ihraç edilirdi
-Tekerleği icad eden Sümerler bunu ticarette ve savaşlarda kullanmışlardır.
-İlk defa borç senetlerini de Sümerler kullanmışlardır(ticarette).
-Ticarette takas ve para birimi olarak da gümüş külçelerini kullanmışlardır.

BİLİM
-Burçları bulmuşlardır. Yılı 30 günlük 12 aya bölmüşlerdir (gece-gündüzü 12’şer saat hesaplamışlardır.)
-Ay ve güneş tutulmalarını hesaplamış, ay yılına göre takvimi kullanmışlardır.
-Çarpma ve bölme cetvelleri hazırlamışlardır.
-Yüzey ve hacim ölçülerini, daireyi 360 dereceye bölmesini biliyorlardı.
-Sümerler sayıları 2. ve 3. Dereceden denklemleri biliyorlardı.

MİMARİ
-Sütün, kubbe ve kemer usulünü Sümerler bulmuşlardır.
-
-Sümerler süs eşyaları,kabartmalar,hayvan ve bitki resimleri yapmışlardır.
-Uruk şehrinde bulunan tapınak en ünlü mimari eserlerdir.
-Zafer Anıtı "Akbabalar Sütunu"(Lağaş sitesinin başarısı)

AKADLAR (MÖ 2350- 2150)

-Samiler tarafından Orta Mezopotamya’da Kral Sargon tarafından Agade merkez olmak üzere kurulmuştur.
-Sümerler son veren akadlar merkezi ilk devleti kurdular.
-Dicle ile Fıratı birbirine bağlayan ilk kanalı açtılar.
-Kral Sargon zamanında Elam, Suriye, Lübnan ve Toroslar’a kadar topraklarını genişlettiler. (Dünya imparatorluğu deyiminin çıkmasına neden oldular)
-MÖ 2150 yılında Zağanos dağlarından gelen Guttiler Akadlar’a son verdiler.
-Akad’larda Krala--> İlahi dünya hakimi veya AkadlıTanrı denirdi.
-Dinleri çok tanrılıydı.
-

BABİLLER (MÖ 1900-1531 / 625-539)
-MÖ 2 bin yılında Arabistan Mezopotamya’ya doğru yeni göçler başladı.
-Göç eden bu Sami kavimleri Sümer-Akad kültürünün benimsediler.
-Bu dönemde Sümer şehirlerine yeni Babil şehirleri güçlenmeye başladı
-Babil Devletine Hititler son verdiler.(MÖ 1531)
-Asurların zayıflaması üzerine Medlerle birleşen Babiller tekrar bağımsızlıklarını kazandılar.(MÖ 625)
-Ancak bu dönemde Kaldeliler üstünlük sağladıklarından bu döneme Kaldeliler de denir.
-Persler MÖ 539 da bu devlete son verdiler.
-Hammurabi yaptığı kanunlarla "Tanrı Kral" yerine "Hayırsever Kral" kavramını getirdi.(Adaletin Çobanı ,Kavimler Çobanı) Hukuk devleti anlayışını ilk defa tarihe getirmişlerdir.
-Hammurabi kanunları Sümer kanunlarına göre biraz daha serttir. Ancak toplumun bütün kesimlerinin hakları teminat altına alınmıştır. (Medeni,ceza,ticaret,miras)
-Kral Nebukadnezar zamanında Kudüs alınarak MÖ 586 Yahudiler Babil’e getirmişlerdir.
-Babil’in asma bahçeleri ve Babil kuleleri.
ASURLULAR (MÖ 2000-609)
-Orta Mezopotamya’da Arabistan’dan gelen Samilerle Sümerler’in karışımıyla Asurlular meydana geldi.
-MÖ 2000 yılında kurulan ve Asur merkezi olan bu devlet Anadoluya kadar ticari
faliyetlerini geliştirerek ticaret kolonuleri kurdu.
-Suriye’ye de hakim olan Asurlular, Hammurabi zamanında Babillerin egemenliği altına girdiler.
-Tekrar bağımsızlığını elde eden Asurlular Arami göçleri ile sarsıldılar.
-Tekrar toparlanan Asurlular ninova şehrini kurdular.
-Mısır alınmış Elamlılar devletine son vermişlerdir.
-Medler ve Babiller (Kaldeliler) birleşerek Asurluları yıktılar.

DEVLET TEŞKİLATI
-Başta mutlak yetkililer donatılmış acımasız krallar bulunurdu.(Bunlar kendilerini "Dünya hakimi sayarlardı".)
-Saraydan sora ordu gelirdi. Devletin temeli orduya dayanırdı.

-Asur kanunları daha sertti.
-Asur kralı Asur Banipal Ninova kütüphanesini kurdu.
-Asurlular da dış ülkelerde ticaret kolonileri kuruluyordu.
-Mallar arabalarla ve gemilerle taşınıyordu.
-Mezopotamya’da dışarıya tahıl,hurma,yün,süs eşyaları satıyor dışardan ise kereste,fildişi,maden alınıyordu.
-Sanayi olarak madencilik,dokumacılık ve gemicilik başta geliyordu.
-Ticarette takas ve külçelerle gümüş para olarak kullanılıyordu.
ELAMLILAR
-Güneydoğu Mezopotamya’da yaşamışlardır. Başkentleri Sus, tarım ve hayvancılıkla meşhurdur. Genellikle Sümerlerin himayesinde yaşamışlardır.
AKDENİZ UYGARLIKLARI
MISIR
-Bir Afrika ülkesidir.
-İlk yerleşim tarihi MÖ 4 bin yıllarına kadar çıkmaktadır.
-Mısır tarihi üç bölümde incelenir: Eski, Orta ve Yeni Mısır.
-Mısır tarihinde 30 sülale egemen olmuştur.
-Mısır medeniyeti, etrafının deniz ve çöllerle çevrili olmasından dolayı işgaller kısa süreli olmuş ve dışarıdan fazla etkilenmemiştir. Ancak başka medeniyetleri etkilemiştir.
-Ege göçleri Mısır İmparatorluğunu zayıflattı.
-Mısır, sırasıyla Hiksoslar, Habeşliler, Asurlular, Persler, Büyük İskender ve Romalılar tarafından işgal edildi.

*Kültür ve Uygarlık:-Mısır Krallarına Firavun denirdi ve insan şeklinde bir ilah kabul edilirdi.
-Devlet idaresinde maaşlı memurlar bulunurdu.
-Ülke Nom adı verilen illere ayrılmıştı. Başında "Anez" adı verilen valiler bulunurdu.
*Din:-Mısırda çok tanrılı bir dini inanış vardı. Tanrılar tabiat ile ilgiliydi (gök, su, toprak, insan vs.)
-En önemli tanrıları güneşi simgeleyen Amon-ra, Nil ve iyilik tanrısı Öziris (ölüler tanrısı), analık ve bereket tanrısı İsis, kuraklık ve kötülük tanrısı Set, (vs).
-Mısır tarihinin ilk dönemlerinde Horus adı verilen bir tanrıya inanılırdı.
-Bu dönemde ilk krallık ortaya çıkmıştır.
-Hiyeroglif yazısı bu dönemde bulunmuştur.
-Öldükten sonraki hayata inanılırdı.

*Ordu: Devamlı ordu vardı ve ihtiyaç halinde halk da silah altına alınırdı.
*Yazı: MÖ 4 bin yıllarında Hiyeroglif yazısını kullanmışlardır.
-Papirüs kağıdı kullanılmıştır.

*Bilim:-Matematik ve tıpta çok ileri gidildi.
-Geometri sınır tespitinden dolayı; tıp ölülerin mumyalanmasından dolayı, iç organların tanınmasıyla gelişmiştir.
-Pi sayısını bulmuşlardır.
-
*Sanat:
Mısır piramitleri ünlüdür.

FENİKE
-Samiler ile deniz kavimlerinin karışması sonucu MÖ XII. Yy.da tarih sahnesine çıkmışlardır.
-Lübnan dağları ile Asi ırmağı arasında güçlenen Fenikeliler, Akdenizde (Suriye, Rodos, Malta, Sicilya, Kuzey Afrika) koloniler kurarak ticaret yapmışlardır. İngiltere’ye kadar uzanmışlardır.
-En önemli kolonileri 814 yılında kurulan Kartaca’dır.
-Ticari hayattaki başarıyı siyasi ve askeri alanda gösterememişlerdir.
-MÖ 868 yılında Asurluların, 573 yılında Babillerin egemenliğine girmişlerdir. Ancak ticari alanda varlıklarını sürdürmüşlerdir.
-Kuzey Afrika’daki Kartaca, Roma ile savaşlara devam etmiştir (MÖ 146 yılında yıkılmıştır.)

*Hiyeroglif ve çivi yazısını bilen Fenikeliler, bunu geliştirerek 22 sessiz harften oluşan alfabeyi buldular.
-Bu alfabe İbrani, Arami, Arap ve Yunanlılara geçerek gelişmiştir.
*Şehircilikte ileri gittiler. Akdeniz dünyasına kültürlerini tanıttılar.
-Camcılık, boya ve gemicilikte ileri bir uygarlık meydana getirdiler.

İBRANİ
-İlk tarihleri Hz. İbrahim ile başlar (Lut gölünün güneyinde, Kenan ülkesinde yaşıyorlardı. Hiksoslar’dan kaçarak Aşağı Mısıra yerleştiler.)
-Hz. Musa zamanında II. Ramses ile yapılan mücadele sonucu kölelikten kurtuldular ve Sina yarımadasına yerleştiler.
-Hz. Musa’dan sonra Filistin’i ele geçirdiler.
-Hz. Davud (as) zamanında Kudüs ele geçirilerek düzenli ordularını ve devletlerini kurmuşlardır.
-Hz. Süleyman dan sonra İbraniler arasındaki anlaşmazlıklar sonucu devlet ikiye ayrıldı.
-Kuzeyde İsrail, güneyde ise Yahudiler kuruldu.
-Asurlular-İsrail devletine son verdiler.(MÖ 722)
-Babiller de Yahudi devletine son verdiler. (MÖ 586) Ve Yahudileri Babil’e sürdüler.
-Persler Yahudilerin ülkelerine dönmelerine izin verdiler.
-Helenizm döneminde isyan eden Yahudiler siyasi haklarını kaybetmişler.
-Romalılar Kudüs’ü tahrip ederek Yahudileri Filistin den sürmüşlerdir.
EGE VE ROMA UYGARLIĞI
-Girit-->
-Miken (Aka)-->
-Dor (Yunan)-->
-İskender (Helenistik)-->
-Roma-->

-Ege medeniyeti, Yunanistan, Batı Anadolu, Makedonya ,Ege denizindeki odalarda ve
Girit’te ortaya çıkmıştır .
-Mısır,Anadolu,Suriye,Filistin ve Mezopotamya medeniyeti ile temasa geçmiştir.
-Yazı ve takvim bu uygarlıklarda gelişmiştir.

GİRİT --> Ege medeniyetinin temelli olmuştur.
-MÖ 3 binde küçük devletler kurulduğu bilinmektedir.
-MÖ 2 binde siyasi ve kültürel gelişme göstermiştir.
-Adada en önemli saray Knosos sarayıdır.
-Girit ile Mısır arasında ticaret gelişmiştir.
-Girit’te iki yazı kullanılmış(A okunamamış B okunmuş)
-MÖ 2000 yılının ortalarında bu uygarlık yıkılmıştır.
-Öldükten sonra hayata inanıyorlardı.

MİKEN (AKA) MEDENİYET
-MÖ 2000-1200 yılları arasında Yunanistan’dan egemen olan siyasi topluluğun adıdır.
-Girit’ten etkilenmişlerdir.
-Milken şatosunda Miken uygarlığının özelliğini görmek mümkündür.
-Dorlar MÖ 1200 Akadlara son verdiler.
-İlk boğaz savaşı, Mikenlerle Truvalılar arasında olmuştur. (Truva Savaşı)

YUNAN (GREK)
-MÖ 1200’lerde Yunanistan’a gelen Dorlar, şehir devletleri kurarak bu uygarlığı meydana getirdiler.
-Kurulan şehir devletleri içerisinde en önemlileri Isparta, Atina, Korint, Teba vs gibi şehirlerdir.
-Şehir devletlerinin başında krallar, bunların etrafında da aristokratlar sınıfı meydana geldi.
-MÖ 7 ve 6 yy. Aristokratlar (asiller), kralı devirerek idareyi ele geçirdiler.(Asiller yönetimi)
-Yönetimden memnun olmayan orta sınıflar ilk halde birleşerek Aristokratları iktidardan uzaklaştırdı. Böylece Tiranlıklar oluştu. Yeni kanunlar yapıldı. Halk bir takım haklar elde etti.

-Halk ve asiller birleşerek diktatörleşen Tiranlığı yıktılar.
-Bunun sonunda halkın katıldığı demokratik meclisler kuruldu.
-(Tiranlıklar ilk defa İyonya’da görülmüştür.
-Ortasınıf (tüccar, sanayici, gemici, sanatkarlar)-->ticari hayatın canlanması ile meydana geldi.
-Yunanistan da şehir devleti (polisinin) amacı halkın (yurttaşın) mutluluğunu sağlamaktır.
-İlk çağın en demokratik devletleri eski Yunanistan şehir devletleridir.
-Isparta da 3 sınıf :Ispartalılar, Periyekler (dağlardaki Akalar), İlotlar (boyunduruk altındaki halk)
-Atina –üç sınıf- Soylular-küçük toprak sahipleri (köylüler), köleler vardı
-Isparta’yı yaşlılar meclisi, Atina’yı ise Arhonlar (9 kişiden oluşur) yönetiyordu.
-MÖ önce 490 yılında Pers-Yunan savaşlarında maratonda Yunanlılar Pers’leri bozguna uğrattı.
-Atina Isparta rekabeti 27 yıl devam eden Peloponnes savaşlarına neden oldu. Isparta üstün geldi.
-İskender’in Yunanistan’ı ele geçirmesiyle İskender medeniyeti başladı.

YUNANİSTADA FELSEFE
-Sokrat, Eflatun ve Aristo, en ünlü filozoflarıdır.
-Sokrat -->insanları doğru yola getirmek için mücadele etmiş, çokdüşman kazanmıştır. Yargılanmıştır.
Eflatun-->ideal devlet fikrini savunmuştur. Akedemia adlı ilk üniversitenin kurucusudur.
Aristo-->ilimleri ilk defa tasnif etmiştir. Devlet yönetimiyle ilgili "Politika" adlı eserini yazmıştır.
TARİHÇİLİK
-Herodot-->Tarihçilerin babası kabul edilir. Ünlü Historia adlı eserinde Yunan tarihini yazmıştır. (MÖ 450 yıllarında yaşamıştır).
-Tukudides-->Peloponnes (Atina ile Isparta arasındaki) savaşlarını anlatmıştır.
-Ksenofon-->Hellenika ve Onbinlerin Ricatı adlı eserlerin sahibidir.
AVRUPA TARİHİ

ORTAÇAĞDA AVRUPA

-Kavimler göçüyle İlkçağın yerini ortaçağ , köleci düzenin yerini feodalite aldı.
-Feodal Beylikler,Avrupa’nın siyasi, sosyal ve ekonomik yapısını da etkiledi.
-Feodalitede toprak sahiplerine ve himayeyi kabul edenlere SENYÖR-SÜZEREN,
-Himaye altına giren küçük toprak sahiplerine VASSAL,toprağı işleyen köylülere de SERF denir.
-Senyörler, serfler üzerinde mutlak haklara sahiptiler. Serfler toprakla beraber alınır-satılırlardı.
-Feodalitede, Soylular, Rahipler, Burjuvalar ve köylüler olmak üzere 4 sosyal sınıf vardı.

-Soylular-->Doğuştan gelen bir haktı. Kendi aralarında şöyle sıralanırlardı: Kral, Dük, Kont, Baron, Vikont, Şövalye. Soylular devlet işleri ve askerlikle uğraşırlardı.

-Rahipler-->Vergi vermezler. Kiliselerde dua ve din işleri ile uğraşırlardı. Aforoz, enterdi ve krallara taç giydirme yetkisi vardı. Bu yetki din adamlarını senyörler gibi mutlak gücün sahibi yapmıştı.

-Burjuvalar-->(Şehirliler): Şatoların etrafında otururlardı. Sanat ve ticaret sayesinde zengin oldular. Vergi verirlerdi.

-Köylüler-->Serbest ve köle (serf) köylüler olmak üzere ikiye ayrılırdı. Serflerin hiçbir hakkı yoktu ve torakla birlikte alınır-satılırlardı.

HIRISTIYANLIK
-Hırıstıyanlık, Milano Fermanı (313) ile serbest bırakıldı. 330 yılında Romanın resmi dini oldu. Kavimler göçüyle Avrupa’da Hakim din haline geldi. Kilise gibi örgütlü bir kurum sayesinde hızla yayıldı.

-Düşünce alanında Kilisenin koymuş olduğu kurallar geçerliydi. Buna dogmatizm denir. Bilgiyi, inancı ve düşünceyi Kilisenin koymuş olduğu normlarla birleştirmeye bu ortaçağ düşüncesine SKOLASTİK düşünce denir. Bu düşüncede deney ve gözleme yer yoktur. Ortaçağ Avrupa’sında laiklik yoktu. Avrupa’da 6-12 yy arası Karanlık Çağ, 12. yy’dan sonrası ise Aydınlanma Çağıdır.

-Hırıstıyanlıkta ilk mezhep ayrılıkları 325 İznik Konsülü ile başlamıştır. Bu mezhepler ARİANİZM, NASTURİZM ve MONOFİZİZMdir.

-451 yılında Kadıköy Konsülü ile İstanbul Kilisesi Roma dan ayrıldı. Böylece Ortodoksluk mezhebi doğdu.

-Katolik Kilisesi dini ve dünyevi üstünlüğünü koruyabilmek için Ortodoks Kilisesinin ve Protestanlığın nüfuzunu kırmaya çalıştı. Bu yüzden çıkan savaşlara MEZHEP SAVAŞLARI denir.
-XVI. yy da Alman Kilisesinin Katoliklikten ayrılması sonucu Protestanlık mezhebi çıktı. Rus Kilisesi de İstanbul’dan ayrıldı.
SİYASİ YAPI
-Ortaçağ Avrupa’sında en önemli siyasi güç, Frank İmp.luğuydu.
-Frank İmp.luğunun temeli Merovenjler zamanında atıldı. (Bu hanedan zamanında İspanya müslümanları, Puvatya Savaşında (732) Franklara yenildiler. Daha sonra Karolenjler yönetime egemen oldular.

-Karolenjler yönetiminde kardeş kavgalarına Strazburg Yemini ile son verilmesine rağmen savaşlar yeniden başladı.
-Verdün Anlaşması (843) ile Frank İmp.luğu parçalandı ve bugünkü Fransa, Almanya ve İtalya devletlerinin temeli atıldı.
-Frank İmp.luğunun parçalandığı IX. yy da Normanlar kuzeyden gelerek Avrupa’yı istilaya başladılar.

-Normanlar, Feodalitenin İngiltere ve İtalya’ya geçmesine neden oldular. Arapların çekilmesiyle de İspanyaya geçti.

-ORTAÇAĞDA---Avrupa’da:
-Fransa’da--- Frank İmparatorluğu
-Almanya’da ---Mukaddes Roma Germen İmparatorluğu
-İstanbul’da--- Bizans İmparatorluğu en güçlü devletlerdi.
-Mukaddes Roma-Germen İmparatorluğu ile Papa arasında tevcih (din adamlarını atama)kavgaları yaşandı.

İNGİLTERE
-Kavimler Göçüyle birlikte İngiltere’de yedi krallık kuruldu(Briton, İskoç, Galler (vs).
-Yurtsuz Jan, halkın baskısıyla 1215 yılında Magna Carta’yı (Büyük Şart) ilan etti.
-Buna göre halkın rızası olmadan vergi alınmayacak, özgürler haksız yere tutuklamayacak, hapis ve sürgün edemeyecekti.
-Bu belge Avrupa’da ilk demokrasi hareketi ve ilk Anayasa Kabul edilir.
-Bu fermandan sonra İngiltere’de Parlâmento açıldı (1295)
-Lordlar ve Avam Meclisi

HAÇLI SEFERLERİ
-Sebepler:
-Kutsal yerleri ele geçirmek-Kluni Tarikatının çalışmaları
-Doğu ilkelerinin zenginliği, Avrupa’daki sefalet.
-Müslümanların ticari alandaki üstünlüklerine karşın siyasi alandaki karışıklıklar.
-Senyör ve Şövalyelerin serüven arzusu
-Müslüman Türklerin Anadolu’yu almalarına karşın Bizans’ın kışkırtması

-Haçlı Seferlerine-->Papalık,Fransa,İngiltere,Almanya,Bizans Macar ve Napoli katıldı.

-Haçlılara-->Selçuklular,Musul Atabeyliği,Eyyubiler, Danişmendliler, Artuklular, Şam Atabeyliği, Memluklular karşı koydu.

-I. Haçlı Seferi: (1096-99) Keşiş Piyer Lermit komutasındaki öncü haçlılar I.Kılıç Arslan tarafından yok edildiler.

Asıl Haçlı ordusu ise Fransız Senyörü (Gudfuruva dö Buyyon) komutasında önce İstanbul’ a, oradan da İznik’i alarak Anadolu’ya girdiler. I. Kılıç Arslan, Haçlılarla yaptığı meydan savaşında başarılı olamayınca geri çekilerek gerilla savaşlarına girişti.

SONUÇ: Haçlılar Anadolu’da kayıplar verdiler ancak ilerlemeye devam ettiler. Antakya, Urfa, Trablusşam, Sur, Nablus, Yafa, Kudüs ele geçirilerek birer Latin kırallığı kuruldu. Selçuklular, Batı Anadolu’daki topraklarını kaybettiler.

-II. Haçlı Seferi: (1147-49) Haçlılarla mücadele eden Musul Atabeyi İmadeddin Zengi ve oğlu Nureddin Mahmud Zengi’ nin Urfa, Halep ve Şam’ ı Haçlılardan almaları üzerine Kudüs Kırallığının Papadan yardım istemesi üzerine meydana geldi.
Bu sefere Alman İmparatoru (III. Kontrat) ve Fransa Kıralı (VII. Lui) birlikte çıktılar. I. Mesut komutasındaki Selçuklu orduları haçlıları perişan ettiler. Haçlıların çok az bir kısmı Kudüs’e geçebildi. Herhangi bir başarı elde edemediler.

-III. Haçlı Seferi: (1189-1192) Selahattin Eyyübi’ nin Hattin Savaşından (1187) sonra Kudüs’ ü haçlılardan alması bu sefere sebep oldu.
Bu sefere Alman Kıralı (Frederik Barbaros), İngiliz Kralı (Arslan Yürekli Rişar), Fransa Kralı (Filip Ogüst) katıdılar.
Alman Kıralı Frederik Barbaros, II. Kılıç Arslan’ı yenerek Konya’yı aldı. Ancak Silifke suyunda boğuldu ve ordusu dağıldı.
İngiltere ve Fransa Kıralları denizden hareket ederek Akka Kalesini Selahaddin Eyyubiden aldılar. Aralarındaki anlaşmazlık sonucu Fransa Kralı ülkesine döndü. İngiltere Kralı Arslan Yürekli Rişar ise Selahaddin Eyyubi ile anlaşarak Kudüs’ ü silahsız olarak ziyaret ederek ülkesine döndü.

-IV. Haçlı Seferi: (1202-4) Filistin’deki Yafa’ nın Selahaddin Eyyubi’ nın kardeşi tarafından alınması üzerine çıkmıştır.
Ancak bu sefer İstanbul üzerine yapılmıştır. İstanbul’ daki taht kavgası nedeniyle İstanbul’ a gelen haçlılar, İstanbul’ u ele geçirerek bir Latin kırallığı kurdular. İstanbul Rumları da İznik ve Trabzon’da birer Rum Kırallığı kurdular.

Bu seferlerin dışında 4 Haçlı Seferi daha yapılmıştır. Macar Kıralının da katılımıyla meydana gelen V. Haçlı Seferinde ve diğer haçlı seferlerinde de Avrupalılar herhangi bir başarı elde edemediler.

SONUÇLARI:
-Genel-->-Yüzbinlece insanın kanı döküldü.
-Türklerin haçlı ordularını kazanması İslam Alemi için önemli kazançtır.
-İslam Aleminin çok büyük kaybı olmuştur. Şehirler tahrib edilmiştir.
-Avrupalılar doğuda geçici birtakım başarılar elde ettiler. Latin kırallıkları kurdular.
-Ekonomik-->-Akdeniz limanları önem kazandı. (Marsilya, Venedik, Cenova...)
--Doğu-batı ticareti gelişti.
--Doğunun zenginlikleri Avrupaya götürüldü. Burjuva sınıfı güçlendi.
--Bankacılık borçlanma sayesinde gelişti.

-Siyasal-->--Derebeyler eski güçlerini kaybettiler. Haçlı seferleri sırasında birçok senyör ve şövalye öldü. Kalanlar ise borç yüzünden malikanelerini kaybettiler.
--Derebeylerin güç kaybından yararlanmaya çalışan kırallar derebeyleri ortadan kaldırmaya çalıştılar.
--Köylüler , çalıştıkları tarlaları efendilerinden satın alarak özgürlüklerini kazandılar.
--Avrupalılar bu seferler sayesinde birbirini tanıma fırsatı buldular. Hoş gürü arttı. Hümanizma hareketi başladı (Rönesans’ı doğuran ilk hareket)

-Dini-->--Kiliseye ve papazlara duyulan güven sarsıldı (Doğudaki insanların, papazların söylediği gibi barbar olmadıklarını, bilakis yardımsever, medeni ve hoşgürülü olduğunu öğrendiler.)
--Papazların ve kilisenin sarsılan otoritesinin yerini Kırallar ve İmparatorlar almaya başladı.

-TEKNİK-->--Müslümanlarin teknolojisi Avrupalıları büyüledi. Müslümanların kullandığı kağıt, pusula, barut ve mimari tarzı Avrupaya götürüldü. Şatolar, saray ve evler doğu usulüne göre süslendi.
--Ortaçağ Avrupası, eğitim alanında da doğuya göre çok geriydi. Yalnız papazlar ve din admları okuma ve yazma bilirlerdi. Çünkü eğitim ve öğretim kilisenin elinde idi.
--Bazı Avrupalı öğrenciler Endülüs ve Sicilya’daki İslam medreselerine devam ediyorlardı.
--Avrupada bazı okullarda İslam filozuflarının eserleri okutuluyordu (Farabi, Sina, Rüşd..)
--Eğitim dili laticeydi.
--Sanat tarzı olarak Roman ve Gotik tarzında mimari eserler verilmiştir.
-->Bütün bu gelişmeler Coğrafya Keşiflerine, Reform ve Rönesans’a zemin hazırlamıştır.

-Yüzyıl Savaşları-->(1337-1457) İngiltere Kralının Fransa tahtına ve topraklarına göz koyup saldırıya geçmesiyle başlamıştır. Jan Dark adında bir kızın milli ruhu canlandırmasıyla Fransızlar galip geldi. Derebeyliklerin güç kaybıyla da güçlü bir kırallık kuruldu.
-->Ortaçağın sonunda Almanya hariç Avrupa’nın genelinde feodalite sona erdi. Derebeyliğin yıkılmasında toplar etkili oldu.

-İki Gül Savaşları-->(1455-1485) İngilterde iç svaş sonucu derebeylik zayıfladı. Mutlak kırallık güçlendi.
XVI. VE XVI. YÜZYIL AVRUPA’DA GELİŞMELER
Yeniçağda Avrupa’da bilim ve teknik Alanında Gelişmeler
a) Barutun ateşli silahlarda kullanılması:
Tarihte ilk kez Çinlilerin kullandığı barut Türk-İslam dünyası sayesinde, haçlı seferleri ile Avrupa tarafından tanınmıştır. Avrupa’da top ilk kez yüzyıl savaşları sırasında İngilizler tarafından kullanıldı.(1337-1453) Osmanlı devleti ise I. Kosova savaşı sırasında (1389) ilk kez topu kullandı. En etkin biçimde ise İstanbul’un fethinde kullanıldı. Avrupalılar bu büyük topları taklit ederek yıkılması imkansız görülen bir çok şatoyu ortadan kaldırdılar. Bunun sonuçları:
> Büyük derebeylikler yıkıldı.
> Mutlak krallıklar güçlendi.
> Avrupa’nın siyasi yapısında büyük değişme oldu.
> Barutun ateşli silahlarda kullanılması daha çok kralların işine yaramıştır.
Pusulanın Avrupa’da kullanılması:
Yine ilk kez Çinlilerin kullandığı pusula daha çok Arap tüccarlar tarafından Avrupa’ya tanıtılmıştır. Haçlı seferleri sırasında kullanımı yaygınlaşmaya başlayan pusula sayesinde daha önce açık denizlere açılmaya cesaret edemeyen denizciler cesaretlendiler. Kristof Kolomb’un sapma açısı üzerinde yaptığı değişiklik sayesinde denizciler daha güvenli yolculuk yapmaya başladılar. Özellikle okyanus kıyısındaki Portekiz ve İspanyolların denize dayanıklı gemiler yapması sayesinde coğrafi keşiflerin önü açıldı.
Kağıt ve matbaanın kullanılması:
İlk kez Çinlilerin kullandığı kağıt Türkler ve müslümanlar tarafından Avrupa’ya tanıtıldı. Buğünkü tekniğe çok benzeyen matbaa ilk kez Almanya’da Jan Gutenberg tarafından 1540’da yapıldı.
Sonuçları:
1. Bilim ve teknik alanında buluşlar daha hızlı yayılmaya başladı.
2. Çok sayıda kitap basıldı.
3. Okuma yazma bilmek ayrıcalık olmaktan çıktı.
4. Hümanizm, Rönesans ve Reform’un oluşmasına zemin hazırladı.
Coğrafi Keşifler
XV. yüzyılın son yarısından XVI: yüzyılın sonuna kadar süren Avrupalılar tarafından yeni kıtaların bulunmasına coğrafi keşifler denir.
Bazı gezginler gördüklerini yazarak insanlığa ışık tutmuşlardır. En tanınmışları; İtalyan Marco Polo (1254-1324), Arap gezgini İbni Batuta’dır.(1304-1377) 15. yy. sonra yapılan gezilerin ise nitelikleri farklıdır.
XV ve XVI. Yy. sonra yapılan yolculuklar ile dünyanın bilinmeyen yönleri daha çıkmış , yeni su yolları bulunmuştur. Bu gelişmeler Avrupa’nın cehresini değiştirmiştir.
a) Coğrafi Keşifleri Sebepleri:
1) Pusulanın Avrupalılar tarafından kullanılmaya başlaması.
2) Coğrafya bilgisinin artması
3) Hristiyanlığı yayma düşüncesi
4) Zengin doğunun Avrupayı çekmesi
5) İpek ve baharat yollarının Müslümanların eline geçmesi
6) Atlas okyanusu kıyısındaki devletlerin yeni ticaret yolları bulma isteği
7) Cesur gemicilerin yetişmesi
b) Keşifler:
> Endülüs Emevi devletinin İspanyollar tarafından yıkılması ile bilimsel çalışmalar ellerine geçti. Bu kaynaklardan yararlanan Kristof Kolomb dünyanın yuvarlaklığını ispatlamaya çalıştı. Hindistan’a gitmek için batıya hareket eden Kolomb amerika kıtasına ulaştı.(1492) Fakat burayı Hindistan sandı.1507 yılında aslen İtalyan olan Amerika Vespuçi bu toprakların yeni bir kıta olduğunu ispatladı. Bu yeni kıtaya Amerika adı verildi.
> Ticaret amacıyla Afrika’nın batı sahillerini dolaşan Bartelmi Diaz, pusulanında yardımı ile 1487’de "Ümit burnunu" keşfetti.
> Vasko dö Gama Hindistan’a ümit burnunu dolaşarak ulaştı. Böylece Hint ticaret yolu değişti. Hint denizinde İspanyollar ve Portekizlilerle uğraşabilecek güçte devlet olmadığı için bölgeye hakim oldular. Baharat yolu önemini yitirdi.
> 1519 yılında Macellan’ın başlattığı seyahat 1522 yılında Del Kano tarafından tamamlandı. Böylece dünyanın yuvarlak olduğu ispatlandı.
> Bu keşiflerden başka isimlerini duyurmak, zengin olmak amacıyla Amerika ve Afrika’ya pek çok seyahat yapıldı.
c) Coğrafi keşiflerin sonuçları:
1. Ekonomik Sonuçları:
a. Avrupa’da ticaret canlandı ve zenginlik arttı.
b. Yeni ticaret yollarının bulunması ile ipek ve baharat yollarının önemi azaldı.
c. Deniz ticareti kara ticaretinden daha karlı hale geldi.
d. Akdeniz limanları önemini kaybetti, Atlas okyanusu kıyısındaki limanların önemi arttı.
e. Avrupa’da temel geçim kaynağı tarımken bunu yerini ticaret aldı.
f. Avrupa’da üretim ve alım gücü arttı.
g. Avrupa ticari açıdan kendine yeter hale geldi.
2. Siyasi ve Sosyal Sonuçları:
a. Afrika, Amerika, Avustralya ve okyanuslar keşfedildi.
b. Önce İspanyollar ve Portekizliler, daha sonra Hollandalılar ve İngilizler büyük bir sömürge imparatorluğu kurmaya başladılar.
c. Yeni keşfedilen yerlere Avrupa’dan büyük bir göç dalgası gitti.
d. Yeni kültürlerle etkileşildi.
e. Burjuva sınıfı ticaret sayesinde zenginleşti. Buda Avrupa’da sosyal ve ekonomik olarak değişimlere sebep oldu.
f. İnsanlarda tartışma ve yeni şeyleri keşfetme duygusu gelişti.
g. Yeni ırklar, bitkiler ve hayvanlar tanındı.
h. Rönesans’a zemin hazırldı.
3. Dini Sonuçları:
a. Avrupa’da hristiyanlık inancı sarsıldı.
b. Yeni keşfetilen yerlerde hrıstiyanlık yayıldı.
c. Kilise yeni keşfetilen yerlerde Avrupa kültürünü yaydı.

Osmanlı Devletinin Coğrafi Keşiflerde Başarılı Olamamasının Sebepleri
1. Fetihlerin Okyanus sahiline çok geç ulaşması
2. İpek ve baharat yollarını elinde tuttuğu için yeni bir yol arayışına gerek duymaması
3. Yeni bulunan kıtalarda koloni kurulmasının faydasına inanmaması
4. okyanusa dayanıklı gemilerin yapılmaması

Coğrafi Keşiflere Karşı Osmanlı Devleti’ nin Aldığı Önlemler
1.Fransa’ya Kapitülasyonlar vermesi
2.Mısır seferi
3.Hint seferi
4.Akdeniz hakimiyetinin sağlanması
5.Kıbrıs’ın fethi
6.Vadi’üs-sebil Savaşı ve Fas’ın himayeye alınması
7.Süveyş Kanalı’nı açma teşebbüsü
8.Don-Volga nehirlerini birleştirme projesi

RÖNESANS HAREKETLERİ
Haçlı Seferleri ve Coğrafi Keşiflerin de etkisiyle XV. ve XVI. yüzyıllarda Avrupa’da edebiyat ve güzel sanatlardaki gelişmelere Rönesans adı verilir.
Geniş ve yaygın anlamıyla Rönesans, insanın ve dünyanın keşfi ile insanların ortaçağ bilgisizliğinden kurtularak, hür, tenkitçi ve dinden uzak bir kişilik kazanmaları, tabiata yönelmeleri demektir. Önce İtalya’da başlamış daha sonra Fransa, Almanya, İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinde görülmüştür.
a) Rönesans’ın Nedenleri:
- - Ortaçağdaki güzel sanatların XV. ve XVI.yüzyıllarda daha da gelişmesi
- - Matbaanın ve kağıdın kullanılması ile yeni buluş ve düşüncelerin kolayca yayılması
-XV. ve XVI. yüzyılda Avrupa’da bir çok düşünürün ortaya çıkması
-Avrupa’da sanat ve edebiyattan zevk alan bir kesimin ortaya çıkması
-Sanatçıları destekleyen Meşen denen bir sınıfın oluşması
-İstanbul’un fethi nedeniyle buradaki bazı bilginlerin İtalya’ya gelerek Yunanca’yı ve antikite eserlerini öğretmeleri
-Coğrafi Keşifler nedeniyle insanlarındüşünce ve ufkunun gelişmesi İslam dünyasının etkisi
- Rönesans hareketi önce İtalya’da başlamış daha sonra Fransa, Almanya ve İngiltere’de yayılmıştır.
b) Rönesans’ın İtalya’da Başlamasının Nedenleri:
1) 1) Coğrafi konumu nedeniyle bir çok kültür ile etkileşmesi.
2) 2) En önemli ticaret yollarının kesişim noktasında bulunduğu için zenginleşmiş olması ve güzel sanatlara ilgi duyulması.
3) 3) Eski Roma, Yunan ve Helen uygarlıklarına ait bir çok eserin İtalya’da bulunması
4) 4) Roma’nın dini merkez olması nedeniyle bir çok büyük mimari yapı ve sanat eserinin yapılması
5) 5) Birbirinden bağımsız bir çok küçük krallığın bulunması nedeniyle halkın diğer insanlara göre daha özgür yaşaması
Rönesans Hareketlerinin Öteki Avrupa Ülkelerine Yayılması
İtalya’da başlayan Hümanizm ve Rönesans hareketleri zamanla diğer Avrupa ülkelerine de yayıldı. Bunun başlıca nedenleri:
1. İtalya’nın Avrupa’nın din ve kültür merkezi olması: Avrupa’dan bir çok öğrenci ve Hıristiyan ziyaretçi İtalya’ya gelmekteydi. "Bunlar Roma’da gördükleri şeyleri ülkelerine götürdüler, oralarda da bu gördükleri gelişmeleri yaşatmak istediler.
2. İtalya Savaşlarının Etkisi : 1494 ile 1559 yılları arasında çıkan İtalya savaşlarında krallar ve komutanlar gördükleri kıymetli eşya ve tabloları satın alarak ülkelerine götürdüler. Böylece italyan Rönesans’ı yakın bazı ülkeleri etkilemiştir. Almanya ve Fransa gibi. Avrupa’da İtalya’dan sonra Rönesans ilk olarak Fransa’da başlamıştır.
Fransa’da Rönesans :
Bizzat krallar Rönesans’ın kurucusu oldular, sanatçıları ve hümanistleri korudular. Rable, Ronsar, Monteigne gibi hümanistler Fransız Dili ve Edebiyatının doğmasını sağladılar. Mimari alanında da gelişmeler oldu. Luther sarayı yapıldı.
Almanya’da Rönesans :
Almanya’da Rönesans, Reform’la birlikte gelişti. Erasmus, Döklen ve Luther başta gelirler. Erasmus, Deliliğin Methi adlı eseri yazdı. Mimari çok gelişmiş Gotik tarzıyla Köln belediye binası ve Haydelberg şatosu yapıldı.
İngiltere’de Rönesans :
İngiliz Rönesansmın en önemli ismi Shakespeare’dir. Eserlerinin konusunu eski çağ tarihlerinden alan dram ve trajediler yazdı. En ünlü eseri Hamlet, Otello, Romeo ve Julyet’tir.
c) Rönesans’ın Sonuçları:
1) 1) Skolastik düşünce yıkıldı ve serbest düşünce ortamı doğdu.
2) 2) Deney ve gözleme dayalı pozif düşünce ortaya çıktı.
3) 3) Kilise otoritesi zayıfladı, Reform’a zemin hazırlandı.
4) 4) Bilim, sanat, edebiyat alanında bir çok yeni eserler oluşturuldu.
5) 5) Avrupa’da sanat ve edebiyattan zevk alanlar ile bunlarla alay eden iki toplum sınıfı oluştu.
6) 6) Rönesans’ın en tanınmış simaları İtalya’da Vinci, Rafael, Donatello ve Mikelanj Fransa’da Montaigne, Almanya’da Albert Dürer ve İngiltere’de Shakespeare’dir.

REFORM HAREKETLERİ
XVI. yüzyılda Rönesans hareketinin de etkisiyle Katolik Kilisesinde ortaya çıkan yeniden yapılanma faaliyetlerine Reform denir. Reform, Hıristiyanlığı asli şekline dönüştürmek amacıyla yapılmıştır. Katolik kilisesi zamanla bozuldu ve amacından saptırıldı. Roma’da Vatikan sarayında oturan papalar, kendilerini Hz. İsa’nın yeryüzündeki vekili olarak gördüler ve gerçek Hıristiyanlıktan uzaklaştılar. Bunun sonucu olarak kiliseye karşı isyanlar başladı. Bazı bilginler ve aydın din adamları Katolik mezhebinden ayrılarak yeni kilise ve mezhepler kurmaya başladılar.
a. Reform’un Nedenleri:
1) 1) Coğrafi Keşifler nedeniyle halkın kiliseye olan güveninin sarsılması Endüljans sayesinde kilisenin göze batacak kadar zenginleşmesi Rönesans’ında etkisiyle insanların her şeyin esasını arama ve bulma arzusu sonunda Hıristiyanlığın aslından uzaklaştığının anlaşılması
2) 2) Katolik Kilisesi’nin Hıristiyanlığın esaslarını saptırması ve belli bir zümrenin çıkarlarına uygun hareket etmeye başlaması
3) 3) Matbaa sayesinde Avrupa dillerine çevrilen incillerin herkes tarafından okunup anlaşılması
4) 4) Halkın çok fakir olmasına rağmen kilisenin halkı sömürmeye devam etmesi Özgürlük taraftarı olan bazı kralların kilise tarafından baskı altında tutulmaya çalışılması.
b) Reform’un Almanya’da ortaya çıkmasının nedenleri:
1) 1) Alman halkının İtalya’daki halka göre daha fakir olmasının kilise merkezine karşı kin duymasına neden olması.
2) 2) Kilise’nin desteklediği Katolik Avusturya’lı kralların Alman Kralı ve prenslerini baskı altında tutmak istemesi
c. Reformun Yayılışı
Aslında Reform hareketlerinin başlangıcı Ortaçağa kadar uzanır. İncil’in tercümesi ve kiliseye karşı bir dizi hareket yapıldıysa da Reformcular diri diri yakılmışlardır.
16. yüzyılda kiliseye karşı mücadele normal hale geldi. Almanya’da Luther Papa’yı eleştirerek isyan etti. incili tercüme etti ve rahiplerin gereksizliğini bildirdi. Bu tavırlar Luther’in afaroz edilmesine neden oldu. Luther ölüme mahkum edildi. Ancak Saksonya Elektörü Luther’i korudu. Şarlken’de Protestanlığın daha fazla yayılmaması için bazı tedbirler aldı halk Şarlken’in bu tavrını protesto etti. Böylece yeni mezhebin adı da bulunmuş oldu; Protestanlık.
Şarlken, Türk fetihlerinin Avrupa’da hızlanması karşısında aciz kalmış ve 1555 Ogsburg Din Antlaşmasıyla Protestanları tanımıştır.
Luther’den sonra Calven’de Fransa’da bu yeni mezhebi kabul etti. Fransa’dan çıkarılan Calven kendi adıyla kilisesini Cenevre’de kurdu. Fakat Cal-venizmin Fransa’da yayılması çok kolay olmadı. Binlerce Calvenist öldürüldü. Mezhep savaşları Fransa’da Nant Fermanıyla sona ermiş ve Protestanlık resmen tanınmıştır (1598).
d. Reform Sonuçları
-Katolik kilisesi bozuldu ve Protestanlık, Kalvenizm, Presbiteryen ve Anglikanizm gibi yeni mezhepler ortaya çıktı.
-Kilisenin otoritesi sarsıldı.
Katolik kilisesi kendini yenilemeye çalıştı.
-Kurulan Engizisyon Mahkemeleri ile Katolik Kilisesi’nin otoritesi devam ettirilmek istendi.
Protestanlardaeğitimkiliseninelinden alındı, laik eğitime geçildi. Kilise malları prensler tarafından yağmalandı. Yeni mezhepler nedeniyle Avrupa’da siyasi birlik zayıfladı, bu nedenle Osmanlı devleti daha kolay ilerleyebildi.
Reform hareketinin en tanınmış kişileri Almanya’da Luther, Fransa’da Kalven, ingiltere’de ise Kral VIII. Henry’dir.
OTUZYIL SAVAŞLARI (1618-1648)
Alman ve İspanya Krallarının yeni mezheplere karşı bayrak açması üzerine başlayan savaşlar Protestan yanlılarının galibiyetiyle sonuçlandı.
Otuz yıl savaşları Almanya ve müttefiki olan ispanya ile Fransa ve müttefikleri (İsveç, Danimarka) arasında yapılmıştır.
Bu savaş tamamen mezhep çekişmesinden kaynaklanmıştır. Almanya’da hemen hemen bağımsız yaşayan, ama sözde Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu içinde bulunan pek çok hükümdar Protestanlığı kabul etmişti. Bunlarla Katolikler arasında büyük bir savaş çıktı.

Savaşta taraflar



Almanya Fransa
ispanyaİsveç
Danimarka

Almanlar birbirleriyle savaşırken savaşa Fransa, İsveç ve Danimarka da karıştı. Mezhep farklılığı nedeniyle otuz yıl içinde yüz binlerce kişi öldü. Savaş Westfalya (1648) Barışı ile sonuçlandı. Bu antlaşma Avrupa tarihinde çok önemli bir adımdır. Almanya Protestanlığı resmi din olarak tanıdı.
Artık Avrupa’da mezhep çekişmeleri siyasetten çekilmiş, devletlerin arasında bir sorun olmaktan çıkmıştır. Böylece Avrupa bazı konularda birlikte hareket etme imkanı kazanmıştır.
Antlaşmanın bazı önemli maddeleri:
1. Almanya, içindeki prenslerin dini ve siyasi özgürlüklerini kabul etti.
2. Hollanda’nın bağımsızlığı tanındı.
3. Fransa, Almanya’dan Alsas’ı aldı.
4. İsveç Kralı, Baltık denizi kıyılarına sahip oldu.
5. Almanya’nın küçük prensliklerinden Brandenburg Prensliği Prusya dukalığı adını aldı. Bu suretle bugünkü Almanya’nın temelleri atılmış oldu.
Yorum : Westfalya barışını İspanya tanımadı. Bu yüzden Orta Avrupa’da savaş bittiği halde Fransa ile İspanya arasında savaş on yıl daha devam etti. Yapılan Pirene Antlaşmasıyla (1659), İspanya Fransa’nın üstünlüğünü kabul etmiştir.
17 ve 18. Yüzyıllarda Avrupa Devletleri
1. Almanya: Kutsal Roma-Germen adını taşıyan Almanya’da yüzlerce prenslik vardı. Aralarında siyasi birlik yoktu. Otuz Yıl savaşlarında Almanya yenilmiş ve ülkedeki prensliklere mezhep özgürlüğü tanımıştı. 18. yüzyıl başlarında Prusya en güçlü prenslik olarak krallık haline geldi ve lider durumuna yükseldi.
2. İngiltere: 17. yüzyıl sonlarında ingiltere’de meşruti krallık kuruldu (1688). 18. yüzyıla güçlü bir şekilde giren İngiltere her alanda gelişme gösterdi. Yedi yıl savaşları’nda Fransa’dan büyük sömürgeler elde etti. Amerika’da 13 koloni kurdular. Amerika’nın bağımsızlığını Versay (1783) Antlaşmasıyla tanıdılar.
3. Fransa: 17. yüzyılda Avrupa’nın en güçlü devleti durumuna geldi, ispanya Veraset Savaşlarında Almanya ve İngiltere ile mücadele etti. Bu savaşlar Fransa’yı olumsuz yönde etkiledi.
4. Lehistan: 17. yüzyılın sonlarına doğru Kutsal İttifaka katılarak Osmanlı Devleti’yle mücadeleye girişti, iç ve dış nedenler siyasi alanda etkili olmasına engel oldu. 18. yüzyılda iyice güçsüzle-şen Lehistan; Rusya, Prusya ve Avusturya tartından üç kez bölüşülerek ortadan kaldırıldı (1772, 1793, 1795).
18. yüzyılın sonlarına doğru Lehistan’ın ortadan kalkması ile Rusya hem İsveç hem de Osmanlı Devleti için çok büyük bir tehlike durumuna geldi.
5. Hollanda: İspanya’dan bağımsızlığını kazanan Hollanda’da krallık kuruldu. Kısa zamanda sömürgecilikte ilerledi ve zengin bir duruma geldi.
6. Rusya: Rusya, 17. yüzyılın sonlarında (1682) Çar ı. Petro’nun yönetimine girdi. Petro’nun iki amacı vardı: Karadeniz’e ve Ballık kıyılarına ulaşmak. Petro, Rusya’yı bir Avrupa devleti haline getirmeye çalıştı. İstanbul Antlaşmasıyla Karadeniz’e inen Rusya, Küçük Kaynarca’yla da Kırım’ı alarak kuvvetli bir devlet haline gelmiştir.
7. Avusturya: Otuzyıl savaşlarında Avusturya Alman siyasi birliğini kuramamıştı. Fakat güçlü devletler arasındaydı. Zaten Karlofça Antlaşmasıyla Macaristan’ı ve Erdel’i alarak büyümüştü. Fransız ihtilâli Avusturya’nın büyümesinde büyük bir engel olmuştur.
8. İsveç: Otuz yıl savaşlarından başarı ile çıkmıştır. Paltova savaşıyla İsveç’in genişlemesi durdu.
9. İtalya: İtalya’da siyasi birlik yoktu. 18. yüzyılda da bu özelliğini devam ettiren İtalya’da en büyük cumhuriyet Sardunya Krallığı idi. Venedik eski önemini yitirmeye başlamıştı. 19. yüzyılda Sardunya İtalyan birliğini kurmuştur.
18. Yüzyılda Avrupa’da Veraset Savaşları
l. İspanya Veraset Savaşları (1702 -1714)
Avrupa devletleri arasında akrabalık bağları yüzünden birçok siyasal sorun çıkmış ve bu yüzden zaman zaman taht kavgaları olmuştur. Bu taht kavgalarının ilki İspanya’da çıkmıştır.
İspanya Kralı II. Şarl’ın erkek çocuğu yoktu. Kral, ölümünden sonra yerine imparatorluğun geleceği için Fransa Kralı Lui’nin torunu Filip’in geçmesini vasiyet etti. 1700 yılında Filip ispanya tahtına oturdu. Bunu Avusturya imparatoru ve bağlı dükler kabul etmediler. Bunun üzerine Avusturya, İngiltere ve Hollanda ile ispanya, Fransa arasında savaşlar başladı. Bu savaşlarda Fransa kısmen başarısızlığı uğradıysa da yeniden üstünlük sağladı, böylece ispanya Krallığını garantiye aldı.
I. Lehistan Veraset Savaşları (1733-1738)
Lehistanın jeopolitik yapısı, Avrupa’lı devletlerin sık sık iç işlerine karışmalarına neden olmuştur. Her devlet Lehistan’a kral seçtirmek istemiştir.
1733’te II. Ogüst ölünce Fransa, Rusya ve Avusturya karşı karşıya gelmişlerdir. Lehliler de iki sınıfa ayrılmışlardır. Rusya ile Avusturya III. Ogüst’ü zorla kral seçtirince Fransa ile rekabet başlamıştır.
Savaşta taraflar


FransaAvusturya
Lehistan Rusya

Fransa başlayan savaşta Osmanlı devletinden yararlanmak isteyerek Osmanlı’yı savaşa kışkırtmıştır. Fakat Osmanlı Devleti Fransa’ya güvenemediğinden, yazılı bir bağlaşma yapılmasını teklif etti. Fransa’nın yanında veraset savaşlarına katılmayan Osmanlı Devleti 1736’da Rusya ve Avusturya’yla savaşa girdi, Fransa bu durumdan yararlanarak Avusturya’ya karşı üstünlük sağladı.
III. Avusturya Veraset Savaşları (1740-1748)
Savaşta Taraflar


AvusturyaFransa
Rusya İspanya
Hollanda Lehistan
İngiltere Prusya

Avusturya İmparatoru IV. Şarlken’in erkek çocuğu yoktu. Bundan dolayı tahtı ölmeden önce kızına bıraktı, ispanya Kralı bunu kabul etmedi. Bunun üzerine Avusturya’yla, Rusya, Hollanda ve İngiltere ile ispanya, Fransa, Prusya, Lehistan arasında savaşlar başladı. Sekiz yıl süren savaş sonunda Fransa tekrar üstünlüğü sağladı.

Yedi Yıl Savaşları (1756-1763)
Avusturya Veraset Savaşları Fransa ile Prusya’nın üstünlüğü ile sona ermişti. Bu savaş sonunda yapılan 1748 Ekslaşapel Antlaşması her iki tarafı da memnun etmediğinden yeniden taraflar arasında savaş hazırlıkları başladı.
Fakat savaşa katılan taraflar arasında bazı değişiklikler olmuştu.

Savaşta Taraflar


PrusyaAvusturya
İngiltere Fransa
RusyaLehistan

İlk olarak Prusya İngiltere ile anlaşmış, bunu Fransa’nın Rusya ve Avusturya ile anlaşması takip etmişti.
Prusya’nın Avusturya, Rusya ve Fransa’ya açtığı savaşlar 1756 yılında başladı. Yedi Yıl süren savaşlar Prusya’nın aleyhine gelişti. İngiltere ise Fransa’nın bazı sömürgelerini elde etti. Bu arada Fransızları Hindistan’dan çıkararak oraya yerleşti.
Savaş Prusya’nın aleyhine devam ederken yeni Rus Çarı III. Petro Prusya tarafına geçti. Savaştan sonra yorulan Fransa, İngiltere’den barış istedi. Bunun üzerine Paris Antlaşması (1763) yapıldı.
Buna göre :
1. Fransa, Amerika ve Hindistan’daki sömürgelerini İngiltere’ye bıraktı.
2. Avrupa’daki arazi durumu savaştan önceki haline getirildi.
yorum : Yedi yıl savaşları sonunda Fransa zayıflamış, İngiltere toprak bakımından çok genişlemişti. Bu savaşlar Fransa’da ihtilalin başlamasına, İngiltere’de ise Amerika’da bulunan 13 kolonisi ile arasının açılmasına neden oldu. Prusya ise Avrupa’nın en güçlü kara devleti haline geldi.

YAKINÇAĞDA AVRUPA

Amerikanın Kuruluşu

Amerika kıtası 18.yüzyılda coğrafi keşifler ile bulunmuştur. Kuzey Amerika İngiliz ve Fransız sömürgesi durumundaydı.Yedi yıl savaşları sırasında İngiltere Fransız sömürgelerini ele geçirmiştir.Savaş sırasında ekonomik kayba uğrayan İngiltere sömürgelerindeki vergileri arttırdı.Bu durum üzerine amerikan kolonileri İngiliz sömürgesine isyan ederek I.Filedelfiya kongresini topladı.(1774).Bu kongrede koloni meclislerinin onayı olmadan vergi toplanamaması kararı alındı.1775 yılında II.Filadelfiya kongresini toplanarak insan hakları sözleşmesi ilan etti,.1776’da Amerika bağımsızlığını ilan etti. Fransa, İspanya, Hollanda, İngiltere’ye karşı Amerika’yı destekledi.1783’de İngiltere ile Versay antlaşması imzalandı.
Maddeleri:
1-İngiltere amerikan kolonilerinin bağımsızlığını tanıdı.
2-Florida ve Minorka adası İspanyaya bırakıldı.
3-Kanada sınırında Misisipi nehrine kadar olan bölge Amerika’ya bırakılacak.
4-Antillerden bazı adalar ve Senegal İngiltere’ye bırakılacak.
5-Bağımsızlığını ilan eden eyaletler iç işlerinde serbest olmak şartıyla Amerika Birleşik Devletlerini kurdular. (1787)

Monrea Doktrini:
Amerikan başkanı Monrea (1817-1825) bir bildiri yayımlayarak Amerika’nın Avrupa’nın siyasi
Eski asur imp. dicle ırmağı (tıgrıs) vadisinin en kuzey ucu asur olarak bilinmektedir. Asur aynı zamanda bölgenin yerel tanrısının adıdır. Asur kenti daha önce erken hanedan döneminde Akkad ve Ur krallıklarının egemenliklerinde var olan bir kent idi. M.Ö. 2000 yılı civarında bağımsızlığını kazandı. Kent Anadolu ve başka yerlerdeki kentlerle yaptığı ticaret sayesinde zenginleşip önem kazandı. M.Ö. 1840 yılında civarında tahta I. Şamsi Adadio'nun geçmesiyle beraber parlak bir dönem başladı. Kuzey mezopotomyayı ele geçiren kral oğlunuda moli tahtına geçirdi. Asur halkı savaşçı ve tüccar bir halktı. Balillilerden ticareti ve yazıyı öğrenmişlerdi. Mitannilerden atların evcilleştirilmesini ve ne tür işlerde kullanılacağını öğrenmişlerdi. Hititlerden demir alıyorlardı. Asurlular M.Ö. 850'de itibaren Orta Doğuyu yakıp yıkarak katettiler, askerlerin çoğu okçuydu. Onları kalkan taşıyan askerler koruyordu ve atların çektiği savaş arabaları eşlik ediyordu. Asurlular kuşatma kulesi ve kütük kullanan ilk toplumdur. Ele geçirilen bütün kentlerin zenginlikleri asurluların başkenti ninovaya getiriliyordu. 8 yy. da Asur kralı III. tiklatpilaser M.Ö. 745-727 filistini istila etti. Kudusu ve Şamı ele geçirdi. Sonra güneye yönelerek fenike kentlerini ele geçirdiler. Sonunda Mısıra ulaştılar ve Mısır kendiliğinden teslim oldu. III. Tiklatpilaser dönemi yeni Asur dönmeinin başlangıcıdır. Asurbanipal ( 668-626 ) asur krallarının en güçlüsüydü. Zamanında krallığının sınırları çok genişlemişti. Asur krallarının sonuncusu Asurbanipal bilime karşı duyarlıydı. Döneminin kütüphanesinde 20 binden fazla kitap vardı. Evrenin meydana gelişi ve Tufan efsanesine ilişkin bilgilerde Asurbanipal kütüphanesinde mevcuttu. Asur topraklarında bol miktarda taş mevcuttu. Bu yüzden Asurbanipal'in büyük babası Ninovada taş ve tuğla kullanarak Dünya'nın ilk büyük su kemerinede inşa ettirerek kente su getirtti. Zigguratlara benzer kule tapınaklar yaptırdı. Asurlular iki göçmen kabile olan Medler ve kaldenlerin saldırıları sonucunda tarih sahnesinden silindiler.
Mercidabık Savaşı Mercidabık SavaşıMercidabık Savaşı, 24 Ağustos 1516 yılında Osmanlı Devleti ile Memlük Devleti arasında Halep Şehrinin kuzeyinde gerçekleşmiş, Mercidabık Savaşı sonrası Suriye, Lübnan ve Filistin Osmanlı topraklarına dâhil olmuştur.
Mercidabık Savaşı, 24 Ağustos 1516 yılında Osmanlı Devleti ile Memlük Devleti arasında Halep Şehrinin kuzeyinde gerçekleşmiş, Mercidabık Savaşı sonrası Suriye, Lübnan ve Filistin Osmanlı topraklarına dâhil olmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu 16. Yüzyıl’ın başlarında Anadolu ve Balkanları hakimiyetleri altına almış durumdaydı. Bir yandan Avrupa’nın içlerine seferler düzenleyen, diğer taraftan Anadolu’daki Türk Birliğini sağlayan ve İslam Dünyasının sancaktarlığını üstlenen Osmanlı Devleti, Mercidabık Savaşı ile Ortadoğu bölgesini de hâkimiyeti altına almış, Cihan hâkimiyeti dönemine uzanacak tarihsel serüvenin kilometre taşı olan bu savaş ile Osmanlı Tarihi yükselme devrindeki en büyük başarılarından birini elde etmiştir.

Osmanlı Devleti Anadolu ve Balkanlar üzerinde kurduğu hâkimiyet ile İslam Dünyasının yeni lideri konumuna erişmişti. Arap dünyası önce Emevilerin yıkılması, ardından Abbasilerin Moğol istilaları sonrasında zayıflaması, hilafet makamının Memlüklere geçmesi ve bölgesel istikrarsızlıklar hasebiyle İslam alemi için basiretsiz bir rol oynamaktaydı. Aynı dönemde Müslüman Nüfusun en yoğun olduğu bölgeler olan Suriye, Lübnan, Filistin, Mısır ve Arap Yarımadasını hakimiyeti altına almış olan Memlükler, Osmanlı Devletinin yükselişi ve İslam Dünyasının liderliğine soyunmuş olmasından tedirgin olmuşlar ve bu siyasi gelişmenin kendileri için bir tehdit unsuru olacağını düşünmüşlerdi. Memlükler, her ne kadar Osmanlı Devletinin sahip olduğu kadar geniş bir hâkimiyet alanına ve nüfusa sahip olsalar da Osmanlı Devletinin askeri ve siyasi gücü karşısında muvaffak olmaları mümkün görünmemekteydi. Zira henüz birkaç yıl önce (1514) Türk ve İslam Tarihinin en büyük devletlerinden biri olan Safevi Devleti Osmanlılara karşı ağır bir yenilgi almış, bu zafer Osmanlı Devletine yeni nüfus ve hâkimiyet alanları kazandırmıştı.


Mercidabık Savaşının Nedenleri

Siyasi çekişmeler ve hâkimiyet mücadeleleri ve savaşçı ruhundan vazgeçmemeleri Türk Devletlerini bir kez daha karşı karşıya gelmiş, önce Çaldıran Savaşı ile Safevi – Osmanlı mücadelesi baş göstermiş, ardından tebaa bakımından değilse bile saltanat makamı Türk kökenli olan Memlükler Osmanlı Devleti ile hasım olmuşlardı.

Memlük Sultanı Kansu Gavri, Osmanlı Devleti ile tek başına mücadele etmek niyetinde değildi. Ancak giderek yükselen Osmanlı Devletinin yüzünü doğuya çevirmesi kaçınılmaz bir vaka olarak Memlüklerin akıbetlerini tehdit etmekteydi. Kansu Gavri, Osmanlı Devletine karşı Çaldıran Muharebesinde ağır bir yenilgiye uğrayan ve inzivaya çekilen Şah İsmail ile ittifak kurma yoluna gitti. Şah İsmail, Çaldıran Savaşında (1514) ağır bir yenilgiye uğramış, bu savaş sonrasında Osmanlı Devleti Tebriz ve Kuzey İran hattını hâkimiyeti altına almıştı. Osmanlı Devletinden intikam almak isteyen Şah İsmail, Kansu Gavri’nin ittifak talebini kabul ederek birlikte savaş hazırlıklarına başladılar.

Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim Han, 1512 yılında sadrazamı Pir-i Mehmed Paşa’nın tavsiyesiyle kurdurduğu istihbarat teşkilatı yoluyla kısa süre içerisinde Safevi-Memlük ittifakını haber aldı. Çaldıran Savaşında da düşman ordusuna yanıltıcı bilgiler göndermeyi başaran bu istihbarat teşkilatı, özellikle Tebriz ve Kuzey İran bölgelerinde etkin duruma gelmişti. Safevi Sarayına kadar sızan bu teşkilat, Memlük Sultanı Kansu Gavri’nin teşebbüsüyle ortaya çıkan bu ittifakı haber almıştı ancak bu dönemde istihbarat yoluyla elde edilen bilgiler olası bir savaş için mazeret olarak kabul edilmemekteydi.

Hızlı davranarak düşmanın hazırlanmasına fırsat vermeden harekete geçen Yavuz Sultan Selim Han, 40 Bin kişilik bir ordu teşekkül ederek Şah İsmail üzerine taarruza geçeceğini ilan etti. Yavuz Sultan Selim Han’ın bu akıllıca hamlesi şüphesiz ki politik bir manevraydı. Memlükler ile mevcut bir husumet ortada yoktu ve İstihbarat yoluyla elde ettiği bilgiler Memlüklere karşı açılacak bir savaş için sebep olarak ortaya konulamazdı. Böyle bir durumda Osmanlı Devletini haksız ve zalim durumuna düşürecekti. Bunun yerine zaten hasmane bir tavır takınmış olan Şah İsmail’in üzerine yürümüş, bu yürüyüş içinde Memlük Toprakları üzerinden bir güzergâh seçerek Memlük Sultanı Kansu Gavri’den müsaade istemişti.

Dönemin siyasi koşullarına baktığımızda komşu devletler, komşuluk ilişkileri hasebiyle kendilerini hedef almayan seferlerde topraklarından geçilmesine müsaade eder ve savaşın tarafı olmazlardı. Müsaade etmemesi durumunda ise komşuluk ilişkileri bozulur, savaşın tarafı olunur ve olası bir savaş için yeterli nedenler ortaya çıkmış olurdu. Kansu Gavri, Osmanlı Devletine müsaade ederse Şah İsmail’i Osmanlı Devleti ile karşı karşıya bırakacak ve bir anlamda kalleşlik yapmış olacaktır. Böyle bir durumda Şah İsmail, ittifak teşebbüsünün Kansu Gavri tarafından ortaya atıldığını söyleyecek ve bu Osmanlı Devleti için yeterli bir savaş nedeni olacaktır. Kansu Gavri’nin Osmanlı Ordusuna izin vermemesi durumunda ise doğrudan Osmanlı Devleti ile karşı karşıya gelmeyi göze alması gerekecektir.

Memlük Sultanı Kansu Gavri, Osmanlı Devletinin bu akıllıca hamlesi üzerine sefer için topraklarının kullanılmasına müsaade etmeyerek Yavuz Sultan Selim Hanın istediği savaş nedenini vermek zorunda kaldı. Yavuz Sultan Selim Han, Şeyhülislam Zembilli Ali Cemali Efendi’nin fetvasını alarak tarihe Mercidabık Savaşı olarak geçen Osmanlı – Memlük mücadelesi için sefer hazırlıklarına girişti.
 
Son düzenleme:
---> Genel Tarih

[MENTION=154329]InnoCence[/MENTION] Rica Etsem konuyu sabitlebilirmisin Tarih olarak baya şeyler yazıyor burada...:)
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst