---> Genel Jinekolojik Bilgiler
KADININ ANATOMİK YAPISI
Kadın üreme organları (genital organlar) ,(eksternal) dışta yer alanlar ve (internal) içte yer alanlar olmak üzere iki gruba ayrılır. İç genital organlar leğen kemikleri ve bel kemiği tarafından oluşturulan kemik çatının (pelvis) içinde karın boşluğunda yer almaktadır.
Kadın genital organlarının önden şematik görüntüsü.
Kemik Çatı (Pelvis)
500 yıl kadar önce pelvis yapısı ile ilgili bilgiler son derece sınırlıydı ve doğumda pelvis kemiklerinin ikiye ayrılarak bebeğin geçişine izin verdiği düşünülmekteydi. İlk olarak 1543 yılında Vesalius pelvis anatomisini tanımlamıştır. Erişkin pelvisi dört kemikten oluşmuştur. Yanlarda ve önde iki kalça kemiği, arkada sakral kemik ve koksigeal kemiğin birleşmesiyle meydana gelir. Pelviste üç önemli düzlem vardır ve bu düzlemlerde de önemli çaplar vardır.
Bu düzlemler
1)Pelvis girimi
2)Orta pelvis
3)Pelvis çıkımı
Pelvis giriminin çapları
Doğumda fetüs % 95 baş prezentasyonundadır. Fetüsün başının pelvis minordan geçebilmesi için fetüs başının çapları ile pelvis çaplarının birbirine uygun olması gerekir. Fetüsün kafa kemikleri henüz birbiriyle kaynaşmamış olduğundan, doğum sırasında kemiklerin birbiri üzerine geçmesi ile kafa çapı biraz küçülebilir. Böylece eğer pelvik çaplar ile fetüs kafasının çapları arasındaki uygunsuzluk fazla değilse, doğum vajinal yoldan gerçekleşebilir.Fakat daha ciddi bir uygunsuzluk sözkonusu ise fetüs kafası pelvisten geçemez ve normal yoldan doğum olamaz. Bu nedenle pelvis çaplarının ve pelvis tipinin doğumdan önce bilinmesi önemlidir, kadının kemik çatısı erkeğin kemik çatısına göre belirgin farklılıklar gösterir.
Pelvis tipleri:
a) Gynecoid pelvis: Klasik kadın tipi pelvistir. Kadınların % 40 kadarında bulunur.
b) Android pelvis: Erkek pelvisine benzer. Kadınların % 20’sinde görülür. Pelvisin ön segmenti dar ve üçgen şeklindedir. Spina ischiadicalar çıkıntılı ve pubis altı açısı dardır. Sakrum konkavitesi silinmiştir. Doğum açısından uygun değildir.
c) Anthropoid pelvis: Ön-arka çap transvers çapdan daha uzundur. Pubis altı açısı hafif dardır. Beyaz kadınlarda pür-tip pelvislerin dörtte birini, beyaz olmayan kadınlarda yaklaşık yarısını oluşturur.
d) Platypelloid pelvis: Yassılaşmış bir gynecoid pelvisdir. Türkiye de yapılmış çalışmalarda Türk kadını için en sık rastlanan pelvis tipinin gynecoid, ikinci en sık rastlanan tipin ise platypelloid olduğu görülmüştür.
Dış Genital Organlar
Dış (büyük) dudaklar (labium majus):Vajina girişini sağlı sollu örten, vulvanın dış sınırını belirleyen, cilt kıvrımlarının dışta yer alanlarıdır. Küçük dudaklara göre daha etli ve kalındır. Dış dudaklar önde mons pubis tepesinde, arkada ise anüsün hemen üstünde birleşirler. Üzerleri pubik kıllarla kaplıdır ve cilt altında yağdokusu ve salgı bezleri içerirler.
İç (küçük) dudaklar (labium minus): Sağlı sollu dış dudakların iç yüzlerinde yer alan, klitorisin üst kısmından başlayıp (üretra) idrar deliğini saran ve vajina girişinin altına uzanan kıvrımlı yapılardır. Vagina girişini kapatacak şekilde önden arkaya uzanırlar.İç dudaklar normal şartlarda bacaklar kapalıyken görünmezken bazı kadınlarda dış dudaklardan daha geniş olduklarından dışarı taşabilirler. Kılla kaplı değildirler ve ciltaltı yağdokusu içermezler.
Klitoris : Embriyolojik olarak erkekteki penis başının kadındaki karşılığıdır. İki küçük dudağın ön tarafta birleştiği yerdedir. Bu organ kadın cinsel organlarında en duyarlı bölgedir, uyarı ile sertleşir ,kan damarlarından oldukça zengin bu yapı kadın orgazmında önemli görevler üstlenir. Klitorisin hemen alt kısmında idrar deliği, idrar deliğinin altında ise vajina girişi bulunur.
Vajina girişi : İç dudakların devamında yer alan ve kızlık zarına kadar devam eden 1-2 santimetrelik bir kısımdır. Kızlık zarı yırtıldıktan sonra vajinayla birleşir.
Kızlık zarı (hymen):< HYMEN Yunan mitolojisinde Evlilik Tanrısının ismidir .Vagen girişindeki bu deri kıvrımı, en sık görülen şekliyle ortasında adet kanının ve vajinal salgıların akmasına yarayan ufak bir delik bulunan yarı esnek, ince bir veya daha fazla sayıda delik içeren bir yapıdır. Her kadında farklı yapıya sahip olmasına karşın, genellikle ilk ilişki esnasında hafif bir kanamayla yırtılır ve böylece vajina girişiyle vajinanın birleşmesini sağlar. Kızlık zarının henüz bozulmamış olması ülkemizde ve dünyanın belli bölgelerine halen sosyal ve kültürel önemini korumaktadır son derece hatalı bir kriter olarak kadının bekaretinin kanıtı olarak görülmekte ve birçok masum genç kız bu yüzden tüm yaşamlarını etkileyecek olaylarla karşılaşabilmektedir
Bazı kadınlarda bu yapı çok sert veya çok esnek olabilir. Bazı kadınlarda ortada bir yerine iki veya daha fazla sayıda delik bulunabilir. Ender durumlarda zarın ortasındaki delik o kadar büyüktür ki, muayenede neredeyse zar hiç yok sanılabilir. Bazı çok ender durumlarda ise zarda hiç delik yoktur (imperfore himen).
Bu durumda adet kanaması genç kızlıkta görülen ilk kanamadan itibaren sürekli genital kanal içinde birikir ve her adet döneminde kız "adet olamamaktan, ancak aşırı ağrı duymaktan" yakınır. Kanama öyle ileri boyutlarda birikebilir ki, tüm rahim ve tüm vajina kanla dolmuş ve genç kızda halen ilk adet kanaması gerçekleşmemiş olabilir. Bu ciddi bir durumdur ve kadının genital sisteminin zarar görmemesi için ameliyatla kızlık zarına delik açılarak içerideki kanın boşalması sağlanmalıdır.
HYMEN TİPLERİ: Annuler (halka şeklinde) kızlık zarı en çok rastlanan şekildir. Semilunar (yarım halka veya esnek) kızlık zarının dıştan içe kalınlığı fazla olmadığı için genelde ilişki sırasında yırtılmaz. Ancak doğum sırasında yırtılır. Cribriformis (delikli veya elek tarzında) kızlık zarlarının ilişki esnasında yırtılması biraz daha fazla acılı ve zordur. Carnosus (etli) kızlık zarı ise kalınlığı fazla olduğundan ilişkide kolay kolay yırtılmayan, bazen ufak bir cerrahi müdahale gerektiren, bazende kanaması çok fazla olabilen tipte kızlık zarıdır.
Kızlık zarı nispeten esnek olmasına karşın kolaylıkla yırtılan ve kanayan bir anatomik yapıdır. Ancak kişiler arası önemli yapısal farklılıklar nedeniyle kızlık zarı aşırı esnek olanlarda veya zar üzerinde yapısal olarak az sayıda damar bulunması durumunda ilk cinsel ilişkide kanama gerçekleşmeyebilir!!!!!!!
İdrar Deliği (uretra ağzı) Klitorisin hemen altında, iç dudakların önde birleştiği yerde bulunan ve idrarın dışarı boşaltılmasını sağlayan idrar deliği aşağıda anlatılacak olan uretra adlı yapının son kısmını oluşturur. Perine Perine dış dudakların arkada birleştiği yerle anüs arasında yer alan bölgedir. Ciltle kaplı olan bölge ciltaltında idrar ve dışkı işlevlerinin kontrolünü sağlayan kasları barındırır. Bu kaslar doğum eylemi esnasında mümkün olduğunca gevşeyerek bebeğin başının doğmasına izin verirler. Doğum eyleminin son aşamasına gelindiğinde bebeğin doğumunu kolaylaştırmak amacıyla perineye yapılan kesiye epizyotomi (doğum kesisi) adı verilir. Bu kesinin amacı bebek doğarken bu bölgenin yırtılmasını ve altta bulunan perine kaslarının zarar görmesini engellemektir. Vulvada bulunan salgı bezleri Dış genital bölgenin kurumasını önleyen ve cinsel ilişkide gerekli kayganlaşmayı sağlayan birkaç adet salgı bezi vardır. Bunlar arasında en önemlileri idrar çıkış deliğinin yanlarında yer alan Skene bezleri ve vajina girişinin yakınında sağlı sollu yer alan Bartholin ("bartolin" okunur) bezleridir. Bu bezlerin iltihapları ağrılı abselere neden olabilir.
Makat (anüs): Makat kalın bağırsağın son kısmıdır ve depolanan dışkının dışa atılmasını sağlar. Bu yapının vajinaya ne kadar yakın olduğuna dikkat edin. Bu anatomik yakınlık nedeniyle kalın bağırsaktan dışkılama esnasında gelen bakteriler vajinayla yakın temasta olurlar ve enfeksiyon tehlikesi oluştururlar. Kadınların tuvalet sonrası temizlikte dikkat etmeleri gereken çok önemli bir kural vardır:
Temizlik arkadan öne (anüsten vajinaya) doğru değil, önden arkaya doğru yapılmalıdır. Dışkıda bulunan bakteriler vajinaya ve uretra ağzına bulaşabilir ve bu bölgelerde sık sık enfeksiyonlar yaşanmasına neden olabilir. Kızınıza tuvalet eğitimi verirken de bu kuralı öğretmeyi ihmal etmeyin.
Vajina Vajina, kadın üreme siteminin iç kısımları ile dış kısımlarını birbirine bağlayan boru şeklinde bir dokudur. Vajina girişiyle başlayan rahimağzına doğru uzanan bu yapı yaklaşık 10 santimetre uzunluğundadır.Vajina girişinde bulunan salgı bezleri ilişki esnasında vajinanın kayganlaşmasını sağlar. Normalde ön-arka duvarları birbiri ile temas halindedir.Doğum esnasında bebeğin başının geçmesine müsaade edecek kadar esner.
İç genital organlar
İç genital organlar pelvis boşluğunun içindeki üreme sistemini oluşturan organlardır Bunlar sırası ile uterus (Rahim), tuba uterina (fallop tüpleri) ve overlerdir (yumurtalık). Fallop tüpleri ve overler her iki yanda ikişer tane,uterus ise ortada ve tekdir. Embryonik hayatta her iki yandan gelen tüp şeklinde yapılar orta hatta birleşerek uterusu oluşturur. Bu birleşmede meydana gelen aksaklıklar rahimde çift gözlü uterus gibi şekilsel bozukluklara neden olurlar. Bunlara genel olarak Müllerian Füzyon anomalisi adı verilir.
Uterus (Rahim)
Pelvis boşluğunda yer alan armut biçimli bir organdır. Önde mesane arkada ise rektum (barsakların rezervuar görevi yapan son kısmı) bulunur.Ağırlığı yaklaşık 60 gramdır. Gebe olmayan bir kadının rahminin büyüklüğü kişinin yaşı ve geçirmiş olduğu gebelik sayısına göre değişkenlik gösterir. Fundus, Korpus, İsthmus ve serviks olarak 4 kısımda incelenir. Uterusun ana yapısı korpusdur. Fundus rahimin karın boşluğu içinde en tepesini oluşturan kısmıdır. Serviks vajinanın devamında yer alır. Serviks ile korpusun birleşim yerine isthmus adı verilir. Uterus normal anatomide öne ya da arkaya dönük olabilir. Uteus bir takım bağlar tarafından yerinde tutulur.
Uterusun içi boştur. Bu boşluğa endometrial kavite adı verilir.
• Uterusun duvarı üç tabakadan oluşur: Bunlardan en içte olanı endometriumdur. Endometrium her adet döngüsünde yenilenir ve gebelik oluştuğunda embryo burada yerleşir ve büyür. Gebelik gerçekleşmeditse bu tabaka yeniden oluşturulmak üzere serviksden vajinaya, buradan da dışarıya atılır.Bu dönemde oluşan kanamaya adet kanaması denir.
Ortadaki kas tabakasına myometrium denir. Uterusun en kalın tabakasıdır ve istemsiz çalışan düz kaslardan oluşur. Bu kaslar adet kanaması esnasında rahim içinde biriken kanı, doğum esnasında ise bebek ve plasentayı rahim dışına atmak için kasılarak görev yaparlar. Bu kas yapısı, gebelikte içinde yaklaşık 3 kilogramlık bir bebeği taşıyacak kadar büyür ve doğum eylemi başladığında güçlü kaslarının kasılmasıyla, rahimağzının da gevşeyerek açılmasıyla bebeğin doğmasını sağlar.Doğumdan yaklaşık 6 hafta sonra ise eski konumuna döner.Vücudumuzda başka hiçbir organımız bu kadar büyüyüp, sonra da kendiliğinden küçülme yeteneğine sahip değildir. Menopoza giren bir kadında rahimin görevi de tamamlanmıştır ve boyutları giderek ufalır.
• Uterusu dışarıdan çevreleyen zar tabakasına ise seroza ismi verilir. Bu tabaka rahmi diğer organlardan ayırır ve yerinde tutunabilmesi için destek bağları oluşturur. Seroza aslında tüm batın organlarının dış yüzünü saran "periton"un bir uzantısıdır.
• Ortalama ağırlığı 50-80 gram arasındadır. 9. ayını doldurmuş bir gebede ise ağırlığı yaklaşık 20 kat artarak 1 kiloya kadar çıkar.
Serviks (Rahimağzı)
Serviks rahimin dış dünya ile tamasını, spermlerin rahim içine girişini ve doğumda bebeğin rahimden çıkışını sağlayan uterusun vagene açılan kısmıdır. Normal şartlarda sert bir koni biçiminde ve birkaç milimetre açıklığında olan bu yapı doğum eylemi esnasında yumuşar, incelir (bu incelmeye "silinme" denir) ve yaklaşık 10 santimetre açılarak bebeğin çıkmasına izin verir. Serviksin ortasından serviksle endometrial kaviteyi birleştiren bir kanal geçer. Bu kanala endoservikal kanal adı verilir.Bu kanalda yer alan salgı bezleri gebeliğe elverişli günlerde spermlerin geçişini kolaylaştıran akışkan, gebeliğe elverişli olmayan günlerde bu geçişi zorlaştıran kıvamlı salgılar üretir.Dış dünyaya açık olduğundan enfeksiyonlara ve yaralara karşı oldukça savunmasızdır.Jinekolojik muayene esnasında gözle görülebilen bir yapıdır. Smear testini yapmak için buradan smear fırçası ile alınan hücreler incelenir.
Tuba Uterina (Fallop tüpleri) Yumurtalıklar ile rahim arasında kısmen serbestçe uzanan yaklaşık 10 cm uzunluğunda, sperm ve yumurta hücresinin geçişini sağlayan bir çift kanaldır.5 kısımda incelenir. İntramural: Tüplerin uterusun kas tabakası içinde kalan kısmıdır. 1.5-2 cm uzunluğundadır.Çapı yaklaşık 0.4 milimetredir İsthmik: İntramural kısımdan yanlara doğru uzanan bölgedir.2-3 santimetre uzunluğunda, 1-2 milimetre kalınlığındadır. Ampulla: Tüplerin en geniş kısmı olup 5 santimetre uzunluğunda ve 1 santimetre kalınlığındadır. Yumurta ile spermin karşılaşması ve döllenme burada gerçekleşir. Dış gebeliklerin %90'ı bu kısımda yerleşir. İnfundibulum: Tüplerin huni şeklindeki ucudur. Fimbria: Tüplerin en uç kısmıdır.Saçak şeklindedir. Yumurtalıklardan atılan yumurta hücresini bu saçaklarla yakalar.
Overler Uterusun her iki yanında yer alan sert yapıda ve sedef renginde bir çift organdır Üreme çağındaki kadında 3x4x5 cm boyutlarındadır. Erkekteki testislerin karşılığıdır. Bağlar ile karın duvarına ve uterusa bağlanmışlardır. İçersinde gelişmeyi bekleyen yumurta taslakları mevcuttur.Görevleri kadınlık hormonlarını üretmek ve yumurta hücresi geliştirip salmaktır.
Bir kız bebek doğduğunda yumurtalıklarında yaklaşık olarak 2 milyon yumurta hücresi bulunmaktadır. Bu yumurta hücreleri her geçen gün azalır ve ergenliğe ulaştığında bu sayı 400 bin'e iner. Daha sonra her adet periyodunda bu yumurta hücrelerinden bir tanesi gelişecek şekilde atılmaya hazır hale getirilir.
Bir kadın hayatı boyunca ortalama 400-500 kez yumurtlar. Diğer yumurtalar kullanılmadan atrofiye olur, yani küçülüp yok olurlar. Yumurtalığın yumurta üretmenin yanı sıra bir diğer görevi de kadının ihtiyacı olan kadınlık hormonlarını üretmektedir. Menopozla birlikte bu görevi sona erer. Menopoz, yumurtalıkların fonksiyonlarının geriye dönüşü olmayacak şekilde tükenmesi olayıdır.
Uretra İdrarın depolandığı mesanenin devamında yer alan bu boru şeklindeki yapı idrar boşaltım sisteminin son basamağını teşkil eder. Uretra kadında erkekten çok daha kısadır. Bu kısalık ve genital sistemin vajina ve anüse yakınlığı, kadınlarda idrar yolu enfeksiyonlarının daha sık yaşanmasına neden olur. Yine ilk cinsel deneyimlerini yaşayan kadınlarda ilişkinin verdiği "tahriş", ilişki sonrasında sık idrara çıkma, idrarı zor yapma, idrarı boşaltamamış olma hissinin yaşanmasına neden olabilir.